• Sonuç bulunamadı

Yıkama, Kefenleme ve Defin İşlemleri

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 3. GELENEKSEL HALK BİLGİSİ

3.2. Halk İnanışları

3.3.1. Hayatın Geçiş Törenleri

3.3.1.4.5. Yıkama, Kefenleme ve Defin İşlemleri

Yıkama işini; ölü yıkayıcılar ya da ölen kişinin yakınları yapmaktadır. Cenazenin yıkandığı su temiz olmak kaydıyla herhangi bir kaynaktan alınabilir. Kefen ise ölen kişinin cinsiyetine göre farklılık gösterir. Erkek kefeni, üç parça olarak; omuzdan ayağa kadar örtülen “gömlek” denilen bez, başta ayağa kadar örtülen “izar” denilen bez ve yine baştan ayağa kadar örtülen “lilafe” denilen

131

bezden oluşmaktadır. Kadının ise beş parça bezden yapılır. Bunlar, başa örtülen “himar” denilen bez, göğse konulan “dir” denilen bez, göğüsten göbeğe ya da diz kapağına kadar örtülen “geniş hırka” denilen bez ve bunlara ilave olarak izar ve lilafeden yapılmaktadır. Toplumumuzdaki yaygın bir inanışa göre öldüğü zaman başkasına yük olmasın diye ya da kendi “helal” parasından olsun düşünceleriyle kişi, sağlığında kefenini alıp bir köşeye saklar ya da bunun için para ayırır. Hac ziyareti yapanların çoğu zaman zemzem suyu ile ıslatılmış ve kurutulmuş kefenlerini beraberlerinde getirdikleri görülür (Artun, 2005: 175).

Anadolu’nun muhtelif yerlerinde vefat eden kimseler, İslamiyet akideleri gereğince hemen defnedilir. Çubuk ve Lalahan’da kokmasın diye, Ayaş’ta öte dünyaya bir an önce gitsin hesap versin diye, Sivas’ta beyni soğumasın sorgucu meleklere daha iyi cevap versin diye, Kayseri’de şişmesin ve bir an önce toprağına kavuşsun diye, Balören’de acı bir an önce unutulsun diye ölünün bekletilmediği ve hemen gömüldüğü kaynaklarda yer almaktadır (Örnek, 1979b: 48). Trabzon’da cenazenin defin işlemi genellikle ertesi gün öğle veya ikindi namazına müteakip gerçekleştirilir ancak yurt dışı vb. şekilde gün aşırı uzaklıkta bulunun ve cenazeye gelecek yakınlar için cenazenin bekletildiği durumlar da görülebilmektedir. Defin işleminin gerçekleşeceği günün sabahında mevta yıkanmak üzere hazırlanır. Mevtanın yıkanma işlemi sırasında ailesinden birinin bulunması ve yıkanma işlemine katılması makbul görülen davranışlardandır. Ayrıca yıkama işlemi için dışarıdan özellikle biri getirildiyse yaptığı bu yardım ve hizmetten ötürü kendisine bir miktar para veya hediye vermek adettendir. Aksi takdirde mevtanın ruhunun huzursuz olacağı endişesi bulunmaktadır. Cenazeyi yıkarken dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus suyun çok fazla sıcak olmamasıdır. Mevtanın ruhunun henüz vücudu terk etmediği ve hissettiği inancı bulunmaktadır. Mevta yıkandıktan sonra kefenlenerek cenaze namazı için hazırlanır. Cenaze namazı, mevtanın camiye getirilmesiyle kılınacağı gibi toplanan cemaat için uygun alan bulunamaması durumunda cami dışında bir başka yerde açık alanda da kılınabilir. Vakit namazını camide kıldıran imam daha sonra cemaati cenaze namazına davet eder. Cenaze namazına kadınlar iştirak etmez.

Namazı kılınan mevta defin işlemi için mezarlığa götürülür. Cenazenin taşınması için gerekli tabut günümüzde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından camilere tahsis edilmektedir ancak nadiren de olsa mevtanın yakınları tarafından özel tabut yaptırıldığı durumlar da mevcuttur. Tabutun taşınması işlemi cenazeye iştirak eden erkekler tarafından üstlenilir ve tabut cemaat tarafından sırayla omuzlanarak mezarlığa götürülür. Tabutun taşınmasında cemaatten herkes yardımcı olur. Bunun sevap olduğu ve ayrıca mevtaya olan vefa borcunun bu şekilde ödendiği inancı bulunmaktadır. Defin işleminin gerçekleştirileceği mezarlık genellikle aile mezarlığı olmakla birlikte Esiroğlu Beldesi Teraziler mevkiinde olduğu gibi ortak kullanıma açık büyük mezarlık alanları da mevcuttur. Cenazenin defnedileceği mezar daha önceden hazır hale getirilir. Mezarın kazılması işlemini yine mevtanın yakınlarından veya sevenlerinden birinin yapması makbul görülmektedir. Mezarın kazılmasında görevli kişiler yabancıysa yine bir miktar para verilmesi uygun görülmektedir. Bu noktada belirtmek gerekir ki mevtanın yıkanmasından defnedilmesine kadar uygulanan işlemlerde

132

yardımcı olacak kimselerin namaz ehli veya iman sahibi kimseler olması bölgede tercih sebeplerinin başında gelmektedir.

