• Sonuç bulunamadı

OSMANLI DEVLETİ’NİN MISIR’A MÜDAHALE GİRİŞİMLERİ

Derviş Paşa olayların sorumlularını bulmak için bölgede incelemelerde bulunmuş,

yaptığı incelemelerden sonra da, olaylarda askerin suçu olmadığı kanaatine varmıştır.

Bunun yanında, olaylarla ilgili çeşitli iddialar ortaya atılmıştır. Bunlar, Ahmed Arabî’nin

tertipçi olduğu, İngiliz ve Fransız konsoloslarının olaylarda parmağının bulunduğu,

Hıdiv ve Derviş Paşa’nın olaylarda sorumlu olduğu ve dönemin politik çalkantılarının

doğal bir neticesi olduğu şeklinde dört ayrı iddia ortaya atılmıştır. Bu iddiaların tamamı

İskenderiye’deki hadiselerin belli bir tertip sonucunda gerçekleştiğine işaret etmiştir.

İskenderiye’de böyle bir hadisenin vuku bulması ve sonuçları itibariyle Mısır’ın yabancı

müdahalesi ve işgaline sürüklenmesi, bu olayların dış tertipli olabileceği ihtimalini

güçlendirmiştir. Rıza Nur da, bu ihtimalin daha doğru olduğunu ifade ederek olayların

başlamasına sebep olan kişinin İngiliz konsolosunun uşağının kardeşi olmasının buna

delil olabileceğini söyler

199

. Çünkü Mısır’da meydana gelen bu karışıklıkları İngiltere,

Mısır’a müdahale için bir sebep ittihaz edip, fiilî işgale giden yolda bu olayları

kullanmıştır. İngiltere’nin İskenderiye’de çıkan olayların incelenmesini engellemeye

196 Ragıb Raif-Rauf Ahmed, s.69. 197

Dilek Güldeş, Urabi Paşa Hareketi ve İngilizlerin Mısır’ı İşgali (1881-1882), (Yayınlanmamış Yüksek Lisans), İstanbul 1999, s.64.

198 Kızıltoprak, s.71. 199 Nur, s.13, 33.

yönelik girişimlerini ve Derviş Paşa’nın Mısır’daki tahkikatlarından rahatsız olmasını

200

ve Derviş Paşa’nın Mısır’ın iç işlerine müdahale ettiği iddiasıyla, Mısır’dan ayrılmasını

talep etmesini, mızrağı çuvala sığdırma gayretleri olarak görmek yanıltıcı olmaz. Zaten

İskenderiye olayları sonrasında ortaya çıkarılan panik hali ile yabancıların

memleketlerine dönmek için oldukça kalabalık gruplar oluşturmaları, Fransızların

bunları ücretsiz olarak nakledeceklerini açıklamaları ve bunun sonucunda da yirmi bine

yakın bir insanın Mısır’dan kaçması, meselenin nasıl bir merhaleye taşındığını

göstermesi açısından önemlidir. Bu gidişler halk arasında endişeleri arttırmıştır.

Endişelerinin en önemli sebebi de yabancıların şehri terk ettikten sonra şehrin

bombalanacağı düşüncesiydi. Bu durum Mısırlıların da Suriye taraflarına göç etmelerine

sebep olmuştur. Bu yüzden on binin üzerinde Mısırlı’nın Suriye taraflarına göçtüğü ve

Bâbıâli’nin, bu göçlerin durdurulması için tedbirler alınması konusunda Mısır yönetimini

uyardığı görülmektedir

201

.

Derviş Paşa İskenderiye’de incelemelerde bulunurken şehrin değişik yerlerine

giderek olayların halkın üstündeki etkilerini bizzat tetkik etmiştir. Sultan II. Abdülhamid

de, 14 Haziran 1882 tarihinde, Derviş Paşa’ya gönderdiği telgrafta, Mısır’daki meselenin

askerî müdahale olmaksızın halledilmesi yollarının aranması ve asker gönderme

meselesinin kesinlikle gündeme getirilmemesini istemiştir. Halkın içinde olduğu korku

ve endişe durumunun ortadan kaldırılması konularını Derviş Paşa’ya tekrar hatırlatarak

kendisine verilen görevlerin eksiksiz olarak yerine getirmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Sultan II. Abdülhamid, Ahmed Arabî’nin İskenderiye’de asayişin sağlanması konusunda

