• Sonuç bulunamadı

3. DEĞERLENDİRME

3.3. Mimari Elemanlar 1 Cepheler

3.3.2. Son Cemaat Yerler

Osmanlı cami mimarisinde erken dönemlerinden beri uygulanan son cemaat yerleri, İzmir’deki geç dönem Osmanlı camilerinde de farklı düzenlemelerle karşımıza çıkmaktadır. Genel olarak Klasik Osmanlı

Mimarisinde gördüğümüz, üç, beş, yedi gözlü kubbeyle örtülü son cemaat

yerleri uygulamasını, İzmir’deki camilerde de görmek mümkündür. Hisar Camii’nin yedi gözlü ve kubbeyle örtülü son cemaat yeri sivri kemerlerle birbirine bağlanan ayaklarla taşınmaktadır. Kemeraltı, Kestanepazarı, Hamidiye, Hatuniye, Çorakkapı camilerinin son cemaat yerleri, klasik üslupta kubbe ve tonozla kapatılmıştır. Başdurak Camii’nin üç gözlü, son cemaat yeri ise ortadaki

çapraz tonoz, yanları kubbeyle örtülüdür. Şadırvanaltı ve Aliağa Camii’nin son

cemaat yerleri L planlıdır. Şadırvanaltı Camii’nin son cemaat yerinin cepheleri pencereler dışında duvarlarla örülü olup, üzeri kuzeyde çapraz tonoz, doğuda ise

orta oval bir kubbe yanlar çapraz tonozlarla örtülüdür. Üst örtü birbirine yarım

daire formlu kemerle bağlanan duvarlara gömülü ayaklarla taşınmaktadır. Aliağa

Camiinin son cemaat yeri de L şeklinde olup camiyi batı ve kuzeyden

çevirmektedir. Tümüyle ahşap malzemeden yapılan son cemaat yeri, yarım daire formlu kemerlerle bağlanan ahşap ayaklarla taşınır. Damlacık, Hacı Mahmut,

Salepçioğlu, Eşrefpaşa, Odunkapı camilerinin son cemaat yerleri, iki katlı kapalı ön mekan düzenlemenin alt katında yer alır. Dış cepheler büyük ve geniş pencerelerle kapalıdır. Diğerlerinden farklı bir anlayışla ikinci katta yerden İkiçeşmelik Camii’nin son cemaat yeri de Şadırvanaltı Camii’ndeki gibi duvarla örülmüş, üstü de ahşap tavanla kapatılmıştır. İncelediğimiz yapılardan son

cemaat yeri olmayan tek yapı ise Naturzade Camii’dir.

3.3.3. Avlular

Cami mimarisinin önemli bir elemanı olan avlular yapıların vazgeçilmez unsurlarından birisidir. Yapıların bulunduğu konuma, inşa ettiren kişilerin maddi gücüne göre farklı boyutlarda yapılan camilerin avluları da bu paralellikle inşa edilmiştir. İncelediğimiz İzmir’deki geç dönem Osmanlı camilerinde farklı uygulamalarla karşımıza çıkan avlu düzenlemeleri görülmektedir. Kemeraltı çarşısı içindeki camilerin avluları arsa sorunu ve ticari aktivitelerin kesintisiz sürdürülebilmesi için üst katta yer alır (Kuyulu, 2002a:292). Kestanepazarı ve Başdurak camilerinin avluları üst katta yer almaktadır. Başdurak Camii’nin

kuzey cephesi, Kestanepazarı Camii’nin ise güney hariç diğer cepheleri avluyla

çevrilidir, alt katları ise dükkan ve depo olarak kullanılmaktadır. Fevkani olan

ancak avlusu olmayan tek yapı Şadırvanaltı Camii’dir. Aliağa, Naturzade, Çorakkapı, Damlacık camilerinin avluları hem küçük ölçeklidir, hem de bu avluların bir köşesinde hazire yer almaktadır. Eşrefpaşa, Naturzade, Damlacık

camileri dört yandan avluyla çevrilidir. Fevkani olan ve alt katında mektep

bulunan İkiçeşmelik Camii’nin avlusu ise sadece doğu cephede yer alır.

