• Sonuç bulunamadı

MEHDÎ İSYANI VE SUDAN MESELESİ

B- Süveyş’te İngilizlerin Diplomasi Zaferi

II- MEHDÎ İSYANI VE SUDAN MESELESİ

Mısır’ın meseleleri başlığı altında işlediğimiz konular arasında Sudan Meselesi de

bulunmaktadır. Zira Sudan Meselesi, İngiltere’nin Mısır’da işgali uzatmak için aradığı

gerekçelere dair önemli bir örnektir

535

. İngiltere’nin Sudan’daki karışıklıkları bahane

ederek Mısır’dan askerini çekmekten imtina ettiğini görmekteyiz. Sudan’ın, Mısır’ın

güvenliğini tehlikeye atacak bir konumda olması ve bunun İngilizleri endişeye sevk

etmesi, Sudan’ı Mısır Meselesi’nin önemli ayaklarından biri yapmıştır. Sudan’da çıkan

Mehdî İsyanı ve isyanın aldığı hâl, Mısır Meselesi’nin sürekli gündemde kalmasına

sebep olmuştur. Biz de burada, Sudan’da meydana gelen gelişmeleri Mısır Meselesi

üzerinden değerlendirmeye çalışacağız.

528 Y.EE., 116/68; Zaten, “İngiltere’nin Mısır’a yerleşmesi 1888 Süveyş Kanalı

mukavelenamesinin Osmanlı Devleti’ne tanıdığı hakları hiçe indir”mişti Berkol, s.12.

529

Y.EE., 116/65.

530 Y.EE., 116/56, 2.

531 M. P. Hornik, “The Mission of Sir Henry Drummond-Wolff to Constantinople, 1885-1887”,

The English Historical Review, V: 55, I: 220, London 1940, s.602-604.

532

İ.MTZ.(05)., 33/939.

533 Y.EE., 116/56, 4. 534 Y.PRK.KOM., 7/19. 535 Y.PRK.EŞA., 5/81.

Sudan, özellikle başkenti Sinar altın madenleri konusunda oldukça zengin bir

coğrafya idi. Bu özelliği ile Mehmed Ali Paşa’nın Mısır’ı yapılandırma sürecinde önemli

bir ekonomik kaynak niteliğindeydi

536

. Yine, Sudan’daki ticarî hayat önemli bir gelir

kaynağıydı. Mehmed Ali Paşa her iki kaynağı ele geçirmek maksadıyla Sudan’a sefer

düzenlenmesi kararı almıştı

537

. Mehmed Ali Paşa, bu amaçla, 1819 yılında Sudan’a

küçük oğlu İsmail Paşa komutasında bir ordu göndererek ilk seferi düzenlemiştir

538

.

Ancak bu seferde İsmail Paşa’nın ihmalkârlıkları neticesinde tam bir başarı

sağlanmamıştır

539

. Mehmed Ali Paşa, 1821 yılında Sudan’a yapılan ikinci seferle

Sudan’ı hâkimiyeti altına almıştır

540

. Bu sefer sonucunda 1821 yılında Sudan’ın tamamı

Osmanlı topraklarına katılmıştır

541

. Ancak Mehmed Ali Paşa, Sudan’da tam kontrolü

1824 yılının sonlarına doğru sağlayabilmiştir

542

. Mehmed Ali Paşa, Sudan’ı fethettikten

sonra buranın idarî yapısında önemli değişiklikler gerçekleştirmiştir

543

. Dağınık olan

Sudan idaresi birleştirilmiştir

544

. Mehmed Ali Paşa, Sudan’ın doğal limanları olup, Cidde

Eyaleti’ne bağlı olan Masû’a ve Sevâkin limanlarının Mısır’a ilhakını talep ederek

Sudan’ın bütün ticaretine hâkim olmak istemiştir. Ancak Osmanlı Devleti bu talebi

yerinde bulmayarak limanların gümrüğünü senelik altı bin kese kadar (125000 frank) bir

536 Gabriel R. Warburg, “The Turco-Egyptian Sudan: A Recent Historiographical Controversy”,

Die Welt des Islams, V: 31, I: 2, 1991, s.197-199; P. M. Holt, A History of The Sudan From The Coming of İslam to The Present Day, Fourth Edition, Logman Press, London 1988, s.47; Ahmet İbrahim, s.206.

