• Sonuç bulunamadı

2.2. ZOE VE THEODORA KARDEŞLER

2.2.3. Kalaphates ve Ioannes Orphanotrophos

Mikhail Kalaphates, Ioannes'in elinde kalan son şanstı. Bununla beraber kalaphates'i tanıyan herkes gibi Ioannes de, onun güvenilmez biri olduğunu, beyninden sürekli sinsilikler geçirdiğini ve ilk arkasını dönmesi ile hançeri yemesinin bir olacağını biliyordu. Ancak mümkün mertebede dengeleri elinde tutmaya çalıştı. Selef Mikhail'in cenazesi sonrası Zoe saraya dönmüştü ve en yetkili kişiydi. Ioannes'in diğer aptal kardeşleri ve bu yeni sinsi imparator adayı, kardeşinin cenazesi nedeniyle üç gün yas tutmuş olan ağabeylerini beklediler. Ioannes'in aksine aileden kimse yas havasında değildi ve bir an evvel imparatorluğun bütün kaynaklarını sömürmek için can atıyorlardı. Sonradan ortalığı kavuracak olan Mikhail dahil herkes, Ioannes'in gözlerinin içine bakıyorlardı. Ioannes saraya geldiğinde imparatorluk için tek şanslarının Zoe olduğunun farkındaydı. Derhal bir plan hazırladı. Dördü birden, daha önce yıllarca hapis hayatı yaşattıkları Zoe'nin huzuruna çıktılar. Hepsi yerleri öptü ve Zoe'ye sadakatlerini sundu. Yaşlı imparatoriçe ile bir mutabakatta bulunmaya çalışarak Mikhail'i basileus ilan etmesi durumunda her şeyin kendi kontrolünde olacağını, Mikhail'in ise sadece kukla bir imparatoru temsil edeceğini söylediler. İmparatoriçe isterse kendi haklarını Mikhail'e devredebilir ya da öyle görünmesini sağlayabilirdi; ancak perde arkasında her zaman kendisi olacaktı. Artık altmışlı yaşlarına giren Zoe, geçirdiği hapis yaşamının etkisinden midir yoksa bunamış mıdır bilinmez, bu teklifi kabul etti. Bir çırpıda hayatını karartmış ve daha da karartacak olan bu aileyi tekrardan imparatorluğa taşıdı. Mikhail gibi ahlaktan nasibini almamış, askeri

73 bir zaferi hatta en ufak bir mücadelesi dahi olmamış ve yöneticilik vasıflarının sadece şeytani yönlerine aklı çalışan biri, Zoe sayesinde dünyanın en büyük imparatorluğunun tahtına oturur.92

