• Sonuç bulunamadı

72 1.3.3.3 Kazançların Yeterince Vergilendirilememes

2.1. KÜRESELLEġME VE VERGĠ POLĠTĠKALAR

Dünyanın birçok ülkesinde vergi sistemi dıĢ tiçarette korumacı politikaların uygulandığı ve uluslararası sermaye hareketlerinin büyük boyutlara ulaĢmadığı dönemlerde oluĢturulmuĢtur. Ulus devlet yenilikleri mülkilik ilkesi gereği kendi ülkelerinde meydana gelen vergilemeye konu tüm faaliyet ve gelirleri vergilendirebilmekte ve vergi politikalarının diğer ülkeleri nasıl etkileyeceğini dikkate almadan uygulayabilmekteydi150. Bu dönemde özellikle 1970‘li yıllara kadar uluslararası ticaret büyük oranda mal ticaretiyle sınırlandırılmıĢ, çok uluslu Ģirketler dünya ekonomisinin küçük bir bölümünü oluĢturmuĢ ve bireylerin çoğu kendi ülkelerinde yatırım yaparak tüketimde bulunmuĢlardır. Keynezyen iktisadi anlayıĢına hakim olduğu bu dönemde, vergilendirme yetkisine sahip otoriteler, yatırımların

149 Nihal Kargı ve Ekrem Karayılmazlar, ―KüreselleĢmenin Vergi Politikaları Üzerindeki Etkinsizlik

Etkisi‖, Süleymen Demirel Üniversitesi, Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 3, Cilt:14, 2009, s.34.

150

Vito Tanzi, ―Globalization,Tax Competition and the Future of tax System‖, IMF Working Paper,

81

teĢvik edilmesi, gelir dağılımının iyileĢtirilmesi, ekonomik büyümenin sağlanması gibi hedefler doğrultusunda vergi politiklarını bir araç olarak kullanmıĢlardır.

Bu eski dönemlerde vergi politikasının geleneksel iĢlevleri bütçe harcamalarına bağlı olarak belirli bir gelir hedefi tutturmaktır. Yatırım ve tüketimler büyük oranda ülke içinde gerçekleĢtiğinden, yasayı koyanlar, firmalar ve ailelerin farklı kategoriler için faydalar ve yükler arasındaki denge veya vergi matrahında bir kaybolma ile ilgili olarak çok fazla kaygılanmaksızın iĢlemler ve birimlerin farklı tipleri üzerine vergi koymuĢlardır151.

Ancak küreselleĢme ile birlikte bu yapı değiĢmiĢ ve dünya ekonomisinin artan entegrasyonu her yönüyle yeni ekonomik ilĢkiler ortaya çıkarmıĢtır. Vergi

politikaları da dünya ekonomisinin dönüĢümü çerçevesinde yeniden

yapılandırılmıĢtır.

Uluslararası ticaretin ekonomik refahın temelini oluĢturması, bir yandan yeni teknolojilerin yaygınlaĢmasında çok önemli bir rol oynarken, diğer yandan dünya ekonomisinin giderek artan bir entegrasyon sürecine girmesine yol açmaktadır. Ancak küreselleĢme olgusu, çözümü bir hayali güç üç sorunun ortaya çıkmasına neden olmuĢtur. Birincisi, çeĢitli ülkelerdeki vergi oranları ile vergi matrahındaki farklılıkların üretim ya da ticaret kalplarında sapmalara neden olmasıdır. Ġkincisi, uluslararası hukuk açısından belirli somut bir olayda vergilendirme yetkisinin hangi ülke tarafından kullanılacağını belirlemenin giderek güçleĢmesidir. Üçüncüsü ise, idari uygulamalara iliĢkin sorunların gün geçtikçe ağırlaĢmasıdır152.

KüreselleĢmenin itici güçlerinin baĢında yer alan ticari ve finansal serbestleĢme ile, ticari faaliyetlerin önündeki engeller kaldırılmaktadır. Bu durum ülkeye teknoloji giriĢi, istihdam oluĢturulması gibi bir takım yararlarının yanında dıĢ ticaretten elde edilen ülke gelirinin düĢmesine neden olmaktadır. Ayrıca ithalat eĢitsizliği sonucu ödemeler dengesi ile ilgili sorunlar da oluĢmaktadır. Bu yönde uluslararası ekonomik iliĢkiler yönünden global sorun teĢkil eden baĢlıca konular, Ģirketlerin faaliyet alanlarının artması ile yeni gelir türlerinin ortaya çıkıĢının karĢısında, gelirin tanımlanmasıdır. Transfer fiyatlandırması, ülkede yerleĢik

151 Ġhsan Günaydın ve Serkan Benk, ―GloballeĢmenin Vergi Sistemlerinde Meydana Getirdiği

DeğiĢiklikler‖, Vergi Dünyası, Sayı: 267, Kasım 2003, s. 38.

