• Sonuç bulunamadı

Umrâ Yoluyla Bağış

BÖLÜM 2: ZEYD B. SÂBİT’İN RİVÂYETLERİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ

2.1.9. Oruç/ Savm,Sıyam

2.1.11.1. Umrâ Yoluyla Bağış

Ömür, hayat anlamına gelen Umrâ, bir evde oturma hakkı gibi bir menfaati bir kimseye ömrü boyunca kullanmak üzere bağışlamak şeklinde tanımlanmıştır. Bir çeşit hibe olan umrâ ‘ bu evimi ömrüm/ömrün boyunca ya da yaşadığım/yaşadığın müddetçe ya da sağ olduğum/olduğun sürece sana verdim.’ gibi ifadelerle yapılır. ‘Ömür boyu’ ile

561 Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, 4: 115; Zehebî, Siyer, 14: 311.

562 Heysemî, Mecmeu’z-zevâid, 4: 202.

563 Dârimî, “Buyû‘”, 83; Buhârî, “Buyû‘”, 97; Şuf’a, 1; Müslim, “Müsâkât”, 133-135; İbn Mâce, “Şuf‘a”, 3; Ebû Dâvûd, “Buyû‘”, 73; Tirmîzî, “Ahkâm”, 33; Nesâî, “Buyû‘”, 109; Tahâvî, Şerhu Meâni’l-âsâr, 4: 120-126.

Hz.

Peygamber Zeyd b. Sâbit Hârice Ebu'z-Zinâd İbn Ebi'z-Zinâd Gâziyye Ebû Ahmed b. Zür'a Muh. b. Ali Taberânî Ömer

Câbir .Ebû Hureyre

137

sınırlandırıldığı için bu ismi almıştır.564 Bu konuda Zeyd b. Sâbit’ten gelen rivâyet şöyledir: َّدَح " : تِباَث ِنْب ِدْيَز ْنَع ،ِّيِرَدَمْلا رْجُح ْنَع ، سُواَط ْنَع ،و رْمَع ْنَع ،ُناَيْفُس اَنَ ث َلَعَج َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُللها تَّلَا َّيِبَّنلا َّنَأ ِثِراَوْلِل ىَرْمُعْلا ł :ًةَّرَم َلاَقَو ىَرْمُعْلاِب تَضَق" ł

Bize Süfyân, Amr’dan, o Tâvûs’tan, o Hucr el-Mederî’den, o da Zeyd b. Sâbit’ten şunu nakletti: “ Rasûlullah (s.a.v.) umrânın mirasçıya ait bir hak olduğuna hükmetti.” Bir keresinde de “Umrâ ile hüküm verdi.” demiştir.565

Ahmed b. Hanbel’in hadisi aldığı şeyhi Süfyân, büyük hadis imamı, meşhur sika muhaddis Süfyân b. Uyeyne’dir.(ö.198/814)Amr b. Dînâr’ın hadislerini ondan daha iyi bilenin olmadığı, ömrünün sonlarına doğru hafızasının biraz gerilediği söylenmiştir.566

Amr b. Dînâr da (ö. 126/744) sika, sebt oluşunda ihtilafın olmadığı tâbiûnun fakih ve muhaddislerindendir.567 Onun hocası Tâvûs b. Keysân (ö. 106/724) hakkında 30. hadiste bilgi verilmişti. İbn Hacer, Tâvûs’un hadisi aldığı râvî Hucr el-Mederî’yi (ö. ?) Baki b. Mahled’in sahâbe içinde saymasını Hucr’un irsâl yapmasına bağlar ve onun sahâbî olarak değerlendirilemeyecek kadar ma‘rûf biri olduğunu belirtir.568 Bu isnad,

râvîlerinin sika kimseler olması sebebiyle sahihtir.569

Bu rivâyet Müsnedde dört defa tekrar edilmiştir. Bunların birinde, Abdurrezzâk > Süfyân > İbn Ebî Necîh > Tâvûs > Racul > … şeklinde Hucr el-Mederî’nin isminin müphem bırakıldığı bir tarikle gelmiştir. Bu hadisin umrâ ile birlikte rukbâ konusunu da

564 Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk, 587; Hammâd, Sözlük, 357; H.Mehmet Günay, “Rukbâ”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, (Ankara: TDV yayınları, 2008), 35: 218-219.

