• Sonuç bulunamadı

Teknolojiye Uyum Sağlama ve Teknolojik Gelişmelerden Yararlanmaya Etkisi Etkisi

BÖLÜM 2. EĞİTİMİN, EKONOMİK BÜYÜME VE GELİR DAĞILIMINA ETKİLERİ DAĞILIMINA ETKİLERİ

2.1. Eğitimin, Ekonomik Büyüme ve Gelir Dağılımına Doğrudan Etkileri

2.1.1.5. Teknolojiye Uyum Sağlama ve Teknolojik Gelişmelerden Yararlanmaya Etkisi Etkisi

Bir ülkedeki eğitim düzeyi bir ülkenin kendi teknolojik yeniliklerini geliştirme yeteneğinin yanı sıra aynı zamanda diğer ülkelerde geliştirilen teknolojilere uyum sağlama ve geliştirilen bu teknolojileri uygulama imkânını da artırmaktadır (Benhabib ve Spiegel, 1994: 156). Ayrıca bir ülkenin beşeri sermaye birikiminin yüksek olması durumunda, bu ülke farklı ülkelerde yapılan buluşları kolayca adapte etmeye eğilimli olabilecektir. Bu durumda taklitçi ülke teknolojiye nüfus edecek (technological diffusion) ve daha hızlı bir büyümeye sahip olabilecektir (Nelson ve Pelps, 1966: 70). Bu bağlamda teknolojik gelişmelerden yararlanmada ve yeni teknolojilerin geliştirilmesinde, bir ülkenin teknolojik gelişmesine yardımcı olma ve gelişmekte olan

81 Lin (2006) Tayvan ekonomisi üzerine yapmış olduğu analizde bu tamamlayıcılık ilişkisini açık ve net olarak bulamamıştır.

110

ülkelerin gelişmiş ve teknoloji lideri konumuna gelmiş olan ülkeleri yakalayabilmesinde eğitim kilit bir role sahiptir.

Başlangıçtaki beşeri sermaye birikiminin daha yüksek olması daha yüksek bir ekonomik büyümeyi beraberinde getirmektedir. İlk olarak daha fazla beşeri sermaye lider ülkenin sahip olduğu yüksek teknolojileri massetmeyi (absorption) kolaylaştırır. Ayrıca beşeri sermayeyi fiziksel sermaye ile uyumlaştırmak zordur ve bu yüzden başlangıçta daha fazla beşeri sermaye birikimine sahip ülkeler fiziksel sermaye miktarını artırarak daha yüksek bir büyüme oranı yakalama eğilimindedirler.(Barro, 2001: 14)

Bilgi ve iletişim teknolojileri kullanımı ile emek verimliliği arasında doğrusal bir ilişkinin varlığı birçok bilimsel çalışmada ortaya konulmaktadır. Emek verimliliğini artıran teknoloji kullanımı belirli bir eğitim seviyesini gerektirmektedir ve eğitim düzeyi arttıkça teknolojik gelişmelerden yararlanma yeteneği de gelişmektedir. Belirli bir eğitim seviyesine ulaşamayan üretim birimlerinde çalışanların teknolojik gelişmelere alışması zaman almakta ve maliyetli olmaktadır. Üretim performanslarını artırmak isteyen firmalar, eğitimli iş gücünü tercih etmektedirler. Yüksek eğitim düzeyine sahip çalışanların üretime doğrudan katkısının yanı sıra nitelikli işgücü sinerjisi ile dolaylı katkılarını da göz ardı etmemek gerekmektedir. Nitelikli iş gücü göreli olarak düşük eğitim seviyesindeki çalışanların üretim yeteneklerinin gelişimini sağlamaktadır.(Erdoğan ve Yıldırım, 2009: 12)

Beşeri sermaye yatırımları ve büyüme oranlarının düşük olduğu bir ekonomi bilgi teknolojilerini geliştirme ve kullanma yeteneğine sahip olamamaktadır. Beşeri sermayenin insanların keşfetme yeteneği ve ortamlarını geliştirdiği ve rekabet gücünün önemli kaynaklarından olan teknolojinin verimliliğini artırdığı (Altay ve Pazarlıoğlu, 2007: 100) göz önüne alındığında iyi yetiştirilmiş ve beceri kazandırılmış dengeli ve sağlıklı beslenebilen insan kaynağı, üretimde verimliliği artırmakla kalmayıp, yeni teknolojik icatların rasyonel şekilde kullanılmasına da katkı sağlamaktadır (Karagül, 2003: 81).

Eğitim kademelerinden hangisinin daha ekili olduğunu araştıran Gyimah-Brempong vd., (2006: 514)’a göre teknolojinin hem ülke içerisinde üretilmesi hem de teknoloji transferinin gerçekleştirilmesinde ilköğretimden ziyade yükseköğretim daha etkilidir.

111

Barro (2001: 14)’da lise ve dengi okullar (secondary) ve yükseköğretimin massetme noktasında önemli olduğunu vurgulamaktadır.

Eğitimin verimlilik üzerindeki etkisi ise, niteliği artırılarak donanımlı hale gelen işgücünün üretim sürecinde çok daha etkin kullanımı ile oluşmaktadır. Bu bir bakıma fiziksel sermaye, makine ve teçhizatın da çok daha randımanlı kullanılması anlamına gelmektedir.(Demir 2006: 55)

Benhabib ve Spiegel (1994) yaptıkları çalışmada beşeri sermayenin yurtdışından getirilen teknolojiye adaptasyon sürecinin hızını etkilediği sonucuna ulaşmıştır. Wolff (2001) yaptığı çalışmada işgücü için belli bir eğitim düzeyinin teknolojiye adaptasyon için gerekli olduğu sonucuna ulaşmıştır.

