İskenderiye’nin bombardımana tutulması, İstanbul’da toplanmış olan elçiler
konferansının seyrini de oldukça değiştirmiştir. Konferansın toplanmasını Fransa’nın
teklif etmesi bir yana, konferansta alınan kararları İngiltere’nin Mısır’daki politikalarına
meşruiyet kazandırmaktan başka bir işe yaramamıştır. İngilizler de, Mısır’a girdikten
sonra, orada nelerle karşılaşacağını tam anlamıyla kestirilememesinin verdiği çekingen
devam ediyordu. Çünkü iş İskenderiye’nin işgali ve orada kontrolü sağlamakla
bitmeyecekti. Bu çekingenlik nedeniyle İngilizlerin Mısır’a Osmanlı askeri sevkine dair
ısrarı devam etmekteydi. Ancak İngilizlerin bu tedirginlikleri, Tellü’l-Kebir zaferiyle
sona erecektir. Çünkü İngiltere kendisine karşı koyacak bir askerî gücün kalmaması
dolayısıyla Mısır’da güçlü bir konuma gelmiştir. Bu yüzden İngiltere için Mısır
üzerinde, asker sevki maddesi dâhil herhangi bir anlaşma yapma ihtiyacı da ortadan
kalkmıştır
296. İngilizler İskenderiye’yi işgal ettikten sonra konferans kanalıyla, işgali
haklı gerekçelere dayandırmak için Mısır’daki karışıklık hâline Osmanlı Devleti’nin
seyirci kaldığını iddia etmiştir. Bu yüzden Avrupa’nın menfaatlerini ve bölgedeki ticaret
güvenliğini korumak için Mısır’a asker çıkarmak zorunda kaldıklarını ilan etmişlerdi
297.
Bilindiği gibi Osmanlı Devleti, 23 Haziran 1882 tarihinde başlayan İstanbul
Konferansı’nın ilk dokuz oturumuna katılmamıştı. Asım ve Said Paşaların 24 Temmuz
1882 tarihinden itibaren İstanbul’daki elçiler konferansına, katılmaları kararı
alınmıştır
298. Konferans 14 Ağustos 1882’ye kadar devam etmiştir
299. Müzakerelerin
uzamasından dolayı vakit kaybedildiğini belirten İngiltere, işgal için bir müddet tayini ve
seferin masraflarının Mısır hazinesinden karşılanması şartlarıyla, Mısır’a asker sevk
etmek üzere Bâbıâli’ye hitaben bir nota hazırlamıştır
300. Konferansın 2 Ağustos 1882
tarihli oturumunda, Said Paşa, Osmanlı askeri Mısır’a girdikten sonra İngiliz askerinin
295 Y.PRK.EŞA., 4/32. 296 Çağalı-Güven, s.240. 297 Y.EE., 86/44. 298 İ.MTZ.(05)., 22/1039. 299 is-Sanafiri, s.144-145. 300 Altunay-Şam, s.104.
Mısır’ı boşaltmasını teklif etmiş, bu, Dufferin tarafından reddedilmişti. İngiliz hükümeti,
Osmanlı tarafından gelen bu teklifi reddederek, Osmanlı askerinin Mısır’a sevk edilmesi
konusunu İngiltere ile Osmanlı Devleti arasında yapılacak bir askerî anlaşmaya
bağlamayı düşünmekteydi.
Seymour kumandasındaki bir grup asker İskenderiye’yi işgal ederken, diğer bir
grup da Süveyş Kanalı’ndan güneye doğru inerek, Mısır ordunu kıskaç altına almak için
İsmailiye şehri üzerine hareket etmiştir
301. Ahmed Arabî bunu bildiğinden ve bu
hareketin kanal etrafında olacağını düşündüğünden İngilizlerin İskenderiye’yi işgal ettiği
15 Temmuz’dan itibaren hazırlıklarını bu yönde yaptı. 17 Temmuz 1882 tarihinden
itibaren askerlerini Kefrü’d-Devvar, Dimyat ve Süveyş Kanalı çevresinde, Tellü’l-Kebir
bölgesinde topladı
302. Burada askerî hazırlıklarını devam ettirdi. Ahmed Arabî’nin
yanında, sanıldığının aksine 100 bin değil, yaklaşık 40 bin asker bulunmaktaydı
303. Mısır
ordularının başında Ali Rubi Paşa, Mahmud Sami Paşa, Raşid Bey, Abdullah Paşa,
Yakub Sami Paşa, Ali Fehmi ve Bedevilerden Ebu Hesem bulunuyordu
304. Ahmed
Arabî’nin savaş öncesi hazırlıkları yaklaşık bir ay kadar devam etti.
