A- Diplomatik Mücadele, Başarısızlık ve Tamir Çabaları
I- SÜVEYŞ KANALI MESELESİ
Süveyş Kanalı’nın açılması şüphesiz İsmail Paşa döneminin en önemli
olaylarından biridir. Kanalın açılması, Mısır’ı tekrar uluslararası bir politika konusu
hâline getirmiştir. Zira bu kanalın açılması, Mısır’ın konumunu oldukça etkileyecektir
403.
Bu yüzden Mehmed Ali Paşa, Süveyş Kanalı’nın Mısır’da sorunlu bir süreci başlatacağı
endişesiyle kanalın açılışına rıza göstermemiştir
404. İsmail Paşa’nın tamamlayıp açılışına
nâil olduğu bu kanal, Mısır ekonomisini belirsizliğe sürükleyerek, Mısır’ın ekonomik
buhranını hazırlayan başlıca olaylardan biri olmuş ve Mısır’ın kaderini değiştirecek
gelişmelere zemin hazırlamıştır. Zira Süveyş bölgesi Napolyon’un Mısır seferinden
Ahmed Arabî’nin Tellü’l-Kebir hezimetine kadar İngilizlerin politik stratejilerinin ana
unsurlarından biri olmuştur
405. Kanalın açılması gündeme gelmeden önce İngilizler
Süveyş bölgesinin stratejisinin farkındaydı. Kanalın açılması gündeme gelip düşünceden
fiile geçince İngilizlerin bölge politikalarını oldukça etkilemiştir.
403 Reid, “Cultural Imperialism and Nationalism”, s.58. 404 Y.EE., 88/40-2a.
Süveyş’e kanal yapma projesi çok eski tarihlerde gündeme gelmiş bir konudur.
Ancak 1854 yılına kadar kanalın yapımına başlamak mümkün olamamıştır. Kanalın
stratejik önemi, büyük devletlerin bölgeyi çıkarları doğrultusunda kullanmak için
faaliyetlere başlaması ile daha da artmıştır. Özellikle 1756 yılından itibaren İngiltere’nin
Hindistan’a yerleşmesi ve burada kalıcı olmak düşüncesi, Süveyş bölgesini çok daha
fazla önemsemesine neden olmuştur
406. Buradaki değişikliklerin, İngiltere’nin
Hindistan’daki konumuna önemli zararlar vereceği hesaplanan bir şeydi. Bunu göz
önünde tutan İngilizler, politikalarını Süveyş’te meydana gelecek değişimlere göre
ayarlayacaklardır
407. İngilizler, ilk başlarda kanalın açılmasına karşı teşvik edici bir
tutum sergilemişlerdir. Ancak kanalın açılması meselesi ciddi bir şekilde gündeme
gelmesinden itibaren, İngiltere’nin tutumunun değiştiği görülmektir
408.
Süveyş’e kanal açılması işi Mehmed Ali Paşa ve I. Abbas Hilmi Paşa
dönemlerinde de gündeme gelmişti. Mehmed Ali Paşa ve Abbas Hilmi Paşa Süveyş’te
kanal açılması fikrine muhalefet etmişlerdi
409. Süveyş Kanalı’nın stratejik öneminin
farkında olan Mehmed Ali Paşa’nın, “Boğazlar Devlet-i Aliye’nin felaketine sebep oldu.
Ben de Mısır’da bir boğazlar meselesi ihdas etmek istemem” diyerek kanalın açılmasına
muhalefet ettiği söylenir
410. Ancak Said Paşa, baba ve dedesi gibi düşünmüyordu. O bu
kanal projesine sıcak bakıyordu.
“Süveyş Kanalı′nın mûcidi ve mü’essisi” olan Mösyö M. Ferdinand de Lesseps
411,
Said Paşa döneminde Kahire’nin Fransız konsolosluğu görevinde bulunmuştu. M.
