• Sonuç bulunamadı

Eğitimde Fırsat Eşitliğini Etkileyen Faktörler

BÖLÜM 1: EĞİTİM HARCAMALARI, EKONOMİK BÜYÜME VE GELİR DAĞILIMININ KURAMSAL TEMELLERİ GELİR DAĞILIMININ KURAMSAL TEMELLERİ

1.1. Eğitim Harcamalarına İlişkin Kuramsal Açıklamalar

1.1.2. Eğitimin Kamusal Niteliği ve Kamu Harcamaları İçerisindeki Yeri

1.1.3.3. Eğitimde Fırsat Eşitliğinin Sağlanması Amacıyla Devlet Müdahalesi

1.1.3.3.2. Eğitimde Fırsat Eşitliğini Etkileyen Faktörler

Eğitimde fırsat eşitliğini etkileyen faktörlerin, ekonomik faktörler, coğrafi faktörler, toplumsal faktörler, siyasi faktörler ve bireysel faktörler gibi pek çok değişkeni içerdiği

40

kabul edilmektedir. Devlet eğitimde fırsat eşitliğini etkileyen bu faktörlere yönelik farklı politika uygulamaları ile eşitliği sağlamaya çalışmaktadır.

Ekonomik Faktörler;

Eğitimde fırsat eşitliğini etkileyen faktörlerin başında ekonomik faktörler gelmektedir. Eğitimde fırsat eşitliği, eğitim hizmetini gerçekleştiren devletin ekonomik yapısı ve gücünün yanı sıra eğitim hizmetinden yaralanmak isteyenlerin gelir düzeyiyle (Zoraloğlu, 1998: 65) ve ana-babaların meslekleriyle yakından ilişkilidir (Tezcan, 1996: 112). Bu yüzden toplumdaki gelir dağılımı eşitsizliği, eğitime olan talep düzeyini etkilemekte ve düşük gelir düzeyine sahip ailelerin çocuklarının eğitim imkânlarından daha az yararlanması söz konusu olmaktadır.

Bireyin ya da ailenin gelir düzeyi, eğitime olan talebi belirleyen diğer değişkenleri de etkileyen bir özelliğe sahip olduğundan gelir dağılımındaki dengesizlik giderilmeden, eğitimde fırsat eşitsizliği yaratan diğer değişkenler iyileştirilse dahi istenilen etki ortaya çıkmayabilir (Zoraloğlu, 1998: 65). Eğitimin maliyetinin aile için yüksek olması ve gelir eşitsizliği eğitime katılımı engelleyebilir ve bu sebeple gelir dağılımı daha çarpık hale gelebilir. Daha çarpık bir gelir dağılımı ise eğitim eşitsizliklerini artırabilir. Diğer yandan eğitime katılımın artması düşük gelir düzeyine sahip olan kişilerin gelirlerini artırır ve kazanç eşitsizliklerini azaltır.(Checchi, 2001: 5)

Zhang (2002, 24)’a göre eşitliğin daha az olduğu bir toplum, milli eğitim harcamalarını, zenginlere tahsis etmeye eğilimlidir ve bu eğilim de eşitsizliği sürekli hale getirmektedir. Bu durum, özellikle eşitliğin daha az olduğu bir ekonomide, zenginlerin politik gücü ele geçirecek daha az yeniden dağıtım harcamasının yapıldığı, gelecek kuşaklar için gelir dağılımının daha az eşit olmasına sebep olacak bir ekonomi politikası modeli geliştirecektir. Böylece ekonomi uzun dönemde gelir dağılımında ve yeniden dağıtıcı eğitim harcamalarında sürekli değişikliklerin olduğu farklı kararlı denge düzeylerini beraberinde getirebilir.

Pratikte birçok ülkede eğitim hem özel sektör hem de kamu sektörünce ikili bir yapı içeresinde sunulmaktadır. Aileler yeteri kadar zenginseler ve özel sektör tarafından sunulan eğitim kaliteli ise çocuklarının daha iyi eğitim almaları için özel okula göndermek isteyebilirler.(Biggs ve Dutta, 1999:70,71) Bu durumda zengin ailelerin

41

çocukları daha iyi eğitim alırlar ve fakir ailelerin çocukları bir anlamda doğuştan bir eşitsizlikle karşı karşıya kalmış olmaktadırlar. Bu ise fırsat eşitsizliğinden başka bir şey değildir.

