• Sonuç bulunamadı

KüreselleĢeme kavramıyla ifade edilen çeĢitli geliĢim süreçleri, özellikle finansal piyasalar konusunda bu sürecin iki bileĢeni bulunmaktadır. Bir tanesi sermaye birikimi ile ilgilidir. Burada esas olan sermaye dolaĢımının serbestleĢmesi, hacminin artması, hızlanması yaygınlaĢması ve yeni yatırım araçlarının devreye girmesidir. KüreselleĢmenin esas itici gücü budur ve son on yıl boyunca finansal piyasalar ufuklarını daha evvel hiç görülmemiĢ derecede geniĢletmiĢlerdir64. KüreselleĢme sürecinin ikinci bileĢeni ise teknolojik ilerlemelerle ilgilidir. Burada da bilgisayarların yaygınlaĢmasından, haberleĢme ve bilgi iĢlem teknolojisinin hızlanmasından ve büyük oranda ucuzlamasından söz edilebilir.

Hayatın hiçbir alanı bu geliĢmelerin dıĢında kalmamıĢtır. Para, mal ve diğer faktörlerin akıĢkanlığı kullanımdaki farklı haberleĢme teknolojileri ile büyük bir hız kazanmıĢtır. Fiber optik ve uydu teknolojilerinin neredeyse devrimci geliĢmeleri, süper bir bilgi taban oluĢturarak bütün dünyayı eskisinden daha yakın ve daha etkilenebilir hale getirmiĢtir65. Teknolojik geliĢimi ile ilgili bu ikinci bileĢen, sermaye birikimi ile ilgili birinci bileĢeni de destekler mahiyettedir.

KüreselleĢme süreci finansal piyasalar ile ilgili bir takım zorlukları da beraberinde getirmektedir. Öncelikle küresel finansal sistemdeki geliĢmeler ikili bir yapı ortaya çıkarmıĢtır; bir tarafta üretilmiĢ mal ve hizmetlerin ticaretinin yapıldığı reel ekonomi, diğer tarafta ise para tüccarları ile spekülatörlerin yer aldığı kumarhane dünyası yer almaktadır66. Çünkü küreselleĢme ile birlikte bütün dünyada finansal sektör, sanayinin, rantiyeler de yatırımcıların önüne geçmiĢtir. Gelir paylaĢımında da sermayenin emeğe baskınlığı artmıĢ ve kar payları yükselmiĢtir67

. Bu durum uluslararası adalet ve eĢitlik duygularını zedeler hale getirmiĢtir. Ayrıca reel ekonomiye yol açması da mümkündür.

Finans merkezlerin hızla yükselmesi, hızla yükselen ekonomiler ve kısa vadede yüksek kazanç sunan piyasaların varlığı, sermayenin uluslararası dolaĢımını

64 Alan Freeman, ―Dünyanın Sonun Mu?‖, Çev.Sungur SARRAN, Ġktisat Dergisi, Sayı:385, Aralık

1998, s. 56.

65 Barrie Axford, The Global Sistem, Newyork, St.Martin‘s Press, 1995, s. 110.

66

Axford, s.108.

67 Harun Bal, ―Güney Doğu Asya Ülkeleri, DıĢ Borç Krizi ve GeliĢmekte Olan Ülkeler‖, Ekonomik

31

daha çok etkilemiĢtir. Aynı zamanda menkul kıymetleĢtirme olarak da ifade edilebilecek bu ana geliĢmeler Ģu baĢlıklarla incelenebilir68:

1. Liberasyon: hükümet müdahalelerin azaltılması ve mevzuattaki düzenlemelerle ilgilidir. Dünyadaki son geliĢmeler doğrultusunda liberal politikaların bir sonucu olarak Ģunları yapabilir;

 Ġlgili düzenlemelerle, para giriĢ çıkıĢı serbestleĢtirilir.  Döviz kuru ve faizlere yönelik müdahalelerden vazgeçilir.  Kredi ve sözleĢmeler üzerindeki engeller kaldırılır.  Vergi ve benzeri yükümlülükler azaltılır.

2. UluslararasılaĢma: ülke içi tasarrufların artması sebebiyle, bu birikimlerin değerlendirilmesi sorunu gündeme gelmiĢtir. Güvenli ve daha karlı piyasaların varlığı fon sahiplerinin ilgisini ülke sınırları dıĢındaki piyasalara yönetmiĢtir. Böylece uluslararası finansal iĢlemler artmıĢ, piyasalarda baĢka ülke yatırımcılarının varlığını temsil eden değerli kağıtlar dolaĢır olmuĢtur. Sermaye sahiplerinin tercihlerine göre fonlar piyasadan piyasaya, ülkeden ülkeye, kıtadan kıtaya dolaĢmaktadır.

