• Sonuç bulunamadı

Sosyal Öğrenme YaklaĢımı Kuramı ve Güdülenme

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2. Temel gereksinimler a Güvenlik duygusu

2.3.1.4. Sosyal Öğrenme YaklaĢımı Kuramı ve Güdülenme

Bu yaklaĢım, davranıĢçı ve biliĢsel yaklaĢımların özelliklerini içermekle birlikte, yeni boyutlar da ekler. Sosyal öğrenme kuramına göre, sadece dıĢsal uyarıcılardan etkilenmediğimiz gibi, yalnızca içsel etkilerle de yönlendirilmeliyiz. Çevresel değiĢkenler ve biliĢsel özellikler kadar, öz-yeterlik, bağımlılık, saldırganlık gibi kiĢisel

özellikler de bireyin davranıĢını etkiler. DavranıĢlar; çevresel değiĢkenler, biliĢsel özellikler ve kiĢisel özelliklerin etkileĢimi sonucunda ortaya çıkar (Yılmaz, 2010: 198).

“Sosyal öğrenme kuramında öğrenme ile performans birbirinden ayrılmakta ve öğrenme performanstan önce oluĢmaktadır. Güdülenme süreci öğrenilenleri performansa dönüĢtürmeyi sağlayan bir süreçtir” (Çakır, 2009: 334).

Sosyal öğrenme yaklaĢımı kuramı aynı zamanda bir beklenti-değer kuramıdır ve Açıkgöz (2003: 227)‟e göre; “Beklenti-Değer kuramlarına göre hangi davranıĢların gösterileceğini beklenti ve değer olmak üzere iki etken belirlemektedir. Beklenti, o davranıĢın amaca ulaĢtırma olasılığı; değer ise, o amacın önem derecesidir.”

Sosyal öğrenme yaklaĢımına göre güdülenmeyi etkileyen üç ana etken vardır: 1. Bireyin amacına ulaĢma beklentisi

2. Amacın birey için değeri ve

3. Bireyin yapılacak iĢe yönelik tepkisidir.

Birey ilk iki maddeye olumlu cevaplar veriyorsa, kendine yeterlik duygusu geliĢtirecektir (Öncü, 2005: 172).

Kızıltepe (2004:177), “bu görüĢe göre güdüler kiĢilerin kafasının içinden geçenlerle (düĢünceleri, planları, inançları ya da yetenekleri) dıĢ dünyada olup bitenlerin (ödüller) sonucu olarak ortaya çıkmaktadır” der ve Ģu denklemle izah eder: Beklentiler X Değer. Buna göre, insanlar eğer baĢarılı olabileceklerine inanıyorlarsa ve eğer varmak istedikleri hedef veya amaçları değerliyse, o zaman heveslenip, çok çalıĢırlar ve gayret ederler. Ayrıca Kızıltepe burada, hâkim iki olgunun varlığından da söz eder. Bunlar: Hedefe ulaĢabilme olasılığı ve o hedefin kiĢi için neler ifade ettiği. KiĢi kendi kendine Ģu soruları sorar: „Gayret edersem/ çabalarsam baĢarılı olabilir miyim?‟ Ve „BaĢardığım takdirde, sonuç benim için değerli mi?‟ ya da „BaĢardıktan sonraki ödül yeterli mi?‟

Açıkgöz (2003:231)‟e göre de; sosyal öğrenme kuramcısı Bandura, güdünün iki ana kaynağını, davranıĢların sonuçlarını yordama ve amaçların saptanması Ģeklinde belirtir. BaĢarabilecek miyim sorusunun yanıtlanmasında öz- yeterlilik önemli bir rol

oynar. Öz-yeterlilik, insanların önceden saptanmıĢ edim düzeyine ulaĢabilmesi için gerekli eylemleri örgütleme ve yürütme yeterlilikleri ile ilgili yargılarıdır.

Sosyal öğrenme kuramının temsilcisi A.Bandura‟ya göre, bireyin belli bir iĢi yerine getirme, bir iĢi baĢarma konusunda sahip olduğu becerilerinin, niteliklerinin o iĢi yapmaya, baĢarmaya yeter düzeyde olup olmadığına dair inançları, bireyin o iĢi baĢarmaya güdülenmesini etkiler. Bandura öz-yeterlik kavramını “bireyin olması muhtemel durumlarla baĢ etmek amacıyla gerekli davranıĢlarını düzenleme ve onları sergileme becerilerine sahip olma inancı” Ģeklinde tanımlamaktadır (Duy, 2009: 485).

“Öz-yeterlilik duygusu insanların kendi baĢarılarından etkilenir. BaĢarı öz- yeterliliği artırırken baĢarısızlık azaltır. Ancak bir kez güçlü bir öz-yeterlilik duygusu oluĢmuĢsa baĢarısızlıktan kolay kolay etkilenilmez” (Açıkgöz,2003:231).

KılbaĢ (2010: 326)‟ın belirttiğine göre; Albert Bandura tarafından geliĢtirilen ve çağdaĢ iĢ güdülenmesi kuramı olarak kabul edilen toplumsal öğrenme kuramı; kiĢilerin, baĢka insanların davranıĢlarını gözlemleyerek ve örnek almak suretiyle, baĢarımının ve eylemlerinin nasıl olacağına iliĢkin yeterli bilgi elde ederler. Toplumsal öğrenme kuramı; model davranıĢın eğitilenin ilgi ve dikkatini çekecek nitelikte olması ve örnek alınacak davranıĢ için, bazı güdülerin iĢe koĢulmasıdır. Bandura, edimsel ve klasik koĢullanmanın, öğrenmeyi sınırlandırdığını belirterek, diğer insanların davranıĢlarını izleyerek ve gözlemleyerek öğrenmenin gerçekleĢtiğini vurgulamıĢtır.