Hatuniye, Hamidiye camileri güney cephe hariç avluyla çevrilidir. Salepçioğlu

Camii fevkani olup, alt katındaki medreseyi de içine alan ve üst kattaki camiyi

güney hariç U şeklinde çeviren bir avluya sahiptir. Büyük ölçekli ve erken tarihli olan camilerden Hisar Camii’nin doğu cephesi, Kemeraltı Camii’nin batı cephesi

3.3.4. Minareler

Hacı Mahmut, Başdurak, Kestanepazarı, Odunkapı, Kemeraltı, Şadırvanaltı, Naturzade, Hisar, Salepçioğlu ve Hatuniye camilerinin minareleri

Klasik Osmanlı üslubunda yapılmıştır. Taş malzemeyle yapılmış olan bu

minarelerin şerefe altlarında mukarnas ve dilimli konsollar ile kademelenerek yükselen silmeler yer alır. Yalnızca Hisar Camii’nin minaresinin şerefe ve külah altında klasik üslupta yapılmış plaka çiniler yer alır. Hamidiye İkiçeşmelik, Damlacık, Çorakkapı, Eşrefpaşa, Aliağa camilerinin minareleri geç dönem özelliğinde olup eklektik üslupta yapılmıştır. Bu minarelerde genel olarak kırmızı foça taşı kullanılmıştır. İkiçeşmelik, Çorakkapı ve Hamidiye camilerinin minarelerinin şerefe altı, gövde, pabuç ve petek bölümünde kabartma ve oyma tekniğinde yapılmış bordürler içindeki geometrik ve soyut motifler ile silmeler ve bilezikler oldukça yoğundur. Külah bölümleri yapıldıktan bir süre sonra yıkılan Hamidiye ve İkiçeşmelik camileri ile, günümüzde mevcut olan Eşrefpaşa, Damlacık ve Çorakkapı Camii minarelerinin külahlarında, armudi formların yanı sıra, boğumlu geçişler ve silmeler yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Aliağa Camii’nin tuğladan yapılan minaresi yarım kubbe şeklinde

örtülü külah ile oldukça dikkat çekicidir. Minareleri farklı cephelerde

konumlanmıştır. İkiçeşmelik Camii özellikle kuzey cephede son cemaat yeri önündeki minare konumlanışıyla diğerlerinden ayrılır (Bkz. Şekil- 147,162,177,191,210,225).

3.3.5. Giriş Açıklıkları

İzmir’deki Geç Dönem Osmanlı camilerinde, avluya, son cemaat yerine ve ana mekana girişi sağlayan düzenlemelere sahip açıklıklar yer almaktadır. Camilerdeki bu açıklıklar bazen tek olabileceği gibi bazen de üçlü açıklıklar şeklinde olabilir. Açıklıklar sade düz bir kemerle geçilebileceği gibi tümüyle mermer ya da taş gibi malzemeden yapılmış, sütun, kemer, alınlık, söve, çerçeve gibi elemanlarla zenginleştirilenler vardır. Tümüyle ahşaptan yapılmış kapıların yanı sıra, kanatları demirden yapılmış büyük kapılar ile bazı yapıların giriş açıklıklarındaki kemer, söve, sütun ve alınlık gibi elemanlarda geç dönem

