• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM: BÖLGE KAVRAMI VE BÖLGESEL KALKINMA YAKLAŞIMI

1.4. BÖLGELERARASI KALKINMA FARKLILIKLARININ NEDENLERİ

1.4.2. Ekonomik Olmayan Faktörler

Ekonomik olmayan faktörler başka bir değişle ekonomi dışı faktörler olarak coğrafik nedenler ve tarihi nedenler sıralanmaktadır. Bir ülkenin ya da bölgenin doğal yapısı ve iklim özelliklerinin yanı sıra tarihi ve kültürel alt yapısı da kalkınmada önemli bir rol oynamaktadır.

1.4.2.1.Coğrafi Nedenler

Gerek ülkeler gerekse bölgeler arasındaki ekonomik kalkınma farklılıklarına neden olan etmenlerin başında coğrafi koşullar gelmektedir. İklim, yeraltı ve yer üstü kaynakları, toprak, bitki örtüsü, yükseklik, yüzey şekilleri, haberleşme koşulları, taşıma kolaylıkları gibi çeşitli bölgeye ait coğrafik faktörler Adam Smith’den beri kalkınmaya etki eden olumsuz faktörler olarak gösterilmektedir. Coğrafya ve iklime bağlı olarak ortaya çıkan kalkınma farklılıkları kısaca şu şekilde özetlenebilmektedir; Buna göre, ılıman bölgeler tropikal bölgelere göre daha gelişmiş bölgelerdir. Sanayileşmiş ülkeler

daha çok dört mevsimi yaşayan iklim kuşağında bulurken, geri kalmış ülkeler çok soğuk ya da çok sıcak iklim kuşağında yer almaktadır. Şiddetli sıcakların olduğu bölgelerde ya da ülkelerde verim ve üretim daha düşük olurken, şiddetli soğukların olduğu yerlerde ısınma sorunu ortaya çıkmakta ve maliyetler artmaktadır. Tropikal bölgelerdeki iklim, bitki örtüsü, nem ve salgın hastalıklar buralardaki ülkelerin ya da bölgelerin ılıman iklim koşullarına sahip bölgelerden ya da ülkelerden kalkınma açısından daha geri kalmasına neden olmuştur (Barkman vd, 2001:53). Bölgenin sağlamış olduğu fiziki coğrafi avantajlar sanayinin o bölgelerde yığılmasını sağlamakta böylece bölgenin daha hızlı kalkınmasına neden olmaktadır. Tüm Dünya’da ülkeler ve bölgeler arasındaki kalkınma ve gelir farklılıklarını açıklanmasında coğrafik faktörler etkili olmaktadır.

Uzun süre coğrafik olarak izole edilen bir bölge, kalkınmada nispeten geri kalmaktadır (Moore, 1994:316).

Türkiye’de de coğrafi farklılıklar bölgeler arasındaki kalkınma düzeylerini etkilemektedir. Yüksek ve dağlık bir coğrafyaya sahip olan Doğu Anadolu bölgesi iklim koşullarının da sert olması nedeniyle Batı bölgelere göre daha az gelişmiştir. Doğu bölgelerde yaz kış arasındaki sıcaklık farkının yüksek ve bitki örtüsü bakımından daha fakirdir. Batıdaki bölgelerin kara ve demir yolu ulaşımlarının rahat olması, önemli limanlara sahip olması ve pazara yakın olması nedeniyle ekonomik kalkınmada daha avantajlı konumda olmaktadır.

1.4.2.2.Tarihi Nedenler

Bölgelerarası kalkınma farklılıklarına neden olan bir başka etmen de tarihsel nedenlerdir. Bölgenin sahip olduğu coğrafik avantajlara ek olarak bölgede kurulmuş olan uygarlıkların yapısı, bölgede uzun yıllar yapılan ekonomik faaliyetler ve bu faaliyetlerin rekabet gücünün yüksekliği, uzun yıllar ülkede uygulanan politikalar bölgelerin kalkınmalarında etkili olmuştur. Tarihsel açıdan sanayi devriminden önce ülkeler zengin-fakir ülkeler ya da hükmeden-hükmedilen devletler olarak ayrılırken, sanayi devriminden sonra ülkeler gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler olarak ikiye ayrılmıştır. Böylece sanayi devrimiyle birlikte ülkeler arasında ve bölgelerarasında kalkınma farklıkları ortaya çıkmaya başlamıştır.

Tarihsel olarak incelendiğinde, tüm Avrupa ülkelerinde ve ABD’de günümüzde görülen bölgelerarası kalkınmışlık farklılıklarının ortaya çıkışı demir ve kömürün birlikte kullanıldığı, 1770’lerdeki Birinci Sanayi Devrimine rastlamaktadır. Bu dönemde kömür yataklarının ve limanların bulunduğu bölgeler diğer bölgelere göre daha hızlı kalkınmış ve sanayileşmeyle birlikte bölgeler arasında kalkınma farkları

ortaya çıkmıştır. 1880’lerdeki İkinci Sanayi devrimiyle birlikte üretimde elektrik enerjisi ve petrolün kullanılmaya başlanması ve enerjinin bir yerden başka bir yere taşınması ile ekonomik faaliyetlerin belirli bir merkeze bağımlılığı ortadan kalkmıştır.

Dışsal ekonomilere sahip büyük merkezlere kurulmayı tercih eden firmalar bu bölgelerin daha da kalabalıklaşmasına neden olmuştur.