Birçok çalışma22

çocukların eğitime katılmalarının ailelerinin gelir düzeyleri ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Zengin ailelerin çocukları eğitimlerine devam ederlerken geliri düşük ailelerinin çocuklarının okulu bırakma ihtimalleri daha yüksek olmaktadır. Bu hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde karşılaşılan bir sorundur. Bu bağlamda ilköğretime yönelik kamu eğitim harcamalarının faydaları daha genel ve evrenseldir. Hem zengin hem de fakir ailelerin çocukları bundan yararlanmaktadır.(Zhang, 2002: 7,8) Temel eğitim kişilerin [ailelerin] kendi isteklerine bırakılması halinde toplumda yalnızca varlıklı ailelerin çocuklarının eğitim görmesi sonucunu ortaya çıkarır. Bu yüzden de zorunlu temel eğitimin devlet tarafından desteklenmesi, eşitsizliğin önlemesi açısından önemlidir.(Bulutoğlu, 1997: 307)

Eğitimde fırsat eşitliğini etkileyen ekonomik faktörlere yönelik birçok çalışma yapılmıştır. Afrika’da Burkino Fasodaki fakir ve kırsal bölgelerdeki ailelerin 1994-2003 dönemine ilişkin gelir esnekliği ile bu ailelerin çocuklarının okullaşma oranları arasındaki ilişkiyi inceleyen bir çalışmada ailenin gelir esnekliği ile okullaşma oranları arasında güçlü bir ilişki bulunmuştur. Çalışmaya göre gelirdeki yüzde on azalma, altı ve on üç yaş arasındaki erkek çocukların okula kayıt oranlarını % 2.2 ila % 2.8 oranında azaltırken, kız çocuklarında bu oran % 3 olarak bulunmuştur.(Grimm, 2011: 741). 1994-1998 yılları arasında tahıl tarımı ile uğraşan hane halklarının reel gelirlerinin % 30 azalması dolayısıyla bu ailelerin eğitim harcamalarının yaklaşık % 10 azaldığı ve bu yüzden yaklaşık 100.000 çocuğun ya okula hiç kayıt olmadığı ya da kaydını sildirdiği belirtilmektedir (Grimm, 2011: 753). Prieto ve Díaz (2008: 216) tarafından 75 ülke verisi kullanılarak yapılan çalışmada ekonomik durumun, özellikle zorunlu eğitimi bitiremeyen bireylerin olduğu birçok ülkede, ortalama okula devam etme süresini belirleyen temel değişkenlerden biri olduğu belirtilmektedir. Diğer yandan eğitime yönelik yapılan kamu harcamalarının okula devam süresi üzerinde diğer değişkenlere nazaran daha büyük bir etkiye sahip olduğu vurgulanmaktadır. Bu nedenlerle eğitimde

22 Bakınız; Cameron ve Hechman (1998), Filmer ve Pritchett (1998) ve Shavit ve Blossfeld (1993) (Zhang, 2002: 7,8).

42

fırsat eşitliğini sağlamayı amaçlayan devletler özellikle kamu eğitim harcamaları politikaları ile eğitime yönelik talep miktarını etkileyebilmektedir.

Coğrafi Faktörler;

