Bilindiği gibi Osmanlı Devleti, Mısır’da mevcut durumun tetkik ve tahkiki için
Derviş Paşa başkanlığında bir heyeti buraya göndermişti. Derviş Paşa heyeti Kahire’de
çalışmalarını sürdürürken, 11 Haziran 1882 tarihinde Mısır’ın mukadderatına büyük
etkileri olacak önemli olaylar meydana gelmiştir. Olayın gelişimi tarihî kayıtlarda
değişik şekillerde alınır
180. Bu olay, İskenderiye’de büyük bir karışıklığa sebep olmuştur.
180 Maltız olayı diğer kaynaklarda şu şekilde yer almıştır: “İskenderiye’de bir merkep sürücüsü ile
maltız arasında zuhûr eden münaza’a-i efkâr-ı umûmîyede hükümferma olan heyecandan dolayı yerliler ile Maltız ve Yunanlar arasından mühimm bir ‘arbede şeklini alarak üçü yerli olmak üzere 40’ı mütecaviz maktül ve 70 mecrûh olduğu şayi’ oluyorsa da hakîki mikdâr anlaşılamıyor.” Ragıb Raif-Rauf Ahmed, s.69-70. “Derviş Paşa’nın Mısır’a ulaşmasından hemen birkaç gün sonra, 11 Haziran 1882’de yerli bir Maltalı merkep sürücüsü bir Arap çocuğunu yaraladı. Avrupalılara ait bir kafede peynir kesen Maltalı, nasıl gerçekleştiği anlaşılmayan bir şekilde küçük çocuğa bıçağını sapladı. Çevredeki Araplar çocuğa yardım için koştular. Çıkan tartışmada Araplara saldıran bir Yunan öldürüldü ve bir İtalyan da yaralandı. Bu kargaşa üzerine kafeye bakan sokaktaki Avrupalıların oturduğu evlerden Arapların üzerine ateş açılınca, kısa sürede Araplarla Avrupalılar birbirlerine girdiler. Sonuçta elli kişi hayatını kaybetti” Karaca, s.445-446; “Ayaklanma, bir Arap genciyle Maltalı birisini arasında çıkan kavganın Mısırlı gencin ölümüyle sonuçlanmasıyla başladı. Bu, yığınların, duygularına yenilerek kin ve nefretin harekete geçmesine sebep oldu. Kısa bir süre içinde çoğunluğu Avrupa himayesinde 50 kişi ölmüş ve İskenderiye’nin Avrupalı mahallesindeki iş yerleri tahrip edilmiş yağmalanmıştı.” Gençoğlu, s.54-55; “Haziranın on birinci günü İskenderiye’de bir eşekçi ile bir Maltız arasında ücret meselesinden meyhanede çıkan bir kavga büyüdü. Sarhoş Maltız eşekçiyi öldürdü. Yerlinin arkadaşları Maltızın üstüne atıldılar; bu arbede esnasında civardaki Yunanlılar ile meyhanecinin dostları da rovelverler, bıçaklarla geldiler; rasgele silâh atmağa başladılar. Mahalledeki Maltızlar evlerin pencere ve balkonlarından sokaktaki ahali üzerine ateş ettiler. Sokak muharebesi gittikçe şiddetlendi. Yerliler de Avrupalılar üzerine hücum ile birçoklarını yaraladılar, bazılarını öldürdüler, evlerini yağma ettiler.” İrtem, s.72; “Yerliler ile yabancılar arasındaki tansiyon gittikçe artmaktaydı. İskenderiye Kalesi önünde demirleyen İngiliz ve Fransız gemileri halkın işgal korkusunu artırıyordu. Bu gergin havada 11 Haziran günü öğleden sonra İskenderiye’de Maltalılar ve Rumların yaşadığı bir mahallede, yerli bir hamal ile bir Maltalı tüccar arasında, ücret meselesinden kaynaklanan bir kavga çıktı. Maltalı bıçakla hamalı öldürünce, yerli
Olaylar kısa sürede büyümüştür. Olayların bu kadar kısa bir sürede büyümesinde,
İskenderiye’nin kozmopolit yapısının payı olduğunu söyleyebiliriz. Fransız işgali
sırasında küçük bir liman şehri olan İskenderiye, 1850’li yılların başından itibaren hızlı
bir şekilde gelişerek Akdeniz kıyısında Mısır’ın önemli ihracaat limanlarından biri haline
gelmiştir
181. İskenderiye bu gelişimi 19. Asrın ikinci yarısında da devam ettirmiş, Kahire
gibi önemli bir metropol olmuştur
182.
Mısır’ın hammaddelerini Avrupa’ya taşıyan yabancıların büyük kısmı
İskenderiye’de toplanmıştı. Bunlar arasında 18.688 Yunanlı, 11.579 İtalyan, 8.215
Fransız, 3.552 İngiliz vardı. Diğer yabancılarla birlikte bu sayı 49.693’e ulaşmıştı ki, bu
rakam, Mısır’da yaşayan yabancıların sadece % 21’ine eşitti
183. İskenderiye’de toplam
nüfus 1798-1882 yılları arasında 8.000’den 232.626’ya kadar çıkmıştır
184.
