• Sonuç bulunamadı

65 1.3.3 GeliĢmekte Olan Ülkelerin Özelliklerinin Vergi Yapısına Etkis

1.3.3.2. Vergilendirilecek Kaynakların Kısıtlı Olması

DüĢük gelir grubuna ait ülkelerde kayıtlı ekonomi yapısı oldukça dardır. Bu ülkelerde kayıtlı üretim, istihdamın göreceli olarak düĢük olması vergi gelirlerini azaltıcı bir durumdur. Gelir kiĢiye ve Ģirket kazançlarına bağlı olan vergiler oldukça sınırlıdır127. Ülkelerin gelir seviyesi düĢtükçe ticaretten edinilen vergilerin önemi artarken, gelirden sağlanan önemsiz hale gelmektedir128. Az geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkeler için sanayileĢme, temel bir politikadır. O nedenle az geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerde vergiler daha çok dolaylı vergiler olarak satıĢlar üzerinden alınmaktadır. KiĢiler üzerinden alınan gelir vergisi daha az popülerdir. Mintz‘e göre dolaylı vergilerin tercih edilmesinin nedenleri: tahsilinin kolay olması ve tüketimden tahsil edilmesiyle enflasyonu azaltabilmesi nedeniyle iyi bir tasarruf kaynağı yaratmasıdır. Böylece geliĢmekte olan ülkeler için ekonomik geliĢmenin amacıyla uyumludur129.

Kaynak yetersizliği, geliĢmekte olan ülkelerin hemen hemen karĢılaĢılan sorunlarda önemli yer almaktadır. Bunun sonucu da vergilemeye tabi olacak gelirin oluĢmasını kısıtlamaktadır. Ülkelerin zenginlik derecesi ile vergileme kapasitesi arasında yakın iliĢki mevcuttur. Bugüne kadar ülkelerin zenginliğini karĢılaĢtırmada en güvenilir ölçülerden biri olarak kiĢi baĢına milli gelir kavramı kabul edilmekteydi.

126 The World Bank, ―The State in Changing World‖, World Development Report, Washington, 1997,

s. 215.

127

Vito Tanzi, Quantitive Characteristics of the Tax System of Developing Countries, in D. Newbery and N. Stern (eds), The Theory of Taxation for Developing Conutries, Oxford, Oxford University Pres, 1987, s. 87.

128 David Greenaway ve Christopher Robert Milner, ―Fiscal Dependence On Trade Taxes And Trade

Policy Reform‖, Journal Of Development Studies, Vol:27 No:2, 1991, ss. 95-132.

129 Jack Mintz, ―Growth And Taxes: Some Ġmplications For Developing Economies‖, (Der) J. Martinez-

Vazquez and J. Alm, Ġçinde: Public Finance Ġn Developing And Transitional Countries: Essays Ġn Honour Of Richard Bird, 2003, s. 226.

70

Dünya bankası son yıllarda bu kavrama yeni bir boyut kazandırmıĢtır. Bu yenilik ―kiĢi baĢına varlık‖ kavramıdır. Dünya bankası, kiĢi baĢına varlığı hesaplamak için önce ülkenin tüm varlığını hesaplamakta ve nüfusa bölmektedir. Ülkelerin zenginliği hesaplanırken dört temel kriter dikkate alınmaktadır. Bunlar;

Tabii Varlıklar: ülkelerin toprak varlığı, ormanları, madenler, kıyıları, altın ve gümüĢ madenleri.

Ülkenin Üretim Varlığı: makineler, fabrikalar, binalar, yollar, limanlar, havaalanlarıdır.

Ġnsan Varlığı: insanların eğitim düzeyi, verimliliği, sağlığı, kafa yapısı, entelektüel birikim seviyesidir.

Sosyal Varlık: ülkedeki insanların sosyal davranıĢları, örgütlenme güçleri, ortaya çıkardıkları kurumlar, kurumların etkinliği olarak sayılmaktadır. Bu unsurlar ülke kaynaklarını tam olarak içermekte ise de son madde rakam olarak değerlendirilemez. Türkiye‘de beĢeri sermayenin önemi artmakta, ekonomide hizmet sektörü önem kazanırken vergi sisteminde ücret gelirleri ağırlıklı bir vergilemeye doğru gidilmektedir.