3. Bilim ve Teknoloji: yeni finans tekniklerinin çıkması ve kullanılmasına imkan sağlayan bilimsel ve teknolojik geliĢmeler, finans piyasalarını geliĢtirici unsur haline gelmiĢtir. ―Sekuritizasyon‖da denilen bu menkul kıymetleĢtirme iĢlemlerinde risk zamana yayılmakta, belirsizlik azaltılmakta, talep canlı tutulmaktadır. Kredi kartı kullanımı, leasing iĢlemleri ve oto kredilerinin yanı sıra, futures, opsiyon, swap, forward gibi çağdaĢ finans teknikleri yaygın olarak kullanılmaktadır.

Uluslararası finans piyasalarının tanınmıĢ ismi George Soros‘a göre ―sermaye dolaĢımı üzerindeki kısıtlamalar zamanla kaldırıldı ve 1793‘teki petrol krizi offshore finans piyasalarının hızla büyümesi sonucunu doğurdu.1980‘lerin baĢında, Ronald Regan ve Margaret Thatcher döneminde, uluslararası sermaye hareketleri hızlandı ve 1990‘ların baĢında Sovyet Ġmparatorluğunun yıkılmasıyla finans piyasaları gerçek anlamda küresel hale geldi. KüreselleĢmenin etkisiyle, ekonomik ve sosyal yapılanmamız köklü değiĢikliklere uğramıĢtır. Sermayenin baĢka yerlere kayabilme yetisi, devletlerin ulusal ekonomiler üzerindeki etkilerini zayıflattı. Finans

68 Ġbrahim Atilla Acar ve Ali Yavuz, ―KüreselleĢme Olgusunun Finans Piyasaları Üzerine Etkisi‖,

Süleyman Demirel Üniversitesi, Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı:3, 1998, s. 6. http://iibf.sdu.edu.tr/dergi/files/1998-3-23.pdf (25.10.2010).

32

piyasalarının küreselleĢmesi, ikinci Dünya savaĢından sonra ortaya çıkan refah devletini devre dıĢı bıraktı; çünkü sosyal güvenlik ağına ihtiyaç duyan insanlar ülkelerini terk edemezken, refah devletinin vergiye tabi tuttuğu sermaye yer değiĢtirebilmekteydi‖69.

Ayrıca günümüz finans piyasalarının mekan kavramına bağlı olmaksızın muazzam bir geliĢme gösterdiği görülmektedir. Eskiden karĢılıklı bir iletiĢimle el değiĢtiren sermaye, Ģimdilerde artık elektronik ortamlarda mübadeleye konu olabilmektedir. Dünya genelindeki borsalar, döviz ticareti, finansal merkezler, bankalar ve yatırım kurumları ve sigorta Ģirketleriyle emeklilik fonları arasındaki elektronik bağlantıların yaygınlaĢması sonucu merkezi olmayan bir organizma ortaya çıkacaktır70. Bununla birlikte kapitalist ekonomilerde kar oranlarının düĢmesine bağlı olarak ortaya çıkan ekonomik krizlerin yanı sıra, dünya ölçeğinde bütün ülkeleri etkileyen ancak bu etkinin derinliğinin ülkelere göre değiĢebildiği büyük krizler söz konusudur71. Bu krizler, uluslararası sermayenin hareketliliğine bağlı olarak ortaya çıkmakla birlikte ülkelerin ekonomi politikalarını da değiĢime zorlamaktadır.

Bu bağlamda devletler artan sermaye hareketliliği karĢısında sadece ekonomi politikalarının klasik araçlarını harekete geçirme konusunda baskı altında kalmadılar. Aynı zamanda yatırım ve rekabet için rekabet politikaları geliĢtirdiler. Bu politika değiĢikliği onları özelleĢtirme ve vergi indirimi gibi konularda adeta yarıĢa

sokarak Keynezyen dönemden uzaklaĢmalarına sebep olmaktadır72

.

1970‘lerde uluslararası finansal küreĢellesme faaliyetlerinin yoğunluk kazanmasıyla birlikte birçok geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkede finansal krizler yaĢanmaya baĢlanmıĢ ve bu krizler içinde para krizleri önemli bir yer tutmuĢtur73. GeliĢmekte olan ülkelerin bu sürece giderek daha fazla entegre olmaları süreç içerisinde ortaya çıkan dalgalanmalara karĢı daha kırılgan olması demektir. Bu açıdan yaklaĢıldığında söz konusu ülkelere yönelik depresyon belirtilerinin

69

George Soros, KüreselleĢme Üzerine, Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul, 2003, s. 32.

