• Sonuç bulunamadı

TÜRK BORÇLAR KANUNU’NUN YÜRÜRLÜĞÜNDEN ÖNCEKİ YARGITAY

Ülkemizde çeşitli dönemlerde yaşanan ekonomik krizler sonrasında bu krizlerden etkilenen sözleşmelerde503

ifa güçlüğü çeken taraf açısından Yargıtay çeşitli esaslar

499 GÜMÜŞ, Kira, s. 75; Ancak Yargıtay, ilk olarak uyarlamayı kiraya veren lehine yapmıştır.

Ülkemizde meydana gelen ekonomik koşulların, gitgide ağırlaşarak, paranın hızla değer yitirmesi karşısında kiraya veren zararına ve hakkaniyete aykırı durumlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Kira sözleşmesi yapılırken öngörülen miktar, aynı dönem için ileriki yıllarda çok düşük bir düzeye gelmiştir. Bunun üzerine Yargıtay da TMK m. 2 uyarınca, kira bedeline müdahale ederek, günün koşullarına uyarlamıştır. Bkz. ZEVKLİLER/GÖKYAYLA, s. 217.

500 Mülga Borçlar Kanunu’nda beklenmeyen hal kuralını düzenleyen herhangi bir genel kural

olmamasına rağmen, eser sözleşmesini düzenleyen hükümler arasında mBK m. 365/f.2’de bu kuraldan bahsedilmiştir. Öğretide de bazı yazarlar bu özel hükmün, diğer sözleşmelerde de kıyasen uygulanabileceğini savunmuşlardır. Bkz. EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 11. Bası, İstanbul 2009; s. 578.

501 Kira sözleşmelerinin uyarlanması açısından istikrarlı bir tutum sergileyen Yargıtay, aynı istikrarı

uyarlanmasına pek de olumlu bakmadığı banka kredi sözleşmelerinde göstermemiştir. Bkz. BAYSAL Başak, Aşırı İfa Güçlüğü, Türk Borçlar Kanunu Sempozyumu, XII Levha, İstanbul 2012 (bundan sonra “BAYSAL, İfa Güçlüğü” şeklinde anılacaktır”, s. 119, dpn. 8.

502 BGB § 313 “Störung der Geschäftsgrundlage” Bkz. BAYSAL, s. 30.

503 Ekonomik krizlerden etkilenerek uyarlanması talep edilen sözleşmeler daha çok kira ve banka

kredi sözleşmeleri olmuştur. Mahkemeler kira sözleşmeleri açısından uyarlama taleplerine olumlu yaklaşırken, banka kredi sözleşmelerine aynı şekilde yaklaşmamışlardır. Zira ekonomik krizin banka kredileri açısından öngörülemez sayılmadığını kabul ederek uyarlama taleplerini reddetmişlerdir. Bkz. BAYSAL, İfa Güçlüğü, s. 119; Ayrıca, Bkz. Yarg. 11. HD 12.12.1994, E. 1994/5786, K. 1994/9585 “Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere göre; "Dövize Endeksli" Yuva Kredisi sözleşmesi tarafların serbest iradeleri ile kurulmuş olup her ay ana paradan ödenen miktar düşüldükten sonra tekrar faiz yürütüldüğüne göre, faize faiz uygulaması olmadığı, BK.nun 83.

kabul etmiştir. Yıllar içerisinde verdiği kararlarında da istikrarlı bir tutum sergileyen Yargıtay bu esasları uygulayarak sözleşmeleri değişen koşullara uyarlamıştır.

Uzun süreli kira sözleşmelerinde, sözleşmenin kurulduğu sırada tarafların içinde bulundukları ekonomik ve sosyal şartların, olağanüstü ve objektif olarak önceden tahmin edilemeyecek derecede değişmesi nedeniyle edimler arasındaki dengenin bozulması halinde Yargıtay504 Türk Medeni Kanunu’nun 1., 2. ve 4. maddeleri uyarınca, işlem temelinin çökmesi505

gerekçesiyle sözleşmenin değişen şartlara uyarlanmasını kabul etmekteydi506

.