Ferdinand de Lesseps, burada görevli bulunduğu sırada Said Paşa ile iyi ilişkiler kurarak
onunla dost olmuştu
412. M. Ferdinand de Lesseps, Said Paşa’nın, Mısır Valisi olduğunu
406 Karaca, 192-193.
407 “Fransızlar tarafından Süveyş Kanalı’nın açma etütleri yapılmasını İngiltere’yi endişeye
düşürmüş ve karşı emniyet tedbiri olarak Aden’i 1839 yılında zapt etmiştir” Uçarol, 1878 Kıbrıs Sorunu, s.32.
408 “Lord Palmerston kanalın, gelecekte yabancı bir gücün denetimine geçmesinin tehlikesini daha
o zaman sezmiş; böyle bir durumu engellemek için İngiltere’nin Mısır’ı işgal etmek zorunda kalacağını söylemişti”, Peter Mansfield, Osmanlı Sonrası Türkiye ve Arap Dünyası, İstanbul 1975, s.20.
409 Gençoğlu, s.43.
410 Güler, s.43; Balcı, Osmanlı’nın Son Öyküsü, s.48. 411 İ. HR., 257/15357.
412
“Ata binmeyi ve nişancılık mümaresini Ferdinand de Lesseps’ten öğrenen Said Paşa, şişman olduğu için babası tarafından sıkı bir perhize tabi tutulduğu sıralarda Ferdinand de Lesseps’in teşvikiyle makarnaya rağbet göstermeye başlamıştı. Makarna tabağıyla pekiştirilen bu dostluk, tüm dünyayı hayran bırakarak uluslararası bir mücadeleye neden olacak olan Süveyş Kanalı’nın
duyar duymaz Mısır’a gelmiş, onunla görüş alışverişinde bulunarak Süveyş’te bir kanal
açılması projesini ona sunmuştu
413. Said Paşa, dostu De Lesseps’in bu teklifini kabul
ederek kanalın yapılması çalışmalarına başlanılması için gerekli izinleri vermiştir
414.
Said Paşa tarafından kanalın hafriyatı için ilk ruhsat 30 Kasım 1854’de verilmiştir
415.
Said Paşa ile Lesseps arasında yapılan görüşmeler sonucunda; 1. Masraflar
çıkarıldıktan sonra kalan hâsılatın yüzde yetmiş biri, Kanal şirketinin çıkaracağı hisse
deneti ve emtiaya; 3. Yüzde onu şirketin kurucularına; 4. Yüzde ikisi Mısır şehir ve
kasabalarının başındaki mülki amirlere; 5. Kalan yüzde ikisinin de kanal memur ve
müstahdemlerine verilmesi şartlarını içeren bir sözleşme imzalanmıştır
416. Bu
sözleşmeden sonra Süveyş Kanalı’nın yapımı işine bir an önce başlanılması
düşünülüyordu. Ancak Said Paşa, bu ana kadar bu kanal işine teşebbüs edilmesi
konusunda, tâbi olduğu Osmanlı Devleti’ne danışmamıştı. Ayrıca İngiltere’nin bu
konuda oluru projenin selameti için gerekliydi. Ancak kanal fikrinin Osmanlı Devleti ve
İngiltere tarafından onaylanması kolay gözükmüyordu. Çünkü kanalın devreye girmesi,
işin uluslararası bir boyutta değerlendirilmesini gerektiriyordu. Yapılacak kanalın
stratejik önemi bütün devletlerin dikkatini çekmeye yetiyordu. Bu durum İngiltere için
daha çok ehemmiyeti haizdi
417. Çünkü İngiltere Mısır’da kendinden başka bir gücün,
özellikle de Fransızların etkin olmasını istemiyordu
418. Bu yüzden İngiltere kanal
konusunda belli bir politika düzeni oluşturarak stratejilerini buna göre belirlemiştir.
İngiltere’nin Akdeniz’deki çıkarları da Süveyş Kanalı’na yaklaşımını oldukça
etkilemiştir
419. Osmanlı Devleti, İngiltere’nin bu konudaki yaklaşımlarına göre politika
açılmasına vesile olmuştur”, Tuba Çınar, Süveyş Kanalı’nın Açılması ve Osmanlı Dış Politikasındaki Önemi (1869-1882), ((Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara, s.73.
