• Sonuç bulunamadı

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

4. Öğretmen Tutumları Yaratıcı öğretmen, yaratıcı davranıĢların ortaya çıkması için gerekli ortamları hazırlayarak, öğrencilerin karĢılaĢtıkları sorunlar

2.3. MOTĠVASYON (GÜDÜLENME)

“Güdülenme, Ġngilizce ve Fransızca „motive‟ kelimesinden türetilmiĢtir. Motive kelimesi Türkçede güdü, saik veya harekete geçirici güç anlamına gelmektedir” (Öncü, 2005: 168).

Motiv yani güdü, bireyi bir amaca ulaĢmak için davranmaya iten, harekete geçiren, bireyin davranıĢını güçlendiren, etkinleĢtiren, yönelten bir iç güçtür. Motive etme (güdüleme), bir veya birden çok insanı, belirli bir yöne (gaye veya amaca) doğru devamlı Ģekilde harekete geçirmek için yapılan çabaların toplamıdır (Yılmaz, 2010: 196).

BinbaĢıoğlu (1995: 77) da güdü kavramını Ģöyle açıklar: KiĢiyi bir iĢ yapmaya, bir harekete, kısaca davranıĢa yönelten; iradeli, yani uslamlama (muhakeme) ile elde edilen itici kuvvet ya da güç demektir. Buna davranıĢlarımızın nedeni de diyebiliriz. KiĢinin kendisine seçtiği amaç, zihinsel etkinlikler sonucunda, onda bir „güdü‟ oluĢturur.

“Güdü, iradeniz doğrultusunda sizi bir tür eyleme götüren ve içinizden gelen bir ihtiyaç ya da tutkudur. ġuurlu, yarı Ģuurlu ve hatta Ģuursuz bir Ģekilde olabilir” diyen Adair (2003: 13)‟e göre; “eylem için güdüler gereklidir fakat tek baĢına güdü, eylemin gerçekleĢmesi için yeterli olmaz. Bir eylemin yapılabilmesi için bir karar verilmeli veya irade kullanılmalıdır. Yaygın bir deyiĢ vardır: Bir insanın eylemlerine bakarak güdüleri hakkında fikir sahibi olabilirsiniz” (s. 19).

Güdüleri, içgüdülerle karıĢtırmamak gerekir. Ġçgüdü, doğuĢtan getirdiğimiz ve öğrenme ile yani sonradan değiĢtiremediğimiz belirli davranıĢlardır. KuĢların yuva yapması, örümceğin ağını örmesi, arının bal yapması, yeni doğan çocuğun meme emmesi gibi. Ġçgüdülerin öğrenme ile ilgisi yoktur. Ġnsan gibi yüksel dereceli hayvanlarda, bunun yerine, „uslamlama‟ yeteneği geliĢmiĢtir. Ġnsanlar davranıĢlarını düĢünerek, uslamlama yaparak (akıl yürüterek) yaparlar (BinbaĢıoğlu,1995: 294).

ÖğrenilmemiĢ olmaları bakımından içgüdüsel davranıĢlar öğrenmenin dıĢında tutulurlar. Ġçgüdüsel davranıĢ yapısı değiĢmeye açık değildir ve türün bir üyesinden

diğerine farklılık göstermez. Ġçgüdüler, insanlara oranlara hayvanlarda daha kolay gözlenebilir. Ġnsanlarda ise içgüdüsel diye kabul edilen itkiler bu değiĢmezlik açısından tartıĢılmalıdır; çünkü bireyden bireye büyük yoğunluk ve nitelik farklılıkları gözlenebilmektedir. Kültürün ve sosyalleĢmenin insanlardaki bu tür davranıĢ yapılarını büyük ölçüde Ģekillendirebildiği görülebilmektedir (Çırak, 2009: 235).