152 Recai Dönmez, ―Vergi Hukuku Açısından KüreselleĢme ve Elektronik Ticaret‖, Anadolu

82

olmayan dar mükelleflerin vergilendirmesi ile ilgili konular ön plana çıkmaktadır153. Bununla beraber sermayenin dolaĢım serbestisinin artmasıyla vergi yükü mobil olan üretim faktörlerinden mobil olmayan üretim faktörlerine kaymıĢtır. Örneğin aĢırı kurumlar vergisi yüküne maruz kalan firmalar faaliyetlerini baĢka yerlere kaydırabilir, yüksek vergi yükü kısa vadede finansal sermayenin, uzun vadede ise yatırım unsurlarının yurtdıĢına kaçmasına yol açabilir, bireyler daha düĢük gelir vergisinin ya da daha iyi bir sosyal güvenlik sisteminin olduğu ülkelere göç edebilirler154.

Son zamanlara kadar yapılan vergileme ile ilgili çalıĢmalarda daha çok kapalı bir ekonomideki vergilemenin yapısı ve etkileri üzerinde durulmuĢtur. Ancak küreselleĢme ve artan ekonomik entegrasyonlar vergilemedeki bu yaklaĢımları etkilemeye ve değiĢtirmeye baĢlamıĢtır. Özellikle kambiyo rejimlerinin serbestleĢtirilmesi, sermayenin ülkeler arasında kolayca dolaĢımını engelleyen düzenlemelerin azaltılması veya kaldırılması NAFTA, AB ve ASEAN gibi bölgesel ticari blokların oluĢturulması dünya ölçeğinde faaliyette bulunan çok uluslu Ģirketlerin yaygınlaĢması ve iletiĢim ve bilgi teknolojisinde kaydedilen önemli değiĢmeler vergi politikalarına ayrı bir boyut ve ivme kazandırmıĢtır155.

KüreselleĢme sürecinde mali politikalar arasında en çok etkiye maruz kalan vergi politikalarıdır. Çünkü finanasman aracı olmasının yanı sıra iktisadi kalkınmanın sağlanması, ekonomik istikrara ulaĢılması ve gelir dağılımının iyileĢtirilmesi amacıyla kullanılan bu politika, küreselleĢmenin meydana getirdiği yapısal değiĢimden olumsuz etkilenmektedir156. Çünkü ülkenin kalkınması için istihdam, teknolojik yenilikler, gelir getireceği savunulan yabancı yatırımların esas alınması gerektiği önerilmiĢ, böylece yatırımları çekebilmek için uygun ortamı oluĢturma çabası içine giren devlet, mobil üretim faktörleri üzerine konulan vergi oranını azaltmaya çalıĢmaktadır. Vergi rekabeti denilen bu oluĢum karĢısında ülkelerin kamu gelirleri yetersiz faktörleri üzerine konulan vergi oranını arttırarak telafi etmeye çalıĢmaktadırlar. Ayrıca vergilerin kullanım alanları da küreselleĢmeyle beraber değiĢim göstermiĢtir. ġöyle ki, devletler, vergi mükelleflerinin ödediği vergilerden çok büyük meblağları kriz içerisine düĢen bankaları kurtarmak, göçmenleri ülke sınırları

153

Fevzi Devrim ve Asuman Altay, KüreselleĢme Sürecinde GeliĢmekte Olan Ülkelerde Finans

Piyasalarının GeliĢimi ve Kamu Müdahalesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, ĠĠBF, Maliye Bölümü, Nezihe

Sönmez‘e Armagan, Anadolu Matbaacılık, Ġzmir, 1997, s. 213.

154 CoĢkun Can Aktan ve Ġstiklal YaĢar Vural, GloballeĢme ve Maliye Politikasında DeğiĢim”, Kamu

Maliyesinde ÇağdaĢ yaklaĢımlar, Ed. CoĢkun Can Aktan, Dilek Dileyici, Ġstiklal yaĢar Vural, Seçkin

Yayıncılık San. ve Tic. A.ġ., Ankara, 2006, s. 51.

155

Aktan ve Vural, s. 53.

