• Sonuç bulunamadı

İLKÇAĞDAKİ GELİŞİM

1. Genel Olarak

Hint Hukuku’nda memurlar için ihtilas, devlet paralarını çalmaları, halka baskı yapmaları hallerinde çeşitli para cezalarından başlayıp ölüm cezasına kadar türlü yaptırımlar belirlenmiştir. Dönem itibariyle memur suçları gelişmiş şekilde düzenlenmesine rağmen yaptırıma bağlanan eylemler arasında rüşvetle ilgili genel bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bununla birlikte Hint Hukuku’nda sadece yargıçların rüşvet alması yaptırım altına alınmıştı190.

Eski İran'da rüşvet olaylarının olduğu ve bunların cezasız bırakılmadığı anlaşılmaktadır. Eski İran yönetim bölgelerine (Satraplıklar) ayrılmış ve her bölgenin başında geniş yetkiler ile donatılmış bir vali (Satrap) bulundurulmuştur. Valilerin önemli kamu hizmetlerinin yanında, saraya gidecek hediyeleri hazırlama görevleri de bulunuyordu. İşte bu hediye verme geleneği daima rüşvete kapı açmıştır. Yargıçların rüşvet kabul etmesi ve bu durumun bilinmesi halinde çok sert cezalar verilmiştir. Nitekim yargıçlara rüşvet almaları durumunda çarmıha gerilmek suretiyle idam, derisini yüzdürterek idam cezaları gibi cezaların verildiği görülmektedir. Yine rüşvet ve benzeri yolsuzluklarla mücadele amacıyla "Kralın Gözü" denilen müfettişler ile memurların durumları takip edilmiş, kurulan divanlar ülkede yaşayanların şikayetlerine açık tutulmuştur191.

Mezopotamya Hukuklarında rüşvetin hukuki nitelendirmesi için aydınlatıcı malzeme bulunmamaktadır. Ancak İlkçağ’ın en önemli hukuk yapıtlarından olan Hammurabi Kanunu'nun 5'inci maddesi dikkat çekmektedir. Maddede hükmünü verip bunu ilamlaştıran ve mühürleyen yargıcın, sonradan bu kararını değiştirip yeni bir belge düzenlemesi durumu yaptırım altına alınmıştır. Buna göre belirtilen fiili gerçekleştiren yargıca, dava konusu şeyin on iki misli olarak tazmini ve topluluk önünde görevinden azil cezası verilmektedir. Belirtilen maddenin rüşvet haline teşmil edildiği yaygın kanaattir192.

Mısır'lılar, İlkçağ’ın en büyük uygarlıklarından birini oluşturmuş ve bununla paralel olacak şekilde gelişmiş bir devlet düzenine sahip olmuşlardır. Bu devlet örgütü içerisinde pek çok çeşitli görevleri olan memurlar bulunmaktaydı ve bunlar arasında rüşvet alanlar da bulunuyordu. Rüşvet o kadar yaygındı ki, dönemin filozofları dahi konu üzerinde durarak, krallara cömert olmalarını öğütlüyorlardı. Zira kralın cömert olması ile memurların iyi maaş

190 MUMCU, s.23. 191 MUMCU, s.24-25. 192 MUMCU, s.26.

47 alacakları ve rüşvetin azalacağı düşünülüyordu. Rüşvet olaylarının yaygın olarak görüldüğü bilinmesine rağmen suçun hukuki mahiyeti açısından hiçbir şey bilinmemektedir. Bunun sebebi ise, bu güne kadar Mısır medeniyetine ait bir hukuk derlemesinin ele geçirilememiş olmasıdır193.

