• Sonuç bulunamadı

E. İSTİHDAM TEORİLERİ: İŞSİZLİK OLGUSUNUN TEORİK

4. Yapısalcı Okul: İşsizlik ile Enflasyon Arasındaki İlişki

Keynesyen okulun, Klasik okula yönelttiği eleştiriler, 1950’li yılların sonundan itibaren farklı bir yön kazanmaya başlamıştır. Genel olarak, efektif talep yetersizliğinden kaynaklanan işsizlik açıklamaları kalkınan ülkelerdeki işsizlik sorununu tanımlamakta başarılı ol(a)mamıştır. Sorun büyük ölçüde, efektif talebin yetersizliği biçiminde değil, gelişmekte olan ülkelerin rasyonel olmayan ekonomik faaliyetlerinden kaynaklandığı biçiminde karşımıza çıkmaktadır. (a)Sermaye birikimi hızının yavaşlığı, (b)iç tasarruf oranının düşüklüğü, (c)hızlı kentleşme oranı verimlilik düşüklüğü ve (d)hızlı nüfus artışı oranı, işsizlik olgusunu ortaya çıkaran yapısal değişkenleri oluşturmaktadır.93

Yapısalcı okula bağlı iktisatçıların işsizliğin çözümündeki önerileri iki aşamalı açıklanabilir. İlk aşamada, geleneksel Keynesyen para ve maliye politikaları uygulayarak işsizliğin aşağı çekilmesi gerekmemektedir. Ancak bu politikalar ile azalan

92

LORDOĞLU ve ÖZKAPLAN, s. 406.

93

işsizlik oranı, enflasyonun artış eğilimini hızlandırmıştır. İkinci aşamada, yapısalcı politikaların işgücünün formasyonunu geliştirmeye, akışkanlığı yükseltmeye ve bölgesel farklılıkları gidermeye yönelik çabaları bulunmaktadır. Bu çabalar, işgücünün niteliğini yükseltip, daha nitelikli olan emek unsurunun iş bulma ve çalışma olanaklarını genişletecektir. Diğer taraftan, bölgesel kalkınma artışı, istihdam olanaklarının yükselmesine neden olarak işsizliği azaltacaktır.

Yapısalcı okulun en önemli temsilcileri, A.W.H.PHILLIPS, P.A. SAMUELSON, R.M.SOLOW, M.FRIEDMAN ve E.PHELPS’tir. Yapısal okulun iktisat literatürüne yaptığı en önemli katkı, enflasyon ile işsizlik arasındaki ilişkinin temellendirilmesidir. İşsizliğin, makroekonomik dengeler üzerindeki etkisinin (diğer bir ifadeyle, işsizlikle makroekonomik değişkenler arasındaki ilişkinin) belirlenebilmesi açısından, bu konunun detaylandırılması önemli görülmektedir.

Bazı iktisatçılar, bir ülkede işsizlikle enflasyon arasında bir değiş-tokuş ilişkisi bulunduğuna inanmaktadırlar ki bunlara göre, bir ekonomide işsizliği azaltmak amacına yönelik olarak alınan toplam talebi artırıcı önlemler enflasyon oranını yükseltmekte, aksine enflasyon oranını düşürmek için alınan önlemler de işsizliği artırmaktadır. Bu durum, ekonomiyi yönetenleri bir ikilemle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu görüşün ortaya çıkışı Yeni Zelandalı ünlü iktisatçı A.W.H.PHILLIPS'in94 yaptığı bir araştırmaya