Birinci sanayi devriminin olduğu eski teknik dönemde doğal kaynaklara bağlı olarak ortaya çıkan bölgesel dengesizlikler, yeni teknik dönemde giderek artmıştır. Fakat 1940’lı yıllarla birlikte başlayan Fordist üretimle birlikte uzmanlaşmaya gidilmiş ve içsel ekonomilerden yararlanmak için giderek büyüyen firmalar aynı yörede kümelenmeye başlamıştır. Standardizasyonla birlikte yan sanayi de bu merkezlere toplanmış ve kalabalık olan sanayi bölgeleri daha fazla kalabalıklaşarak metropolleri oluşturmaya başlamıştır. Sonuç olarak tarihi olarak odak merkezi olan bölgeler ya da kentlerin sanayileşen bölgeler kalkınırken, sanayileşme sürecine uyum sağlayamayan bölgeler bu rekabetin dışında kalmışlardır. (Dinler, 2001:100–113).

Türkiye’de ise, geçmişte zengin uygarlıkların yaşadığı Doğu Anadolu bölgesi Osmanlı İmparatorluğunun batıdaki sanayileşmeye ayak uyduramaması nedeniyle her yönden zayıflamış ve bölgesel dengelerin bozulması süreci başlamıştır. İzmir, İstanbul, Mersin gibi liman kentlerine sahip olan bölgeler hızlı bir şekilde gelişirken Anadolu’nun içindeki bölgeler kalkınma yarışında geri kalmıştır. Bu nedenle, Türkiye’de bölgeler arasındaki kalkınma farklılıkları coğrafi olduğu kadar tarihsel geçmişe de dayanmaktadır.

1.4.2.3. Sosyo-Kültürel ve Politik Nedenler

Gelenekler ve değerler gibi çeşitli sosyo kültürel faktörler girişimcilik, yenilikler ve icatlara uyum, sosyal ve ekonomik hareketliliğin teşvik edilmesi yada engellenmesi açısından oldukça önem taşımaktadır. Bu durum bölgelerarası kalkınma farklılıklarının ortaya çıkmasında da etkilidir. Tarımsal yapının daha fazla ağırlıklı olduğu azgelişmiş bölgelerde gelir iklim koşullarından çok fazla etkilenmektedir. Ekonomik riski dağıtmak ve kırılganlığı azaltmak için işveren, müşteri ve geniş aileler arasında büyük bir ilişki ağı sürdürülmektedir. Kısaca az gelişmiş bölgelerde kişisel ilişkilerin ağırlıklı olduğu bir sistem hakimdir. Bu kişisel ilişkilere dayanan sosyal güvenlik ağı, toplumdaki zayıf üyelerin güvenliği açısından belki faydalı olabilmektedir fakat aynı zamanda girişimci sektörün oluşması için engelleyici bir faktördür. Bu tip ekonomik yapılarda geleneksellik hakim ve yeniliklere direnç ortaya çıkabilmektedir. Gelişmiş bölgelerde ise insanlar iş hayatlarında hissi ve duygusal bağlar geliştirmeden

yaşamaktadır. Rekabet ve karşılıklı fayda ilişkileri bulunmaktadır ve katı sosyal hiyerarşileri devam ettirmek oldukça güçtür (UNESCAP, 2001:2). Sosyal hareketlilik ve değişkenlik yüksektir. İnsanların yeniliklere uyumu, teknoloji kullanımı ve girişimciliği fazladır. Yenilikler ve uzmanlaşma refahın oluşması ve verimlilik artışı ile sonuçlanmaktadır. Bu durum girişimciliğe açık, rekabetçi ve alt yapının yeterli olduğu bölgelerin daha hızlı sanayileşmesini ve kalkınmasını sağlamaktadır. Daha geleneksel sosyal bağları olan ve nispeten kapalı bölgelerin kalkınması daha geç ve yavaş olacaktır.

Bu durum bölgelerarası kalkınma farklılıklarının oluşmasına ve zaman içinde açığın daha da artmasına neden olacaktır.

Kültürel ve sosyal özelliklere ek olarak uygulanan politik faktörler de bölgelerarası kalkınma farklılıklarını etkileyebilmektedir. Farklı olmalarına karşın, gelişmiş ve az gelişmiş bölgeler ekonomik ve politik olarak bütünleşmekte ve bir sistemi oluşturmaktadır. Ülkenin bir tarafı için alınan politik kararlar diğer bölgeler için de önem taşımaktadır. Bölgeler arasındaki siyasi güçlerdeki farklılıklar devlet politikalarındaki eğilimleri yönlendirmektedir. Piyasalara kaynak tahsis eden ve bölgelerdeki kıt kaynaklara yatırım yapılmasını sağlayan politikalar ile bazı bölgeler ve yöreler diğerlerinden daha fazla kalkınma potansiyelinden faydalanacaktır. Dağınık yerleşim şekli, yetersiz iletişim ve taşıma ağı nedeniyle azgelişmiş bölgeler, politik işlemler aracılığıyla ihtiyaçların, önceliklerin ve tercihlerinin açıklanması ve organizasyonunda bir takım dezavantajlara sahip olmaktadır (UNESCAP, 2001:2). Az gelişmiş bölgelerdeki politik gücün yetersiz olması buralardaki kaynakların gelişmiş bölgelere akmasına, doğal kaynakların atıl kalmasına neden olmaktadır. Bu bölgelerin geri planda kalarak teşviklerden ve desteklerden yararlanamamasıyla birlikte bölgelerarası kalkınma farklılıkları daha da artacaktır.

1.5. EKONOMİK KALKINMA VE BÖLGELERARASI GELİR