565 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5: 182; a.mlf, Müsned, Thk. Şuayb el-Arnaût, 35: 461.

566 İbn Sa'd, et-Tabakât, 8: 59; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 4: 94; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Ta’dîl, 1: 32, 54; 4: 225; İbn Hibbân, es-Sikât, 6: 403-404; Mizzî, Tehzîbü'l-Kemâl, 11: 177-8; Zehebî, Siyer, 8: 454-475; İbn Hacer, Takrîb, 395.

567 İbn Sa'd, et-Tabakât, 8: 40-41; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 6: 328; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Ta’dîl, 6: 231; İbn Hibbân, es-Sikât, 5: 167; Mizzî, Tehzîbü‟l-Kemâl, 22: 5-13; Zehebî, Siyer, 5: 300-307; İbn Hacer, Takrîb, 734.

568 İbn Sa'd, et-Tabakât, 8: 95; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 3: 73; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Ta’dîl, 3: 267; İbn Hibbân, es-Sikât, 4: 177; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 5: 475; Zehebî, Kâşif, 1: 314; İbn Hacer, el-İsâbe, 300; a.mlf, Takrîb, 226.

569 Ahmed b. Hanbel, Müsned, Thk. Şuayb el-Arnaût, 35: 461.

138

içeren metni şöyledir: “ اَهَرِمْعُأ يِذ لِل ى َرْمُعْلاَو ،اَهَبِقْرُأ يِذ لِل ىَبْقُّرلا َلَعَج َم لَسَو ِهْيَلَع ُالله ى لَص ِالله َلوُسَر نَأ ” İkinci tarik, Abdurrezzâk > Ma‘mer > Amr > Tâvûs > Hucr el-Mederî >… yoluyla ِثِراَوْلِل ىَرْمُعْلا metniyle yer almıştır. Üçüncüsü, Abdurrezzâk, İbn Bekr ve Ravh >İbn Cüreyc > Amr b. Dînâr > Tâvûs > Hucr el-Mederî >… tariki ve ِثاَريِمْلا يِف ىَرْمُع ْلا lafzıyla; dördüncüsü de Abdullah b. el-Hâris > Şibl > Amr > Tâvûs > Hucr el-Mederî tarikiyle umrâve rukbânın birlikte yer aldığı “ َلَ ،ُهَتاَمَمَو ُهاَيْحَم ِهِرِمْعُمِل َيِهَف ،ىَرْمُع َرَمْعَأ ْنَم

َش َبَق ْرَأ ْنَمَف ،اوُبِقْرُت

ِثاَريِمْلا ُليِبَس َوُهَف ،اًئْي ” lafzıyla tahric edilmiştir.570

Bu tariklerde bulunan râvîlerden Abdurrezzâk ve Ma‘mer hakkında 6. hadis, İbn Cüreyc hakkında 15. hadis, Ravh b. Ubâde hakkında ise 14. hadisin tahricinde bilgi verilmişti. Hadisi Tâvûs’tan alan İbn Ebî Necîh (ö. 131/749) sika kabul edilmekle birlikte tedlis yapması ve kaderî düşüncede olması sebebiyle eleştirilmiş bir râvîdir. Amr b. Ubeyd ile dostluğunun bu görüşü benimsemesinde etkili olduğu belirtilmiştir. Buhârî onu ‘fîhi nazar’ şeklinde cerhetmiştir.571 Ahmed b. Hanbel’in hocalarından olan İbn Bekr, Muhammed b. Bekir b. Osman el-Bursânî hakkında 15. hadiste bilgi verilmişti. Abdullah b. el-Haris (ö. ?) Müslim ricalinden İbn Hibbân’ın es-Sikât’ında yer verdiği sika bir râvîdir.572 Onun hocası Şibl b. Abbâd el-Mekkî (ö.148/764) kaderî düşüncede olmakla eleştirilmiş sika bir râvîdir.573 Şuayb el-Arnaût Müsned’e yaptığı tahkikinde bu rivâyetlerin isnadının sahih olduğunu belirtmiştir.574 Müsned’de geçen rivâyetlerin isnad şeması şöyle gösterilebilir:

