• Sonuç bulunamadı

İSMAİL PAŞA’NIN AZLİ SÜRECİNDEN İŞGALE MISIR’DA SİYASÎ BUHRAN

Mısır’da gelinen süreç İsmail Paşa’nın sonunu hazırlayan bir otorite problemi

yaratmıştır. Bu durum, Mısır’da otorite buhranını da derinleştirmiştir. Borçlar Sandığı ve

ikili kontrolün yanında 1878 tarihinde Fransa ve İngiltere’nin isteği üzerine, Hıdiv,

müfettişler ve Düyûn-ı Umumiye komiserleri de dâhil olmak üzere bir Tahkikat

Komisyonu teşkil edildi. Bu komisyonun temel amacı Mısır maliyesinin dış borçları

ödeyebilecek bir yapıya kavuşturulmasıydı

123

. İsmail Paşa ise Mısır’da şartları

yumuşatmak için “Benim ülkem Afrika’nın değil Avrupa’nın bir parçasıdır”

124

diyerek,

Mısır için meşruti yönetime geçildiğini ilan etmiştir. Ancak bu, Mısır’ın geldiği

durumun mesuliyetinden kurtulmak için İsmail Paşa’nın bir hamlesiydi

125

. İsmail Paşa,

Nubar Paşa başkanlığında kurulan kabineye Maliye Nezareti’ne İngiliz River Wilson’u,

Nafia Nezareti’ne Fransız De Blignieres’i atamıştır

126

. Bu yeni vaziyet Hıdiv İsmail’in

bağımsızlığını kaybetmeye başladığının ilk önemli işaretiydi

127

. Zira bu müfettiş nazırlar

Mısır’da mâlî yapıyla ilgili hemen her şeyi denetleyen üst yapı konumundaydılar ve

Mısır’ın durumu hakkında hazırladıkları raporlarla Hıdiv’e ne yapması ve ne yapmaması

gerektiği yönünde direktifler verecek mevkideydiler. Mısır maliyesini onlar

yönetiyorlardı

128

. Bu durum Mısır’da iç huzursuzluğa sebep olmuştur

129

. İngiltere ve

Fransa devletlerinin meselede aktif ve etkili rolleri ve Mısır’da oluşan iç huzursuzluk,

İsmail Paşa’nın hareket alanının her geçen gün biraz daha daralmaya başladığını ve

123

Hennebert, s.33.

124 “My country, … is no longer African: We now form part of Europe ” Traill, s.28. 125 Güler, s.50; Altunay-Şam, s.56-57.

126 “Hem Fransa hem İngiltere yıllardır Mısır ile ilgileniyorlardı ve Mısır’ın mali durumunun

bozulması valiyi bir İngiliz’i Maliye Bakanı ve bir Fransız’ı [da] Bayındırlık Bakanı yapmaya zorlamalarına imkân verdi” Khosrow Mostofi, “The Suez Dispute: A Case Study of a Treaty”, The Western Political Quarterly, V: X, I: 1, 1956, s.26-27; Jame Grant, Cassell’s History Of England From The İllness Of The Prince Of Wales to The British Occupation Of Egypt,V: VII, Cassell & Company, London 1909, s.574; Sydney A. Moseley, With Kitchener In Cairo, Melbourne Gassell And Company Ltd, London 1917, s.15.

127 Y.PRK.MK., 5/113.

128 Traill, s.29-31; Ezzel-Arab, s.567; Alexander Schölch, “The “Men on the Spot” and the English

Occupation of Egypt in 1882”, The Historical Journal, V: 19, I: 3, Cambridge 1976 s.779.

129 Ann Elizabeth Mayer, “Abbas Hilmî II: The Khedive and Egypt’s Struggle For Independence”,

A Dissertation Submitted in Partial Fulfillment of The Requirements For The Degree Of Doctor of Philosophy (History) in The University of Michigan, V: I, Michigan 1978, s.5.

tutunacak bir dalı kalmadığını göstermekteydi

130

. Sultan II. Abdülhamid ise Hıdivin

azline karar verip bunu büyük devletlere bildirdi. Lord Salisbury’nin kararı da bu yönde

olunca İsmail Paşa’nın azli için engel kalmamıştır

131

. Zira Osmanlı Devleti’nin bu

süreçte İngiltere ve Fransa’nın oluru olmaksızın Hıdiv üzerinde bir tasarrufta bulunması

oldukça zordu

132

. Bu engel kalkınca İsmail Paşa’nın azli için ortam hazırdı. İngiltere ve

Fransa, İsmail Paşa’nın oğlu Mehmed Tevfik Paşa’nın Hıdivlik makamına tayininin

tasvibi konusunda anlaştılar

133

. Sultan II. Abdülhamid de, en azından Hıdiv’e verilmiş

imtiyazlardan kurtulmak için İsmail Paşa’nın azlini gerekli bir iş olarak görüyordu

134

.

