• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: ZEYD B. SÂBİT’İN RİVÂYETLERİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ

1.3.2. Derinin Tabaklanması

هاور ينئقرادلا َو , َهاَشْناَدْرَم ِنْب َنوُراَه ُنْب ُليِعاَْسِْإ اَنَ ثَّدَح ِإ ِبيَأ ُنْب ُقاَحْسِإ ان : َلَاَق , دَلَْمَ ُنْب ُدَّمَُمُ ُذاَعُم ان , ُّيِدِقاَوْلا ان , ُراَّفَّصلا َقاَحْس , تِباَث ِنْب ِدْيَز ْنَع , ِبِّيَسُمْلا ِنْب ِديِعَس ْنَع , ِِّنِاَساَرُْلْا ءاَطَع ْنَع , ُّيِراَصْنَْلْا دَّمَُمُ ُنْب َلاَق َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُللها ىَّلَص ِِّبَِّنلا ِنَع : « ِدوُلُج ُغاَبِد ْيَمْلا اَهُروُهَط ِةَت »

Dârekutnî şöyle rivâyet etti: Bize İsmâil b. Hârûn b. Merdanşâh ve Muhammed b. Mahled anlattı. O ikisi dedi ki: Bize İshâk b. Ebî İshâk es-Saffâr tahdîs etti. (o) dedi ki: Bize Vâkıdî anlattı. (o) dedi ki: Muâz b. Muhammed el-Ensarî, Atâ el-Horasâni’den, o, Saîd b. el-Müseyyeb’ten, o, Zeyd b. Sâbit’ten, o da Hz. Peygamber’den şunu rivâyet etti. (Allah Rasulü) şöyle buyurdu: “Ölü hayvanın derisinin tabaklanması onun temiz-lenmesidir (yani kullanımı helal kılar).” 214

Sadece Dârekutnî’nin Sünen’inde geçen bu rivâyeti müellif iki şeyhinden işitmiştir. İlki İsmâil b. Hârûn b. Merdenşah (ö. ?) Dârekutnî’nin şeyhlerini incelediği kitabında Nayif b. Salah’ın Mechûlu’l-hâl olarak değerlendirdiği bir râvîdir.215 Dârekutnî’nin, rivâyeti aldığı diğer şeyhi Muhammed b. Mahled (ö. 331/948) ise kitabından imla yoluyla hadis aldığı sika ve hafız bir muhaddistir.216 Bu iki şeyhin hadisi aldığı râvî, İshâk b. Ebî İshâk es-Saffâr (ö. 262/876) Dârekutnî’nin sika olarak tavsîf ettiği bir râvîdir.217 Meşhur tarihçi Muhammed b. Ömer el-Vâkıdî (ö. 207/823) farklı ilimlerdeki bilgisinin genişliğine rağmen hadis ilmi açısından metrûk sayılmış ayrıca hadis uydurmakla da itham edilmiş bir râvîdir.218 Onun rivâyeti aldığı Muâz b. Muhammed el-Ensârî (ö. ?)

214 Dârekutnî, Sünen, 1: 71. (Bir hastalık veya başka bir sebeple ölen hayvanın eti haramdır, yenilmez. Ancak o hayvanın derisinden ve yününden veya kılından yararlanılır. Çünkü deriyi tabaklamak, kılları, tırnak ve boynuzları yıkamak suretiyle temizlemek mümkündür. Deriyi temizleme yöntemi olan tabaklama ile amaçlanan şeyin, sağlığı korumak, eşyayı kirinden arındırmak ve israfı önlemek olduğu söylenebilir. Dârekutnî’nin Süneninde Tahâret kitabının babu’d-dibağ bölümü s.57-73 arası.)

215 Hatîb el-Bağdâdi, Târîhu Bağdâd, (Beyrût: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, ts.), 7: 298-299; Nâyif b. Salâh, ed-Delilü’l-Muğni lişüyûhı’l-imâm ebi’l-Hasen ed-Dârekutnî. (Riyad: Daru’l-Kiyan, Riyad, 1427/ 2007), 154.

216 Hatîb el-Bağdâdi, Târîhu Bağdâd, 4: 499-501; Zehebî, Siyer, 15: 256-257; Nâyif b. Salâh, ed-Delilü’l-Muğni, 451-452.

217 Hatîb el-Bağdâdi, Târîhu Bağdâd, 7: 402-403; Mahmud Mehdi v.dğr. , Mevsûatu akvâli‟d-Darekutnî fî ricâli‟l-hadîs ve ilelihi, (B.y.: Alemü’l-kütüb, ts), 1:109.

