• Sonuç bulunamadı

Tırnova Voyvodalığı ile Malikâne Elde Edilmesi

4. ALEMDÂR MUSTAFA PAŞA’NIN MALLARININ MÜSÂDERE SÜRECİ

4.3. Alemdâr Mustafa Paşa’nın Mallarının Müsâdere Edilmesine Başlanması

4.3.2. Alemdâr Mustafa Paşa’nın Sadaret Öncesi Emlâkı ve Mukâta’a Gelirlerinin

4.3.2.2. Tırnova Voyvodalığı ile Malikâne Elde Edilmesi

Osmanlı Devleti, XVII. ve XVIII. yüzyıllarda karşı karşıya geldiği siyasi ve ekonomik çıkmazlarda, çözüm olarak iltizamın yaygınlaşması, malikâne sisteminin uygulamaya konulması ve merkezi hazine için yeni vergi kaynaklarının yaratılması gibi usuller ön plana çıkarmıştır. Osmanlı taşrasında vergi toplamanın yanı sıra bazı hizmetlerin gördürülmesini sağlayan, tımar sistemi içinde yer alan dirlikler, “mîrî mukâta’a” haline getirilmiş ve iltizam ya da malikâne ile vergiler toplanmaya devam edilmiştir547.

Merkezi hazineye ilgili vergi kaynağının (mukâta’a), peşinini (muaccele) ve yıllık vergisi (mal) ödeme kapasitesine sahip oldukları anlaşılan bu kişilerden beklenen, tasarruf ettikleri vergi kaynağına ait gelirleri toplamaları ve yıllık vergileri zamanında ödemeleridir. İltizam sisteminin yaygınlaşması ve malikâne uygulamasının, Osmanlı taşrasında genellikle âyan, eşraf, vücûh-ı memleket ve mütegallibe isimlerle anılan bölge ileri gelenlerinin güçlerini artırarak onlara yeni olanaklar sağladığı ve hatta kendilerine mütesellimlik, voyvodalık ve muhasıllık gibi vergi toplama ve idari görevler edinmelerinin önünü açmıştır548.

1775-1860 yılları arasında devletin nakit ihtiyacını karşılamak üzere ülke genelinde bir kısım mukâta’anın yıllık gelirinin fazlası (faizi) hisselere ayrılmak suretiyle hayat boyu kişilerin tasarrufuna verilmiş ve kadın veya erkek, müslim veya gayrımüslim, askeri veya reaya her Osmanlı tebaası hisse alabilme hakkına sahip olmuştur. Bu sistem esham yöntemi olarak da adlandırılmıştır549.

Mali-idari bir yapı olarak tanımlanan voyvodalık, aynı zamanda bir mukâta’a şeklinde tanımlanarak, merkezi hazine için, geliri yüksek bir vergi kaynağı olmuştur. Mukâta’a asıl olarak devlete ait olan bir gelir kaynağını veya hazineye gelir sağlayan

547 Başarır, “Diyarbekir Voyvodalığı Aklâmı Malikânecileri Örneğinde XVIII. Yüzyıl da

Yatırımcıların Kimlikleri Üzerine Bir Değerlendirme”, s. 40.

548 Emecen ve Köprülü, s. 142; Necdet Sakaoğlu, Anadolu Derbeyi Ocaklarından Köse Paşa Hanedanı, Ankara: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1998; Yuzo Nagata, Muhsinzade Mehmed Paşa ve Âyanlık Müessesi, 1982.

549 Malikâne ile ilgili daha ayrıntılı bilgi için bkz. H. V. Aydın, Osmanlı Maliyesinde Esham Uygulaması (1775-1840), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara, 1998.

142

vergi kaynağını ifade etmektedir. Mukâta’aya sahip olan şahsın bölgenin gümrük, ihtisab gibi devlete ait bir gelir payının tahsil edilmesi, darphane, mumhane gibi tekel haline getirilen bir kuruluşun işletme hakkı veya madenlerde olduğu gibi satın alma tekeli olabilmektedir. Yani mukâta’a yalnız toprak vergisi üstünde değil ticaret, zanaat ve ziraat alanlarında da hüküm sahibi olmuştur550.

Merkezi hazine adına vergi toplayan voyvodalar, görevleri gereğince eyalet ve sancaklarda yalnızca gelir tahsilinden değil, bu gelirleri hazinenin tahsis ettiği harcama yerlerine havale etmektende sorumlu olmuşlardır. Kale askerlerine teçhizat masraflarını zamanında göndermek, erzak ve hayvan tedariki ve asker sevketmek gibi hususlarda vazife almışlardır551.

