• Sonuç bulunamadı

Satın Alınan Yiyecek Maddesini Teslim Almadan Satmak

BÖLÜM 2: ZEYD B. SÂBİT’İN RİVÂYETLERİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ

2.1.9. Oruç/ Savm,Sıyam

2.1.10.6. Satın Alınan Yiyecek Maddesini Teslim Almadan Satmak

ْنَع ، ْيَْ نُح ِنْب ِدْيَ بُع ْنَع ،ِداَنِّزلا وُبَأ ِنيَثَّدَح ،َقاَحْسِإ ِنْبا ْنَع ، ِبيَأ اَنَ ثَّدَح ،ُبوُقْعَ ي اَنَ ثَّدَح َرَمُع ِنْب ِللها ِدْبَع : َلاَق ، ِماَّشلا ِلْهَأ ْنِم ٌلُجَر َمِدَق َنِم ُهَمَواَس ْنَميِف ُهُتْمَواَسَف ٍتْيَزِب َف :َلاَق ،يِناَضْرَأ تَّتَح ِهيِف يِنَحَّبَرَ ف ٌلُجَر َّيَلِإ َماَقَ ف :َلاَق تَّتَح ،ُهْنِم ُهُتْعَ تْ با تَّتَح ،ِراَّجُّتلا ِهِدَيِب ُتْذَخَأ َث ُنْب ُدْيَز َوُه اَذِإَف ،ِهْيَلِإ ُّتَفَ تْلاَف ،يِفْلَخ ْنِم يِعاَرِذِب ٌلُجَر َذَخَأَف ،اَهْ يَلَع َبِرْضَِلْ تَلِإ ُهَزوُحَت تَّتَح ُهَتْعَ تْ با ُثْيَح ُهْعِبَت َلَ" :َلاَقَ ف ، ٍتِبا يِدَي ُتْنَسْمَأَف " َ ِلَذ ْنَع تَهَ ن ْدَق َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُللها تَّلَا ِللها َلوُسَر َّنِإَف ،َ ِلْحَر .

Bize Ya‘kûb nakletti. (o) dedi ki: Bana babam, İbn İshâk’tan tahdis etti. (o) dedi ki: Bana Ebu’z-Zinâd, Ubeyd b. Huneyn’den, o da Abdullah b. Ömer’den nakletti. İbn Ömer şunu söyledi: “ Şam ahalisinden bir adam zeytinyağı getirdi. Onunla pazarlık yapanlar içinde satın alıncaya kadar ben de pazarlık yaptım. Bir adam geldi ve iyi kâr vererek beni razı etti. Ben de adamın elini tutup yağı satmak istediğim sırada arkamdan bir adam kolumu tuttu. Döndüm baktım ki Zeyd b. Sâbit! Şunu söyledi: “Malı, kendi malına katmadıkça satın aldığın yerde satma. Çünkü Rasûlullah (s.a.v.) bunu yasakladı.” Bunun üzerine ben elimi çektim.552

Bu rivâyetin râvîleri Ya‘kub b. İbrâhim, babası İbrâhim b. Sa‘d ve Muhammed b. İshâk hakkında 35. hadiste, Ebu’z-Zinâd hakkında ise 3. hadiste bilgi verilmişti. Onun hadisi aldığı râvî Ubeyd b. Huneyn (ö. 105/723) ise, tâbiûndan sika ve kalîlu’l-hadîs bir râvîdir. Ebû Hâtim onu sâlihu’l-hadis şeklinde vasfeder.553 Bu isnad İbn İshâk’tan dolayı hasen sayılmıştır.554 Müsned’de bir defa geçen bu rivâyetin isnad şeması şöyledir:

kalkacak mahsulü bir taraf için şart koşmak gibi akdi ifsad eden bir şartın bulunmasına hamletmişler ya da hadislerdeki yasağı tenzîhen kerahete almışlardır. Bkz. Yeniel-Kayapınar, Şerhu Sünen, 12: 469-470.)

552 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5: 191; a.mlf, Müsned, Thk. Şuayb el-Arnaût, 35: 522.

553 İbn Sa'd, et-Tabakât, 7: 281; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, 5: 446; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Ta’dîl, 5: 404-405; İbn Hibbân, es-Sikât, 5: 133; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 29: 197-200; Zehebî, Siyer, 4: 605; İbn Hacer, Takrîb, 649.