Osmanlı üslubunda yapılmış süslemelere de rastlamak mümkündür. Süslemelerde ana tema yaprak sırtlı ve volütlü “S-C” kıvrımları ile akant yapraklarıdır. Ayrıca alınlıklarda ayetler, inşa ya da tamir kitabeleri yer almaktadır. Kapıları iki yandan sınırlayan sütunlar, iyon, komposit veya profilli başlıklarla tamamlanmıştır. Oldukça sade görünümlü olanları da vardır. Kemer formları genelde yarım dairedir. Kemer yüzeyi, alınlıklar, kilit taşları ve sütun gibi elemanlarda silme ve kartuşlar oldukça yoğun kullanılmıştır. Bu belirttiğimiz özellikleri; Aliağa Camii hariminde, Başdurak ve Hisar Camii’nin

avlu ve hariminde, İkiçeşmelik Camii son cemaat yeri, harim ve avluya girişi

sağlayan üçlü açıklıklar ve Çorakkapı Camii’nin ana mekana giriş açıklıklarında

görmek mümkündür. Bu yapılar dışında bazı camilerin açıklıkları farklı

görünümüyle ön plana çıkarlar.

Damlacık Camii’nin harime girişi sağlayan açıklığındaki dilimli kemer

formu, Naturzade Camii’nin harime girişi önündeki üçgen alınlıklı giriş mekanı,

Hacı Mahmut Camii’nin avluya girişi sağlayan üçgen alınlıklı taş kapısı; Hamidiye ve Hatuniye Camilerinin ana mekana girişi sağlayan demirkapı kanatları; Eşrefpaşa Camii’nin harime geçişi sağlayan üstten düz, yanlardan kıvrımlı kemerle geçilmiş açıklığı ile Salepçioğlu Camii’nin son cemaat yeri ve ana mekana girişi sağlayan tümüyle ahşaptan yapılmış açıklıkları, bu camilerin kendilerine özgü farklılıklarıdır. Şadırvanaltı, Kemeraltı ve Odun Kapı

camilerinin açıklıkları oldukça sadedir.

3.3.6. Pencereler

İzmir’deki geç dönem Osmanlı camilerinde pencere düzenlerini cephelerde iki katlı, tromplarda ve sağır kemerlerde üçlü ya da tek pencereler ile

üst katlarda rozet ve tepe pencereleri şeklinde görürüz. Pencereler genellikle

dikdörtgen formlu olup, yuvarlak, basık, kaş, sivri kemer şekilleri ile bazen üstten düz yanlardan kıvrımlı veya üstten yuvarlak yanlardan düz kemer şeklindeki farklı düzenlemeler biçimindedir. Camilerdeki pencereler genellikle yuvarlak kemerli olup, kemerlerin tepe noktalarında düz ya da akant yapraklı birer kilit taşı yer alır. Pencerelerin kemer ve söve gibi elemanları taş veya

mermerle yapılarak pencereler vurgulanmaya çalışılmıştır. Hisar, Kemeraltı, Şadırvanaltı, Hamidiye, Hatuniye, Çorakkapı ve Damlacık camilerinin pencereleri ile Salepçioğlu Camii’nin alt sıra pencereleri, İkiçeşmelik Camii’nin son cemaat yeri pencereleri, Aliağa Camii’nin alt ve üst kat pencereleri ve Başdurak Camii’nin rozet pencereleri dışındaki tüm pencereleri, dikdörtgen formlu olup yuvarlak kemerlidir. Bunlar dışında bazı camiler pencere kemer düzenleri ve formuyla diğerlerinden ayrılır. Başdurak Camii çok sayıdaki rozet pencereleriyle, Salepçioğlu Camii hem pencereleri kuşatan mermer malzeme kullanımı hem de üst sıradaki, üstten yuvarlak yanlardan düz kemer şeklindeki pencere düzenlemeleriyle, Eşrefpaşa Camii, kuzey cephesinde üstten düz yanlardan kıvrımlı, diğer cephelerde ise üstten yuvarlak yanlardan kıvrımlı

pencere kemerleriyle ve Kestanepazarı Camii de, doğu, batı ve güney

cephelerdeki tonozlarla yükseltilmiş bölümlerin ortasındaki iç içe geçmiş yuvarlak kemerler içindeki dilimli veya yuvarlak kemerli üçlü pencere düzenlemeleri ile diğerlerinden ayrılırlar. Basık kemer, Odunkapı, Naturzade ve Hacı Mahmut camilerinin dikdörtgen formlu pencerelerinde, sivri kemer ise

sadece Aliağa Camii’nin tromplar arasında sağır kemerler içindeki pencerelerde

kullanılmıştır. İkiçeşmelik Camii’nin batı cephesindeki dikdörtgen formlu

pencereleri üstünde alçıdan yılmış üçgen alınlıklar yer alır. Ayrıca tüm

camilerde kasnak, tromp veya sağır kemerler içindeki pencereler alçı şebekelidir.

