• Sonuç bulunamadı

YAKINSAMA KONUSUNDA YAPILAN AMPİRİK ÇALIŞMALAR

3. BÖLÜM: YAKINSAMA HİPOTEZİ VE TÜRKİYE’DE İLLER VE BÖLGELER

3.4. YAKINSAMA KONUSUNDA YAPILAN AMPİRİK ÇALIŞMALAR

Literatürde yakınsama hipotezini kesit, zaman serisi ve panel veri yöntemleriyle farklı zaman dilimlerinde, farklı ülke, bölge ya da iller için, farklı yöntemlerle test eden çok sayıda ampirik çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmaların bir kısmı yakınsama hipotezini destekleyen sonuçlar verirken, bir kısmında ise yakınsamanın mevcut olmadığı sonucuna varılmıştır. Yakınsama konusuyla ilgili uluslararası alanda yapılmış belli başlı çalışmalar şu şekildedir.

Yakınsama konusunda önemli yaklaşımlar getiren Barro and Sala-i- Martin (1991) yılındaki çalışmasında (1880 yılından itibaren) ABD’deki 48 eyalet arasında ve (1950 yılından itibaren) 73 Avrupa bölgesi arasında zaman serisi ve yatay kesit yaklaşımıyla ekonomik yakınsama bulunmuştur.

Barro ve Sala-i-Martin (1992) yılındaki çalışmasında da, 1840–1963 yılları arasında ABD eyaletleri arasında yakınsamanın mevcut olduğu bulgusuna ulaşmıştır.

Mankiw, Romer ve Weil (1992) tarafından yazılan ve kısaca MRW olarak geçen makalede 3 farklı ülke örneklemi 1960–1985 döneminde ele alınmaktadır. İlk örneklem en geniş kapsamlı olan ve 98 ülkeyi içermektedir. Yalnız bu grupta kayıtlı milli gelirleri çok büyük olduğu petrol ülkeleri hariç tutulmuştur. İkinci örneklemde de Summers and Heston’ın "D" derecesi verdiği (yani reel gelirleri oldukça küçük olan) ya da 1960

yılındaki nüfusu 1 milyonun altında olan ülkeler hariç tutulmuş ve 75 ülke ele alınmıştır. Son örneklemde ise, nüfusu 1 milyonun üzerinde olan 22 OECD ülkesi ele alınmıştır. Buna göre nüfus artışı ve sermaye birikimi sabit tutulduğunda, ülkeler arasındaki yakınsama oranı Solow modelinde tahmin edildiği gibidir.

Glaeser, Kallal, Scheinkman ve Schleifer (1992)’e göre, kentleşme ekonomilerinin ortaya çıkması, 1956–1987 dönemi için ABD kentlerinin büyümesi üzerine önemli bir faktör olmuştur. 1956 and 1987 yılları arasında 170 ABD kentinde büyük sanayilerin büyümesi üzerinde yeni bir veri kullanılmış ve bölgesel uzmanlaşma hariç, yerel rekabet ve kentsel çeşitliliğin sanayideki istihdamın büyümesini teşvik ettiği bulunmuştur.

Carlino ve Mills (1993), 1929–1990 dönemi boyunca ABD bölgeleri arasında zaman serisi analizi yöntemiyle yakınsama sürecini araştırmıştır veβ-yakınsaması sonuçlarına ulaşmıştır.

Islam (1995) çalışmasında Mankiw, Romer ve Weil tarafından kullanılan veri setini 1960–1985 dönemi açısından yani aynı dönemi göz önüne alarak panel veri yöntemiyle (LSDV ve GLS kullanarak) yeniden analiz etmiş ve elde edilen sonuçların karşılaştırılmasına imkan sağlamıştır. Buna göre, kesit veri ve panel veri ile yapılan tahmin sonuçları birbirine büyük ölçüde benzemektedir. Çok düşük bir yakınsama hızına rastlanmakla birlikte, beşeri sermaye birikimi katsayısı istatistiksel açıdan anlamlı çıkmıştır

Henderson, Kuncoro ve Turner (1995) 1970 ve 1987 yılları arasında ABD kentlerinde imalat sanayi istihdamındaki değişimleri incelemiştir. İstihdam düzeyinin büyümesi (yakınsama) üzerinde yerelleşme ekonomilerinin yani belirli bir alandaki uzmanlaşmanın güçlü bir etkisi olduğu bulmuş ve sadece yüksek teknolojili sanayi için çeşitlilik bulmuştur.