70

Acar ve Yavuz, s. 270.

71 Hayriye ErbaĢ, ―Küresel Kriz ve MarjinalleĢme Sürecinde Göç ve Göçmenler‖, Doğu Batı Dergisi,

Yıl:5, Sayı:18, 2002, s.175.

72

Jacques Adda, Ekonominin KüreselleĢmesi, Çev. Sevgi Ġneci, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2002, s.

202.

73 Ömer Yılmaz, Alaatin Kızıltan ve Vedat Kaya, ―Ġktisadi Kriz Kuramları, Finansal KüreselleĢme ve

Para Krizleri‖, Erciyes Üniversitesi, Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı:24, Ocak- Haziran 2005, s. 87.

33

ihtimal dahilinde olduğu görülmektedir74. Çünkü uluslararası sermayenin kısa vadeli karlara odaklanmıĢ yapısı bütün mali piyasaları hedef haline getirmektedir. Büyük miktarlardaki fonların ulusal piyasalara aniden giriĢ-çıkıĢ yapmaları beraberinde finansal krizleri getirmektedir. Dolayısıyla spekülasyonun ve spekülatif sermaye hareketlerinin yol açtığı dalgalanmalar bütün dünya ekonomilerini etkileyebilecek ekonomik sonuçlar doğurabilmektedirler. Avrupa‘da 1992 ERM Krizi (Avrupa Döviz Kuru Mekanizması krizi), Güneydoğu Asya Krizi, Güney Amerika Krizleri ve Türkiye‘de yaĢanan ekonomik krizler, bu anlamda kısa süreli sermaye hareketlerinin sorumluluk alanına girmektedir75. Kısa süreli sermaye çıkıĢının büyük boyutlara ulaĢtığı Meksika Krizi, küreselleĢme sürecinde sermaye hareketlerinin mobiliteleri hakkında oldukça önemli ipuçları barındırmaktadır. Öte yandan kısa vadeli sermaye giriĢi döviz kurlarının düĢmesine yol açarak cari iĢlemler bilançosunda açıklara neden olmaktadır. Böyle bir durumda ise ulusal hükümetler borçlanma ihtiyacıyla karĢı karĢıya kalmaktadırlar76.

Bununla birlikte ―Uluslararası finansal sermayenin kısa vadede akıĢkanlığının bir diğer sonucu da Merkez Bankaları açısından bağımsız bir para faiz ve döviz kuru politikası izleme olanağı bırakmamasıdır. Uluslararası sermaye hareketlerine denetimsiz olarak tamamıyla açık olan bir ekonomide artık faiz ve döviz kuru birleĢerek tek bir finansal unsura dönüĢmekte ve stratejik yatırım ve ticaret hedeflerini içeren bağımsız bir kalkınma stratejisi izleme olanağı kalmamaktadır‖77.

Finansal krizlerin ortaya çıkmasında kısa vadeli sermaye akıĢlarının yanı sıra ülke politikalarının da etkisi oldukça önem taĢımaktadır. Çünkü son finansal krizlerin yaĢandığı ülkeler kriz öncesinde değiĢik politikalarla yabancı sermayeyi özendirmiĢ ve adeta krize davetiye çıkarmıĢlardı. Bu konuda Joseph Stiglitz‘ın itirafları oldukça çarpıcıdır:

“Ben, 1996’dan geçen Kasıma kadar, son yarım yüzyılın en ağır küresel krizi sırasında Dünya Bankası’nda baş iktisatçıydım. IMF’nin, ABD Hazine Bakanlığıyla

74 Ahmet Çakmak, Neo Liberalizmle Mücadele Yolları Üzerine Bazı DüĢünceler, Neo Liberalizme

KarĢı Ortak Savunma, Edit. Ahmet Asena ve Sezai Temelli, Kalkedon Yayınları, Ġstanbul, 2006, s. 244.

75 Muhammet AkdiĢ, ―KüreselleĢmenin Finansal Piyasalar Üzerindeki Etkileri ve Türkiye Finansal

Krizler-Beklentiler‖, DıĢ Ticaret Dergisi, Ekim 2002.

http://www.dtm.gov.tr/ead/DTDERGI/Ekim2002/akdis.htm. (05.05.2007).

76 Alaatin Kızıltan, KüreselleĢme ve Dünya Ekonomisine Etkileri, Aktif Yayınevi, Ġstanbul, 2004, s.

46.

77 Erinç Yeldan, ―Neoliberal KüreselleĢme Ġdeolojisinin Kalkınma Söylemi Üzerine Değerlendirmeler‖,

34