554 Ahmed b. Hanbel, Müsned, Thk. Şuayb el-Arnaût, 35: 522. Hz.

Peygamber Zeyd b. Sâbit İbn Ömer Ubeyd b. Huneyn Ebu'z-Zinâd İbn İshâk İbrahim b. Sa'd Ya'kub b. İbrahim Ahmed b. Hanbel

134

Rivâyetin geçtiği diğer eserler ise şunlardır: İbn Ebî Şeybe, Huseyn b. Muhammed > Cerir b. Hâzım > Ebu’z-Zinâd >… kanalıyla; Ebû Dâvûd, Muhammed b. Avf..,

Tahâvî, İbn Ebî Dâvûd…, Taberânî, Ebû Zür‘a’dan Ahmed b. Hâlid > İbn İshâk >

Ebu’z-Zinâd >… kanalıyla gelen rivâyeti, ayrıca Ali b. Abdülaziz > Ubeyd b. Yaiş > Yûnus b. Bükeyr > İbn İshâk > Ebu’z-Zinâd >… tarikini; Dârekutnî, Ebû Talip > Ca‘fer b. Muhammed >…. ; Hâkim, Muhammed b. Ya‘kûb >Ebû Zür‘a >… yoluyla Ahmed b. Hâlid > İbn İshâk > Ebu’z-Zinâd’dan gelen rivâyeti tahric etmişlerdir.555

İbn Hibbân, Ahmed b. Ali > Ebû Hayseme > Ya‘kub b. İbrâhim > İbrâhim b. Sa‘d >

İbn İshâk > … kanalıyla rivâyeti tahric etmiştir. Taberânî, Huseyn b. İshâk > Osman b. Ebî Şeybe > Huseyn b. Muhammed > … kanalı ve Ubeyd b. Ganm > İbn Ebî Şeybe > Huseyn b. Muhammed >… kanalıyla; Dârekutnî de Yahyâ b. Ayyaş > Züheyr b. Muhammed >..yoluyla Cerir b. Hâzım > Ebu’z-Zinâd’dan gelen rivâyet ile Muhammed b. Amr > Ahmed b. Hâlid > Vâkıdî > İshâk b. Hâzım > Ebu’z-Zinâd>… yoluyla gelen rivâyeti eserlerine almıştır.556 İsnad şeması şöyle gösterilebilir:

Yukarıda “ َكِلَذ ْنَع ىَهَن ْدَق َم لَسَو ِهْيَلَع ُالله ى لَص ِالله َلوُسَر نِإَف ” şeklinde Rasûlullah’ın yasağını ifade eden kısım Ebû Dâvûd’un Sünen’i ve Hâkim’in Müstedrek’indeki metinde

555 İbn Ebî Şeybe, Müsned, 1: 111; Ebû Davûd, “Buyû’”, 65; Tahâvî, Şerhu Meâni’l-âsar, 4: 38; Taberânî, el-Mu‘cemu’l-kebîr, 5: 113,114; Dârekutnî, Sünen, 3: 397-398; Hâkim, el-Müstedrek, 2: 46.

556 İbn Hibbân, Sahih, 11: 360; Taberânî, el-Mu‘cemu’l-kebîr, 5: 113,114; Dârekutnî, Sünen, 3: 397, 398. Hz.

Peygamber Zeyd b.

Sâbit Ömer İbn Ubeyd b. Huneyn Ebu'z-Zinâd İbn İshâk

İbrahim b.

Sa'd Yakub b. ibrahim

Ahmed b. Hanbel

Ebû

Hayseme Ahmed b. Ali Hibbân İbn

Ahmed b. Halid Muh. b. Avf Ebû Dâvûd İbn Ebi Dâvud Tahâvî Ebu Zür'a Taberânî Muh. b. Yakub Hâkim Cafer b.

Muh. Ebû Tâlip Dârekutnî Yunus b.

Bükeyr Ubeyd b. Yaiş Abdülaziz Ali b.

Cerîr b. Hâzım

Hüseyin b. Muh.

Osman b.

Ebi Şeybe Hüseyin b. İshâk Taberânî İbn Ebi

Şeybe Ubeyd b. Gannem Züheyr b.

Muh. Yahya b. Ayyâs Dârekutnî İshâk b.

135

tafsilatlı olarak şu şekilde bulunmaktadır: “ ُعَلِّسلا َعاَبُت ْنَأ ىَهَن َم لَسَو ِهْيَلَع ُالله ى لَص ِ الله َلوُسَر نِإَف ْمِهِلاَحِر ىَلِإ ُرا جُّتلا اَهَزوُحَي ى تَح ،ُعاَتْبُت ُثْيَح ” burada geçen “ ُعَلِّسلا ” kelimesinin sadece yiyecek maddelerini değil ‘her eşya’yı kapsadığı belirtilmiştir. Bu kelimenin Müslim’in Sahih’inde yer alan İbn Ömer ve Ebû Hureyre’den gelen “ ى تَح ُهْعِبَي َلََف اًماَعَط ىَرَتْشا ِنَم ُهَيِف ْوَتْسَي” hadisindeki 557 اًماَعَط kelimesinden daha kapsamlı olduğu belirtilmiştir. Bu ve benzeri hadislerde geçen ‘teslim alınmadan satılabilecek/satılamayacak malların’ neler olduğu hususunda farklı değerlendirmeler yapılmış ve farklı görüşler ortaya çıkmıştır.558