Eksikliğin duyulmasına ihtiyaç; bu eksikliği gidermek için organizmada beliren güce dürtü (drive), organizmanın ihtiyacı gidermek için belli bir yönde etkinlik göstermesi eğilimine de güdü (motiv) denir. Genellikle ihtiyaç, dürtü, içgüdü, güdü gibi kavramların birbiri yerine kullanılarak karıĢıklığa neden olur. Ġçgüdü deneysel olarak kanıtlanamayan bir kavram olup, organizmanın doğuĢtan getirdiği biyolojik ön yatkınlıkları tanımlayan bir kavramdır. Organizmanın herhangi bir ihtiyacı karĢılamaya yönelik davranımda bulunma eğilimi, içgüdüden farklı olarak somut bir Ģekilde gözlenebilir ve ölçülebilir. Ġhtiyaç giderildiğinde güdü azalır ya da ortadan kalkar. Charles Darwin'in hayvan davranıĢları için kullandığı içgüdü terimi daha sonraları Sigmund Freud'un Almanca "trieb" sözcüğünü diğer dillere çevirirken dürtü (drive) ve içgüdü (instinct) kavramlarıyla beraber kullanması bu kavram kargaĢasını daha da arttırmıĢtır (ErcoĢkun ve Nalçacı, 2005: 356- 357).

Dürtü kavramı için Çırak (2009: 227), “açlık, susuzluk, cinsellik, uyku gibi fizyolojik kökenli güdüler” tanımını yapar. Ülgen (1997: 62), enerjinin kaynağının dürtü olduğunu; güdülerin, hedeflerin ve davranıĢların yönünün belirleyicileri olduğunu belirtir.

“Eğer organizma faaliyeti, yiyeceğe doğru yönelirse burada açlık motivi bulunduğunu, suya doğru yöneliyorsa susuzluk motivi, lüks tüketime yöneliyorsa lüks motivi bulunduğunu anlarız” (Ġnceoğlu, 1985: 2).

Motivlerin (güdülerin) dört farklı iĢlevi vardır:

1. DavranıĢları baĢlatma

2. DavranıĢların Ģiddet ve enerji düzeyini tayin etme 3. DavranıĢlara yön verme

Bireyin susuzluk ihtiyacını gidermek için bir Ģeyler içmesinin, sıkıntıdan kurtulmak için çeĢitli iĢlerle uğraĢmasının güdüsel davranıĢlar olarak belirtildiğini söyleyen Öncü (2005: 168); güdülerin yön, Ģiddet ve süre olmak üzere üç boyutu olduğunu, örneğin, arkadaĢları spor yapmaya giden bir öğrencinin evde kalıp ders çalıĢması, baĢarı güdüsünün yönü ile ilgili olduğunu ifade eder ve “arkadaĢlarından daha çok çalıĢan çocuğun çabası baĢarı güdüsünün Ģiddeti ile sınavda baĢarısız olmasına rağmen dersi bırakmayıp devam etmesi de güdünün sürekliliğini ifade etmektedir” der.

Güdüler bir kez ortaya çıkıp doyuruldukları zaman tamamen ortadan kalkmazlar, bir süre sonra yeniden ortaya çıkarlar. Buna güdülerin döngüsel olma özellikleri denir. Buna göre, güdü döngüsü, 1. Ġhtiyacın hissedilmesi, 2.Ġhtiyacı gidermeye yönelik davranıĢ, 3. Ġhtiyacın giderilmesidir. Birinci aĢamada organizma bir eksiklik hisseder ve bunu ihtiyaç halinde yaĢar. Bu ihtiyaç onu harekete geçirir ve organizma ihtiyacı, dolayısıyla eksikliği gidermek üzere bir davranıĢta bulunur. Bu davranıĢ, eksikliği ve ihtiyacı giderirse rahatlama evresine girilir. Ancak bu rahatlama evresi son evre değildir, çünkü ihtiyacın yeniden hissedilmesine kadar sürer (Bacanlı, 2004: 204).

Weiner, önceki güdü araĢtırmacılarının „güdünün daha çok bir davranıĢı baĢlatma‟ anlamını, çağdaĢ güdü araĢtırmacılarının ise daha çok „seçme ve organizmanın yüklendiği etkinlikler‟ anlamını vurguladığını belirtmektedir. Weiner‟a göre güdünün baĢlıca göstergeleri Ģunlardır:

Seçme: Bireyin ne yapmakta olduğu (neyi seçtiği)

Beklememe: Fırsat verilince bireyin o davranıĢı seçmeden önceki bekleme süresi, tereddüt etmeden seçim yapması

Yoğunluk: Bireyin o davranıĢ üzerinde ne kadar sıkı çalıĢıyor olduğu. Kararlılık/Azim: O etkinlikte geçirilen sürenin uzunluğu.