3.3.7. Örtüler

Osmanlı cami mimarisinin gelişimini etkileyen ve aynı zamanda ona yön veren örtü elemanları klasik dönem sonuna kadar birinci problem olarak ele alınmış ve farklı denemelerle geliştirilmeye çalışılmış; Osmanlı cami mimarisinin gelişimi de örtü sistemine paralel olarak ilerleme kaydetmiştir. Geç dönemle birlikte batı etkisinde gelişen Osmanlı cami mimarisi, bir değişime sahne olmuş, ancak bu değişim cephe ve süsleme elemanlarında daha etkili olmuştur. İzmir’deki geç dönem Osmanlı camilerinde genel olarak tromplarla geçilen tek kubbeli kare planlı harim ile merkezi kubbeli ve enine dikdörtgen planlı harim şeması tekrar edilmiştir. Bunun yanı sıra içerden düz ahşap tavan,

dışarıdan kiremitle kaplı kırma çatı veya içeriden kubbe dışarıdan kiremitle kaplı kırma çatı şeklinde düzenlemeler de mevcuttur.

Tek kubbeyle örtülü camilerden Eşrefpaşa, Damlacık ve İkiçeşmelik

camileri içerden kubbe dışarıdan kiremitle kaplı kırma çatı şeklindedir. Ayrıca

Damlacık ve Eşrefpaşa camilerinin üzeri farklı bir uygulama olan ahşaptan bindirme tekniğinde yapılmış tek kubbeyle örtülüdür. Aliağa, Başdurak, Çorakkapı, Hamidiye, Salepçioğlu ve Kemeraltı camilerinin kare planlı harim mekanları tromplarla geçilen tek kubbeyle örtülüdür, kubbeleri de dışarıdan kurşunla kaplıdır. Hatuniye Camii’nin kare planlı ve tek kubbeyle örtülü harim mekanına, daha küçük boyutlu bir harim daha eklenerek enine dikdörtgen planlı bir harim şeması elde edilmiştir. Hacı Mahmut Camii, merkezden yüksek bir kasnağa oturtulmuş küçük bir kubbe ile örtülmüş ve güney cephe hariç, diğer kenarlar düz ahşap tavanla kapatılmıştır. Kemeraltı Camii’nin iki sahınla genişletilmiş olan medhal kısmının üzeri ortada tonozla, diğer yanda ise ortada tonoz, yanlardan küçük kubbelerle örtülüdür. Tek kubbeli kare planlı harim mekanı önünde iki katlı kapalı ön mekan şeklinde inşa edilmiş camilerin ön mekanlarının üst örtüleri farklılık gösterir. Salepçioğlu Camii’nin ön mekanının üzeri üçer küçük kubbeyle, Hacı Mahmut, Damlacık ve Odunkapı camileri içerden düz ahşap tavan dışarıdan kiremitle, Eşrefpaşa Camii ortada tonoz, yanlardan düz tavan ile kaplıdır. Odunkapı ve Naturzade camileri, içerden düz ahşap tavan dışarıdan kiremitle kaplı kırma çatı şeklindedir.