218 İbn Sa‘d, et-Tabakât, 7: 603-611; 9: 336-337; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 1: 187; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 8: 20; Mizzî, Tehzîbü‟l-Kemâl, 16: 180-195; Zehebî, Siyer, 9: 454-465; İbn Hacer, Takrîb, 882.

51

rivâyetlerini Kütüb-i Sitte müelliflerinden sadece İbn Mâce’nin tahric ettiği; Zehebî’nin ‘tevsik edilmiştir’ dediği, İbn Hacer’in de makbûl olarak nitelediği bir râvîdir. İbn Hibbân onu es-Sikât’ına almıştır.219 Atâ b. Ebî Müslim el-Horasâni’yi (ö. 135/753) İbn Maîn, İbn Hanbel sika olarak değerlendirmiştir. Tedlîs ve irsâl yapması ve yanılgılarının çok olmasından dolayı ‘sadûk ancak sıklıkla yanılan ayrıca tedlis ve irsâl yapmakla bilinen bir râvî’ şeklinde eleştirilmiştir. Buhârî hariç Kütüb-i Sitte müellifleri ondan hadis tahric etmiştir.220 Saîd b. el-Müseyyeb (ö. 94/712) Medîne’nin meşhur yedi fakihinden sika ve sebt bir muhaddistir.221

Hadis, sadece bu tarikle bilinen ferd bir rivâyettir. Hadisin senedi İsmâil b. Hârûn’dan dolayı da zayıftır. Ancak bu hadis pek çok farklı tarikten nakledilmiş, mânevî mütevâtir sayılmıştır. Bu sebeple metninin sahih olduğunu söylemek mümkündür.222

2.1.3.3. Abdest هاور ُراَّزَ بْلا َو ، َّنََّ ثُمْلا ُنْب ُدَّمَُمُ اَنَ ثَّدَح :َلاَق ، َلُ ف ان :َلاَق ،َرَمُع ُنْب ُناَمْثُع ان : َلَاَق ،ٍّيِلَع ُنْب وُرْمَع ْنَع ، ِثِراَْلْا ِنْب ِديِعَس ْنَع ،َناَمْيَلُس ُنْب ُحْي ُهَّنَأ ُهْنَع ُهَّللا َيِضَر َناَمْثُع ْنَع ،ِهيِبَأ ْنَع ، تِباَث ِنْب ِدْيَز ِنْب َةَجِراَخ َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُللها تَّلَا ِهَّللا َلوُسَر ُتْيَأَر اَذَنَه :َلاَقَو اًث َلََث اًث َلََث َأَّضَوَ ت " " َأَّضَوَ ت

Bezzâr şöyle rivâyet etti: Bize Muhammed b. el-Müsennâ ve Amr b. Ali tahdîs etti. O ikisi dedi ki: Bize Osman b. Ömer tahdîs etti. (o) dedi ki: Bize Füleyh b. Süleyman,

219 Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 7: 364; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 8: 247; İbn Hibbân, es-Sikât, 9: 177; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 28:130-132; Zehebî, Kâşif, 2: 273; İbn Hacer, Takrîb, 952.

220 İbn Sa‘d, et-Tabakât, 9: 373; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 6: 474; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 6: 334-335; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 20:106-117; Zehebî, Siyer, 6: 140-143; İbn Hacer, Takrîb, 679; ; a.mlf, Tabakatü’l-Müdellisin, 64; Alâî, Câmiu’t-tahsîl, 238. (Ahmed b. Hanbel, onun İbn Ömer’i gördüğünü ancak ondan seması olmadığını, Yahyâ b. Maîn ise Ata b. Ebî Müslim’in sahâbî’den herhangi bir kişi ile görüştüğünü bilmediğini söyler.)

221 İbn Sa‘d, et-Tabakât, 5: 119-143; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 3: 510-511; Zehebî, Siyer, 4: 217-246.

222 Tahâvî, Şerhu Meâni’l-âsâr, 1: 468. (Tahâvî, burada Hz. Aîşe ve İbn Abbâs’tan gelen sahih rivâyetler serdederek konuyu tartışıp yukarıdaki hadiste geçen ifade doğrultusunda sonuca bağlamaktadır. Bkz: Tahâvî, Şerhu Meâni’l-âsâr, 1: 468-473.

Hz.