Namaz kılındıktan sonra cemaatten helallik istenir ve daha sonra defin işlemine geçilir. Mevta dikkatli bir biçimde mezara indirilir ve yerleştirilir. Bu esnada imam ve cenazeye iştirak edenlerce Kuran okunur. Mevtanın direkt olarak toprakla temas etmesini engelleyecek şekilde mezara tahtalar dizilir. Tahta dizilmesinin nedeni mevtanın tekrar bedene girmeye çalışacağı ve doğrulmak istediğinde başını tahtalara çarpınca öldüğünü anlayacağı inancından gelmektedir. Tahtalarla örülen mezar daha sonra toprakla kapatılır. Defin işlemi tamamlandıktan sonra cenaze töreni böylece sona erer.

Ölünün üzerine para atılması ile ilgili pratikler, Anadolu sahasında pek çok yerde karşımıza çıkmaktadır: İzmir’in Menemen ilçesinde ölünün defnedilmesi esnasında başka bir ölüye ait kemiklerin çıkması durumunda, bunların mezarın ayakucuna toplandığı ve üzerine para atıldığı söylenmiştir (Örnek, 1979b: 72). Aydında ise para ölü mezara indirileceği sırada avucuna konmaktadır (Kalafat, 1999a: 250). Mersin’de yapılan bir çalışmada da paranın ölünün ağzına sıkıştırıldığı belirtilmiştir (Örnek, 1979b: 72). Cenazenin sevdiği eşyalarla ve mevsim kış ise üşümesin diye yorganıyla gömülmesi pratiği Sivas’ta da tespit edilmiştir (Çıblak, 2002: 608).

Hem Adana’da hem de Mersin Tahtacıları üzerine yapılmış muhtelif çalışmalarda mezara ölünün yerleştirilmesinin ardından “murd” ağacının dallarının bırakıldığı tespit edilmiştir. Mersin ağacı adı da verilen bu bitkinin, mezara niçin konulduğunu ilgili kaynak kişiler İslami motiflerle izah etmeye çalışsalar da bazı araştırmacılar, konunun eski Türk inanç sistemindeki ağaç kültü ile ilişkilendirilebileceğini ifade etmişlerdir (Başçetinçelik, 1998: 260-261; Çıblak, 2002: 614). Mezarın başında ateş yakma geleneğinin, Elazığ’da Sünni Türkler arasında yapılmış bir araştırmada ve Tunceli yöresinde Sarı Saltuk Ocağına Bağlı Alevilere ilişkin bir çalışmada uygulandığı da tespit edilmiştir (Keskin, 2003: 124). Elazığ’da, uygulanan pratiğin gerekçesi olarak gece cenazenin mezarının yırtıcı hayvanlar tarafından açılmasının önlemesi olduğu söylense de bu tespitler pratiğin kökenine ilişkin düşünceleri doğrular niteliktedir (Araz, 1995: 124).

3.3.1.4.6. Defin Sonrası Gerçekleştirilen İşlemler 3.3.1.4.7. Devir/Iskat

Defin işleminin hemen ardından eskiden uygulanan devir/ ıskat günümüzde gerçekleştirilmemektedir. Bu işlemin amacı mevtanın hayattayken gerçekleştiremediği ibadetlerinin borcunun bir kefaret şeklinde ödenmesidir. Bu borç namaz, zekât, fitre borcu, oruç ibadetinin kefareti vb. dini ibadet kaynaklı olduğu gibi sağlığında alıp ödeyemediği maddi borçları da kapsamaktadır. İslam inancında ölen bir kişinin sağlığında kılamadığı namazları, tutamadığı oruçları ve yerine

133

getiremediği yeminleri için fakire para verilmektedir. Bu olaya “ıskat” denir. Bir Müslüman, ölümünden sonra kalan malının bir bölümünün ıskat-ı salat için yoksullara dağıtılmasını vasiyet etmişse, bu vasiyetin yerine getirilmesi gerekir. Böyle bir vasiyet olmasa bile ıskat-ı salat yapılması caizdir (Artun, 2005: 178). Kişinin ergenlik çağından sonraki yaşamı süresince yükümlü bulunduğu bütün namazları toplanarak, her vakit namazının karşılığında bir ya da birkaç fakire fitre verilir. Mirasından ayrılan mal ya da para, bütün namaz vakitlerinin çoğunu karşılamıyorsa, eldeki malın tutarı kadar para en çok on fakirin katılacağı “devir işlemi” ile elden ele gezdirilir ve bu işlem bütün mallarının karşılığı ıskat tutarına ulaşıncaya kadar sürdürülür. Devir işlemi bittikten sonra ölünün günahlarının bağışlanması için dua edilir ve “ıskat akçesi” devire katılan fakirler arasında paylaştırılır (Artun, 2005: 178). Geçmiş dönemlerde ibadet borcunun kefareti imam tarafından altın üzerinden hesaplanarak belirlenmiş ve bu meblağ bir mendil veya havlu arasında konarak bir görevli tarafından yine cenazede görevli imama ve maddi durumu iyi olmayan kişilerce paylaştırılmıştır. Ancak günümüzde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından uygun görülmeyen bu uygulama imamlar tarafından terk edilmekle birlikte halka da yapılmaması yönünde verilen telkinler sonucu geçerliğini yitirmiştir.