• Sonuç bulunamadı

Alemdâr Mustafa Paşa’nın Bir Kısım Mallarının Vakfedilmesi

4. ALEMDÂR MUSTAFA PAŞA’NIN MALLARININ MÜSÂDERE SÜRECİ

4.5. Alemdâr Mustafa Paşa’nın Bir Kısım Mallarının Vakfedilmesi

Müsâdere uygulamasındaki bir diğer önemli konu da vakıflara ait mal ve paraların cânib-i vakf için, ölen kişinin muhallefatından emlâkinin zabt edilmesidir. İslâm hukuku ferde ölümünden sonra terekesinin üçte biri üzerinde vasiyet yoluyla istediği gibi tasarruf hakkı tanımıştır. Buna rağmen, ferdin malını mülkünü vakıf yoluyla varislerine bırakması müsâdere uygulamasından endişe duyduklarını göstermektedir603.

Vakıflara ait mal ve paralar, İslâm hukukunun temel kuralı olarak müsâdereye girmedikleri halde vakıf sisteminin yozlaşması ve âyanların güç kazanmaya başlamasıyla, vakıf toprakları üzerindeki şahıs kontrol ve tasarruf hakları daha da genişlemiştir604. Vakıf sisteminin yozlaşması sonucunda da devlet, vakıfların

müsâdere edilemeyeceğine dair kurala uymada her zaman aynı titizliği göstermemiştir605.

Vakıf yolu ile ortaya çıkan su hayratlarına ve onlara gelir getiren vakıflara Osmanlı Devleti’nde yaygın bir şekilde rastlanmaktadır. Bunlar arasında çeşmeler, şadırvanlar, kuyular, su kemerleri, memba suları, su bentleri, suyolları sayılabilmektedir606.

Rusçuk’ta bazı hayırseverler çeşme ve pınarlar inşa etmiş, bunların bakım tamirleri ile çeşmelerin ücretlerini ödemek için pek çok gayr-ı menkul vakfetmiştir. Gelirleri azaldığı için çeşmelerin masraflarını karşılayamayan vakıflar yeni kaynaklara ihtiyaç duymuş, bu konuda Tirsiniklizade İsmail Ağa bu çeşmelere yeni kaynaklar tesis ettiği gibi mevcut çeşmeleri de yenilemiş ve başka çeşmeler, su yolları, fiskiyeler, şadırvanlar inşa ettirmiştir607.

602 Mustafa Nuri Paşa, Netayicü’l-Vukuat, IV, s. 99.

603Hasan Yüksel, “Vakıf-Müsâdere İlişkisi (Şam Valisi Vezir Süleyman Paşa Olayı), Osmanlı Araştırmaları Dergisi, İSAM Yayınları, S. 12, İstanbul, 1992, s. 409.

604Suriya Faroghi, “Osmanlı Sultanlarının Hususî Şahıslar Tarafından Tesis Edilen Vakıflara Çeşitli

Müdahaleleri”, Beşinci Milletler Arası Türkoloji Kongresi (İstanbul 23-28 Eylül 1985) Tebliğler III. Türk Tarihi, 1985, s. 50.

605 Cezar, “Bir Âyanın Muhallefatı”, s. 45.

606 Hasan Güneri, “Vakıf Sular ve Su Vakıfları”, Vakıflar Dergisi, S. IX, 1971, s. 68. 607 Erdoğan, Kaçan ve diğeri, Rusçuk Âyanları, s. 191.

162

XIX. yüzyıl başlarında Osmanlı Devleti’nin vakıflar konusunda uyguladığı diğer bir yöntemde, önceleri vefat eden veya görevinden ihraç edilen devlet görevlilerinin mallarına hazine adına el koyarken, bu dönemden itibaren, devletin vakıf masraflarını ve imarlarını karşılayacak durumu olmadığı gerekçesi ile haksız kazançla mal varlığı edinen şahısların emvali, vakıflaştırılmak suretiyle müsâdere edilmiştir608.

