• Sonuç bulunamadı

Türkiye Devrimci Komünist Partisi Kuruluş Süreci, Liderleri Temel Fikirleri

2. BÖLÜM 12 MART’TAN 12 EYLÜL’E SOL- SOL-SOSYALİST AKIMLARIN TÜRK DEVRİMİ

2.3. TÜRKİYE HALK KURTULUŞ ORDUSU (THKO) ve TÜRKİYE DEVRİMCİ KOMÜNİST PARTİSİ’NİN (TDKP) TÜRK DEVRİMİ

2.3.6. Türkiye Devrimci Komünist Partisi Kuruluş Süreci, Liderleri Temel Fikirleri

Türkiye Devrimci Komünist Partisi, THKO’nun 12 Mart askeri müdahalesi sonrası aldığı ağır darbe sonrası, 1974’te örgütü yeniden canlandırma faaliyetlerine girişti. Kalan kadrolar THKO’nun merkezi yapısını yeniden kurdular ve THKO’nun özeleştirisi sürecini başlattılar. Örgüt liderlerinden Mustafa Yalçıner TDKP sürecini şöyle anlatır:

“1974 genel affını takiben serbest kalan kadrolar, THKO-Geçici Merkez Komitesi’ni kurarak, örgütlenme, ideolojik-teorik görüş üretme faaliyetlerini çıkarılan Yoldaş dergisi çevresinde sürdürdü. Bu süreçte ortaya çıkan ideolojik farklılaşma sonucu, farklı iki dünya görüşünü savunan taraflar, 1976 yılı başlarında yapılan toplantıda karşılıklı şiddet kullanmama temelinde bir protokol ile resmi bölünmeyi gerçekleştirdiler. Böylece, Mustafa Yalçıner, Metin Güngörmüş ve Yavuz Yıldırımtürk, THKO’nun yapısını eleştirerek Maocu görüşler doğrultusunda, Halkın Kurtuluşu-Türkiye Devrimci Komünist Partisi (TDKP)’ne giden süreci başlattılar. Teslim Töre ve çevresi ise THKO eleştirisi sonucu, Mao’nun düşüncesine karşı SBKP’nin görüşleri doğrultusunda Mücadelede Birlik-Türkiye Komünist Emek Partisi (TKEP) sürecini başlattılar.”318

TDKP’nin kuruluş süreci kendi geçmişinin bir dizi eleştirisi sonrası Ekim 1978’de ilkönce TDKP- İÖ (Türkiye Devrimci Komünist Patisi- İnşa Örgütü) adıyla kuruldu.319 Burada esas olarak Deniz Gezmiş çizgisi “küçük burjuva ihtilalciliği” olarak değerlendirildi ve mahkûm edildi. Örgüt ilk bölünmesini 1975’te yaşadı. Bu dönemde Sovyetler Birliği’nin “sosyal emperyalist”320 niteliği üzerinden önemli bir                                                                                                                

318 Yalçıner, a.g.e., 2178-2179.

319 Parti Bayrağı, S:8, (Kasım 1978), s.54.

320 SBKP’nin 20. Kongresi’nde gündeme gelen, “Üç Barış” ilkesi ve Stalin değerlendirmesi,

Uluslararası Sosyalist Hareketi ikiye bölen sürecin de başlangıcıdır. Bu süreç, Kruşçev Revizyonizminin ilan ettiği, “İki Bütün” (Bütün halkın devleti; bütün halkın partisi) teorisiyle birlikte daha bir gelişmiş ve ilk kez, ÇKP’nin getirdiği eleştirilerle birlikte kamuoyuna yansımıştı. ÇKP’nin tutumu, Marksizmin-Leninizmin evrensel tezlerinin savunulması olmuştu. Örneğin Mao Zedung,

tartışma sürmekteydi. Bu tartışmanın yaşanması ardından Teslim Töre liderliğindeki Emeğin Birliği grubu ayrılarak önce Türkiye Komünist Emek Partisi’ni kuracak, daha sonra ise bu grup Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği adlı örgüt olarak yoluna devam edecektir. Yine bu yıllarda Mao’nun “Üç Dünya Teorisi”ni321 benimseyen Işık Grubu da örgütle yollarını ayıracaktır. 2 Şubat 1980’de ise TDKP Birinci Kongresi yapıldı. Örgütün yasal yayın organlarından “Parti Bayrağı” 1979’da sıkıyönetim mahkemesi tarafından yasaklandı. Halkın Kurtuluşu ise sıkıyönetim sonrası önce İzmir’de basılarak ülke ölçeğinde gizli ve yarı gizli dağıtılmaya başlandı. Örgüt 1980 askeri darbesinden sonra ağır bir darbe almasına rağmen varlığını darbe sonrasına taşıyabildi. 4 yıllık bir suskunluk döneminden sonra 1985 yılında illegal olarak Yoldaş dergisi ve TDKP merkez yayın organı olarak Devrimin Sesi yayımlanmaya başlandı.322 Bu tarihten sonra örgüt varlığını günümüze kadar çeşitli biçimlerde sürdürdü ve son olarak yasal parti olan Emeğin Partisi olarak çalışmalarına devam etti. Burada bu siyasal gelenekle ilgili Türk Devrimi ve Kemalizm değerlendirmeleri esas olarak örgütün program ve tüzüğü ile temel yayın organları illegal Yoldaş, legal Parti Bayrağı dergilerinden oluşturulmuştur. Bunun yanında örgütün önderlerinin 3. bölümdeki canlı tanıklıkları ile bu değerlendirmeler pekiştirilmiştir.