İngiliz ordusu 20 Ağustos 1882 tarihinde Port Said ile İsmailiye şehirlerine
girdiler. Ahmed Arabî de İngilizlerin bu harekâtı karşısında kuvvetlerini Tellü’l-Kebir
ordugâhına sevk etti. Garnet WoIseley kumandasındaki İngiliz birlikleri kanal yönünden
Tellü’l-Kebir’e gelmişti
305. Savaşa hazır hale gelen İngiliz birlikleri Ahmed Arabî’nin
birliklerini çember altına aldı
306. 13 Eylül 1882 tarihinde, iki ordu arasında meydana
gelen ve yarım saat bile sürmeyen bir savaşta, İngiliz ordusu, Ahmed Arabî’nin 20 bin
kişilik ordusunu dağıtmıştır
307. Bu hezimetin ardından da, Ahmed Arabî kaçmak zorunda
kalmıştır
308. Bu savaşta Ahmed Arabî ordusundaki iki bin kadar asker şehit olmuş bir o
kadarı da esir düşmüştür. Şehit düşenlerin arasında Ferik Çerkez Hüsnü Paşa ve Miralay
Ali Fahri gibi Mısır’ın önde gelen komutanları da bulunuyordu. Yine Ahmed Arabî
301 Marsot, Mısır Tarihi, s.74. 302 Y.EE., 128/32. 303 Kızıltoprak, s.124. 304 Featherstone, s.29. 305 Hotinli, s.472. 306 Y.EE., 40/14. 307 Chamberlain, s.25; Aksun, s.232. 308 Altunay-Şam, s.126.
ordusuna ait 40 top İngilizlerin eline geçmiştir
309. Savaşta İngilizlerin kayıpları ise
sadece 84 ölü ve 342 yaralıdan ibaretti. Muhammed is-Sanafiri, Ahmed Arabî’nin
İngilizlere yenilmesini, yanında bulunan subayların, İngilizlerden rüşvet alarak Ahmed
Arabî’ye ihanet etmelerine bağlamıştır
310. İngilizler bu zaferin hemen ardından Süveyş
bölgesini işgal ettiler
311.
Tellü’l-Kebir muharebesinden birkaç saat sonra Sir Edward Mallet’e, Londra’ya
mümkün olan en kısa zamanda ordu, finansman ve gelecekteki yönetim ile ilgili
tavsiyelerini göndermesi talimatı verilmiştir. Aynı zamanda işgalden sonra Mısır’a gelen
ve burada işgal idaresinin esaslarını kuracak olan Lord Dufferin’e Majestelerinin
Hükümeti İngiliz askerlerinin Mısır’dan çekilmesine kısa zaman sonra başlanmasını
tasarlamaktadır bilgisi verilmiştir
312. İngilizlerin Tellü’l-Kebir’deki başarısı, onlara
Mısır’ı ilgilendiren birçok konuda söz sahibi olma fırsatı vermiştir
313. Fransa ise
İngilizlerden, Ahmed Arabî meselesini hallettikten sonra Mısır’ı tahliye edeceğine dair
taahhüdünü gerçekleştirmesini beklemektedir
314. Ancak bundan sonra bu tahliye
meselesinde İngilizlerin eli çok daha güçlüdür ve kolay kolay tahliye konusunu gündeme
getirmeyecektir.
Ahmed Arabî Mısır’da bir hareketin lideri olma konumunu İngilizlerden aldığı
ağır yenilgi ile yitirdiği gibi Mısır’ın İngiliz boyunduruğu altına girmesine neden
olmuştur
315. Ahmed Arabî, Mısır’da yabancı egemenliğine karşı oluşan tepki hareketinin
bir sonucu olarak Mısır’da ön plana çıkmış bir kişiydi ve amacı Mısır’ı yabancı
müdahale ve tasallutundan kurtarmaktı. Ancak bu amaçlarına ulaşamadı. Süleyman
Kızıltoprak Ahmed Arabî’nin akıbetini şöyle açıklar: “Bir maceraya girişerek İngilizlere
kafa tutup kahraman olmak istedi. Gereksiz bir şekilde binlerce Mısırlının hayatına mal
olan Tel el-Kebir’de İngilizlere karşı savaşmayı göze aldı. Ancak gerek kendisinin
gerekse liderliğini yaptığı ordunun askerî kabiliyet yetersizliğinden iki saat hile
direnemedi”
316. Ahmed Arabî’yi bu karmaşalar yumağı ön plana çıkartmıştı. Görüldüğü
309 Kızıltoprak, s.128. 310 is-Sanafiri, s.152-153. 311 Y.PRK.ASK., 14/23. 312 Altunay-Şam, s.126-127. 313 Y.PRK.SRN., 1/71. 314 Y.PRK.MK., 2/58. 315 Chew, s.666-667. 316 Kızıltoprak, s.156.
kadarıyla durumdan vazife çıkaran Ahmed Arabî, bu vazifeyi yerine getirememiştir.
