• Sonuç bulunamadı

D. SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ

1. Teşebbüs

TCK m.35/1’e göre; teşebbüs, kişinin, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamamasıdır456.

Teşebbüs hükümleri, öğretide, cezalandırılabilirliği genişleten hükümler olarak ifade edilmektedir. Gerçekten, yasada teşebbüs ile ilgili hüküm bulunmasaydı, kanunilik prensibi gereğince suça teşebbüsün cezalandırılması mümkün olmayacaktı. Zira kanunilik prensibi gereğince, yasada suç tipi için öngörülen tüm unsurlar gerçekleşmedikçe suçun unsurlarının tam anlamıyla oluştuğundan söz edilemeyecek, bunun sonucu olarak da cezalandırma mümkün olmayacaktı457.

Rüşvet suçunun ne zaman tamamlandığı öğretide tartışmalıdır:

Öğretide savunulan bir görüşe göre, rüşvet suçu, rüşvet anlaşmasının yapılması ile tamamlanır; yararın sağlanması ile birlikte sona erer. Öngörülen yararın sağlanmamış veya vaadin yerine getirilmemiş olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Şayet, tarafların rüşvet anlaşması yapma konusunda pazarlığa girişmeleri veya anlaşmanın yapıldığı sırada engel bir durumun ortaya çıkması ya da rüşvet teklifinin karşı tarafça kabul edilmemesi durumunda, suça teşebbüs düşünülebilir458.

Diğer bir görüşe göre, rüşvet suçu, kural olarak menfaatin temin edildiği anda tamamlanır. Ancak kamu görevlisinin kendisine yapılan bir menfaat teklifini kabul etmesi halinde, bir başka deyişle kamu görevlisi ile iş sahibinin anlaşmaya varması durumunda, faillerin suçun tam cezası ile cezalandırılması öngörülmüştür. Aslında bu durumda rüşvet suçu teşebbüs

456

765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 61 ve 62'inci maddelerinde kabul edilen eksik teşebbüs - tam teşebbüs ayrımı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile terk edilmiştir. Yasa koyucu 35'inci maddenin gerekçesinde, eksik teşebbüs - tam teşebbüs ayrımı ile adil olmayan cezalandırmaların ortaya çıktığı, bu ayrıma yer verilmemesi ile adil ve eşit bir cezalandırma bakımından, teşebbüs hareketinin meydana getirdiği zarar ve tehlikenin ağırlığının esas alındığı belirtmiştir. Gerekçenin tamamı için bkz. ÖZGENÇ, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi (Genel Hükümler), s.456 -457.

457

DÖNMEZER Sulhi/ERMAN Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, Genel Kısım, C. 1, 6. Bası, İstanbul

1976, 444-447, İPEKÇİOĞLU-AKSOY Pervin, Türk Ceza Hukukunda Suça Teşebbüs, Seçkin Yayınları, Ankara 2009, s.36, ÖZGENÇ, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi (Genel Hükümler), s.458, teşebbüsün hukuki niteliği ve öğretide ileri sürülen görüşler için bkz. PARLAR Ali/HATİPOĞLU Muzaffer, 5237 Sayılı TCK'da Suça Teşebbüs İştirak - İçtima ve Yaptırımlar, Tümüyle Yenilenmiş 2. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara 2010, s. 22 vd.

458

TEZCAN/ERDEM/ÖNOK, Ceza Özel Hukuku, 2014, s.955, rüşvet suçunun anlaşmanın yapılması ile tamamlanacağı yönünde benzer görüşler için bkz. SOYASLAN, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2014, s. 753-754, ÖNDER Ayhan, s. 138 -139.

109 aşamasında kalmıştır. Fakat yasa koyucu, suç siyaseti mülahazalarıyla faillerin tam ceza ile cezalandırılacağını kabul etmiştir459.

Kamu görevlisi, rüşvet talep eder ve fakat kişi bunu kabul etmezse rüşvet talep eden fail bakımından, kişi rüşvet teklif eder kamu görevlisi kabul etmezse teklif eden fail açısından, rüşvet suçu teşebbüs aşamasında kalır460461.