1981507 tarihinde ilk defa kiraya veren lehine kira sözleşmesinde yapılan uyarlama, sonradan özellikle uzun süreli kira sözleşmelerinde508

kira bedelinin yabancı para üzerinden kararlaştırılmasının yaygın bir hal alması üzerine kiracı lehine de

maddesine göre yabancı para üzerinden işlem yapılmasının mümkün olduğu, davacının TL’ye uyarlama istediği halde bu husustaki davalı tekliflerini de kabul etmediği, müdahale için asli unsurlar üzerinde anlaşma sağlanmış bir sözleşmenin mevcut olması gerekli olup, yoksa davacının talebi gibi tüm sözleşme hükümlerini ortadan kaldıracak şekilde karar verilemeyeceği, davacının döviz bazındaki sözleşmeye müdahale istemediğine göre şartlarına uyması gerektiği, hakimin sözleşmeye müdahalesi için; "sözleşmenin yapılmasından sonra olağanüstü bir durumun meydana gelmesi, bu durumun önceden tahmin olunamaması veya tahmin olunup da taraflarca göz önüne alınmış olması ve bu durumun edalar arasında hüsnüniyete aykırı fahiş fark meydana getirmesi" şartlarının gerekli olup, Türkiye'deki yıllardır seyreden yüksek enflasyon nazara alındığında dövizdeki artışın olağanüstü bir durum olmadığı gibi, davalı bankanın bir defaya mahsus borç para vermiş olup her seferinde tekrarlanan edim ve karşı edim bulunmadığı, döviz kuru artmakla birlikte konut fiyatlarının da artış gösterdiği bu itibarla davacının fahiş zarar davalının işe fahiş kar ettiğinin söylenemeyeceği her durum değişikliklerinde sözleşmeler müdahalenin belirsizlik yaratacağı gerekçeleri ile davanın reddine karar vermiştir.” www.kazanci.com . Kanaatimizce, Yargıtay’ın vermiş olduğu bu karar yerinde değildir. Zira, özellikle normalin çok üzerinde ani ve uzmanlarca bile öngörülemeyen bir artışın olması halinde, uayarlamanın yapılabilmesi gerekir.

504

YHGK 12.12.1990, E. 1990/3-527, K. 1990/627, “Kira parasına ya da kira parasının belirlenmesine ilişkin olarak kabul edilen özel şartlar, uyuşmazlık halinde yasa gereği uzayan ilk yıl için geçerli olup bunu izleyen yıllara ait kira paraları … hakim tarafından belirlenmelidir” YKD 1991, s. 326;

505 Kavram için bkz. BUCHER, Allgemeiner Teil, s. 396;

TEKİNAY/AKMAN/BORCUOĞLU/ALTOP, s. 1005 vd.; TUNÇOMAĞ Kenan, Borcun İfasında Aşırı Güçlük ve Alman Yargıtayı, MHAD, S.1, 1967, s. 87 vd; YAVUZ/ACAR/ÖZEN, s. 246 vd.

506 ARAL/AYRANCI, s. 253; ZEVKLİLER/GÖKYAYLA, s. 217; ERTÜRK Erkan, Uygulamada Kira

Tespiti ve Uyarlama Davaları, Etki Yayınevi, Ankara 2007, s. 683 vd; CAMCI Ömer, Taşınmaz Kirasında Uyarlama Davaları, Kazancı, İstanbul 1997, s. 31 vd.

507 Yarg. 13. HD 12.02.1981, E. 1981/147, K. 1981/932, “ Ekonomik koşullarda, aşırı enflasyon, para

değerinin büyük ölçüde düşmesi vs. nedenlerle meydana gelen olağanüstü değişiklik ve dolayısıyla güçlükler edimin olduğu gibi yerine getirilmesini borçludan beklenemez duruma getirmişse, doğruluk ve dürüstlük kuralları göz önünde tutularak “işlem temelinin çökmesi ya da sarsılması ilkesi” uyarınca sözleşme yeni durumlara uydurulmalıdır.” YKD, 1982, s. 1561 vd.