94

Alban W.H. PHILLIPS (1914-1975), 1914 yılında Yeni Zellanda ’da doğdu. İlk işi elektrikçilik olan Phillips 1937 yılında Avustralya’ya, oradan da İngiltere’ye gitti. 1946-1949 yılları arasında Londra Ekonomi Üniversitesi’nde (LSE) öğrenim gördükten sonra, aynı üniversitede öğretim görevlisi olarak görev yapmaya başladı ve 1958 yılında LSE’de ekonomi profesörü oldu. 1967 yılında Avustralya Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırma Okulu’nun, Ekonomi Anabilimdalı Başkanlığı’nı kabul etti.1969 yılında Yeni Zellanda’ ya dönen Phillips, 1975 yıllına kadar Aukland Üniversitesi’nde çalıştı ve 1975 yılında burada hayatını kaybetti. İktisat literatüründeki başlıca araştırma ve eserleri şunlardır: “Mechanical Models in Economics Dynamics” (“Dinamik Ekonomideki Dinamik Modeller”, Economica, 1950), “Stabilization Policy in a Closed Economy” (“Kapalı Ekonomilerdeki İstikrar Politikaları”, Economic Journal/EJ, 1954), “Some Notes On The Estimation Of Time-Forms Of Reactions in Interdependent Dynamic Systems” (“Bağımlı Dinamik Sistemlerde Tepkilerin Zaman Formları Üzerine Bazı Notlar”, Economica, 1956), “Stabilization Policy And The Time Form Of Lagged Response” (“İstikrar Politikaları ve Gecikmeli Tepkilerin Zaman Formu”, EJ., 1957), “The Relation Between Unemployment and the Rate of Change of Money Wage Rates in the United Kingdom,1861-1957” (“1861-1957 Yılları Arasında İngiltere’de Ücretlerdeki Değişme Oranı İle İşsizlik Arasındaki İlişki”, Economica, 1958), “The Estimation of Parameters in System of Stochastic Differantial Equations” (“Stokastik Diferansiyel Eşitlikler Sistemindeki Parametrelerin Tahmini”, Biometrica, 1959), “Employment, Inflation and Growth” (“İşsizlik, Enflasyon ve Büyüme”, Biometrica, 1962), “Estimations of Systems of Difference Equations with Moving Avarage Disturbance” (“Hareketli Ortalama Bozuklukların, Eşitlik Farkı

dayanmaktadır. PHILLIPS, yaptığı araştırmada95, 1862-1957 yılları arasında İngiltere'deki nominal işçi ücretleri ile işsizlik oranlarını ele alarak karşılaştırmış ve bu ikisi arasında bir değiş-tokuş ilişkisinin mevcut olduğunu ortaya koymuştur. PHILLIPS'in bu ilişkiyi açıklayabilmek için geliştirdiği eğri, iktisat literatüründe “Phillips Eğrisi” olarak adlandırılmaktadır.

a. Geleneksel Phillips Eğrisi

Phillips Eğrisi, bir ekonomide işsizliği azaltmak için alınacak önlemlerin (toplam talebi artırıcı önlemler) nominal ücretleri yükselttiğini, aksine işçi ücretlerinin düşmesi durumunda (toplam talebi azaltıcı önlemler nedeniyle) da işsizliğin arttığını ortaya koymaktadır ki, ithalat fiyatlarında (dış alımı yapılan mal fiyatlarının hızlı ve büyük artışlar gösterdiği dönemler hariç) olağan üstü artışların görüldüğü yıllar dışında, parasal ücretlerin değişim oranının, işsizlik düzeniyle açıklanabileceğini savunmaktadır. Buna göre, Phillips Eğrisi, “işsizlik oranının düşük olduğu ekonomilerde enflasyon artar” tezine dayanmaktadır. Bu çerçevede, istihdam artışı ya da yüksek ücretler piyasada likidite bolluğuna neden olacağı için kısa dönemde enflasyonist etkiler oluşturmakta ve iktisatçılar, kısa dönem için işsizlik ve enflasyon arasında bir seçim yapmak zorundadır. Orta ve uzun dönemde konjonktür seyrine ve uygulanacak para ve maliye politikalarına göre, enflasyon olağan sayılabilecek düzeylere çekilebileceği gibi kontrolden de çıkabilir.96

Sitemi ile Tahmin Edilmesi”, Economica, 1962) (WIKIPEDIA The Free Encyclopedia, “William PHILLIPS”, http://en.wikipedia.org/wiki/A.W._Phillips, Erişim Tarihi: 12.02.2008).