Tirsiniklizâde İsmail Ağa’nın ölümü üzerine çeşme vakıflarının geliri Alemdâr Mustafa Paşa’ya verilmiş ve vakfın idaresinin Alemdâr’ın ölümünden sonra onun erkek evlatları tarafından devam ettirileceği belirtilmiştir. Alemdâr Mustafa’nın soyu devam etmediği süreçte de Tirsiniklizâde’nin azatlı kölelerinden birine verileceği Tirsiniklizâde tarafından vasiyet edilmiştir. Fakat bu şartlara rağmen Tirsiniklizâde İsmail’in azatlı kölesi olduğunu beyan eden İsmail adındaki kişi, Alemdâr Mustafa Paşa’nın ölümü üzerine Alemdâr’ın soyunun tükendiğini belirterek vakfın gelirlerinden kendisinin sorumlu olmasını talep etmiş, 1229 (M. 1814) yılında bu göreve getirilmiştir609.

Tirsiniklizâde’nin ölümü ile Rusçuk’taki çeşmelerin vakfı ondan sonra gelen Alemdâr Mustafa Paşa zimmetine geçmiştir. Tirsiniklizâde’nin ölümü üzerine muhallefatına el konulduğunda Alemdâr çeşme vakfının borçlarını üstelenmiştir. Buna göre 1221 (M. 1806) senesinde bağış olan bir yıllık hasılatı tek tek hesaplanmış ve masraflar dışında 3.200 kuruş fazla borcu çıkmıştır. 1222 (M. 1807) senesindeki lütufda da bir yıllık hasılat hesabı 3.789 kuruş toplamda 6.989 kuruş meblağ Alemdâr Mustafa Paşa’nın ölümüyle zimmetinde kalmıştır610.

27 Cemazey’ül-evvel 1229/ 17 Mayıs 1814 senesinde Rusçuk Kadısı El-Hacı Hüseyin Efendi tarafından Tirsiniklizâde İsmail Ağa’nın Evkâf mütevellisi İsmail’e bildirdiği üzere, Alemdâr’ın 6.989 kuruş olan borcunun ödenmediği ve bunların tahsili için Alemdâr Mustafa’nın Rusçuk’taki emlâkı olan Koşu Köyü’ndeki altı göz değirmeni, Lom Köprüsü yakınlarındaki bir kahve dükkânı, Kara Mustafa Mahallesi’ndeki bir evi ve Kapu Köyü’nde bir miktar arazisi mevcuttur. Alemdâr’ın muhallefatı olan bu emlâkının müzayede ile satılarak elde edilen hasılatın evkâf

608Hasan Moğol, “XIX. Asrın İlk Yarısında Antalya’da Vakıf Müessesesi”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, S. 83, 1993, s. 199.

609 BOA, C.BLD, 68/ 3355, (29/Ra/ 1229-21/Mart/1814). 610 BOA, C.EV, 27076/536, (12/Ca/1231-10/Mayıs/1816) vr. 1.

163

akçesi olarak tamamen “ahz u kabz” edilmesi emredilmiştir. Bu müzayede işleminde “ber-mûceb-i mürâsele, amel ü hareket ve bâlâda bast u beyân olunduğu vech üzre âsyâb ve kahve ve menzil ve arsayı bey’ ve hâsıl-ı semenlerinden meblağ-ı mezbûru ahz u kabzında tekâsül eylemeyesiz, ve’s-selâm” emlâkın satışında kıymetleri değerinde satılması için gerekli iltimasın gösterilmesi ve gevşeklik yapılmaması belirtilmiştir611. Bu da gösteriyor ki, Osmanlı Devleti’nin müsâdere uygulamasında

her dönem olduğu gibi XIX. yüzyıl başlarında da müsâdere sürecinde aksaklıklar mevcut olup sürekli olarak belgelerin son cümlelerinde tenbih, emir ve buyruk türünde yetkilileri uyarıcı ifadeler kullanılmıştır.

Rusçuk Muhafızı Mirimiran Muhammed Sait Paşa ve Rusçuk Kadısı’na Alemdâr Mustafa Paşa’nın Rusçuk’ta bulunan emlâkının etraflıca araştırılıp cânib-i vakfın alacağına mukabil olarak Şer-i Şerif’ten vakfiyyet üzere zabt olunmasını tembihlenmiştir. Alemdâr’ın muhallefatının yazımı yapılırken bazı hususlar sual edildiği için muhallefatının yazım işlemi uzun sürmüştür. Alemdâr’ın kardeşi Emine Hanım’ın elinde Alemdâr Mustafa’dan 7.500 kuruş alacağı olduğuna dair bir senet mevcuttur. Bunun üzerine Alemdâr’ın emlâkından olan Koşu Köyü’ndeki altı göz değirmeni, cânib-i mirîden Alemdâr Mustafa Paşa’nın kız kardeşi Emine Hanım’ın tasarrufuna verilmesi babındaki emr-i ferman şöyle buyrulmuştur;

