• Sonuç bulunamadı

İzmir İktisat Kongresi ve Türk Devrimi’nin Üst-Yapısal Ekonomik Birikimini Belirleyen Sosyo-Ekonomik Koşullar

2. BÖLÜM 12 MART’TAN 12 EYLÜL’E SOL- SOL-SOSYALİST AKIMLARIN TÜRK DEVRİMİ

2.1. TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ (1971-1980)

2.1.5. İzmir İktisat Kongresi ve Türk Devrimi’nin Üst-Yapısal Ekonomik Birikimini Belirleyen Sosyo-Ekonomik Koşullar

TKP’ye göre İzmir İktisat Kongresi iki açıdan değerlendirilmelidir. Birincisi bunun hangi tarihsel sürecin sonucu olduğu, ikincisi ise kongrenin içeriği ve sonuçlarıdır.

Osmanlı hâkim sınıf ve tabakalarını dönüşümlerini hızlandırmak adına özellikle İttihat ve Terakki yönetimi döneminde vücut bulan “Bonapartist politika” (yarı feodal büyük toprak mülkiyetinin bir askeri yönetim organı devlet eliyle tepeden yönetilen bir biçimde kapitalist ekonomik biçimlere dönüştürülmesi) İzmir                                                                                                                

167 Atılım, Türkiye Komünist Partisi, Merkez Komitesi Organı, S:8 (Ağustos 1974), s.3

İktisat Kongresi’nde de etkisini göstermiş, Cumhuriyet’ten sonra devlet eliyle burjuva yetiştirme dönemi boyunca zirvesine varmıştır. TKP’ye göre iki Lozan Konferansı arasındaki dönem Türkiye’nin iktisadi seçeneklerini belirlemesi bakımından önem kazanmıştır. Bu dönemde Türkiye’nin yöneticileri seçtikleri iktisadi sistemi ve bölünmekte olan dünya sistemindeki taraflarını belirlemişlerdir. Kongre’nin toplanmasıyla Batı’nın kuşkuları giderilmiş seçilen ekonomik politikanın yönü belirlenmiştir.169 Kongre bir “hâkim sınıflar kongresidir”. Bunun gerekçesi ise kongreye katılan delegelerin ait oldukları çıkar gruplarının temsil ettikleri kuruluşların sınıfsal niteliklerine, yine delegelerin il ve ilçe eşrafının tayini ile belirlenmesidir. Kongre’nin sonucu olarak alınan kararlar Türkiye’nin kapitalist ekonomik sistemini seçtiğini göstermiştir. Türkiye kapitalist ekonomik sistemi seçmekle aynı zamanda siyasi olarak da kapitalist dünya safında yer almıştır. Buna koşut olarak Lozan görüşmelerinde de yabancı sermaye konusu gündeme gelmiş Türkiye bu konuda gerekli kararları ve kapitalist ülkelere gerekli garantiler verilmişti. TKP bu yargılarını o dönemde kongre esnasında yaşanan belli olgulara dayandırmaktadır. Örneğin Milli Türk Ticaret Birliği’nin kongreye getirdiği yabancı sermaye raporunun aynen kabul edilmesi bu konudaki referans olmuştur. Özellikle bu konuda raporun beşinci ve altıncı maddeleri üzerinde durularak milli kimlik adına yabancı sermayenin ülkeye girişinin öngörüldüğü, yabancı sermayedarın küçük yerli sermayeyi istemediği yabancı tekellerle işbirliğini geçme eğiliminin baskın olduğu ifade edilmiştir. Kongre sonuçları bakımından da bir “hâkim sınıflar kongresi”dir. Kongreyle birlikte Osmanlı hâkim sınıflarının dönüşümünü engelleyen kurumlar ortadan kaldırılmış gerekli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Kapitalist üretim biçiminin iktisadi kurumlarının oluşturulması sağlanmış, özel mülkiyet garanti altına alınmıştır. Ayrıca sanayi sermayesi ile banka sermayesinin birliği sağlanarak gerekli sermaye birikimi sağlanmış, yabancı sermaye ile yeni oluşan yerli zenginlerin işbirliği sağlanmıştır. 170

TKP’ye göre bu dönemde Ankara Hükümeti’nin Batı ile yaşadığı ikircikli durum giderek ekonomik sistemi belirlemek yönünde Batı lehine ağırlık kazanmaktadır. Hükümet Batı yönünde safını giderek netleştirmeye başlamıştır. Bu savı güçlendirecek olgulara örnek gösterilebilir. Yine iktisadi olarak Batı safının                                                                                                                

169 Ural Ataşer “Tarih İçinde Türkiye İşçi Sınıfı Hareketi ve Disk’in Sekiz Yılı”, Ürün Sosyalist

Dergi, S:10 (Nisan 1975), s.12.

seçildiği belirtilmekte, ülkeye gelmek isteyen yabancı sermayedarlara davetkâr davranılması ve Chester Projesi’nin kabul edilmesi, ticari anlaşmalar yapılması Türkiye hükümetinin yabancı sermayeye karşı izlediği politikayı göstermiştir.171

TKP’nin bütün bunlardan çıkardığı sonuca göre Türk hâkim sınıfları hem milli mücadele döneminde hem de sonrasında yabancı işbirlikçisiydi. Savaştan sonra işbirlikçi olması gibi bir durum ona göre söz konusu değildir.