95

Ablan W.H. PHILLIPS, (1958) "The Relation between Unemployment and the Rate of Change of Money Wage Rates in the United Kingdom, 1861-1957." Economica, NS 25, No: 2, ss. 283-299, 1958.

96

Dominick SALVATORE ve Eugene A. DIULIO, İktisat: İlkeler ve Kavramlar, (Yayına hazırlayan: Cem ALPAR), Beşinci Basım, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul, 358 s., Ekim 1988, s. 174-175.

Şekil 5. Geleneksel Phillips Eğrisi (1861-1913 Yılları Arasında İngiltere’de Oluşan Ücret ve İşsizlik Oranı Arasındaki İlişki)

Kaynak: PHILLIPS, s. 285.

b. Kısa Dönem Phillips Eğrisi: P.A. Samuelson ve R.M. Solow

Bir ekonomide ücretlerin yükselmesinin -mal ve hizmetlere olan talebi artırarak- fiyat artışlarına, yani enflasyona yol açacağı ilişkisinden hareketle, Paul A. SAMUELSON97 ve Robert M. SOLOW98, eğriyi geliştirerek, enflasyon oranları ile

97

1970 yılında Nobel Ekonomi Ödülü'nü alan Paul Anthony SAMUELSON, 15 Mayıs 1915 yılında ABD’nin Gary-Indiana eyaletinde doğar. 20. yüzyılın öneli iktisatçılarından kabul edilen SAMUELSON, ekonomiye matematiksel yöntemler getirmeye çalışır ve statik-dinamik teorileri birbirlerine bağlar. Matematik ve ekonomiye ilgili SAMUELSON, liseyi bitirdikten sonra devam ettiği Chicago Üniversitesi'nde, Sosyal Bilimler Araştırma Kurulu tarafından her yıl en iyi sekiz ekonomi mezununa verilen bursu kazanarak Cambridge'deki Harvard Üniversitesi'ne geçer ve burada Alvin Hansen'in öğrencisi olur. 1938 yılında “uluslararası mal alışverişindeki olanaklar ve limitler” konulu dış ticaret kuramı alanındaki ilk önemli çalışmasını yayımlayan Samuelson, 1940 yılından sonra Massachusetts Institute of Technology'de ekonomi öğretmenliği, 1941 yılında Foundations of Economic Analysis (İktisadi Analizin Temelleri) adını verdiği (ve önemini klasik teorik fiziğin kurucusu Isaac Newton'un çalışmalarıyla karşılaştırdığı) çalışmasıyla, Harvard Üniversitesi’nden doktor ünvanını alır. Samuelson, matematiksel yöntemleri entegre etmekle, ekonominin bir bilim disiplini olarak kabul edilmesine katkıda bulunur ve bununla beraber ekonominin hiçbir şekilde fizik gibi pozitif bir bilim olmadığı fikrindedir. 1945-1952 yılları arasında Amerikan Ekonomi Bakanlığına danışmanlık yapan SAMUELSON, 1947'de Amerikan Ekonomik Derneğinin ilk olarak verdiği Bates Clark Madalyasını kazanır ve 1951'de Amerikan Ekonometri Derneğinin başkanlığına (ve bu derneğin yayımladığı Ekonometri dergisinin editörlüğüne) seçilir. Bu tarihten sonra yazdığı makalelerle, ortaya çıkan ekonomik problemlerin çözüm yollarına işaret eder. SAMUELSON, ekonomi hakkında bazı temel fikirler ileri sürerek genel iktisat konularına temas ettiği ana çalışmalarını, "Ekonomik Analizin Teşkili" adlı kitabında toplar. 1954'te yayımladığı bültenlerle; doğrusal programlama, mevduat temayülü, çarpan-hızlandıran bağlantısı ve ekonometriyle alakalı problemlere çözüm yolları gösterir. Samuelson, 1953 ve 1961 yıllarında başkan Dwight

