• Sonuç bulunamadı

2.2. ZOE VE THEODORA KARDEŞLER

2.2.1. Zoe ve Romanos Argyros

Ancak aradan geçen zaman, Zoe'yi tahta geçirmeyi başarmıştır. 15 Aralık 1025 tarihinde II. Basileios yaşamını yitirir ve taht bir anda kardeşinden bir çok konuda zıt bir kişiliğe sahip olan VIII. Konstantinos'a kalır. Avcılık ve hitabet gibi konularda yetenekli olmasıyla beraber yöneticilik vasıfları fazlasıyla yetersiz olan yeni imparator, yaş olarak da ihtiyarlamış ve sağlık problemleriyle uğraşır bir vaziyettedir. Bu haline rağmen sosyal yaşantısının çoğunu av partileri düzenleyip, cariyeler ile gönül eğlendirmek; tiyatroda müstehcen performanslar izleyip sarhoş olana kadar içki tüketmek oluşturuyordu. İleri yaşının ve sosyal yaşantısının bir sonucu olarak 9 Kasım 1028'de yatağa düştüğünde, artık imparatorluk yapamayacağı herkesçe malum olmuştur. Ölmesi halinde tıpkı II. Basileios gibi o da arkasında bir erkek çocuk bırakmamıştır ve tahta kimin geçeceği merak konusudur. Bizans İmparatorluğu'nun çıkış yolu, imparatorluk tarihine damgasını vurmuş olan Zoe'den geçmektedir. Daha önceden de örnekleri görüldüğü üzere Zoe, seçkin biri ile evlenecek ve imparatorluğun ve hanedanın geleceğini kurtaracaktır.79

Babası Konstantinos'un ardıllık meselesi gün yüzüne çıktığında, Zoe kırklı yaşlarına çoktan ulaşmıştı. Her ne kadar tensel olarak güzelliğini muhafaza edebiliyorduysa da, eşyanın tabiatı gereği artık genç değildi ve doğurganlık yaşları da geride kalmıştı. Ancak eşi benzerinin az görüldüğü bir örnek olarak Zoe, yaşlandıkça daha çok evlilik (cinsellik) isteği duyuyor ve bu konuda hiçbir tereddüdü bulunmuyordu. Nitekim Konstantin'in diğer kızlarının belirtilen sebeplerden kendilerini saha dışına çıkarmalarından ötürü, tek gelin adayı olarak kalan Zoe, sebatla imparatorluğa yükselteceği adayı bekledi. Ancak ortada bir problem vardı: Bu konu daha önce tartışmaya açılmamıştı ve dolayısıyla henüz üzerinde ittifak edilmiş bir isim yoktu.

Ölüm döşeğindeki imparatorun yanında ilk olarak Makedon hanedanına daima sadık kalmış az sayıdaki güçlü ailelerden birinin üyesi olan Patrikios Konstantinos Dalassenos ismi tartışılır. İmparator onu kızı ile evlendirip halefi yapmak üzere yaşadığı il olan Armeniakon'a elçiler yollar ve derhal Konstantinopolis'e getirilmesini emreder. Ancak başkentteki sivil bürokrasi bunu şiddetle kınar ve korkak olduğu her

63 daim bilinen imparator yine siner; akabinde Dalassenos'u getirmek üzere gönderilen elçilerin arkasından başka haberciler gönderilerek imparatorun, onun hizmetine ihtiyacı kalmadığını bildiren bir mektup yollanır. Sonrasında kendisine halef olmak üzere soylu aileden gelme ve eparkhos görevinde bulunan eşraftan birini seçer. (Ya da bürokratlar onu seçmesini ister) Bu kişi Zoe'den yirmi yaş kadar daha büyük olan Romanos Argyros adında bir senatördür.

Romanos Konstantinopolisli bir aristokrat aileden gelmektedir. İmparatorun uzaktan akrabası ve bir patrikios, baş mahkemelerden birinin yüksek hakimi, Ayasofya'nın yöneticisi (ekonomos) ve kabaca belediye başkanı unvanına denk düşen, şehrin yüksek rütbeli bir memurudur. Ne var ki ortada açık bir problem vardır: Romanos Argyros zaten evlidir. Ancak Konstantinos çoktan bir karara varmıştır ve bundan geri dönecek gibi görünmez. Romanos'un, imparatorun gazabına uğrayacağı gibi bir ortam yaratılarak, tutuklanıp Konstantinopolis'e getirilir. Eşi de olayların pek farkında olmadığından kocasının başka biri ile evleneceği ihtimalini haliyle aklına getirmez. Bununla beraber saçları kesilerek entari giydirilir ve manastıra kapatılır. Saraya getirilen Romanos isteksizcede olsa Zoe ile evlenir ve ertesi gün ölen selefinin yanında durur. Böylece bir anda kendisini imparator sıfatıyla, evlilik aşkıyla yanıp tutuşan yaşlı Zoe'nin yanında bulur.80