508 Kira sözleşmelerinde uyarlama davalarına ilişkin temyiz taleplerini karara bağlayan Yargıtay 13.

Hukuk Dairesi, her yıl için kira bedelinin belirlendiği uzun süreli kira sözleşmelerinde de uyarlamanın yapılabileceğine ilişkin yerleşmiş içtihatta bulunmuştur. Bkz. Yarg. 13. HD 21.11.1991, E. 1991/8374, K. 1991/10619, YKD, 1992, s. 80 vd.; Ayrıca bkz. BURCUOĞLU, Uyarlama, s. 32 vd.

yapılmaya başlanmıştır509. Özellikle Mart-Nisan 1994 tarihinde meydana gelen

ekonomik kriz sonrasında yabancı para değerindeki artışın %250-300’lere ulaşması sonrasında kiracılar da sözleşmeyle kararlaştırılan kira bedelini ödemekte zorlanmışlardır. Bu artış beklenmeyen hal kuralının öngörülmezlik, edimler arasındaki dengenin aşırı ölçüde bozulması, edimi ağırlaşan tarafın kusuru olmayışı vb. gibi koşullarını gerçekleştirmiştir. Bundan sonra da uyarlama kira bedelini ödeyemeyen kiracılar tarafından da açılmaya başlanmıştır510

.

24.10.1994 tarihli kararıyla511

uyarlama konusundaki yerleşmiş görüşlerini geniş bir şekilde açıklayan Yargıtay’ın512, uyarlama konusundaki kıstaslarını anılan kararı

özetleyerek şu şekilde belirtebiliriz.

Sözleşmeye bağlılık ve sözleşme serbestliği ilkeleri513

çerçevesinde sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan ortaya çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir.

Sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk ve dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluştursa da, bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır.

509

BURCUOĞLU, Uyarlama, s. 29, 35 vd; ARAL/AYRANCI, s. 253.

510 Ayrıntılı bilgi için bkz. BURCUOĞLU, Uyarlama, s. 66-37.

511 “Davacı, davalının maliki bulunduğu taşınmazı 05.01.1993 tarihinde aylık net 3000 Amerikan

Dolarına kiraladığını, kira parasının sözleşmenin kurulduğu tarihte Türk Parası karşılığının 26.106.000 TL iken, yaşanan ekonomik kriz ve alınan devalüasyon kararıyla Dolar’ın 40.000 TL’sına kadar yükseldiğini, o nedenle 120.000.000 TL kira parası ödemek zorunda kaldığından, sözleşmenin ifasının çekilmez ve katlanılmaz hale geldiğini, işlem temelinin çöktüğünü öne sürerek, sözleşmenin yeni hal ve koşullara uyarlanmasını istemiştir. …”, Yarg. 13. HD 24.10.1994, E. 1994/6791, K. 1994/9014, YKD, 1994, S. 12, s. 1939 vd., Ayrıca, karar metni ve değerlendirme için bkz. ARAL/AYRANCI, s. 254 vd.

512 Yargıtay son yıllarda vermiş olduğu kararlarıyla işlem temelinin çökmesi teorisinin uygulama

alanını genişleterek, sadece borçlar hukukuna ilişkin sözleşmelerde değil, nafaka veya mal ayrılığı rejiminde boşanmadan sonra hesaplanacak katkı payına ilişkin aile hukuku işlemlerinde de bu teoriyi uygulamıştır, BAYSAL, İfa Güçlüğü, s. 121; Ayrıca ayrıntılı bilgi için bkz. OKTAY-ÖZDEMİR Saibe, Mal Ayrılığı Rejiminde Eşlerin Mali Yükümlülükleri ve Evlilik Sona Erdikten Sonra Diğer Eşin Malvarlığından Bulunan Katkıların İadesi, Prof. Dr. Ergon A. ÇETİNGİL ve Prof. Dr. Rayegan KENDER’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı, İstanbul 2007, s. 980-993.