83

dıĢında tutmak, büyük hacimli aıt-yapı projelerine yatırım yapmak için harcanmaktadır. Bu Ģekilde ülkelerini yatırımcıların gözünde çekici kılmayı vergileri azaltarak iĢverenleri mutlu etmeyi amaçlanmaktadır157. Modern devlet artık vergi yükünün yüksek gelir gruplarından düĢük gelir gruplarına dağıtım sonucunun doğuran vergi reformlarına giriĢmektedir. Yani küreselleĢme sonucu vergi politikası yeniden dağıtıcı fonksiyonunu yitirmektedir158

.

Vergi oranları tüm ülkelerde firmalarca faaliyetlerinin önündeki temel engellerden biri olarak sayılmaktadır. Dünya Bankası‘nın yaptığı yatırım iklimi anketinde firmaların yatırımların önündeki 18 olası engel arasında vergi oranlarının en büyük yük unsuru olarak sayıldığı ülkelerin oranları tablo 8‘de gösterilmektedir159.

Tablo 8: Vergi Oranlarını Önemli Bir Engel Olarak Gören Firmaların Oranı

Bölgeler En Büyük Engel En Büyük Üç Engel Arasında En Büyük BeĢ Engel Arasında

Tüm Ülkeler 18 56 82

Üst-Orta Gelir Grubu Ülkeler 40 90 100

Alt-Orta Gelir Grubu Ülkeler 12 35 71

DüĢük Gelir Grubu Ülkeler 11 56 83

Doğu Avrupa- Orta Asya 14 62 86

Sub- Saharan Afrika 33 67 83

Asya 14 29 71

Latin Amerika 50 50 50

Kaynak: World Development Report, 2005, s.107.

Anket sonuçlarına bakıldığında vergiler, yatırım iklimi açısından önemli bir yere sahiptir. Tüm ülkeler düzeyinde % 82 gibi çok yüksek oranla firmalar vergileri yatırımların önündeki en büyük engel arasında saymaktadır. Aynı ankete göre Türkiye‘de firmaların % 38‘i vergileri engellerden biri olarak saymaktadır. Sermaye hareketlerinin serbestleĢmesi sonucu, ülkeler yatırımları kendilerine çekebilmek için daha iyi bir yatırım ortamı hazırlamaya ve bu çerçevede kazanç üzerinden alınan vergilerin oranlarını indirmeye yönelmiĢtir. ―Vergi Rekabeti‖ dediğimiz bu kavram ülkelerin vergi politikalarını belirlemede çok önemli olmaktadır. Artık devletler vergi politikalarını belirlerken salt hükümranlık haklarına dayanarak ve kamu maliyesinin

157 Tolga DemirbaĢ, ―KüreselleĢmenin Modern Devlet Maliyesine Etkileri‖, SayıĢtay Dergisi, Sayı:50-

51, 2003, s.91.

158 SavaĢ Çevik, ―KüreselleĢen Dünyada Vergi Politikası: Vergi Politikasıda DönüĢüm ve Küresel

Sonunlar‖, Vergi Dünyası, ġubat, Yıl:23, Sayı:170, 2004, s.155.

159

84

ihtiyaçlarını dikkate alarak değil uluslararası geliĢmeleri de gözeterek karar alma durumuna gelmiĢlerdir.

