• Sonuç bulunamadı

İzmir'deki Geç Dönem Osmanlı camileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İzmir'deki Geç Dönem Osmanlı camileri"

Copied!
424
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SANAT TARİHİ ANABİLİMDALI

TÜRK VE İSLAM SANATLARI TARİHİ BİLİM DALI

İZMİR’DEKİ GEÇ DÖNEM OSMANLI

CAMİLERİ

Sibel POLAT

084204011003

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Yrd. Doç. Dr. Yaşar Erdemir

(2)

Ö ğr enc ini n T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI Adı Soyadı Sibel POLAT

Numarası 084204011003

Ana Bilim / Bilim Dalı Sanat Tarihi / Türk ve İslam Sanatları Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans X Doktora

Tezin Adı İzmir’deki Geç Dönem Osmanlı Camileri

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde

bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün

bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek

sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada

başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun

olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Öğrencinin imzası

(3)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU

Ö

ğren

ci

ni

n

Adı Soyadı Sibel Polat

Numarası 084204011003

Ana Bilim / Bilim Dalı Sanat Tarihi / Türk ve İslam Sanatları Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans X Doktora

Tez Danışmanı Yrd. Dç. Dr. Yaşar Erdemir

Tezin Adı İzmir’deki Geç Dönem Osmanlı Camileri

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan “İzmir’deki

Geç Dönem Osmanlı Camileri” başlıklı bu çalışma 12/10/2011 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Ünvanı, Adı Soyadı Danışman ve Üyeler İmza

Yrd. Dç. Dr. Yaşar Erdemir

Danışman

Prof. Dr. Ali Baş Üye

(4)

ÖNSÖZ

İzmir tarihsel süreç içerisinde farklı kültürlerin egemenliğine girmiş ve bünyesinde aynı zaman diliminde değişik unsurları da barındırmış kozmopolit bir şehirdir. Bu bakımdan Ege Bölgesi’nin en önemli liman şehirlerinden biri olan ve tarih boyunca birçok kültüre ev sahipliği yapan İzmir, geçmişe tanıklık yapan maddi kültür varlıklarıyla da günümüzde bu önemini korumaktadır. Gerek sivil, gerekse dini mimari yapılarıyla İzmir’in kentsel silüetinde önemli iz bırakan Osmanlı dönemi eserlerinden geç dönem camileri tezimizin konusunu oluşturmaktadır. Bu konuyu çalışmamı öneren ve tezi hazırlamam sürecinde sabır ve hoşgörüsünün yanı sıra değerli fikirleriyle de tezin oluşmasına katkıda bulunan danışman hocam Sayın Yrd. Doç. Dr. Yaşar Erdemir’e teşekkürlerimi sunuyorum. Birçok kişinin desteğiyle hazırlamış olduğum bu tezde Salepçioğlu Camii’nin çizimlerini yapan Miraç Bozal’a, diğer camilerin çizimleri için ise Ahmet Özgür Tuncel’e, camilerin planlarını ve eski eser fişlerini almamda yardımcı olan İzmir Vakıflar Bölge Müdürü Sayın Kenan İba ve personeline, Kütüphane araştırmalarımda desteklerini esirgemeyen APİKAM’daki Araştırma Görevlisi Tülay Tankut’a ve ayrıca maddi ve manevi destekleriyle yanımda olan aileme teşekkürlerimi sunuyorum.

(5)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö

ğren

ci

ni

n

Adı Soyadı Sibel Polat

Numarası 084204011003

Ana Bilim / Bilim Dalı Sanat Tarihi / Türk ve İslam Sanatları Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans X Doktora

Tez Danışmanı Yrd. Dç. Dr. Yaşar Erdemir

Tezin Adı İzmir’deki Geç Dönem Osmanlı Camileri

ÖZET

İslamiyetin sembolü olan ve farklı kültürlerin (Arap-Türk gibi) etkisiyle gelişen cami mimarisi, Osmanlı döneminde de kendine özgü karakter kazanarak gelişimini sürdürmüştür. Osmanlı’da erken ve klasik dönemlerde süslemenin önüne geçen mimari ve plan geç dönemle birlikte kabuk değiştirmeye başlamış, ancak bu değişim, geçmişi ötelemeden gerçekleşmiştir. Osmanlılar kendi üsluplarıyla batıdan aldığı farklılıkları birleştirerek mimariye yeni bir anlam ve boyut kazandırmışlardır. Daha çok tezyinatla ön plana dikkati çeken bu farklılığa İstanbul Camileri öncülük etmiş, buradan Anadolu’ya dağılmıştır. Tez konumuzu oluşturan İzmir’deki geç dönem Osmanlı camileri de hem başkent İstanbul’daki değişime yabancı kalmamış hem de ondan farklı olarak kendi üslubunu yaratmasını bilmiştir. İncelemiş olduğumuz Onaltı adet caminin bir kısmı klasik dönemde yapılmış, ancak bu camiler mimari özelliklerini koruyarak geç dönemde geçirmiş oldukları onarımlarla son şeklini almışlardır. Yapılarda geç dönem özelliğinde yapılmış, Barok, rokoko ve ampir üslupları ile eklektik üslubun birlikte yer aldığı geniş bir süsleme repertuarı bulunmaktadır. Birbirleriyle kaynaşarak oluşturulmuş bu süslemelerde baroğun hareketli ve özgür tutumu ile eklektik üslubun keskin hatları başarılı bir şekilde işlenmeye çalışılmıştır. Geç döneme özgü olan, “S-C” kıvrımları, akant yaprakları, vazodan çıkan çiçekler, natürmortlar, istiridye kabuğu, perde motifi ve özellikle mimari tasvirlerin yer aldığı duvar resimleri ve plastik kabartmalar İzmir’deki geç dönem Osmanlı camilerinde yer alan bu geniş süsleme repertuarını gözler önüne serer. Bunların yanı sıra, yapıların cephelerindeki, üçgen alınlıklar, plaster uygulamaları, minarelerin bol silmeli ve boğumlu külah düzenlemeleri eklektik üslubun İzmir’deki geç dönem Osmanlı

(6)

camilerine yansımalarını göstermesi açısından önemlidir. Camilerdeki süslemelerde alçı malzeme başta olmak üzere kalem işi, taş, mermer ve ahşap da kullanılmıştır. Bu çalışmada camiler, inşa tarihleri, plan, mimari ve süsleme özellikleri bağlamında ele alınarak ayrıntılı olarak incelenmiştir. İzmir’deki geç dönem Osmanlı camileri, birçok yapı grubunu bünyesinde barındıran farklılıklarının yanı sıra, fevkani kuruluşları ve kendine has süsleme özellikleriyle de ayrıcalıklarını ortaya koyan ve geçmişe tanıklık yaparak varlığını sürdürmeye çalışan önemli mimari eserlerdir.