TCK'nın 252'nci maddesinde 6352 sayılı Yasa ile değişiklik yapılmadan önce, Yargıtay, basit rüşvet suçunun 5237 sayılı TCK'nın ilk halinde kapsam dışı bırakılmış olmasını da dikkate alarak, ikili bir ayrım yapmıştır. Buna göre kişinin, kamu görevlisine görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için rüşvet teklifinde bulunması ve

459

ÖZGENÇ, İrtikâp, Rüşvet ve Görevi Kötüye Kullanma Suçları, s.90-92,

ÖZBEK/KANBUR/DOĞAN/BACAKSIZ/TEPE, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2015, s.1049, ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2014, s. 967, TOROSLU, Ceza Hukuku Özel Kısım, 2013, s. 301 -302, YAŞAR/GÖKCAN/ARTUÇ, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 2014, s.7627, EKİNCİ/USLU/CİĞERCİ, s.103, PARLAR/HATİPOĞLU, Türk Ceza Kanunu Yorumu, s.3912.

460

ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2014, s. 967;

TCK'nın, suç tarihinde yürürlükte bulunan 250/1. maddesindeki düzenlemeye göre; cebri irtikap suçunun oluşması için kamu görevlisinin görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlamasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar etmesinin gerektiği, somut olayda ise sanıkların, kanunun öngördüğü anlamda icbar boyutuna varan bir davranışının bulunmadığı, bu itibarla irtikap suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, aranan şahıslar büro amirliğinde görevli sanıkların 06/03/2012 tarihinde düşümü yapılan arama kaydının bila infaz iadesinin istenmesinden önce 24/02/2012 ve 27/02/2012 tarihlerinde yapılmaları gereken yakalama işlemini yapmamak amacıyla katılandan menfaat talep etmekten ibaret eylemlerinin rüşvet almaya teşebbüs suçunu oluşturduğu, hükümden sonra 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 87. maddesi ile TCK'nın 252. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle sanıkların hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu gözetilmeksizin suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması, kanuna aykırıdır. Yargıtay 5’inci Ceza Dairesi’nin 12.02.2013 tarih ve 2012/2740 E. - 2013/1097 K.

sayılı kararı, karar için bkz. YAŞAR/GÖKCAN/ARTUÇ, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 2014,

s.7692,

Suç tarihinde görevli Jandarma ekipleri tarafından yol kontrolü yapıldığı esnada, sanığın çalıntı ve sahte plakalı araç ile ekipleri görünce kaçtığı, yakalandığında ise hakkında işlem yapılmaması için görevli müştekiye hitaben "bu işi burada halledelim, neyse ödemeyi burada yapalım, 100 dolar vereyim, bu işi burada kapatalım" diyerek rüşvet vermeye teşebbüs ettiği sabit görülmüştür. Yargıtay 5’inci Ceza

Dairesi’nin 07.02.2013 tarih ve 2118/938 sayılı kararı, karar için bkz. ARTUK/GÖKCEN/ YENİDÜNYA, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2014, s. 968,

Suç tarihinde saat 03:00 sularında sanık Ulaş B.'nin 205 promil alkollü olarak kullandığı aracı ile müşteki Mehmet Ümit.'in sevk ve idaresindeki motosiklete arkadan çarparak, aynı araçta bulunan diğer sanıkla birlikte kaçtıkları, bu eylemi gören tanık Mustafa Ö.'in kendi aracı ile takip ve ihbarı sonucu gelen polislerin dur ihtarına da uymayarak kaçtıkları, olayın devamında, trafik güvenliğini tehlikeye sokan sanıkların müştekilerin görevlerini yapmalarını engellemek için tehdit ve cebir ile direndikleri, görevli polis memurlarına hakaret ettikleri, iddia olunan olayda; sanık Deniz K.'ın araç şoförü arkadaşının alkollü olması nedeniyle yapılması gereken işlemin yapılmamasını temin maksadıyla, müşteki polis memurlarına "bu işi yanlış anladınız bir çorba parası ile bu işi halledelim zabıt tutmayın" demesi şeklinde gerçekleştiği belirtilen eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 252. maddesi kapsamında rüşvet vermeye teşebbüs suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu ve diğer sanık ile suçlarından bağlantılı olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerektiği halde duruşmaya devam ile yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırıdır. Yargıtay 5’inci Ceza Dairesi’nin

04.03.2013 tarih ve 2012/3827 E. - 2013/1513 K. sayılı kararı, karar için bkz. YAŞAR/GÖKCAN/ ARTUÇ, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 2014, s.7687.

461

765 sayılı Türk Ceza Kanunu döneminde rüşvet suçunun teşebbüse müsait olmadığı, ancak rüşvet suçunu oluşturacak icra hareketlerinin aşamalarına bölünmesi durumunda teşebbüsün mümkün olabileceği ileri sürülmüştür. ÖNDER Ayhan, s. 140.