“…bâ-İrâde-i Aliyye kadın-ı mûmâ ileyhânın uhdesine kayd ile, değirmen-i mezkûr mûmâ ileyhâ tarafından zabt u tesarrufuna kimesne tarafından müdâhale olunmamak üzre sene-i sâbıka evâhir-i Cemâzi’l- Âhiresi’nde Mülk-Nâme-i Hümâyûn i’tâ olunmuş olduğu iş’âr buyurulmakla, bu sûretde müteveffâ-yı müşârun ileyhin külliyyetlü duyûn-ı müsbeti olduğundan başka, değirmen-i mezkûr, müteveffâ-yı müşârun ileyhin hemşîresi mûmâ ileyhânın matlûb-ı müsbeti olan meblağ-ı mezbûra mahsûben, bâ-İrâde-i Aliyye ve bâ-Mülk-Nâme-i Hümâyûn mûmâ ileyhâya verilmiş olduğundan, değirmen-i mezkûr mûmâ ileyhâ tarafından zabt u tesarruf olunmak…”612.

Alemdâr’dan alacağı olan Emine Hanım’ın alacağına karşılık olan meblağ değerinde emlâkı Alemdâr Mustafa’nın terekesinden düşülmüş ve bu işe memur olanlarca alınıp mütevellisine teslim olunmuştur.

Bunun yanı sıra cânib-i vakf için Alemdâr’ın Rusçuk’taki emlâkından geriye kalan Lom Köprüsü yakınlarındaki bir kahve dükkânı, Kara Mustafa Mahallesi’ndeki

611 BOA, C.EV, 27076/ 536, (12/Ca/1231-10/Mayıs/1816) vr. 1. 612 BOA, C.EV, 27076/ 536, (12/Ca/1231-10/Mayıs/1816) vr. 3.

164

bir evi ve Kapu Köyü’nde bir miktar arazisi yerinde satılarak tutan değeri ne miktar olursa, “…cânib-i vakfın alacağına mukâbil olarak taraf-ı Şer’-i Mutahhara’dan vakfiyyet üzre zabt olunması niyyete ve yed-i mütevellîye bir kıt’a mürâsele i’tâ olunmuş olmağla, sıyâneten li’l-vakf, muhallefât-ı müşârun ileyhden olan emlâk-i mezbûrenin vakf-ı şerîf içün zabt olunmasına, yed-i mütevellîye bir kıt’a Emr-i Hümâyûn ihsân buyurulur…” Dersaadet’e bildirmesi için 16 Cemazey’ül-evvel 1231/ 14 Nisan 1816 senesinde bir emr-i ferman gönderilmiştir. Müteveffâ’nın muhallefatındaki bir bab kahve dükkânı, emlâkı Kapu Köyündeki arsasının satışıyla elde edilen 900 kuruş zimmeti müteveffâ Reşit oğlu vakfı için zabtedilerek muhallefat defterine kaydedilmiştir613.

Alemdâr Mustafa Paşa’ya Tirsiniklizâde İsmail Ağa’dan kalan çeşme vakıflarının korunarak Alemdâr’ın muhallefatından alınacak meblağ ile yeniden tamir ettirilmesi babında Rusçuk sakinlerinin, ahalilerinin, ulemanın ve de ihtiyar kullarının sadaka olarak adledeceği ve tüm memlekete bereketli olacağına inandıkları için bu hususda bir yazı kaleme alıp mühürle tasdikleyerek Dersaadet’e takrir olunmuştur614.

Alemdâr Mustafa Paşa’nın vakfettiği arsa, dükkân ve evinden sağlanan kira gelirleri ile vakfın giderleri karşılandıktan sonra vakfın imarı için kullanılması şartı konulmuştur. XIX. yüzyıl başlarında Osmanlı Devleti’nde savaşların masraflı olması ve hazinenin de bu masrafları karşılayacak durumunun olmaması sebebiyle, vakıfların gelirleri ve imar masrafları vakfedilen gayr-ı menkulün kirası veya satışı ile elde edilen meblağdan karşılanmıştır.

613 BOA, MAD.d., no: 9726, vr. 174.

165

5. ALEMDÂR MUSTAFA PAŞA’NIN MUHALLEFAT DEFTERLERİ VE