Darphâne-i Âmire’de sefer için akçe kalmayıp bir yandan gecikmiş olan masraflara bir taraftan da yeni meydana gelen masraflar için akçe tedarikine ihtiyaç duyulmuştur. Darphâne’de mevcut olan akçenin şimdiye kadar ki sefer masrafları için bir senede 20.000 kese aktardığı ve Bab-ı Âli’deki Meclis-i Şura’da yapılan sözleşmede Alemdâr’ın daha evvelki alacağına karşılık satışı olan Tırnova Voyvodalığı mukâta’asının gelir alanının genişlediği için birkaç miriye 100 kese akçe faizli giriş olmuştur. Tırnova mukâta’ası daha evvelden Darphâne-i Âmire’den zabt ve idare olunur iken müteveffâ Mustafa Paşa’nın Tuna Seraskerliği zamanında kendisinin askere verdiği zahire ve masraflar için devlet tarafından alacağı olan meblağının tamamına karşılık bu mukâta’a, Darphâne-i Âmire’den ayrılarak “ber vechi malikâne” olarak Alemdâr’a zahire bedeline karşılık satılmış ve Alemdâr’ın oğullarının isimlerine tevcih ve berat ettirilmiştir. Ancak Alemdâr’ın elde ettiği bu malikânenin akçesini vermeyerek ahali ve reayadan da fuzuli topladığı vergi ve tahsil ettiği zahire bedeline karşın devletten talep ettiği Tırnova mukâta’asını muaccelen almış olduğunu ve Darphâne-i Âmire’den o vakte kadar sarf olunan meblağı zor kullanılarak hesabına alındığı zahire bedeli ve masraflarını belirtmektedir. Mustafa Paşa’nın evvel ve ahir birikimi ile ziyan ettiği eşyalar ve nakitlerin tamamının miriye ait olduğu ve vefat etmesi ile zaten devlet tarafından müsâdere edileceği zahir olduğundan oğulları üzerinde kayıtlı olan mukâta’anın terki caiz olmadığından dolayı Alemdâr’ın oğullarına cânib-i mîrîden senevi 10’ar 15’er kese faizli hisse

550 Deniz Karaman, “XVIII. Yüzyılın İkinci Yarısında Ankara Sancağındaki Mâlikane-Mukataalarına

Dair Bazı Bilgiler”, Bilig Dergisi, S. 29, (Bahar 2004), s. 140.

143

verilmesiyle mukâta’anın üzerlerinden alınması ve miri adına zabt ve idare olunması gerektiğini beyan etmişlerdir552.

Hazine haslarının paşalara, beylere ve devlet görevlilerine tahsis edilmesi ve gelirlerin toplanmasında iltizam sisteminin yaygınlaşması ile yarı mülkiyetin oluşmasına doğru kaymalar söz konusu olmuştur. Mültezim, sağlığında mâlikaneyi istediği gibi işletebilmiştir. Ölümünden sonra da hazine müzayede ile varislerine avantajlı haklar sağlamış, böylece mâlikaneler kısmen miras bırakılabilen mülklere dönüşmüştür553.

Alemdâr’a olduğu gibi malikâne olarak satılan Tırnova Mukâta’ası, Alemdâr’ın ölümüyle oğullarının üzerinden zabt edilerek Fatma Sultan’a has tahsis edilmiştir. Fatma Sultan’a “ber vechi has” tahsis olunması müzakere konusu olarak bu mahiyette bölgenin gelirleri kendisine tanzim edilmiştir. Alemdârın kendi oğulları üzerinde bulunan mukâta’at da Darphâne-i Âmire’de zabt edilerek her birine yıllık 15’er kese faizli hisse verilmiştir.

Bir malikâne mukâta’anın ya da hissenin devletçe satışa sunulmayıp, elde tutulması halinde, o mukâta’a ya da hisse “mirice zabt olunmuş” olurdu554. Alemdâr

Mustafa Paşa’nın ölümünden sonra onun üç oğlunun sorumluluğundaki haremeyni şerifeyn mukâta’asından, Niğbolu sancağındaki Tırnova voyvodalığı mukâta’asının hükümsüz bırakılması ve Fatma Sultan’a has tahsis olunması emredilmiştir.

Osmanlı Devleti’nde zimmi statüsündeki Müslüman olmayan erkek nüfustan alınan cizye, hükümet için en önemli gelir kaynağı olmuştur. Rumeli’de Eflâk, Boğdan Voyvodalıkları ile Erdel Krallığı ve Dubrovnik bedel-i cizye denilen maktu cizye ödemişlerdir555. Cizye gelirlerinde cizye mükellefi gayri müslim nüfus

çoğunlukta olduğu için Rumeli büyük bir öneme sahiptir.