537

Khaled Fahmy, Mehmed Ali Paşa’nın Sudan’ı ele geçirmek istemesinin temel amacının, Sudan’dan insan gücü olarak kullanılabilecek kölelerin Mısır’ın hizmetinden kullanmak olduğunu söyler Fahmy, Paşanın Adamları, s.85-88; İsmail Hakkı Gürsoy, The Establish of Anglo-Egyptian Rule in The Sudan 1897-1914, (Unpublished Degree of Master Tesis in History), 1986, s.1; A. B. Theobald, The Mahdiya: A History of The Anglo-Egyptian Sudan, 1881-1899, Longmans Green, London 1952, s.8-9.

538 W. Nicholls, The Shaikiya, Dublin 1913, s.28; Wallis Budge, The Egyptian Sudan Its History

And Monuments, V: II, Trubner&Co, London 1907, s.211-212; Demetrius C. Boulger, The Life of Gordon, T. Fisher Unwin, London 1896, 141.

539 Ömer Kâmil, s.54; Robinson, s.48-51.

540 P. G. Elgood, “The Situation in Egypt”, Journal of the Royal Institute of International Affairs,

V: 6, I: 5, s.300; Fahmy, Paşanın Adamları, s. 85; Ahmed İbrahim, s.204-205.

541

Robinson, s.47-48; Kutluoğlu, 1998: 41-42; Richard Hill, Egypt in The Sudan 1820-1881, Oxford University Press, Great Britain 1959, s.8-9; Holt, A History of The Sudan From The Coming of İslam to The Present Day, s.48-51.

542 Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğu’nun Güney Siyaseti Habeş Eyaleti, Türk Tarih

Kurumu Yayınları, İstanbul 1996, s.142-143.

543 Edwin De Leon, The Khedive’s Egypt: Or, The Old House Of Bondage Under New Masters,

Seakle&Rivington, London 1877, s.344-345; Orhonlu, s.144-145.

ücretle Mısır’a geçici iltizâm olarak verip işi geçiştirmiştir

545

. Sultan Abdülmecid

döneminde de 1841 tarihli fermanla, Nub(y)a, Kordofan ve Darfur gibi Sudan’a bağlı

yerler, Mehmed Ali Paşa’ya, ömrüyle kaim olmak üzere tevcih edilmiştir

546

. Mısır Valisi

Abbas Hilmi Paşa döneminde Sudan ile ilişkilerin esir ticareti odaklı yürüdüğü

görülmektedir. Bu yüzden Said Paşa da, Abbas Hilmi Paşa’dan aldığı Sudan için yeni bir

şeyler yapamasa da köle getirilmesini yasaklayarak engellemeye çalışmış; ancak başarılı

olamamıştır. Sudan İsmail Paşa dönemine kadar büyük bir değişiklik yaşamaksızın bu

şekilde Mısır idaresinde kalmıştır

547

. İsmail Paşa ile birlikte Mısır’da yeni bir yayılma

dönemi başlamıştır

548

. İsmail Paşa, Sevâkin ve Masû’a limanlarını, 1867’de Berber’i ve

1875 Zeyla’yı

549

ele geçirmiştir. İsmail Paşa, Sudan seferleri ve fetihleri sonunda on

milyonun üzerinde bir nüfusa sahip, 2.250.000 km

2

alanın sahibi olmuştur

550

. Bu sınırlar,

Bahr-ı Muhit-i Hindî’den Kap Gordof’a ve Sudan içerisinden- hatt-ı istiva (Ekvator)’ya

kadar geniş bir alanı kaplamaktaydı

551

. İsmail Paşa’nın bu yayılma siyaseti sonucunda,

Nil havzasında Mısır arazisi genişlemiş ve merkezi Hartum olmak üzere bir Sudan

eyaleti teşkil edilmiştir

552

. Sudan, Mehmed Ali Paşa’nın fethinden itibaren 1821-1881

Türk yönetimi, 1881-1898 Mehdî idaresi ve 1898-1952 İngiliz Mısır ortak idaresinde

yönetilmiştir

553

.

