• Sonuç bulunamadı

Eğitimde Fırsat Eşitliğini Sağlamada Devletin Rolü

BÖLÜM 1: EĞİTİM HARCAMALARI, EKONOMİK BÜYÜME VE GELİR DAĞILIMININ KURAMSAL TEMELLERİ GELİR DAĞILIMININ KURAMSAL TEMELLERİ

1.1. Eğitim Harcamalarına İlişkin Kuramsal Açıklamalar

1.1.2. Eğitimin Kamusal Niteliği ve Kamu Harcamaları İçerisindeki Yeri

1.1.3.3. Eğitimde Fırsat Eşitliğinin Sağlanması Amacıyla Devlet Müdahalesi

1.1.3.3.4. Eğitimde Fırsat Eşitliğini Sağlamada Devletin Rolü

Tezcan (1996) eğitimde fırsat eşitliğinin üç şekilde sağlanabileceğini belirtmektedir. İlk olarak; herkese en üst basamağa kadar eğitim imkânı sağlamak gerekmektedir. Bu kavram bütün yurttaşlara, tüm öğrenim aşamalarının en üst kademesine kadar çıkma hususunda hak ve olanak tanımaktan oluşan bir eşitlik kavramıdır. Bu bir ideal olmakla birlikte, biyolojik ve ekonomik etmenler bunun gerçekleşmesini engelleyebilmektedir. İkinci olarak; herkese belli düzeyde bir asgari öğrenim hakkının sağlanması gerekmektedir. Bu görüş ise her ülkenin okula zorunlu devam yasaları yoluyla gerçekleştirilmektedir. Bu şekilde tüm çocukların asgari bir öğretime ulaştırılması amacı güdülmektedir. Bu bağlamda birçok ülke anayasalarında25

ve kanunlarında26 ilköğretimi

25 Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 42. maddesine göre “İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır.”

26

Türkiye’de bu konularda iki kanunla düzenlemeler yapılmıştır;

1. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu (1973)’na göre; Temel Eğitim görmek her Türk vatandaşının hakkıdır. Eğitimde kadın erkek herkese fırsat ve imkân eşitliği sağlanır. Milli eğitimin amaçları yalnız resmi ve özel eğitim kurumlarında değil, aynı zamanda evde, çevrede, işyerlerinde, her yerde ve her fırsatta gerçekleştirilmeye çalışılır. İlköğretim 6-14 yaşlarındaki çocukların eğitim ve öğretimini kapsar. İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır. 2. Ayrıca 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’na (1961) göre’de; İlköğretim; öğrenim çağında

bulunan çocuklar için zorunlu ve devlet okullarında parasızdır. Mecburi öğrenim çağı 6-14 yaş grubunu kapsar. Mecburi öğrenim çağında olup da memleket dışında olmak, oturduğu yerde okul

48

tüm vatandaşları için zorunlu tutmuştur. Son olarak; bireylerin kendi potansiyellerinden yararlanma hakkı olarak her bireyin kendi yetenek ve potansiyelinin tamamından yararlanmasını sağlayan bir öğrenime kavuşturulması sağlanmalıdır.(Tezcan, 1996: 107,109)

Eğitimde eşitliğin sağlanmasında kuşkusuz devlete önemli görevler düşmektedir. Bu bağlamda devletler eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için, okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasını, uzun süreli zorunlu eğitim gerçekleştirilmesini, yoksul çocuklar için yatılılık ve burs sistemlerinin geliştirilmesini ve öğrenim kademeleri dikey ve yatay geçiş olanaklarının artırılmasını sağlamaya çalışırlar. Ayrıca öğrenimlerini bitirmeden okulu bırakanların kaldıkları yerden itibaren yeni ve kendilerine uygun programlarla eğitimlerini tamamlayabilmeleri için bir sistem oluşturulması, yaygın yetişkin eğitimi programlarının gerçekleştirilmesi, çok amaçlı ve seçme olanağı olan çok programlı bir öğretimin gerçekleştirilmesinde devletin rolü büyüktür. Bunun yanı sıra her öğretim düzeyi karşılığı iş yaratma olanağı, öğretimin her kademesinde rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinin yaygınlaşması ve sayısal ve niteliksel yeterlikte dengeli bir öğretmen ile araç gereç dağılımının gerçekleştirilmesi için politikalar üretilmeli ve yürütülmelidir. Çünkü eğitimden yararlanmada eşitlik, çağdaş toplumda vazgeçilemeyecek bir boyuttur.(Tezcan, 1996: 123)

Devlet tarafından eğitim hizmeti özel ve toplumsal faydalarının toplamını elde etmek için sunulmaktadır. Bunun yanı sıra devlet gelirleri olmadığı için eğitim yatırımını piyasadan alamayan yurttaşlara da, bu yatırımı faydası maliyetine eşitleninceye kadar sunmaktadır. Böylece, devlet eğitim yatırımını kişilerin özel yarar ve satın alma gücü nedenleri ile durdurdukları noktada bırakmaz; son eğitim biriminin toplumsal maliyetinin toplumsal faydasına eşit olduğu noktaya kadar götürür. Eğitimin kamu vasıtasıyla sunulması, sunulan hizmet miktarını artırır; gelir sınırlamasından bağımsız olarak, tüm herkese son biriminin faydasının maliyetine eşit olduğu miktara kadar bulunmamak veya sağlık durumu dolayısıyla ilköğrenime devam edemeyen vatandaşlardan özel olarak öğretim görenler, imtihanla ve yaşlarına göre layık oldukları ilkokul sınıflarına veya mezuniyet imtihanlarına alınırlar.