(7)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö

ğren

ci

ni

n

Adı Soyadı Sibel Polat

Numarası 084204011003

Ana Bilim / Bilim Dalı Sanat Tarihi / Türk ve İslam Sanatları Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans X Doktora

Tez Danışmanı Yrd. Dç. Dr. Yaşar Erdemir

Tezin İngilizce Adı Late Period Ottoman Mosque’s in İzmir

SUMMARY

Mosque architecture which is the symbol of Islam and which has evolved with effects of different cultures (like Arab-Turk), has continued its thriving with gaining a character specific to itself in Ottoman period. Architecture and plan which has got ahead of ornaments in Ottoman’s early and classical period, started to change its shell with late period, but this change has occurred by shifting the past. Ottomans has brought in a new meaning and extent to architecture by combining differences they took from west with their own manner. This difference that attracts attention mostly by ornaments has been leaded by Istanbul mosques, and then it has spreaded to Anatolia. Late period Ottoman mosques located in İzmir, which forms our thesis topic, have not became estranged from the change in capital Istanbul as well as have known to create its own manner. Some of 16 mosques that we have examined have been built in classical period, but these mosques have saved their architectural characteristics and got their final shape with renovations that they got in late period. A wide decoration repertoire that consists of baroque, rococo and empire also eclectic styles, exist in buildings which has been built on late period characteristics. On these ornaments

(8)

which have been created with merging each other together, baroque’s dynamic and free attitude, also eclectic style’s sharp lines have been successfully forged. “S-C” curves, acanth leaves, flowers coming out from vase, naturmorts, oyster shell, curtain motif and wall pictures that includes especially architectural design and plastic glyph, are specific to late period, and they display the rich decoration repertoire in late period Ottoman mosques in İzmir. Besides, triangle pediments, plaster applications, minarets cone editing with rich swapping and knots which are at structures frontage are important in terms of showing reflections of eclectic style to late period Ottoman mosques in İzmir. In ornaments on mosques, mainly plaster material, also pencil work, stone, marble and wood is used. In this study, mosques are examined in details in context of construction dates, plan, architecture, and ornament features.

Late period Ottoman mosques in İzmir are important architectural works which incorporate multiple building groups’ differences, as well as showing their privileges with superior (fevkani) establishments and original decoration features, and trying to continue its survival by witnessing the past.

(9)

İÇİNDEKİLER

Bilimsel Etik Sayfası ... I Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu ... II Önsöz ... III Türkçe Özet Formu ... IV İngilizce Özet Formu... VI Kısaltmalar ... XII

1. GİRİŞ ... 1

1.1. Konunun Tanımı Önemi ve Sınırları... 1

1.2. Metod ve Yöntem ... 1

1.3. Konuyla İlgili Yayın ve Araştırmalar ... 2

1.4. İzmir’in Tarihi ve Coğrafyası ... 4

1.4.1. İzmir’in Tarihi ... 4 1.4.2. İzmir’in Coğrafyası ... 5 2. KATALOG ... 7 2.1. Hisar Camii ... 7 2.2. Şadırvanaltı Camii ... 26 2.3. Kemeraltı Camii ... 40 2.4. Kestanepazarı Camii ... 51 2.5. Başdurak Camii ... 59 2.6. Salepçioğlu Camii ... 70 2.7. Hatuniye Camii ... 84 2.8. Hamidiye Camii ... 90 2.9. İkiçeşmelik Camii ... 96

(10)

2.10. Çorakkapı Camii ... 105

2.11. Eşrefpaşa Camii ... 110

2.12. Damlacık Camii ... 117

2.13. Aliağa Camii ... 124

2.14. Hacı Mahmut Camii ... 129

2.15. Odunkapı Camii ... 133

2.16. Naturzade Camii ... 138

3. DEĞERLENDİRME ... 141

3.1. Plan Özellikleri... 141

3.1.1. Tek Kubbeli Camiler ... 141

3.1.2. Merkezi Kubbeli Camiler ... 142

3.1.3. Düz Ahşap Tavanlı Camiler ... 144

3.2. Kuruluşlarına Göre Camiler ... 145

3.2.1. Fevkani Kuruluştaki Camiler ... 145

3.2.2. Tek Katlı Camiler ... 146

3.3. Mimari Elemanlar ... 146

3.3.1. Cepheler ... 146

3.3.2. Son Cemaat Yerleri ... 148

3.3.3. Avlular ... 149 3.3.4. Minareler ... 150 3.3.5. Giriş Açıklıkları ... 150 3.3.6. Pencereler ... 151 3.3.7. Örtüler ... 152 3.3.8. Geçiş Elemanları ... 154 3.3.9. Kemerler ... 154

(11)

3.3.10. Mükebbireler ... 155 3.3.11. Mihraplar ... 155 3.3.12. Minberler ... 157 3.3.13. Vaaz Kürsüleri ... 158 3.3.14. Mahfiller ... 159 3.4. Su Yapıları ... 160 3.4.1. Şadırvanlar ... 160 3.4.2. Çeşmeler ... 160 3.4.3. Sebil ... 161 3.5. Eğitim Kurumları ... 162 3.5.1. Medreseler ... 162 3.5.2. Mektep ... 163 3.6. Sivil Yapılar ... 163 3.6.1. Muvakkithaneler ... 163 3.6.2. Kütüphaneler ... 163 3.7. Mezar Yapıları ... 164 3.7.1. Hazireler ... 164 3.7.2. Türbe ... 165

3.8. İzmir’deki Geç Dönem Osmanlı Camilerinde Tarihlendirme, Bani ve Ustalar ... 165 3.9. Malzeme ve Teknik ... 166 3.9.1. Taş ... 166 3.9.2. Mermer ... 167 3.9.3. Tuğla ... 169 3.9.4. Alçı ... 169

(12)

3.9.5. Kalemişi ... 171 3.9.6. Ahşap ... 172 3.9.7. Çini ... 173 3.9.8. Kiremit ... 173 3.9.9. Demir ... 173 3.9.10. Kurşun ... 174

3.9.11. Altın Varak (Altın yaldız) ... 174

3.10. Süsleme ... 175 3.10.1. Bitkisel ... 176 3.10.2. Geometri ... 182 3.10.3. Yazı ... 183 3.10.4. Nesnel ... 184 4. SONUÇ ... 188 5. KAYNAKLAR ... 190 EKLER ... 196 Plan Listesi ... 197 Şekil Listesi ... 211 Çizim Listesi ... 359

(13)

KISALTMALAR

APİKAM : Ahmet Piriştina İzmir Kent Arşivi Müzesi

Bkz. : Bakınız Çev. : Çeviren M. : Miladi H. : Hicri y.y. : Yüzyıl M.Ö. : Milattan önce M.S. : Milattan Sonra

İ.M.O. : İzmir Mimarlar Odası

İ.V.B.M. : İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü

V.G.M. : Vakıflar Genel Müdürlüğü

Km : Kilometre

(14)

1. GİRİŞ

1.1. Konunun Tanımı, Önemi ve Sınırları

İslam sanatına yön veren cami mimarisi, İslamiyet’in kabulüyle birlikte ilk örneklerini vermeye başlamıştır. İlk yapılan cami, daha çok ihtiyacı karşılamaya yönelik olup işlevsellik ön plana çıkmıştır. Zaman içerisinde İslamiyet büyük bir hızla yayılmaya başlamış olup, devletlerin siyasi ve ekonomik güçlerinin göstergesi mimariye büyük ölçüde yansımış, paralelinde sanatta yeni yapım teknikleri, farklı plan tipleri, işlevsellik ve görselliğin bir arada yer aldığı büyük boyutlu cami mimarisi ortaya çıkmıştır. Türk sanatında da önemli bir yere sahip olan cami mimarisi, Osmanlılar zamanında yerli, yabancı ustaların ve farklı coğrafyaların etkisiyle kendine has bir üslup ortaya koymuştur. Osmanlı mimarisi, özellikle geç dönemle birlikte bu dinamik

yapısını devam ettirerek, farklı kültürlerden de aldığı mimari ve süsleme

özelliklerini sentezleyerek mimariyi zengin bir görünüme kavuşturmuştur. Bu

bakımdan İzmir’deki Geç Dönem Osmanlı Camileri Osmanlı mimarisinin her

dönemine vurgu yapan hem geleneksel mimarisiyle, hem de geç dönem özelliğinde yapılmış özgün öneklerle temsil olunmaktadır.

