• Sonuç bulunamadı

Mısır Meselesi’ne Diplomatik Çözüm Arayışları

İngiltere ve Fransa’nın İskenderiye önlerine donanma göndermeleri Mısır’da

karışıklıklara sebep olmuştu

943

. Bu sırada Fransa, Mısır Meselesi’ni görüşmek üzere

uluslararası bir konferansın toplanmasını gündeme getirmiş ve bu teklifi İngiltere de

kabul etmişti

944

. Bu iki devletin, Osmanlı Devleti ve diğer büyük devletlere, 2 Haziran

1882 tarihinde, İstanbul’da bir konferans toplanmasını teklif ettiklerini yukarıda ifade

etmiştik

945

. Bu teklif Osmanlı Devleti’nin Mısır’daki hükümranlık haklarıyla birlikte

değerlendirildiğinde, teklifin kabul edilebilecek bir şey değildi. İngiltere ve Fransa

bunun farkında olmalarına rağmen, bu teklifi uluslararası bir güvence adı altında diğer

devletlere sundular. Sultan II. Abdülhamid de Mısır Meselesi’nin uluslararası bir

konferansta müzakere edilmesi fikrini, devletin Mısır üzerindeki hukukuna mugayir

olarak görmekteydi. Yukarıda gördüğümüz gibi Derviş Paşa’nın apar topar Mısır’a

gönderilmesi de Mısır Meselesi hakkında uluslararası bir konferans toplanmasını

engellemeye yönelik bir siyasî hamleydi. Mısır’da devletin kontrolü ele alması

durumunda konferansın toplanma gerekçelerini ortadan kaldıracağını düşünen Sultan II.

Abdülhamid, Derviş Paşa’nın Mısır’daki çalışmalarını çok önemli görüyordu. Bu yüzden

Fransa Başbakanı Freycinet’in İstanbul’da Mısır Meselesi konferansı toplanması teklifini

yok hükmüne taşımak istiyordu

946

. O, Mısır’da uluslararası sorun haline gelecek

herhangi bir argüman bırakmak istemiyordu. Bunun için Ahmed Arabî’nin bile

Mısır’dan çıkarılması gerektiğine ikna olmaya başlamıştı. Çünkü Ahmed Arabî’nin

Mısır’da olması, İngiltere için bir müdahale sebebi olarak telakki edilmekteydi. Bu

yüzden o, Derviş Paşa’ya Ahmed Arabî ve Mahmud Sami (Barudi) Paşanın ikna edilerek

Mısır’dan uzaklaştırılmalarının sağlanması talimatını vermiştir

947

.

Osmanlı Devleti’nin, konferansın toplanmasını engellemeye çalıştığı günlerde

büyük devletler, Fransa’nın isteğiyle Mısır’daki karışıklıkların önlenmesini sağlayacak

943 İ.MTZ.(05)., 22/1020. 944 Y.PRK.PT., 1/111. 945 Y.PRK.HR., 6/37; Y.EE., 116/56, 3. 946 Karaca, s.444-445. 947 Y.PRK.HR., 6/19.

tedbirleri görüşmek üzere Berlin Antlaşması’nı imzalayan devletlerden oluşan

uluslararası bir konferans toplanmasına karar verdiler

948

. Ancak, başından beri konferans

toplanması fikrinin karşısında yer alan Sultan II. Abdülhamid, İstanbul’da 23 Haziran

1882 tarihinde toplanan büyükelçiler konferansına katılmayı da reddetmiştir

949

. Zaten bu

konferansın Osmanlı Devleti gıyabında yapılacağını 19 Haziran 1298/1 Temmuz

1882’de öğrenmişti. Osmanlı Devleti’nin konferansa katılmayı reddetmesinin

gerekçelerinden biri de bu karardı

950

. Sultan II. Abdülhamid, konferansın Mısır Meselesi

ile sınırlı kalmayacağını düşünüyordu. Bu konferansın konuları arasında Trablusgarb’ın

İtalya’ya verilmesi de vardı

951

. Yine o, bu konferansın yabancı müdahalesini

yasallaştıracağını düşünüyordu. Bu yüzden, İngiltere ve Fransa konferansta Mısır

işlerinden başka bir mes’elenin mevzû’ bahis olmayacağını

952

beyan etseler de, Sultan II.

Abdülhamid bu devletlerin verdikleri teminata güvenmiyordu. Konferans, 23 Haziran

1882 tarihinde İngiltere, Fransa, İtalya, Avusturya, Almanya ve Rusya’nın katılımıyla