570 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5: 189; a.mlf, Müsned, Thk. Şuayb el-Arnaût, 35: 506, 508, 509, 510.

571 İbn Sa‘d, et-Tabakât, 8: 44; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 5: 233; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 5: 3; İbn Hibbân, es-Sikât, 3: 141; Zehebî, Siyer, 6: 125-126; İbn Hacer, Takrîb, 552.

572 Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 5: 67; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 5: 147; İbn Hibbân, es-Sikât, 8: 336; İbn Mencûye, Ricalu Sahihi Müslim, 1: 349; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 14: 394-395; Zehebî, Kâşif, 1: 544; İbn Hacer, Takrîb, 498.

573 Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 4: 257; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 4: 380-381; İbn Hibbân, es-Sikât, 8: 312; Kelâbâzi, Ricalu sahihi Buhârî, 1: 355; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 12: 356-358; Zehebî, Kâşif, 1: 478; İbn Hacer, et-Takrîb, 430.

139

Hadisin geçtiği diğer kaynaklar ise şunlardır: Tayâlisî, Şu‘be >Amr >.. tarikiyle;

Abdurrezzâk, Süfyân >İbn Ebî Necîh >...; ayrıca Ma‘mer, İbn Cüreyc > Amr > …

tarikiyle; İbn Ebî Şeybe, Süfyân > Amr > … tarikiyle; İbn Mâce, Hişâm b. Amr > Süfyân >Amr > … tarikiyle rivâyete yer vermiştir. Rukbâ ve Umrâ isimli bab başlıkları açan Nesâî ise hadisi pek çok tarikle eserine almıştır.575

Bu hadisi Zeyd b. Sâbit dışında pek çok sahâbî de rivâyet etmiştir. 576 Zeyd b. Sâbit rivâyetlerinin isnad şeması şu şekilde gösterilebilir:

2.1.11.2. Rukbâ

Ölüm şartlı hibe adı da verilen rukbâ mal sahibinin başka birine: “Şu evi sana rukbâ yolu ile verdim. Sen benden önce ölürsen mal bana geri dönecek. Ama ben daha önce

575 Tayâlisî, Müsned, 1: 506; Abdurrezzâk, el-Musannef, 9: 186; İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, 4: 509; a.mlf, Müsned, 1: 101; İbn Mâce, “Hibât”, 3; Nesâî, “Rukbâ”, 2; “Umrâ”,1.

576 Buhârî, “Hibe”, 30; Müslim, “Hibât”, 20-32; Ebû Dâvûd, “Buyû‘”, 85-86; Tirmîzî, “Ahkâm”, 15. Hz.

Peygamber

Zeyd b.