Bir süre mali ve askeri işlerle meşgul olan Romanos Argyros, Psellos'un ifadelerine göre planlarını uygulayabilmekte fazlasıyla acizdi. Kağıt üstündeki uygulamaları umut vaat ediyordu ancak bu planların çok büyük kısmı pratiğe dönüştürülmediği için bir anlam ifade etmedi.81 Bununla beraber Romanos'un da tıpkı Zoe gibi birtakım sorunları vardı. Romanos bazı bariz gerçekleri göz ardı ederek, imparatorluğun devamının kendi soyundan gelmesini planlıyordu. Ancak kendisi yetmişli yaşlarındaydı ve eş olarak evlendiği kişi, elli yaşını bulmuş ve üreme yaşını çoktan geçmiş olan Zoe idi. Romanos bu gerçek karşısında bile umudunu

80 Ioannes Zonaras, Tarihlerin Özeti, çev. Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2008, s. 47., Norwich, (II), s. 216.

81“Gürcü Kraliyet ailesi ile Bizans İmparatorluğu arasındaki münasebetlerin başlangıcı Romanos Argyros dönemine tekabül eder. Yaklaşık 1032 yılında İstanbul'a gelen Gürcü kraliçesi Mariam'ın oğlu Bagrat ile Bizans İmparatorunun kardeşinin kızı Helen arasında gerçekleşen evlilik ile iki hanedan arasında akrabalık kurulmuştu. 1065 ya da 1071'de IV. Bagrat'ın kızı II. George' un kız kardeşi olan Prenses Martha, Bizans İmparatoru VII. Mikhail Doukas ile evlenir. Komnenos hanedanı döneminde II. David'in kızı Kata, I. Aleksios Komnenos'un torunu -Anna Komnena'nın oğlu- Aleksios ile evlenir.”

64 yitirmeyerek, gelecek için inancını sürdürdü. Cinsel sıkıntıları gidermek namına uzman hekimlere başvurdu ve kısırlık tedavisi denedi. Bizzat karısını ve kendisini merhemler ve masajlarla tedavi etmeye çalıştı. Kuvvetli tesiri olduğu inanılan zincirler, taşlar taktılar ve büyü yolunu bile denediler. Nihayetinde hiçbirisi netice vermedi ve Zoe için hayal kırıklıkları serisinin ikinci turu başladı. Romanos, Zoe ile bir geleceklerinin olmadığını fark ettiğinde olabildiğince hızlı bir şekilde ondan soğudu, aynı yatağı paylaşmayı reddetti ve kendisine metres dahi tuttu. Akabinde Zoe'nin imparatorluk hazinesinden dilediği gibi para almasını yasakladı ve ona küçük oranda bir maaş tahsis etti. Bizans imparatoriçelerinin kendi hükmü altında bulunan ve imparatorun dahi müdahale etme hakkının bulunmadığı bir ekonomik serbestinin var olduğu Bizans sarayında, bu uygulama Zoe'yi haklı bir şekilde germiştir. Kaldı ki Zoe, küçüklüğünden beri hem amcası hem de babası tarafından el üstünde tutulmuş, bu vakte kadar istediği her şeyi elde etmiştir. Neticesinde ezilmişlik hissine kapılan Zoe, tüm hıncını kardeşi Theodora'dan çıkartır. 1031 yılında sarayda türlü entrika ve skandala karıştığı gerekçesiyle onu manastıra sürdürür. Kız kardeşinin gerçekten bir suça karışıp karışmadığı muamma olarak kalsa da Zoe'nin, bütün sarayı yıllarca skandallara bulayacağı dönem şimdi başlar. Çünkü şimdi karşısına yıllar boyunca imparatorluk üzerinde sinsi ve namussuz planlar düzenleyeceği ortağı, Ioannes Orphanotrophos çıkar.82

Ioannes kendi çabasıyla Paphlagonialı basit bir aileden gelerek sözü geçen yüksek rütbeli bir memur olmuştur. Uzun zamandan beri imparatorun dostu ve sırdaşı olması nedeniyle şehrin baş yetimhanesine müdür olarak atanmış ve bu ismi almıştır.83Beş kardeşin arasında en büyüğüdür ve kardeşlerinden iki tanesi kendisi gibi hadımdır. İki kardeşi para bozucu olarak ortalıklarda dolaşıyor olsalar da büyük ihtimalle kalpazanlık yapıyorlardı. Ancak Ioannes'in en küçük kardeşi, ailenin geleceğini değiştirebilecek bir potansiyele sahipti. Çok genç olmasıyla beraber oldukça da güzel yüzlü bir çocuktu ve abisi tarafından imparatorluğun servisine

82 Zonaras, Theodora'nın sürülmesi konusunda şunları aktarır: "Bulgar soyundan patrikios rütbeli

Prousianos'dan, İmparatoriçe Zoe'nin kız kardeşi Theodora ile birlik olup gizlice komplo düzenleniyor ve hükümdarlığa göz dikmiş bulunuyor diye kuşkulandığından Zoe onu tutuklattı; başına nöbetçiler diktirtti ve kör ettirdi. Theodora Petrion'a (Haliç'in güney kıyısında bulunan bir manastır) kapatıldı. İmparatorun kendi kız kardeşinin kocası olan Konstantinos Diogenes ise ayaklanma tasarlıyor diye suçlandı, tutuklandı ve bir burçta hapsedildi." (Zonaras, s. 49.), Psellos, s. 37.