niçin başarısız olduğunu sormuş ve asayişin sağlanması için Mısır askerinin yeterli

olduğunu belirtmiştir. Bu yüzden de, Osmanlı askerinin gerekli olmadığını telgrafta

vurgulamıştır. Derviş Paşa incelemelerine devam ederek Mısır’ın mevcut durumu

hakkında izlenimler edinmeye çalışmıştır. Buna göre, Derviş Paşa’da, Mısır’da kalıcı

asayişin ancak Osmanlı askeri ile sağlanabileceği fikri oluşmuştur

202

. Derviş Paşa, bu

yapılmazsa Hıdiv’in Mısır’a yabancı askeri davet edebileceğini belirtmiştir

203

. Paşa’ya

göre olayların yönü değişmeden bu müdahale mutlaka yapılmalıdır. Derviş Paşa,

İskenderiye’de edindiği intibalarla Bâbıâli’ye çektiği telgrafta, Sultan II. Abdülhamid’in

200 Y.A.HUS., 170/149. 201 A.MKT.MHM., 487/5. 202 Y.EE., 128/32. 203 Y.A.RES., 22/21.

Mısır’a asker gönderilmesine izin vermesini istemiştir. Bu istek Sultan II.

Abdülhamid’in 14 Haziran 1882 tarihinde gönderdiği telgrafındaki, Mısır’a Osmanlı

askerinin sevkini gündeme getirilmemesini sağlamak talimatına aykırı idi. Ancak Derviş

Paşa, bu şıkkın, Sultan’ın Mısır’daki hukukunu korumak için şimdilik yegâne yol

olduğunu vurgulamıştır.

Sadrazam Abdurrahman Nureddin Paşa başkanlığında toplanan Heyet-i Vükela ise

Derviş Paşa’nın Mısır konusunda herhangi bir taahhüde girmeksizin meselenin

çözülmesi gerektiği kararını almış ve bu karar Derviş Paşa’ya bildirilmiştir. 14 Haziran

1882 tarihinde gönderilen telgrafta belirtilen hususlara, 17 Haziran 1882 tarihinde

gönderilen telgrafta tekrar değinilmişti. Derviş Paşa’ya İstanbul’dan gönderilen bir başka

telgrafta faaliyetlerinin yanlış algılamalara sebebiyet verecek tarzda olmamasına dikkat

etmesi gerektiği hatırlatılmıştır. Derviş Paşa’nın, Hıdiv ile İskenderiye’ye gitmesi ve

oralarda incelemeler yapmasının İstanbul’dan asker gönderileceği şeklinde

yorumlanabileceğine de dikkat çekilmiştir. Bâbıâli’nin bu hatırlatma ve dikkat

çekmelerine rağmen Derviş Paşa

İskenderiye’ye, Osmanlı donanmasının

gönderilmesinin gerekli olduğunu belirten bir telgraf yollamıştır

204

. Derviş Paşa bu

telgrafta, böyle yapıldığı takdirde halkın biraz teskin olabileceğini ifade etmiştir

205

.

Çünkü yabancı donanmanın varlığı, halkı endişelendiriyordu

206

.

Sultan II. Abdülhamid, Mısır’daki olayların diplomatik yollarla halledilmesi

taraftarıydı. Bu yüzden Derviş Paşa’ya, asker talebi konusunu gündeme almadan

meseleyi halletmesi talimatını birkaç kez tekrarlamıştı. İlk başlarda Derviş Paşa da

meselenin askere gerek kalmaksızın halledilebileceğini düşünüyordu. Derviş Paşa’nın

Hıdivle birlikte İskenderiye’de incelemelerde bulunması, fikirlerinin değişmesine neden

olmuştur. Derviş Paşa bu incelemelerden sonra Mısır’daki olayların yatıştırılması için

asâkir-i Osmaniyye’nin irsalini talep etmişti

207

. İs-Sanafiri, Derviş Paşa’nın fikir

değiştirmesinin sebebini Hıdiv’den elli bin lira rüşvet almasına bağlamıştır. Derviş Paşa,