513 Ayrıntılı bilgi için bkz. ARAT Ayşe, Sözleşmenin Değişen Şartlara Uyarlanması, Seçkin, Ankara

Kira sözleşmesi yapıldığı sırada karşılıklı edimler arasındaki denge, sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle taraflardan biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulursa, sözleşme adaleti ile sözleşmeye bağlılık ilkeleri arasında bir çelişki meydana gelir. Bundan sonra sözleşmeye sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edeceği için bu çelişki sözleşmenin değişen şartlara uydurulması ilkesi ile giderilmelidir. Tarafları sözleşme yapmaya iten sebepler daha sonradan, önemli surette, çarpıcı, adaletsizliğe yol açan olayların gerçekleşmesi ile değişirse, tarafları artık o akitle bağlı tutmak Türk Medeni Kanunu’nun 2’nci maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Bu çerçevede işlem temelini514 altüst ederek çökertecek edimin ifası ekonomik bir yıkım olacak nitelikte fahiş bir durumun meydana gelmesine sebep olacaksa, çıkar dengesi aleyhine bozulan borçlu Türk Medeni Kanunu’nun 2’nci maddesinin birinci fıkrasından kaynaklanan sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması ilkesi uyarınca, hakimden sözleşmenin edimler arasında bozulan dengesini, dürüstlük ve hakkaniyete uygun bir duruma getirilmesini isteme hakkına sahip olur.

Yargıtay515, uyarlamanın yapılabilmesi için, olumsuz koşul olarak, beklenmeyen

halin koşullarından, sözleşmede değişen hal ve şartlara ilişkin bir kaydın bulunmaması şartını aramaktaydı. Taraflar, kira sözleşmesinde, sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde, uyarlamanın şartlarını hafifletebilecekleri gibi uyarlama imkanını sınırlayabilirler ya da tamamen ortadan kaldırabilirler516

. Bu çerçevede, uyarlama yapılabilmesi için, tarafların, sözleşmede uyarlama yapılamayacağını

514 YHGH 15.10.2003, E. 2003/13-599, K. 2003/599, “karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki

dengenin olağanüstü değişmeler yüzünden alt üst olması, borcun ifasını güçlendirmesi durumunda “İŞLEM TEMELİNİN ÇÖKMESİ” gündeme gelir. İşte bu bağlamda hakim, somut olayın verilerine göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yararına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verilebilir ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar”, BAYSAL, İfa Güçlüğü, s. 117-118, dpn.7.

515 Bkz. Yarg. 3. HD 30.05.2012, E. 2012/8973, K. 2012/13817, “Sözleşmenin yeni durumlara

uyarlanması yapılırken önce sözleşmede, daha sonra kanunda bu hususta intibak hükümlerinin bulunup bulunmamasına bakılır. Sözleşmede ve kanunda hüküm bulunmadığı takdirde sözleşmenin değişen hal ve şartlara uydurulmasının gerekip gerekmeyeceği incelenir.” YKD, C. 38, S. 10, Ekim 2012, s. 1893; Yarg. 19.11.1991, E. 1991/7015, K. 1991/10562, BURCUOĞLU, Uyarlama, s. 32; 13. HD 13.10.1997, E. 1997/7416, K. 1997/7969; YHGK 07.05.2003, E. 2003/13-332, K. 2003/340; YHGH 15.10.2003, E. 2003/13-599, K. 2003/599, anılan kararların en önemli özelliklerinden biri de beklenmeyen hal kuralının olumsuz koşulları arasında belirtilen, sözleşmede uyarlama koşulunun bulunmayışı olgusuna ilişkin olarak, sözleşmede böyle bir kuralın bulunması halinde dahi, anılan kuralın TMK m. 2 çerçevesinde hakkın kötüye kullanılması oluşturabileceğinin vurgulanmış olmasıdır.

kararlaştırmamış olması gerekeceği izlenimi uyanmaktadır. Ancak, tarafların, hiç beklemedikleri, öngöremedikleri, akıllarının ucundan bile geçiremedikleri olağanüstü durumlar için, önceden sözleşmeye bir kayıt koymaları ya da tamamen uyarlama imkanını ortadan kaldırmaları çok rastlanılabilecek bir durum değildir517. Zira, olağan üstü durumu tarafların önceden düşünmesi ve ona göre bir hüküm koymaları, uyarlama yapılabilmesi için öngörülemezlik kuralına aykırıdır. Dolayısıyla böyle bir durumda, tarafların olağanüstü durumu önceden öngörebildikleri kabul edilir ve zaten uyarlama yapılamaz. Her koşulda uyarlama yapılamaması kaydı ise, Türk Medeni Kanunu’nun 2’nci maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılmasını oluşturur ve anılan hükme rağmen uyarlama yapılabilmelidir518

.