Bandura‟nın ikinci güdü kaynağı amaçların saptanması ya da hedefin kiĢi için neler ifade ettiği idi. Açıkgöz (2003:231), bireyin o amaçlara ulaĢana kadar çabalarını sürdüreceğini ve bu amaçlara ulaĢtıktan sonra da yeni amaçlar saptanarak standartların yükseltileceğini; amaçların da genellikle orta güçlük düzeyinde olduğunu, yani ne ulaĢılamayacak kadar zor, ne de kolaylıkla ulaĢılacak kadar kolay olduğunu belirtir. Duy (2009: 485)‟a göre, amaca ulaĢıldığında yaĢanılan öz-doyum içsel bir ödül niteliğindedir ve çaba ve baĢarı üzerinde sözel övgü veya notlar gibi dıĢsal ödüllerden çok daha etkilidir.

Öz-yeterlik algısı bireyin yapmıĢ olduğu seçimleri etkiler; bireyler kendilerini rahat ve yeterli gördükleri durumları, görevleri seçerler. Ayrıca, bireyin yapmayı seçtiği Ģeyde baĢarılı olmak için ne kadar çaba göstermesi gerektiğini ve ne kadar kararlılık göstereceğini belirler. Öz-yeterlik algısı yüksek olan bireyler güçlükle karĢılaĢtıklarında daha fazla çaba gösterirler, çözüm için alternatif arayıĢına girerler ve daha kararlı davranırlar. Öz-yeterlik algısı düĢük olan bireyler ise güçlükle karĢılaĢtıklarında çabuk pes ederler. Yapılan araĢtırmalar, sahip olunan öz-yeterlik düzeyi ile farklı konulardaki akademik baĢarı arasında .49 ile .70 gibi orta ve yüksek düzeyde olumlu bir iliĢkinin varlığını ortaya koymaktadır. Yani, bir alana dair öz-yeterlik düzeyi arttıkça, o alanda yüksek performans ortaya koyma olasılığı artmaktadır. (…) Bandura yeterlik beklentileri ile sonuç beklentileri arasında ayrım yapmaktadır. Yeterlik beklentileri öğrencinin baĢarıya götürücü davranıĢları, gereklilikleri yapma yeterliğine olan inancını ifade eder. Sonuç beklentileri ise belli davranıĢların belli, istendik sonuçlara neden olacağına dair inançları ifade eder (Duy, 2009: 485- 486).

“Bandura‟nın kuramını sınıfta uygulamak isteyen öğretmenler öğrencilerinin kendilerine çalıĢarak ulaĢabilecekleri amaçlar saptamalarına yardım etmelidir. UlaĢılamayacak kadar zor olan amaçlar yılgınlığa, dolayısıyla güdüsüzlüğe yol açacaktır” (Açıkgöz, 2003:232).

Güdülenme süreci öğrenilenleri performansa dönüĢtürmeyi sağlayan bir süreçtir. Sosyal biliĢsel kuramda pekiĢtirmenin iki önemli iĢlevi vardır. PekiĢtirmenin birinci iĢlevi, gözleyenlerde, modelin pekiĢtirilen davranıĢı gibi davrandıkları takdirde onların da pekiĢtirileceklerine iliĢkin bir beklenti yaratmasıdır. Ġkinci iĢlev ise, öğrenmenin performansa dönüĢtürülmesinde harekete geçirici rolü oynamasıdır. Bir baĢka deyiĢle, öğrenilen Ģeylerin kullanılması için bireyi güdülemesidir. Bandura‟ya göre örenmenin oluĢması ya da doğrudan yaĢantı kazanılması için pekiĢtirilmeye ihtiyaç yoktur. Birey sadece modelin ya da baĢkalarının davranıĢının sonuçlarını gözleyerek de öğrenebilir. Dolaylı pekiĢtirme ve dolaylı ceza, doğrudan pekiĢtirme ve doğrudan ceza kadar etkilidir. birey hem kendi hem de baĢkalarının davranıĢlarının sonuçlarını gözleyerek bilgilenir ve bu bilgiyi gelecekte pekiĢtireç elde etmek ya da cezadan kaçınmak için kullanır (Çakır, 2009: 330).

Rotter tarafından geliĢtirilmiĢ olan sosyal öğrenme kuramı ise, bireylerin çeĢitli davranıĢ olasılıkları ile karĢılaĢınca yaptıkları seçimle ilgilidir. Rotter‟in kuramı a. DavranıĢ potansiyeli, b. beklenti, c. pekiĢtireç değeri ve d. psikolojik durum olmak üzere dört ana kavram üzerine oturmaktadır. DavranıĢ potansiyeli, bir davranıĢın –gözlenebilir ya da düĢünme, planlama gibi gözlenemeyen etkinlikleri de kapsar- gösterilme olasılığıdır. Beklenti, belli bir davranıĢın sonunda amaca ulaĢma olasılığı olarak ele alınmaktadır. PekiĢtireç değeri, bir pekiĢtirecin diğerine tercih edilme derecesidir. Psikolojik durumsa, temelinde insanın davranıĢlarının içinde bulunduğu durumdan etkilendiği düĢüncesi yatmaktadır. Bu dört kavram birbiriyle etkileĢim halindedir. Örneğin, çok değerli bir amacın gerçekleĢmesine iliĢkin beklentiler düĢükse - yüksek puanla öğrenci alan bölümde de okumayı çok isteyen ancak o puanı alamayacağını düĢünen bir öğrencinin durumunda olduğu gibi- problemler baĢ gösterir (Açıkgöz, 2003:230). Bu dört ana kuram dıĢında ortaya atılmıĢ baĢka kuramlara da rastlanmaktadır. Bunlara kısaca değinilecektir:

Benzer Belgeler