Sâbit el-Mederî Hucr Tâvûs

Amr Süfyân Ma'mer Abdurrezzâk İbn Cüreyc Ahmed b. Hanbel İbn Bekr Ravh Şibl b. el-Hâris Abdullah İbn Ebî Necih Hz. Peygamber Zeyd b. Sâbit Hucr el-Mederî Tâvûs Amr Süfyân İbn Ebi Şeybe Hişâm b. Ammar İbn Mâce Muh. b. Abdullah Nesâî

Ma'mer Mübârek İbn Hibbân Muh. b. Hatim İbn

Cüreyc Abdurrezzâk

Şu'be Tayâlisi Amr b. Ali İbn

Tâvûs

Süfyân Muh. b. Abdullah

Ma'mer Mübârek İbn b.Ubeyd Muh. İbn Ebi

Necih

Tavus

İbn Ebi

Necih Süfyân Veki' Abde Amr Ma'mer

İbn

Mübârek Muh. b. Ubeyd

Nesâî

140

ölürsem mal senin olacak” demesi sureti ile yapılır. Bu durumda iki kişiden her biri arkadaşının ölümünü beklediği için böyle isimlendirilmiştir.577 Bu konuda Zeyd b. Sâbit’ten gelen rivâyet şudur:

، سُواَط ْنَع ، حيَِنَ ِبيَأ ِنْبا ِنَع ،اَنْ يَلَع ُه ََّْمَأ ،ُناَيْفُس اَنَ ثَّدَح ،ِنَْحَّْرلا ُدْبَع اَنَ ثَّدَح : تِباَث ِنْب ِدْيَز ْنَع ، لُجَر ْنَع

ِهْيَلَع ُللها تَّلَا ِللها َلوُسَر َّنَأ"

ِثِراَوْلِل تَبْ قُّرلا َلَعَج َمَّلَسَو "

Bize Abdurrahman tahdis etti. (o) dedi ki: Bize Süfyân imla ettirerek İbn Ebî Necîh’ten, o Tâvûs’tan, o bir adamdan, o da Zeyd b. Sâbit’ten Rasûlullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) rukbânın vârise (ait bir hak olduğuna hüküm) verdi.”578

Ahmed b. Hanbel’in hocası büyük muhaddis Abdurrahman b. Mehdî hakkında 24. hadis, Süfyân b. Uyeyne, İbn Ebî Necîh, Tâvûs ve bu tarikte racul olarak geçmesine karşın diğer tariklerden isminin Hucr el-Mederî olduğu bilinen râvî hakkında 42. hadisin tahricinde bilgi verilmişti.

Hadis Müsned’de üç defa daha tekrar edilmiştir. İlki, Abdurrezzâk > Süfyân… şeklinde gelmiştir. İkincisi, İbrâhim b. Hâlid > Rabah b. Zeyd es-San‘ânî > Ömer b. Habîb … ; üçüncüsü de, Abdullah b. el-Hâris > Şibl > Amr > Tâvûs > Hucr el-Mederî … şeklinde mübhem râvînin isminin Hucr olarak zikredildiği tarikle tahric edilmiştir.579

Bu rivâyetlerde yer alan râvilerden İbrâhim b. Hâlid b. Ubeyd el-Kureşî (ö. 200/816) İbn Hibbân’ın es-Sikât’ında yer verdiği sika bir muhaddistir.580 Onun hadisi aldığı râvi

Rabâh b. Zeyd es-San‘ânî (ö. 187/803) Ebû Hâtim ve Nesâî’nin sika dediği güvenilir bir râvîdir.581 Ömer b. Habib (ö. ?) de Yahyâ b. Maîn ve Ahmed b. Hanbel’in sika ve

577 Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk, 483; Hammâd, Sözlük, 284; Günay, ‘Rukbâ’, 35: 218-219. Ayrıca bkz. Zuhaylî, İslâm Fıkhı, 6: 156; Itr, İ‘lâmu’l-enâm, 3: 199-202.

578 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5: 187; a.mlf, Müsned, Thk. Şuayb el-Arnaût, 35: 493.

579 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5: 189; a.mlf, Müsned,, Thk. Şuayb el-Arnaût, 35: 506, 509, 510.

580 Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 1: 248; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 2: 97; İbn Hibbân, es-Sikât, 8: 59; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 2: 79-80; İbn Hacer, et-Takrîb, 107; Muhammed Mehdi v.dğr. , Mevsuati akvâli Dârekutnî, 35. (Onun hadislerini sadece Ebû Dâvûd ve Nesâî’nin tahric etmiştir.)