110 fakat bu teklifi kamu görevlisinin kabul etmemesi durumunda, rüşvet teklifinde bulunan kişinin rüşvet vermeye teşebbüsten sorumlu tutulması gerektiği462; kişi tarafından haklı bir hususun temini için kamu görevlisine rüşvet önerilmesinde ise teklifte bulunan kişinin, kamu görevlisine hakaret suçundan sorumlu tutulması gerektiği kabul edilmişti463.

Rüşvet suçunun teşebbüs halinde kalması durumunda kural olarak sorumluluk TCK m.35'te düzenlenen teşebbüs hükümlerine göre belirlenmelidir464. Ancak 6352 sayılı Yasa ile 252'nci maddede yapılan değişiklik sonucu 4'üncü fıkrasına özel hüküm konmuştur465. Bu düzenlemeye göre, "Kamu görevlisinin rüşvet talebinde bulunması ve fakat bunun kişi tarafından kabul edilmemesi ya da kişinin kamu görevlisine menfaat temini konusunda teklif veya vaatte bulunması ve fakat bunun kamu görevlisi tarafından kabul edilmemesi hâllerinde fail hakkında, birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre verilecek ceza yarı oranında indirilir."

Yasa koyucu 252'nci maddede yapılan bu düzenlemenin gerekçesini şu şekilde belirtmiştir: Kamu görevlisinin rüşvet talebinde bulunması ve fakat bunun kişi tarafından kabul edilmemesi ya da kişinin kamu görevlisine menfaat temini konusunda teklif veya vaatte bulunması ve fakat bunun kamu görevlisi tarafından kabul edilmemesi hallerinde, rüşvet talebinde bulunan kamu görevlisinin veya rüşvet vaat veya teklifinde bulunan iş sahibi kişinin,

462

Suç tarihi itibariyle 5237 sayılı TCK'nın 252/3. maddesine göre rüşvet suçu; bir kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıyla oluşacağı, ayrıca bu suçta her iki tarafın, rüşvet teklifi suçunda ise öneride bulunan tarafın, gayri meşru zemin içinde bulunmaları gerektiği, tarafların arasında serbest irade ile yapılan anlaşmanın vuku bulduğu anda rüşvet suçunun meydana geleceği, ayrıca "görevinin gereklerine aykırı olarak" ibaresi konularak sadece nitelikli rüşvete yer verilmesi, kamu görevlisinin yapması gereken bir işi yapması yapmaması gereken bir işi yapmaması için yarar sağlamasının veya kişilerin bu şeklideki iş için çıkar temin etmelerinin rüşvet tanımından çıkarılması, bu düzenlemeye göre görevin gereklerine aykırı olarak bir işin yapılması veya yapılmaması için rüşvet teklifinde bulunulması durumunda suçun icra hareketleri başlamış olacağından rüşvet vermeye teşebbüs, haklı bir hususun temini için rüşvet önerilmesi halinde ise, kamu görevlisinin şeref ve saygınlığına saldırı niteliğinde, aynı Yasanın 125/3. maddesinde düzenlenen kamu görevlisine hakaret suçunun oluşturabileceği, 28344 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 87. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın rüşvet suçunu düzenleyen 252. maddesinin yeniden düzenlendiği hususları da gözetildiğinde; sanığın sevk ve idaresindeki aracın gizli bölmesinde gümrük kaçağı akaryakıt naklederken yakalandığı, aleyhine işlem yapılmasının engellemek için müşteki polis memurunun cebine 750 TL'yi sokarak "abi bu parayı al bana yol ver, görmezden gel" diyerek rüşvet vermeye teşebbüs ettiği sübut bulan olayda... Yargıtay 5’inci Ceza

Dairesi’nin 17.12.2012 tarih ve 1137/13100 sayılı kararı, karar için bkz. ARTUK/GÖKCEN/ YENİDÜNYA, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2014, s. 968,

463

Rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişi ile vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır. Haklı bir hususun temini için rüşvet teklif etme, kamu görevlisinin şeref ve saygınlığına saldırı niteliğinde olduğundan kamu görevlisine hakaret suçunu oluşturur. ... Yasa'nın 125/3. maddesinde düzenlenen kamu görevlisine hakaret suçunu oluşturacağı gözetilmeden ... Yargıtay 5’inci Ceza Dairesi’nin 12.05.2008 tarih ve 2006/1435 E. - 2008/4255 K. sayılı

kararı, karar için bkz. ÖZBEK/KANBUR/DOĞAN/BACAKSIZ/TEPE, Türk Ceza Hukuku Özel

Hükümler, 2015, s.1051.