İsmail Paşa’nın idaresi altında oldukça genişleyen Mısır toprakları, idaresi güç

olduğu bir coğrafya şekline bürünmüştür. Sudan’da başlayan karışıklıklar neticesinde

ortaya çıkan siyasî süreç, Mısır’ın işgalini hazırlayan şartları doğurmuştur. Sudan’da

545 Ragıb Raif-Rauf Ahmed, s.8. 546

A.DVNSMSR.MHM.d., 15, 13.

547 Dunn, s.3.

548 Charles Neufeld, A Prisoner of The Khaleefa, Chapman&Hall, London 1899, s.350; Hill, s.8-9. 549 “Aden Körfezi’nin batısındaki Zeyla İskelesi tarih boyunca önemli konumda olup halen Somadi

Devleti sınırları içinde yer almaktadır. Kızıldeniz’e giriş noktasındaki bu iskele XIX. Asrın ikinci yarısında önce Yemen Eyaleti arkasından da Mısır Hıdivliği tarafından idare edildi. Bu asırdaki konumu Osmanlı Devleti’nin bir iç meselesi olduğu kadar, Kızıldeniz’in batı sahillerini ele geçirmeye çalışan Avrupalı devletlerin dikkatini üzerine çekmesiyle daha da önem kazandı. Bilhassa buradaki mevcud hakların muhafaza edilmesi için son derece stratejik bir noktada yer aldığı için devletin iç siyasetinde de uzun yıllar devam edecek bir siyasî mesele haline dönüştü” Ahmet Kavas, “Doğu Afrika Sahillerinde Osmanlı Hâkimiyeti: Kuzey Somali’de Zeyla İskelesi’nin Konumu”, İslam Araştırmaları Dergisi, S: 5, İstanbul 2001, s.109; Orhonlu, s.148, 150.

550

Hennebert, 15.

551 is-Sanafiri, s.118. 552 Mccoan, s.2-3.

çıkan Mehdî isyanının Sudan ve Mısır’ı kriz sürecine sokması, Sudan’ın Mısır Meselesi

çerçevesinde gündeme gelmesine sebep olmuştur.

Sudan’da isyan, ilk olarak, Vadi-i Halfa’nın güneyinde İslamî bir hareket şeklinde

ortaya çıkmıştır

554

. Sudan isyanını harekete geçiren olay, Sudan’da Mısır adına vergi

toplayan Faşoda müdürü ile bir kayık ustasının oğlu olan Muhammed Ahmed arasında

çıkan kavgadır

555

. Muhammed Ahmed bu kavgadan sonra 29 Haziran 1881 tarihinde

Mehdîliğini ilan etmiştir

556

. Muhammed Ahmed, Sudan eşrafına mektuplar göndererek

Mehdî olduğu iddiasıyla, kendi etrafında toplanmalarını istemiştir. Bundan sonra

Muhammed Ahmed’in etrafı kalabalıklaşmaya başlamış ve böylece Sudan’da, Sudan’ın

mukadderatını etkileyen Mehdî hareketi başlamıştır

557

. Hareketin dinî bir hüviyet

taşıması Müslüman Sudan halkının harekete daha fazla bağlanmalarını sağlamıştır

558

.

Muhammed Ahmed, halkın teveccühünü kazanmak için münzevî bir hayat yaşamıştır.

Etrafı çok hızlı bir şekilde kalabalıklaşan Mehdî önemli bir kuvvet hâline gelmiştir

559

.

Bunun yanında, Sudan halkının Mehdî hareketine katılmasına sebep olan çeşitli etkenler

bulunmaktaydı. Bunlar, kötü yönetimden kaynaklanan, ekonomik geriliğin yarattığı

sorunlardı

560

. Ancak asıl önemlisi, Mısır ve Sudan’ın İngiliz kontrolünde olmasıdır.