581 İbn Sa‘d, et-Tabakât, 8: 108; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 3: 315-316; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 3: 490; İbn Hibbân, es-Sikât, 8: 241; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 9: 43-45; ; Zehebî, Kâşif, 1: 390; İbn Hacer, Takrîb, 317. (Sadece Ebû Dâvûd ve Nesâî ondan hadis tahric etmiştir.)

141

hafız şeklinde vasfettiği güvenilir bir muhaddistir.582 Mübhem râvînin Hucr el-Mederî olduğu kabul edilirse, ravîleri sika kimseler olan bu rivâyetin isnadı sahih olmaktadır.583 Abdurrezzâk kanalıyla gelen ilk hadiste daha önce geçen umrâ konusu ile ilgili ىَرْمُعْلاَو

أ يِذ لِل

اَهَرِمْع kısmı bulunmaktadır. Yukarıda müphem bırakılan râvînin de Hucr el-Mederî olduğunu gösteren İbrâhim b. Hâlid kanalıyla gelen rivâyette de, rukbâ yapmayın َلَ

ْرُت

اوُبِق şeklinde nehiy sîgası ile gelmiştir. Sonrasında ise “ ِثاَريِمْلا ُليِبَسَف ، َبَقْرَأ ْنَمَف " kısmında rukbâ yapılan malın, rukbâ yapılan kişinin mirasına dahil olduğu belirtilmiştir. Yine umrâ konusunun da yer aldığı, Abdullah b. el-Hâris kanalıyla gelen son rivâyetin metni şu şekildedir. “ ُليِبَس َوُهَف ،اًئْيَش َبَقْرَأ ْنَمَف ،اوُبِقْرُت َلَ ،ُهَتاَمَمَو ُهاَي ْحَم ِهِرِمْعُمِل َيِهَف ،ىَرْمُع َرَمْعَأ ْنَم ِثاَريِمْلا ” Müsned’de geçen rivâyetlerin isnad şeması şöyle gösterilebilir:

Hadisin geçtiği diğer kaynaklar ise şunlardır: Hadis Abdurrezzâk’ın Musannef’inde de bulunmaktadır. Ebû Dâvûd, Abdullah b. Muhammed > Ma‘kıl > Amr > Tâvûs > Hucr > … tarikiyle hadisi eserine almıştır.584 Nesâî, Hilâl b. Alâî > Alâî > Ubeydullah b. Amr > Süfyân > İbn Ebî Necîh > Tâvûs > Zeyd ve Muhammed b. Ali > Muhammed b. Yusuf > Süfyân > İbn Ebî Necîh > Tâvûs > Zeyd tarikiyle mürsel olarak hadise yer vermiştir. İbn Hibbân ve Taberânî de hadisi eserlerine almıştır.585 Hadisin isnad şeması şöyle gösterilebilir:

582 Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 6: 148; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 3: 104; İbn Hibbân, es-Sikât, 7: 172; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 21: 288-290; Zehebî, Mîzânü’l-i’tidâl, 3: 185; İbn Hacer, Takrîb, 715. (Buhârî, el-Edebü’l-Müfred’ine onun rivâyetlerini almıştır.)

583 Ahmed b. Hanbel, Müsned, Thk. Şuayb el-Arnaût, 35: 493.

584 Abdurrezzâk, el-Musannef, IX, 186; Ebû Dâvûd, “Buyû‘”, 87.

585 Nesâî, “Rukbâ”, 1; İbn Hibbân, Sahih, 11: 534; Taberânî, el-Mu’cemu’l-kebir, 5: 162, 163. Hz.

Peygamber Zeyd b. Sâbit

Hucr el-Mederî İbn Ebi Necih Süfyân Abdurrahman Abdurrezzâk Amr b. Dinâr Ömer b . Habîb Rabah İbrahim b. Halid Şibl b. el-HârisAbdullah