Peygamber Zeyd b. Sâbit Saîd b. el-Müseyyeb Horasâni Atâ

el-Muâz b. Muh. el-Ensarî Vâkıdî İshak b. Ebî İshak İsmail b. Harun Muh. b. Mahled Dârekutnî Aişe İbn abbas 8

52

Saîd b. el-Hâris’ten, o, Hârice b. Zeyd b. Sâbit’ten, o, babasından, o, Osman (b. Affân) dan şunu anlattı: Hz. Osman abdest uzuvlarını üçer kere yıkayarak şöyle dedi: “Ben Rasûlullah’ı (s.a.v.) bu şekilde abdest alırken gördüm.”223

Bezzâr’ın rivâyeti aldığı ilk hocası, Muhammed b. el-Müsennâ (ö. 252/866) kendisinden Kütüb-i Sitte müelliflerinin rivâyette bulunduğu sika ve sebt bir muhaddistir.224 Diğer hocası Amr b. Ali el-Fellâs (ö. 249/863) da aynı şekilde sika, sebt ve hafız bir muhaddistir.225 Amr’ın hadisi aldığı Osman b. Ömer (ö. 208/824) için her ne kadar Ebû Hâtim, Yahyâ b. Saîd’iin ondan pek hoşnut olmadığını ve hakkında ‘sadûk’ şeklinde değerlendirme yaptığını söylese de birçok ricâl âliminin sika ve sebt olarak kabul ettiği bir râvîdir.226 Füleyh b. Süleyman’ı (ö. 168/784) İbn Maîn, Ali b. el-Medînî, Ebû Dâvûd, Ebû Hâtim ve Nesâi (ö. 303/915) ‘leyse bi’l-kavi’ şeklinde değerlendirmiştir. Buna mukabil Zehebî onun rivâyetlerini hasen, Dârekutnî ve İbn Adî gibi münekkitler ise zayıf saymıştır. Onun, rivâyetleri i’tibâr için yazılabilen ‘sadûk ama çok hata yapan’ bir râvî olduğu belirtilmiştir.227 Saîd b. el-Hâris (ö. 120/738) Kütüb-i Sitte’de hadislerine yer verilen sika bir râvîdir.228 Hârice b. Zeyd hakkında 3. hadiste bilgi verilmişti. Senedin iki sahâbî râvîsinden Zeyd b. Sâbit burada hadisi Hz. Osman’dan aktaran bir râvî konumundadır. Bezzâr’ın (ö. 292/904) değerlendirmesine göre rivâyetin isnadının Füleyh’ten dolayı hasen olduğu söylenebilir.229 Bununla birlikte Hz.

223 Bezzâr, Müsned, 2: 7.

224 İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 8: 95; İbn Hibbân, es-Sikât, 9: 111; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 26: 359-365; Zehebî, Siyer, 12: 123-126; İbn Hacer, Takrîb, 892.

225 İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 6: 249; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 22: 162-166; Zehebî, Siyer, 11: 470-472.

226 İbn Sa‘d, et-Tabakât, 9: 298; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 6: 240; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 6: 159; İbn Hibbân, es-Sikât, 8: 451; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 29: 461-467; Zehebî, Siyer, 9: 557-559; İbn Hacer, Takrîb, 667.

227 İbn Sa‘d, et-Tabakât, 7: 594; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 7: 133; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 7: 84-85; İbn Hibbân, es-Sikât, 7: 324; Mizzî, Tehzîbü‟l-Kemâl, 23: 317-322; Zehebî, Siyer, 7: 351-355; İbn Hacer, Takrîb, 787.

228 Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 3: 463; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 4: 12; İbn Hibbân, es-Sikât, 4:282; Mizzî, Tehzîbü‟l-Kemâl, 10: 379-381; Zehebî, Siyer, 5: 164-165; İbn Hacer, Takrîb, 375.

229 Bezzâr, bu rivâyeti zikrettikten sonra Zeyd b. Sâbit’in Hz. Osman’dan bu hadisten başka bir hadisinin olduğunu bilmediğini, bu rivâyetin de Zeyd’den sadece bu tarikle geldiğini söylemiştir. Bkz. Bezzâr, Müsned, 2:7. Tirmizî de el-İlelü’l-kebîr’de hadisin hasen olduğunu, sadece bu tarikten bilinen fert bir rivâyet olduğunu belirtir. Bkz. Tirmîzî, el-İlelü’l-kebîr, 1: 36.

53

Peygamber’in abdesti, azaları üçer kere yıkamak suretiyle aldığına dair gerek Hz Osman’dan gerekse farklı sahâbîlerden başka sahih rivâyetler gelmiştir.230