işsizlik oranları arasındaki ilişkiye uyarlamış ve bir ekonomide işsizlik oranları ile enflasyon oranları arasında bir değiş-tokuş ilişkisinin var olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Buna göre, bir ekonomide işsizliği azaltmak (ya da istihdamı artırmak) için alınan toplam talebi artırıcı önlemler, enflasyonu yükseltmekte; yükselen bu enflasyondan kurtulmak için alınan toplam talebi azaltıcı önlemler de bu kez işsizlik oranını artırmaktadır. Şekil 6’da da belirtildiği gibi, kısa dönemde Phillips Eğrisi, enflasyon oranları ile işsizlik oranları arasındaki fonksiyonel ilişkiyi, sol yukardan sağ aşağıya seyreden ve eğimi negatif olan bir eğri şeklini almaktadır ki bu eğri, kısa dönemde enflasyon oranları ile işsizlik oranları arasında var olan ters yönlü ilişkiyi göstermektedir. Kısa Dönem Phillips Eğrisi’ne göre, örneğin, işsizlik oranı %2 iken, enflasyon oranı %6’ya çıkmakta; enflasyon oranını düşürmek için toplam talebi azaltıcı politikalar izlenerek enflasyon oranı %2’ye indirilmekte ve fakat, buna karşılık işsizlik oranı %5 düzeyine yükselmektedir. Sonuç olarak, kısa dönemde enflasyonla işsizlik arasında ters yönlü bir değişim ilişkisi vardır. Ancak, kısa dönemde tek bir Phillips Eğrisi’nden söz edebilmek için, enflasyonist bekleyişlerin sabit olması gerekir ki bunu D.Eisenhower'in ve John F.Kennedy'nin çağrılarına uyarak ekonomik danışmanlıklarını yapar ve ABD Maliye Bakanlığı (1945-52/1961-86), Savaş Üretimi Planlama Dairesi (1965-1986) ve NATO için çalışır. 1970'de, yaptığı çalışmalar için Nobel Ödülü'nü alır. Ondan bir yıl sonra üstün başarılı bilim adamlarına verilen Albert Einstein Ödülü'nü kazanır. 1986 yılında (71 yaşında) emekli olan ve ilk evliliğini Marion E. Crawford'la yapan (ondan dört oğul sahibi olan) SAMUELSON, ikinci eşi Risha Eckaus ile birlikte Cambridge’de yaşamaktadır (WIKIPEDIA The Free Encyclopedia, “Paul SAMUELSON”,http://en.wikipedia.org/wiki/Paul_Samuelson, Erişim Tarihi: 12.02.2008).

98

1987 yılında Nobel Ekonomi Ödülü’nü alan Robert SOLOW, 23 Ağustos 1924’te New York Brooklyn’de, üç çocuğun en büyüğü olarak doğar. 1940 yılının Eylül ayında SOLOW, burslu olarak Harvard Kolej’ine girdi. Sosyoloji ve antropoloji eğitimi almanın yanı sıra, ekonomi eğitimi de alır. 1942 yılının sonlarına doğru, orduya katılmak için üniversiteden ayrılan SOLOW, Kuzey Afrika ve Sicilya’da görev yapar ve terhis olana dek İtalya’da görevini sürdürür. 1945 yılında tekrar Harvard’a döner ve Wassily Leontief ile beraber araştırma yapmaya başlar ve girdi-çıktı(input-output) arasındaki ilk kapital-katsayısılarını (capital-coefficients) hazırlar. 1949-1950 yılları arasında Columbia Üniversitesi'nden bir burs kazanarak, yoğun bir şekilde istatistik çalışmaya başlar. Aynı zamanda işsizlik ve maaş oranları için gelir dağılımı’nda Markov Süreçleri’ni kullanarak yeni veriler elde etmeye çalışır. 1949’da Columbia Üniversitesi'ne gitmeden önce asistan profesörlük için Massachusetts Institute of Technology (MIT)’nin Ekonomi Bölümü’ne başvurur ve kabul alır. MIT’de istatistik ve ekonometri üzerine çalışır. SOLOW’un ilgisi giderek makroekonomiye (özellikle işsizlik, büyüme politikaları ve para teorisi üzerine) kayar ve (yaklaşık 40 yıl boyunca beraber çalıştığı) Paul Samuelson ile birlikte birçok teori ortaya çıkarır: Von Neumann Growth Theory (Von Neumann Büyüme Teorisi) (1953), Capital Theory (1956), Linear Programming (1958) ve Phillips Curve (Phillips Eğrisi) (1960). SOLOW, 1961 yılında Amerikan Ekonomik Birliği’nin - 40 yaşın altındaki en iyi ekonomistlere verilen- John Bates Clark Ödülü (American Economic Association's John Bates Clark Award)’nü kazanır. 1987 yılında Ekonomik Büyüme üzerine yaptığı çalışmalardan ötürü Ekonomi dalında Nobel Ödülü’nü ve 1999 yılında Ulusal Bilim Ödülü’nü (National Medal of Science) kazanır. (WIKIPEDIA The Free Encyclopedia, “Robert SOLOW”, http://en.wikipedia.org/wiki/Solow, Erişim Tarihi: 12.02.2008)