Ahmed Arabî’nin bu mağlubiyetinin Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında, Mısır’a ortak
harekât etme konusunda anlaşmaya varmak üzere olduğu bir sırada vuku bulması,
İngiltere’ye Mısır’da kalmak için büyük bir fırsat yaratmıştır. Çünkü Mısır’da
İngiltere’yi tedirgin eden bir gücün ortadan kalkması, İngilizleri Mısır’a müdahale etmek
ya da Mısır’dan askerini tahliye etmek için bir anlaşma yapmak zorunda kalmaktan
kurtarmıştır
317. Bu durum hem İngiliz diplomasisinin hem Osmanlı diplomasisinin hem
de diğer büyük devletlerin diplomasisinin rengini değiştirmiştir. Bunun doğal bir sonucu
olarak da Osmanlı Devleti diplomatik çaresizliğe düşmüştür. Bu çaresizlik hâli, ileride
görüleceği üzere, Mısır politikasında başarısızlık şeklinde zuhur edecektir. İngilizler
Ahmed Arabî ve ordusunu tenkil ettikten sonra Mısır’daki tutumunu oldukça
sertleştirmiş, meseleleri zorbalıkla halledecek davranışlar sergilemeye başlamışlardır
318.
İngilizler Kahire’yi işgal ettikten kısa bir süre sonra Lord Dufferin’i Eylül 1882’de,
hükümetin planları dairesinde ıslah etmek için Mısır’a göndermiştir
319.
IV- İNGİLZLERİN MISIR’I İŞGALİ VE MEŞRUİYET ARAYIŞLARI
İngilizler, Mısır’ı işgal ettikten sonra ortaya çıkan siyasî durum karşısında
meşruiyet arayışlarına girmiştir. Bu meşruiyet arayışları, öncelikle uluslararası politik
arenada yalnız kalmaktan ve Mısır’ın işgali konusunda haksız duruma düşmekten
kurtulmak için İngiltere’ye Mısır’ın işgalini haklı gösterecek kılıflar bulma zorunluluğu
yüklemiştir. Salisbury Mısır’a asla girme niyetlerinin olmadığından bahsetmişti
320.
Ancak İngilizlerin Mısır’dan çıkması 1952 yılını bulmuştur. Bu da, Mısır’ın işgali için
uygun kılıflar bulunduğunu göstermektedir.
İngiltere, Mısır’a dair tasavvurlarını, Süveyş Kanalı’nın açılmasından sonra daha
net bir şekilde uygulamaya koymak zorunda hissetmişti. Zira Süveyş Kanalı ile ortaya
çıkan yeni durum, İngiltere’yi, Hindistan yolunun güvenliği için yeni hamleler yapmaya
zorlamıştır. Bu hamlelerden en önemlisini, Süveyş Kanalı hisselerinin önemli bir kısmını
elde ederek yapmıştır
321. Bunun yanında, Mısır’ı ve kanal çevresini kontrole alma
317 Çağalı-Güven, s.240. 318 Hocaoğlu, s.191. 319 Carman, s.54; Shibeika, s.55-56. 320 Shih-Tsung, s.141.
girişimleri İngiltere’yi, Mısır’ı işgal sürecine götürmüştür. Mısır’ın işgalinden sonra da
meşruiyet sorunu ortaya çıkınca, bu sorunun ortadan kaldırılmasına yönelik diplomasi
mücadelesine girişmiştir. İngiltere, Mısır’ı işgale götüren süreci başarı ile yönetmiştir.
Aynı başarı, işgalden sonra, yaklaşık 20 yıllık süreçte sağlandığından İngiltere’nin,
Mısır’daki konumunu, Süveyş Kanalı’nın stratejisini kullanma noktasında, diğer
devletlerden oldukça üstün bir mertebeye yükseltmiştir. Diğer devletlerin, Osmanlı
Devleti gibi diplomatik çaresizlik sorunuyla karşı karşıya kalmaları, İngiliz işgal
diplomasisinin başarısının bir sonucu olarak siyasî tarihte yerini almıştır
322.
