• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM: BÖLGE KAVRAMI VE BÖLGESEL KALKINMA YAKLAŞIMI

1.6. BÖLGESEL BÜYÜME MODELLERİ VE BÖLGESEL KALKINMA

1.6.2. Bölgesel Kalkınma Teorileri

1.6.2.4. Yeni Ekonomik Coğrafya

Son yıllarda birçok çalışmada öne çıkan Yeni Ekonomik Coğrafya (New Economic Geography ya da NEG) 1990’lı yılların başında çeşitli ekonomik yığılmaların coğrafik alanda nasıl oluştuğunu açıklamak için Paul Krugman tarafından ortaya atılmıştır (Krugman, 1991a) ve günümüzde mekansal ekonominin en önemli dalı olarak gelişmiştir. Yeni Ekonomik Coğrafya, bir bakıma ekonomide mekanın yeniden keşfini ortaya koymaktadır. Yığılmaların nasıl oluştuğu ve hangi koşullar altında istikrarlı kalacağı sorularına yanıt aranmaktadır. Model, kutuplaşmış büyüme modelleri ve biçimlendirilmiş Neoklasik modeller arasında bir sentez olarak da yorumlanabilmektedir (Eckey ve Kosfeld, 2004:1). Yeni Ekonomik Coğrafya modelleri, ekonomik faaliyetlerin yoğunlaşmasını tamamen içselleştiren, ölçeğe göre artan getirileri, mobil faktörleri ve eksik rekabeti kapsamaktadır (Partridge vd., 2006:5). Buna göre, Yeni Ekonomik Coğrafyanın özünde Dixit/Stiglitz tarafından geliştirilen tekelci rekabet bulunmaktadır (Eckey ve Kosfeld, 2004:3). Birçok Yeni Ekonomik Coğrafya modelleri arasındaki genel ortak nokta ise Dixit/Stiglitz tekelci rekabetin bazı faktör hareketleri ve aysberg taşıma maliyetleri ile kombinasyonudur (Nicoud, 2004:204).

Yeni Ekonomik Coğrafya literatürü parasal (pecunary) dışsallıkların sanayinin yerleşimi ve ticaretini nasıl etkilediğini göstermektedir. Özellikle ölçeğe göre artan getiriler ile sanayideki firmaların giriş ve çıkışından dolayı ileri ve geri bağlantıların merkezcil ve merkezkaç kuvvetlerinin, sanayinin yoğunlaşmasına ve yığılmasına nasıl öncülük ettiğini göstermektedir Potansiyel olarak yığılmaların oluşmasına neden olan

mekanizmalar ülkeler ya da bölgeler arasındaki işgücü hareketliliği, ara malı girdilerinin kullanımıdır (Mikkelsen, 2004:1).

Yeni Ekonomik Coğrafya için dört tane anahtar terim bulunmaktadır. İlki, tüm mekansal ekonominin, genel denge modelidir. Bu tip modellerde mekanlar genellikle teknoloji ve sabit faktörler bakımından özdeş olarak kabul edilmektedir. Sonuç olarak her zaman, mekanlarda ekonomik faaliyetlerin(özellikle artan getirilerin olduğu sektör) ve mobil faktörlerin paylarının eşit olduğu, simetrik bir denge oluşmaktadır. Yeni Ekonomik Coğrafya yığılmaların mekansal dağılımındaki (örn; sayı, büyüklük ve yığılmaların yerleşimi) ilk genel denge yapısıdır ve mikro kuruluş mekanizması yoluyla açıklanmaktadır. Aynı zamanda, bütün artan getirili üretimlerin kümelendiği tek bir bölgede de denge oluşabilmektedir (Nicoud,2004:202-203). İkincisi artan getiriler, üçüncü taşıma maliyetleridir. Son olarak, verimli yatırımların ve tüketicilerin mekansal hareketleri, yığılma için ön koşuldur.

Yeni Ekonomik Coğrafya’nın temelinde üç çeşit model bulunmaktadır. Bunlar

“Merkez-Çevre Modelleri”, “Bölgesel ve Kentsel Sistem Modelleri” ve “Yığılma ve Ticaret Modeli”(Fujita ve Mori, 2005:3).