Eğitimde fırsat eşitsizliğine neden olan bir diğer faktör coğrafi faktörlerdir. Coğrafi faktörlerin eğitimde fırsat eşitliğine etkisi, köy-kent ayrımı ve bölgeler ayrımı olmak üzere iki yönlü değerlendirilebilir. Köy-kent arasında ve bölgeler arasında eğitim bakımından fırsat eşitliği tam olarak sağlanamayabilir. Köyde [ve geri kalmış bölgelerde] yaşıyor olmak eğitim hizmetinden yararlanmayı hem nicel hem de nitel olarak güçleştirmektedir.(Zoraloğlu, 1998: 65) Kır ve bölgesel anlamda eğitim eşitsizliğini artıran sebepler arasında; kırsal alanlarda kız çocuklarının okula devamsızlığının fazlalığı, öğretim süresinin kısalığı, öğretmen yetersizliği, öğretmen başına düşen öğrenci sayısının fazlalığı, ailelerin gelir yetersizliği, çocuğun tarımsal eylemlerde işgücünden yararlanılması, ilkokul sonrası eğitimden yararlanmanın azlığı, araç gereç yetersizliği, (Tezcan, 1996: 114) okulun eğitimi sürdürebilmek için uygun koşullara sahip olmaması (Zoraloğlu, 1998: 65) gibi nedenler gösterilebilir. Büyüköztürk (1992), ”Türkiye’de Nüfus ve Eğitimde Fırsat Eşitsizliği” adlı araştırmasında, fırsat eşitsizliğini bölgeler, iller ve kır-kent bakımından incelemiş; kentsel nüfusun kırsal nüfusa, erkeklerin kızlara, kalkınmış bölge ve illerin geri kalmış bölge ve illere oranla eğitim hizmetlerinden daha fazla yararlandığını ortaya koymuştur (Kaya ve Aksu, 2004: 3). Bölgesel farklılaşma nedeniyle eğitimde eşitsizlik, gelişmiş ülkelerde de görülmektedir. Örneğin, Amerikan zencilerinin çoğu, hâlâ güneyde yaşar ve güney yöresi, örgün eğitimin niteliğinin en altta yer aldığı bir yöredir.(Tezcan, 1996: 115)

Bu çerçevede devlet bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için öğretmenlere yönelik zorunlu hizmet uygulaması ile her öğretmenin bu tür zorlukların bulunduğu yörelerde zorunlu olarak belirli bir süre eğitim sunmasını teşvik ederek bu sayede o yörelerdeki çocukların eğitimden mahrum kalmamalarını sağlamaya çalışmaktadır. Ayrıca bu tür problemlere sahip yörelerdeki okulların teknik ve fiziksel olanaklarının geliştirilmesine yönelik yatırımlar yapmaktadır. Bu yörelerdeki çocukların okula devam edebilmeleri için ise toplumsal ve kültürel anlamda destek ve teşvik faaliyetleri yürütmektedir.

43

Toplumsal Faktörler;

Eğitimde fırsat eşitliğini etkileyen toplumsal etmenler; cinsiyet ayrımı, din ayrımı, dil etmeni, ırk ve etnik gruplar, nüfus etmeni ve eğitimsel dengesizliklerle (öğretmen etmeni gibi) ilgilidir (Zoraloğlu, 1998: 65 ve Tezcan, 1996: 115-121 ).

Cinsiyet ayırımı bağlamında gelişmiş ya da gelişmekte olan her ülkede kadın eğitiminin, erkeklere oranla daha düşük bir düzeyde kaldığı ve ülkelerde ilkokul üstü öğrenime devam bakımından kadın erkek farklılaşmasında kadınlar aleyhine bir durumun söz konusu olduğu görülmektedir. Bu durumun ortaya çıkmasında ise, bağnazlık, ilgisizlik, gelenekler, görenekler, dinsel nedenler, tarımsal eylemlerde işgücünden yararlanma, ev işlerinde yardımcılık gibi nedenler etkilidir.(Tezcan, 1996: 115) Bu bağlamda devletler uyguladıkları politikalarla ve hazırladıkları kanunlarla eğitimde cinsiyet ayrımını en aza düşürmeye çalışmaktadırlar23

. Eğitimde cinsiyet ayrımcılığının ortadan kalkması ve kadının daha fazla eğitim alması ekonomik, sosyal ve diğer birçok açıdan önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlarından R. Tayyip Erdoğan bunun önemini şu şekilde belirtmektedir; ”Bir erkeğin eğitimi sadece kendisiyle ilgili iken bir kız çocuğunun eğitimi aileyi de ilgilendirir. Çocuklar yetişirken anneden eğitim alır. Kadınların eğitimi ileride çocuklarına verecekleri eğitim açısından önemlidir”.(http://haydikizlarokula.meb.gov.tr)

