• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM 12 MART’TAN 12 EYLÜL’E SOL- SOL-SOSYALİST AKIMLARIN TÜRK DEVRİMİ

2.1. TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ (1971-1980)

2.1.3. Kurtuluş Savaşı ve Sovyetler Birliği İlişkisi

TKP, Sovyet Devrimi’nin Türk Devrimi üzerindeki etkisini önemli görmektedir. Çünkü devrim öncesi Türkiye’nin paylaşılması konusunda üzerine                                                                                                                

159 Fikret Başkaya, Paradigmanın İflası, Özgür Üniversite Yay., İst., 2006, s.27-35.

160 Ürün, S:1, (Temmuz 1974), s.72.

161 A.e., s.73.

162 Atatürk Dönemi Maliye Politikaları, Yayına hazırlayan: Prof Dr. Güneri Akalın, T.C Maliye Bakanlığı yay., Ankara, 2008, s. 101, Ayrıca Lozan’da ekonomik konular ve İzmir İktisat Kongresi sonrası gelişmeler için bkz. Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi, 3. Kitap, Bilgi Yay. Ankara, 2005, s.249-275.

Çarlık Rusya’sının gizli anlaşmalarda imzası bulunmaktadır. Bu bakımdan iki ülkenin kaderleri birlikte çizilmektedir. Yapılan değerlendirmede Sovyet Devrimi’nin gerçekleşmesiyle birlikte Türkiye’nin doğu sınırında savaşmaktan kurtulduğu, tehlike olarak yalnızca Ermenilerin kaldığı ifade edilmiş, ayrıca Bolşevik Ermenilerin de Türkiye ile savaşma yanlısı olmadığı vurgulanmıştır. Çarlık Rusya’sının yıkılması ile önceki anlaşmalar bozulmuş emperyalist saflar arasında paylaşma kavgaları çıkmıştır. Bunu yanında Sovyetler Türkiye’ye hem para ve silah yardımı yapmışlar hem de yeni oluşan Ankara iktidarının dünya politikası içinde tanıtılmasına katkıda bulunmuşlardır. TKP’nin Sovyetler’le olan ilişkilerde dikkat çektiği bir diğer önemli nokta ise, Sovyet Devrimi’nin gerçekleşmesiyle birlikte ortaya çıkan gelişmelerdir. Devrim sonrası İngilizler Türklerle Ruslar arasındaki ilişkilerin gelişmesinde son derece rahatsız olmuşlar Türklerin Bolşevik hareketine yöneleceğinden korkmuşlardır.163

TKP’nin bu dönemki Türk-Sovyet ilişkilerine bakışında oldukça soğukkanlı olduğu göze çarpmaktadır. Özellikle 1990’lardan sonra Kemalizm’le ilgili tartışmaların sığlığı düşünülürse Kemalist önderliğin neden Bolşevik olamayacağı konusunda oldukça nesnel veriler ortaya konmuştur.

Türk-Sovyet ilişikleri konusunda İzzet Paşa ile bir İngiliz subayı arasında geçen konuşmada, İzzet Paşa İngilizlerin soruları karşısında “Anadolu ricalinin komünizm nazariyelerine eğilim göstermeyecekleri” konusunda teminat vermiştir. İzzet Paşa’nın İngilizlere verdiği yanıtı öne çıkaran TKP bunu Sovyetler’in tutumuyla ilgili örneklerle desteklemektedir. Özellikle Sovyet Devrimi önderlerinden Zinovyev’in “Mustafa Kemal hükümetinin Türkiye’de izlediği politika Komünist Enternasyonal’in yani bizim politikamız değildir. Buna rağmen biz, İngiliz hükümetine karşı yürütülen mücadeleyi destekliyoruz” sözlerine atıfta bulunarak bu konudaki tutumunu özetlemektedir.164

Sovyetler’in Türkiye’yi destekleme amacında esas nitelik “Türkiye’nin bağımsızlığa doğru yönelen bir hareket olmasındadır.” Bunun yanında bu uzlaşma kendi içinde bir çelişki taşımaktadır. Yani karşılıklı çıkarların olması temeldir.