Türkiye Devrimci Komünist Partisi THKO’nun ideolojik politik mirasına sahip çıkan ve bu geleneği sürdüren bir parti olagelmiştir. Sosyalist hareketin tarihinde bu akımlar belirli bir özeleştirisel kırılmanın yaşanmasına rağmen birbirini ideolojik-politik ve kadrosal olarak takip eden yapılardır.

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                          “soğuk savaş” havasını yumuşatma gerekçesiyle gündeme getirilen, “Barış içinde bir arada yaşama” revizyonist ilkesine karşı, ünlü “emperyalistler kâğıttan kaplandır” teorisini bu dönemde dillendirmişti.

321 “Üç Dünya Teorisi” özellikle 1970 sonrasında uluslararası mücadele ve çıkar savaşlar içinde kendine yer bulan bir tartışmadır. Çin Komünist Partisi tarafından dillendirilen görüşe göre Birinci dünyayı, ABD ve Sovyetler Birliği, İkinci dünyayı Avrupa gibi birinci dünyaya göre görece daha az güçlü kapitalist ülkeler, Üçüncü dünyayı da, dünyanın geri kalan ülkeleri oluşturur. Bkz: Renmin Ribao Yazı Kurulu, Mao Zedung’un Üç Dünya Teorisi, Eylem Yay. İst. 1978, Mehmet Tekin, “Sömürge Teorisi mi, Üç Dünya Teorisi mi?”, Bora, S:3 (Ocak 1979) s.136-142.

322 Aydın Çubukçu, “TDKP”, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce, Sol, İletişim Yay., İst., 2007, s.734-735., Ballı, a.g.e., s.235.

2.3.7. “Halkın Kurtuluşu”nda THKO Eleştirisi

THKO’nun yediği darbeler sonucu dağılması sonrasında çalışmalarına başlayan TDKP 1974’te özeleştiri yaptı. THKO’nun çizgisi küçük burjuva

maceracılığı olarak değerlendirildi ve mahkûm edildi.323

TDKP’nin geçmişe yüzünü dönmesinde belirleyici mesele Kemalizm’dir. Temel eleştiriler THKO’nun 1972 Mart’ında yayımladığı “Türkiye Devriminin Yolu” broşürü üzerinden yapılmaktaydı. Bu broşür THKO’nun Türkiye’de yapılacak bir devrim üzerine temel görüşlerini içermekteydi. TDKP’ye göre THKO esas olarak revizyonizmin ve Troçkizm’in etkisindeydi. Silahlı mücadelede kırların temel alınması gereğinden hareket edilmiş, şehirlerde işçi sınıfı içinde yürütülecek mücadelenin tayin edici önemi ciddiye alınmamıştı. Broşürde ifade edilen Kemalizm, devlet ve ordu meselesindeki görüşler de Şefik Hüsnü’den beri ileri sürülen görüşlerin tekrarı niteliğindeydi. Kitle mücadelelerinin yükseldiği 1970’lerde, 50 yıldır ‘sol’ hareketi etkisi altına alan ve reformizme “sol” bir tepki olarak küçük-burjuva ihtilalciliği güçlendi:

“Gerçek bir Marksist-Leninist partinin olmadığı bu dönemde kurulan hareketimizin önceli THKO küçük-burjuva bir ihtilalci çizgiye sahipti. THKO uzlaşmaz bir mücadeleden sonra yenildi. Üyelerinin birçoğu çatışmalarda öldürüldü, idam edildi, hapse atıldı. Devrim davasına kararlılıkla bağlı olan THKO militanları yenilginin nedeninin izledikleri çizgide olduğu sonucuna ulaştılar ve zafere götürecek tek yol olan Marksizm-Leninizm’e yöneldiler. 1975’de küçük-burjuva ihtilalciliğini Marksizm-Leninizm temelinde reddeden THKO proletaryanın gerçek Marksist-Leninist partisinin üzerinde yükseleceği ideolojik-siyasi-örgütsel çizgiyi inşayı ve devrimci potansiyel taşıyan gruplarla Marksizm-Leninizm temelinde birleşmeyi temel görev olarak belirledi.”324

                                                                                                               