Duygu: O etkinlikten önce ve sonra hissedilenler.

Güdünün göstergesi diyebileceğimiz bu davranıĢların altında baĢka nedenler de bulunabilir. Örneğin boĢ zamanında evde TV seyretmeyi tercih ettiği için değil parasızlık çektiği için yapmıĢ olabilir. Güdülerin de temelinde gereksinimler, amaçlar, ilgiler, değerler, alıĢkanlıklar, tutumlar, güdüleyiciler, beklentiler vb. bulunmaktadır (Açıkgöz,2003: 206).

Ġnceoğlu (1985: 5-6) da güdü ile ilgili olarak, “bireyin algıları, düĢünceleri, duyguları eski alıĢkanlıklarının harekete geçmesi, yeni alıĢkanlıklar kazanması gibi tüm faaliyetleri, daima onu iten kuvvetlerle (istekler) amaçlarının etkisindedir” der ve ergenlik döneminde vücutta meydana gelen fiziksel, hormonal değiĢiklikler ile ayrıca, insanın yaĢadığı süreçte çevreyle iliĢkisi ve yaĢantısına bağlı olarak alıĢkanlıklar edinmesi, onda yeni istek ve amaçların ortaya çıkmasına neden olacağını belirtir. Bununla beraber, bireyin isteklerinin, motivasyonlarının kendileri için kabul ettikleri umma veya beklenti düzeyleriyle yakından ilgili olduğunu savunur ve bireylerin beklenti düzeylerine ulaĢmaları ile bu düzeylerde yükselmeler olacağını, tersi halde düĢmeler meydana geleceğini ifade eder. Örneğin belirli yarıĢmalara girip kazanan birey daha büyük yarıĢmalar için kendisini aday görür ve bunun için istek duyar, yani, bu yönde motive olur. Aynı zamanda Ġnceoğlu (1985:2) “motivler doğrudan doğruya idare ve kontrol edilemezler” derken, “motivler gözlenebilen davranıĢlardan anlaĢılır veya genel davranıĢa dayanarak sonuca varılır” ifadesini kullanır. Ona göre; biz motivleri doğrudan doğruya gözlemleyemeyiz. Fizikçinin çekim kuvvetini gözlemleyemediği gibi. Biz de davranıĢ çeĢitlerini gözlemleriz. Hepsinde ortak olan Ģudur: DavranıĢı dıĢtan ve organizmadan gelen uyarıcılar idare, kontrol eder. Bu kontrolleri belirtmek için güdülenme (motivasyon) sözcüğünü kullanırız.

(…) güdünün bizi devamlı hareket halinde olmaya iten, bizim çeĢitli iĢler yapmamıza vesile olan bir güç diye adlandırılması doğaldır. Murray, baĢarı güdüsünü bir etkinliği en iyi bir Ģekilde becermek için verilen kiĢisel bir mücadele olduğunu söylerken; Rogers, güdünün kiĢinin daha iyi iĢlev yapmak için içinde olan gereksinim yüzünden meydana çıktığını ileri sürmüĢtür. Freud insan davranıĢının kiĢinin içten gelen güçlerden oluĢup, psiĢik enerjiyi yansıttığına; buna mukabil Skinner güdünün içsel kuvvetlerle değil de tamamıyla davranıĢsal olarak vücut bulduğuna iĢaret etmiĢtir. Atkinson ve Raynor güdünün kaybetmeyi ya da baĢarısızlığa düĢmeyi engelleyen gereksiniminden doğduğuna; Piaget de kiĢinin dünyayı anlamak veya ona anlam vermek ile edinilen bilgilerin daha evvelki bilgilerle kaynaĢtırma, dengeleme çabası için yapılan bir gayret sonucu ortaya çıktığına dikkat çekmiĢtir. Mc Clelland güdünün baĢarı ile ilintili olduğuna, Maslow ise kendi kuramında bahsettiği gibi sekiz gereksinimle tetiklenen bir güç olduğunu varsaymıĢtır. Demek oluyor ki, yukarıda da adı geçen çok çeĢitli kuramların da bahsettiği gibi güdü, insan davranıĢının çoğunun altında yatan kuvvetli bir güçtür (Kızıltepe, 2004: 171).