Bütün bunlar Sudan’da önemli hoşnutsuzluklara sebep olmuştur. Bu yüzden hareket

İngiliz karşıtı olarak şekillenmiştir

561

. Yine köle ticaretine getirilen yasaklamalar

Sudan’da Mehdî hareketine katılımı etkilemiştir

562

. “Bu nedenler, Sudan’daki Mehdî

hareketinin, geniş bir toplumsal destek bulmasına sebep olmuştur. Muhammed Ahmed,

yakınında bulunan ve ona kayıtsız şartsız bağlı olan dervişler [ve] geçimlerini köle

ticareti ile sağlayan kabileler ile her türlü devlet otoritesine karşı çıkan kabileler gibi

çeşitli toplumsal gruplar tarafından geniş bir şekilde desteklenmiştir”

563

. Başta, küçük

554 Alice Moore-Harell, “TheTurco-Egyptian Army in Sudan on the Eve of theMahdiyya, 1877-

80”, International Journal of Middle East Studies, V: 31, I: 1, Cambridge 1999, s.19; Alice Moore- Harell, “The Life of the Sudanese Mahdi”, Middle Eastern Studies, V: 45, I: 4, London 2009 s.684.

555 Kızıltoprak, s.191.

556 P. M. Holt, The Mahdist State in The Sudan 1881-1898, Oxford 1958, s.37-42; Mekki Shibeika,

British in The Sudan 1881-1902, Oxford University Press, London-New York-Toronto 1952, s.20- 22.

557 Shibeika, s.47. 558 Orhonlu, s.153. 559 Yalçınkaya, 149-150. 560

Moore-Harell, “The Turco-Egyptian Army”, s.19-20.

561 Warburg, s.204. 562 Hennebert, s.37-38. 563 Kızıltoprak, s.191.

bir hareket olmasına rağmen, Sudan’da görevli bulunan Mısır ordusunun yetersizliği, bu

hareketin hızlı bir şekilde büyümesine neden olmuştur

564

. İlk başlarda İngilizler de bu

hareketin önemini anlayamamışlardır. Ta ki, Hicks’in ordusuyla birlikte büyük bir

hezimete uğramasına kadar. Bu tarihten sonra Gladstone başta olmak üzere İngilizler,

Mehdî hareketinin ciddiyetini kavramışlardır. Bu yüzden Sudan’a dair yeni politikalar

tayin etmek ve bu hareketin yok edilmesini sağlamak üzerinde yeni paradigmalara

yönelmek zorunda kalmışlardır

565

. İlk olarak Mısır ordusunun asker sayısının arttırılması

ve Sudan’a Mısır ordusu eliyle müdahalede bulunulması ilkesini benimsenmiştir

566

.

Sudan’da ortaya çıkan bu hareket Mısır için oldukça önemli bir olaydır. Çünkü

Mısır kuvvetleri büyüyen hareketin karşısında oldukça âciz bir durumda kalmıştır

567

.

Mehdî kuvvetleri ilk önce Yusuf Ziyâ Paşa kumandasındaki Mısır ordusunu büyük bir

hezimete uğratmış, ordunun üçte birinden fazlası zâyi olmuştur

568

. Hıdiv Mehmed

Tevfik Paşa da, Sudan’daki isyanı bastırmak için emekli subay Hicks’i ücretli olarak

orduda görevlendirmiştir

569

. Ancak General Hicks kumandasındaki 10 bin kişilik ordu,

Mehdî kuvvetleri karşısında tutunamamış

570

ve Mehdî kuvvetleri tarafından yok

edilmiştir. Bu, Hicks için oldukça trajik bir son olmuştur

571

. Bu yeni olayla durum,

İngiliz konsolosun deyimiyle “gittikçe kesb-i ehemmiyet etme”ye başlamıştır

572

. Mehdî

kuvvetleri karşısında alınan bu yenilgi, General Hicks’in hayatına mâl olmuştur

573

.