İmparator olmasını izleyen ilk haftalarda Mikhail elini kapalı tutar. Neyi amaçladığını kimse kestirememektedir. Alçakgönüllü bir tutum sergileyerek Zoe'ye "imparatoriçem" ya da "hanımım" diye, Ioannes'e ise "efendim" ya da "beyim" diye hitap eder. Ancak ikiyüzlülüğü ile nam salmış olan Mikhail'in bu tutumu çok kısa sürer. Onun nasıl bir karakteri olduğunu bildiğinden Ioannes bu duruma hiç şaşırmaz; ancak çok geçmeden Mikhail'in başka bir oyununu öğrenir. Kardeşlerden biri olan Konstantinos uzun zamandır Ioannes'in hızlı yükselişinden rahatsızdır ve hiç belli etmese de için için onu kıskanır. Mikhail'in imparator olmasıyla kendisi de megas domestikos (orduların başkomutanı) unvanına erişen Konstantinos, Mikhail'i, Ioannes'e karşı sürekli doldurmaktadır. Niyetinde ne kadar sebatkar ve başarılı olduğu Mikhail'in onu nobelissimos rütbesine yükseltmesinden anlaşılmaktadır. Nitekim bu andan itibaren Mikhail, onu yanından ayırmaz ve Konstantinos, artık ağabeyi Ioannes'e kibar davranmaktan vazgeçerek onu azarlamaya dahi kalkışır. Beraber yedikleri bir akşam yemeği esnasında, nedeni belli olmamakla beraber Ioannes sinirlenerek sarayı terk eder ve her zaman kullandığı ikametgah olan malikanesi yerine çiftlik evlerinden birine geçer. Bu hareketiyle Mikhail'e durumun ciddiyetinin ne boyutta olduğunu göstermeyi düşünmektedir. İmparator ona yolladığı mektupta, aşırılıklarından şikayet ederek derhal saraya dönmesini emreder. Ancak olaylar Ioannes'in düşündüğü şekilde gerçekleşmez. Çünkü saraya döndüğünde imparator, onu beklemeden tiyatroya gitmiştir ve Ioannes bu çirkin davranışı haliyle hakaret olarak kabul eder. Mikhail'i tahta çıkarmakla ne kadar büyük bir hata yaptığını fark ederek, tüm enerjisini onu nasıl devirebileceğini planlamaya harcar; aksi halde türlü dalaverelere imzasını atmış olan bu adam, yıllardır elinde tuttuğu imparatorluk yetkilerini kendi eliyle başkalarına teslim etmiş olacaktı. Ne var ki, Konstantinos ve Mikhail'de aynı şeyi düşünmüş ve Ioannes'i alaşağı etmek için bir plan hazırlamışlardır. İmparatorluk hizmetlilerinden bir grup Ioannes'e giderek saraya gelmesi için bir geminin hazır beklediğini bildirir. Düşmanının ne derece zehirli olduğunu bilmesine rağmen, Ioannes şaşırtıcı bir şekilde davete icabet eder. Büyük

74 Sarayın limanına yaklaştıklarında Mikhail'in işareti ile bulunduğu geminin yanına başka bir gemi yanaşır ve Ioannes bir daha asla geri dönmemek üzere sürgüne gönderilir. Amcasından kurtulan Mikhail'in sıradaki hedefi, sonuçları tahtına mal olacak olan yaşlı imparatoriçe Zoe' dir.

Mikhail işe ilk önce saray aristokrasisinden başlar. Tahta çıktığı andan itibaren, kendilerini asil ya da saray insanı olarak gören bu grup, her fırsatta Mikhail'e aslında kim olduğunu ve nereden geldiğini hatırlatmalarda bulunmuştur. Lakabından da anlaşılacağı üzere babadan beri kalafatçı olan Mikhail pek çok kez bu tarz davranışlara maruz kalmıştı ve içinde yanan intikam hislerini daha fazla tutmak istemedi. Birçoğunu taciz ve tehdit ederek korkutur; teker teker tüm ayrıcalıklarından mahrum bırakarak can güvenliklerinden dahi emin olamamalarını sağlar. II. Basileios döneminden beri imparatorların özel (yakın) korumalığını yapan Vareg Muhafızlarının işine son verir ve İskitli hadımlardan oluşan yeni bir grubu saraya getirir. Sadakatlerini kazanmak amacıyla onlara karşı son derece cömert davranır ve bu eli bolluk o dereceye varır ki, İskitli grup artık Mikhail'in tüm kaprislerini çekecek moda gelir. Aristokrat ya da asil geçinen gruplardan iğrenmesinden ötürü olsa gerek Mikhail imparatorluğunun dayanağını halkın sevgisi olarak niteler ve halka büyük serbestiler tanımaya karar verir. Bu da doğal olarak büyük kitlelerin onu methetmesi ve sevgi gösterileri düzenlemesine yol açar. Mikhail caddelerden geçerken geçit töreni şeklinde insanlar dizilir, evlerden erguvan rengi kumaşlar sarkıtılır, yollarına pahalı halılar serilir. Bütün bunların neticesinde Mikhail, halkın desteğinin arkasında olduğu gibi bir hatalı düşünceye kapılır ve son isteğini gerçekleştirerek Zoe'den tamamen kurtulmak ister.93