Çorakkapı, Hatuniye, Hamidiye, Kemeraltı, Başdurak camilerinin son cemaat yeri örtü sistemleri geleneksel Osmanlı mimarisinde yapılmış

düzenlemelerden meydana gelir. Bunlardan Başdurak Camii hariç diğerleri

kubbeyle örtülüdür. Başdurak Camii’nde ortada çapraz tonoz, yanlarda küçük

kubbeler yer alır. İkiçeşmelik Camii’nin son cemaat yeri üst katta yer almakta olup üzeri içerden düz ahşap tavan dışarıdan kiremitle kaplıdır. Aliağa Camii’nin son cemaat yeri ise L şeklinde olup üzeri içerden düz ahşap tavan dışarıdan kiremitle kaplıdır. Naturzade Camii ise son cemaat yeri olmayan tek yapıdır. Şadırvanaltı, Çorakkapı, Hisar ve Kestanepazarı camileri, merkezi kubbeyle

Camii’nin trompla geçilen merkezi kubbesini güney duvar hariç üç yönden U şeklinde çeviren bir mahfil katı yer alır. Mahfil katının üzeri köşeleri kubbe, kenarları tonozla örtülüdür. L şeklindeki son cemaat yerinin üzeri ise kuzeydeki kenarın orta bölümü kubbe diğer birimler değişik boyutlardaki çapraz tonozla örtülüdür. Merkezi haç planlı Kestanepazarı Camii’nin üzeri ortada ve köşelerde birer kubbe ile yanlarda tonozla, kuzeydeki son cemaat yerinin üzeri ise üç gözlü kubbeyle örtülüdür. Çorakkapı Camii’nin merkez kubbesinin iki yanında üçer küçük kubbeyle örtülü yan mekanlar yer alır. İzmir’in en büyük camilerinden olan Hisar Camii’nin ise merkezi kubbesinin iki yanındaki sahınlar ikişer

kubbeyle kapatılmış, kuzeydeki mahfil katının üzeri beş küçük kubbe ve aralara

atılmış beşik tonozlarla örtülmüştür. Bunun yanı sıra caminin son cemaat yeri de yedi gözlü kubbeyle örtülüdür. Merkezi kubbeli bu camilerin üzeri dışarıdan kurşunla kaplıdır.

3.3.8. Geçiş Elemanları

İzmir’deki geç dönem Osmanlı camilerinde kubbeye geçişler genel olarak tromplarla sağlanmıştır. Eşrefpaşa, Hamidiye, Çorakkapı, Damlacık, Aliağa, Başdurak, Kemeraltı, Salepçioğlu ve Hisar camilerinde geçiş elemanı

olarak tromp kullanılmıştır. Bu yapılardan yan kubbeleri tromplarla geçilen tek

örnek Hisar Camii’dir. Hatuniye Camii’nin harim kubbeleri ile diğer camilerin küçük kubbeyle örtülü birimlerinde geçişler pandantiflerle sağlanmıştır. İkiçeşmelik Camii’nin kubbesi yanlardan düz tavana oturtulmuştur.

3.3.9. Kemerler

İzmir’deki geç dönem Osmanlı camilerinde genel olarak yuvarlak kemer kullanılmıştır. Bunun yanı sıra sınırlı sayıda da olsa sivri, basık ve bursa kemerinin kullanıldığı yapılar da bulunmaktadır. Ayrıca Şadırvanaltı Camiinin kütüphanesinin altındaki taşıyıcı lambord kemerler sadece bu camide kullanılmıştır. Sivri kemeri Aliağa Camii’nin kubbeye geçişi sağlayan trompları ile Hisar Camii’nin son cemaat yeri ve kütüphane penceresinin alınlığında

kullanılmıştır. Bu bağlamda, Bursa kemeri Hisar, Kemeraltı, Başdurak ve Aliağa

camileri’nin mahfil altındaki taşıyıcılarda görülürken basık kemer, Çorakkapı

Camii’nin mahfil altı ile Kemeraltı Camii’nin kütüphanesinin yanındaki yan birimlerinin önünde yer alan revaklı galerilerde ve İkiçeşmelik Camii’nin son cemaat yeri ile mahfil zemini altındaki taşıyıcılar da tercih edilmiş, bu örmekler dışında tüm camilerde yuvarlak kemer kullanılmıştır.