Mehdî’nin kazandığı bu zafer, hareketin bütün Sudan’a yayılmasını sağlamıştır

574

. 1881

ve 1882 yılları Mehdî’nin seri zaferleriyle geçmiştir. Ancak Mehdî’nin esas zaferi, 19

Ocak 1883’te, Kordofan’ın başkenti El-Ubeyd’i ele geçirmesi sırasında gerçekleşmiştir.

Bu son zafer, Mehdî Hareketi’nin kolay kolay bastırılamayacak bir güç hâline geldiğini

564 Moore-Harell, “The Turco-Egyptian Army”, s.20. 565

Calvin Alexander Roberts, The Egyptian Question And The Triple Alliance, 1884-1904, (Doctor of Philosophy in History), New Mexico, 1973, s.20-21; Hornik, s.601-602.

566 Y.EE., 117/11. 567 Y.PRK.EŞA., 5/81.

568 Ragıb Raif-Rauf Ahmed, s.87; Shibeika, s.48-50.

569 Mekki Abbas, The Sudan Question, Faber and Faber Limited, Londra 1951, s.35; Holt, A

History of The Sudan, s.92; Holt, The Mahdist State, s.61-63; Theobald, s.65.

570 Bowen, s.143-144.

571 Marsot, Mısır Tarihi, s.77; Hennebert, s.77-78; Harold E Raugh, The Victorians at War, 1815-

1914 An Encyclopedia of British Military History, California-London 2004, s.166.

572 İ.MTZ.(05)., 23/1111.

573 Shibeika, s.105-108; Theobald, s.65-66. 574 Archer, s.39-40; Barthorp, s.73-74.

göstermiştir

575

. Sudan’da, Mehdî hareketi ve savaşları nedeniyle bozulan asayişin

yeniden sağlanamaması, Mısır’ın asayişini çok ciddi bir şekilde etkilemek tehlikesini ve

dâimî bir asayişin büyük bir tehlike ile karşı karşıya kalması sorununu ortaya

çıkmıştır

576

. General Hicks’in ordusuyla birlikte yok edilmesi, İngiltere’nin Sudan’a dâir

düşüncelerinde kırılmalara sebep olmuştur. İngiltere bu yeni durum karşısında,

Sudan’dan çekilme kararı almıştır

577

. Mısır Hükümeti’nin, isyanın ciddi boyutlara

ulaştığı sıralarda, Sudan’ı kontrol altına almaya çalıştığı görülmektedir. Ancak Mısır

idaresi Sudan’daki karışıklıkların üstesinden gelecek kudrete sahip bulunmuyordu. Zaten

Sudan’da böyle bir karışıklığın ortaya çıkması, Mısır hükümetinin Sudan’daki idareyi iyi

tanzim edememesinden kaynaklanıyordu

578

. Kısacası Mısır hükümeti, Sudan’ı

yönetmekten âciz bulunmaktaydı. Bu âcizlik, Sudan’daki karışıklık hâlini takviye

ediyordu

579

. Görüldüğü gibi Mısır hükümetinin Sudan’daki konumu; Sudan’ı, tabiri

caizse sahipsiz bir şekilde bırakmıştı. Mısır Hükümeti’nin bu konumu hem Osmanlı

Devleti hem de İngiltere tarafından iyi biliniyordu. Bu yüzden Osmanlı devlet adamları

Mısır’daki hâlin tesviyesi yani, Mısır idaresinde yapılacak ıslahatla Mısır’da idarî ve

askerî yapının düzeltilmesi gerektiği üzerinde durmuştur. Sultan II. Abdülhamid de,

Sudan’daki idarî durumun ıslahına teşebbüsten önce Mısır’daki durumun hemen ıslah

edilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Böylelikle Sudan’da asayişin temin edileceğini

belirtmiştir

580

. Bu olmadan Sudan’a asker gönderilmesinin yararlı bir sonuç

doğurmayacağı, yine Sultan II. Abdülhamid tarafından belirtilmiştir

581

. Sultan II.