2. Eski Yunan Hukuku'nda Rüşvet

Eski Yunanlılar sadece İlkçağ’ın değil, tüm insanlık tarihinin en büyük kültürlerinden birisini oluşturmuş ve batı uygarlığının temelini atmışlardır. Her ne kadar kanun ve geleneklere saygıları yüksek olsa da Yunanlıların birçok zaafı bulunmaktaydı. Yunanlıların en önemli zaaflarından biri de kişileri maddi durumları ile değerlendirmeleri olmuştur. Yunanlılar, “İnsanı servet yapar” anlayışı içerisinde hareket etmişler, bu anlayışın sonucu olarak zenginler, parası olmayan kişilerden daha fazla itibar kazanmışlardır194.

Eski Yunan'da zengin olan iyi vatandaş, yoksul ise kötü demekti. İşte topluma hakim olan bu prensipler toplumsal yozlaşmaya sebep olarak, rüşvet gibi suçları beraberinde getirmiştir195. Memurlar da toplumun bu yapısına ayak uydurarak rüşvet alıyordu.

Eski Yunan'da toplumsal yapının yozlaşması ve rüşvetin artması Yunan hukukunu da şekillendirmiştir. Yunan hukuku rüşvet fiilini oldukça iyi tanımlayarak, hem rüşvet almayı hem de rüşvet vermeyi suç olarak tanımlamıştır. Nitekim kamu hizmetlisi sayılan Atinalıların rüşvet almasına ilişkin bir hüküm ihdas edilmişti: " Eğer bir Atinalı kanunlara aykırılığa sevk etmek ve sevk edilmek için başkasına hediye verirse veya başkasından hediye alırsa, yahut bu yolda söz alır yahut verirse, topluluğu zarara sevk edeceği için, halkın laneti üzerinde olsun ve hep yapıla geldiği gibi kendisi, çocukları ve malları şerefsizlendirilsin196".

Eski Yunan'da yapılan bu genel tanımlama dışında rüşvetin özel şekilleri de düzenlenmiştir. Bu suçun en önemli adli rüşvet ile kamu görevlilerinin seçiminde işlenilen rüşvet suçlarıdır197.

Rüşvet suçundan dolayı açılacak davalarda yargı mercii, memurun statüsüne göre belirlenirdi. Davada hem rüşvet alan hem de rüşvet veren yargılanırdı198.

Rüşvet suçu sabit olduğunda genellikle ölüm veya para cezalarından birini seçmek, yargıçların takdirine bırakılmıştır. Para cezası, rüşvet olarak alınıp verilen şeyin on misliydi.

193 MUMCU, s.29-31. 194 MUMCU, s.31-32. 195

ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2008, s. 895, MUMCU, s.32.

196

MUMCU, s.33.

197

ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2008, s. 895, MUMCU, s.33.

198

48 Her iki cezanın mutlak sonucu ise, ikinci derecede şerefsizlik, yani medeni hakları kullanamamaydı. Medeni hakları kullanmama suçlunun ölümü halinde çocuklarına intikal ederdi. Rüşvet suçuna bazı hallerde sürgün cezasının da verildiği olurdu199.

Eski Yunan'da, memurların rüşvetini önleyebilmek için çeşitli usuller denenmiştir. Her memur, görev dönemi bittiği zaman vatandaşlara ayrıntılı bir hesap vermeye mecburdu. Yine yargı işlerinde rüşveti önlemek için, mahkeme üyeleri en son anda kura ile seçilirlerdi. Fakat yargı alanında alınan bu tedbirlere rağmen, yalancı tanıklığın olağanüstü fazlalığı ve yargı örgütünün bozukluğu tedbirlerin yetersizliğine sebep olmuştur200.