2.1.10.7. Şuf’a Hakkı

Şuf’a (ön alım) hakkı, satılan ya da bedel şartı ile hibe edilen bir akarı veya o hükümde olan bir malı müşteriye veya kendisine hibe edilen şahsa kaça mal olmuşsa o miktar ile müşteriden veya satıcıdan ya da hibe edilenden cebren alıp temellük etmektir. Şuf’a hakkı sırasıyla satılan akarda şerîk (ortak), halît (aynı çıkmaz yolu kullanmak gibi irtifak hakkında ortak olma) ve câr-ı mülâsık (akara bitişik komşu) olma sebeplerinden biriyle doğmaktadır.559 Taberânî, şuf’a konusunda Zeyd b. Sâbit’ten şu rivâyeti nakletmiştir: ُّيِناَرَ بَّئلا ُهاَوَر َح ِّيِلَع ُنْب ُدَّمَُمُ اَنَ ثَّد ْب َةَجِراَخ ْنَع ،ِهيِبَأ ْنَع ،ِداَنِّزلا ِبيَأ ِنْبا ِنَع ،َةَّيِزَغ وُبَأ انث ،َةَعْرُز ُنْب ُدَْحَْأ انث ،ُّيِزَوْرَمْلا ْنَع ، تِباَث ِنْب ِدْيَز ِن تِباَث ِنْب ِدْيَز َلاَق َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُللها ىَّلَص ِِّبَِّنلا ِنَع ، « : ُدوُدُحْلا ِتَعَ قَو اَذِإ َةَعْفُش َلََف »

Taberânî şunu rivâyet etti: Dedi ki: Bize Muhammed b. Ali el-Mervezî tahdis etti. Dedi ki: Bize Ahmed b. Zür’a, Ebû Gâziyye’den tahdis etti. O, İbn Ebî’z-Zinâd’dan, o, babasından, o, Hârice b. Zeyd’den, o da Zeyd b. Sâbit’ten o da Hz. Peygamber’den şöyle tahdis etti: Nebî (sav) şöyle buyurdu: “Sınırlar belirlenince şuf'a yoktur.”560

557 Müslim, “Buyû'”, 34, 35, 39.

558 Tahâvî, Şerhu Meâni’l-âsar, 4: 36-41; Nureddin Itr, İ‘lâmu’l-enâm şerhu Buluği’l-Merâm min ehâdisi’l-ahkâm. (Dımeşk: Daru’l-farfur, 1419/1999), 2: 617-620.

559 Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk, 529. Ayrıca tafsîlât için bkz. Tahâvî, Şerhu Meâni’l-âsâr, 4: 120-126; Ö. Nasuhî Bilmen, Hukuku İslâmiyye ve Istılâhat-ı Fıkhıyye Kamusu, (İstanbul: Bilmen yayınları, ts.), 6: 12, 131; İ, Kâfi Dönmez, “Şuf‘a”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, (Ankara: TDV yayınları, 2010), 39: 248-252; Itr, İ‘lâmu’l-Enâm, 3: 134-144; Hammâd, Sözlük, 323.

560 Taberânî, el-Mu‘cemu'l-kebîr, 5: 135.

136

Taberânî’nin hadisi aldığı şeyhi Muhammed b. Ali el-Mervezî (ö. 306/922) sika, mutkîn ve hafız bir râvî olarak vasfedilmiştir.561 Ahmed b. Zür’a (ö. ?) meçhul bir râvîdir. Onun hadisi aldığı Ebû Gâziyye Muhammed b. Mûsâ hakkında 28. hadisin, diğer râvîler hakkında ise 3. hadisin tahricinde bilgi verilmişti.

Diğer kaynaklarda tespit edilemeyen ve sadece Mu‘cem’de geçen bu hadisin isnadı, İbn Ebi’z-Zinâd’ın zayıf, Muhammed b. Mûsâ’nın metrûk ve Ahmed b. Zür‘a’nın meçhûl oluşu nedeniyle çok zayıf olarak değerlendirilmiştir.562

Taksim edilip her hissenin sınırları tâyin ve tespit edildikten sonra şuf‘a hakkının kalmadığını ifade eden farklı sahâbîlerden gerek merfû gerek mevkûf rivâyetler nakledilmiştir.563

2.1.11. Hibe