TKP bu ekonomik tahliller yanında Kemalist düşünce ve eylemin kökenlerini incelerken öncelikli olarak iki soruyu ortaya atmaktadır. Birincisi Kemalist düşüncenin mirasçısı olduğu üst-yapısal ideolojik birikim nedir? İkincisi ise bu birikim hangi sosyo-ekonomik koşullar tarafından belirlenmiştir?

TKP teorisyenleri Kemalist ideolojinin oluşma sürecini kronolojik olarak iki döneme ayırmaktadırlar: 1945’e kadar olan dönem ve sonrası.

Kemalist düşüncenin oluşmasında kuşkusuz Osmanlı toplumunun ekonomik sisteminin önemli etkileri olmuştur. Osmanlı’da hâkim sınıfların farklılaşması süreci sermaye birikiminin temelini oluşturmuştur. Belirli bir sermaye birikiminin oluşması aynı zamanda sınıfların da oluşum sürecini hızlandırmış, temel olarak iki sınıf ortaya çıkmıştır. Bunda kuşkusuz devletin ve toplumun örgütlenmesi tayin edici olmuştur. Üretim güçlerini merkezi kontrol altında bulunduğu, toprağın devlet mülkiyetinde olduğu ve ürünün belirli bir kısmının vergi olarak alınıp, yaratılan artı değerin devlette toplandığı bir yapı kendini göstermektedir. Bu yapının oluşumunda geçmişten gelen toplumun askeri niteliğinin kuşkusuz önemli bir payı bulunmaktadır. Asker devlet yapısı devletin ele geçirdiği toprak rantından yararlanan, bütünüyle vergiden bağışık olan, savaşan ve yöneten bir asker sınıfın ve devlete ait topraklar üzerinde kiracı olarak yaşayan ve özel vergilerle yükümlü olan köylü ve şehirliler sınıfını oluşturur.172

Üretici güçlerin merkezi kontrol ve toprağın devlet mülkiyetinde olması sonucu, bir yandan devletin bir yandan halkın yaşaması için gerekli sosyo-ekonomik denge sağlanırken, diğer yandan da üretim güçlerinin özgürce gelişimi de engellenmiş olmaktaydı. Bu duruma paralel olarak özellikle tüccar, devlet adamı ve yüksek memurların elinde biriken ticari kaynaklı servet birikiminin, sermayeye dönüşmesi çağın koşulları için de şu yollarla mümkün olmuştur:

                                                                                                               

171 A.e., s.74.

172 Teoman Bilgi, “Osmanlı Türkiye Hakim ve Tabakalarının İdeolojik Sentezi” Ürün, S:11 (Mayıs1975) s.5.

“1- Tefecilik, 2-Devletin kar getiren görevlerini kendi üzerlerine almak, 3-Temel üretim aracı olan toprağı hukuken olmasa bile fiilen ele geçirmek.”173

2.1.6. TKP ve Kemalist İlkeler

TKP’ye göre Cumhuriyet, Osmanlı geleneğinden tam bir kopuş olarak değerlendirilemez. Süreç birbirinin devamı niteliğindedir. Kemalist ideoloji Osmanlı-Türkiye hâkim sınıflarının bir sentezidir. Partiye göre Kemalist ideoloji 1935 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nin temel ilkeleri olarak kabul edilen Altı Ok ilkeleridir. Kemalist ideolojinin sentezi cumhuriyetçilik, laiklik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik ve inkılapçılık ilkelerinden hareketle sergilenmelidir.174

Kemalist ideoloji TKP’ye göre Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti hâkim sınıf ve tabakalarının, bir toplumsal oluşumdan başka bir toplumsal oluşuma geçişlerinin belli bir anında, başta Mustafa Kemal ve yakın çevresi olmak üzere, belli bir kadroda odaklaşan ideolojik sentezidir. TKP’ye göre her ulus belirli bir burjuva bütünlüğüne ulaşma süreci yaşar. Bu durum sadece Türkiye’ye özgü bir durum değildir. Türkiye’ye özgü olan tarafları yalnızca ulusun kendi tarihsel gelişimine bağlı olan bir olgudur. Burjuva devrimlerinin her ülke için geçerli olan olgusal değeri Türkiye için de öyledir. Her ülkenin Marksist-Leninisti bu olguyu böyle kavramakta, bu olguyu dikkatle incelemekte ve bu olgudan kendi sınıf kavgası için dersler çıkarmaktadır. TKP’ye göre bunun yanında bu devrimleri hiçbir zaman kendi mücadelesinin bayrağı yapmamaktadır. TKP bu konuda Türkiye’deki sol akımlara da eleştiriler yöneltmiş, bazı akımların bu konuda Kemalizm’i bayraklaştırdıklarını belirtmiş, bu olgunun dikkatle incelenmesini ve işçi sınıfı mücadeleleri için dersler çıkarılması gerektiği üzerinde durmuştur. “Kemalizm’i veya burjuva devrimleri bayrak yapması gerekenler sosyalistler değil hâkim sınıf ve tabakalarıdır. Çünkü bu onların ideolojisidir, işçi sınıfının değildir” görüşü ileri sürülmektedir.175

TKP’nin cumhuriyetçilik ilkesine bakışı sosyalistlerin klasik kapitalistleşme süreci tahliliyle paralellik göstermektedir. Osmanlı hâkim sınıfları ve tabakaları                                                                                                                

173 A.e.,s.7.

174 A.e., s.37.

Benzer Belgeler