• Sonuç bulunamadı

Beşeri Sermaye Yatırımı Olarak Eğitim Harcamaları

BÖLÜM 1: EĞİTİM HARCAMALARI, EKONOMİK BÜYÜME VE GELİR DAĞILIMININ KURAMSAL TEMELLERİ GELİR DAĞILIMININ KURAMSAL TEMELLERİ

1.1. Eğitim Harcamalarına İlişkin Kuramsal Açıklamalar

1.1.1.3. Beşeri Sermaye Yatırımı Olarak Eğitim

1.1.1.3.2. Beşeri Sermaye Yatırımı Olarak Eğitim Harcamaları

Beşeri sermaye kavramı, insanların, yaşam boyu kazançlarını arttırarak gelecekteki gelirlerini yükseltecek olan, eğitim, yetiştirme veya diğer etkinlikler ile kendilerine yatırım yapmaları olarak tanımlanmaktadır (Woodhall, 1987b: 21). Beşeri sermaye kavramının en eski tanımlarından biri, Thurow (1970) tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre beşeri sermaye bir bireyin üretken yeteneği, hüneri ve bilgisidir. Thurow’a göre, beşeri sermaye üretilen mal ve hizmetlerin değeri ile ölçülmekte ve tüketim, sahip olduğumuz ekonomik sistemin nihai hedefi olduğuna göre, bir bireyin beşeri sermayesinin değeri direkt ya da dolaylı olarak ürettiği mal ve hizmetlerin tüketim değeri ile eşdeğer olmaktadır. Mal ve hizmetlerin değeri yükseldiğinde, beşeri sermayenin değeri yükselmekte; mal ve hizmetlerin değeri düştüğü zaman da düşmektedir.(Atik, 2006: 6)

Beşeri sermaye kavramı, sadece eğitim ve yetiştirme değil, aynı zamanda, işgücünün verimlilik ve kalitesini arttırarak gelecekteki gelir düzeyini yükselten herhangi bir etkinlikle de ilişkilendirilebilir (Woodhall, 1987b: 21) ve en geniş anlamıyla bireyin üretkenliğini artıran her türlü etkinlik beşeri sermaye kavramı içinde düşünülebilir. Shultz (1968)’a göre bu etkinlikler sağlık, işbaşında eğitim, ilkokul lise ve üniversite şeklinde organize edilen resmi eğitim, yetişkinlere yönelik yaygın eğitim programları ve göç olgusudur.(Schultz, 1968: 22) Burada eğitimin yanı sıra beşeri sermayenin diğer unsurlarının da bir çalışanın verimliliğini etkileyen kişisel özelliklerinin geliştirmesine katkı sağladığı vurgulanabilir. Mesela sağlığı koruma kadar, işbaşında eğitim (on-the-job training) ve iş deneyimi, göç ve iş arama süreci gibi tüm bu faktörler bireyin kazanç kapasitesini ve yaşam boyu gelirini arttırabilmektedir. Bu nedenle bu unsurlar insan sermayesine yatırım olarak düşünülebilmektedir.(Woodhall, 1987b: 21,24) Kısaca beşeri sermaye insanın üretken olarak ortaya koyabileceği tüm nitelikleri içermektedir (Yumuşak ve Bilen, 2000: 82).

Beşeri sermaye kavramının ortaya çıkmasından sonra sorgulanmaya başlanan (Telatar ve Terzi, 2010:202), beşeri sermayenin geliştirilmesinin temelini oluşturan ve beşeri sermaye denildiği zaman genellikle ilk akla gelen kavram olan eğitim hizmetleri (Afşar, 2009: 86), işgücünün nitelikli hale getirilmesinde rol oynayan en önemli unsurlardan biridir ve bu nedenle yapılan pek çok çalışmada beşeri sermaye ile eş anlamlı olarak