Birden fazla dinin egemen olduğu toplumlarda dinsel faktörler de eğitimde fırsat eşitsizliğine neden olabilmektedir. Türkiye açısından değerlendirildiğinde tek bir din egemen durumda olduğu için eğitimde fırsat eşitliği yönünden dinsel farklılaşmanın [farklı dinlere inanmanın] ciddi bir sorun olmadığı belirtilmektedir.(Tezcan, 1996: 117) Birden fazla dilin konuşulduğu ülkelerde, eğitim dili olarak kullanılan resmi dilin dışındaki dili konuşanlar için, eğitimde eşitsizlikler oluşabilmektedir (Zoraloğlu, 1998:

23 Milli Eğitim Bakanlığı ve UNICEF işbirliğinde, 2002 yılında ilgili kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerin katılım ve katkısı ile ilköğrenim çağında olan (6-14 yaş) kız çocuklarından eğitim sistemi dışında kalan, okulu terk eden yada devamsızlık yapan öğrencilerin %100 okullulaşmalarının ve eğitimde cinsiyetler arası eşitliğin sağlanması amacıyla Haydi kızlar Okula Kız Çocuklarının Okullaşmasına Destek isminde bir proje başlatılmıştır. Tüm kampanya çalışmaları süresince Türkiye genelinde 273.447 kız çocuğunun okullulaşmadığı tespit edilmiş, illerde yapılan çalışmalar sonucunda bunların %81’i (222.800 kız çocuğu) okullulaştırılmıştır. Ancak tespit edilen 50.647 (%19luk kısım) kız çocuğunun eğitim sistemine kazandırılma çabaları sürdürülmektedir.(http://haydikizlarokula.meb.gov.tr).

44

65). Resmi dilin dışında bir dili konuşanlar okulda dersleri takip edebilme yönünden güçlüklerle karşılaşmaktadır. Bu durum resmi dilin konuşulduğu bölgelerle karşılaştırıldığında resmi dil harici dili konuşanlar için fırsat eşitsizliği yaratabilmektedir. Çünkü bireyin resmi dilin konuşulduğu diğer yörelerdeki yaşıtları artık bilgi öğrenme aşamasına geçtikleri halde, bu birey resmi dili ancak konuşabilme yeteneğini elde etmiş olmaktadır. Bu nedenle bu durum, ilerdeki öğrenim aşamalarında onun başarısını olumsuz yönde etkileyebilmektedir.(Tezcan, 1996: 118)

Irk ve etnik köken ayırımı da eğitimde eşitsizliği ortaya çıkaran bir unsurdur. Çeşitli ülkelerde ırksal ve etnik anlamda gruplar arasında eğitim eşitsizliği olabilmektedir.(Tezcan, 1996: 119) Buna örnek alarak ABD’de uzun yıllar hüküm süren beyaz ırk ve zenci ırk arasındaki eğitime ulaşma anlamında eşitsizlik gösterilebilir. Eğitim eşitliğini sağlamada diğer bir değişken, nüfus ’tur. Öğretmen, araç, gereç, okul sayısında da bir artışı gerektiren aşırı nüfus artışı öğretimin niteliğini de olumsuz yönde etkilemektedir.(Tezcan, 1996: 121) Nüfus artış hızının yüksek olduğu toplumlarda, nüfus artışına paralel olarak eğitim hizmetlerinin de artırılması gerekir. Eğer bu sağlanamazsa, okullara düşen öğrenci sayısı giderek artacak ve bunun bir sonucu olarak hem sınıf mevcutları artacak hem de ikili, üçlü öğretime başlanacaktır ve öğrencinin okulda kalış süresi azaldıkça da eğitim eşitsizliği artacaktır.(Zoraloğlu, 1998: 65)

Niceliksel ve niteliksel yönden yeterli sayıda öğretmen olmaması, eğitimde fırsat eşitsizliğine yol açmaktadır. Öğrenci sayısıyla öğretmen sayısı doğru orantılı olarak çoğalmaması durumunda eğitimin niteliği düşecektir.(Tezcan, 1996: 121)

Eğitimsel dengesizliklerin diğer bir kısmı da, özel eğitime tabi kimselerin eğitiminde ortaya çıkmaktadır. Eğitimde fırsat eşitliği bağlamında görme, işitme, konuşma ve ortopedik özürlüler, üstün ve geri zekâlılar, uyumsuz ve suçlu çocuklar gibi çocukların özel bir eğitime tabi olmaları, kendi durumlarına uygun eğitim olanaklarına kavuşturulmaları gerekmektedir.(Tezcan, 1996: 121)