Vergi oranlarındaki düĢüĢ eğilimi kendisini özellikle kurumlar vergisi ve kar payı vergilemesinde göstermektedir. Avrupa Birliği‘nin katma değer vergisi ile özel tüketim vergilerinde üye ülkelerin vergi sistemlerini uyumlaĢtırma yönünde bir politikası olmasına rağmen dolaysız vergilerde böyle bir politikası yoktur. Bu durum küreselleĢme karĢısında ülkelerin vergi sistemlerini korunmasız bırakmakta ve vergi rekabeti vergi gelirlerinde azalmaya yol açmak süretiyle kamu maliyesinde önemli olumsuz etkilerde bulunmaktadır. Kurumlar vergisinin kapsamı, matrahı, ve oranları arasında farklılıklar bulunması kurumlar üzerinde az ya da çok vergi yükü oluĢmasına yol açar. Bu durum Ģirketlerin kuruluĢ ve yatırım yeri tercihini etkiler ve daha az vergi yükü üstlenecekleri yerleri tercih etmelerine neden olur. Böylece sermayenin daha avantajlı görünen ülke veya bölgelerde toplanması durumu ortaya çıkmaktadır. Bunun vergi gelirlerinde azalmaya veya vergi yükünün çeĢitli toplum kesimleri arasındaki dağılımında değiĢiklik pahasına yapıldığı açıktır. AB ve OECD ülkelerinin bu konuda yaptıklarına bakıldığında Ģöyle bir durumun ortaya çıktığı görünmektedir; kurumlar vergisi oranlarında 1980‘li yılların ikinci yarısından baĢlayarak ciddi bir düĢüĢ eğilimi yaĢanmaktadır. Aynı süreçte gelir vergisi tarifeleri de değiĢmiĢtir. Bu çerçevede bir yandan tarifelerdeki dilim sayısı azaltılırken diğer yandan oranlarda da düĢüĢe gidilmiĢtir. Ancak bütün bunlara rağmen gerek ―gelir ve karlar üzerinden alınan vergiler‖ gerekse ―kurum gelirleri üzerinden alınan vergiler‖in GSYĠH‘ya oranlarında 2000 yılı sonrasında düĢüĢler baĢlamıĢtır. Ancak 2001 yılından itibaren meydana gelen düĢüĢlere rağmen mevcut oranlar hala 90‘lı yılların (örneğin 1990 ve 1995 yılları) oranlarının üzerindedir. Bunun anlamı ülkeler vergi oranlarını indirirken, vergi gelirlerinde karĢılaĢacakları kayıpları o verginin tabanını geniĢletme suretiyle telafi etmiĢler ve bu nedenle vergi gelirlerinin reel düzeyinde bir gerileme olmamıĢtır. ġüphesiz genel eğilim bu olmamakla birlikte her iki organizasyon da üye ülkelerin küçük bir kısmında farklı eğilimlerin olması mümkündür160.

Hubbard (2007); kurumlar vergisinin verimsiz olduğunu öne sürmektedir. Bunu da Hassett & Mathur (2006) kanıtlamaktadır, onlara göre, kurumlar vergisinin %1 oranında bir artıĢ sonucu % 0.8 oranında üretim ücreti azalmaktadır (The

160

85

Manufacturing Wage Rate). Bunun nedeni ise, yüksek kurumlar vergisi oranı firmaların sermaye maliyetini yükselterek yatırım yapma isteği ve miktarı azalmaktadır, aynı zamanda çalıĢanların mevcut sermaye kaynaklarının miktar ve kalitesi ve bunun sonucu olarak da etkinliği ve ücretin de azalmaktadır161.

Burada karĢımıza Ģu sorun çıkmaktadır; kurumlar vergisi sermayeden elde edilen geliri vergilendirmekte, aynı zamanda bireysel düzeyde de bu gelir vergilenmektedir. Bazı ülkeler bunu önlemek için bireysel vergileri ve sermaye kazançları vergisini azaltmaktadır, ama yine de çifte vergilendirme mevcuttur. Yeni vergi analizlerine göre, sermaye kaynakları arzı uzun dönemde son derece elastiktir. Böylece sermayenin vergilendirmesi son derecede verimsizdir ve mevcut sermaye stokunu düĢürür ki her vergi için verimlilik ve büyüme önemli bir faktördür. Sermaye gelirlerinin vergilendirmesi, sermaye maliyetini yükseltmekte ve böylece yatırımlar ve büyüme azalmaktadır.

Gilchrist & Zatrajest (2007) yaptıkları araĢtırmaya göre, sermaye maliyetinin %1 artıĢı halinde, yatırımların 50-75 baz puan (basis point) bir azalma kaydedilir, uzun dönemde de sermaye stokun % 1 oranında azaltmaktadır162.

Prescott (2004) ve Rogerson (2007)‘e göre bireysel gelir üzerine yüksek marjinal vergi oranları uygulamak emek çabasını (Labor effort) azaltmaktadır163.

Dünya Bankası‘nın araĢtırmalarına göre vergi ödemelerinde kolaylıklar sağlamak, daha iyi eğitim ve altyapı sistemleri oluĢturmak, daha küçük enformal sektör, yatırımların GSYĠH‘daki payını artırmaktadır. Bunun yanı sıra az gelimiĢ ülkelerde Laffer Eğirisi‘ne göre, vergi oranları artırıldığı zaman, GSYĠH içindeki gelirin payı azalmaktadır. Günümüzde 19 ülkede* sabit (düz) oranlı bir vergi sistemi uygulanmaktadır. Bu vergi sistemleri genellikle düĢük bir marjinal vergi oranı uygulamaktadır.

161 R. Glenn Hubbard, ―The Corporate Tax Myth‖, Wall Street Journal, Articales and commentary, July

2007, www.aei.org/articale/26553 (04.10.2010).