3. Roma Hukuku'nda Rüşvet

a) Genel Olarak

Roma İmparatorluğunda oldukça fazla işlenen rüşvet fiillerinin önlenmesi için getirilen hükümler, gelecekteki Müşterek Hukukun temelini teşkil ettiği gibi, ilk modern batı kanunlarını da önemli şekilde etkilemiştir. Ancak Roma Hukuku'nun rüşvet teorisi bugünkü kavramlarımıza göre kurulmamıştır. Rüşvet, içine baskı, zulüm ve diğer memurluk suiistimallerini alan "crimen repetundarum (repetundarum suçları)" kavramı ile ifade edilirdi. Yargıçların rüşveti kısmen bunun dışındaydı ve daha açık seçik belirtilmişti201. Repetundarum suçları delicta publica (umumi suçlar) grubuna girmekteydi. Bu suçlara repetundarum denilmesinin nedeni genel yaptırımın haksız olarak elde edilen şeyin iadesinden (repetere) ibaret olmasındandı202.

b) Cumhuriyet Devri (MÖ. 510-MS. 1'inci Yüzyılın İlk Yarısı)

Cumhuriyet döneminde bilinen ilk hukuk derlemesi, 12 Levha Kanunu’dur (takriben MÖ. 450). Bu Kanun, rüşvet alan yargıcı ölüm cezası ile cezalandırıyordu. Böylece Roma’da yargıçların rüşvet alması, rüşvet suçunun ilk cezalandırılan şekli olmuştur. İlk önceleri yargıçlar dışındaki memurların cezalandırılmasına ihtiyaç duyulmamıştır. Ancak daha sonraki dönemlerde, eyalet valilerinin çeşitli vesile ve sebepler ile halkı haksız yere ezmeye başlamaları ile "crimen repetundarum" kavramı doğmuştur. Bu kavramın doğması ile birlikte Romalılara, valilerin haksız yollarla kendilerinden almış oldukları para veya hediyeleri geri alabilmeleri için dava hakkı tanınmıştır. Bundan sonra sadece rüşvet yoluyla alınan şeyler

199

ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2008, s. 895, MUMCU, s.33-34.

200

MUMCU, s.34.

201

ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2008, s. 896, MUMCU, s.34-35.

202

49 değil, memurluk görevinin kötüye kullanılması suretiyle alınan her şey geri istenebiliyordu. Ancak halktan alınan hediyeler için bir ayrım yapılmış, rüşvet olmayan ve zorla alınmayan hediyelerin ceza hukukunun konusunu teşkil etmeyeceği kabul edilmiştir. Rüşvet olmayan ve zorla alınmayan hediyelerin ise, özel hukuk davası ile geri istenebileceği öngörülmüştü203.

Rüşvet ve benzeri suçların işlenmesi devlet içinde arttıkça çeşitli kanunlarda yeni düzenlemeler yapılmıştır. Bu kanunların en önemlileri Lex Calpurnia, Lex Junia ve Lex Servilia'dır. Bu kanunlarda bazı özel mahkemeler ihdas edilmişse de crimen repetundarum kavramı herhangi bir şekilde geliştirilmemiştir204. Gerçektende Lex Calpurnia'da rüşvet suçunu işlediği iddia edilenler hakkında yargılama işlemlerinin başlatılması için bir praetor görevlendirilmişti. Yine eyaletlerde bulunan yöneticilerin yetkilerin kötüye kullanmalarını önlemek için kurulmuş olan quaestio de repetundis, Lex Calpurnia ile sabit mahkeme durumuna gelmişti205.

Ancak rüşvetin ve özellikle de adli rüşvetin günden güne artması ile Sulla'nın diktatörlüğü döneminde, Lex Cornelia’yı çıkarmıştır. Lex Cornelia ile yüksek memurların her türlü iş için halktan para almaları ayrıntılı olarak sayılmış ve yasaklamıştır. Rüşvetle alınan para cezaları arttırılmış, rüşvet alan yargıca ölüm cezası verilmesi şeklindeki düzenleme aynen korunmuştur206.