Literatürde farklı güdü sınıflandırılmasından söz edildiğine rastlıyoruz. ÇeĢitli sınıflamalarına gidilen güdüleri, Açıkgöz (2003:208); birincil ve ikincil olarak ayırır. Ona göre; birincil güdüler (dürtüler) evrenseldir, yani bütün canlılarda gözlenebilir. Açlık, susuzluk, cinsel istek ve desteksiz kalma korkusu gibi. Ġkincil güdüler ise

psikolojik ve sosyal temellidir. Bundan dolayı ikincil güdülere „sosyal güdüler‟ de denmektedir. Bu güdülerin öğrenilmiĢ yanları vardır. BaĢarı güdüsünde olduğu gibi. Bireyi eylemde bulunmaya iten güdüleri, Duy (2009:475)‟da birincil ve ikincil olarak ikiye ayırır. Birincil güdüler için benzer bir tanım yaparken ikincil güdüler için ek olarak “her zaman olmasa da, dolaylı olarak birincil güdülere hizmet ederler. Ġkincil bir güdü olan para çoğu zaman açlık güdüsüne hizmet eder” açıklamasında bulunur. Ġnceoğlu (1985: 38)‟da, güdüleri biyolojik ve sosyojenik olarak ikiye ayırır. Ona göre; biyolojik güdüler (motivler); -birincil güdüler gibi- açlık, susuzluk gibi bütün insanlarda ortaktır. Ancak bunların tatmin Ģekilleri toplumlara, kültüre, çevrelere göre değiĢir. Sosyojenik motivler ise; toplumdan gelir. Bunların bir kısmı toplu halde yaĢama gibi bütün insanlarda ortaktır. Ayrıca yine Ġnceoğlu (1985: 3)‟na göre; psikolojide, genellikle güdüler, Biyolojik güdüler ve Psikojenik güdüler olarak iki gruba ayrılır. Biyolojik güdüler, açlık, susuzluk gibi fiziksel ihtiyaçlardan, bu ihtiyaçların yarattığı gerilimlerden kaynaklanırlar. Psikojenik güdüler ise, ruhsal gerilim durumlarından kaynaklanırlar.

“Güdüler sürekliliklerine göre de durumluk ve sürekli olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Durumluk güdü belli bir durumun etkisiyle ortaya çıkar ve geçicidir. Sürekli güdü ise daha kalıcıdır” (Açıkgöz, 2003: 208).

“Güdüsel davranıĢların bir kısmının fizyolojik ihtiyaçlardan kaynaklandığı, bir kısmının da sosyal iliĢkiler içinde öğrenildiği kabul edilmektedir. Örneğin, belli bir derste baĢarılı olma isteği para ve toplumsal statü kazanma istekleri fizyolojik değil, öğrenme sonucu kazanılan güdülerdir” (Öncü, 2005: 168).

Motivasyon (güdülenme) kavramına gelirsek; Fidan (1986:128), “güdülenme, belli amaçlara ulaĢmak için bir güç kazanma halidir” diye ifade eder. Duy (2009:474) ise güdü ve güdülenme ile ilgili olarak Ģunları söyler: Güdü, insanı eylemde bulunmaya iten içsel güç, uyaran; güdülenme kavramı ise, organizmayı eyleme iten ve eylemi yönlendiren içsel uyarım durumu, kiĢinin enerjisini belli bir hedefe yönlendiren davranıĢları için gösterilen bilinçli veya bilinçsiz gerekçeler olarak tanımlanmaktadır.

Öncü (2005:168), “motive (güdü) temel kavramından türetilen motivasyon (güdüleme), davranıĢı hedefe doğru yönlendiren ve faaliyete geçiren bir güçtür; istek ve

arzuları, ihtiyaçları, dürtüleri ve ilgileri kapsayan genel bir kavramdır” der ve ihtiyaç kavramını da, “organizmanın yaĢamını sürdürebilmesi için gerekli olan su ve Ģekerden ya da uyku gibi bir durumdan mahrum bırakılması” olarak tanımlar.

Ülgen (1997: 57) de; “genel anlamda ihtiyaç organizmada gerginliğe neden olan, güdülenmeyi baĢlatan biyo-psikolojik bir ifadedir” der. Güdülenme olgusunda 4 önemli kavram ortaya atar:

1. Ġhtiyaçlar. Fizyolojik ve psikolojik sağlık için duyulan nesnel gereklilikler.

Benzer Belgeler