162 Simon Gilchrist ve Egon Zakrajest, ―Investment and The Cost of Capital: New Evidence From The

Corporate Bond Market‖, National Bureau of Economic Research, Working Paper No: 13174, Cambridge, June 2007, s. 21.

163 Edward C. Prescot, ―Why Do Americans work More Than Europeans?‖, The Wall Street Journal,

21.10.2004, s. 2.

* Bu ülkeler (Bulgaristan, Albanya, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Georgia, Guernsey, Kazakhstan, Island,

Irak, Jersy, Kırgızistan, Latvia, Lithuania, Makedonya, Montenegro, Mauritius, Romanya, Rusya, Sırbistan, Slovakya, Ukrayna) Daha fazla bilgi için www.en.wikipedi.org/wiki/flat_taxǂ cite_note_27.

86

Vergi reformu için bazı kolay adımlar bulunmaktadır. Birincisi, istisna ve muafiyetleri arttırmak, bazı faaliyetlerin teĢvik amacıyla daha farklı bir vergi elde edilebilir ve aynı zamanda vergi indirimlerin yarattığı etkilerinin aynısını yaratbilir. Ġkincisi ise, Laffer eğirisindeki en etkin noktaya ulaĢmaktır. Yani vergi indirimlerin belli bir sıınıra kadar düĢürülmesi ki, en fazla gelir elde edilsin. Bu tür amaçlara ulaĢmak için belli vergiler kullanılabilir. Mesela belli mallar üzerine konan veya belli sınıflar üzerine konan vergiler, ya da belli bir gelir kaynağına konan bir vergi veya farklı bir Ģekilde vergilenmesi ile sağlanabilir. Son olarak bir takım vergi indirimleri uygulanılabilir.

GeliĢtirme uzmanları ve yatırım bankalarına göre, yerli ve yabancı yatırımcıları çekmek amacıyla kurumlar vergisini düĢürmek bir odak noktası teĢkil etmektedir. Bununla beraber vergi oranlarının, genel faiz oranlarının düzeyine etkisi vardır. Yüksek kurumlar vergisi oranları firmaların sermaye maliyetini yükseltmekte ve yatırımlar azalmaktadır. Bu da firmaların hisse senedlerine ve kredi piyasasındaki fonlara olan taleplerini azalmaktadır, bu etkide piyasadaki faiz oranların azalması Ģeklinde yansımaktadır. Buna karĢın kurumlar vergisinin oranı düĢürülürse faiz oranlarının yükselmesine neden olmaktadır (tersine kurumlar vergisi oranlarını düĢürülmesi faiz oranlarını yükseltmek eğilimindedir)164.

Gelir ve sermaye üzerine konan gelir vergi oranları faiz oranlarına ters bir etki yaratmaktadır. Bireylerin tasarruf ve yatırım kararları, vergiden sonra elde edilen kazanca bağlıdır. KiĢisel vergi oranlarındaki bir azalma, kredi ve sermaye piyasalarındaki fon arzını artmaktadır ve böylece faiz oranları düĢmektedir. Bunun sonucu da sermaye maliyeti azalır ve yatırım yapma isteği artar. Böylece kiĢisel gelir vergisi ve kurumlar vergisine bakılmaksızın yatırım ve sermaye maliyetleri azalmaktadır.

Dünyada kiĢisel gelir vergisi ve kurumlar vergilerini düĢürmeye yönelik bir trend vardır. Mesala Fransa, Almanya, kuzey Ġrlenda, Singapor, ve Vietnam‘da kurumlar vergilerini düĢürme tedbirleri alınmıĢtır ki bu ülkelerdeki kurumlar vergisi Amerika‘dakindan daha düĢüktür. Mitchell‘e göre, adı geçen ülkelerin yanı sıra,

164 John A. Tatom, ―Is Tax Policy Retarding Growth in Morocco?‖, Networks Financial Institute at

87

Kanada, Rusya, Avustralya ve Yenizelanda‘da kurumlar vergisi oranlarını düĢürmeye yönelik politikalar izlenlenmektedir165.