Mısır Meselesi’ni görüşmek üzere İstanbul’da toplandı

953

. Ancak konferansta, devletin

Mısır üzerindeki haklarının korunması ve Mısır Meselesi’nden başka hiçbir konunun söz

konusu edilmemesi esasları çerçevesinde, Osmanlı Devleti tarafından bir memurun

konferansta bulunması uygun görüldü. Memura, Mısır’daki yabancı konsolosların

değişmesiyle İskenderiye’den donanmanın çekilmesi hususunda konferans heyetinin

ikna edilmesi görevi verildi

954

. Osmanlı hâriciyesi konferansın toplanmasını

engelleyememiş; ancak bir an evvel bu konferansın tatil edilmesini sağlamaya

çalışmıştır. Hâriciye Nezareti tarafından altı büyük devlete telgraf gönderilerek bu

telgrafta herhangi bir konferans akdine gerek görülmediği, bu konferans işinin icraat

içinde yeni bir icraata kalkışmak olduğu, Mısır’da asayiş ve düzenin sağlanması yönünde

bir düşünce varsa bunun ancak Osmanlı hükümranlığı ile temin edileceğine inanmaları

gerektiği bilgisi iletildi. Yine Hariciye Nezareti’nden konferansa çözüm adına alınacak

kararların zihinlerde karışıklığa sebep olacağı uyarısı geldi

955

. Bu çalışmaların dışında

batılı devletlerin Mısır’a müdahale gerekçelerini ortadan kaldırmak için çalışmalara

948 Karaca, s.445. 949 Y.A.RES., 16/12. 950 Altunay-Şam, 20011: 102. 951 Kurşun, s.41. 952

Ragıb Raif-Rauf Ahmed, s.71.

953 Y.PRK.HR., 7/28. 954 is-Sanafiri, s.142-143. 955 Altunay-Şam, s.101.

devam edilmiştir. Ahmed Arabî ve Mahmud Sami (Barudi) Paşaların Mısır’dan

uzaklaştırılmaları ile İstanbul veya Osmanlı topraklarından istedikleri bir yere

gönderilmelerinin sağlanması girişimleri devam ediyordu. Sultan II. Abdülhamid bu

konuda Derviş Paşa’ya, Ahmed Arabî’yi ikna etmesi talimatını verdi. Böylelikle,

olayların kontrol edileceğini ve İstanbul Konferansı’nın toplanmasının bu şekilde

önleneceğini, düşünüyordu

956

. Çünkü konferansa Osmanlı Devleti’nin de katılması

durumunda, alınacak kararların uygulanması zorunluluğu hâsıl olacaktı. Konferansın,

toplanma amacı olarak Mısır’da mevcut hâlin devamı, Hıdiv’in nüfuzunun sağlanması

ve Osmanlı Devleti’nin daha önce verdiği taahhütlerin temini şeklinde açıklanmıştı.

Bunun için iki öneri ön plana çıkmaktaydı. Birinci öneri, asayişin teminini sağlamak

için, büyük devletler tarafından hedef olarak gösterilen Ahmed Arabî’nin

tutuklanmasıydı. Ahmed Arabî’nin tutuklanmasının Mısır halkı üzerinde yapacağı

olumsuz etki ve bunun sonucunda oluşacak tepkinin tehlikeli boyutlara ulaşması ve

durumun Müslümanı, Müslüman kanı akıtmak zorunda bırakması tehlikesi söz

konusuydu. İkinci çözüm önerisi de Mısır’da düzenin İngiltere ve Fransa’nın asker sevki

ile sağlanması yönündeydi. Bunun da Osmanlı Devleti’nin Mısır’daki hukukî mevkiini

olumsuz etkileyeceği de kaçınılmazdır

957

. Bu yüzden Sultan II. Abdülhamid için bu iki

seçenekten birini seçmek zorunda kalmamak için Ahmed Arabî ve Mahmud Sami

(Barudi) gibi önde gelen kişilerin Mısır’dan uzaklaştırılması seçeneği her hâlükârda daha

uygundu. Sultan II. Abdülhamid’in, Derviş Paşa’ya, Ahmed Arabî’nin Mısır’dan

ayrılması için onu ikna etme görevini vermesi, konferansın böyle bir kararla Osmanlı

Devleti’ne yaklaşacağını önceden tahmin etmesi ile ilgilidir.

Sultan II. Abdülhamid, Ahmed Arabî’nin Mısır’daki konumunu öğrenmek ve

izleyeceği politikayı tayin etmek üzere Derviş Paşa’ya durumun tetkiki için yeni bir

talimat daha gönderdi. Tetkikin amacı, Ahmed Arabî ile İngiliz konsolosunun işbirliği

içinde olup olmadığının belirlenmesiydi

958

. Bu konuda farklı bilgilerin de olabileceği

ihtimaliyle, heyetin diğer üyeleri Lebib, Kadri ve Ahmet Esad Efendilerden de konuyu

araştırmalarını ve sonuçlarını Derviş Paşa’ya bildirmelerini istemişti

959

. Derviş Paşa,

yaptığı incelemeler sonucunda meselenin Ahmed Arabî’dan kaynaklandığını ve kontrol

956

Kızıltoprak, s.81.