413 Güler, s.44.
414 K. Bell, “British Policy Towards the Construction of the Suez Canal (1859-65)”, Transactions
of The Royal Historical Society, 5th Ser.,V: XV. 1965, s.121.
415
Wallace, s.329-330; Ragatz, s.12.
416 Mehmed Arif, s.613-614.
417 “İngiltere’nin kimin himayesinde olursa olsun kanalın yapılmasına karşı çıkmış olması
Şüphesiz vurgulanması gereken bir gerçektir. Doğu’ya giden tek kullanılabilir rota olan Ümit Burnu’nu uzun süre tek başına elinde tutan İngiltere’nin doğal olarak Süveyş’te açılacak bir Kanal’dan bekleyebileceği önemli bir fayda yoktu. Kanal, Güney Asya’ya ve kısmen de Afrika’nın doğu kıyılarına giden ya da oralardan gelen gemilerin yolculuk mesafe ve süresini önemli ölçüde kısaltabilirdi; ancak aynı zamanda Doğu ticareti için çoğu Süveyş’e İngiliz adalarından daha yakın konumda birçok rakip çıkararak kaçınılmaz şekilde Avrupa’nın ticari ve siyasi dengelerini değiştirecekti” Halford L. Hoskins’ten Çınar, s.102.
418 Güler, s.44.
belirmek ihtiyacı duyduğundan İngiltere ile aynı yönde hareket etmek zorunda kalmıştır.
Çünkü Fransa ve İngiltere’nin kanal konusunda birbirleri üzerinde çekinceleri vardı. Bu
çekinceler ve sebep olduğu siyasî yaklaşımlar, Osmanlı Devleti’nin bir anlamda orta yol
bir siyaset izlemesine sebep olmuştur. 1854 kanal mukavelesi sonrası yoğun bir Kanal
diplomasisinin yaşanması, Fransa ve İngiltere’nin bölge üzerindeki hesapları ve Osmanlı
Devleti’nin bu hesapları dengelemek konusunda gösterdiği diplomasi mücadelesi,
kanalın açılmasını yaklaşık 10 yıl aksatacaktır. Süveyş Kanalı konusunda bu denli bir
diplomatik mücadele yaşanması, kanalın önemi ve stratejisini göstermesi bakımından
dikkat çekiciydi
420. Osmanlı Devleti’nin temel amacı kanal meselesinin uluslararası
sorun haline gelmeksizin çözülmesiydi. Âli Paşa bunun, kanalın açılması konusunda
bütün Avrupa devletlerinin hemfikir olması ile gerçekleşeceğini ifade etmişti. Bu
gerçekleşmeden bu işin yürürlüğe girme imkânı yoktur. Ayrıca kanalın büyük devletlerin
garantisi altında olması gerekmektedir. Osmanlı Devleti kanal çalışmasını da kontrolü
altına almak istemektedir. Kanalın savunmasını da Türk birliklerinin yapması gerekir.
Osmanlı devlet adamları tüm bunlar ortaya çıkmadan kanalın açılması konusunu
müzekere etmeye bile olumsuz yaklaşmıştır
421. Bu arada M. Ferdinand de Lesseps,
faaliyetlerini devam ettirmekteydi. Osmanlı Devleti ve İngiltere’nin muhalefetinin
devam ettiği sıralarda Lesseps, kanal çalışmalarının başlatılması konusunda Said Paşa’ya
baskıda bulunuyordu. Lesseps’in, bu faaliyetleri sonucunda Said Paşa ile Lesseps
arasında 5 Kânunusani 1856 tarihinde yeni ve daha kapsamlı bir kanal imtiyaz
mukavelesi imzalandı
422. Bu imtiyaz başlarda onaylanmasa da şu hükümleri ihtiva
ediyordu: Süveyş Kanalı tarafsız bölge olacaktır. Kanal kıyılarına asker
çıkarılmayacaktır. Kanalda tahkimat yapılmayacaktır. Kanal, hiçbir devlete ekonomik
üstünlük sağlamayacaktır. Kanal, bütün milletlerin barış ve savaş zamanlarında ticaret
gemilerine açık bulunacaktır. Kanaldan geçiş hususunda hiçbir millete imtiyazlı
muamele yapılmayacaktır. Kanal yapımını üstlenen şirket, net gelirinin %15’ini Mısır
hükümetine verecektir. Kanal ve birimlerinin inşası için her türlü vergiden muaf olmak
suretiyle şahsa ait olmayan ve gerekli görülen bütün araziden yararlanma hakkı olacaktır.