göz önüne alarak, bekleyişlere göre farklılaşan bir Phillips Eğrileri Seti’ni savunmak daha geçerli olacaktır. Bu durumda, yaşanan enflasyonun durumuna göre enflasyon bekleyişleri de değişecek ve Phillips Eğrileri’nde kaymalar görülecektir ki, her bir farklı enflasyon bekleyişi için farklı bir kısa dönem Phillips Eğrisi geçerli olacak ve enflasyonist bekleyişlerin yükselmesi Phillips Eğrisi’ni sağa doğru kaydıracaktır.

Şekil 6. Kısa ve Uzun Dönem Phillips Eğrisi

Kaynak: PHILLIPS, s. 286.

c. Uzun Dönem Phillips Eğrisi: M. Friedman ve E. Phelps

İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden 1960’lı yılların sonuna kadar izlenen para ve maliye politikalarıyla dünyada hızlı bir ekonomik büyüme ve refah artışı sağlanmıştır. Bu süre içinde birçok ülke, “stop and go”(mehter yürüyüşü) adı verilen politikaları izlerken, ekonomilerde önemli yapısal değişimler ortaya çıkmıştır. Bu gelişmelere paralel olarak enflasyon ile işsizlik arasındaki ilişkiyi gösteren istikrarlı durum (Phillips İlişkisi), (enflasyonun ortaya çıkmasında ve hızlanmasında önemli bir rol oynayan beklentilerin ve gecikmelerin dikkate alınmadığı gerekçesiyle) etkisiz kalmıştır. Ekonomide Phillips Eğrisi’nin sağa kaydığı ve böylece “stagflasyon” olgusunun ortaya çıkmaya başladığı görülmüştür. Başka bir ifadeyle, hem işsizlik hem de enflasyon oranı artmaya başlamıştır. Böylece ortaya çıkan karmaşık durum uzun dönem Phillips Eğrisi’nin düşey olduğunu ortaya koyan doğal işsizlik oranı teorileriyle çözümlenmeye

başlanmaktadır. 1967 yılında ünlü iktisatçılar Milton FRIEDMAN99 ve Edmund PHELPS100 tarafından ortaya atılan ve enflasyonla işsizlik arasındaki değiş-tokuşun geçiciliğine odaklanan (ve enflasyonist bekleyişlerin önemi üzerinde temellenen) bu yaklaşım, günümüzde iktisadi literatürde genel kabul görmektedir101. Bunlar dikkate alındığında Phillips Eğrisi’nin her zaman aynı konumda olmayacağı ifade edilmektedir. M. FRIEDMAN'a göre enflasyon oranları işsizlik oranına değil, para miktarındaki artışlara ve enflasyon konusundaki beklentilere bağlıdır. M. FRIEDMAN, Phillips Eğrisi’nin kısa dönem için geçerli olabileceğini, ama uzun dönemde Phillips Eğrisi ile ortaya konduğu gibi enflasyonla işsizlik arasında bir değiş-tokuş ilişkisinin mevcut olmadığını ve enflasyonun tamamen parasal bir olay olduğunu belirterek, uzun dönemde eğrinin, x eksenine dik bir doğru şeklinde olacağını savunmuştur. Uzun Dönem Phillips Eğrisi diyebileceğimiz bu eğrinin, x eksenini neresinden keseceğini, diğer bir ifadeyle enflasyon oranı sıfırken işsizlik oranının % kaç olacağını ise PHELPS aydınlatmıştır. PHELPS’e göre, işsizlik ile enflasyon birbirini ikame edebilir olgular