65 sunulmak üzere saraya götürülmüştü. 1033 yılında gerçekleşen bu tanışma faslında Mikhail, imparatorluk çiftinin karşısına çıkmış, Romanos tarafından umursanmamış ancak Zoe tarafından fazlasıyla beğenilmiştir.

Çok geçmeden Zoe açık bir şekilde ondan hoşlandığını belli eder. Ne saraydaki diğer insanlar ne de imparator onun umurunda değildir ve tam anlamıyla ateş bacayı sarmıştır. Mikhail ise genç olduğundan ilk başta çekingen davranmıştır. Ancak abisinin onu sürekli cesaretlendirmesi ve imparatorluk üzerinde yetki sahibi olabilecekleri ihtimalini göz önünde bulundurması isteği, Mikhail'i bu oyunu oynamaya sevk etmiştir. Dışarıdan anlaşılması zor olmayan bu durum Mikhail'in, taht üzerindeki sevdasının bir yansıması olarak Zoe'nin yanında bulunduğunu gösterir; Zoe ise artık kör olmuştur. Hemen her fırsatta genç Mikhail'i öpüp koklar ve sonunda karşılık bulması ile onu yatağa atması bir olur. Mikhail'in tüm bu olup bitenler içinde tutuklanmamasının birkaç sebebi vardır. Birincisi imparator eşi ve kendisinin sürekli ağrıyan bacaklarına masaj yapması için bir hizmetli tutmuştur ki, bu masör Mikhail'dir. Yani doğal olarak pek çok kez imparatorluk çiftiyle ayrı ayrı baş başa kalmıştır. İkincisi Mikhail'in ağır bir hastalığı vardır: Sara. Zaman zaman, hatta sarayda dahi bayılıp, nöbet geçirdiği olmuştur ve bu da onun, herkesin gözünde mazlum bir profil çizmesine olanak sağlamıştır. Bunların dışında gerçekliği teyit edilememekle beraber bazı çıkarımlarda bulunulabilir. Dönemin bütün kaynaklarının hem fikir olduğu noktaya göre, sarayda herkes Zoe ile Mikhail arasında gayrimeşru bir ilişki yaşandığını bilmektedir; dahası aynı yatakta görüldüklerine dair ibareler bile ortadadır. Saray memurlarından bazıları ve sonrasında imparatorun oldukça zeki olan kız kardeşi Pulcheria, İmparator Romanos'u uyararak, bahsi geçen iki şahıs arasındaki ilişkiden bahseder ve kendisine düzenlenebilecek olan komplo girişimlerinin muhtemel olduğunu belirtir. Bu kendisine yapılan ilk uyarı değildir ve muhtemelen sonda olmayacaktır. Ancak ne olursa olsun Romanos, sanki kendi ölümünü hazırlıyormuşçasına, bütün dedikoduları göz ardı eder. Sadece bir kez kız kardeşinin uyarısından sonra Mikhail'in huzuruna getirilmesini emreder. İmparatorun karşısında bulunan Mikhail kendisine yöneltilen ithamları kesin bir dille reddeder. Akabinde Romanos kutsal emanetler üzerine el basarak yemin etmesini istediğinde, hiç düşünmeden bunu yapar. Romanos, bu kararlılıktan ötürü Mikhail'i bağışlar ve dedikoduların gerçeği yansıtmadığı hükmüne varır. Ancak birçok imparatorun pek çok

66 kez küçük dedikodularla bile ne kadar cana son verdiği bilinmektedir. Zoe ve aşığına karşı Romanos'un böyle davranması, onun saf olduğunu ne kadar göstermektedir ? Romanos kendisine daha önce bir metres tutmuştur ve Zoe'den nefret ettiğini herkes bilmektedir. Dolayısıyla eşinin kendisine yaklaşmaması için, onunda kendi metresini tutmasına göz yummuş olabileceği gibi bir ihtimalde vardır. İmparatorun hangi sebepten ötürü bu tutumu sergilediğini kanıtlayabilmek mümkün değildir; ancak kendi geleceğinin tedbirini almadığını söylemek mümkündür. Tıpkı Konstantinopolis halkı gibi eşi Zoe'de onu sevmemektedir; üstüne üstlük yarım yüzyıllık ihtişamlı hayatından sonra Romanos onun haklarını kısıtlamış ve hazinesine de el koymuştur. Her ikisi de gün geçtikçe birbirinden daha çok soğumaktadır ancak Zoe'nin asil bir kandan geldiği gerçeği yadsınmamalıdır. Halkın saygı duyduğu ve tahtın sahibi olarak gördüğü Makedon hanedanın temsilcisi Zoe'dir. Daha sonra görüleceği gibi halk sıklıkla onun arkasında durmuştur ve dolayısıyla Zoe'nin elinde büyük bir potansiyel vardır. Bu potansiyel kendisini kısa bir sürede göstermiştir.84