420 Esra Sarıkoyuncu Değerli, “İngiltere’nin Doğu (Şark) Politikası (1882-1914)”, Akademik Bakış
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E‐Dergisi, S: 14, Celalabat 2008, s.3-4.
421
Durmuş Akalın, Süveyş Kanalı (Açılışı ve Osmanlı Devleti’ne Etkisi 1854-1882), (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Denizli 2011, s.33.
422 “Bu kanal imtiyazı sözleşmesinde Fransa’nın siyasî baskıları önemli bir etken oldu” Chirol,
Şahsa ait olmamak şartıyla ziraat yapılabilecek duruma getirilecek olan bütün araziden
şirketin faydalanma hakkı olacaktır. Şirket bu arazi kazılmaya başladığı günden itibaren
10 yıl vergi vermeyecektir ve bu arazinin imtiyaz sahibi daimi olacaktır. Kanal ve kanala
bağlı birimlerin inşasında gerekli olan arazinin kullanımı ve kanal ise şirketin imtiyaz
müddetiyle sınırlı kalacaktır. Yani kanal 99 sene sonra devlete geçecektir. Şirket; inşaat,
tamirat ve işletme masraflarını, gelip geçen gemilerden pilotajdan, römorkjdan,
yanaşmadan, bağlamadan değişik tarifelere göre alacağı vergilerden çıkaracaktır. Bu
vergi hiçbir zaman tonilato veya yolcu başına 10 frangı geçmeyecektir, kanalın açılması
için kullanılacak işçinin 4/5’i yerli nüfustan oluşturulacaktır. Bu işçileri bir mühendisin
talebi üzerine, ziraat mevsimi dikkate alınarak hükümet temin edecektir ve her türlü
anlaşmazlığa mani olmak için şirkete bırakılacak arazinin bir planını, kanalın açılacağı
yeri ve Nil’den alınacak suyun yollarını valinin şirket nezdindeki mühendisi ve komiseri
Linant Bey tanzim edecektir
423.
İkinci kanal imtiyaz sözleşmesinin, kanal inşası üzerinde şüpheleri olan devletlerin
bu şüphelerini ortadan kaldırmaya yönelik hükümleri ihtiva ettiği görülmektedir
424. Zira,
bu sözleşme ışığında kanal meselesine baktığımızda, sözleşmenin herhangi bir devlete,
buna Osmanlı Devleti de dâhildi, kanal üzerinde tekel güç oluşturacak bir konum
vermemiş olduğu görülmektedir. Yani kanal stratejisinin, bütün devletlerin
yararlanabileceği bir şekilde milletlerin hizmetine sunulacağı mesajı verilmiştir. Ancak
ikinci kanal sözleşmesi de, açık hükümler içermesine rağmen, İngiltere’nin ve ona bağlı
olarak Osmanlı Devleti’nin muhalefetini ortadan kaldırmaya yetmemiştir. Çünkü Süveyş
bölgesinin, Osmanlı Devleti’ne bağlı Mısır’ın bir toprağı olması dolayısıyla Osmanlı
Devleti, kanalın ortaya çıkaracağı siyasî sonuçlarını göz önünde tutan bir politika
yürütmüştür. Bu politikanın temelinde kanalı engellemek vardı. Bu, İngilizleri
yatıştıracak ve böylece İngilizler Osmanlı Devleti’nin bütünlüğünü savunmaya daha
meyilli olacaktı. Fakat karşı çıkılması halinde, güvenilen ve dostluğuna çok ihtiyaç
duyulan Fransızları Osmanlı Devleti’nden uzaklaştıracaktır. Sultan ve nâzırları için kesin
olan bir konu da Rusya’nın, İngilizler ve Fransızlar önlemediği takdirde, Osmanlı