Evans ve Karras (1996), 1870–1989 yılları arasında 56 ülkeyi dikkate alan çalışmasında, 13 gelişmiş ülke arasında koşullu yakınsama eğilimine rastlamaktadır. Bu çalışma ekonomiler arasında aynı birinci derece özdeş otoregresif dinamik yapı olduğunda geçerlidir.

Sala-i-Martin (1996) 1880–1990 yılları arasında ABD’nin 48 eyaleti, 1955–1990 yılları için Japonya’da 47 bölge, 1961-1991yılları için Kanada’da 10 il arasında yakınsamayı analiz etmiş ve tüm bu çalışmalarda yaklaşık %2 olan bir yakınsama hızı tahmin etmiştir.

Combes (2000), 1984–1993 Fransa için yaptığı çalışmada Herderson vd. nin yaptığı çalışmanın tam tersi sonuçlar elde etmiştir. Combes’a göre gerek çeşitlilik, gerekse

uzmanlaşma istihdam alanında büyümeyi azaltmıştır. Uzmanlaşmanın hesaplanmasında Herfindahl indeksi kullanılmıştır.

Badinger (2001) LSDV ve GMM yaklaşımını karşılaştırmak için yaptığı çalışmasında, AB’ye katılım sonrasında ülkelerde sürekli bir büyüme olmadığını gözlenmiştir. Aynı zamanda Badinger, AB bünyesinde oluşturulan bölgesel ekonomik entegrasyonları ve sınırların serbestleştirilmesini bütünleşme indeksine katmıştır.

Bulgularına göre eğer ekonomik bütünleşme olmasaydı birliğe üye ülkelerin kişi basına reel GSYİH seviyeleri olması gerekenden %20 daha az olacaktı.

Lall ve Yılmaz (2001), 1969–1995 dönemi boyunca ABD eyaletleri arasında yakınsama analizi yapmıştır. 1980’lerde ekonominin imalat sanayiden hizmet sektörüne doğru yol aldığını ancak bu eğilimin birkaç eyaletin yakınsamasını olumsuz yönde etkilediğini belirtmiştir.

Arbia ve Piras (2005) 1980–1995 yılları için 10 Avrupa ülkesinin 125 bölgesi için yakınsama hipotezini analiz etmiştir. Buna göre mekansal birimler arasındaki mekansal bağlılık yakınsama hızını azaltmakta fakat beta katsayısının işareti negatif ve anlamlı kalmaya devam etmektedir.

Madariaga, Montout ve Ollivaud (2005) 1983–2002 yılları için Arjantin’de 23 il arasındaki gelir yakınsamasını incelemiştir. Mekansal ilişkiyi ortadan kaldırmak için modele değişkenlerin mekansal filtrelenmesi eklenmiş ve model GMM yöntemiyle test edilmiştir. Filtreli değişkenler üzerindeki tahminler Arjantin’deki iller arasında koşullu yakınsamayı göstermektedir ve yığılma değişkenlerinin büyüme oranı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkisi bulunmuştur. Bu sonuçlar ekonomik büyüme için işgücü yakınlığının ve kişi başına gelir yakınsamasının önemini vurgulamaktadır.

Altın, Demirci, Çakır ve Semiz (2006) 1970–2004 dönemi için LSDV modeli kullanılarak, AB–15 ülkelerinde hem mutlak ve koşullu yakınsama hipotezi test edilmekte, hem de genişlemenin üye ülkelerin dış ticaret kalemleri üzerindeki etkisi incelenmektedir. Koşullu yakınsama sınamasında başlangıç KBGSYİH’sının yanı sıra, kontrol değişkenleri olarak, sabit sermaye yatırımlarının GSYİH içindeki payı, işgücünün yıllık büyüme oranı, kamu harcamalarının GSYİH içindeki oranı, GSYİH deflatörü, ihracatın GSYİH içindeki payı ve genişleme için bir kukla değişken kullanılmaktadır. Sınama sonucunda AB–15 ülkelerinde yakınsamanın olduğu ve genişleme sürecinin de yakınsamayı pozitif olarak etkilediği tespit edilmektedir.

Çalışmada, genişleme sürecinin üye ülkelerin dış ticaretlerini de olumlu etkilediği gözlenmektedir.