Ahmed b. Hanbel Tâvûs

142

2.1.12. Cihad

2.1.12.1. Savaşta hile yapmak

ُّيِناَرَ بَّئلا ُهاَوَر َو ، حِلاَص ِنْب َناَمْثُع ُنْب َيََْيَ اَنَ ثَّدَح ِدَّمَُمُ ْنَع ، ِبيَأ ِنيَثَّدَح ،َةَلاَضَف ِنْب ِلَّضَفُمْلا ُنْب ُةَلاَضَف انث : َلَاَق ُّيِرْصِمْلا َنيِدْشِر ُنْب ُدَْحَْأ َن ََّْجَع ِنْب َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُللها ىَّلَص َِّبَِّنلا َّنَأ :ِهيِبَأ ْنَع ، تِباَث ِنْب ِدْيَز ِنْب َةَجِراَخ ْنَع ،ِداَنِّزلا ِبيَأ ْنَع : َلاَق « ٌةَعْدَخ ُبْرَحْلا »

Taberânî şöyle rivâyet etti. (o) dedi ki: Bize Yahyâ b. Osman b. Sâlih ve Ahmed b. Rişdîn el-Mısrî tahdîs etti. O ikisi dedi ki: Bize Fedâle b. el-Mufaddal b. Fedâle anlattı. (o) dedi ki: Bana babam (Mufaddal b. Fedâle) Muhammed b. Aclân’dan, o, Ebu’z-Zînâd’dan, o, Hârice b. Zeyd b. Sâbit’den, o da babasından, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) “Savaş hiledir” dediğini rivâyet etti.586

Taberânî’nin hocalarından Yahyâ b. Osman b. Sâlih (ö. 282/895) teşeyyu‘ ile itham edilmiş ve zayıf olduğu söylenmişse de İbn Hacer onu sadûk olarak değerlendirmiştir. Kendi kitaplarının dışından yaptığı rivâyetlerde zayıf olduğu yönündeki tenkide ilave olarak ma‘rûf olmayan rivâyetleri olduğu şeklinde de eleştirilmiştir. Zehebî ise, Ebû Hâtim’in ‘onu tenkit ettiler’ (هيف اوملكت) şeklindeki cerhini eleştirerek bunun müfesser olmadığını ve böyle bir alimin bu şekilde cerh edilemeyeceğini söylemiştir.587 Fedale b. Mufaddal b. Fedale’yi (ö. 226/841) İbn Hibbân es-Sikât’ında zikretmiştir. Ancak Ebû Hâtim, onu kendisinden ilim yazılan biri olmamakla, Ukaylî de ‘fi hadîsihî nazar’

586 Taberânî, el-Mu‘cemu'l-kebîr, 5: 136. (Hadiste geçen Had‘a kelimesi aldatmak, hile yapmak, niyetinin aksini göstermek anlamına gelmektedir. Bu kelime “hud‘a” ve “hudea” şekillerinde de okunabilirse de en meşhur kırâati “had‘a”dır. Sa‘leb ve diğer Lisân âlimleri:“Hz. Peygamber’in (s.a.v.) lügati budur.” demişlerdir. Bkz. İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, 2: 14. Ayrıca Nevevi, Harpte küffara hîle yapmanın bütün ulemânın ittifakı ile caiz olduğunu, nasıl imkân bulunursa öyle yapılacağını ancak yalnız küffara verilen söz ve emânı bozmanın câiz olmadığını ifade eder. Nevevi, el-Minhâc, 12: 67-68.)

587 İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 9: 175; Mizzî, Tehzîbü‟l-Kemâl, 31: 462-464; Zehebî, Siyer, 13: 354-355; İbn Hacer, Takrîb, 1062; Nâyif b. Salâh, İrşadü'l-kâsi, 686-687.