Devleti’ni yok edecek bir düşman olmasıydı
425. Bu durum, Osmanlı Devleti’nin Süveyş
423 Karaca, s.413-414. 424 Bell, s.142. 425 Çınar, s.81-82.
Kanalı politikasını oldukça etkilemiştir. Bu da, Said Paşa’nın kanalın yapımına
başlanması konusunda Abdülmecid’i ikna etmekte neden zorlandığını göstermektedir.
Her şeye rağmen bu imtiyazın, Sultan tarafından onaylanması gerekiyordu
426.
M. Ferdinand de Lesseps, Sultan’ın kanal konusundaki düşüncelerini değiştirmek
için faaliyetlerini sürdürmeye devam ederek, kanalın siyasî, iktisadî ve dinî faydalarına
dair bir sürü deliller ortaya koymaya çalışmıştır
427. Lesseps’in bu ikna çabaları, kanalın
uluslararası politika aktörlerini ilgilendirmesi ve bu aktörlerin en önemlilerinin İngiltere
ve Fransa olması ve Mısır’ın konumunda değişiklikler meydana getirme olasılığı gibi
nedenlerle sonuçsuz kalmıştı.
Kanal meselesi etrafında bütün bunlar olurken, M. Ferdinand de Lesseps, kanalın
inşasına başlamak için fırsat kolluyordu. Bunun için uluslararası politikada kanal
konusunda ortaya çıkacak yaklaşım farklılıklarından faydalanmak için sürekli gözlemde
bulunmuştur. Fransa, Avusturya ve İtalya’nın iktisadî gerekçeler ile kanal projelerine
sıcak bakmaları, Lesseps’in kanalın kazı çalışmalarına Nisan 1859’da gayri resmî olarak
başlamasını kolaylaştırmıştır
428. Lesseps’in bu son faaliyeti kanal meselesinin daha
politik bir hâl almasına sebep olmuştur
429. Kanal etrafındaki çalışmaların başladığını
gören İngilizler, Said Paşa’yı kanal inşaatı çalışmalarına Osmanlı Devleti’nden izin
almaksızın başlamaması gerektiğine dair uyarmıştır. İngiliz politikalarına uygun bir
politika gütmek zorunluluğu, her olayda açık bir şekilde ortaya çıkan Osmanlı Devleti de
İngiltere’nin Said Paşa’yı uyarmasının ardından Said Paşa’yı, kanal hakkındaki her türlü
faaliyetten vazgeçmesi konusunda bir kez daha ikaz etmiştir. Said Paşa da, Osmanlı
Devleti’nin bu uyarısı ve İngiltere’nin, gözdağı vermek amacıyla İskenderiye önlerine
donanma irsali dolayısıyla Ferdinand de Lesseps’ten çalışmalarını askıya almasını
istemiştir. “1860 yılında Osmanlı Devleti tekrar Mısır’a emirler vererek Kanal’ın
açılmasına başlanmamasını bildirdiğinde Said Paşa cevabında başlanmadığını fakat
hazırlıklarla meşgul olunduğunu ve bunun içinde beş altı yüz işçinin talim ettirildiğini
söylemişti”
430.
426 H. Merian, “How England Got the Suez”, The Sewanee Review, V: 25, I: 2, 1917, s.140. 427
Driault, s.498; Çınar, s.89-90.
428 Sir Arnold T. Wilson, The Suez Canal Its Pasty Present, and Future, Oxford University
Press, London 1939, s.23; F. H. Roberts, s.64-65; Bell, s.122.
429 Çınar, s.90. 430 Çınar, s.92.