Kira bedelinin uyarlanması daima yardımcı bir çözüm olarak düşünülmelidir519. Zira sözleşmeye bağlılık ve saygı esastır. Sözleşmede belirtilen özel hükümler yorumlanarak tarafların sağladığı haklar ve yararlar değerlendirilmelidir. Ekonomik değişikliklerin (enflasyon, devalüasyon) etkileri kiralananın nitelikleri gibi, tüm objektif ve sübjektif hal ve koşullar değerlendirilmeli ve uyarlama yapılması gerekliliğine inanılırsa sözleşmedeki intibak boşluğu hak ve nesafet, doğruluk ve dürüstlük kuralları ışığında (TMK m. 4, 2/f.1) kanun boşluğunda olduğu gibi Türk Medeni Kanunu’nun 1’inci maddesindeki yetki kullanılarak doğrudan kendisinin yaratıp takdir ettiği bir kuralla hakim tarafından doldurulmalıdır520.”

517

Sözleşmeye konulacak genel bir ifade ile “enflasyon % 1000 dahi olsa” ya da “dolar kuru on kat dahi artsa” kayıtları konulsa bile, bu tür kayıtların uyarlamayı engellemeyeceği yönünde bkz. BURCUOĞLU, Uyarlama, s. 12.

518 Aynı doğrultuda bkz. BURCUOĞLU, Uyarlama, s. 12; GÜMÜŞ, Kira, s. 80; BAYSAL, s. 197;

YHGK 15.10.2003, E. 2003/15-599, K. 2003/599, “…sözleşmede olumlu ve olumsuz intibak kaydı bulunmakla beraber, bu kayda dayanılarak sözleşmenin kayıtla birlikte aynen uygulanmasını talep etmek MK. md. 2/2 hükmü anlamında hakkın kötüye kullanılması manasına gelebilir. Böyle bir durumda sözleşmedeki intibak kaydına rağmen edimler arasında aşırı bir nispetsizlik çıkmışsa uyarlama yine yapılmalıdır.” www.kazanci.com

519 YHGK 07.05.2003, E. 2003/13-332, K. 2003/340, “… Sözleşmeye müdahale müessesesi, istisnai,

tali, (ikici derecede) yardımcı niteliktedir.” YKD, C.29, S. 10, s. 1495; “Uyarlama daima yardımcı ve tali bir çözüm yoludur” ERTÜRK, s. 688.

520520

Her ne kadar kira bedeli, işlem temelinin çökmesi nedeniyle yeniden hakim tarafından belirlenebilse de uyarlama davalarında kira tespit davalarında uygulanan yöntem uyarınca kira bedelinin belirlenmesi yoluna gidilemez. Bkz. Yarg. “13. HD 27.05.1991, E. 1991/3368, K. 1991/6052, UYGUR, C.IV, s. 696-697; Hiçbir zaman taşınmazın dava konusu yapıldığı tarihte , boş olarak yeniden kiraya verilmesi durumunda getireceği kira bedeline ulaşamaz. Aynı zamanda, kira tespit davası gibi, sadece emsal rayiçler nazara alınarak belirlenemez, Yarg. 13. HD 03.12.1991, E. 1991/7018, K. 1991/11021, UYGUR, C.IV, s. 703.

Yargıtay, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce, sözleşmenin değişen koşullara göre uyarlanmasına ilişkin olarak herhangi bir kanun hükmü olmadığı için Türk Medeni Kanunu’nun 1’inci maddesi uyarınca, bu boşluğun doldurulmasına ilişkin kararlar vermiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğü ile ifa güçlüğü içerisinde bulunan borçlunun talebi üzerine gerekli şartların tamamlanmasıyla sözleşme Türk Borçlar Kanunu’nun 138’inci maddesi çerçevesinde değişen koşullara uyarlanabilecektir.

III. TBK M. 138 UYARINCA İFA GÜÇLÜĞÜ NEDENİYLE KİRA