İzmir’deki geç dönem Osmanlı camileri başlığıyla ele aldığımız Onaltı adet camii birbirleriyle benzerlik gösteren süslemelerinin yanı sıra, her biri kendi ölçeğinde farklı mimari kompozisyonları bünyesinde barındıran özellikleriyle de dikkat çekmektedir. Bu çalışmadaki amacımız camileri plan, süsleme ve mimari özellikleri açısından ele alıp ayrıntılı olarak değerlendirmek ve Osmanlı

mimarisi içerisindeki yerini belirlemek olmuştur.

1.2. Metod ve Yöntem

İzmir’deki geç dönem Osmanlı camileri adlı tez konumuzu belirledikten sonra süslemeleriyle geç dönemi en iyi yansıtan ve aynı zamanda İzmir’in en anıtsal camileri olan yapılar seçilmiştir. Camileri belirledikten sonra tez konumuzla alakalı olan kitap, dergi, makale, ansiklopedi ve tez gibi yayınlara ulaşılmaya çalışılmıştır. Daha sonra tüm camilerin fotoğrafları çekilmiş ve

(15)

birçoğunun ise çizimleri yapılmıştır. Bu çalışmaların yanı sıra tezin yazım aşamasına geçilmiştir.

Tezin metin kısmı, Giriş, Katalog, Değerlendirme ve Sonuç olmak üzere

dört bölümden oluşmaktadır. Girişte, konunun tanımı önemi ve sınırları, metot ve yöntem, ilgili yayın ve araştırmalar ile İzmir’in tarihi ve coğrafyası yer alır.

İkinci bölüm olan katalogda, camiler, plan, mimari, inşa tarihleri ve süslemeleri özellikleriyle tek tek ele alınmış olup ayrıntılı olarak incelenmiştir.

Değerlendirmenin yer aldığı üçüncü bölümde camiler, plan ve mimari,

malzeme ve teknik ile süsleme özellikleri bakımından benzer ve farklı yönleriyle

ele alınmış olup karşılaştırmalar yapılmıştır.

Sonuç bölümünde ise İzmir’deki geç dönem Osmanlı camilerinin Osmanlı mimarisi içerisindeki yeri ve önemi ile kendine has üslupta yapılmış farklılıkları ortaya konulmuştur.

Metin kısmının sonunda yapılarla ilgili olan doğrudan ve dolaylı

kaynakların yer aldığı kaynakça ile fotoğraflar, planlar ve çizimlerin listeleri ve dokümanları bulunmaktadır.

1.3. Konuyla İlgili Yayın ve Araştırmalar

İzmir’deki geç dönem Osmanlı camileri adlı tez çalışmamız gerek bu yapılarla ilgili doğrudan kaynaklarla, gerekse mimari üslupları bağlamında

birliktelik gösteren kaynaklardan yararlanılarak oluşturulmuştur. İzmir’deki

Osmanlı dönemi camileriyle ilgili birçok lisans tezi hazırlanmış olup bu tezler

daha çok dönem sınırlamasına veya mimari eleman ve süsleme özelliklerine

göre ele alınarak incelenmiştir. Bu lisans tezleri içerisinde özellikle Ege

Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Türk İslam Sanatları Anabilim dalı bölümünde

1988 yılında hazırlanmış olan XVII-XVIII yy. İzmir camileri adlı çalışma yararlandığımız önemli kaynaklar arasındadır (Sipahi, 1988). İzmir’deki Osmanlı dönemi camileriyle ilgili en önemli problem ise tarihlendirmedir. Yapıların birçoğunda ilk inşa edildikleri döneme ait kitabelerinin bulunmayışı bu

(16)

anlamda işimizi güçleştirmektedir. Bunun yanı sıra tarihlendirmede yararlandığımız en önemli kaynakların başında İzmir’deki Osmanlı dönemi

camilerini vakfiye kayıtları ve günümüze ulaşan onarım ve inşa kitabeleriyle

birlikte ayrıntılı olarak ele alıp inceleyen ve 2003 yılında Fikret Yılmaz tarafından farklı yıllarda yayınlanmış tüm makaleleriyle bir araya toplanarak yayınlanan Münir Aktepe’nin İzmir yazıları adlı kitabı olmuştur (Aktepe, 2003). Tarihlendirmede yine 17. Yüzyıl’da İzmir’i ziyaret eden Katip Çelebi’nin

Cihannüması ile Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi ve İzmir Vakıflar Bölge

Müdürlüğü’ndeki eski eser fişleri yararlandığımız kaynaklar arasındadır.

İzmir’deki Osmanlı camileri, birçok araştırmacının ilgisini çekmiş ve camilerin bazı özelliklerine yönelik çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan, yapıların alçı süslemeleri ilgili lale Bulut’un İzmir camilerinde alçı süsleme (Bulut, 1996), minberlerle ilgili olarak Sedat Bayrakal’ın İzmir minberleri (Bayrakal, 2004), İnci Kuyulu’nun Salepçioğlu ailesinin İzmir’e katkıları ve Salepçioğlu

camii (Kuyulu, 2002a) ile İzmir’deki Osmanlı dönemi yapıları (Kuyulu, 2002b)

ve Türkiye Diyanet Vakfı İslam ansiklopedisindeki İzmir mimari maddesi (Kuyulu, 2001) gibi kaynakların yanı sıra İzmir Camileriyle ilgili olarak 1960 tarihli Ege Ekspres gazetesindeki Vedat Sivri’nin yazıları (Sivri, 1960), Oktay Aslanapa’nın Osmanlı Devri mimarisi (Aslanapa, 1986), Ziyaeddin Bilgin’in Kemeraltı’nda Mimarlık (Bilgin, 1992), Ayla Ersoy’un İstanbul’daki Altı ve

Sekiz Destekli Camilerin Gelişimi (Ersoy, 1989), Ahmet Vefa Çobanoğlu’nun

Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi’ndeki Kestanepazarı Camii Maddesi (Çobanoğlu, 2002) ile İzmir’deki Osmanlı dönemi camilerinde ve sivil yapıların da yer alan kuş evleriyle ilgili, Örcün Barışta’nın İzmir’de Kuş Evleri adlı makalesi (Barışta, 2009) önemli kaynaklardandır.

İzmir’deki Geç Dönem Osmanlı Camileri ve sivil yapılarında gördüğümüz mimari tasvirlerin yer aldığı duvar resimleri ve plastik kabartmalarda bazı araştırmacıların ilgisini çekmiş ve bu konuda kitaplar yayınlanmışlardır. Bu bağlamda Rüçhan Arık’ın Batılılaşma Dönemi Anadolu Tasvir Sanatı (Arık, 1976) ve Ayda Arel’in Tanzimat Öncesi İzmir Sanatında

(17)

Yeni yönelimler (Arel, 2002) adlı çalışmaları bu konudaki önemli kaynaklar arasındadır.