Abdülhamid’in bu yaklaşımı, Sudan’a bir dış müdahale kapısının açılmasını

engellemeye yönelik bir hamle olarak değerlendirilebilir.

Mısır Meselesi, uzun süredir bir sonuç alınaması dolayısıyla karışık bir halde

bulunuyordu. Sudan’da ortaya çıkan isyan Mısır Meselesi’nin önemini daha da

artmıştı

582

. Bu nedenle Sudan’daki olaylar, sadece Osmanlı Devleti ile Mısır hükümeti

arasında halledilecek mahiyette bırakılmayacaktı. Bunun en önemli sebebi İngiltere’nin

bölge üzerinde tanzim ettiği politikalardır. İngiltere, çıkarlarını korumak için bölgede

575 Y.A.HUS., 268/152. 576 Y.PRK.EŞA., 5/81. 577 Gençoğlu, s.89. 578 Y.EE., 4/68. 579 Y.EE., 4/57. 580 Y.EE., 4/68. 581 Y.EE., 4/57. 582 Y.EE., 4/66.

bulunuyor ve bunu sağlayacak politikalar yürütüyordu. Ayrıca Sudan’daki isyanın

önemli sebeplerinden birisi yabancılardan ve özellikle İngilizlerden duyulan rahatsızlık

olduğundan

583

ve hedefte sömürgeciler tarafından kuşatılan toprakların kurtarılması

bulunduğundan

584

, bu durum İngilizler için önemli bir sorun teşkil ediyor, bu yüzden de

İngilizlerin bu politikalarını daha önemli kılıyordu. İsyanın gün geçtikçe yayılan ve güç

kazanan bir hareket hâlini alması ve ilk iki yılda Mısır ordusunun birkaç kere hezimete

uğraması, özellikle General Hicks’in feci bir şekilde ordusuyla birlikte yok edilmesi,

meselenin ciddiyetini göstermekteydi. Bu da İngiltere’yi Sudan’daki olaylara karşı yeni

politikalar geliştirmek zorunda bırakmıştır. Hicks tecrübesini tekrar yaşamak istemeyen

İngilizler, işi daha sistematik bir şekilde halletmek için çare arayışlarına yönelmiştir

585

.

Bu süreçte birkaç farklı yaklaşım deneyen İngiltere, Sudan’dan, prestij kaybemeden

çıkmak için işi daha sıkı tutmaya karar vermiştir. Bu yüzden İngilizler, Sudan’da

bulunan askerî garnizonların güneyde toplanmasına karar vermiştir ki, bu Sudan

içlerinden çıkmak anlamını taşıyordu. Bu görev 18 Ocak 1884 tarihinde General

Gordon’a verilmiştir

586

.

Gordon 1874 yılında Sudan genel valiliği görevine atanmış ve burada yaklaşık iki

yıl kalmıştı

587

. Bu yüzden Sudan’ı tanıyordu

588

. Mehmed Tevfik Paşa da karışıklıkların

giderilmesine yönelik Sudan’da birtakım idarî düzenlemelere gitmek kararını verdi.

Bunun için birtakım sebepler belirtildikten sonra, Sudan’da yaşayan büyük ve nüfuzlu

ailelerin bağımsız bir hale getirilerek burada yeni bir yönetim mekanizmasının kurulması

gerektiği, bu işin de, General Gordon’a verildiği Mehmed Tevfik Paşa tarafından,

Meclis-i Nüzzar’a bildirildi

589

. Bu karar şüphesiz İngilizler tarafından alınmıştı ve

uygulama görevi Hıdiv Mehmed Tevfik Paşa’ya verilmişti. İngiliz Hükümeti tarafından

Gordon’a verilen bu görev, Sudan genel valiliği şeklinde ifade edilebilir

590

. Gordon

Sudan’daki sorunu, mâlî konularda İngiltere tarafından desteklenirse, çözeceğini ve

583 Yalçınkaya, s.149-150. 584 Y.A.HUS. 227/78. 585 Kızıltoprak, s.196.

586 Veysel Akdoğan, Sudan Mehdisinin İsyanına Dair Bazı Osmanlı Vesikaları, ((Yayınlanmamış

Yüksek Lisans Tezi), İstanbul 1993, s.28; Gençoğlu, s.89.