Merkez-Çevre Modelleri: Krugman tarafından ortaya konulan merkez çevre modeli yeni ekonomik coğrafya için temel bir başlangıç olmuştur. Firma düzeyinde ölçek ekonomileri, taşıma maliyetleri ve faktör hareketliliği arasındaki ilişkilerin nasıl mekansal ekonomik yapıyı ortaya çıkardığını ve değiştirdiğini göstermektedir. Modelde iki bölge, iki sektör (tarım ve sanayi) ve iki işgücü (çiftçiler ve işçiler) bulunmaktadır.

Sanayi sektörü yatay eksende değişik ürünleri sürekli olarak üretir ve her bir çeşit, ölçek ekonomileri ile birlikte ayrı bir firma tarafından üretilir, girdi olarak sadece işgücü kullanılır. Tarım sektöründe ise ölçeğe göre sabit getiri altında homojen mallar üretilir ve girdi olarak sadece çiftçiler kullanılmaktadır. İşçilerin bölgelerarasındaki hareketi serbestken çiftçilerinki değildir. Burada, çiftçilerin hareketsizliği merkezkaç kuvvetidir.

Genel olarak modelde ele alınan merkez kaç kuvvetleri hareketsiz faktörler (toprak, doğal kaynaklar ya da uluslararası kontekstte işgücüdür), toprak rantı ve negatif dışsal ekonomilerdir. Merkezcil güç ise daha karmaşıktır. Merkezcil güçler ise pazar büyüklüğü etkisi (ileri-geri bağlantılar), yoğun emek piyasaları ve dışsal ekonomilerdir (Krugman, 1998b:8). Eğer bir bölgede üretildiği çok sayıda firma yerleşir ve çeşitli sayıda ürün üretilirse, bu bölgedeki işçilerin gelirinin yüksek olması, diğer bölgeden işçileri çekecektir. Böylece bu bölgede diğer bölgeye göre büyük bir pazar oluşacaktır.

İlave iş gücü yığılmayı kuvvetlendirecektir (Partridge,2006:6). Ölçek ekonomileri ve de

taşıma maliyetleri nedeniyle her bir çeşidin sadece tek bir bölgede üretilmesini ve diğer bölgeye gönderilmesi daha karlı olacaktır. Kısaca merkezcil güçler ileri (işçilerin üreticilere yakın olma güdüsü) ve geri bağlantılarının (üreticilerin büyük pazarda yoğunlaşma güdüsü) dairesel sürekliliği nedeniyle oluşmaktadır. Eğer ileri ve geri bağlantılar yani merkezcil güçler, çiftçilerin yarattığı merkez kaç hareketinden güçlüyse, sanayi tek bir bölgede yoğunlaşacaktır. Merkez çevre modeli muhtemelen sanayideki taşıma maliyetleri yeterince düşük olduğunda, çeşitlilikler yeterli derecede ayrıldığında yada sanayi harcamaları yeterince fazla olduğunda oluşacaktır (Fujita ve Mori, 2005:3-4).

Sanayi üretiminin iki bölge arasında taşınmasıyla ortaya çıkan taşıma maliyetleri yeni ekonomik coğrafya içinde “aysberg” modeli olarak ele alınmaktadır. Eğer bir birim ürün hedeflenen bölgeye ulaşırsa, bir birimden daha fazlası kaynak bölgeye gönderilecektir. Bir parça yolda giderken ‘eriyecektir’. Bölge içinde taşımacılık ücretsiz olacaktır (Eckey ve Kosfeld,2004:3).

Bölgesel ve Kentsel Sistem Modelleri: Yeni ekonomik coğrafyanın kent ve bölgesel sistemler versiyonunun en popüler modeli yığılmaların mekansal dağılımı üzerinde odaklanmaktır. Bu konudaki ilk girişim Krugman tarafından ortaya atılmış “race-track economy” yarış pisti/koşu yolu ekonomisidir. Krugman ve Venables ‘race-track’

geometriyi, ekonomik bölgelerin belirlenmediği ve sınırların olmadığı ve sanayi kuşağının tarım alanları ile çevrildiği bir dünyada uzmanlaşma ve uluslararası ticareti modellemek için kullanmıştır (Krugman, 1998b:14). Bu model Krugman’ın merkez çevre modelinin doğrudan, saat şeklinde bir dairenin etrafında çevrilen on iki bölgeye geliştirilmişidir. Mallar bu daire boyunca taşınmaktadır. Bu modelde on iki bölgede ekonomik faaliyetlerin dağılımı uniformdur. Bütün bunların sonucunda tüm sanayi sadece, birbiriyle karşılıklı olan iki bölgede yığılacaktır.