99

1977 yılında Nobel Ekonomi Ödül’nü alan Milton FRIEDMAN, (31 Temmuz 1912 Brooklyn-16 Kasım 2006 San Francisco) iktisat literatürüne en önemli katkısı kendisi tarafından geliştirilen Monetarizm Teorisi’dir. 1976 yılında "Paranın Miktar Teorisi Üzerine Çalışmalar" adlı kitabında Monetarizmin temel ilkelerini ortaya koyan Friedman, kendisine Nobel Ekonomi Ödülü verilirken yaptığı konuşmada "enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgu olmuştur" sözüyle parasal genişleme - enflasyon arasındaki sıkı ilişkiye vurgu yapar. Friedman ayrıca bir ekonomik durgunluk ya da bunalım döneminde bir şekilde "ipleri elinde tutmak" şeklindeki dinamik agresif bir para arzı genişlemesinin etkili olmayacağı düşüncesinden hareketle ortaya atılan "para önemli değildir" tarzındaki hakim Keynesyen düşünceyi ortadan kaldırmak ister ve -diğer Monetaristlerden Schwartz ile birlikte- para politikasının, hem genişleme hem de daralmalarda direkt etkili olduğunu gösterir. Milton Friedman'ın para ekonomisi üzerine yaptığı çalışması, 1960'larda ve 1970'lerde enflasyon tehlike sinyalleri vermeye başladıkça, giderek önemli ve uygulanabilir hale gelir. Friedman'a göre, ileri ülkelerde 1970'lerden sonra baş gösteren krizin asıl nedeni, J. M. KEYNES'ten esinlenerek uygulamaya sokulmuş olan konjonktür politikalardır ve yüksek düzeyde istihdam oluşturmayı esas almış olan konjonktür politikalar, gevşek politikasından doğan etkilerle, ekonomileri raydan çıkararak istikrarsızlığı yaygınlaştırmaktadır. 1970-1985 yılları arasında Monetarsitler, gerek akademik ve gerekse politik çevrelerden birçok taraftara toplayarak düşüncelerini yaymışlardır ve Monateristlere göre, 1970'li yılların ana ekonomik sorunları olan işsizlik ve enflasyon olgularının asıl nedeni, uygulanan gelişigüzel para politikalarıdır. Çünkü, ekonomik istikrarsızlığın ana kaynağı, para arzındaki düzensiz dalgalanmalardır (NOBEL PRIZE, “Milton FRIEDMAN”, http://nobelprize.org/n obel_prizes/ economics/ laureates/ 1976/friedman-autobio.html, Erişim Tarihi: 12.02.2008).

100

ABD’nin en önemli ekonomistlerinden biri olarak kabul edilen Edmund PHELPS, 1933 yılında Evanston Illionois’te doğmuştur. 1955 yılında Amherst College’dan mezun olan PHELPS, 1959 yılında Yale Üniversitesi’nde doktorasını tamamlayarak, sırasıyla Yale ve Pennsylvania Üniversitelerinde akademisyen olarak çalıştı. Enflasyon ile işsizlik arasında ters yönlü bir ilişkinin kuralamayacağı tezinden hareketle, beklentilerin mikro firmalar ve işgücü kararlarındaki rolünü ön plana çıkartan “Augmented Philips Curve” adı verilen teorik model buluşuyla 2006 yılında Nobel Ekonomi Ödülü’nü alan PHELPS, 1971 yılından beri Columbia Üniversitesi’nde görev yapmaktadır (Detaylı bilgi için bkz. Deniz GÖKÇE, “2006 Ekonomi Nobel'i E. Phelps'e gitti!”, Akşam Gazetesi,

11.10.2006).