Söz konusu olan cinsiyet ayrımı, din ayrımı, dil, ırk ve etnik gruplar farklılıkları, nüfus ve eğitimsel dengesizliklerle (öğretmen etmeni gibi) ilgili olarak ortaya çıkan eşitsizliklerin giderilmesinde devlet etkin bir rol oynamaktadır. Devletin müdahalesi olmaksızın bu eşitsizliklerin çözülmesi oldukça zordur. Cinsiyet ayrımcılığını ortadan

45

kaldırmak için hukuki düzenlemelerle kız çocuklarının okula devamı sağlanmaktadır24 . Dil ile ilgili problemlerin giderilmesi için ise başta aile büyükleri olmak üzere eğitim alan çocuklara gerek okulda gerek okul dışında resmi dil eğitimi sağlanmaktadır. Dinsel, ırksal ve etnik eşitsizliklere karşı ise hukuki düzenlemeler yapılarak bu eşitsizlikler azaltılmaya çalışılmaktadır. Nüfus artışını kontrol altına almak için eğitim programları düzenlenmektedir. Nicelik ve niteliksel yönden yeterli sayıda öğretmen yetiştirilmesi için gerekli altyapı oluşturulmakta, öğretmenler yurtdışına gönderilmekte, öğretmenlere yönelik çeşitli eğitim programları düzenlenmektedir. Ayrıca özel eğitime tabi kimselerin eğitimi için ise okullar ve çeşitli eğitim kurumları kurularak bu okullara yönelik ailelere maddi destekler sağlanmaktadır.

Siyasi Faktörler;

Eğitim politikasını belirleyen devlet, aynı zamanda eğitimde fırsat eşitliğini engelleyen bir faktör de (Tezcan, 1996: 121) olabilmektedir. Siyasal iktidarların değişmesiyle birlikte değişen eğitim politikaları, beraberinde eğitim eşitsizliklerini de getirebilmektedir.(Zoraloğlu, 1998: 66) İktidardaki siyasi grup belli bir grubun siyasi görüşünü kendi siyasi yaşamına bir tehdit olarak görebilmekte ve bu bağlamda bu gruba mensup olan kişilerin bazı özelliklerini ön plana çıkararak bu kişilerin eğitim almalarını farklı mazeretlerle, ”hatta fırsat eşitliğini sağladığını öne sürerek” engelleyebilmektedir. Bu durumdan, toplumun bu kesimi olumsuz etkilenmekte ve eğitimsel bakımdan eşitsizliğe uğramaktadır. Bu eşitsizlikler ise gelecekte daha yüksek ekonomik ve sosyal eşitsizliklere sebebiyet vermektedir. Bu ise toplumsal refah ve huzuru tehdit eden bir durum olabilmektedir. Bu tür bir problemin oluşmaması için ise kurumsal ve anayasal düzenlemelerin herkesi kapsayacak ve kişiler arasında hiçbir ayırıma sebebiyet vermeyecek şekilde olması önemlidir.

Bireysel Faktörler;

Eğitimde fırsat eşitliğini engelleyen bireysel farklılıklar, bireylerin zekâ ve yeteneklerinin farklılığından kaynaklanan doğal bir etmen olarak görülmektedir (Zoraloğlu, 1998: 66). Bu eşitsizlik aile kökenleriyle ilişkilendirilebilir. Varlıklı ve zeki ana-babalar tüm üstünlüklerini çocuklarına aktarır bu sayede onların okulda ve sonraki