İzmir’in tarihi kent merkezi olan Kemeraltı, gerek sivil ve dini yapıların bünyesinde, gerekse bağımsız yapılar şeklinde oluşturulmuş su yapıları bağlamında oldukça zengin örnekler sunmaktadır. Bu bağlamda çeşme, sebil ve şadırvanları içine alan ve oldukça da ayrıntılı olarak çalışmış yüksek lisans tezleri bulunmaktadır. Bunlardan Gül Geyik tarafından hazırlanmış olan İzmir Su Yapıları (Geyik, 2007) ile Nil yaprak tarafından hazırlanmış olan ve Kemeraltı’ndaki çeşme, sebil ve şadırvanları konu alan, Tarihi kent merkezlerindeki su yapılarının koruma problemleri ve İzmir Kemeraltı örneği (Yaprak, 2009) ve Muhammed Bilgen’in İzmir Şadırvanaltı Camii şadırvan süslemelerinin restorasyon projesi (Bilgen, 2005) adlı yüksek lisans tezleri İzmir’deki su yapıları hakkındaki önemli çalışmalar arasındadır.

1.4. İzmir’in Tarihi ve Coğrafyası 1.4.1. İzmir’in Tarihi

Ege Bölgesinin en önemli şehirlerinden biri olan İzmir’in adı eski İon lehçesinde “Smurne”, attika (Atina çevresi) Lehçesinde ise “Smyrna” diye yazılıdır. “Smyrna” sözcüğü eski Anadolu kökenlidir (Akurgal, 1997:901). İzmir adının bir amazon olan Symirna’dan geldiği, kelimenin aslının Tismurna olup

bir örnek olarak “ti”nin düşmesiyle smurna veya smyrna şeklini aldığı kabul

edilir (Kütükoğlu, 2000:515). Eski Yunancada smyrna biçiminde yazılan kentin adı zamanla Zmirni haline geldi. Bu adın başına “İ” tanımlılığının gelmesiyle önce “İzmirni” olduğu, bununla giderek İzmir’e dönüştüğü bilinmektedir

(Çakkalkurt, 2005:69). İzmir şehrinin ilk olarak M.Ö. 3000 yılları civarında

Bayraklı yakınlarında kurulduğu bilinmektedir. Şehrin bulunduğu yerin bir yarımada üzerinde olduğu, zamanla Meles Çayı’nın getirdiği yüzey şekillerinin değişikliğe uğrayarak şehrin kıyıdan içeride kaldığı belirtilir (Kütükoğlu, 2001:515). İzmir, İyonyalılar tarafından kurulmuş olup M.Ö. VIII. asırda Lidya’ya, M.Ö.VI. asırda Lidya ile beraber İran (Pers) İmparatorluğuna geçti.

(18)

Büyük İskender şehri çok büyüttü ve Makedonya’ya bağladı. M.Ö.II. asrın son yarısında Roma’ya geçti. 395 yılında Roma ikiye bölününce Anadolu’yla beraber Bizans doğu Roma oldu. 1076’da tekrar Bizanslıların eline geçti. 1320’de Aydınoğlu Gazi Umur Bey, şehri yeniden fethetti (Gökdemir, 1985: 1578). 1348 yılında Umur Beyin ölümü üzerine Latin hakimiyetine giren İzmir 1390 yılında Osmanlıların hakimiyetine girdi (Kütükoğlu, 2001: 517). 1390 yılında I. Beyazıd Kadifekale’yi ele geçirdi, ancak limandaki kaleyi alamadı. 1402’de bütün İzmir Timur’un eline geçince Kadefekale’den başka kıyı kesimlerine de yerleşmeye başladı. Bir süre Aydınoğullarından Cüneyd Beyin sığınağı olan kent 1426’da Osmanlı topraklarına katıldı (Çakkalkurt, 2005: 68).

II. Murat döneminde kesin olarak Osmanlı hakimiyetine giren şehir, 1472’de Venedik donanmasının hücumuna uğrayıp yağmalandıysa da Venedikliler şehirde kalamadılar. Liman kalesi baskından sonra yeninde yapıldı. İzmir 1919 yılındaki Yunan işgaline kadar mutlak olarak Osmanlı hakimiyetinde kaldı. Bunun yanı sıra zaman zaman sosyal karışıklıklara da sahne olmuş bir şehirdir (Kütükoğlu, 2001:517).

15 Mayıs 1919’da Yunanlılar tarafından işgal edilen şehir 9 Eylül

1922’de işgalden kurtularak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içine katılmıştır (Çakkalkurt, 2005:68).

1.4.2. İzmir’in Coğrafyası

İzmir ili, Ege Bölgesi’nin batı kesiminin ortalarında yer alır (Karabağlı,

1993:171). Kuzey sınırı 38o Kuzey paraleli, güney sınırı 37o

güney paraleli

üzerindedir. Doğu sınırından 26o Meridyeni, Batı sınırından 28o

meridyeni

geçmektedir. Yüzölçümü 12.301 km2’dir (Geyik, 2007:1). İzmir ilinin

günümüzde 30 ilçesi ve toplam 3.370.866 nüfusu bulunmaktadır. Yüzölçümü

bakımından Türkiye’deki iller arasında 23. Sırada yer alır (Öztürk, 1993:1213). Ege Bölgesinin batı kesiminin ortalarında yer alan şehrin il toprakları, batı kültürüne kaynaklık eden uygarlıkların kurulduğu yörelerden biridir. Türkiye’nin üçüncü büyük ili olan kent Ege’nin incisi olarak adlandırılır ve

(19)

ticaret, sanayi, eğitim, turizm ve hizmet merkezidir. İzmir aynı zamanda Türkiye’nin önde gelen dış ticaret limanıdır (Karabağlı, 1993:171). İzmir ili, batıda Ege Denizi ile sınırlanır. Kuzeyde Balıkesir, Doğuda Manisa, Güneyde Aydın illeriyle komşudur. Yüzey şekilleri açısından il oldukça parçalı bir yapı gösterir. Ege Bölgesinin doğu batı doğrultulu geniş tabanlı ovaları aynı doğrultuda uzanan dağ kütlelerini birbirinden ayırır (Öztürk, 1993: 1213). Denize dik uzanan dağların şekillendirdiği ve çok girintili çıkıntılı olan İzmir kıyıları dağların denize dik inişleri sebebiyle enine uzanan kıyılardır. Bu kıyıların oluşmasında, yer kabuğunun çökmesinin etkileri vardır. İzmir’de Akdeniz iklimi hakimdir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlı geçer. Bitki örtüsü Akdeniz iklimine özgü olan ve her mevsim yeşil kalan maki topluluklarıdır (Gökdemir, 1985:1575). İzmir tarihi ve tabii zenginlikleri ile

turizmin gelişmesinde etkili olmuştur. Antik şehir harabeleri, Roma, Bizans,

Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait tarihi eserleri, Bozdağ ve Kozak yaylaları, plaj ve kaplıcaları, milletlerarası fuarı ile yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken önemli bir şehirdir (Gökdemir, 1985:1578).

(20)

2. KATALOG 2.1. Hisar Camii

Şekil no : 1-31

Çizim no : 1-7

Plan no : 1-4

İnceleme tarihi: Mart 2011

Yeri: İzmir merkezde, Kemeraltı Çarşısında, Hisarönü mevkiindeki 899

sokaktadır (Bayrakal, 2004:23).

İnşa Tarihi: Caminin ilk defa ne zaman ve kimin tarafından inşa edilmiş olduğuna dair günümüzde herhangi bir kitabe mevcut değildir. Camiyle ilgili

olarak ilk elden bilgileri 1671-72 yılında İzmir’i ziyaret eden Evliya Çelebi’den

öğreniyoruz. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde camiyle ilgili olarak şunları belirtmektedir.

Ve Molla Yakup Efendi Camii aşağı Kal’a kapusu önünde üç mihrablı

tahtani camii kadimdir ve üç kapusu vardır. Orta kapı üzre tahrir olunan tarihidir.