101

olduğu yaklaşımı doğru değildir ve insanların enflasyon beklentilerini etkileyen politikalar işsizliği azaltmayı zorlaştırabilir. PHELPS'e göre, bir ekonomide hem iş değiştirmelerden hem de yapısal nedenlerden doğan bir işsizlik oranı vardır ki, enflasyon oranı sıfır dahi olsa bu işsizliği gidermek mümkün değildir. İşte bu işsizliğe “doğal işsizlik” adı verilmektedir. Dik (ya da uzun dönem) Phillips Eğrisi’nin x eksenini kestiği yerdeki işsizlik, doğal işsizlik oranı(tam istihdam işsizlik oranı)’nı göstermektedir ve parasal politikalarla bu işsizliği gidermek olanağı yoktur.

Beklentilerin dahil edildiği yeni modelde, başlangıçta genişletici para ve maliye politikaları nominal fiyat ve ücret artışlarına neden olacaktır ki bu durum, işverenler ve işgücü tarafından reel ücretlerde ve nispi fiyatlarda bir artış olarak yorumlanacaktır. Firmaların arz ettikleri mal miktarları, işgücü arzı ve istihdam artacaktır. Ne var ki fiyatlar, ücretlerden daha hızlı arttığı için reel ücret seviyelerinin düştüğünü anlayan işçiler, bir sonraki dönemde nominal ücret taleplerini arttıracaktır. Diğer yandan ürünlerinin nispi fiyatının düşündükleri gibi artmadığını anlayan firmalar, arz ettikleri mal miktarını azaltacaktır ki, böylece doğal işsizlik oranı, eski seviyesine dönecek ve uzun dönemde sadece enflasyon artmış olacaktır.102 Dolayısıyla, negatif eğimli Phillips Eğrisi, uzun dönemde, x eksenine dik bir hal alacaktır.

1970’li yıllarda R. LUCAS, T. J. SARGENT ve N. WALLACE gibi yazarlar, uyarlanabilir beklentileri içeren hipoteze karşı çıkmıştır. Onlara göre, ekonomik birimler geleceği tam ve doğru olarak tahmin edebilmektedir ve dolayısıyla bu yaklaşımda Phillips Eğrisi kısa dönemde de geçerli değildir. Ekonomik faaliyetlerde, örneğin para arzının artış oranında meydana gelen bir değişme, sistematik bir içeriğe sahipse, ekonomik ajanlar beklentilerinde herhangi bir yanılgıya düşmeden, geleceği doğru olarak tahmin edecek ve beklenen enflasyon oranı ile gerçekleşen enflasyon oranı arasında bir fark olmayacaktır. Fakat para arzındaki artış oranı, beklenmedik bir biçimde gerçekleştirilmişse, ekonomik birimler yanılgıya düşebilecektir ki ancak bu koşullarda, kısa dönemde Phillips Eğrisi geçerli olabilecektir. Bu noktada parasalcı ile rasyonel beklentiler okullarının yakınlaştığı görülmektedir. Beklentilerle genişletilmiş Phillips Eğrisi, kısa zamanda makro ekonomik politikaları ciddi bir biçimde etkilemekte

102

S. Alev SÖYLEMEZ, “Teknoloji ve Para Politikaları”, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler

ve uzun dönemde enflasyon ve işsizlik arasında bir değiş-tokuş ilişkisinin olmadığını çok sayıda çalışma ile desteklenmektedir. Para ve maliye politikalarının uzun dönemde reel üretim düzeyi üzerinde etkisiz olduğu görüşü ağırlık kazanmakta ve aktif veya telafi edici politikaların istikrarsızlık kaynağı olduğu konusunda geniş bir fikir birliği oluşmaktadır. Günümüzde buna bağlı olarak, inisiyatife bağlı maliye ve para politikalarının yerini, önceden belirlenmiş kurallara dayalı politikalar almaktadır.103