İmparatorluk namına haiz olduğu ne varsa hepsini borçlu olduğu Zoe, Mikhail'in nefret ettiği her şeyi temsiliydi: Bizans aristokrasisi, Makedon hanedanı ve katılaşmış eski gelenekler. Ayrıca Mikhail, Zoe'yi her gördüğünde onun kendisini tahta çıkardığını ve kendisinin tahta çıkmak için onun önünde yerleri öptüğünü hatırlamaktan bıkmıştır. Amacı onu geri planda tutmak değil, direkt olarak hapsettirmektir. İhtiraslarının kurbanı olan Zoe, artık bu durumun önünü alamayacak kadar zayıflamış ve tükenmiş durumdadır. Üçüncü kez gynaeceum yolunu tutar ve öncekilerden çok daha kötü bir muamele görür. Yine hazine ile ilişkisi kesilir;

93 Zonaras, s. 70.,Gregory, s. 243.

75 kimseyle görüşmesine izin verilmez; ve Mikhail tarafından başına dikilen muhafızlar odundan farksız kaba askerlerdir. Tabii bütün bunlar şeref yoksunu imparatoru tatmin etmemiş ve sonunda rüşvet karşılığı ifade vermelerini sağladığı adamlarının, mahkeme huzurundaki suçlamaları ile Zoe'nin, darbe girişiminde bulunduğunu iddia ederek Büyükada'ya sürülmesini sağlar. Ertesi sabah topladığı senatoda kimse ona karşı gelemeye cüret edemediğinden; çünkü tam anlamıyla bir tasfiye politikası uyguluyordu, aldığı karar onaylandı ve eparkhos tes poleos (Konstantinopolis valisi) tarafından halka ilan edildi.

Kesinliği belli olmayan bir hikayeye göre Mikhail, Patrik Aleksios'u da öldürtmek istemiş ancak bir şekilde canını kurtarmayı başaran Aleksios, şehre gelerek kilise çanlarını çalmış ve halkı ayaklanmaya davet etmiştir. Bu olayın gerçekliği tartışılsa da devamında yaşananların kesinliği su götürmezdir. Ne olursa olsun halk bu ilandan sonra bir anda ayaklanır. Olaylar sıcağı sıcağına yaşanırken, halkın içinden bazıları kafir diye niteledikleri Mikhail'in tahttan indirilmesi ve yerine Zoe'nin geçirilmesi gerektiğini haykırır. Halkın Zoe'yi sevmesi için gerçekte bir sebep yoktur. İmparatorluğa felaketlerden başka bir şey getirmemiştir; tam bir erkek delisidir ve onun cinsel arzularının depreşmesi sebebiyle imparatorluk ağır bedeller ödemiştir; müsriftir ve imparatorluk hazinesini sağa sola saçmakta üstüne yoktur; son olarak iyi bir yönetici de değildir. Ancak kuvvetle muhtemel halkın saygısı Zoe'den ziyade Zoe'nin bağlarınaydı. Uzun süredir Makedon hanedanı vardı ve Bizans halkı sürekli yaşanan taht değişikliklerinden bıkmıştı. İşte tam da bu sebeplerden Konstantinopolis'te büyük bir halk ayaklanması yaşandı. İmparatorluğun sekreterliğini yapmış olan Mikhail Psellos olayları şu şekilde aktarır:

"(...) Sanki bu çok kalabalık kitle, insanüstü bir ilhamı paylaşıyordu. Başka türlü insanlar olmuşlardı. Koşmaları daha delice idi, ellerinde daha fazla güç vardı, gözleri hırstan dönmüş ve alev alev parlak, vücutlarındaki kaslar daha güçlü idi. Onları yatıştırmaya ve fikirlerini değiştirmeleri için ikna etmeye kimse yanaşmıyordu. Böyle bir tavsiyevermek için kimsenin gücü yetmezdi. Önce imparatorun ailesine saldırmak ve onların gösterişli, lüks malikanelerini yıkmak kararı alındı. Bu karar ile genel saldırıya geçtiler ve her şey yerle bir edildi. Bazı binaların damları söküldü, çatıları çöktü, enkaz haline dönüştü. Temeller yerden söküldü, sanki toprak yükünü