Bu bölümde Fujita ve Krugman tarafından ileri sürülen bir diğer yaklaşım daha gerçekçidir ve lokasyon mekanı gerçek bir doğru boyunca belirtilmiştir. Bu yaklaşımdaki anahtar, sanayi için belirlenen mekanın çekiciliği başka bir değişle, pazar potansiyelidir. Ekonomik faaliyetlerin nerde yerleşeceğini pazar potansiyeli belirlemektedir. Özellikle yığınlaşmanın olduğu kentten ayrılan bir sanayinin pazar potansiyeli hızla azalır ve (sanayiye özgü) belirli bir mesafeden sonra bir kez ise artar, bu mesafeye yığılma gölgesi (agglomeration shadow) denilmektedir. Buna göre, yığınlaşma merkezlerine yakın alanlarda yerleşmiş olan firmalar kendilerini, sadece en temel malları ve hizmetleri üretebilecekleri, rekabetin daha az olduğu yığılmanın

gölgesinde ‘agglomeration shadow’ bulacaktır. Büyük kentler, Christaller’in merkezi yerler teoremi ile tutarlı bir kentsel hiyerarşiye öncülük ederek, küçük kentleri de içeren daha büyük coğrafik pazarlara hizmet ederken küçük kentler sadece yerel bir nüfusa hizmet etmektedir (Partridge vd., 2006:6). Gölgenin coğrafik büyüklüğü, sanayi farklı mallar üretirse ya da bu mallar için taşıma maliyetleri düşük olursa daha büyük olacaktır. Kent-evrim yaklaşımında ise, bir grup kent yeterli derecede büyüdüğünde kentler arasındaki büyüklük ve mesafe, merkezkaç ve merkezcil kuvvetlerin nispi güçleri tarafından belirlenen sabit bir düzeyde kurulma eğilimine sahiptir. Eğer taşıma maliyetleri ve ölçek ekonomileri açısından farklı olan çeşitli sanayiler varsa, ekonomi Christaller’i anımsatıcı hiyerarşik bir yapıyla gelişmektedir (Fujita, Krugman ve Mori, 1999b). Buna ilaveten sanayi için taşıma maliyetlerinin düşmesi, sanayi kuşağıyla ilişkili olan büyük çekirdek kentlerin oluşturduğu megapolislerin kurulmasını sağlayacaktır. Evrimsel modeldeki diğer çıkış noktası olarak, ekonomik coğrafyayı belirlerken doğal coğrafyanın rolüne dikkat çekilmektedir. Nehir kenarlarına, limanlara kurulan, tarihten gelen alt yapısı olan kentler daha hızlı gelişmişlerdir (Fujita ve Mori, 2005:6)

Yığılma ve Ticaret Modeli: Yeni ekonomik coğrafyada ele alınan son model

“Yığılma ve Ticaret”tir. Önceki iki modelde yığılmayı oluşturan anahtar eleman faktör hareketleridir. Fakat pratikte üretimin yoğunlaşmanın bu kaynaklardan daha büyüktür, bu anlamda her yığılma her sanayi için önemli bir oluşum değildir. Birçok kent sanayinin dar bir alanında uzmanlaşmaktadır. Belirli sanayilerinin yığılması ve üretimin dikey yapısına izin veren kilit nokta, bir ya da daha fazla yukarı yönlü sektörün, aşağı yöndeki sektör için girdi üretmesidir (Fujita ve Mori, 2005:7). Venables’e göre, tek bir bölgede upstream and downstream üreticilerin yoğunlaşması için ileri ve geri bağlantılar bulunmaktadır. Ara malı üreticileri downstream sanayinin olduğu büyük pazarlarda yerleşirken (Krugman, 1998b:14), nihai mal üreticileri, upstream sanayinin bulunduğu, satıcıların olduğu yere yerleşir. Alternatif olarak daha gerçekçi bir girdi çıktı yapısında, her bir upstream sanayi girdilerini birçok downstream sektörden sağlamakta ya da tam tersi olmaktadır. Daha sonra bu, sonuç olarak hangi bölgelerin sanayileşeceği ve sanayi kümelerinin oluşmasına öncülük eden girdi çıktı matrisinin özelliklerini belirlemesini mümkün kılmaktadır (Puga ve Venables, 1996: 25).