Roma Hukuku’nda rüşvet suçunu düzenleyen kurallarda en büyük aşamanın Caesar'ın çıkarmış olduğu Lex Julia (MÖ.59) ile sağlandığı söylenebilir. Zira bu kanun daha sonraki düzenlemelerin esasını oluşturmuş ve Digesta'ya geçmiştir. Lex Julia ile rüşvet suçu crimen repetundarum kavramı içinde daha geniş nitelendirilmiş ve uygulaması her çeşit memura teşmil edilmiştir. Yine Lex Julia ile cezalar ağırlaştırılmıştır. Buna göre, para cezası dört misline çıkarılmış, ağır hallerde sürgün cezası öngörülmüştü. Ayrıca rüşvet alan Senato üyesinin Senatodan ihraç edileceği kabul edilmişti207.

c) İmparatorluk Devri

Bu dönemde esas itibariyle Lex Julia yürürlükte kalmıştır. Lex Julia, constitutiones veya senatus consultumlar yoluyla bazen düzeltilmiş, bazen yeni eklemeler yapılmış, bazen de tekrar yürürlüğe sokulmuştur. Memurların değersiz şeyler dışında hediye kabul etmeleri bu 203 MUMCU, s.35-36. 204 MUMCU, s.36. 205

ÖZDEMİR TÜRKOĞLU Gökçe, "Roma Hukukunda Rüşveti Önlemeye Yönelik Düzenlemeler", Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Ünal Namlıoğlu'na Armağan, 2007, C.9, Özel Sayı, s.1190.

206

MUMCU, s.36.

207

50 dönemde tekrar tekrar yasaklanmıştır. Şüphesiz imparatorluk devrinde yapılan en önemli yenilik, rüşvet verenin de crimen repetundarum kavramı içine alınması ve cezalandırılması olmuştur208. Yaptırım açısından, imparatorluk devrinin başlangıcında bugünkü anlamda cezai neticeler meydana getirmeyen repetundarum suçları birçok kamu hizmetinden mahrumiyete sebep oluyordu. İmparatorluk devrinin ortasına doğru umumi repetundarum suçlarından dolayı verilen cezalar ağırlaştı. Sürgün, müsadere ve hatta nadir de olsa ölüm cezası veriliyordu209.

Roma Hukuku'nda, crimen repetundarum kavramı içine rüşvet çeşitlerinin tamamı dahil edilmişti. Bu kavram içinde özel bir şekilde incelenen ve büyük sosyal problemlerden birini oluşturan suç, kamu görevinin satın alınmasıdır. Seçim ile yapılan tayinlerde seçilmek isteyen adaylar seçmenlerine rüşvet vererek seçilmelerini sağlamak isterlerdi. Bu devirde yalancı tanıklık da özel bir rüşvet türü olarak kabul edilmişti210.

Roma Hukuku rüşvet olarak alınıp verilen şeylerin yalnız maddi-mameleki menfaatlerden olmasını kabul etmişti211.

Roma’da, ilk zamanlarda crimen repetundarum, kamu görevlisinin haksız şekilde zenginleşmesini cezalandırıyordu. Bu zenginleşmenin kamu görevlisinin görevi sebebiyle gerçekleşmesinin önemi yoktu. Hal böyleyken crimen repetundarum, devlet idaresi aleyhine işlenen suçtan çok, mal aleyhine işlenen suç niteliğindeydi. Daha sonraları irtikap suçunun bağımsız bir suç sayılması ile crimen repetundarum’a görev suçu olma niteliği belirginleşti. Yine hakimlerin fiilleri istisna tutulursa rüşvet, ilk zamanlarda mal aleyhine işlenen ve tazminatı gerektiren bir suçken; sonraları doğrudan doğruya toplumu ilgilendiren kamu idaresi aleyhine işlenen bir suç halini almıştır212.

İlkçağ’da Roma Hukuku ile en gelişmiş sistemin kurulduğu söylenebilir. Konunun Romalılar tarafından çözülemeyen tarafı ise, rüşvet suçunun diğer memurluk suçlarından kesin olarak ayrılamaması ve crimen repetundarum içerisinde görülmüş olmasıdır213.

208

MUMCU, s.37.

209

ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2008, s. 897.

210

ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2008, s. 897, MUMCU, s.38.

211

MUMCU, s.37.

212

ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2008, s. 897-898.

213

51