Yerine de Mehmed Ali Paşa’nın oğlu Halim Paşa’nın tayin edilmesini istiyordu

135

.

Ancak İngilizler Halim Paşa’nın Hıdiv olmasını istemediğinden İsmail Paşa’yı istifaya

davet ederek oğlu Mehmed Tevfik Paşa’ya Hıdivliği bırakmasını istediler

136

. Böylelikle

siyasî krizler ve kötü yönetimler şeklinde ifade edilen İsmail Paşa dönemi Mehmed

Tevfik Paşa’nın Hıdiv olması ile sona ermiştir

137

. Ancak yeni Hıdiv ile birlikte

Mısır’daki yabancı kontrol kurumları yeniden ve daha etkin bir şekilde yürürlüğe

girmiştir

138

. İsmail Paşa azledildikten sonra Mısır’ı terk etmek zorunda bırakılmıştır.

Paşa yurt dışından, hem İstanbul’a hem de Mısır yönetimine dilekçeler yazarak Mısır’da

yaşamak müsaadesi istemiştir

139

. Ancak, onun bu talebi “memâlik-i mahrûse-i şâhânenin

130 “İsmail Paşa Mısır içerisinden de önemli ölçüde destek kaybetmişti: İsmail Paşa’nın azlini

sağlamaya yönelik Mısır içerisinden de çeşitli teşebbüsler olmuştu. Özellikle Cemâleddin Efgâni’den etkilenen bazı reformcu Ezherliler, onun azli için çalışıyorlardı” is-Sanafiri, s.117.

131 Wang Shih-Tsung, “Lord Salisbury and The Justification Of The British Position in Egypt”,

Euramerica, V: 26, I: 4, s.144-145.

132

İ.MTZ.(05)., 22/947.

133

HR.SFR.3., 288/2.

134 Bu konuda Tunuslu Hayreddin Paşa’nın fikri de aynı yöndeydi Atillâ Çetin, Tunuslu Hayreddin

Paşa, (2. Basım), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1999, s.299.

135

Milner, s.37; Rauf Ahmed Hotinli, “Arabi Paşa”, MEB İslam Ansiklopedisi, C: 1, İstanbul 1940, s.470; “[Tunuslu] Hayreddin Paşa da Halim Paşa’nın Hıdiv olmasını İngiliz ve Fransız elçilerine telkin etmişti”, Çetin, Tunuslu Hayreddin Paşa, s.299.

136 Mieville, s.56; Lucien E. Roberts, “Italy and the Egyptian Question, 1878-1882”, The Journal

of Modern History, V: 18, I: 4, Chicago 1946, s.316.

137 Schölch, “The “Men on the Spot” and the English Occupation of Egypt in 1882”, s.773-774;

Lisa Pollard, Nurturing the Nation The Family Politics of Modernizing, Colonizing, and Liberating Egypt, 1805-1923, University Of California Press, Berkeley-Los Angeles-London 2005, 89; Driault, s.502-503.

138 Taha Niyazi Karaca, Büyük Oyun, İstanbul 2011, s.51; Milner, s.22; Stanley Lane Poole,

Watson Pasha A Record Of The Life-Work Of Sır Charles Moore Watson, John Murray Press, London 1909, s.80; Moseley, s.15. Wallace, s.124-126.

hiçbir mahallinde ikâmeti mehâzir-i adideyi müstelzim olacağı”

140

gerekçesiyle

reddedilmiştir. İsmail Paşa, 1895 yılına kadar bu müsaadeyi alamamış, ümitsiz bir

hastalığa yakanlanması dolayısıyla gelmesine müsaade edilmiştir

141

.

Osmanlı Devleti’nin İsmail Paşa dönemi Mısır politikalarına kısaca değinerek,

Sultan II. Abdülhamid dönemine bırakılan mirasa işaret etmekte yarar vardır. İsmail

Paşa’nın gerek İstanbul’da kurduğu ilişkiler ağı ve gerekse Osmanlı devlet adamlarının

politik yaklaşımları, Osmanlı Devleti’nin Mısır politikasında oldukça belirleyici

olmuştur. Yine devletin içinde bulunduğu siyasî, iktisadî ve sosyal şartlar bu

politikaların istikametini yönlendiren başka unsurlar olmuştur

142

. Gerek Osmanlı devlet

adamlarının tutumları, gerek Hıdiv İsmail Paşa’nın tanzim ettiği ilişkiler ağı ve gerekse

Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu şartlar, Hıdiv İsmail Paşa’nın Mısır’daki

konumunu sağlamlaştırmış, Mısır’ın Osmanlı Devleti ile olan bağlarını zayıflatarak hem

Mısır’ın özerklik sınırları genişletmiş

143

hem de Mısır’ın Osmanlı merkezinden

kazandığı bağımsızlığın büyümesine yol açmıştır. Başta Süveyş Kanalı olmak üzere

Mısır’ın diğer meseleleri de Osmanlı Devleti’nin İsmail Paşa dönemi Mısır politikasını

etkilemiştir. Ancak Sultan II. Abdülhamid’in Osmanlı tahtına çıkması, hem Osmanlı

Devleti hem de Mısır’ın Bâbıâli ile ilişkileri açısından yeni bir dönemin başlangıcı

olmuştur. Bu yüzden Sultan II. Abdülhamid devrinde Osmanlı Devleti’nin Mısır

politikasında paradigma değişimleri yaşanmıştır. Bu değişimler, devletin Mısır’da alt üst

olan otoritesini ve kontrolünü yeniden sağlamak yönünde yeni ve istikrarlı politika

140 İ.MTZ.(05)., 22/56. 141

HR.SYS., 29/82.

142 Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu şartlar ve bu şartların gereğini yapmaktaki yetersizliği

nedeniyle dış politikada dış etkilere karşı korumasızdı. Mısır Meselesi için de bu durum geçerliydi. “Mısır Meselesinin çözümü sürecinde Osmanlı Devleti tabiri caiz ise her etkiye açık hale gelmiştir. Dünya’da ve Osmanlı sınırları içinde, herhangi bir yerinde meydana gelen bir olay Mısır Meselesi’ni doğrudan etkilemiştir” Ramazan Ata, “Mısır Meselesi ve Osmanlı Devletinde Paradigma Değişmesi”, Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi S: 16-2, Elazığ 2011, s.313.

143 There were objections, however, to conferring upon Ismail this dignity.“Aziz “is one of the

ninety -nine special appellations or attributes of God. It was also the name of Sultan Abdul-Aziz. The designation of Khedive or “Khedev “was the one selected, and the title “Khedivet” given to the Viceroyalty with hereditary succession. The meaning of “Khedive “is “minor sovereign,” and the word comes from the Persian” Wolff, s.293; “In 1867, Ismail Pasha, the grandson of Mohammed Ali, made a new treaty with the Sultan, in which it was agreed that the ruler of Egypt should no longer be called simply governor, but should have the hereditary title of Khedive” Weigall, s.269; “İsmail [Paşa] …büyükbabasının gayri resmî olarak kullandığı bir unvan olan, hükümdar anlamına gelen Farsça bir sözcükle, Hıdiv olarak tanımalarını sağlamayı başardı. Unvan, aynı derecede özerkliğe sahip olmayan diğer Osmanlı valileri ile kendi konumu arasındaki farklılığı vurgulamayı amaçlıyordu” Marsot, Mısır Tarihi, s.68.

girişimleri olarak değerlendirilebilir. Sultan II. Abdülhamid bu girişimlerin mimarı

olmuştur. Sultan, öncelikle İsmail Paşa’ya verilmiş olan imtiyazların, devletin Mısır’daki

varlığını ve Mısırla bağlarının en alt düzeye inmesine sebep olduğunu düşündüğünden,

bu imtiyazları ilga etmek istemiştir. Ancak Sultan’ın teşebbüsleri büyük devletler

tarafından engellenmiştir

144

. Büyük devletlerin bu müdahaleleri, devletin Mısır

politikasında istikamet tayinini zorlaştırmıştır. Bu yüzden de, Mısır üzerinde yabancı

baskı ve müdahalesi, Sultan II. Abdülhamid’in saltanatının ilk döneminden itibaren

artarak devam etmiştir.

İsmail Paşa’nın, dönemi boyunca uyguladığı yönetim biçimi ve yaptığı tercihler,

içinde bulunduğu düşünce sistemi ve gerçekleştirdiği politikaları, Osmanlı Devleti’ni

defalarca zor durumda bırakmıştır. Hıdiv Mehmed Tevfik Paşa

145

, 8 Ağustos 1879

tarihinde Mısır’a Hıdiv olarak tayin edildiğinde İsmail Paşa’nın bıraktığı siyasî mirasla

karşı karşıya kalmış, babasının İngiliz ve Fransızların tahrikiyle azledilmiş olmasından

dolayı, kendisinin de aynı vaziyete düşebileceğinden korkarak bu iki devletle anlaşmayı

tercih etmiştir

146

.