2. BÖLÜM:

YIĞILMA EKONOMİLERİ VE TÜRKİYE’DE İMALAT SANAYİNDE YIĞILMALAR

Gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde ekonomik kalkınma süreci ile birlikte imalat sanayinin belirli yerlerde yığıldığı görülmektedir. Bu şekilde ekonomik aktivitelerin belirli merkezlerde toplanmasına ve o yörelerin cazibe merkezi olmasına neden olan birçok faktör bulunmaktadır.

2.1. EKONOMİK AKTİVİTELERİN MEKANSAL SEÇİM KARARLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Bir ülkenin kalkınma stratejisinde, kalkınma hamlesini yakalayabilmek için hangi sektörlere ve hangi bölgelere yatırım yapılacağı en önemli konudur. Öncü sektörün hangisi ya da hangileri olacağı ülkenin ekonomik koşullarına, yapısına, hammadde ve istihdam koşullarına göre seçilerek, yatırımların hangi alana yığılacağı tespit edilmektedir. Sanayileşmeye verilen önem nedeniyle gerek sanayileşmiş gerekse sanayileşmekte olan ülkeler sanayi faaliyetlerinin kurulması ve geliştirmesi için çeşitli politikaları uygulamaktadır. Fakat ekonomik faaliyetler her ülkede ya da bir ülkenin her bölgesinde aynı hızda ve aynı anda başlamamakta, belirli bir merkezde yoğunlaşmaktadır. Bu şekilde sanayi faaliyetlerinin belirli mekanda toplanmasıyla ortaya çıkan kutuplar alt yapı yatırımlarının hızla oluşmasına, yaratılacak dışsal ekonomilerle kalkınmanın bu yörede hızlanmasına yol açar. Uzun dönem de ise kalkınmanın diğer bölgelere de aktarılması söz konusu olur (Gürkan, 1989:257). Bir ülkedeki, bölgedeki ya da ildeki ekonomik faaliyetlerin ortaya çıkmasına neden olan yerel dinamikler ekonomik kalkınmanın ve bölgesel ya da kentsel gelişmenin itici gücüdür (Davis ve Weinstein, 2002:1269). Yerel dinamikler, küresel ekonomide bir aktör olarak, kırsal bir sanayi bölgesi olabileceği gibi, geniş bir nüfus-hizmet-üretim yığılmasına sahip bir metropoliten de olabilmektedir. Buna göre, mekan kalkınmanın önemli bir bileşeni durumundadır.

Sanayi faaliyetlerinin belirli mekanlarda toplanmasını etkileyen başka bir değişle mekansal seçim kararları etkileyen bir takım faktörler bulunmaktadır. Bu faktörler kısaca yığılma ekonomileri olarak da adlandırılan dışsal ekonomiler, firmaların sahip olduğu içsel ekonomiler ve ülkelerin, bölgelerin ya da illerin sahip olduğu

karşılaştırmalı üstünlüklerdir. Sanayinin yer seçimini etkileyen bu faktörlerin önemi sanayiden sanayiye, mekandan mekana ve zamandan zamana değişmektedir. Firmalar çeşitli faktörler arasından kendileri için optimum üretim yerini seçerek üretimlerini gerçekleştirecektir. Sanayilerin mekansal yer seçimi firmaların karlılığının yanı sıra, gelir dağılımı, bölgesel gelişmişlik farklarını etkileme, birbirleri ile ilişkili firmaların aynı mekanda toplanması sonucunda oluşacak dışsallıklar, çevresel faktörler ile teşvik tedbirlerinden faydalanabilme gibi çeşitli boyutları içermektedir.

2.1.1. Yığılma Ekonomileri

Kısaca ödenmeyen üretim faktörü denilen yığılma ekonomileri ya da dışsal ekonomiler, firmaların kendi faaliyetleri dışında, bulunduğu endüstrinin kalabalıklaşması yada bulunduğu yöreden sağladıkları avantajların tümünü ifade etmektedir (Dinler, 2001:49). Dışsallıklar önemli bir yığılma kaynağıdır. Dışsal ekonomilerin varlığı, ekonomik faaliyetlerin bir araya toplanması için bir kartopu etkisi yaratmaktadır. Yığılma ekonomileri (dışsal ekonomiler) firmaların diğer firmalara yakın yerleşimi seçmeleri sonucu üretime yönelik sağladıkları dışsal yararlar olarak da tanımlanabilmektedir.