2.1.1.6. Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları Üzerindeki Etkisi Beşeri sermaye birikimi82

ve DYSY (Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları) hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde büyümeyi etkileyen temel unsurların başında gelmektedir. Beşeri sermaye birikimi ve DYSY ayrı ayrı büyümeyi etkileyen unsurlar olmalarının yanı sıra ayrıca birbirlerini de destekleyen ve tamamlayan birer unsur konumundadırlar.(Miyamoto, 2003: 9) Özellikle yapılan birçok uygulamalı çalışmada beşeri sermaye bağlamında eğitimin doğrudan yabancı sermaye girişi üzerinde pozitif etkiye sahip olduğu vurgulanmaktadır (Jaumotte, 2004: 8). Eğitimin birçok kademesi ve özellikle mesleki eğitim sanayi, imalat ve diğer tüm sektörlerin ihtiyacı olan nitelikli ara elaman yetiştirerek, bu sektörlerdeki üretim hacminin artmasına etki ederek, bu sektörlere yönelik doğrudan yabancı sermaye girişlerini artırmakta ve ekonomik büyümeye katkı sağlamaktadır.

Ayrıca DYSY bir finans kaynağı ve yeni iş imkânlarının oluşmasına kaynaklık eden bir unsurdur ve bununla beraber özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından işgücüne yeni becerilerin kazandırılmasında, yeni teknolojilerin elde edilmesinde, organizasyonel ve yönetimsel becerilerin artırılmasında önemli bir faktör konumundadır (Noorbakhsh ve

82 DYSY’nın ülkeye girişinde işgücünün ucuz olmasından ziyade işgücünün niteliği daha önemli bir faktör konumundadır (Jaumotte, 2004: 8).

DYSY’nın bir ülkeye girişinde, eğitim düzeyi yüksek nitelikli ara elmanın yeterli olmasının yanı sıra, ekonomik istikrar, makro ekonomik yapı, liberalizasyon politikaları, demokrasi seviyesi, dışa açıklık seviyesi ve işgücü ve hammadde maliyetleri gibi diğer faktörlerin de önemi büyüktür.

112

Paloni, 2001: 1593). Özellikle DYSY gittikleri ülkedeki işgücüne yönelik bilgi taşması etkisi yarattığı için önemlidir (Blomström ve Kokko, 2002: 24). Bu bilgilerin massedilmesinde ise kuşkusuz ev sahibi ülkedeki işgücünün eğitim düzeyinin etkisi büyüktür ve eğitim düzeyi yüksek beşeri sermaye birikimine sahip olan ülkelerin daha fazla doğrudan yabancı sermaye çekme olasılıkları yükselmektedir (Miyamoto, 2003: 8; Blomström ve Kokko, 2002: 24). Beşeri sermaye birikiminin artırılması ve geliştirilmesi yatırım ortamını yabancı yatırımcılar için daha çekici hale getirmesi nedeniyle de DYSY girişlerini artırmaktadır. DYSY vasıtasıyla çok uluslu şirketler ev sahibi ülkedeki eğitim ve yetiştirme faaliyetlerinde aktif katkı yapmakta, yeni bilgi ve teknolojileri ev sahibi ülkeye kazandırmakta ve bu bağlamda da beşeri sermaye birikiminin artırılmasına katkı sağlamaktadır.(Miyamoto, 2003: 9)

Noorbakhsh ve Paloni (2001) 1980-1994 zaman periyodunu kapsayan ve Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinden oluşan 36 gelişmekte olan ülke grubuna yönelik olarak beşeri sermaye doğrudan yabancı sermaye yatırımları arasındaki ilişkiyi inceledikleri makalelerinde beşeri sermayenin istatistiki olarak doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının en önemli belirleyicilerden biri olduğunu ve öneminin giderek arttığını belirtmektedirler. 1980-1999 yıllarını kapsayan çalışmasında Jaumotte (2004: 11) finansal istikrar ve açıklık gibi diğer değişkenlerle beraber eğitimin doğrudan yabancı sermayenin ülkeye girişinde pozitif ve istatistiki olarak anlamlı bir etkisi olduğu sonucuna ulaşmıştır. Gao (2002) DYSY ile beşeri sermaye birikimi arasındaki ilişkiyi 1996-1999 yıllarını kapsayan dönem için Çin özelinde incelemiştir. Yazarlara göre özellikle gelişmiş ülkelerce gerçekleştirilen DYSY’nın beşeri sermaye düzeyi yüksek nitelikli işçilere sahip olan bölgelere yönelik daha çok olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Akin ve Vlad (2011) 1980-1999 yıllarını kapsayan panel veri analizi yöntemini kullandıkları çalışmalarında DYSY ile eğitim arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Yazarlar çalışmalarında DYSY'nın özellikle yüksek eğitim düzeyine sahip olan ülkelerde en yüksek seviyede olduğunu, özellikle lise ve dengi eğitim ve üniversite eğitimin ilgili yıllarda DYSY'ı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkisi olduğunu belirtmektedirler. Yazarlara göre eğitim ve DYSY arasındaki ilişki gelir ve gelişmişlik düzeyi düştükçe düşmektedir, gelişmişlik düzeyi ve gelir düzeyi en az olan ülkelerde ise en düşük seviyededir. Yazarlar bunu düşük gelire ve gelişme düzeyine sahip olan ülkelerdeki işgücünün eğitim düzeyinin ve bu bağlamda da beceri düzeyinin daha düşük

113

olması ile açıklamaktadırlar. Yazarlar, eğitim düzeyindeki % 10 artışın DYSY üzerinde ülkeler genelinde % 0.2 oranında, bir artış meydana getirdiğini, orta ve yüksek gelir düzeyine sahip ülkelerde ise % 1.0 oranında bir artış meydana getirdiğini belirtmektedirler.