İstanbul’a gönderdiği telgrafta, Ahmed Arabî hakkında “… iyi kötünün farkında

olmayarak hod-serâne hareket eden [A]râbi Paşa gibi bir adamın, Cihâdiye

Nezareti’nde bulunması Mısır’ı pek büyük bir tehlikeye götürmekte olduğu

204 Y.EE., 84/45. 205 Kızıltoprak, s.80. 206 Marsot, Mısır Tarihi, s.73. 207 Y.EE., 124/43.

görülmektedir” değerlendirmesini yapmıştır

208

. Derviş Paşa’nın bu değerlendirmesi,

Mısır’da geldikten sonra izlediği politikanın kazanımlarını ortadan kaldıracak

nitelikteydi. Çünkü Derviş Paşa, Ahmed Arabî hakkında İngiliz ve Fransızların

iddialarına katılmamış, Ahmed Arabî’yi Hıdiv’in emri altına almayı başarmış ve onun

Hıdiv’e itaatini sağlamıştı

209

. Bu faaliyetlerinin sonuçlarını da İskenderiye’deki olayların

yatıştığı şeklinde İstanbul’a bildirmişti. Bu yeni durum is-Sanafiri’nin iddialarını bir

miktar kuvvetlendirmiş görünmektedir. Çünkü Derviş Paşa’nın Hıdivle ortak hareket

etmesi ve asker talebinde bulunması, Ahmed Arabî’nin Mısır’dan çıkarılmasına yönelik

bir girişim olarak da değerlendirilebilir. Zira Mısır’da, Berriye, Bahriye, Tophane,

Zaptiye ve Jandarma kuvvetleri Ahmed Arabî’nin emri altındaydı

210

. Bu yüzden Hıdiv

Mehmed Tevfik Paşa, asayişin sağlanması konusunda ona bağımlıydı. Bu durum Ahmed

Arabî’yi Hıdiv nezdinde oldukça güçlü bir konumda tutuyordu. Hıdiv’in kendini bu

denli zorunluluklar içinde hissetmesi, onun yabancı devletlere yakınlaşmasına sebep

olmuştur. Bu da İngilizlerin, Mısır’ı işgal etmek için aradığı meşruiyet zemininin

oluşmasına katkı sağlamıştır.

Mısır’daki olayları yakından izleyen İstanbul, 19 Haziran 1882 tarihinde Derviş

Paşa’ya, çeşitli tedbirleri içeren bir telgraf daha göndermiştir. Bu telgrafta, Ahmed

Arabî’nin görevde kalması için ısrar edilmemesi, olaylarda suçlu bulunan askerler için

Hıdiv’in oluruyla genel af ilanı, asayiş ve emniyetin sağlandığı beyannameler ile yerli ve

yabancı ahaliye duyurulması istenmiştir. Bunun yanında İskenderiye önlerinde bulunan

gemilerin çekilmeleri lüzumunun bildirilmesi ve asayişin devamlılığı için Kahire’den

İskenderiye’ye bir miktar daha asker gönderilmesi talimatları yer almıştır

211

. Derviş

Paşa’ya verilen bu talimat, İskenderiye’deki karışıklıkların, Osmanlı Devleti nezdinde

basit olay şeklinde değerlendirildiğini göstermektedir. Ancak İskenderiye olaylarının o

kadar basit algılanmadığını, olaylardan sonra ortaya çıkan gelişmeler göstermiştir.

Derviş Paşa 22 Haziran 1882 tarihinde Bâbıâli’ye çektiği bir başka telgrafta, Hıdiv

Mehmed Tevfik Paşa ve Ahmed Arabî’ye nişan verilmesini teklif etmiştir

212

. İstanbul,

Derviş Paşa’nın bu teklifini yerinde bularak, birinci rütbeden aynı nişanın verilmesi

208 is-Sanafiri, s.139. 209

Bu durum Derviş Paşa’nın Mısır’daki görevlerinden birini başardığına işaretti. Gréce, s.131.