İngiltere’nin Mısır politikalarının en önemli stratejisi, şüphesiz Mısır Meselesi’ni
ilk başlarda bütün Avrupa’nın meselesi haline getirmek ve bu noktada Osmanlı
Devleti’ni diplomatik çaresizlik içine düşürmekti. Bu, hem İngiltere’nin daha rahat
hareket etmesini sağlayacak, hem de bütün devletleri meseleye ortak ederek İngiltere’ye,
Mısır politikası için meşruiyet alanı oluşturacaktır. İngiltere, aynı strateji ile Mısır’da,
başta Fransa olmak üzere diğer devletlerin tepkisine neden olmamak için bağımsız
hareket etmediğini göstermek istemiştir. Böylece Mısır’da durumun kendi aleyhine
dönmesini engelleyerek maksadına ulaşmak için fırsatlar yaratmıştır
323. 12 Temmuz
1882 tarihinden itibaren Mısır’daki işgal durumunu uluslararası hukuka uygun hale
getirmek mücadelesine girişmiştir. İskenderiye’nin işgalinden hemen sonra, İngiliz
Başbakanı Gladstone, Mısır’a dair İngiliz tasavvurlarını ustaca gizleyerek Avam
Kamarası’nda, “İngiltere’nin Mısır’da hiçbir ihtiraslı emeli yoktur. Hıdiv’in kaybettiği
kuvvet ve nüfuzu iade etmek üzere asker sevk etmiştir” açıklamasında bulunmuştur
324.
Mısır Meselesi’nin kat’î bir sonuca ulaştırılmasını Avrupalı devletlere arz etmek
düşüncesindeydi.
Gladstone bu açıklamasıyla Mısır’daki süreci Avrupa devletleri ile birlikte
yönetmek arzusunda olduğu izlenimi vermiştir. Bu, diğer devletlerin tepkisini
yumuşatmak için politik manevradan başka bir şey değildir. İngiliz temsilciler,
İstanbul’da toplanan elçiler konferansında da “askerî harekâttan istenilen maksat hâsıl
322 “İngilizler 1882’de Mısır’ı işgal etmişler ve onları oradan çıkarmak için yapılan bütün çabalar
sonuçsuz kalmıştı.” Hikmet Bayur, “Yeni Bulunmuş Bazı Belgelerin Işığında Kamil Paşa’nın Siyasal Durumu”, Belleten, C: XXXV, S: 137, Ankara 1971, s.64.
323
Altunay-Şam, s.95.
324 Hıdiv’in İngilizlerden asker talep etmesi İngiltere’yi böyle bir politikaya yönlendirmiş olabilir
Y.A.RES., 22/21; İngilizlerin Mısır’da asayişi iade ve Hıdiv’in otoritesini yeniden tesis etmek iddiaları, onların asıl düşüncelerini saklayan bir kılıftan başka bir şey değildi Y.PRK.MK., 1/81.
olur olmaz Mısır hükümetinin teşkili ve ıslahı hususunda büyük devletlerin yardımları
istenecektir” şeklinde açıklamalar yaparak Mısır Meselesi’nin hallinde diğer devletlerin
de işin içine katılacağı mesajı verilmişti. Diğer devletlerin İngiltere’nin Mısır’daki
konumundan rahatsızlıklarını belirtmesi üzerine Gladstone yapıtığı ikna edici
açıklamalarla Mısır’a dair gerçek amaçlarını ustalıkla saklamıştır
325. İngilizler böyle bir
hareket tarzı benimserken Mısır’a başka bir devletin girmesini engelleyecek
girişimlerden de kaçınmamışlardır. Bunda, İngiltere’nin, Mısır’da bir gelecek tasavvur
ederken Mısır üzerinde hiçbir gücün İngiltere kadar söz sahibi olmasını istememesi etkili
olmuştur. Bu yüzden, İngilizler bu yaklaşımlarını politikalarının temeli üzerine
oturtmuştur. İngiltere kamuoyu da bu durumun farkındaydı. 1885 yılında İngiltere
başbakanı olan Lord Salisbury, İngiltere’yi düştüğü yalnızlık durumundan kurtarmak
için çalışmalara başlamıştır
326. İngilizler Mısır’ı işgal konusunda dünya kamuoyunu
tatmine çalışırken Mısır’ın işgal edilmesini, Avrupa’nın menfaatlerini ve bölgedeki
ticaret güvenliğini ön plana çıkarmıştır. İngiliz devlet adamları bu işgalin sorumlusu
olarak, Mısır’da hiçbir şekilde harekete geçmeyen Osmanlı padişahını görmüşlerdir
327.
İngilizlerin Osmanlı Devleti’ni suçlaması, şüphesiz onların meşruiyet kaygılarının
ürünüydü.
Belgede
Sultan II. Abdülhamid'in Mısır politikası
(sayfa 73-78)