Hz.

Peygamber Zeyd b. Sâbit

Tâvûs

İbn Ebi

Necih Süfyân

Abdurrezzâk Hucr Amr Ma'kıl Abdullah b.

Muh. Dâvûd Ebû Ubeydullah Alâî Hilal b. Alai Nesâî Muh. b.

Yusuf Muh. b. Ali

143

şeklinde cerhetmiştir.588 Babası Mufaddal b. Fedâle (ö. 181/797) Kütüb-i Sitte ricalinden sika, hafız bir muhaddistir. Cerh-ta’dîl âlimleri, İbn Sa‘d’ın onu ‘münkeru’l-hadîs’ olarak değerlendirmesini şaz bir görüş sayarlar.589 Mufaddal’ın şeyhi Muhammed b. Aclân (ö. 148/765) sika bir râvîdir. Ancak hafızasının zayıf olduğu söylenerek cerhedilmiştir.590 Hadisin diğer râvîleri Ebu’z-Zinâd ve Hârice b. Zeyd hakkında 3. hadisin tahricinde bilgi verilmişti. Bu isnad seneddeki Fedâle b. Mufaddal b. Fedâle’nin zayıf oluşu ve bu hadisteki teferrüdü dolayısıyla zayıftır.591

Ancak hadisin Câbir b. Abdullah, Ebû Hureyre, İbn Abbâs, Enes ve Âişe ve daha pek çok sahâbîden gelen şahitleri vardır.592 Hatta bu hadis mütevatir hadislerden sayılmıştır.593

Hadisin yer aldığı diğer kaynaklar ise şunlardır: Ebû Avâne, Allân b. Muğîra > Osman b. Hurrazâd, Ebû Yusuf el-Fârısî, Ebû’l-Ehvas el-Kâdî > Fedâle…kanalıyla tahric etmiştir.594 Tahâvî, Abdurrahman b. Cârud ve Ali b. Abdurrahman > Fedâle… yoluyla;

Temmâm, Ebu’l-Meymûn > Ca‘fer b. Muhammed > Fedâle… ve Hasan b. Habîb >

Allân b. Muğîra > Fedâle… yoluyla hadisi eserlerine almıştır.595

588 Ukaylî, Kitabü’d-Duafâ, 3: 1143; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 7: 79; İbn Hibbân, es-Sikât, 9: 10. Zehebî, Târîh, 16: 318.

589 İbn Sa‘d, et-Tabakât, 9: 524; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 8: 317; İbn Hibbân, es-Sikât, 9: 184; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 28: 415-419; Zehebî, Siyer, 8: 171-172; İbn Hacer, Takrîb, 967.

590 İbn Sa‘d, et-Tabakât, 7: 526-527; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 1: 196; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 8: 49; İbn Hibbân, es-Sikât, 7: 386-388; Mizzî, Tehzîbü‟l-Kemâl, 26: 101-108; Zehebî, Siyer, 6: 317-323; İbn Hacer, Takrîb, 877.

591 Heysemî Mecmeu’z-zevâid, 5: 412.

592 Buhârî, “Cihâd”, 156; Müslim, “Cihâd”, 17-18; Ebû Dâvûd, “Cihâd”, 92; Tirmîzî, “Cihâd”, 5; Heysemî, Mecmeu’z-zevâid, 5: 411-412; Suyûtî, Camiu’s-sağîr, 232.

593 Kettâni, Nazmu'l-mütenâsir minel hadisi’l-mütevatir, Thk. Şeref Hıcazi, (Mısır: Daru’l-kütübi’s-Selefiye, ts.), 143.

594 Ebû Avâne, Müstahrec, 4: 212.

595 Tahâvî, Şerhu Müşkili'l-âsâr, 7: 367; Temmâm, el-Fevâid. Thk. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî, (Riyad: Mektebetü’r-Rüşd, 1412/1992), 2: 281.

144