22

kullanılmaktadır (Atik, 2006: 20). Beşeri sermaye konusunda etkilerinin ölçülmesindeki kolaylık ve önemi sebebiyle daha ziyade eğitim yatırımları üzerinde durulmaktadır (Yumuşak ve Bilen, 2000: 82). Günümüzde eğitim yatırımları, az gelişmiş ülkelerin yanı sıra, gelişmiş ülkeler için de üzerinde önemle durulan bir olgudur (Afşar, 2009: 86). Eğitim, tecrübesiz ve beceriden yoksun olan insanı, daha üretken bir ”beşeri sermayeye” dönüştürmektedir. Beşeri sermayenin temeli ise eğitimin işgücünün verimliliğini artırması yoluyla ekonomik büyümeye öncülük edeceği tezine dayanmaktadır.(Tilak, 1989: 10)

Eğitime yönelik yapılan kamu harcamaları beşeri sermaye birikimi için bir girdi niteliğindedir ve beşeri sermayeye yönelik özel kararları etkilemektedir (Glomm ve Ravikumar, 1998: 324). Bu sebeple birçok ülkede hükümetler beşeri sermaye birikiminin sağlanmasında resmi eğitim harcamalarına kaynak ayırmak suretiyle çok etkin bir role sahiptirler (Blankenau ve Simpson, 2004: 583).

Beşeri sermaye yatırımları sadece üretimle bağlantılı olmayıp aynı zamanda ferdin yaşam kalitesini arttıran, sosyal ilişkileri geliştiren bir etkiye de sahiptir. Bu manada eğitimli bir ferdin hayatı algılaması ve onu yaşama şekli eğitimsiz insanlara göre daha farklıdır. Beşeri sermaye devamlı değişken bir yapıya sahip olması dolayısıyla, ülke insanlarının niteliğinde ve niceliğindeki sürekli değişimde önemli bir rolü bulunmaktadır. Beşeri sermayenin dinamik oluşu nedeniyle stoklanması mümkün olmamakta ve bu nedenle beşeri sermayenin kullanılmadığı her zaman dilimi onun kaybı anlamına gelmektedir.(Karagöl, 2003: 82) Beşeri sermayenin oluşması, gelişmesi ve devamlılığının sağlanması tam anlamıyla sosyo-ekonomik gelişmeyi hızlandıracak, toplumları ve yaşadıkları ülkeleri refaha taşıyacaktır (Taş ve Yenilmez, 2008: 160). Bir ülkede beşeri sermaye yatırımı bağlamında eğitim düzeyini belirleyen kriterlerden en önemlileri olarak okullaşma oranları, eğitim süresi, okuryazarlık oranı, eğitime bütçeden ayrılan pay, eğitime GSMH’den ayrılan pay, fiziki göstergeler olarak da, öğrenci öğretmen oranları, öğrenci başına yapılan harcama tutarı vb. sayılabilir. Genellikle ülkelerin beşeri sermaye stokları, söz konusu eğitim göstergeleri kullanılarak ölçülmektedir. Eğitim kayıtları, bir ülkedeki nüfusun farklı eğitim düzeyleri arasında dağılımını göstermektedir. Bu kayıtlar çoğu zaman yaş grupları itibariyle düzenlenen okullaşma oranlarından oluşmaktadır. Eğitim düzeyinden kastedilen ise çoğu kez