587 F. W. Moffitt, “Some Despatches from Khedive Ismail to Major-General Charles Gordon”,

Journal of the Royal African Society, V: 34, I: 135, London 1935, s.110.

588 Orhonlu, s.151. 589 Akdoğan, s.28.

Sudan’ın elden çıkmaması için gerekli gayret ve hizmeti yapacağını vaat etmişti

591

.

Gordon kendisine verilen genel valilik göreviyle Sudan’da küçük küçük Sultanlıklar

kurma işine girişmiş, köle ticaretini serbest bırakmış ve vergileri affederek halkın

güvenini sağlamaya çalışmış, mahkûmları affetmiş ve böylece de Mehdî hareketinin

önüne geçeceği düşüncesine kapılmıştır

592

. Ancak Sudan’da durum General Gordon’un

sandığından da vahimdi. Mehdî hareketi Sudan’da oldukça güç kazanmış ve etkin bir

hale gelmişti. Sudan, Gordon’ın 1876 yılında bıraktığından çok daha fazlası idi.

Sudan’daki durumun ciddiyetini kavrayan General Gordon, Mehdî hareketinden

çekinmeye bağlamıştı. Bu yüzden Mehdî’ye, bir miktar para ile Kordofan Emirliği’ne

tayin olunduğuna dair bir berat göndermiş, bu, Mehdî tarafından reddedilmiştir. Bunun

üzerine General Gordon ona bir uyarı mektubu göndererek Hartum’da beklemesini

bildirmiştir

593

. Gordon ile Mehdî arasında gıyapta ortaya çıkan gerginlik, hareketin daha

da çok yayılmasına sebep olmuştur. Zira Gordon’un Sudan’daki varlığı Mehdî

hareketinin halk arasında daha fazla itibar görmesini sağlamıştır

594

. Mehdî hareketi her

geçen gün yayılırken Sudan’da çok önemli bir güç haline gelmiştir. Gordon da Sudan’da

durumun gerçek yüzünü görünce tahliye konusunu gündeme almıştır. Bunun için

Kahire’den asker gönderilmesini talep etmiştir

595

. Bu arada Mehdî kuvvetleri Hartum’u

ele geçirmiş ve Gordon’un etrafını sarmışlardı

596

. Gladstone da, 22 Aralık 1884

tarihinde, General Wolseley’e Gordon’u kurtarmak için Sudan’a gitmesi talimatını

vermiştir

597

. Wolseley, 10 bin kişilik ordusuyla, 20 Ocak 1885 tarihinde, Hartum’a

varmıştır. Ancak Wolseley Hartum’a vardığında iş işten çoktan geçmişti

598

. Çünkü

Wolseley’in kuvvetleri Hartum’a vardığında Hartum Mehdî kuvvetlerinin eline

geçmişti

599

. Mehdî ordusu şehre girerek, Gordon’un yardım almasına fırsat

591 Andrew Haggard, Under Crescent and Star, William Blackwood And Sons, London 1895,

s.123-127.

592

Gençoğlu, s.89-90.

593

Akdoğan, s.30.

594 Moore-Harell, “The Turco-Egyptian Army”, s.22. 595 Altunay-Şam, s.166.

596 Sir George Arthur, TheLetters Of Lord And Lady, William Heinemann, London 1922, s.114;

Shibeika, s.47-48.