Tırnova Kazası Mukât’asına bağlı olan Garblove Varanik Köyü, Dirakova ve Tahmis Kahve Mukâta’atı ile Muhzırbaşılık ve mübaşirin masrafları da dâhil edilmek üzere tek elde toplanan iltizâm bedeli senelik 3 yük 42.870,5 kuruştur.

552 BOA, HAT, 539/ 26638, (29/Z/1224-4/Şubat/1810).

553 Gılles Veınsteın, “Çiftlik Tartışması Üzerine”, Osmanlı’da Toprak Mülkiyeti ve Ticari Tarım, ed.:

Çağlar Keyder ve Faruk Tabak, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1998, s. 47.

554 Yavuz Cezar, Osmanlı Maliyesi’nde Bunalım ve Değişim Dönemi (XVIII. yüzyıldan Tanzimat’a Mali Tarih), İstanbul,1986, s. 165.

144

Alemdâr Mustafa Paşa’nın üç oğlunun tasarrufunda olan mukâta’a, kalemiyye masrafı olarak tespit edilen 24.750 kuruş has akçesi ve sözü edilen iltizâm bedeli de borç olarak eklendikten sonra, Tırnova Mukâta’asının 1 yük 65.479,5 kuruş faizi olduğu ve Harem-i Hümâyûn’a emval-i miriyyeden kalemiyyeye senelik 30.000 kuruş has tertip olunmuştur. Tırnova Voyvodalığı Mukâta’ası cizye geliri ve iltizam bedellerinin zamanında ödenmesi şartıyla deftere kaydedilerek Fatma Sultan’a has olarak tahsis edilmiştir556.

Alemdâr Mustafa Paşa’nın Tırnova’da Bazı Köylerden Alacağı olan meblağ şöyledir: Gülfar karyesi zimmetleri 47.681 kuruş, Rahoviçe-i bala ahalileri zimmeti 1.316,5 kuruş, Korucaedren karyesi ahalileri 130 kuruş, Servezi karyesi ahalileri zimmeti 937 kuruş, Sehzol karyesi ve Yenok reayaları zimmeti 189 kuruş, Estodin ve Benoka reayaları zimmeti 124 kuruş, Bele-i Venyok reayaları zimmeti 162,5 kuruş, Eslebove Venyok reayaları zimmeti 122,5 kuruş, Aynerde karyesi 2.992 kuruş, Dacusme zir karyesi ahalileri 624,5 kuruş, Aynerde karyesi ahalileri zimmeti 142 kuruş, Dranova karyesi ahalileri zimmeti 52.808 kuruş, Dravna karyesi ahalileri zimmeti 26.217 kuruş, Sekofça karyesi ahalileri zimmeti 1.135 kuruş, Estarfiye karyesi ahalileri zimmeti 142 kuruş, Veskota karyesi Vinok reayaları zimmeti 74,5 kuruş, Dencice Oynuk reayaları zimmeti 14,5 kuruş, Tusyatlı karyesi ahalileri zimmeti 194 kuruş, Elena karyesi ahalileri zimmeti 1.025 kuruş, Haceki karyesi ahalileri zimmeti 189 kuruş, Defciler karyesi ahalileri zimmeti 200 kuruş, Voyerli karyesi ahalileri zimmeti 189 kuruş, Yayive karyesi ahalileri 315 kuruş, Edikod karyesi ahalileri zimmeti 315 kuruş, Estar karyesi ahalileri zimmeti 579 kuruş, Çolak mahalle karyesi Madiye zimmeti 100 kuruş, Hacer ve Kara Mustafalar karyesi ahaliler ve Kör Salih Ağa zimmeti 2.000 kuruş alacağı olduğu kaydedilmiştir. Bunların dışında Tırnova kantarından bakayası olan Hüseyin Alemdâr’ın 200 kuruş, Cezire’i Kayatin bakayasından Lofçalı Genç Ağa’nın 4.777 kuruş, Soflu ve Tuzluca mezraalarından 3 senelik iltizamlarından köylülerden Rüstem Ağa zimmetinden 1.200 kuruş, Tırnova bakkal esnafının zimmeti bal ve peynir gibi gıdalardan 4.900 kuruş toplamda 150.870,5 kuruş devletin zimmetine geçmiştir557.

556 BOA, C.ML, 22511/ 548, (1224/M/11-26/Şubat/1809): “Tırnova kazası mukataasının senelik 42.875 buçuk gurûş iltizam bedeli, 24.750 gurûş has akçesi ile toplamda 65.479 buçuk gurûş olduğu ve miri mülkten senelik 30.000 gurûş Has’a tertip olunduğu” ifade edilmiştir.