ġekil 3: Farklı Gelir Gruplarındaki Üklelerde Vergi Gelirlerinin GSYĠH Ġçindeki Payı (%)

Kaynak:http://data.worldbank.org/indicator/GC.TAX.TOTL.GD.ZS.(07.06.2010). http://data.worldbank.org/about/country-classifications/country-and-lending-groups. (07.06.2010). Adı geçen sitelerden yayarlanak yazar tarafımızdan hazırlanmıĢtır.

0 5 10 15 20 25 30

Düşük gelirli ülkeler Alt-Orta Gelirli Ülkeler Üste-Orta gelirli ülkeler Yüksek Gelirli Ülkeler 1980 1995 2005 2008

71

ġekil 3‘te farklı geliĢmiĢlik seviyesinde bulunan ülkelerin vergi gelirlerinin gayri safi yurt içi hasıla içindeki geliĢmesini gösterilmektedir. Bu geliĢmeyi seyir etmek için 1980, 1995, 2005 ve 2008 yıllarına ait olan grup ortalamaları hesaplanmıĢtır. Hesaplamada Dünya Bankasının kullandığı ülkelerin gelir seviyelerine göre sınıflanmıĢtır. Aynı zamanda hesaplamada kullanılan rakamlar dünya bankasının sitesindeki verilerden yararlanılarak hazırlanmıĢtır. Açık olarak görüldüğü gibi, gelir gruplarının, gelir seviyelerindeki artıĢla birlikte vergi gelirlerinin GSYĠH içindeki payı artmaktadır. DüĢük ve orta gelir grubuna ait ülkelerde gelir seviyesi arttıkça, vergi gelirlerinin GSYĠH‘ya oranı 2008 yılı için sırasıyla % 13.82, % 17.99, ve % 20.41 gibi bir oran seyir etmiĢtir. Yüksek gelirli ülkeler ise, % 21.22‘ye ulaĢmıĢtır. Buna göre geliĢmiĢlik seviyesinin artmasıyla birlikte vergilendirilebilecek kaynakların arttığı ve vergi gelirlerinin yükseldiği söylenebilir.

GeliĢmekte olan ülkelerde, gelir artıĢının ve vergilendirilebilecek kaynaklardaki artıĢların kısıtlı olması nedeniyle üretimin vergilenmesinde sorunlar yaĢanmaktadır. Gelir artıĢının ekonomik etkenlere bağlı olduğunu kabul edersek, gelir büyümesinin analizinde bir çeĢit toplam üretim fonksiyonu kullanılabilir. Bu üretim fonksiyonunda gelir artıĢı ile üretim araçlarının (emek, sermaye ve doğal kaynaklar) miktarı ve verimliliği arasında bir iliĢki kurulmaktadır. Toplam üretim artıĢı, üretim aracı ve verimliliğine bağlıdır. Üretim fonksiyonu ile bu kaynaklardaki herhangi bir geliĢmenin gelir artıĢına nasıl etkisi olacağı iliĢkisi kurulabilmektedir.

GeliĢmekte olan ülkelerde, nüfus baskısının meydana getirdiği yoksulluğu, vergi gelirleri artıĢı ile karĢılamak güçleĢince kalkınma; kamu açıkları, borçlanma hatta enflasyon ile finanse edilmeye baĢlanmaktadır. Bütün bu geliĢmeler sonucunda, gelir seviyesinin düĢük olması, nüfus artıĢ hızı paralelinde mükellefiyetlerin yaygınlaĢtırılmaması ve dengeli dağılmaması vergide yeterli seviyeye ulaĢmasını engellemektedir. Vergi gayreti fiili vergi gelirlerinin kapasitesine oranlanması ile bulunmaktadır. Bulunan oranlar, ekonomide vergilendirilebilecek kaynakların saptanmasında kullanılmaktadır. Vergi kapasitesinin belirlenmesinde kapasite tahmin sorununun yanı sıra vergi yükü veya fiili vergi rasyosunu, belirleyen faktörler önem taĢımamaktadır. Vergi gayretinin düĢük veya yüksek gibi derecesini belirlerken fiilen ne kadar vergi alındığının tespit edilmesi gerekmektedir. Fiili vergi rasyosunu belirleyen faktörler; etkin bir vergilemenin gerçekleĢmesi, vergiden kaçınma, vergi kaçağının önlenmesi ve vergi idare sisteminin etkinliği ile doğrudan ilgilidir.

72