323 Ballı, a.g.e., s.235.

Dönemin liderlerinden Mustafa Yalçıner de yıllar sonra hazırlanacak olan THKO savunması kitabına yazdığı önsözde temel eleştirinin Kemalizm konusunda olduğunu net olarak ifade edecektir. Yalçıner’e göre THKO pratikte burjuvaziden kopmasına rağmen ideolojik politik olarak kopamamıştır. Ona göre THKO belgelerinde Kurtuluş Savaşı burjuvazi önderliğinde bir milli savaş olarak ele alınmaz. Bu savaşın işçi köylü aydın ittifakına dayandığı, burjuvazi ve eşrafın dışta ve büyük ölçüde karşıda durduğu değerlendirmesi yapılır. Kesintiye uğrayan 1. Milli Kurtuluş Savaşı’nın 2. bir milli kurtuluş savaşıyla tamamlanması öngörülür. Yalçıner’e göre savunulan devrim milli bir devrimdir. Devrime sosyalizm perspektifiyle yaklaşılmamış, proletarya iktidarının sözü de edilmemiştir. Ona göre bunun esas olarak nedeni geçmişten kopamama ve dönemin geri ideolojik ve siyasi düzeyidir.325

İllegal olarak örgütsel yaşamını sürdüren parti, genel fikirlerini bu dönemde yayınladığı program tüzüğünde de ayrıntılı olarak ortaya koymuştur. Program bölümünde yer alan Türkiye tarihi üzerine yapılan tahliller örgütün Türk Devrimi’ne bakış açısını pek çok yanıyla yansıtmaktadır. Programın 10. maddesi ülkemizde demokratik devrim sürecinin aşamaları olarak belirtilmiş ve bugün de bir tartışma konusu olan Osmanlı’nın sınıfsal yapısıyla ilgili bir tespitle başlanmıştır. TDKP çok net bir şekilde Osmanlıyı “merkezi feodal despotluk” olarak görmekte burjuva demokratik atılımların da ilk kez 19 yy’da görülmeye başlandığını ifade etmektedir. TDKP doğrusal tarih bakış açısının bir yönelimi olarak, sanayileşmesini tamamlamış ve emperyalizm aşamasına ulaşmış ülkeleri “bütün zorbalık, sömürü ve zulmüne karşın, objektif olarak ilerici bir rol oynamaya devam” etmesine rağmen görece ileri olarak tespit etmektedir.326

TDKP’ye göre 71 döneminin bir başka tartışması olan faşizm tartışmasında da Kemalizm ayırt edici noktalardan biriydi. TDKP’ye göre THKP-C lideri Mahir Çayan “Kesintisiz Devrim” adlı broşürde Kemalizm’i küçük burjuva diktatörlüğü olarak tanımlayan bir yanılgı içindeydi.327 Ayrıca TDKP önderlerinden Aydın Çubukçu’ya göre de 1974-1975 yıllarında THKO’nun hayatta kalan ileri kadroları                                                                                                                

325 THKO Davası, Akyüz Yayınevi, s.4,5., Türkiye Devrimci Komünist Partisi, Şubat (1. Genel)

Konferansı Belgeleri, Parti Matbaası, İst., Nisan 1990, s.46-47.

326 http://www.halkcephesi.net/kutuphane/Devrimin_sesi/1980/yoldas_17a.htm s.6, 1 Temmuz 2011.

örgütün merkezi yapısını yeniden kurmuşlar ve özeleştiri sürecini başlatmışlardı. Bu özeleştiri süreci adeta örgütün her bakımdan yenilenmesini sağladı. Siyasi, ideolojik ve toplumsal kapsamda geliştirilen özeleştiriyle ulaşılan sonuç; “kitle çizgisi”, “parti”, “işçi sınıfı öncülüğü” gibi kavramların önem taşıdığı yeni bir arayış oldu. TDKP’ye göre özellikle sosyal ve ekonomik yapıların değerlendirilmesi, Kemalizm ve proletarya önderliği konularında revizyonizmin etkisinde kalınmıştı.328 Çubukçu, THKO’nun Türk Devrimi konusunda belli hatalar içinde olduğunu vurguluyordu. Bu da temel olarak Kemalizm’in Türkiye sol hareketinin tümünde olduğu gibi işçi-köylü-subay-aydın ittifakına dayanan ve burjuvazinin ve eşrafın büyük ölçüde karşı durduğu antiemperyalist bir devrimin ideolojisi olarak tanımlanmasıydı. Ona göre Kurtuluş Savaşı ve Kemalizm hakkındaki bu görüşlerin kaynağında Doğan Avcıoğlu’nun Türkiye’nin Düzeni adlı eserinde ileri sürülen görüşleri de kapsayan, Mihri Belli eliyle kurulan “Milli Demokratik Devrim Stratejisi” bulunmaktadır. Bu yalnızca Mihri Belli ile ilgili bir sorun değildir, bütün eski TKP kadroları bu teorinin oluşumuna katkıda bulunmuşlar, program ve taktik planlarda buna bağlı kalmışlardır.329

Benzer Belgeler