“Kad benâ hâze’l-câmi a’ş-şerif 11-vechillâhi h’âlâ ve zamanihi mevla’l-mevâli Mevlânâ Ya’kûb, fi buniye min hicreti’n-nebeviyyeti fi sene elf. Bu camii’in üç mihrâbı olmasının aslı üç sâhibü’l-hayrât birer mihrâblı câmi’ edüp ilhâk etdikleriçün üç mihrâblıdır. Ve iki mihrâb dahi taşra sofalarında vardır. Ve leb-i deryâda teng mahalde olmağile bunun dahi haremi yokdur. Ammâ câmi’ ile kal’a kapusu önünde mâbeyne-hümâda câmi’in bir âbdest havuzu var, şâzrevân revân olmadadır ve üstü kurşun örtülü maksûre-vâr bir havz-ı mâ-i hoşgüvârdır.Ve câmi’in dahi nısfı kurşunludur ve nısfı kiremitlidir.”(Evliya Çelebi, 1935: 94-95).

Evliya Çelebi’nin H.1000/1591-92 yılına tarihlendirdiği kitabe

(21)

Son cemaat yeri 1813 yılında eklenen cami, 1868 yılında şiddetli bir deprem sonucu oldukça zarar gömüş ve kubbeleri sakatlanmıştır. Bu depremden sonra 1870 yılında onarım geçiren yapının kitabesi şöyledir:

“Bâb-ı behişk misal etmiş bunu dâna

Ki ini müminatda kâbe-i zibâ

Teveccüh eyleyen zevat bulur ihsan kâribinde Eder rahmet âna elbetde hazret-i mevlâ

İzmir mükhayyizanından Hacı Mehmet Efendi-zade Müteveffa Hacı Ali Bey eyledi bu bâbı ihyâ

Eder cümle murâdın Hak İshan ânın elbet

Ne ziynet verdi câmi’e ne âlâ ve hem râ’nâ” H.1287/M. 1870 (Aktepe, 2003: 106).

Bu kitabe caminin güneydeki avlu kapısının üzerinde yer almaktadır.

Minarede yer alan diğer kitabe ise şöyledir:

“İzmir Valisi Mirliva Kazım Paşa zamanında cami tamir ve minare müceddeden inşa edilmiştir.” 1343 H./1927 M. (Aktepe, 2003:106)

Caminin vakfiyesinde, muvakkithane, kütüphane ve iki şadırvanı olduğu

belirtilmektedir. Muvakkithane ve kütüphanelerin kitabeleri olmayıp

şadırvanların kitabe ve inşa tarihleri bulunmaktadır*. Ayrıca caminin kuzeydeki

avlusunda üç adet çeşme yer almakta olup bunların kitabeleri yoktur. Bu

bilgiler dışında inşa tarihi kesin olarak saptanamayan caminin Latinlere ait merkez kilisesi olduğu ve daha sonra şehrin Türklerin eline geçmesiyle birlikte camiye çevrildiği bilinmektedir (Atay, 1978:16). Evliya Çelebi’nin Aydınoğullarından Özdemiroğlu Yakub Bey tarafından yaptırıldığını belirttiği ve Seyahatnamesinde Molla Yakup Bey cami diyerek bahsettiği yapı adını iç limanın ağzında bulunan ve günümüze ulaşamayan Hisar’dan almıştır (İMO, 2005:30).

(22)

Cami vakfiye ve tamir kitabelerine göre, 1812-1870, 1881, 1927 (Aktepe,

2003:100-107), 1980 (Bilgin, 1992:48) ve 2009-2011 yıllarında geçirdiği onarım

ve eklentilerle günümüze gelmiştir.

Caminin Mimari Özellikleri: Merkezi bir plan şemasına sahip olan Hisar Camii, enine dikdörtgen planlıdır ve önünde üzeri kubbeyle örtülü yedi gözlü son cemaat yeri ile, caminin kuzeybatı köşesindeki minare kuzeydeki avlu içinde üç çeşme, kütüphane, muvakkithane ve avlu dışındaki şadırvandan oluşan kompleks bir yapıdır (Şekil-1,2). Merkezi plandaki yapının harim mekanı

mihrap önü kubbesi ve yanlardaki küçük ikişer kubbe ile üç sahınlı bir

düzenlemeye sahiptir. Ortadaki esas bölüm diğerlerine göre daha geniş ve yüksek tutulmuştur. Merkezi kubbe ve diğer yanlardaki küçük kubbelere geçişler tromplarla sağlanmış ve kubbeler sekizgen bir kasnak üzerine oturtulmuştur

(Plan-1). Merkezi kubbenin kasnağı içerden yuvarlaktır ve her bir kenarında

ikişer pencere yer almaktadır. Mihrap önü kubbesi, dördü kıble duvarına bitişik, altısı serbest toplam on ayakla taşınır. Dikdörtgen planlı harim mekanının

kuzeyini boydan boya kuşatan kadınlar mahfili birbirine yuvarlak kemerlerle

bağlanan kompozit başlıklı ayaklarla beş birime ayrılmıştır. Ortadaki birim diğerlerine göre daha geniş tutulmuş ve mahfilin üzeri, beş küçük kubbe arasına atılmış beşik tonozlarla kapatılmıştır. Kadınlar mahfilinin zemini ise ayaklar arasına atılmış (eli belinde şeklindeki) konsollarla oluşturulmuş bursa kemeri ile taşınır. Mahfil altı hariç harimdeki tüm kemer formu yuvarlaktır. Harime kuzeydeki mihrap aksı ile kuzey doğu köşedeki açıklıklarla giriş sağlanır. Cami duvarları, kuzey cepheler hariç onbir adet payanda duvarlarıyla desteklenmiştir (Şekil-7).

Minare caminin kuzeybatı köşesine bitişik olarak kesme taştan yapılmıştır. Kare kesitli kaide üzerinde yükselen minarenin pabuç kısmı pahlı

olup gövdesi silindirik formludur. Şerefe altı mukarnaslarla doldurulmuş, kurşun

kaplı külahı da alemle nihayetlenmiştir. Ayrıca minarenin, şerefe, külah ve gövdesinin altında, bordür şeklinde yapılmış plaka çinilere yer verilmiştir (Şekil-22).

(23)

Caminin son cemaat yeri yedi gözlü kubbeyle örtülü olup kubbeler birbirlerine sivri kemerlerle bağlanan daire kesitli sütunlarla taşınır. Kubbeye geçişler pandantifler sağlanmıştır. Caminin duvarları, kaba yonu taşla örülmüş, sıva ve bağlayıcı eleman olarak da horasan harcı kullanılmıştır.

Süslemenin Bulunduğu Yerler:

Şadırvanlar: Hisar Cami şadırvanları kuzeydeki avluya girişin karşısındaki meydanda yer almaktadır. Her iki şadırvanın su hazneleri sekizgen planlıdır. Kenarları oluşturan mermer levhaların her birinin ortasında birer adet musluk bulunmaktadır (Yaprak, 2009:179). Şadırvanların üst örtüsündeki kubbeler

2009-2011 yılları arasındaki restorasyon sırasında kaldırılmış ve haznelerin

ortasına fıskiyeli mermerden havuz yerleştirilmiştir. Su haznelerinin köşelerinde

gövdesi yivli ve silmelerle kademelenerek sonlanan birer plaster yer almaktadır.