24 Türkiye’de uygulanan “Haydi kızlar Okula Kız Çocuklarının Okullaşmasına Destek” projesi buna örnek gösterilebilir.

46

yaşamda başarılı olmalarını ve kendi çocuklarına da benzer avantajları kazandırmalarını sağlarlar. Bu modelde başarı farklarının kaynağı kalıtsal yetenek olup, aile, okul ve çevre yalnızca biyolojik donanımı pekiştirmeye yaramaktadır.(Tan, 1987: 249) Fırsat eşitliğini engelleyen diğer tüm etmenler kontrol altına alındığında bile, bireylerin potansiyel ve yetenekleri eşit olmadığı için eşitsizliğin devam etmesi beklenir (Tezcan, 1996: 123). Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması ise kalıtsal eşitsizliği daha da belirgin hale getirecektir (Tan, 1987: 250). Bireysel etmenin ortadan kaldırılması, eğitim hizmetinin, bireysel ayrılıklar göz önünde tutularak üretilebilmesine bağlıdır (Ünal, 1996: 264). Devlet tarafından uygulanacak politikalarla bireysel faktörlerin ortadan kaldırılması ve eğitimde fırsat eşitliğinin gerçekleştirilmesi ise oldukça zor olmakla birlikte, kısmen de olsa bu politikaların eşitsizliğin derecesini azaltması beklenebilir. 1.1.3.3.3. Eğitimde Fırsat Eşitliğinin Sağlanmasının Önemi

Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması gelir dağılımında adalet açısından önemlidir. Eğitimin ekonomik büyümenin belirleyicisi olması ve kişisel gelir ve istihdam fırsatlarının eğitimle artması, eğitimin sosyal eşitliği desteklemesi (OECD, 2007: 32) ve sosyal adaletin tesisine katkı yapması (Benson,1987: 423) eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasının diğer önemli gerekçeleri arasındadır.

Pınar (2004: 7)’a göre, eğitim harcamaları düşük gelir grupları lehine bir sonuç yaratmakla birlikte, kamusal hizmetten bireylerin yararlanma imkânları ve düzeyleri bu sonucu belirsiz hale getirmektedir. Fırsat eşitliği sadece bir hizmetin bütün kesimlere açık olması biçiminde algılanmamalı, bu hizmetten yararlanmak için gerekli imkânların da sağlanması gerekmektedir.

Eğitim fırsatlarının eşit olması bireylerin beceri düzeylerinin yükselmesine, mesleki seviyelerinin iyileşmesine ve göreceli kazanç farklılıklarının azalmasına katkı sağlamaktadır (Chiswick, 1984: 121). Gelişmiş ülkelerde eğitim hizmetlerinin bütün öğrencilere aynı kalitede verilmesine özen gösterilmekte ve bu suretle fırsat eşitliği sağlanarak gelir dağılımı önemli ölçüde iyileştirilmeye çalışılmaktadır. Böylece, çalışkan ve yetenekli vatandaşların içinde bulundukları bir sosyal sınıftan daha üst bir sınıfa atlamaları kendiliğinden sağlanmaktadır.(Yüce, 2002: 26)

47

Eğitim bireye daha yüksek saygınlık ve gelir sağlayacağı, buna göre eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasının toplumsal fırsatları geliştirerek, toplumsal ilerleme ve ekonomik gelişmeyi bir arada gerçekleşeceği belirtilmektedir. Eğitim reformlarının çoğunda bu iki amacın birlikte yer aldığı, eğitimin artmasının sonuç olarak yoksulluğu yok edeceği, daha yetenekli, becerikli ve akışkan bir işgücü yaratacağı, giderek sınıf ayrılıklarına, son vereceği inancının yaygın olduğu görülmektedir.(Tan, 1987: 251, 252) Ayrıca eğitim, yoksul kesimlerin vasıf ve becerilerini artırarak onların rekabetçi bir ortamda nitelikli iş bulabilme imkânını sağlaması dolayısıyla, çoğu ülkede bir sosyal sınıftan diğerine geçişi sağlayan en önemli faktörlerden biridir. Günümüzde gelişmiş ülkelerde eğitim hizmetlerinin bütün öğrencilere aynı kalitede verilmesine özen gösterilmekte ve bu suretle fırsat eşitliği sağlanmaktadır. Fırsat eşitliği ise beraberinde gelir dağılımının iyileştirilmesini getirmektedir. Böylece, çalışkan ve yetenekli vatandaşların içinde bulundukları bir sosyal sınıftan daha üst bir sınıfa atlamaları kendiliğinden sağlanmaktadır.(Kaya, 1974’dan aktaran; Türkmen, 2002: 50)