Yığılma ekonomileri bir kentsel alan içinde ekonomik faaliyetlerin birbirine yakınlığından dolayı oluşan ekonomilerdir. Bu terim, sanayilerin üretim veya pazarlama süreçleri esnasında yer seçimi veya mekansal konumların neden olduğu dışsal ekonomileri ifade etmekte kullanılır. Yığılma ekonomileri ekonomik aktivitelerin belirli bir alanda toplanması sonucu maliyetlerde azalmanın meydana gelmesidir ve orijinal fikir Alfred Marshall’a atfedilmektedir. Marshall (1920), firmaların birbirine yakın yer seçmelerinin doğurduğu üstünlüklerden bahsetmiş ve söz konusu ekonomileri, yerelleşmiş teknoloji dışsallıkları ile uzmanlaşmış işgücünün önemini belirtmek için kullanmıştır (Rosenthal ve Strange, 1999:1). Bir kent bir fabrikanın çevresinde gelişebilir, aynı şekilde bir firma bir yeri çekim merkezi haline getirebilir. Çünkü bu lokasyonda bir firma için uygun çevreyi yaratan ekonomik aktiviteler yığını bulunmaktadır. Büyük sanayi kentlerinin gelişmesinde yığılma ekonomileri etkili olmaktadır. Birbirine yakın yerleşen fabrikalar daha düşük maliyetle üretim yapabilir (Davis ve Weinstein, 2002:1269). Diğer firmaların üretimini arttırması ile belirli firmaların üretim maliyetlerindeki azalma, “pozitif dışsallık” kavramına bir örnektir. Bu kavram üretim maliyetlerini düşüren bir etmen olarak firmaların kuruluş yeri seçiminde en az taşıma giderlerinin minimizasyonu kadar önemlidir. Firmalar kendi faaliyetleri

dışında, kamunun ya da diğer firmaların faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan dışsal ekonomilerden yararlanmak amacıyla, belirli alanlarda toplanmayı tercih eder. Bu alanlar alt yapı ve üst yapı tesislerini az çok tamamlamış, ekonomik canlılığın başlamış olduğu yerlerdir (Brakman vd., 2001:22). Yığılma ekonomileri belli bir merkezdeki firmaların teknoloji gelişme oranındaki artıştan kaynaklanabilir. Yığılma ekonomileri, yeni teknolojilerin icadından gelişmesinden ya da yeni teknolojilere adaptasyon sonucunda da ortaya çıkabilir.

Ekonomik faaliyetlerin belirli bir alanda toplanmasının ardında bu yığılma güçleri bulunmaktadır. Uzmanlaşmış endüstrilerin yerelleşmesini açıklamak için Marshall çeşitli argümanlar ileri sürmektedir. Ekonomik karar birimlerinin mekansal olarak birbirlerine yakın olmak istemesinin nedenleri şunlardır: Üretim aşamalarında uzmanlaşma ve üretim faktörlerinde çeşitlilik sağlanır. Kamu kaynakları ve hizmetleri ortak kullanılarak ölçek ekonomilerinden yararlanılır. Firmaların işgücü arama maliyetleri azalır, kalifiye eleman bulma olanakları artar. İşgücü için iş arama ve iş değiştirme maliyetleri azalır. Vasıflı işgücü havuzunu oluşturmak isteyen işçiler aynı yerde yoğunlaşarak ekonomik yarar sağlar. Firmalar üretim aşamalarında gerekli uzmanlaşmış girdi hizmetlerine daha kolay ve daha az maliyetle ulaşabilir. Firmaların ürettikleri ürünlere yeni pazar bulma olanağı artar. Firmaların toplandığı bu tür endüstriyel bölgelerde daha ucuz girdi üreten tedarikçi firmalar nedeniyle verimlilik artışları ortaya çıkar. Bilgi dağılımı kolaylaşır. İletişim olanakları nedeniyle diğer firmalar ve müşteriler ile ilişki kurmak daha kolay olduğu için birçok firma büyük kentlere yerleşmeyi tercih etmektedir (Kıymalıoğlu, 2004:365). Tüketim yönünden daha fazla sayı ve çeşitte ürüne ulaşmak mümkün olur. Bu şekilde ortaya çıkan dışsal ekonomilerden yararlanmak için aynı sektördeki veya farklı sektördeki firmalar kuruluş yeri seçiminde birbirinin benzeri kararlar alarak, belirli bir coğrafi kent alanında yığılmakta yada toplanmaktadır. Gerek Marshall tipi gerekse Scitovsky tipi dışsal ekonomiler (parasal ekonomiler olarak da adlandırılmaktadır, başka bir firmanın yaptığı yatırım nedeniyle kullanılan girdinin fiyatı azalır veya kalitesi yükselir) nedeniyle başka firmaların üretiminin artması sonucunda maliyetlerin azalmasıyla sağlanan faydalar, literatürde yığılma ekonomileri olarak tanımlanır. Dışsal ekonomiler tanım gereği firmalar için dışsal fakat endüstri için içsel bir niteliğe sahip olduğundan, yığılma ekonomilerinden kaynaklanan ölçeğe göre artan getiriler tam rekabetçi denge ile uyumlu bir hale gelmektedir (Küçüker, 1998:45).