3.3.10. Mükebbireler

İzmir’deki geç dönem Osmanlı camilerinde mükebbire pencereleri genel olarak kuzey cephenin ikinci kat seviyesinde ana mekana giriş kapısı üzerinde uygulanmıştır. İncelediğimiz camilerden dokuz tanesi dışında diğer camilerin

mükebbire pencereleri yoktur. Mükebbire pencereleri genel olarak yarım daire

kemerle geçilmiş ve diktörtgen formludur. Pencerelerin önündeki balkonlar, demir parmaklı korkuluk, taş veya mermerden yapılmıştır. Hisar, Kemeraltı, Çorakkapı ve Hamidiye camilerinin mükebbire pencerelerinin önündeki balkon korkuluklarının altı, kademeli silmelerle aşağıdan yukarıya doğru genişleyen üçgen bir şekle sahiptir. Taş veya mermerden yapılmış balkonlardan sadece

Hisar Camii’nin mükebbire balkonunda delik işi ve kabartma süslemeler yer alır.

Salepçioğlu, Eşrefpaşa ve Damlacık camilerinin mükebbire pencerelerinin

önünde geç dönem özelliğinde yapılmış demir parmaklıklı korkuluklar yer alır.

Ayrıca pencerelerin üzerinde de etrafı süslemeli, içi boş veya hat yazılı küçük birer rozet penceresi yer alır. Salepçioğlu ve Damlacık Camii’nin mükebbire pencerelerinin balkonu yarım daire formlu çıkıntı yapan demir parmaklıklı korkuluklarla çevrilmiştir. Başdurak Camii’nin mükebbire penceresi ise harime giriş kapısının sağında ikinci kattadır. Pencerenin önündeki korkuluk da yine demir parmaklıklıdır. Aynı konumdaki Şadırvanaltı Camii’nin mükebbire

penceresi ise ahşap korkuluklara sahiptir.

3.3.11. Mihraplar

Osmanlı mimarisinde her devirde değişik malzeme ve süsleme özellikleriyle karşımıza çıkan mihraplar geç dönemde batılı süsleme anlayışının

etkisinde kalınarak gerçekleştirilen yeni motif ve kompozisyonlarla farklı bir görünüme bürünmüştür. İzmir’deki geç dönem Osmanlı cami mihrapları da bu değişimden nasibini almış ve aynı ölçüde mihrap elemanlarına yansımıştır. Mihrap nişleri genel olarak dışarıya taşırılmamış, kalın duvarlar içine gömülü olarak yapılmıştır. Ancak bazı yapıların güney cepheleri kapalı olduğu için niş çıkıntılarını göremiyoruz. Yalnızca Salepçioğlu, Damlacık ve Eşrefpaşa

camilerinin mihrapları dikdörtgen planlı olarak dışarı taşırılmıştır. Mihraplardaki

ana süsleme temaları, belli kompozisyonlar çerçevesi içinde gerçekleşmiştir. Özellikle akant yaprakları ve “S-C” kıvrımlarının farklı formlardaki tipleri ile istiridye, deniz kabuğu, vazodan çıkan çiçekler, natürmortlar ve perde motifi gibi süslemeler bu dönemin mihraplarının vazgeçilmez kompozisyonlarıdır. Taş veya mermer malzemeden yapılmış bu dönem mihrapların da geometrik süsleme hemen hemen yok gibidir. Sadece sütunce gövdelerinde baklava dilimleri şeklinde geometrik süslemeyi görebiliriz. Yazılı süsleme mihrapların alınlığındaki ayet ve hadis panolarında yer almaktadır ki bunlar sülüs hatla yazılmış ve altın yaldızla bezenmiştir. Çorakkapı ve Kestanepazarı camileri’nin mihrap kitabeliğindeki ayetler alçıdan olup altın yaldızla boyalıdır. Ayrıca Çorakkapı Camii’ndeki üst sıra kufi alt sıra sülüs hatla yazılmış ayet. diğer mihraplardaki ayet kitabelerinden önemli bir farkla ayrılmaktadır. Silmelerle hareketlendirilmiş alınlık ile komposit başlıklı sütunlar mihrap elemanlarının süslü olan diğer bölümleridir. Mihrap nişleri genel olarak geç döneme özgü alçıdan perde motifiyle süslenmiştir. Mihrap niş ve kemerler yarım daire formludur; ancak kaş kemerin kullanıldığı nadir örnekler de vardır. Süslemeler alçı, mermer ve kalemişi malzemeyle yapılmıştır. Alçı ve mermerden yapılan mihrap süslemelerinde kabartma tekniği kullanılmıştır.