Çeşmelerin altındaki sekizgen yalaklar silmelerle profillendirilmiştir. Dış bükey silmeyle geçilen köşeleri pahlı dikdörtgen formlu kitabenin etrafını köşelerdeki

nar motifini kavrayan yaprak sırtlı ve volütlü “S” şekilleri ile akant

yapraklarından oluşan dış bükey silmeler şeklindeki çubuklarla bağlanan kompozisyon kuşatır (Şekil-28; Plan-2).

Şadırvanların ikisi de aynı plan ve süsleme özelliklerine sahip olmakla

birlikte farklı tarihlerde yapılmışlardır. Avluya girişin solundaki Şadırvanın ilk

defa ne zaman yapıldığı belli değildir. Ancak 1670-72 yıllarında kenti ziyaret

Evliya Çelebi seyahatnamesinde “Amma Cami ile kal’a kapısı önünde

mabeynihümada camiin bir abdest havuzu var şadırvanı revan olmadadır ve üstü kurşun örtülü maksurevar bir havuzu mai hoşguvardır” şeklinde

bahsetmektedir (Evliya Çelebi, 1935: 95). Evliyazade Şadırvanı olarak anılan

yapının sekizgen su haznesi kenarında bulunan onarım kitabesi şöyledir (Şekil-30):

“An-asl Ahmed Said vakfından iken nagehan Hedm olunmuşdu bu şadırvan-ı bi-misl ü adil Sahibü’l-hayr Evliya-zade garikü’r-rahmetin

(24)

Oğlu İbrahim Efendi’nin Hüdavend-i celil Kabrini etsün fezay-i ravza-i hüld-i berin Ruhumu sirab-ı feyz-i Kevser-i ecr-i cezil Ba-vasiyyet hayra tahsis ettiği nakdineden Oldu inşaya bu tarz üzre karındaşı vekil Bir düşer alemde nuri böyle bir tarih-i tam Akdı şadırvan-ı ra’nadan bu ma-ı selsebil Mehmed Fikri 1293 (1876)”(Aktepe, 2003:192) Anlamı:

“Asıl olarak Ahmet Sait Vakfındayken ansızın, bu benzersiz şadırvan harap edilmişti.

Hayır sahibi rahmete boğulsun.

İbrahim Efendinin oğlu Hüdavend-i celil

Kabrini en yüce, sonsuz ravzanın fezası ile sarsın Ruhunu çokça Kevser ile feyz ile doldursun Vasiyeti ile hayır için tahsis ettiği paradan

Kaideşi bunun üzerine (bu şadırvanı) inşa için vekil oldu Nuri böyle bir tarihi düşer

Hoş şadırvandan bu selsebil suyu aktı” (Geyik, 2007, 132,133)

Avlunun solundaki Bakırcı Mahmut Efendi şadırvanının kitabe metni şöyledir:

“Bakırcı Hacı mahmud etti hüsn-i himmetin derkar Edüb nakd-i mesaisin bu hayrata hemen

Hakikatda şu meydana sezadır böyle bir hayrat Bu ma’-i selsebil etsün yine aştan hep ihya Şeref verdi Hisar Cami’ine inşası bi-şübhe Sûhulet verdi erbas-ı vuzu’ya ruz(u) şeb zira İçinde su gibi Cevdet dedim tarihini zahir Bin üçyüzde yapılmıştır bu şadırvan bi hemta

(25)

Gurre-i Cemaziyü’l-ahire sene 1300 H. / M. 1883” (Aktepe, 2003:

192).(Şekil-29).

Anlamı:

Bakırcı Hacı Mahmud himmetin güzelliğiyle bir iş elledi Bütün vaktini bu hayata harcadı

Hakikatle böylesi bir hayat şu meydana layıktır Bu selsebilin duyu yine susuzları ihya etsin Hisar Camisine inşası şüphesiz şeref verdi Abdest alanlara gece gündüz kolaylık sağladı İçinde su gibi açıkça Cevdet dedim tarihini

Bu benzersiz şadırvan 1300’de yapılmıştır. (Geyik, 2007:133)

1 Nolu Çeşme: Kütüphane binasının batısındaki çeşmenin günümüzde mevcut bir kitabesi bulunmamaktadır. Mermerden yapılmış olan çeşme, dikdörtgen

formludur ve kabartma tekniğinde yapılmış motiflerle bezenmiştir. Çeşme, daire

kesitli bodur iki sütun üzerine oturtulmuş ve ortasında yarım daire formlu bir yalak bulunur. Burmalı gövde ve akant başlıklı sütunlarla sınırlandırılmış çeşmenin alınlığında demet şeklinde bir akant yaprağından çıkarak yanlara ve yukarıya doğru kıvrımlar yapan akant yaprakları yukarıda bir vazo şeklini alarak içine ikinci bir vazo görünümü veren çiçek ve volütlü yapraklarla bezenmiştir. Bu süslemenin altında, yanlarda burmalı sütunlarla birbirine bağlanan bir girland motifi yer alır. Çeşme aynalığında zemin oyma tekniğinde yazılmış sülüs hatlı iki satırdan oluşan bir ayet kitabesi görülmektedir. Kitabe metni şöyledir:

“Ve sekahum rabbuhum şareben tahura”

Anlamı: “Rableri onlara temiz bir içecek sunacaktır”. İnsan suresi 21.

Ayet (Kuran-ı Kerim, 76/21).

Ayna taşında, yaprak sırtlı ve volütlü “S” şekillerinin oluşturduğu bir

vazo motifi vardır (Şekil-4; Plan-3).

2 Nolu Çeşmeler: Çeşmeler Hisar Camii’nin son cemaat mahalli girişinin iki yanında yer almaktadır. Kitabeleri olmayan çeşmelerin her ikisi de aynı

(26)

ölçülerde ve yonca planlıdır. Yapılarda taş bir sütun üzerine oturtulmuş mermer yalak, onun üstünde yonca planlı su haznesi, en üstte ise kademeli silme bulunmaktadır. Çeşmelerin üstü mermer plaka ile örtülmüş olup ortasında

muhtemelen hazneye su doldurmak için yapılmış metal kapaklar mevcuttur. Ön

cephe ve iki yan cephede olmak üzere toplam üç adet musluk bulunmaktadır

(Yaprak, 2009: 145). Çeşmelerin yalak bölümleri kıvrımlı volütlerden oluşan kabartma süslemelerle bezenmiş olup, sütun üzerindeki çeşmeyi çepeçevre kuşatmaktadır (Şekil-5,8; Plan-4).

Giriş Açıklıkları: Harim mekanına girişi sağlayan mihrap aksındaki cümle kapısının üzeri alçıyla sıvanmış ve bursa kemerle geçilmiştir. Kemerin köşeliklerinde alçıdan yapılmış altın yaldızla boyalı volütlü ve yaprak sırtlı “S” şekilleri ile kıvrımlı soyut bitkisel süslemeler görülmektedir. Açıklığın kuzey cephesi iki yandan kompozit başlıklı gömme sütunlarla sınırlanmıştır. Gömme sütunlarla birbirine bağlanan yuvarlak kemer içindeki kapı elemanları ve alınlık üzerindeki yüzey kemerin tepeliğine kadar mermer levhalarla kaplanmıştır. Kapı iki yandan profilli başlıklara sahip çift sütunlar ile sınırlandırılmış olup yuvarlak kemerle geçilmiştir. Yuvarlak kemeri iki yandan yivli gövde ve kompozit başlıklara sahip plaster görünümlü sütunlar ve silmelerle kademelenerek sonlanan lento kuşatır. Lento üzerindeki dikdörtgen formlu ayet kitabeleri mermerden yapılmış olup etrafı iç ve dış bükey silmelerle kuşatılmıştır. Ayet panosunun iki yanı plaster görünümlü profilli başlıklara sahip sütunlardan oluşur. Sülüs hatlı kitabede Nisa Suresinin 103. Ayeti bulunmaktadır. (Kuran-ı Kerim, 9/103).