597 Raugh, s.145-148. 598 Kızıltoprak, s.197.

bırakmamışlar ve Gordon’u öldürmüşlerdi

600

. Mehdî kuvvetlerinin Hartum’u ele

geçirmesi, İngiltere’nin Sudan politikasında yeni kırılmalara sebep olmuştur. Çünkü

General Gordon’un ölümü İngilizleri yasa boğmuş

601

, Gladstone bu olaydan sonra ciddi

bir itibar kaybederek yoğun eleştirilere muhatap olmuş ve olayların sebep olduğu siyasî

gelişmeler üzerine, Haziran 1885’te, Gladstone iktidarını kaybetmiştir

602

. Gordon’un

ölümüyle sonuçlanan olaylar, İngilizlerin Sudan politikasının başarısızlığına işaret olarak

algılanmış, bu durum İngilizlerde panik hâli oluşturmuştur

603

. Bu yüzden de İngilizlerin

sağlıklı politikalar tayin etmelerini zorlaştırmıştır

604

. Bu duruma karşı İngilizler, tedbir

olarak, Osmanlı Devleti’ne, Sevâkin’e asker göndererek burayı merkeze bağlanmasını

teklif etmiştir

605

. Tabiî ki, bu teklif Sultan II. Abdülhamid tarafından bir hile olarak

algılanmış ve Sevâkin’e asker sevki konusunun Mısır üzerinden halledilmesi gerektiği

şeklinde cevaplanmıştır.

İngilizler, zamanında Hartum’a asker göndermeyerek önemli bir hata işlemişlerdir.

Bir başka hata ise, Sudan’ın sair yerlerinde uğradıkları mağlubiyetler nedeniyle

Dongola’nın tahliye edilmesi ve buranın muhafaza edilmesine önem verilmemesi

olmuştur

606

. Bu iki stratejik hata, İngilizleri Sudan’da hiç beklemedikleri bir sorunla

karşı karşıya bırakmıştır.

1886 yılında Sudan Meselesi hakkında Osmanlı ve İngiliz komiserleri arasında bir

dizi müzakere gerçekleşti. Bu müzakerelerde Sudan’da isyancıların yanında yer alanlar

üzerinde tesiri olacak bir Mısırlı memurun bunlara nasihat etmek üzere gönderilmesi

kararı alındı

607

. Miralay Yusuf Şehri Paşa, her iki tarafın da kabulüne mazhar bir memur-

ı siyasî olarak 11 Mayıs 1886 tarihinde tayin edilmiştir. Maiyetine de Sudan’da müdür

muavinliği yapmış olan Cevdet Bey verilmiştir

608

. Yusuf Şehri Paşa, Sudan’da durum

tespiti yapmak için çalışmalara başlamış, birçok önemli girişimlerde bulunmuş, isyan

bölgelerine gitmiş, halkı ve bölgenin ileri gelenlerini dinlemiş ve Sudan’da isyancı

600 Grazia Vuoto, The Imperial İdeas of Lord Salisbury, 1851-1902, (Unpublished Degree of

Doctor of Philosophy), Montreal 1999, s.536; Akdoğan, s.35; Holt, A History of The Sudan, s.95; Theobald, s.116-119. 601 Abbas, s.40. 602 Gençoğlu, s.90. 603 Vuoto, s.537. 604 Altunay-Şam, s.165. 605 Kızıltoprak, s.183. 606 Y.PRK.EŞA., 5/81.

607 Uçarol, Bir Osmanlı Paşası, s.189. 608 BEONGG.d., 743, 6.

kuvvetlerin ve Mehdî’nin ölümünden sonra Halife Abdullah’ın halktan nasıl bir destek

aldığını araştırmıştır. Yusuf Şehri Paşa, 14 Haziran 1886 tarihinde yazdığı raporunda,

isyancıların halkı zor kullanarak yanlarına çektiklerini belirterek; bunun için

demiryollarını tahrip etmek, haraç toplamak ve halkı buğdaydan başka ürün ekmemek

gibi zorlamalarla karşı karşıya bıraktığını ifade etmiştir. Halkın da bu durum karşısında

istemeyerek isyancılara katılmak zorunda kaldığı, yine Yusuf Şehri tarafından ifade

edilmiştir. Osmanlı Devleti ve Mısır Hıdivliğinden beklenen yardımların gelmemesinin

de isyana karşı çıkan Sudanlıları zor durumda bıraktığı, Yusuf Şehri Paşa’nın şu

sözlerinden alaşılmaktadır: “Sudan halkının çoğu, hatta Halife ile birlikte olan