Michaels (2006) kaynağa dayalı bölgesel uzmanlaşma uzun dönem devam ettiğinde sonuçları nelerdir sorusuna cevap aramıştır. Güney ABD’deki subsurface petrol bölgesi 1959–1989 yılları için yatay kesit ve panel yöntemiyle incelenmiştir. Buna göre petrolün bol olduğu yerlerde uzmanlaşma yüksektir ve yıllardır bu sektörün büyüklüğü toplam imalat sanayi kadardır. 1940’lı yıllarda bu bölgede petrol üretimi tarımı dışlamaya başlamış ve 1940-50’li yıllarda petrol üretiminin yapıldığı bölgede kişi başına düşen gelir diğer bölgelerden % 20–30 fazla iken zaman içinde bu fark %5’e düşmüştür. Buna göre, tek bir sektörde uzmanlaşma yeni malların ve sektörlerin ortaya çıkmasını dışlamaktadır. Uzmanlaşmadan sağlanan kazançlar çok olmasına karşın, gelir eşitsizliği üzerinde çok az bir etkisi bulunmaktadır.

Yakınsama hipotezini Türkiye’de iller ve bölgeler için araştıran çalışmalar da bulunmaktadır. Bu çalışmaların çoğu Türkiye’de yakınsamanın mevcut olmadığı sonucuna ulaşmıştır. Bu çalışmaların bazıları aşağıdaki gibidir.

Filiztekin (1998), iller bazında 1975–1995 dönemi için yaptığı araştırmada sadece koşullu β-yakınsama bulgusuna ulaşabilmiş, mutlak β-yakınsamanın olmadığı sonucuna varmıştır.

Berber, Yamak ve Artan (2000), yakınsama hipotezini 7 coğrafi bölge bazında 1975–1997 dönemi verileriyle test etmiş ve yakınsamanın olmadığı hatta uzaklaşmanın söz konusu olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Erk, Ateş ve Direkçi (2000), iller ve 7 coğrafi bölge bazında 1979–1997 dönemi için yaptıkları araştırmada yakınsama bulgusuna ulaşamamıştır.

Gezici ve Hewings (2001), illere ve 16 fonksiyonel bölgeye ait 1980–1997 dönemi verilerini kullanmış ve yakınsamanın olmadığını tespit etmiştir.

Filiztekin (2002) Türkiye için özel imalat sanayinde yerel ölçek dışsallıklarının istihdamın büyümesi üzerine etkilerini araştırmaktadır. Bunun yanı sıra sanayilerin neden belirli mekanlarda yoğunlaştığı ve sanayilerin yığılmalarında dışsallıkların etkisi konuları incelenmiştir. Ağırlıklı olarak geleneksel merkezlerde yoğunlaşan sanayinin 1980 yılından sonraki ticaret liberalizasyonu ile birlikte hangi mekanlarda yığıldığı araştırılmıştır. 1980 yılında ihracata dayalı sanayileşmeye geçmesinin Türkiye ekonomisi ve üretimin bölgesel dağılımı üzerinde anlamlı etkiler yaratacağı beklenmektedir. Ele alınan ekonomilerin büyüklüklerinin çeşitli etkilerini ölçmek için, 2 basamaklı sınıflandırma toplam sanayiyi ölçmede, 4 basamaklı sanayi sınıflandırması ise tek tek sanayilerin belirlenmesinde kullanılmıştır. İmalat sanayindeki rekabeti ölçmek için Herfindahl İndeksi ya da firma başına düşen çalışan sayısının oranı

kullanılmıştır. Buna göre kısa dönemde yerelleşme ekonomilerinin istihdamın büyümesi üzerinde negatif etkileri bulunmakta, bununla birlikte bir dönem gecikmesi alındığında pozitif etkiler ortaya çıkmaktadır. Yüksek teknolojili sanayiler için ise kentleşme ekonomileri bulunmuştur. Çeşitlilik yüksek teknolojili sanayileri daha çok çekerken, bu durum diğer sanayiler için geçerli değildir. Firmalar ileri ve geri bağlantıların olduğu kentlerde daha hızlı gelişecektir. Ağır sanayiler için rekabet büyümeyi azaltmakta fakat yüksek teknolojili sanayiler azalan rekabetten faydalanmaktadır. 1980 yılından sonra Türkiye ekonomisindeki liberalleşme ile birlikte üretimin bölgesel olarak dağılımında Meksika ve Güney Kore örneklerinde olduğu gibi, önemli değişimler yaşanmamıştır, sadece sanayinin geleneksel yapıdan uzaklaşması yönünde anlamlı sonuçlar elde edilmiştir.