145

Alemdâr’ın Bab-ı Âli arsasında mevcut olan eşyasının çıkarılması için istihdam ettiği amelenin ücret-i yevmiyesi ev masraflarına mahsuben cânîb-i mîrîden 3.000 kuruş verilmesi babında ayrılmış; fakat Alemdâr’ın amele ve masraflarına 2.822 kuruş verilerek 187 kuruş mal olarak hazineye kalacağına dair aâkiye-i sureti memur Hacegân-ı Divân-ı Hümâyun’dan alınmıştır. Bahsi geçen meblağ Hazine-i Âmire’ye teslim olunarak Başmuhasebe’ye kaydedilmiştir558.

Müteveffâ Alemdâr Mustafa Paşa’nın Tırnova kazasında 1223 (M. 1808) senesi ruz-ı kasım gelirinden 1.000 kuruş teslim olunarak hazine defterine kaydedilmiştir. Alemdâr’ın 10.000 kuruş bakayası olduğundan gerekli yerlere temin edilmesi için tahsil edilmesi babında 19 Cemazey’ül-evvel 1231/ 17 Mayıs 1816 senesinde emir verilmiştir559. Alemdâr’ın Hezargrâd kazasında 111.000 kuruş bakayası olduğundan tahsili babında başka emr-i âli verilmiştir. Bu hadisenin Hezargrâd kazası eski âyanı Süleyman Ağa zamanında olduğuna dair kayıt bulunmuştur. Tırnova kazasının 10.000 kuruşunun mahallinden gelen defter ve arz mucebince Fevzi Ağa’ya zimmet kayıt olunmuş ise de meblağıyı Fevzi Ağa inkâr etmiş ve kazadaki ahalide kaldığını beyan etmiştir. Bunun üzerine 8 Muharrem 1232/ 28 Kasım 1816 senesinde mahallinde olan bir mahkeme kâtibi ile sicil zarfının sureti ve birkaç asker ile nakdiyat defteri Dersaadet’e getirilmiş ve hazırlanması babında emir verilmiştir560.

Tırnova Voyvodası Fevzi Ağa’nın, Alemdâr’ın Tırnova kazasındaki bakayasını tahsil etmesi sebebiyle elindeki meblağının Alemdâr’ın alacaklarına tahsil edilmek üzere hazineye havalesi istenmiştir. 5 Rabi’ül-evvel 1231/ 4 Şubat 1816 senesinde Tırnova Kazasının geliri; 1223 (M. 1808) senesi ruz-ı kasım tevzi malından 164.342 kuruş, 9 adet köy ahalilerinden zimmetlerinde kalan 183.200 kuruş, müteveffâ Alemdâr’ın muhallefat değerinden 19.223 kuruş yekûn 467.169 kuruş tutarında olduğu hesaplanmıştır. 467.169 kuruşun 156.916 kuruşu daha evvelden bazı masraflar olarak miriye havale edilmiş ve 310.353 kuruşun tahsil edilmesi için de ferman gönderilmiştir561.

558 BOA, MAD.d., no: 9726, vr. 172. 559 BOA, MAD.d., no: 9726, vr. 180. 560 BOA, MAD.d., no: 9726, vr. 180. 561 BOA, MAD.d., no: 9726, vr. 180.

146

Fevzi Ağa’nın zimmetinde kalan meblağının müteveffâ Alemdâr Mustafa Paşa’nın muhallefat gelirine aktarılması için 5 Rabi’ul-ahir 1232/ 22 Şubat 1817 senesinde takrir ve hatt-ı hümâyun gönderilmiştir. Buna göre 19 Recep 1232 / 4 Haziran 1817’de 467.169 kuruş tutarın 60.160 kuruşu Alemdâr’ın muhallefatına, 15.216 kuruş Tırnova Voyvodası vekili Memiş Ağa’nın zimmetine, 23.340 kuruş Fevzi Ağa’nın soruşturulması ile alakalı sekbanlara, 22.631 kuruş masraf olarak Seyit Ağa’ya, 156.916 limandan Alemdâr’ın muhallefatına kalan 188.500 kuruşuna ek olarak, 22.500 mevcut zehayir kalemi ile 210.000 kuruşun 36.000 kuruşu masraf ile 185.000 kuruş zimmetinde kalmıştır. Fevzi Ağa’nın zimmetinde kalan meblağının 50.000 kuruşu bedel-i peşin, 135.000 kuruşu da bedel-i taksit olarak 11 Safer 1233/ 21 Aralık 1817 senesinde 62,500 kuruş olarak 2 taksit halinde ödenmiştir562.

4.3.2.3. Alemdâr Mustafa Paşa’nın Mutasarrıf Olduğu Arazilerin