Kanal inşaatının gündeme geldiği günden itibaren İngilizlerin muhalefeti ve
“İngilizlerin muhalefetine mebni”
431olarak da Osmanlı Devleti’nin karşı çıkışları Said
Paşa’ya, kanal inşaatına resmî olarak başlama fırsatı vermemiştir
432. Said Paşa’nın
vefatından sonra yeğeni İsmail Paşa’nın Mısır Valiliği’ne tayin edilmesi ve İsmail
Paşa’nın kanal konusunda Said Paşa’dan daha istekli ve cesur bir tavır sergilemesi, kanal
meselesi ve etrafındaki olayları biraz daha hareketlendirmiştir. İsmail Paşa’nın kanal
konusuna olumlu yaklaşması ve 1856 kanal sözleşmesinin yükümlülüklerini kabul
etmesi, kanal politikasında Said Paşa’dan daha aktif ve cesur bir hareket tarzı
benimseyeceğinin ilk işaretleri olmuştur
433. İsmail Paşa, bu istekliliğini III. Napolyon’a
şu cümlelerle ifade etmiştir: “Ben ciddiyim selefimden fazla ciddiyim, ondan daha
sağlam ve daha çok iş göreceğim”
434. Ancak İsmail Paşa’nın, kanalın yapımına
başlaması o kadar kolay bir iş değildi. Çünkü İngiltere ve buna bağlı olarak da Osmanlı
Devleti’nin kanala karşı yaklaşımlarını yumuşatmaları gerekmekteydi.
İsmail Paşa, valiliğe tayin edilmesi ve atanma töreni için İstanbul’a gelmesi
dolayısıyla İngiltere’nin İstanbul Elçisi Henry Bulwer ile görüşme imkânı bulmuştu.
Elçi, İsmail Paşa ile kanal şirketine verilen imtiyazların Fransızların tepkisine neden
olmadan tesviye edilmesi konusunda anlaştı
435. Bu, bir anlamda 1854 ve 1856 kanal
imtiyaz sözleşmesinin tadili demekti. Bu yeni taahhütle, İsmail Paşa kanalın yapımına
giden yolda yeni bir adım atmış, 1863 Nisanında Nubar Paşa’yı, Lesseps ile görüşmek
ve önceki kanal sözleşmesinin şartlarının tadilini sağlamak üzere Paris’e göndermiştir.
Nubar Paşa, Lesseps ile Paris’te yaptığı görüşmeler sonucunda, 22 Şubat 1866 tarihinde
Mısır Hükümeti, İngiltere, Fransa ve Ferdinand de Lesseps arasında, önceki bütün kanal
431 BEONGG.d., 743., 75/96.
432 “Palmerston Kanal kazısını engellemek için fevkalede çalıştı. Palmerston′un bu Kanala yönelik
bu tutumu Osmanlı Devleti içinde de revaç buldu, bulmaya mecburdu da, çünkü Osmanlı Devleti Kanal projesini destekleyerek İngiltere gibi bir devleti karşısına almak istemiyordu” Y.EE., 9/37; “İngiliz Büyükelçisi Bulwer, Dışişleri Bakanının muhalefetine rağmen zeki ve enerjik girişimleriyle İngiliz hükümetini uzlaşma fikrine alıştırabilmiştir. Büyükelçinin kendi inisiyatifiyle yaptığı girişimler sonucunda İngiliz hükümeti, Kanal projesine tümüyle muhalif bir pozisyondan bazı detaylar konusunda farklı politikalar ileri süren bir pozisyona geçmesi kolaylaşmıştır” Bell, s.129-131.
433 Wilson, s.25. 434 Çınar, s.108-109.
435 Çünkü 1856 kanal sözleşmesinin ihtiva ettiği hukukî durum, kanal şirketi oldukça imtiyazlı bir
konuma getirmişti. Bu hali ile “…devlet içinde bir devlet durumunda bulunuyordu. Deniz kanalı ile ona bağlı tatlı su kanalları kenarında ele geçirmiş olduğu topraklar sayesinde, Mısır’ın arâzisi içinde bir nevî müstemleke kurmuş idi” M. Sabry, “Nubar Paşa”, MEB İslam Ansiklopedisi, C: IX, İstanbul 1964, s.338-340.
imtiyaz sözleşmelerini kapsayan bir sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşmenin
imzalanması, İngiltere’nin çekincelerinin önemli ölçüde ortadan kaldırılması ile mümkün
olmuştur. 30 Ocak 1866 ve 22 Şubat 1866 tarihlerinde, Lesseps’in kumpanyası ve İsmail
Paşa arasında, önceki bütün imtiyaz ve mukaveleleri kapsayan sözleşme imzalanmıştır.