Açıklık üzerindeki mükebbire balkonunun korkuluğu ve altı mermerden yapılmıştır. Balkon altı aşağıdan yukarıya doğru iç ve dış bükey silmelerle kademelenerek genişler. Balkon korkuluğunun ön cephesinde delik işi tekniğinde yapılmış stilize kompozisyonlarla, madalyon içine alınmış altı kollu yıldız kompozisyonu görülmektedir. Mükebbire penceresinin iki yanına eğrisel

hatlardan oluşan dini içerikli panolar yerleştirilmiştir (Şekil-8).

Caminin avlusuna giriş doğu, kuzey ve güneyde olmak üzere üç açıklıkla sağlanır. Güneydeki açıklık üzerinde sülüs hatla yazılmış bir tamir kitabesi yer

(27)

alır (Şekil-6). Kuzey avluya girişi sağlayan açıklık diğerlerine göre oldukça gösterişli olup mermerden yapılmıştır. Profilli başlıklı ve plaster görünümlü sütunlarla sınırlandırılan kapı yuvarlak formlu kemerle geçirilmiştir. Yuvarlak kemerin yüzeyinde dikdörtgen formlu yatay kartuşlar bulunmaktadır. Kemer iki

yandan profilli başlıklara sahip küçük sütunlar üzerine oturtulmuştur. Yuvarlak

kemerin köselikleri üçgen kartuşlarla doldurulmuş olup üzeri dış bükey bir silmeyle geçilmiştir. Kemer üzerindeki alınlıkta altın yaldızla boyalı ve sülüs hatla yazılmış hadis yer alır. Yanlardaki plaster görünümlü sütunlar üzerine oturtulan taç bölümünün altında silmelerle kademelenerek yükselen saçak yer alır. Saçağın kenarlarını den dan şeklindeki bir friz kuşatır. Alınlık şeklindeki taç kısmında yer alan yuvarlak kemer yanlara doğru yayvanlaşarak iner. Kemerin uçlarında birer hilal ile yaprak sırtlı volütler mevcuttur (Şekil-3). Son cemaat yerine girişi sağlayan doğudaki açıklık kırmızı renkli kesme taştan yapılmıştır. Yuvarlak kemerli açıklığı iki yandan profilli başlıklara sahip sütun dizileri sınırlar.

Mihrabı: Kıble duvarı ortasında, kuzey girişi aksında yer alan mihrap, iki gömme sütunun sınırladığı yarım daire formlu kemerin içinde üçlü mihrap uygulaması şeklinde konumlanmıştır (Şekil-19,20; Çizim-1).

Sütunlar ve sütunların oturtulduğu kaideler mermer, mihrabın diğer

elemanlarında ve süslemelerinde alçı malzeme kullanılmıştır. Yapıda kullanılan alçı süsleme kalıplama tekniğiyle oluşturulmuş, detaylar kazıma tekniğiyle işlenmiştir. Alçı süslemeler arka yüzlerinden tellerle birbirine tutturulmuş ve alçı sıva ile duvara monte edilmiştir (Bulut, 1996:3). Süslemelerin üzerleri ve silmelerde altın yaldız kullanılmıştır. Yarım daire formlu büyük bir kemer içine alınmış olan üçlü mihrap düzenlenmesinden ortadaki esas mihrap diğerlerine göre daha büyük ve gösterişli olarak yapılmıştır.

Mihrap kitabeliği üzerinde üçgen bir alınlık şeklinde alçıdan bitkisel

motiflerle süslenmiş bölüm mihrap tacını oluşturmaktadır. Uçları volütlü “S” ve

“C” şekillerinin yoğun olarak kullanıldığı taç süslemesinde akantlar, güller, çiçekler, stilize bitkisel kompozisyonlar ve serbest dallar üzerine işlenmiş desenler birbirlerine dolanarak yüzeyi doldurmuştur. Mihrap kitabeliğinin tepe

(28)

noktasında volütlü vazo üzerinde ikinci bir vazo ve bu vazodan çıkan çiçekler yer alır. Vazonun her iki yanına etrafı burmalı bir madalyon ve madalyon içinde

gül, tomurcuk ve çiçeklerden oluşan bir süsleme doldurur. Tacın ortasındaki

metal levha üzerine etrafı alçı ile sıvanarak oluşturulmuş, kenarları rulo şeklinde kıvrık yazı panosunun üstü ve iki yanına, teller, üzerine tutturulmuş dalları panonun ruloları içinden çıkan gül goncaları yerleştirilmiştir (Bulut, 1996:4).

Mihrap tacı altında yer alan ayet kitabeliği yatay dikdörtgen formdadır ve etrafı altın yaldızla boyanarak çerçevelenmiş ve içine zemini siyah, yazıları altın yaldızla boyalı Ali İmran Süresinin 37. ayeti yazılmıştır (Kuran-ı Kerim, 3/37). Mihrap iki yandan yüksek mermer kaideler üzerinde yükselen kompozit başlıklı ve daire kesitli sütunlarla sınırlanmaktadır.

Yarım daire formlu mihrap nişinin kavsarasından, pileleriyle verilmiş ve

iki yana çekilmiş alçıdan yeşil renkli etrafı altın yaldızla boyalı perde asılıdır.

Mihrap niş ve kavsarası sadedir. Kavsara kemeri yarım daire formlu olup kemer köşeliklerinde üçgen alanlar içinde yaprak çiçek, akant ve tomurcuklar halinde karanfillerden oluşan kompozisyonlar bulunmaktadır. Silmelerle kademelenerek biten saçak tablasının kenarlarına altları dilimli kase şeklinde yapılmış birer kandil konulmuştur. Saçak tablasının altında akant yapraklarından oluşan bir friz ve friz altında grift stilize kompozisyonlar yer alır. Alınlık, iki yandan öne doğru çıkıntı yapan ve gövdesinde çiçek motifi bulunan küçük plasterlerle ve yanlarda yer alan küçük mihrabiyeler de iki yandan yüksek kaideler üzerine oturtulan daire kesitli kompozit başlıklı mermer sütunlarla sınırlandırılmıştır. Sağır niş şeklinde düzenlenmiş ve kavsarası olmayan mihrabiyelerin önüne birer büyük saat konulmuştur. Yukardan basık kemer ve sütunlar üzerindeki plaster görünümlü unsurlarla sınırlanan mihrabiye dışa doğru kademelenen bir saçak ve saçak köşelerinde yer alan kandillerle sonlanmıştır. Mihrabiyelerin alınlığında birbirlerine alttan ve üstten dolanan uçları volütlü “S” ve “C” şekilleri, stilize

bitkisel kompozisyonlar ve kıvrımdalar ortada baklava motifini oluşturarak tacı

tamamlarlar. Tacın etrafında kalan boşluklarda serpme yıldızlarla bezenmiştir. Üçlü mihrabı çevreleyen sağır kemerin tepeliğini uçları volütlü, “C” ve

(29)

karanfil ve çiçekler bir yay şeklinde kemerin üzerini süsleyerek tepe noktasındaki madalyonla birleşirler. Madalyonun etrafını süsleyen grift bitkisel süslemede baş aşağıya sarkıtılmış dal ve çiçeklerden oluşan süsleme yer alır. Madalyonun altında simetrik formda eğrisel hatlardan oluşan içi alçıdan kafes tekniğinde yapılmış iki kartuş ve kartuşun yanlarında madalyon içinde beş kollu yıldızlardan oluşan bir dekorasyon görülür. Kemer yayının üzeri iki sıra altın

yaldızla boyalı dış bükey silmeyle belirginleştirilmiştir. Sağır kemerin içi, etrafı

volütlü eğrisel hatlardan oluşan kartuşlarla bölmelere ayrılmıştır. Bu kartuşların içi çiçek demetleri yıldızlar ve serpme çiçeklerle bezenmiştir. Mihrap tacı

üzerinde bulunan yürek şeklindeki simetrik iki pencere, alçı şebekeli olup etrafı

altın yaldızla boyalı dış bükey iki silmeyle kuşatılmıştır. Pencereleri çevreleyen

silmeler volütlü ters “C”’lerle birleşerek yukarıda bir palmeti meydana getirirler.