464

Öğretide, 6352 sayılı yasa ile 252'inci maddenin 4'üncü fıkrasında yapılan düzenlemenin ardından rüşvet suçu açısından artık TCK m. 35 hükmünün uygulanma imkânının bulunmadığı belirtilmektedir. Bkz.

TEZCAN/ERDEM/ÖNOK, Ceza Özel Hukuku, 2014, s.955.

465

111 suça teşebbüse ilişkin genel hükümlere başvurmaksızın, bu madde kapsamında müstakillen cezalandırılmasını sağlamak için, maddenin dördüncü fıkrası düzenlenmiştir.

Öğretide bu düzenlemenin suça teşebbüs ile ilgili özel hüküm niteliğinde olmadığı, aksine belirli fiillerin teşebbüs halini de cezalandırmayı öngören "teşebbüs suçu" vasfında olduğu, bir başka deyişle 4'üncü fıkrada sayılan bu durumun suça teşebbüs hali olmadığı, müstakil suç normu (teşebbüs suçu) niteliğinde olduğu da savunulmaktadır466.

Rüşvet anlaşmasının taraflarından biri aslında karşı tarafı yakalatmak için rüşvet anlaşmasına görünüşte rıza gösterirse, ortada bir rüşvet anlaşması bulunmadığından, talep eden açısından eylem teşebbüs aşamasında kalmıştır ve artık TCK m.35'e göre değil 252/4'e göre cezasında indirim yapılacaktır467.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun yakın tarihli bir kararında konu ayrıntılı olarak irdelenmiş ve benzer şekilde karar bağlanmıştır. Kararın konu ile ilgili olan kısmı aynen şu şekildedir:

"Rüşvet suçu, bir tarafta rüşvet veren ile diğer tarafta ise rüşvet alan kamu görevlisinin yer aldığı bir karşılaşma suçu, dolayısıyla da çok failli bir suçtur. 5237 sayılı TCK’nun 252. maddesinde; “bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır” şeklinde tanımlanmak suretiyle yalnızca “nitelikli rüşvet suçu” ceza yaptırımına bağlanmış iken, 05.07.2012 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 87. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nun 252. maddesinde yapılan değişiklikle öncekinden farklı olarak “basit rüşveti” de kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.

Yapılan değişiklikle 5237 sayılı TCK'nun 252. maddesinin birinci fıkrasında; “Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kişi dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde “rüşvet veren” bakımından,

İkinci fıkrasında ise; “Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kamu görevlisi de birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır” biçiminde ifade

466

YAŞAR/GÖKCAN/ARTUÇ, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 2014, s.7627.

467

ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2014, s. 968-969, ÖZGENÇ, İrtikâp, Rüşvet ve Görevi Kötüye Kullanma Suçları, s.97 -98, YAŞAR/GÖKCAN/ARTUÇ, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 2014, s.7627, KOCA, Zimmet-İrtikap-Rüşvet- Nüfuz Ticareti ve Görevi Kötüye Kullanma Suçları, s.390-391,

Bazı yazarlar bu durumda 252/4'e göre indirim yapılacağını kabul etmekle beraber, Yargıtay'ın bu durum için daha önceleri rüşvet almaya ve vermeye kalkışma şeklinde geliştirdiği içtihatların, 6352 sayılı yasa ile yapılan değişikliklerin ardından herhangi bir geçerliliğinin kalmadığını belirtmektedirler. Bkz

112 edilmek suretiyle de “rüşvet alan kamu görevlisi” açısından “rüşvet suçu” tanımlanmıştır. Bu suretle de, sağlanan menfaatin “kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı” bir işin yapılması amacına yönelik olması şartı kaldırılarak, görevinin gereklerine uygun davranması için kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlamak fiili TCK'nun 257/3. maddesindeki görevi kötüye kullanmak suçu kapsamından çıkartılarak rüşvet suçuna dönüştürülmüştür.