Doğruel ve Doğruel (2003), 1987–1999 döneminde iller arasında yakınsama olmadığı sonucuna varmıştır. Ancak gelişmiş bölgeler arasında sigma yakınsamasının varlığına rastlamışlardır.

Karaca (2004) çalışmasında 1975–2000 döneminde illerin kişi başına gelir düzeyleri arasında mutlak anlamda bir uzaklaşmanın söz konusu olduğunu, bunun da ağırlıklı olarak 1980’li yıllarda yaşanan gelişmelerden kaynaklandığını belirtmiştir. İllerin yapısal özelliklerinin göz önüne alınması halinde ise uzaklaşma ortadan kalkmakta ama yakınsama bulgusuna ulaşılamamaktadır.

Erlat (2005) 1975–2001 yılları için iller ve bölgelerin yakınsamasını zaman dizisi yaklaşımı ile araştırılmıştır. Bölgelerin yakınsaması için yapılan panel birim kök sınamasına göre Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerinin yakınsadığı bulunmuştur. Fakat sonuç olarak iller ve bölgeler bir bütün olarak ele alındığında panel birim kök sınamasında Türkiye’de yakınsama ile ilgili kesin bir sonuca varılmamıştır, illerin ve bölgelerin çoğu yakınsamamaktadır.

Karaalp ve Erdal (2005) bu çalışmada, yakınsama literatüründeki yaygın uygulama olan kişi başına gelir değerlerini kullanımı yerine, insani gelişme indeksi kullanarak, 1997 ve 2000 yılları arasında, Türkiye’deki iller arasındaki yakınsama hipotezin test etmeye çalışmıştır. Analiz sonuçlarına göre, hem insani gelişme yönünden, hem de bunun alt bölümleri olan sağlık ve eğitim indeksleri bakımından, Türkiye’de iller arasındaki farklılıkların azaldığı, fakat kişi başına gelir itibariyle farklılıkların devam ettiği gözlenmiştir. Gerçekleşen yakınsamada, eğitim ve sağlık yatırımlarının kısmi bir katkısı olduğu bulunmuştur.

Saraçoğlu ve Doğan (2005) çalışmasında, 1985–2004 döneminde 29 ülke için (AB ve aday ülkeler) makro ekonomik değişkenlere ait yakınsama hipotezini panel birim kök testleri yardımıyla test etmiştir. Çalışmada AB’ye üye ve aday ülkeler bir grubu, geri alan 15 birlik üyesi diğer grubu oluşturmaktadır. Üçüncü grupta ise Türkiye, Romanya, Hırvatistan ve Bulgaristan’dan oluşan dört aday ülke yer almaktadır. Farklı alt gruplara ayrılan ülkeler için logaritmik göreli gelir farklarına bakılmıştır. Analiz sonuçlarında birlik ülkelerinin kendi grup ortalamalarına ıraksadığı sadece aday ülkelerin ortalamalarına yakınsadığı görülmüştür. Daha sonra lider ülke olarak Fransa seçilmiştir ve ilk 15 üyenin Fransa’ya yakınsadığı hipotezi kabul edilmiştir. Ayrıca üye ülkelerden Avusturya, İrlanda, İtalya, Estonya ve Litvanya aday ülkelerden de sadece Türkiye’nin Fransa’ya yakınsadığı hipotezi kabul edilmiştir.

Önder, Karadağ ve Deliktaş (2007)’ın çalışmasında kamu sermayesinin dinamik etkilerinin kişi başına gelir açısından bölgeler arası yakınsamaya etkisi araştırılmıştır.

Koşullu yakınsama modeli, kişi başına GSYİH ve kamu sermayesine dayanmaktadır ve model 1980–2001 dönemi için NUTS 1 düzeyine göre Türkiye’deki bölgelerin panel veri setiyle tahmin edilmiştir. Mekansal etkiler de araştırılmıştır. Sonuç olarak koşullu yakınsamanın gerçekleştiği bulunmuştur. Bazı modellerde kamu sermayesinin kişi başına çıktı üzerinde pozitif ve anlamlı etkisi ortaya çıkmıştır. Mekansal etkilerin bulunduğu modellerde kamu sermayesinin bölgesel yakınsama üzerinde anlamlı bir etkisi bulunmamıştır.

3.5. YAKINSAMA VE SANAYİDE YIĞILMA EKONOMİLERİ