76

atıyor, binaları üstünden fırlatıyordu. Bütün binalar hemen ilk saldırıda çöküyor ve saldırganlar yıkılanları veya kırılıp dökülenleri alıp götürüyorlardı.”94

Yağmacıların yıktıkları ilk ev Mikhail'in işbirlikçi amcası Konstantinos'unki olmuştur. Ancak bununla kalmayarak Büyük Saraya da gelmişler ve Konstantinos etrafı muhafızlarla çevrili olan saraya geldiğinde Mikhail'i bir kenara sinmiş halde bulur. Korkaklığı iyi bilinen Mikhail hiçbir şey yapacak halde değildir ve Konstantinos askerlerin,isyancılara oklarla karşılık vermesini emreder. Tüm Konstantinopolis halkına karşı bir grup muhafızın yeterli olamayacağını da bildiğinden, tek şanslarının Zoe olduğu fikrine kapılır. Derhal emir vererek manastıra sürülen imparatoriçenin geri getirilmesini söyler. Nitekim Zoe, saraya getirildiğinde muhafız alayı da tükenmek üzeredir. Zoe ise tüm yaşadıklarından bıkmış ve artık ne denirse yapacak kadar yıpranmış bir haldedir. Konstantinos derhal üzerine erguvan rengi pelerini, ve manastırda kesilen saçlarını kapatacak bir taç giydirir. Mikhail ve Zoe, saraydan Hipodroma giden yoldan geçerek kasthisma' daki yerlerini alırlar. Zoe'nin geri geldiğini gören halk neşelense de, yanında Mikhail gibi hain birinin olmasına tahammül edemezler. Mikhail başta olduğu sürece Zoe, tutsak bir imparatoriçe olarak kalacaktır ve Konstantinopolis halkının buna sabretmek gibi bir isteği yoktur.

Mikhail'e yöneltilen protestolar esnasında halkın aklına Zoe'nin yanına, bizzat imparatoriçe tarafından manastıra kapatılmış olan kardeşi Theodora'yı koymak gelir. Makedon hanedanının iki kadınının ülkeyi beraber yönetmesi gerektiği düşünülür. Gerçek şudur ki, Theodora hiçbir zaman tahta oturmayı istememiştir. Kendini güzel görmemesi, Zoe'nin yüzünü görmeye tahammülü olmaması ya da münzevi yaşamından memnun olması gibi ihtimaller bunun sebebi olabilir. Keza, tahta çıkması için geldiklerinde kendisini şapele kapatmış ve gelmemek için büyük bir uğraş vermiştir. Ancak kalabalık grup kararlarında kesindir ve Theodora'yı doğruca Ayasofya'ya götürerek 19 Nisan Pazartesi günü alkışlar eşliğinde imparatoriçe ilan ederler. Aynı törende Mikhail gaspçı olduğu ve tahttan men edildiği de beyan edilir. Sarayda sinmiş ve her şeyden feragat etmiş bir pozisyonda bulunan Mikhail'in tek amacı Psamatia'da (Samatya) bulunan Studios Manastırına sığınmaktır; amcası Konstantinos ise Iustinianus benzeri bir girişimle imparatorun asla kaçmaması ve askerleri toplayıp silahlı mücadeleye girişmesi gerektiği görüşündedir. Nitekim

94 Psellos, s. 93.

77 imparatoru ikna eder ve gaspçı ikili mücadelesini sürdürür. Bunun sonucunda 20 Nisan 1042 Salı günü oldukça kanlı sahnelerin yaşandığı bir gün olur. Sarayı basan halk Mikhail ve Konstantinos'un başlarını tıraş eder ve doğruca Studios Manastırına yollarlar. (Daha sonra kör edileceklerdir) Artık Zoe, her ne kadar Theodora bunu istememişse de, kardeşiyle beraber imparatorluğu yönetecektir.95