                                                                                                               

163 A.e., s.70.

Aynı zamanda bu işbirliği sonucu başarılan kurtuluş TKP’nin deyimiyle savaşı “Türkiye hâkim sınıfları yararına, işbirlikçiliği amaçlayan bir düzenin kurulması ile sonuçlanacaktır”.165

2.1.4. Bağımsızlık ve Antiemperyalizm

TKP Kurtuluş Savaşı’nın antiemperyalist bir savaş olup olmadığı konusundaki tartışmalarda öncelikli olarak Osmanlı Dönemi’nin ekonomik ve siyasal yapısının incelenmesi gerektiği üzerinde durmaktadır. Bu yapılmadan savaştaki duruş konusunda doğru analiz yapılamayacaktır. Ona göre günümüze kadar yapılan çalışmalar, gelişimin niteliğini açamadığı için pek çok soru cevapsız kalmıştır. Örneğin, Osmanlı toplumunda ilerici hareketlerden çok söz edilmiştir. Fakat, her ilerici hareketten sonra niçin Batı’ya daha fazla bağımlı hale gelindiği sorusu cevapsız kalmıştır. Türkiye Kurtuluş Savaşı’nın antiemperyalist savaş olduğu söylenmiş, yazılmış ve söylenmektedir. Fakat niçin tekrar emperyalizmin pençesine düşüldüğü sorusu tekrar cevapsız kalmıştır. Türkiye Kurtuluş Savaşı’nın değerlendirilmesinin abartılarak yapıldığı, daha doğrusu Marksist açıdan değerlendirme yapılmadığı açıktır. TKP konuya kişisel olarak yaklaşılmaması gerektiğini düşünmekte, konuya liderlerden hareketle açıklama yapmaya çalışmanın yanlış olduğunu iddia etmektedir. Oysa Kurtuluş Savaşı da belirli sınıfsal yapıya ve özelliklere dayanmaktadır. Gökten zembille düşme, antiemperyalist gelenekler ilericilikler atfetme, hem kitleleri hem de söyleyenlerin kendilerini yanıltmakta, tayin edici unsurların gözden kaçırılmasında önemli etken olmaktadır. Objektif olgu olduğu için, Türkiye'de emperyalizm konusu üzerinde durulmuş, varlığı gene yazılmış, söylenmiş ve söylenmektedir. Oysa emperyalizme bağımlı duruma nasıl ve hangi etkenler altında gelinmiştir? Hangi ekonomik ve sosyal koşulların ne gibi sınıfsal ilişkilerin ve sürecin sonucudur? Sosyal sınıflar üzerindeki etkilemesi nedir? Sadece günümüzdeki durumu sergilemek yeterlidir. İleriye yönelik ne gibi açılımlar söz konusudur? 166

TKP’nin bağımsızlık konusunda görüşlerinde çelişkili ögelere rastlanmaktadır. Bazen antiemperyalizmin abartıldığı ifade edilmiş kimi zamanlarda                                                                                                                

165 A.e., s.71.

da antiemperyalist simgelerin önemi vurgulanmıştır. Örneğin bu 30 Ağustos Zafer Bayramı’yla ilgili tutumda sergilenmiştir. TKP’ye göre 30 Ağustos’a bir “ordu bayramı” rolü verilmesi yanlıştır. Subayların terfi ettiği, resmi geçitlerin yapıldığı bir günden öte 30 Ağustos emperyalizme karşı zaferin kazanıldığı bir gündür ve tüm halkın bayramı olması gerekir. Çünkü ulusal kurtuluş savaşını, işçisiyle köylüsüyle, yurtsever aydınıyla, asker ve siviliyle bütün halk birlikte yürütmüş ve başarıya ulaştırmıştır. TKP bu dönemki antiemperyalizm politikasında 30 Ağustos imgesinden yararlanmıştır. Ona göre 30 Ağustos’ta orduda terfi listelerinin başında egemen sınıflarla ve emperyalizmle işbirliği yapan subaylar yer alırken bu bayramın gerçek antiemperyalist niteliğine sadık kalan subaylar ordudan uzaklaştırılmaktadır. TKP’ye göre 30 Ağustos’un gerçek anlamıyla kutlanabilmesi için ordunun başına çöreklenen Amerikancı subayların temizlenmesi, Amerikan ve NATO üslerinin kaldırılması, ikili anlaşmaların yırtılması, NATO’daki birliklerimizin geri alınması gerekmektedir.167

TKP başka bir 30 Ağustos’un 54. yıldönümünde bayramı, emperyalistlere karşı kazanılan büyük bir zafer olarak ilan etmiştir. Bu büyük zaferin yıldönümünde dönemin Demirel hükümeti ve işbirlikçi burjuvazi ordudaki yurtseverlere karşı baskı uygulamaktadır.168

2.1.5. İzmir İktisat Kongresi ve Türk Devrimi’nin Üst-Yapısal Ekonomik

Benzer Belgeler