Dışsal ekonomiler yolu ile diğer firmaların üretimlerinin artması sonucu maliyetlerin azalması ile sağlanan faydalar olarak tanımlanan yığılma ekonomileri birçok yazar ve literatürde, “Yerelleşme Ekonomileri” ve “Kentleşme Ekonomileri”

olmak üzere ikiye ayrılarak ele alınmaktadır.

2.1.1.1. Yerelleşme Ekonomileri

Aynı sektördeki firmaların belirli bir yerde yığılmasından kaynaklanan dışsal ekonomilere “Yerelleşme Ekonomileri” (localization economies) denilmektedir.

Yerelleşme ekonomileri firma için dışsal, sanayi için içseldir ve yerel sanayinin büyüklüğüne göre artar. Yerelleşme ekonomileri benzer firmaların coğrafi olarak kümelenmesinden oluşurken, kentleşme ekonomileri farklı tip firmaların kümelenmesinden ortaya çıkmaktadır. Böylelikle yerelleşme ekonomileri bölgelerin uzmanlaşmayı, kentleşme ekonomileri ise bölgesel çeşitliliği içermektedir (Feser ve Sweeney, 2000: 349-373). Yerelleşme ekonomileri ölçeğe göre dışsal ekonomilerdir ve aynı bölgede aynı sanayi firmalarının toplanması ile ölçek artmaktadır. Yerelleşme ekonomileri aynı uzmanlaşmış hizmetleri ve alt yapıyı paylaşmaktadır, bölge çapında pazarlama gibi ortak araştırma ve geliştirme faaliyetlerine sahiptir. Ayrıca, firmalar aynı uzmanlaşmış emek havuzundan faydalanabilmektedir. Kentsel ekonomiler ise, farklı endüstrilerden firmaları içermektedir (Leo van Wissen, 2004: 257). Firma içi etkileşim, alıcı ve satıcıların girdi çıktı ilişkileri bakımından oldukça önemlidir.

Statik yerelleşme ekonomilerinin, sanayinin büyüklüğüne bağlı olarak ortaya çıkmasının bir sınırı vardır aksi takdirde maliyetler yerel sanayinin büyüklüğüne bağlı olarak sınırsız olarak düşer (Mcdonald, 1997:45). Yerelleşme ekonomilerinin temelini oluşturan pozitif dışsallıklar belli sanayideki firmalar tarafından gerçekleştirilmektedir.

Firmaların yerelleşme ekonomilerinden yararlanabilmesi için, aynı sanayi içindeki diğer firmalara yakın olan yerlerde yer seçimi kararı alması gereklidir. Böylelikle firmalar üretim maliyetlerini azaltmak için belli bir coğrafi alanda toplanacak veya kümelenecektir (Rotemberg ve Saloner, 2000:374). Eğer yığılma ekonomilerinde yerelleşme ekonomileri belirleyici ve egemen unsur ise, bu durumda kentler belirli bir endüstriyel yapılanmada uzmanlaşarak büyüyecektir. Statik yerelleşme dışsallıklarına göre aynı endüstri içinde bulunan ve birbirlerine yakın olarak yerleşen firmaların kişi başına çıktı miktarı daha yüksek olur önermesi kentlerin büyümesini değil fakat kentlerin uzmanlaşmasını açıklamaya yöneliktir. Uzmanlaşmış kentlerin niteliğinin açıklanmasında dışsal ekonomiler kavramı yaygın bir biçimde kullanılmaktadır. Çünkü bu tip şehirler, benzer malları üreten çok sayıda firmanın oluşturduğu belli bir endüstri

temelinde kurulmuştur. Bu konuyla ilgili tipik örnekler; tarihsel olarak tekstil sektöründe uzmanlaşan Manchester kenti ve bilgisayar endüstrisinin merkezi olarak kurulan Silicon Valley yerleşim bölgesidir (Küçüker, 1998:46).