Bu vergi oranlarını (kurumlar vergisi oranı) düĢürme düĢüncesi Amerika‘da 1981 yılında baĢlamıĢtır. Daha sonra tüm ülkeler vergi oranlarını düĢürmek için bir yarıĢ içine girdiklerini söyleyebiliriz. Norway ve Sweden‘de sırasıyla kurumlar vergisi oranları %5 -% 60‘tan % 28 oranına düĢürmüĢtür. Kurumlar vergisi oranı AB‘de ortalama olarak % 26 oranındadır ve düĢmeye yönelik bir trend içindedir. Mitchell‘e göre Avrupa‘da 1996 yılında bu vergi ortalaması % 38‘di, 2007 yılında ise, bu oran % 24.2‘ye düĢmüĢtür166. ġekil 4‘te kurumlar vergisinin nasıl geliĢtiğini görünmektedir.

ġekil 4: Avrupa ile ABD‘de Kurumlar Vergisindeki Fark

Kaynak: KMPG (Corporate and Indirect Tax Survey 2007) verilerinden yararlanarak hazırlanmıĢtır.

Tüm geliĢmiĢ ülkeler (ABD hariç) kurumlar vergisi oranını düĢürmüĢtür. Bu vergi sanayileĢmiĢ ülkelerdeki ortalama 20 puan kadar bir düĢüĢ kaydetmiĢtir. Tüm Avrupa ülkeleri (refah seviyesi daha yüksek olan Fransa ve Ġsveç) düĢük bir kurumlar vegisi oranına sahiptir ve ABD‘den daha iyi bir konumdadır. ġekil 4‘e göre, Avrupa‘da kurumlar vergisi oranı 1996 yılından 2007‘ye kadar yaklaĢık 14 puan kadar bir düĢüĢ kaydetmiĢtir. ABD‘de ise bu oran % 40 seviyesinde seyretmektedir. Yani ABD‘de AB‘den 16 puan kadar yüksektir.

165

Daniel J. Mitchell, ―Corporate Taxes: America Is Falling Behind‖, Cato Institute,Tax & Budget

Bulletin, No.48, July 2007, s.1.

166 Mitchell, s.1. 20% 25% 30% 35% 40% 1995 1997 1999 2001 2003 2005 2007 ABD AB

88

Toplam vergi gelirleri açısından ise, mesala OECD ülkeleri son 20 yılda gelir eĢitsizliği artıĢını dengelemek için geliĢmiĢ ülkeler daha fazla vergi almakta ve daha fazla harcama yapmaktadırlar167. Ancak devletlerin amacı gelir dağılımında tam eĢitlik ise, ortalama gelir üzerindeki tüm farklılıklar vergilendirilerek bu vergileri ortalamanın altında geliri olanlara transfer edebilirler. Eğer hükümetler tam eĢitlik yerine sadece gelir eĢitsizliğinin derecesini azaltmayı amaçlıyorlarsa, yüksek gelirli olanlar daha yüksek oranlarda vergilendiren bir politika uygulayabilirler. ġekil 5‘e bakıldığında OECD ülkelerinin toplam vergi gelirlerinin GSYĠH içindeki payı görülecektir.

ġekil 5: OECD Ülkelerinde Toplam Vergi Gelirlerinin GSYĠH içindeki Payı

Kaynak: OECD, Country Statistical Profile 2010.

ġekil 5 ve tablo 9‘a göre, toplam vergi gelirlerinin GSYĠH içerisindeki payının en yüksek olduğu danimarka ve Ġsveç‘te görülmektedir. Buna karĢın toplam vergi gelirlerinin payının en düĢük olduğu Meksika ve Türkiye‘de görülmektedir.

167 OECD, ―Growing Unequal? Income Distribution and Poverty in OECD Countries‖, 2008, s.16.

www.source.org/upload/8108051etemp.pdf (05.10.2010). 0 10 20 30 40 50 60 M EX TU R KO R USA JPN IRL SV K CHE AU S G RC C A N ES P N ZI POL GBR O EC D ISL D EU PRT CZE SV N N LP LU X H U N N O R FI N A U T