23

nüfusun ortalama eğitim süresidir. Nüfusun okullaşma durumunu yansıtan kayıt rakamları, bir süre sonra eğitim sisteminden ayrılan kişiler nedeniyle beşeri sermaye birikimi açısından her zaman açık bir bilgi yansıtmayabilir. Bu yüzden bireylerin ortalama eğitim sürelerinin bilinmesi daha faydalı olabilir. Mali göstergeler, eğitime yapılan yatırımları ifade etmektedir. Literatür incelendiğinde kullanılan en önemli mali göstergeler olarak; eğitim harcamalarının GSMH’deki payı ve kişi başına eğitim harcamaları ön plana çıkmaktadır. Başka bir mali gösterge, eğitim harcamalarının kamu ve özel sektör arasında dağılımıdır. Ülkelerin GSMH verileri ve eğitim harcamalarından etkilenmesi dolayısıyla eğitim harcamalarının GSMH’deki payı, ülkelerarası karşılaştırmalarda çok sağlıklı olmayan bir göstergedir. Ülkeler arasında yapılan karşılaştırmalarda kullanılacak en sağlıklı veri, belirli bir para birimi cinsinden kişi başına düşen eğitim harcamaları olarak belirtilmektedir. Fiziki göstergeler eğitimle ilgili çeşitli sayıları ifade etmektedir. Eğitim kayıtlarından farklı olarak bir ülkedeki öğrenci ve öğretmen sayıları, öğrenci öğretmen oranları, eğitim yapılan binaların sayısı, eğitim alt yapısını oluşturan laboratuvar ve bilgisayar sayıları fiziki göstergelerden bazılarıdır. Son olarak okur-yazarlık oranı, bir ülkenin eğitim düzeyini ve beşeri sermaye stokunu ölçmede kullanılan en sade göstergedir.(Atik, 2006: 21,22)

Beşeri sermaye yatırımı; ekonominin gelişmesinde üretimi, dolayısıyla verimliliği artıran etkili bir yatırımdır. Ayrıca, insanlara farklı düzeyde yatırım yapıldığı için sahip oldukları beşeri sermaye yoluyla elde ettikleri gelir de farklı olmaktadır. Kısacası, beşeri sermayedeki farklılıklar, verimlilik ve gelir düzeylerinin değişmesine yol açmaktadır. Bu farklılıkların giderilmesi veya en aza indirilebilmesi; o toplumda ekonominin ihtiyaçları doğrultusunda insanın niteliği ve verimliliğini artırıcı yatırımların yapılmasına bağlıdır. Bu sayede, ekonomideki verimlilik artışı ve gelir dağılımını iyileştirici gelişmelerin de sağlanması mümkün olabilecektir. Bu anlamda, ulusal gelir ve kişisel gelirde meydana gelen artışın önemli bir kısmı, insana yapılan yatırımlar ile açıklanmaktadır. Beşeri sermaye yatırımlarının ekonomide önemli bir rolü vardır ve fiziksel sermaye yatırımları ile beşeri sermaye birikimi arasında belli bir dengenin kurulması gerekmektedir.(Özsoy, 2007: 21)

Beşeri sermaye fiziksel sermayeden bazı noktalarda ayrılmaktadır. Schultz (1993), beşeri sermayenin fiziksel sermayeye göre farklılıklarını özetle şu şekilde belirtir:

24

Beşeri sermaye kölelik dışında alınıp satılamaz ve doğuştan gelen ve sonradan kazanılan yeteneklerden oluşur. Sonradan kazanılan yetenekler, eğitim, tecrübe, işbaşı yetiştirmeleri, sağlık durumu gibi olanaklarla kazanılır. Gelişmiş olan ülkelerdeki beşeri sermaye daha çok sonradan kazanılan yeteneklerden oluşmaktadır. Beşeri sermaye gözle görülemez ancak etkileri gözlemlenebilmektedir. Beşeri sermaye insan ömrü boyunca varlığını sürdüremez, bu nedenle gençken kazanılmalı ve geliştirilmelidir. Beşeri sermayenin tam etkilerini gözlemlemek zordur. Kendisine yatırım yapılan bireyin verimliliğinin artması şeklinde ortaya çıkan içsel etkilere ek olarak, dışsal etkiler de ekonomik büyüme üzerinde büyük etkiye sahip olmaktadır. Dışsal etkilere örnek olarak yeni bir bilginin veya fiziksel sermayenin yeni formlarının yaratılması örnek gösterilebilir.(Şenergin, 2010: 53,54)