İskenderiye’de çıkan karışıklıkların büyümesinde şehrin bu yapısının önemli etkisi
olmuştur. Azınlıklar Mısır’da çıkan karışıklıkları fırsat bilerek hızla silahlanmışlar,
İngiliz ve Fransızların da her zaman desteğini sağlamışlardı
185.
halk ile kavgaya katılan yabancılar arasında, büyük bir sokak çatışması meydana geldi. Bu olay Mısır’ın işgal edilmesini hızlandıran bir etki yaptı. Maltalı birinin sebeb olmasından dolayı, bu olay Maltız olayı olarak isimlendirildi.” Kızıltoprak, s.69-70; “In the early aftemoon of Sunday, 11 June 1882, an Arab donkey boy, named El Ajjan, deposited his passenger, an unidentified Maltese,’ at the cafe Kawat-el-Gezaz in the wide Rue des Soeurs in the European quarter of Alexandria. An altercation about the fare followed. In the course of the dispute the Maltese drew a knife (or, in one picturesque version, seized the knife used for cutting cheese in the cafe) and stabbed El Ajan. Other Arabs came to El Ajjan’s assistance. The Greek owner of an adjoining bakery and an Italian policeman joined in. The Greek was killed and the Italian who, knowing no Arabic was an ineffectual peace-keeper, was wounded. Shots were then fired from the upstairs windows of some of the neighbouring houses, owned by Europeans. Within minutes excited crowds were pouring into the street, brandishing sticks. The Alexandria massacre had begun.” M. E. Chamberlain, “The Alexandria Massacre of 11 June 1882 and the British Occupation of Egypt”, Middle Eastern Studies, V: 13, I: 1, 1977, s.14; Bowen II, s.467-468; Roberts de bu olayın milliyetçiler tarafından meydana getirildiğini şu cümelelerle açıklar: “The crisis in Egypt became more acute during the ensuing weeks, and on June 11 about fifty Europeans were massacred by the Egyptian Nationalists in Alexandria” L. E. Roberts, s.322.
181 Michael J. Reimer, “Colonial Bridgehead: Social and Spatial Change in Alexandria, 1850-
1882”, International Journal of Middle East Studies, V: 20, I: 4, Cambridge 1988, s.532-533.
182
Mona L. Russel, Creating New Woman: Comsumerism, Education & National Identity in Egypt, 1863-1922, (Unpublished Degree of Doctor of Philosophy in History), Washington 1997, s.64- 71.
183 Balcı, II. Abdülhamid, s.95. 184
Reimer, s.534; İskenderiye’nin nüfusu hakkındaki diğer tablo için bkz. Juan R. I. Cole, Colonialism And Revolution in The Middle East Social And Cultural Origins Of Egypt's 'Urabi Movement, The American University in Cairo Press, Kahire 1999, s.198-199.
İskenderiye’deki olaylar, Mısır’daki yabancı varlığına karşı olumsuz duygular
besleyen Mısır halkını daha da galeyana getirmiştir. Zira İngiliz ve Fransızların nüfuzu
gittikçe artmakta bu da halkta ciddi huzursuzluk yaratmaktaydı
186. Bu huzursuzluk hâli
şehirde birçok yabancının evi ve işyerinin yağmalanmasına sebep olmmuştur. Olaylar
Avrupa’da heyecana neden olmuş, milliyetçilerin bu olaylarla batıya gözdağı verdiği
şeklinde yorumlanmıştır. İngiliz hükümeti bu olayı Ahmed Arabî’nin kışkırtması ile
ortaya çıktığını iddia etmiştir
187. İngilizler ve Fransızlar İskenderiye’de meydana gelen
olaylar nedeniyle endişeye kapılan halka, Mısır’ı süratle terk etmelerini söylemeye
başlamışlardır. Yabancı devlet konsoloslukları, dağıttıkları el ilanları vasıtasıyla,
Mısır’daki vatandaşlarını uyararak burayı terk etmeye teşvik etmişlerdir
188. Bu teşvikler
sonunda yaklaşık 14.000 kişi Mısır’ı terk etmiş, 6.000 kadarı da kendilerini götürecek
gemileri beklemek üzere limanda toplanmışlardır
189. Özellikle, Mısır’da bulunan İngiliz
ve Fransız konsolosları ortamın gittikçe gerginleşmesine neden olacak tarzda hareket
etmişlerdir. Bu da olayın Avrupa’da, Arapların Avrupalıları katlettiği şeklinde
yorumlanmasına sebep olmuştur. İskenderiye olaylarının bu şekilde yansıması,
İngiltere’nin Mısır’a müdahale etme düşüncesini kolaylıkla uygulayabileceği bir siyasî
alan yaratmak istemesinden kaynaklanmıştır. New York Times Gazetesi 14 Temmuz
1882 tarihli nüshasında İskenderiye olaylarını haber yaparak Mısır’da meydana gelen
olayların çok vahim olduğunu ifade ederek İngiltere’nin müdahale etmesinin kaçınılmaz
olduğunu vurgulamıştır. Gazeteye göre, Ahmed Arabî taraftarları İskenderiye’yi kan ve
ateşe boğmuşlar, yüzlerce Avrupalıyı katletmişlerdir
190. Sudan’dan Mehdî de, Ahmed
Arabî’ye katılmak için harekete geçmiştir. Mehdî ile Ahmed Arabî’nin birleşmesinin
Avrupalılar için büyük bir tehdit olduğunu, dolayısıyla Mısır’a İngiliz müdahalesinin
kaçınılmaz kaçınılmazlığına işaret etmiştir
191.