FRA ITA BEL SWE DNK

89

Tablo 9: OECD Ülkelerinde Toplam Vergi Gelirlerinin GSYĠH‘daki Payı

Ülkeler 1955 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2005 2007 2008 Avustrlia 21.7 22.4 21.5 25.9 26.7 28.3 28.5 28.8 31.1 30.8 30.8 ---- Avustrya 29.9 30.6 33.8 36.6 38.9 40.8 39.7 41.4 43.2 42.3 42.3 42.9 Belçika 24 26.5 33.9 39.5 41.3 44.4 42 43.6 44.9 44.7 43.9 44.3 Kanada 21.4 23.8 30.9 32 31 32.5 35.9 35.6 35.6 33.4 33.3 32.2 Çek Cum ---- ---- ---- ---- ---- ---- ---- 37.5 35.3 37.6 37.4 36.6 Denimrka 23.3 25.2 38.4 38.4 43 46.1 46.5 48.8 49.4 50.8 48.7 48.3 Finlandya 26.9 27.2 31.5 36.5 35.7 39.7 43.5 45.7 47.2 44 43 42.8 Fransa ---- ---- 34.1 35.4 40.1 42.8 42 42.9 44.4 43.9 43.5 43.1 Almanya 30.8 31.3 31.5 34.3 36.4 36.1 34.8 37.2 37.2 34.8 36.2 36.4 Yunanist. ---- ---- 20 19.4 21.6 25.5 26.2 28.9 34 31.4 32 31.3 Macaristn ---- ---- ---- ---- ---- ---- ---- 41.3 38 37.3 39.5 40.1 Izelande ---- ---- 27.4 30 29.6 28.2 30.9 31.2 37.2 40.6 40.9 36 Irelanda 23.6 20.5 28.5 28.8 31.1 34.7 33.1 32.5 31.3 30.4 30.8 28.3 Italya 30.5 34.4 25.7 25.4 29.7 33.6 37.8 40.1 42.3 40.8 43.5 43.2 Japonya 17.1 18.2 19.6 20.8 25.4 27.4 29.1 26.8 27 27.4 28.3 ---- Kore ---- ---- ---- 14.5 16.5 15.7 18.1 18.6 22.6 23.9 26.5 26.6 Luksmbr. ---- ---- 23.5 32.8 35.6 39.4 35.7 37.1 39.1 37.6 36.5 38.3 Meksika ---- ---- ---- ---- 14.8 15.5 15.8 15.2 16.9 18.1 18 21.1 Hollanda 26.3 30.1 35.6 40.7 42.9 42.4 42.9 41.5 39.7 38.5 37.5 ---- Yeni Zel. 26.7 27.3 26.1 28.7 30.8 31.3 37.4 36.6 33.6 37.4 35.7 34.5 Norveç 28.3 31.2 34.5 39.2 42.4 42.6 41 40.9 42.6 43.5 43.6 42.1 Polanda ---- ---- ---- ---- ---- ---- ---- 36.2 32.8 33 34.9 ---- Portakiz 15.3 16.2 18.4 19.7 22.9 25.2 27.7 32.1 34.1 34.7 36.4 36.5 Slovakya ---- ---- ---- ---- ---- ---- ---- ---- 34.1 31.4 29.4 29.3 Ġspanya ---- 14 15.9 18.4 22.6 27.6 32.5 32.1 34.2 35.7 37.2 33 Ġsveç 24 25.5 37.8 41.2 46.4 47.4 52.2 47.5 51.8 49.5 48.3 47.1 Ġsziçre 19.2 19 19.3 23.9 24.7 25.5 25.8 27.7 30 29.2 28.9 29.4 Turkiye 11.9 11.5 9.3 11.9 13.3 11.5 14.9 16.8 24.2 24.3 23.7 23.5 BirleĢik K 29.7 28.5 36.7 34.9 34.8 37 35.5 34 36.4 35.8 36.1 35.7 ABD 23.6 26.5 27 25.6 26.4 25.6 27.3 27.9 29.9 27.5 28.3 26.9 Slovenye ---- ---- ---- ---- ---- ---- ---- 39.2 37.5 38.6 37.8 37.1 OECD Ortalama 23.9 24.5 27.5 29.4 30.9 32.6 33.7 34.7 36 35.7 35.8 ----

Kaynak: OECD Factbook 2010: Economic, Environmental and Social Statistics, 2010.

Tüm dünyada etkisini gösteren vergi rekabetinin yansımasının bir sonucu, özellikle küçük ülkeler kurumlar vergisi oranlarını çok daha fazla düĢürmüĢtür. Ancak mali rekabetin varlığı büyük ülkeleri de vergi oranların aĢağı çekmeye zorlamıĢtır. 2000‘li yılların baĢına kadar OECD ülkelerinde ortalama kurumlar vergisi oranı önceden belirtildiği gibi 20 puan kadar düĢmüĢtür. Aynı Ģekilde son yıllarda AB içerisinde birçok ülkenin kurumlar vergisi oranlarında önemli indirimler yaptığı görülmektedir. Bu son indirimlerin sonucunda 2000‘li yıllarda bazı ülkelerin vergi gelirlerinin GSYĠH içindeki paylarında azalmalar yaĢanmasına rağmen OECD ortalamasına göre vergi gelirlerinde az bir artıĢ yaĢanmıĢtır.