Temel bir sanayi içinde faaliyet gösteren firmalar, belirli bir coğrafi alanda kümelenerek ortak bir alt yapı, teknolojik bilgi ile piyasa enformasyonlarına daha fazla sahip olma, hizmet sektöründeki firmaların uzmanlaşmış faaliyetlerinden yararlanma ve nitelikli işgücü gibi yığılma ekonomisinin sağladığı çeşitli imkanlardan yararlanmaktadır. Yerelleşme ekonomileri bir sanayideki firmaların işçi çalıştırma kararlarını birbirine bağlı duruma getirmektedir (Barkley vd., 2001:3-4). Bunların piyasası oluşmadığı için piyasa dışından bedelsiz olarak elde edilen çeşitli avantajlar sonuçta üretim maliyetlerini düşürmekte yada verimliliği arttırmaktadır. Ara malların üretimindeki ölçek ekonomileri, işgücü piyasası ekonomileri veya iletişim ekonomilerinden kaynaklanan yerelleşme ekonomileri sonucunda, belirli kentlerde belirli sanayilerin toplanması yada yığılması gerçekleşmiştir. Bu avantajlardan yararlanmak isteyen yeni firmalar, çok sayıda firmanın faaliyette bulunduğu, endüstriyel iklimin ortaya çıktığı alanlarda kuruluşlarını gerçekleştirmeye yönelir. Yukarıda bahsedilen bu avantajlar aynı zamanda yerelleşme ekonomilerini oluşturmaktadır (Krugman, 1991:36). Bunlar: ara malların üretiminde ölçek ekonomileri, emek-pazar havuzu ve bilgi dağılımı’dır

2.1.1.1.1.Ara Mallarda Ölçek Ekonomileri

Ara mallarda ölçek ekonomileri tek bir firma talebinin yetersiz kaldığı durumlarda, firmaların üretim için gereken eşik talebi oluşturabilmek için bir ara girdi imalatçısı etrafında kümelenmesi olarak değerlendirilebilir (Bingöl, 2001:8). Eğer ara malı üretimindeki ölçek ekonomilerini kullanmak için tek bir firmanın girdi talebi yeteri kadar büyük değilse ya da taşıma masrafları oldukça yüksekse, ya da arz ve talep edenler ara malların imalatında yada şeklinde anlaşırsa, alıcı ve satıcının yüzyüze görüşmesi gerekirse firmalar ortak bir aramalı satıcısının çevresinde toplanacaklardır.

Böyle bir kümelenme, taşıma maliyetleri hacimli, kırılgan yada bozulabilir nitelik taşıyan girdilerin temini için de oluşabilir. Belirli sanayideki firmaların aynı yerden ara malı satın alması sonucu bir takım kümelenmeler ortaya çıkmaktadır. Ara malların ortalama maliyetleri, kümelenen firmalarda düşüktür. Bu durum, kümedeki bütün firmaların üretim maliyetlerini azaltmakta, böylece diğer firmaların üretimlerini arttırmasını ve daha fazla işçi çalıştırmasını teşvik etmektedir (Ulp ve Valentini,

Böyle bir kümelenme, taşıma maliyetleri hacimli, kırılgan yada bozulabilir nitelik taşıyan girdilerin temini için de oluşabilir. Belirli sanayideki firmaların aynı yerden ara malı satın alması sonucu bir takım kümelenmeler ortaya çıkmaktadır. Ara malların ortalama maliyetleri, kümelenen firmalarda düşüktür. Bu durum, kümedeki bütün firmaların üretim maliyetlerini azaltmakta, böylece diğer firmaların üretimlerini arttırmasını ve daha fazla işçi çalıştırmasını teşvik etmektedir (Ulp ve Valentini,