Bundan sonra iş, bu sözleşmenin Sultan Abdülaziz tarafından tasdik edilmesine
kalmıştır
436. İngiltere’nin kanal konusundaki çekincelerin giderilmesi ve III.
Napoleon’un Bâbıâli’ye baskıları sonunda, sözleşme Sultan Abdülaziz tarafından 2 Za.
1282/19 Mart 1866 tarihli ferman ile tasdik edilmiştir
437. İsmail Paşa bu yeni sözleşme
nedeniyle Süveyş Kanalı Şirketi’ni parasal kaynak konusunda desteklemek zorunda
kalmıştır. Bu miktar hiç de az değildir
438.
İsmail Paşa, kanalın önünde duran engelleri önemli ölçüde aşmış, kanal
konusundaki çalışmalara hız vermiş; kanalın 1869 yılında bitirilmesini sağlamış ve aynı
yıl kanalı açmıştı
439. Sıra, bu durumu bir gövde gösterisi haline getirmeye gelmişti. Bu,
İsmail Paşa’nın ihtişamını temsil etmesi bakımından oldukça önemliydi. İsmail Paşa, bu
ihtişamın en iyi şekilde sergilenmesini ve açılış töreninin şatafatlı bir şekilde yapılmasını
sağlamak için büyük miktarlarda paralar harcamıştır. İhtişamını sergileyeceği
seyircilerini de bizzat kendisi, Avrupa’nın önde gelen devlet adamlarını davet ederek
oluşturmuştur
440. Bu törende İngilizleri temsilen herhangi birinin olmaması, İngilizlerin
436 Mostofi, s.25-26. 437 Akalın, s.67. 438 A. Hunter, s.189. 439 Worsfold, s.40.
440 Süveyş Kanalı’nın açılış törenine davet edilenlerin sayası kabalalık ve önemleri büyüktü: “Of
the royalties invited, only the Empress Eugenie, the Emperor of Austria, the Crown Prince of Prussia, Prince Henry of the Netherlands, and Prince Louis of Hesse presented themselves ; but large numbers of minor celebrities, and some three thousand guests of no particular importance, availed them selves of his Highnesses invitation to spend a week or more in Egypt at his expense” Weigall, s.103; “the Emperor of Austria, the Crown Prince of Prussia, members of other reigning families and finally the Empress Eugenie on board the Aigle”… “Grand Duke Michael of Russia and the Prince and Princess of Holland, Great Britain was officially represented by Mr. Henry Elliott, British Ambassador at the Sublime Porte, supported by several British men-of-war. The United States was the only Western nation of any considerable size not represented, perhaps because in 1 869 the Alabama question was very actively at issue” Wilson, s.39; “Hıdiv ismail, Mısır’ın artık Afrika’nın bir parçası olmadığını, uygar Avrupa dünyasına mensup olduğunu göstermek için bu fırsattan yararlandı. Açılışa katılan davetliler arasında, Avusturya imparatoru, III. Napolyon’un karısı İmparatoriçe Eugenie, Prusya Veliaht Prensi, Fransız sanatçıları ve yazarları -Theophile Gautier, Emile Zola, Eugene Fromentin- Henrik Ibsen, tanınmış bilimciler ve müzisyenler yer aldı. Törenleri Müslüman ve Hıristiyan din adamları yönetti ve İmparatoriçe bir kraliyet yatı ile yeni kanala ilk kvez giren teknelerin başını çekti” Hourani, Arap Halkları Tarihi, s.334-335.