KüreselleĢme sürecinde vergi politikalarında yaĢanan dönüĢüm tüketim üzerinden alınan vergileri de etkilemiĢtir. Tablo 10‘da bunu görmek mümkündür. Birçok OECD ülkesinde tüketim vergilerinin toplam vergi gelirinin toplam vergi gelirleri içerisindeki payının arttığı görülmektedir.

90

Tablo 10: Gelir ve Tüketim Üzerinden Alınan Vergilerin Toplam Vergi Gelirleri Ġçindeki payı

Ülkeler Gelir Üzerinden Alınan Vergiler/ Toplam

Vergiler Tax on Good and Services/Tolal Tax

1985 2000 2008 1985 2000 2008 Avustralia 54.5 58 59.7(07) 32.8 28.7 26.6(07) Austuria 26.4 28.4 30.7 32.5 28.5 27 Belçika 40.4 38.4 37.5(07) 25.4 25.3 25.1(07) Kanada 44.1 50 49.4 31.8 42.2 32.4 Çek Cumh. 25.4(93) 22.7 23.3 33.3(93) 31.62 31.2 Denimarka 57.7 60.3 60.5 34.3 32 32.3 Finlendiya 40.7 43.1 39 33.8 28.9 30 Fransa 15.9 24.9 24.1 29.6 25.7 24.4 Almanya 34.7 30.1 31.9 25.6 28.1 28.9 Yunanistan 17.4 27.3 32.4 42.7 35.3 36.6 Macaristan 27.5(91) 24.2 25.8 33.1(91) 40.4 37.2 Iceland 22.6 39.8 49.4 61 44 35.8 Ireland 34.5 42.2 37.4 44.4 37.5 37 Italya 36.8 33.1 34.5 25.3 27.8 24.4 Japonya 45.7 34.8 36.3(07) 14 19.2 17.9(07) Kore 26.4 28.7 30.9 59.4 38.3 31.6 Luksemburg 43.2 36 35.8 24.3 27.1 28.3 Meksika 22.1 27.2 24.7 64.7 53 58.7 Hollanda 26.3 25.2 29.1(07) 25.6 29.1 29.8(07) Yeni Zelnd. 69.4 60 59.7 23.1 34.6 34.2 Norveç 39.7 44.9 50.3 37.5 32.5 25.7 Polanda 22.3(91) 20.8 23(07) 26.2(91) 36 38.1(07) Portekiz 25.7 28 26.3 43.7 37.1 36.6 Slovakya 23.2(98) 20.5 20.8 34.4 36.1 36.6 Slovenye 16.5(95) 18.4 22.6 38.7 37.6 35.5 Ġspanya 24.8 28.2 30.5 28.4 29.6 25 Ġsveç 42.2 40.8 36.2 26.6 24.6 27.7 Ġsviçre 46 43.9 47 21.9 22.4 22 Turkiye 36.9 29.5 24.1 36 41.9 46 BirleĢik K. 38.6 38.1 39.8 31.5 32.3 28.8 ABD 45.3 50.6 46.7 18.8 16 17

Kaynak: OECD Stat Extracts, Country Statistical Profiles 2010.

www.state.oecd.org/Index.aspx?DatasetCode=CSP2010. (14.10.2010).

Aslında vergilemede etkinliğe daha fazla önem verilmesinin ne ölçüde tüketim vergilerine baĢvurmayı gerektirdiği hususu vergileme literatüründe uzun zamandan beri tartıĢılan bir konudur. Bu alanda yapılan amprik araĢtırmalarda tüketim vergilerinin etkinlik ilkesi açısından gelir vergilerine göre daha avantajlı olduğu ortaya konulmuĢtur. Bu konuda gelinen noktada ise, kesin olmamakla birlikte, geleneksel maliye anlayıĢının aksine optimal vergileme teorisinin tüketim vergilerine dikkat çekmesi yönündedir168.

168 Dilek Dileyici, Vergilemede Yeni Bir Eğilim: Gelir Vergisinden Tüketim Vergilerine‖, Kamu

Maliyesine ÇağdaĢ YaklaĢımlar, Ed:CoĢkun Can Aktan, Dilek Dileyici, Ġstiklal Y. Vural, Seçkın

91

KüreselleĢme ile birlikte ulus devlet kavramı zayıflamıĢ yerini entegre edilmiĢ bir dünya kavramına bırakmıĢtır. Bu durum vergileme alanında iki temel değiĢimle kendini göstermektedir: