BÖLÜM 2: ZEYD B. SÂBİT’İN RİVÂYETLERİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
2.1.9. Oruç/ Savm,Sıyam
2.1.10.4. Meyveleri Olgunlaşmadan Satmak
Muhâdara531 adı verilen bu satış türünün yasaklığını bildiren Zeyd b. Sâbit rivâyeti şöyledir:
528 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5: 190; a.mlf, Müsned, Thk. Şuayb el-Arnaût, 35: 513.
529 İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, 4: 507; Tirmîzî, “Buyû‘”, 63; Tahâvî, Şerhu Meâni’l-âsâr, 4: 112; Taberânî, el-Mu‘cemu’l-kebîr, 5: 113.
530 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 8: 75-78; Buhârî, “Musâkât”,18; Müslim, “Buyû‘”, 81-86; Nesâî, “Muzâraâ”, 2; Tahâvî, Şerhu Meâni’l-âsâr, 4: 112.
Hz.
Peygamber Zeyd b. Sâbit İbn Ömer Nâfi' Muh. b. İshâk
İbrahim b.
Sa'd Yakub b. İbrahim
Ahmed b. Hanbel Yezîd b. Harun Hz. Peygamber Zeyd b.
Sâbit İbn Ömer Nâfi'
Muh.b. İshâk
İbrahim b.
Sa'd Yakub b. İbrahim Ahmed b. Hanbel Yezîd b. Harun Ahmed b. Hanbel Ali b. Şeybe Tahâvî Abdullah
b. Numeyr İbn Ebi Şeybe Ubeyd b. Gannem Taberânî Abde Hennâd Tirmîzî
127 ْهُّزلا ِنيَثَّدَح ،َقاَحْسِإ ِنْبا ِنَع ، ِبيَأ اَنَ ثَّدَح ،ُبوُقْعَ ي اَنَ ثَّدَح تِباَث ِنْب ِدْيَز ْنَع ، دْيَز ِنْب َةَجِراَخ ْنَع ،ُّيِر ِهْيَلَع ُللها ىَّلَص ِللها ُلوُسَر َلاَق :َلاَق ، :َمَّلَسَو " اَهُح َلََا َوُدْبَ ي تَّتَح َةَرَمَّثلا اوُعيِبَت َلَ"
Bize Ya‘kûb tahdîs etti. (o) dedi ki: Bana babam, İbn İshâk’tan nakletti. (o) dedi ki: Bana ez-Zührî, Hârice b. Zeyd’den, o da Zeyd b. Sâbit’ten nakletti. Zeyd b. Sâbit dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Meyveleri olgunlaştıkları belli oluncaya kadar satmayın”532
Ya‘kûb b. İbrâhim, İbrâhim b. Sa‘d hakkında bir önceki, Muhammed b. İshâk hakkında 35. hadiste, ez-Zührî hakkında ise 6. hadiste bilgi verilmişti. Bu isnad, İbn İshâk’tan dolayı hasen kabul edilmiştir. Hadis Müsned’de iki defa daha tekrar edilmiştir. Bu rivâyetlerde yasağın sebebi de nakledilmiştir. İlk rivâyet şöyledir:
ْنَع ،ِهيِبَأ ْنَع ،ِداَنِّزلا ِبيَأ ِنْب ِللها ِدْبَع ُنْب ِنَْحَّْرلا ُدْبَع اَنَ ثَّدَح ، دَّمَُمُ ُنْب ُسُنوُي اَنَ ثَّدَح تِباَث ُنْب ُدْيَز َلاَق :َلاَق ، دْيَز ِنْب َةَجِراَخ ِللها ُلوُسَر َمِدَق : َةَنيِدَمْلا َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُللها تَّلَا ُصُخ َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُللها تَّلَا ِللها ُلوُسَر َعِمَسَف ،اَهُح َلََا َوُدْبَ ي ْنَأ َلْبَ ق َراَمِّثلا ُعَياَبَتَ ن ُنْحَنَو ، اَم" :َلاَقَ ف ،ًةَمو َقَ ف ،ُماَشُقْلاَو ُناَمُّدلا اَنَ باَاَأ :َنوُلوُقَ ي ،َراَمِّثلا اوُعاَتْ با ِء َلَُمَه :ُهَل َليِقَف " ؟اَذَه تَّتَح اَهوُعَ ياَبَ ت َلََف" :َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُللها تَّلَا ِللها ُلوُسَر َلا اَهُح َلََا َوُدْبَ ي
Bize Yûnus b. Muhammed tahdîs etti. Dedi ki: Bize Abdurrahman b. Abdillah b. Ebu’z-Zinâd babasından, o, Hârice b. Zeyd’den nakletti. Dedi ki: Zeyd b. Sâbit şunu söyledi: “Rasûlullah (s.a.v.) Medîne’ye geldiği zaman, biz olgunlaştığı belirmeden önce meyveleri alıp satardık. Rasûlullah (s.a.v.) kavga seslerini işitince ‘bu nedir?’ diye sordu. O’na ‘bunlar meyveleri birbirlerine olgunlaşmadan sattılar. Sonra da ürüne duman/hastalık isâbet etti, kuşam vurdu (yeşillenmeden/olgunlaşmadan meyveleri döküldü)’ dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) ‘Meyveleri salahı görününceye/olgunlaştıkları belli oluncaya kadar satmayın’ buyurdu.”533
531 Buhârî, “Buyû‘”, 85-87, 93; Tahâvî, Şerhu Meâni’l-âsar, 4: 22-28. (Bu ifade Enes b. Malik’ten gelen merfu bir rivâyette Rasulullah’ın yasakladığı beş farklı satış türü olan Muhâkale, Müzâbene, Muhâdara, Mülâmese, Mülâbeze’den biri olarak geçmektedir. Buhârî bu konuyu iki rivâyete yer verdiği ‘Muhâdara babı’ nda ele almıştır.)
532 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5: 185; a.mlf, Müsned, Thk. Şuayb el-Arnaût, 35: 488.
533 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5: 190; a.mlf, Müsned, Thk. Şuayb el-Arnaût, 35: 516.
38
128
Ahmed b. Hanbel’in hadisi aldığı şeyhi Yûnus b. Muhammed (ö. 207/823 ) rivâyetlerine Kütüb-i Sitte’de yer verilen sika, sebt, hafız bir muhaddistir. Ebû Hâtim ise onun sadûk olduğunu söylemiştir.534 Diğer râvîler Abdurrahman b. Abdullah b. Ebi'z-Zinâd, babası Abdullah b. Zekvân ve Hârice b. Zeyd hakkında 3. hadiste bilgi verilmişti. Bu isnad da İbn Ebi’z-Zinâd dolayısıyla hasen sayılmıştır.535
İlk kısmı İbn Ömer rivâyeti, ikinci kısmı Zeyd’den gelen arâyâ satışı ile ilgili olan diğer rivâyet de şu şekildedir:
َي ُنْب ُدَّمَُمُ اَنَ ثَّدَح َرَمُع ِنْبا ِنَع ، ِلَاَس ْنَع ،ِّيِرْهُّزلا ِنَع ، يَْسُح ُنْب ُناَيْفُس اَنَأَبْ نَأ ،َديِز " : َلاَق َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُللها ىَّلَص ِِّبَِّنلا ِنَع ، ٌةَرَمَث ُعاَبُ ت َلَ ." اَهُح َلََا َوُدْبَ ي تَّتَح ٌةَرَمَث ُعاَبُ ت َلََو ،ٍةَرْمَثِب ْيَز َيِقَلَ ف :َلاَق َلاَقَ ف َرَمُع َنْب ِللها َدْبَع ، تِباَث ُنْب ُد َر" : َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُللها تَّلَا ِللها ُلوُسَر َصَّخ " اَياَرَع يِف َلاَق ُناَيْفُس : َمِب اَهَ نوُعيِبَيَ ف ،اَهِب اوُرِظَتْنَ ي ْنَأ َنوُعيِئَتْسَي َلََف ِنيِكاَسَمْلِل َُُهوُت ْتَناَك ٌلْطَن اَياَرَعْلا" " ِهِرَمَث ْنِم اوُءاَش ا
Bize Muhammed b. Yezîd nakletti. (o) dedi ki: Bize Süfyân b. Huseyn, Zührî’den, o Sâlim’den, o, İbn Ömer’den, o da Hz. Peygamber (s.a.v.)’den şunu haber verdi: Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Meyve meyveyle satılmaz. Meyveleri salahı görününceye/olgunlaştıkları ortaya çıkıncaya kadar satmayın.” Sâlim dedi ki: Zeyd b. Sâbit, İbn Ömer’le karşılaşınca ‘Rasûlullah arâyâya ruhsat verdi.’ dedi.536 Süfyân şöyle dedi: “Arâyâ, yoksullara hibe edilen fakat onların beklemeye güç yetiremedikleri ve diledikleri meyve karşılığında sattıkları hurmadır.”
Bu tarikin râvîlerinden İbn Hanbel’in hocası Muhammed b. Yezîd (ö. 190/806) sika, sebt, hüccet bir muhaddistir.537 Onun hadisi aldığı Süfyân b. Huseyn (ö. 169-187/785-803 arası) sika sayılan bir râvîdir. Ancak Zührî’den yaptığı rivâyetlerde sağlam kabul edilmemiştir. Çok hata yapmakla da eleştirilmiştir. Halife Mehdi zamanında (h. 169-185/785-801) öldüğü söylenmekle birlikte Hârûn Reşid zamanının (h.186-193/802-809) ilk yıllarında öldüğü de belirtilir. İbn Hibbân onun sika olduğunu söylemekle kalmaz
534 İbn Sa‘d, et-Tabakât, 9: 339; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 8: 410; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 9: 246; İbn Hibbân, es-Sikât, 9: 289; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 32: 540-543; Zehebî, Siyer, 9: 273-276; İbn Hacer, Takrîb, 1099.
535 Ahmed b. Hanbel, Müsned, Thk. Şuayb el-Arnaût, 35: 516.
536 Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 192; a.mlf, Müsned, Thk. Şuayb el-Arnaût, 35: 524.
537 İbn Sa‘d, et-Tabakât, 9: 316; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 1: 260; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 8: 126; İbn Hibbân, es-Sikât, 7: 442; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 27: 30-34; Zehebî, Siyer, 9: 302-303; İbn Hacer, Takrîb, 909.
129
ayrıca ‘Mecrûhin’ türü kitaplardan isminin silinmesi gerektiğini de vurgular.538 Zührî
hakkında 6. hadiste bilgi verilmişti. Sâlim b. Abdullah b. Ömer (ö. 106/724) ise İbn Ömer’in Medîneli yedi fakihten sayılan sika âlim oğludur. Onun Hz. Ebû Bekir ve dedesi Hz. Ömer’den yaptığı rivâyetlerin mürsel olduğu da ifade edilmiştir.539 Müsned’de geçen bu rivâyetlerin isnad şeması şöyle gösterilebilir:
Müsned’deki bu rivâyetler İbn İshâk ve İbn Ebi'z-Zinâd’ın birbirini mütâbaâtı nedeniyle sahih liğayrihi olmaktadır. Ayrıca İbn Ömer, Câbir b. Abdullah, Enes b. Mâlik, İbn Ömer, Hz. Âişe ve Ebû Hureyre’den gelen rivâyetlerde540 vardır.
Bu rivâyetlerin yer aldığı diğer kaynaklar şunlardır: Buhârî, Leys > Ebu’z-Zinâd > Urve, Sehl b. Ebû Hasme > Zeyd yoluyla gelen bir tarike yer verir. Ayrıca bu senedin metninden sonra Ali b. Bahr > Hakkâm > Anbese > Zekeriyya > Ebu’z-Zinâd > Urve > Sehl > Zeyd şeklinde bir tarik daha verir.541
Ebû Davûd, Ahmed b. Sâlih > Anbese > Yûnus > Ebu’z-Zinâd > Urve > Sehl > Zeyd
kanalıyla; Tahâvî, Muhammed b. Abdullah > Anbese > Yûnus > Ebu’z-Zinâd > Urve > Sehl > Zeyd; Muhammed b. Süleyman > İbrâhim b. Humeyd et-Tavîl > Sâlih b. Ebi’l Ehdar > Zührî > Hârice… yoluyla gelen rivâyetleri eserlerine almıştır. Taberânî, Mûsâ b. Hârûn > Kâmil > İbn Lehîa > Ebu’l-Esved > Urve > Zeyd; Abdullah b. Ahmed >
538 İbn Sa‘d, et-Tabakât, 9: 314; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 4: 89; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 6: 227-228; İbn Hibbân, es-Sikât, 6: 404; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 11: 139-141; Zehebî, Siyer, 7: 302-303; İbn Hacer, Takrîb, 393.
539 İbn Sa'd, et-Tabakât, 7: 194-200; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 4: 115; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Ta’dîl,; İbn Hibbân, es-Sikât 4: 305; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 10: 145-154; Zehebî, Siyer, 4: 457-465 ; İbn Hacer, Takrîb, 360; Alâî, Camiu’t-Tahsil, 180.
540 Buhârî, “Buyû”, 85; Ebû Davûd, “Buyû’”, 23; Tahâvî, Şerhu Meani’l-âsar, 4: 22-28. (Bu rivâyetlerin bir kısmında meyvenin olgunlaşmasının ne olduğuna dair sorulan soruya, Rasulullah’ın (sav) renklenmesi yani kızarması ya da sararması, yenilebilmesi, afetten etkilenmemesi, şeklinde aynı şeyi ifade eden farklı cevaplar bulunmaktadır.)
541 Buhârî, “Buyû’”, 85. (İbn Hacer, Fethu’l-Bari’de Leys’ten gelen bu rivâyetin mevsûl tarikini görmediğini söyler. Bkz. İbn Hacer, Fethu’l-Bari, 4: 461.)
Hz.
Peygamber Zeyd b. Sâbit Hârice
Ebu'z-Zinâd İbn Ebi'z-Zinâd Yunus b. Muh.
Ahmed b. Hanbel Zührî İbn İshâk İbrahim b. Sa'd Yakub b. İbrahim
İbn Ömer
130
Muhammed b. Humeyd > Hârûn b. Muğîra > Anbese > Zekeriyya > Ebu’z-Zinâd > Urve > Sehl > Zeyd; Ebû Huseyn el-Kâdî > Yahyâ el-Hımmâni > İbn Ebi’z-Zinâd > Ebu’z-Zinâd > Hârice; Ebû Huseyn el-Kâdî > Yahyâ el-Hımmâni > İbn Ebi’z-Zinâd > Ebu’z-Zinâd > Kâsım b. Muhammed > Zeyd ; Ahmed b. Nadr > Muhammed b. Mûsâffa > Osman b. Saîd > İbn Lehîa > Ebu’l-Esved >Urve > Zeyd; Muhammed b. Yahyâ > Muhammed b. Humeyd > Seleme b. Fadl > Muhammed b. İshâk > Zührî > Hârice şeklinde beş farklı tarikle gelen rivâyetleri eserine almıştır.542 Bu hadisin isnad şeması şöyle gösterilebilir:
542 Ebû Dâvûd, “Buyû‘”, 23; Tahâvî, Şerhu Meâni’l-âsar, 4: 23, 26, 28; Taberânî, el-Mu‘cemu’l-evsat, 8: 110; a.mlf, el-Mu‘cemu’l-kebîr, 5: 115, 124, 126, 131. (Hadisten anlaşıldığına göre, henüz olgunlaşmadan ağacındaki meyveyi satın alan müşteriler; meyveleri toplayıp da bedellerin ödenmesi söz konusu olduğunda, meyvelerin çürük, kalitesiz, hastalıklı olduğunu ileri sürerek fiyatları düşürmek istiyorlardı. Bu hal, satıcılarla alıcılar arasında anlaşmazlıkların çıkmasına sebep oluyordu. Bu tür anlaşmazlıklar artınca Hz. Peygamber, hadisteki nehyi irad Buyûrmuştu. Yani mezkûr nehye sebep alıcı ve satıcı arasındaki niza ve ihtilâftır. Ayrıca bu yasağın haramlık oluşturan bir yasak değil, yol göstermek, fikir vermek bağlamında istişari bir söz olduğu rivâyetin farklı bir tarikindeki Zeyd b. Sâbit’in şu sözünden de anlaşılmaktadır:
“مِهِف َلَِتْخاَو ْمِهِتَموُصُخ ِةَرْثَكِل ، »اَهُح َلََص َوُدْبَي ى تَح َةَرَم ثلا اوُعَياَبَتَت َلََف َلَ ا مِإَف اَهِب ُريِشُي ِةَروُشَمْلاَك« :َم لَسَو ِهْيَلَع ُالله ى لَص ِ الله ُلوُسَر َلاَق “O, bu sözlerini, huzurundaki anlaşmazlık ve davaların çoğalmasından dolayı onlara yol göstermek için (istişari mahiyette) söylemişti.” Bkz. Tahâvî, Serhu Meâni’l-âsar, 4: 28.
Hz.
Peygamber Zeyd b. Sâbit
Hârice
Zührî
İbn İshâk
İbrahim b.
Sa'd Yakub b. İbrahim Ahmed b. Hanbel
Seleme Humeyd Muh. b. Muh. b. Yahya Taberânî Salih b.
Ebi'l Ehdar
Humeyd
et-Tavil Süleyman Muh b. Tahâvî
Ebu'z-Zinâd İbn Ebi'z-Zinâd
Yunus b.
Muh. Ahmed b. Hanbel Yahya el-Hımmani Ebû Husayn el-Kâdı Taberânî İbn Ömer Sâlim Zührî Süfyân b. Huseyn Muh. b. Yezid Ahmed b. Hanbel
Sehl Urve Ebu'z-Zinâd
Leys Buhârî
Zekeriyya Anbese
Hakkâm Ali b. Bahr Buhârî Harun b.
Muğira Humeyd Muh. b b. Ahmed Abdullah Taberânî Yunus b. Yezîd Ahmed b. Salih Dâvûd Ebû Muh. b. Abdullah Tahâvî Urve Esved Ebu'l İbn Lehîa
Kâmil Musa b. Harun Osman b.
Saîd Musaffa Muh. b. Ahmed b. Nadr Taberânî Kâsım b.
Muh. Ebu'z-Zinâd İbn Ebi'z-Zinâd Yahya el-Hımmani Ebû Husayn el-Kâdı
131