3. 30.03.2012 tarihinde kabul edilen ve kamuoyu tarafından 4+4+4 olarak bilinen “İlköğretim ve Eğitim Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair” çıkarılan 6287 sayılı kanunun 9. Maddesinde de “İlköğretim kurumları; dört yıl süreli ve zorunlu ilkokullar ile dört yıl süreli, zorunlu ve farklı programlar arasında tercihe imkân veren ortaokullar ile imam-hatip ortaokullarından” oluşacağı belirtilmektedir.

49

devletçe verilir.(Bulutoğlu, 1997: 311) Bu bağlamda eğitimde fırsat eşitliği konusunda bahsedilen olumlu dışsallığı topluma yayabilmek maksadıyla yoksul ailelerden gelen yetenekli çocuklar burslarla desteklenmelidirler. Bu durumda eğitimli kişilerin sayısı toplumda artacak ve gelir dağılımındaki dengesizlik de zamanla ortadan kalkacaktır.27 (İnaç ve diğ, 2006: 61)

Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak ve eğitim talebini eşitlemek amacıyla devlet tarafından öğrencilere sağlanan araç gereç yardımı, ulaşım için araç tahsisi (taşımalı eğitim), kitap yardımı, burslar, krediler, yurt imkânları gibi transferler eğitimin bireye maliyetini düşürerek eğitime yönelik talebi etkilemekte ve bu çerçevede de fırsat eşitliğinin sağlanmasına katkı sağlamaktadır.

Bireylerin sosyo ekonomik durumları eğitime devamlarını etkilemektedir. Sosyo ekonomik anlamda daha kötü durumda olan bireylerin daha iyi durumdakilere oranla okula devam etmedikleri ve eğitimin dışsallıklarından faydalanamadıkları görülmektedir. Burada devlet kamu eğitim harcamalarını sunarak sosyo ekonomik anlamda kötü durumda olan bireylerin eğitime devam etmelerine katkı sağlayabilir. Birçok çalışma çocukların eğitime katılmalarının ailelerinin gelir düzeyleri ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Zengin ailelerin çocukları eğitimlerine devam ederlerken geliri düşük ailelerinin çocuklarının okulu bırakma ihtimalleri daha yüksek olmaktadır. Bu hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde karşılaşılan bir sorundur. Bu bağlamda ilköğretime yönelik kamu eğitim harcamalarının faydaları daha genel ve evrenseldir ve hem zengin hem de fakir ailelerin çocukları bundan yararlanmaktadır. Fakat lise ve üniversite eğitiminde zengin ailelerin çocuklarının bu eğitime devam etmesi göz önüne alındığında daha çok bu ailelerin çocukları üniversite için yapılan kamu eğitim harcamalarından faydalanmaktadır.(Zhang, 2002: 7,8) Genellikle ilköğretim, fakirlere doğru yeniden kaynak dağılımına neden olurken, bunun aksine ortaöğretim (secondary) ve yükseköğretimle ilgili kamu harcamaları fakir ailelerin çocuklarının daha az yararlanma fırsatına sahip olduğundan dolayı, fakirlerden zenginlere doğru bir yeniden dağılıma neden olmaktadır. 1974 yılında dünya Bankası

27

Fakat bu durumda da zengin aileler çocuklarının eğitimi için hem özel okula bir ödeme yapmak hem de devlete vergi ödemesi yapmak durumunda kalırlar. Bu da eğitim için iki defa ödeme yapılması anlamına gelmektedir (Biggs ve Dutta, 1999: 70,71) ve zengin ailelerin aleyhine bir durum olarak değerlendirilebilir.

50

tarafından yapılan çalışmada Malezya’da en fakir % 20’lik grupta birey başına 135 dolar ilköğretim harcaması yapılırken 4 dolar orta öğretim ve üniversite eğitim harcaması yapılmaktadır. En zengin % 20’lik gruptaki bir birey başına ise 45 dolar ilköğretim, 65 dolar da orta ve yükseköğretim harcaması yapılmaktadır. Bu miktarlar Kolombiya için de hesaplanmış ve en fakir % 20’lik grup için sırasıyla 48 dolar ve 1 dolar, en zengin % 20’lik grup için ise 9 ve 46 dolar harcama yapıldığı bulunmuştur.(WB, 1980: 49,50) Bu çerçevede kamunun gelir dağılımı anlamında daha çok gelir düzeyi düşük ailelerin faydalanabileceği şekilde eğitim harcamalarını ayarlaması önemlidir. Bu ise kamu eğitim harcamaları vasıtasıyla gelir dağılımının düzeltilmesinde önemli bir faktördür (Zhang, 2002: 7,8).

1.1.3.4. Eğitim Arzı ve Talebindeki Dengesizlikleri Gidermek Amacıyla Devlet