Derviş Paşa heyeti Kahire’ye geldikten iki gün sonra çıkan olayları, Hıdivle
görüşmeye giderken, yolda, olaya şahit olan Almanya ve Avusturya konsoloslarından
duymuştur.
186 Y.EE., 86/44. 187 Y.A.RES., 16/42.
188 Schölch, Schölch, “The “Men on the Spot” and the English Occupation of Egypt in 1882”,
s.782-783; Chamberlain, s.14, 24; Buchanan, s.60-62; Yusuf Ziya, s.39-41.
189 Altunay-Şam, s.88. 190 Y.PRK.HR., 6/46. 191 Y.PRK.ASK., 14/46.
İskenderiye’de olaylar meydana geldiğinde Ahmed Arabî Kahire’de bulunuyordu.
İskenderiye’deki olaylardan haberdar olunca kısa bir süre içinde İskenderiye’ye üç alay
asker göndermesi için Ömer Lütfi Paşa’ya talimatları vermiş
192, Ömer Lütfi Paşa da
talimatları yerine getirerek olayları yarım saat gibi kısa bir sürede kontrol altına almıştı.
Amiral Seymour’un, olayın gerçekleştiği gün 11 Haziran’da Londra’ya gönderdiği
telgrafla; önemsiz, politik olmayan bir olayın cereyan ettiğini, fakat Mısır birliklerinin
müdahale ederek asayişi sağladıklarını ifade etmesi, karışıklıkların kısa bir sürede
ortadan kaldırıldığına delildir. Ancak İngiltere bu hadiseyi bir onur meselesi olarak kabul
etmiştir
193. Zaten bu olayların Mısır üzerinde büyük bir tertip olduğu ve Avrupa
devletlerinin konsoloslarının da Mısır’da meydana gelecek olayları başından beri
bildikleri söylenir. İngiliz konsolosunun, İngiliz donanmasına binerek İskenderiye’den
ayrılması, buraya yapılacak bir askerî müdahalenin öncelerden planlandığı şeklinde
yorumlanabilir.
İngiliz hükümeti, İskenderiye ayaklanmasının Ahmed Arabî ve ona bağlı
milliyetçilerin işi olduğu iddialarını sürekli yenilemiştir
194. İngiliz Hükümeti’nin Ahmed
Arabî hakkında suçlayıcı iddialarda bulunmasında, Malet’in Ahmed Arabî’yi terörist
metodlar kullanan askerî bir diktatör olarak tasvir eden raporları ve Ahmed Arabî ve
milliyetçiler aleyhine yaptığı yayınların İngiliz kamuoyunu etkilemesi önemli bir etken
olmuştur. İskenderiye olayları, İngilizleri, Ahmed Arabî’nin ve milliyetçilerin derhal
bastırılması gerektiği hususunda harekete geçiren bir bahane, ama sadece bir bahane
olmuştur. İngiltere’nin dış politikasına hâkim olanlar, uluslararası kamuoyunu olumsuz
propagandalarla yönlendirerek, Mısır’ı işgal etmek için sözde gerekçeler hazırlamıştır.
İngilizlerin bir kısmı, olayların sorumlusu olarak Vatanîleri gösterirken, bir kısmı da
olayların Hıdiv tarafından planlandığı iddiasında bulunmuştur. İngiliz konsolosu ise,
Mısır askerinin olaylara doğrudan karıştığını iddia etmiştir
195. İskenderiye olaylarının
ertesi günü Derviş Paşa, Kahire’de Hıdiv’in sarayında, büyük devletlerin konsolosları,
Hıdiv ve Ahmed Arabî ile bir toplantı gerçekleştirmiştir. Bu toplantılara katılanlar,
192 Gençoğlu, s.54-55. 193
Y.PRK.SRN., 1/62.
194 İskenderiye olaylarının Ahmed Arabî’nin dahliyle olduğuna dair bilgiler de belgelere
yansımıştır Y.PRK.MK., 1/63.