210 Altunay-Şam, s.98. 211 Altunay-Şam, s.94. 212 Y.EE., 116/17.

talimatını içeren telgraf Kahire’ye gönderilmiştir

213

. Derviş Paşa bu nişanları başta Hıdiv

ve Ahmed Arabî olmak üzere Mısır’ın ileri gelenlerine vererek dostluklarının temin

edilmesini sağlamayı amaçlamıştır. Bunun için birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü

dereceden 100’ün üzerinde nişan takdim edilip Mısır idarecilerine verilerek onların

gönülleri kazanılmaya çalışılmıştır. Bu yaklaşım, Osmanlı Devleti’nin Mısır’la bağlarını,

gönül bağı mesabesinde tuttuğuna işaret etmesi ve devletin Mısır üzerinde izlediği

politika düzenini göstermesi bakımından gerçekçi olmamıştır. Mısır’da daha sonra

meydana gelen gelişmeler, bunu açıkça göstermiştir. Bunun temel nedeni, devletin güçlü

merkezî yapısının aşınması ve buna bağlı olarak da, otorite sorununun ortaya çıkmasıdır.

1882 Haziranının sonlarına doğru İngiltere ve Fransa İskenderiye’deki karışıklık

halinin bertaraf edilmesi için Bâbıâli’ye baskılarını arttırmaya başlamışlardır. Bu

baskıların temel amacı, Mısır’a fiilî müdahale için meşruiyet zemini oluşturmaktan

başka bir şey değildi. Çünkü Mısır üzerinde planlanmış bir programın olduğu,

İngiltere’nin Mısır’daki olayları sürekli gündemde tutacak şekilde uluslararası arenadaki

faaliyetlerini yoğunlaştırmasından da anlaşılmaktadır. Mısır’daki karışıklıkların

önlenmesi için baskı politikasını benimseyen İngiltere, Mısır’a yalnız başına fiilî bir

müdahale için zemin oluşturmayı önemli bir siyasî düstur olarak benimsemiştir.

Mısır’daki karışıklıkların ortadan kaldırılmasına yönelik Osmanlı girişimlerini sürekli

önleme çabaları, İskenderiye olaylarının aydınlatılması konusundaki Osmanlı

girişimlerine karşı takındığı tavır ve öne sürdüğü gerekçeler, Mısır’ın işgal ortamına

sürüklenmesini sağlayan İngiliz siyasetinin önemli örnekleridir. İngilizlerin ortaya

koyduğu bu politikalar, Osmanlı Devleti’ni, Mısır üzerindeki hükümranlık haklarının

gerektirdiği şekilde politik bir tavır almakta başarısızlığa sürüklemiştir.

İngiltere ve Fransa yaklaşan işgalin hazırlıklarını sürdürürken Derviş Paşa

Mısır’daki çalışmalarına devam ediyordu. Bâbıâli de, Derviş Paşa’ya yeni yeni talimatlar

göndererek Mısır’dan durumu kotarmış olarak çıkmak istiyordu. Sultan II. Abdülhamid

ise Mısır konusunda sürekli olarak talimatlarını güncel tutuyor, yeni yeni hamleler

gerçekleştirmeye çalışıyordu. Sultan II. Abdülhamid’in bu konudaki girişimlerinden

birisi, Mısır’da kendi otoritesini bütün boyutlarıyla kabul etmiş bulunan Halim Paşa’nın

Hıdivliğe tayin edilmesi için durum yoklaması yapmasıdır. Derviş Paşa’ya, durum

değerlendirmesi için telgraf gönderilmiştir. Bu telgraf, hem Mısır’daki karışıklığın asker

gönderilmeden ortadan kaldırılması hem de Mısır’da otoritenin yeniden sağlanması

açısından önemliydi. Bilindiği gibi Sultan II. Abdülhamid, Mısır idaresinde

düzenlemelere gitmek için, baştan itibaren fırsat kollamıştı. İsmail Paşa’nın azli

sürecinde bu konuda birçok girişimde bulunmuşsa da, bunu gerçekleştirememişti. Ancak

Sultan II. Abdülhamid bu konudaki kararlığını sürdürmekteydi. Derviş Paşa’dan durum

yoklaması yapmasını istemesi, Sultan II. Abdülhamid’in bu kararlı tutumunun bir

sonucuydu. Derviş Paşa da, 16-18 Haziran 1882 tarihlerinde gönderdiği cevabî

telgraflarda Halim Paşa’nın Hıdivliği’nin şu an için kimse tarafından tercih

edilmeyeceğini, Mehmed Tevfik Paşa’nın yerinde kalmasının akla daha yatkın olduğunu

ifade etmiştir

214

. Çünkü İngilizler de Halim Paşa’nın Hıdiv olmasını istemiyorlardı

215

.

Dolayısıyla onun hıdiv olması oldukça zordu.