957 Altunay-Şam, s.102.

958 “Sultan II. Abdülhamid Ahmed Arabî’nin bazı girişimlerinden şüphelenmekteydi” Gréce, s.128. 959 Y.EE., 121/25.

altına alınması için Osmanlı askerinin gönderilmesi gerekliliğini belirtti

960

. Çünkü başka

yollarla bu işin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını düşünüyordu. Bu iş için en az

10 taburluk bir askerî kuvvete ihtiyaç duyulduğunu da ayrıca bildirdi

961

. Sultan, Mısır’a

ne şartla olursa olsun asker göndermek taraftarı olmadığı için, bu işin Derviş Paşa

tarafından halledilmesi gerekiyordu. Bu şartlarda da, Derviş Paşa’nın bunu

gerçekleştirecek durumu yoktu. Çünkü Derviş Paşa, daha Mısır’a geldiği andan itibaren

Vatanîlerin Mısır’da oldukça güç kazanmış olduğunu görmüştü. Derviş Paşa bu durum

karşısında, Ahmed Arabî’yi Mısır’dan çıkarma imkânının olmadığı kanaatine vardı

962

.

Derviş Paşa, ikna yöntemi kullanarak Ahmed Arabî’nin Mısır’dan çıkarılamayacağını

anladıktan sonra, İstanbul’dan defalarca Mısır’a asker sevk edilmesi talebinde

bulunmuştur. Ancak Sultan II. Abdülhamid’in bu konudaki yaklaşımları ve gerekçeleri

belli olduğundan, Mısır’a Osmanlı askerinin sevki gerçekleşmemiştir. Bu, Devleti,

İstanbul’da toplanan elçiler konferansına katılmaya zorlayan bir durum yaratmıştı. Yine

Mısır’a asker sevki ve Ahmed Arabî’nin Mısır’dan çıkarılamaması, İngiltere’nin

konferans toplanması konusundaki kararı için meşruiyet zemini oluşturmuştur. Ahmed

Arabî’nin Mısır’daki varlığı İngiltere için önemli bir gerekçe olduğundan; İngiltere

Mısır’ın işgaline giden süreçte bunu kullanmaktan imtina etmemiştir. Derviş Paşa’nın

Ahmed Arabî’yi razı edememesi de İngilizleri harekete geçirmiştir. İngiltere’ye,

konferansta, Mısır’a müdahale için uygun bir psikolojik zemini oluşturmak kalmıştır.

Mısır’da bu konularla uğraşılırken, Bâbıâli Mısır’daki durumun ciddiyetini yeni

yeni anlamaya başlamıştır. Konferansta Mısır’a dair alınacak kararların muhtemel

olumsuz etkileri söz konusu olduğundan, Bâbıâli’nin endişeleri daha artmıştır. Zira

Mısır’daki durumun tesviyesine diplomatik girişimlerin fayda etmemesi, Devleti

çaresizlik içine düşürmüştür. Bu çaresizliği açık bir şekilde anlayan Said Paşa olmuştur.

Said Paşa, İstanbul’da toplanmış olan bu konferansa katılmanın zarureti ve faydaları

üzerinde kafa yormaya başlamış, Heyet-i Vükelâ’yı da bu konuda ikna etmiştir. Ancak

Sultan II. Abdülhamid, Mısır Meselesi’nin kimseyi ilgilendirmediğini düşünüyordu.

Sonunda, Bâbıâli, Mısır üzerindeki Saltanat-ı Seniyye’nin haklarının muhafazası ve

fermân-ı ‘Ali ile statükonun korunması ve Mısır Meselesi’nden başka hiçbir hususunun

960 Y.EE., 121/25. 961 Kızıltoprak, s.87-88. 962 Balcı, II. Abdülhamid, s.104.

mevzubahis edilmemesi esasları çerçevesinde konferansa katılmayı kabul etmiştir

963

.

Bâbıâli’nin konferansa katılmayı kabul ettiği 24 Temmuz 1882 tarihine kadar konferans

dokuz kez toplanmıştı. Osmanlı Devleti ise bu konferansın dokuzuncu toplantısından

itibaren katılmaya başlamıştır

964

. Büyük devletler, konferansın, Osmanlı Devleti’nin

katılmadığı ilk dokuz oturumunda; Mısır Meselesi’ne dair çeşitli konularda kararlar

almaya çalıştılar. Bu kararlar, “Mısır’da yeni bir askerî düzenlemenin yapılması, adliye

ve maliye sistemiyle özel hukukun genişletilmesi, statükonun muhafazası, üç ay süreyle

Mısır’a gönderilecek Osmanlı askerlerinin daha fazla kalmasına gerek görülürse

Hıdiviyetin de onayı alınarak kalış sürelerinin uzatılması veya sınırlandırılması ve son

olarak bu maddelerin Osmanlı Devleti ile diğer altı devlet arasında karar alındıktan

sonra yürürlüğe konulması”

965

idi. Konferansın ilk oturumundan itibaren Osmanlı

Devleti’nin Mısır’a asker sevk etmesi konusu sürekli gündemde kaldı. Osmanlı Devleti,

Said Paşa’nın başkanlığında bir heyetle, 24 Temmuz 1882 tarihinden itibaren konferansa

katılmış oldu

966

. Said Paşa, başkanlığındaki heyetin konferansa iştirak etmesinden sonra,

ortaya koyduğu diplomatik faaliyetlerle, konferansta İngiltere’nin talep ve baskılarına

karşı durmaya çalışmıştır.