Tüm camilerin mihraplarındaki en süslü eleman taç bölümleridir ve

bunlar genel olarak alçıdan yapılmış dönemin süsleme üslubuna özgü

motiflerdir. Ancak bazı camilerin mihraplarındaki süslemeler farklı malzemeden

yapılmıştır. Salepçioğlu Camii’nde hem kalemişi, hem de mermerden yapılmış

süslemeler görülürken, Kestanepazarı Camii’nde mermer ve alçı, Şadırvanaltı

raslanmaktadır. Kestanepazarı Camii’nin mihrap nişi farklı olup mukarnaslı kavsara ve sivri kemer kullanılmıştır. İzmir’deki geç dönem camilerinden Hisar Camii’ndeki üçlü mihrap ve yoğun alçı süslemeleri diğer camilerden ayrılır. Hisar Camii’nin yanı sıra Kemeraltı Camii’nin de mihrabı ve mihrap üzerindeki

duvar yüzeyinde uygulanan alçı süslemeler dikkat çekicidir. Aliağa, Başdurak,

Hacı Mahmut, Damlacık, Odunkapı, Hamidiye, Naturzade, İkiçeşmelik, Eşrefpaşa, Hatuniye, Çorakkapı camilerinin mihraplarının tacı benzer kompozisyonlardan oluşan farklı tiplerdeki alçıdan bitkisel süslemelerle oluşturulmuştur. Damlacık, Eşrefpaşa, Kemeraltı, Başdurak, Hamidiye, Çorakkapı, Hisar, Salepçioğlu ve Şadırvanaltı Camilerinin mihraplarında geç

döneme özgü perde motifi uygulanmıştır. Mihraplar genellikle kuzey giriş

aksındadır. Ancak Naturzade Camii bu genellemenin dışında kalır.

3.3.12. Minberler

İzmir’deki geç dönem Osmanlı camilerinde minberler ahşap ve mermer

olmak üzere iki malzemeden yapılmıştır. Büyük ölçekli ve anıtsal camilerdeki

minberler mermerden yapılmışken, küçük ölçekli olanlar ahşaptan yapılmıştır.

Hisar, Şadırvanaltı, Kestanepazarı, Başdurak, Salepçioğlu, Kemeraltı, Çorakkapı, Hamidiye Camii minberleri mermerden yapılmıştır. Bu camiler içinde en anıtsal ve büyük ölçekli olan ise Hisar Camii minberidir.

Damlacık, Hacı Mahmut, Aliağa, İkiçeşmelik, Odunkapı, Eşrefpaşa, Naturzade ve Hatuniye Camii minberleri ahşaptır.

Minberlerde oyma, kabartma ve ajur tekniği kullanılmış olup, Hisar

Camii’nin merdiven ve köşk korkuluğu, Başdurak Camii’nin merdiven korkuluğu ve giriş tacı, Şadırvanaltı Camii’nin minber tacı ajur tekniğindedir. Ayrıca minberlerin kitabeleri zemin oyma tekniği olarak işlenmiş, yazı, silme ve kartuşlarda da yer yer altın yaldızlı boyamaya yer verilmiştir.

İncelediğimiz minberlerin, birisi dışında ne zaman ve kim tarafından yapıldığına dair herhangi bir kitabeleri olmadıkları için tarihlendirme yapılamamakta, sadece Salepçioğlu Camii minberinin usta kitabesi bulunmaktadır. Geç dönem İzmir camileri olarak ele aldığımız yapıların genel