Diğer taraftan rüşvet suçunun, menfaatin kamu görevlisi tarafından temin edildiği anda tamamlandığı ilke olarak kabul edilmekle birlikte, izlenen suç siyaseti gereği olarak, rüşvet suçunun kamu görevlisi ile iş sahibi arasında görevinin ifasıyla ilgili bir işin yerine getirilmesi veya getirilmemesi amacına yönelik menfaat teminini öngören bir anlaşmanın yapılması durumunda dahi rüşvet suçu tamamlanmış gibi cezaya hükmedileceği maddenin üçüncü fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Bunun için de; rüşvet teklif veya önerisinin kişi ya da kamu görevlisinden gelmesinin önemi bulunmamakla birlikte, bu istek ve önerinin, diğer bir anlatımla rüşvet anlaşmasının özgür iradeye dayalı olmasında zorunluluk bulunmaktadır.

Rüşvet verme veya alma niyetinde olmayan kişi veya kamu görevlisinin, atlatmak veya yakalatmak ya da suç delillerini ortaya çıkartmak amacıyla kabul etmiş gibi gösterdiği biçimsel rızanın (görünüşteki rıza-dış rıza) özgür iradeye dayalı olmaması nedeniyle, rüşvet anlaşmasının varlığından söz edilemeyeceği cihetle, böyle bir durumda rüşvet alırken veya rüşvet verirken yakalanan failin eyleminin rüşvet suçuna teşebbüs olarak kabulü gerekmektedir. Ceza Genel Kurulu ve Özel Dairece sürdürülen istikrarlı uygulamalar da bu yöndedir.

6352 sayılı Kanunun 87. maddesiyle 5237 sayılı TCK'nun 252. maddesinin 4. fıkrasında yapılan düzenleme ile TCK'nun 35. maddesindeki genel teşebbüs hükmünden ayrılarak rüşvet suçuna özgü özel bir teşebbüs hali öngörülmüş ve; “kamu görevlisinin rüşvet talebinde bulunması ve fakat bunun kişi tarafından kabul edilmemesi ya da kişinin kamu görevlisine menfaat temini konusunda teklif veya vaatte bulunması ve fakat bunun kamu görevlisi tarafından kabul edilmemesi hallerinde fail hakkında, birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre verilecek ceza yarı oranında indirilir” hükmü getirilmiştir.

Daha önce, TCK'nun bağlılık kuralının öngörüldüğü 40/2. maddesinin; “özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise, azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur” şeklindeki hükmü çerçevesinde iştiraki, dolayısıyla sorumluluk statüsü belirlenen “rüşvete aracılık eden kişinin”, 6352 sayılı Kanunun 87. maddesiyle 5237 sayılı TCK'nun 252. maddesinin 5. fıkrasına getirilen yeni düzenleme ile; "kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadığına

113 bakılmaksızın, eylemden müşterek fail olarak sorumlu tutulacağı” hüküm altına alınmıştır. Bu suretle de, Türk Ceza Kanununun genel hükümlerinden farklı olarak rüşvet suçuna özgü hükümler getirilmiştir.

Maddenin yedinci fıkrasında, rüşvet alan veya talebinde bulunan ya da bu konuda anlaşmaya varan kişinin; yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması, suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli bir hal olarak kabul edilerek önceki düzenlemeye paralel olarak verilecek cezanın üçte birden yarısına kadar artırılacağı öngörülmüştür.

Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

TCK’nun 6. maddesine göre yargı görevi yapan tanımı kapsamında yer alan sanık Asım K'.un görevinin gereklerine aykırı olarak, yapmaması gereken bir işi yapmak yani Vedat Orhan Ç'.i tahliye etmek amacıyla, diğer sanık Mehmet K. ile etkin görev bölüşümü altında, fikir ve eylem birliği içinde yaptıkları rüşvet teklifini, rüşvet verme niyetinde olmayan müşteki Vedat Orhan Ç.'in ve onun muvafakati ile sürece dahil olan gizli soruşturmacının kabul etmiş gibi görünerek gösterdikleri biçimsel rızasının (görünüşte rıza-dış rıza) özgür iradeye dayalı olmaması nedeniyle rüşvet anlaşmasının varlığından söz edilemeyeceğinden, sanık Asım K.'un

eyleminin rüşvet alma suçuna teşebbüs, sanık Mehmet K.'un

ise; bağlılık kuralının düzenlendiği TCK’nun 40/2. maddesi uyarınca eylemden azmettiren sıfatıyla suça iştirakten sorumlu tutulmasında suç ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan yasal düzenleme gözetildiğinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır468".