Palmeti andıran bu dekorasyonun tomurcuk kısmında volütlü “S”ler ile akant yaprakları, tepeliğinde ise girland ve çiçek motifleri yer alır. Üzerindeki ay yıldız ve çiçek motifleriyle gövdesindeki serpme yıldız kompozisyonları palmeti tamamlayan diğer unsurlardır. Mihrap tacının iki yanındaki alçı şebekeli ve renkli camdan yapılmış yarım daire formlu pencerelerin tepeliklerinde uçları

volütlü ters “C” ile, akant yaprakları, stilize motifler ve “S”’lerden oluşan

kompozisyonlar göze çarpmaktadır. Ayrıca bu kompozisyonun tepe

noktasındaki iki “C” arasında vazodan çıkan çiçekler süslemeyi tamamlar. Minberi: Hisar Camii minberi kıble duvarında ve üçlü mihrap düzenlemesinin hemen yanında yer almaktadır. Mermer malzemeden yapılan minberin, giriş kemeri, sütun başlıkları, kasnak, köşk, köşk korkuluğu ve kemeri ile külahın köşeleri ve alemde altın yaldız kullanılmıştır. Mimari tasvir ve bitkisel süslemelerde kabartma ve ajur, yazılarda ise zemin oyma tekniği kullanılmıştır.

Minber yukarı doğru kademeli bir şekilde silmelerle daralan bir kaide üzerinde yükselir. Altta kare, üstte daire kesitli sütunları iki yandan birer kıvrımla başlayan ve yarım daire formlu kemerle bağlayan bölüm giriş açıklığını oluşturmaktadır (Bayrakal, 2004:25). Alttaki kare kesitli sütunun kuzey cephesinde uçları volütlü “S” şekli ve bu volütlerden çıkan kıvrımlı akant yaprakları hem yüzeyi hem de “S” şeklinin gövdesini süslemiştir. Bu sütun iç

(30)

bükey, dış bükey silmelerle sonlanmakta ve üzerinde gövdesi burmalı ve kompozit başlıklı, ikinci bir sütun üzerinde yükselmektedir. Bu burmalı sütunun üzerinde, zemin oyma tekniğinde, altın yaldızla boyalı ve sülüs hattıyla yazılmış

Kelime-i Tevhid yer alır.

Taç bölümünde, siyah zemin üzerine, üç satırdan oluşan ve altın yaldızla boyanmış, bir ayet kitabesi bulunmaktadır. Kitabede Cuma suresinin 9. ayeti

(Kuran-ı kerim, 62/9) zemin oyma tekniğinde yazılmış ve yukardan aşağıya

doğru genişleyen kartuşlar içine alınmıştır. Tacın tepe noktasına altın yaldızla boyanmış ve ayna tekniğiyle yazılmış “Muhammed” ismi oturtulmuştur (Şekil-21).

Minber yan aynalığı farklı düzenlemelerden meydana gelmektedir.

Süpürgelikte iki yandan kıvrımla başlayan ve yarım daire formlu kemerle örtülü ikişerli gruplar halinde dört açıklık yer alır. Açıklıkların etrafı volütlü “S” şekilleri ve akant yapraklarıyla bezenmiştir. Ortada kalan boşluğa ise “S” şekillerinin gövdesinden asılı birer perde motifi işlenmiştir. Yan aynalıklar dik üçgen şeklinde olup, her iki yan aynalıkta birer madalyon bulunmaktadır. İçerlek düzenlenmiş madalyonların ortasına ay çiçeği şeklinde kabartma birer çiçek motifi işlenmiştir. Madalyonların etrafı akantus yapraklarından oluşan kıvrımlar ve volütlerle doldurulmuştur (Bayrakal, 2004:23).

Korkulukların altında ve ona paralel uzanan alanın içi, birbirlerine perde kıvrımlarıyla bağlanmış “S” şekilli ve volütlü akant yaprakları ile natüralist formlu yarım papatyalarla yüzeyi doldurmuştur (Bayrakal, 2004:23-24). Merdiven korkuluğunun etrafı silmelerle belirginleştirilmiştir ve ajur tekniğinde yapılmış girift süslemelerden oluşan “S”, “C” kıvrımları volütler ve değişik formlu akant yaprakları ile girift bir şekilde işlenmiştir. Ayrıca bu süslemelerin ortasına her iki yönde de farklı mimaride yapılmış birer cami tasvir edilmiştir (Bayrakal, 2004:24; Arel, 2002:52; Arık, 1976:109) (Şekil-22; Çizim-2).

Doğu (sol) korkuluktaki cami tasvirinde son ceaat yeri varken, batı (sağ) korkuluktakinde yoktur. Ayrıca her iki tasvirde de, harim pencereleri, minare ve

(31)

kubbeler ortaktır. Kubbe ve minareler alemleriyle birlikte verilmiştir (Bayrakal, 2004:24).

İki yandan birer kıvrımla başlayan yuvarlak kemer, geçit açıklığını örtmektedir. Akantus yapraklarından oluşan bir süsleme dizisi, sövelerin dışa bakan yüzlerini tamamen doldurmuştur (Bayrakal, 2004:24). Silmelerle belirginleştirilmiş geçit kemerinin aynalıklarında farklı görünümlerde yapılmış tasvirli kabartma süslemeler yer alır. Doğudaki aynalıkta, iki minareli avlu ve ana yapısı kat kat yükselen kütleler biçiminde kapı, pencere ve alemleri belirtilmiş, merkezi kubbeli bir cami tasviri göze çarpmaktadır (Arık, 1976: 111). Bu tasvirleri etrafı eğrisel hatlardan oluşan ve birbirlerine farklı formlu akant yapraklarıyla bağlanan bir süsleme programı çevreler.

Batıdaki geçit kemeri alınlığında ise daha zengin programlı bir manzara tasviri vardır. Yapıların kiremitleri, pencereleri, panjur ve kafesleri, kenti kuşatan surlar, surların mazgal pencerelerinden sarkıtılan toplar birlikte işlenmiştir (Arık, 1976:111). Sur duvarının gerisinde bir kent tasviri bulunmaktadır. Kentte çatısı, kiremit döşemeleri, pencere ve girişleriyle verilen evlerin iki yanında birer cami tasviri yer almaktadır. Camiler şerefeli minareleri ve kubbeleriyle birlikte verilmiştir. Ev ve camiler arasında iri ağaçlar ve selviler bulunmakta kompozisyon birer bayrakla sınırlanarak son bulmaktadır (Bayrakal, 2004:24). Geçit kemerlerinin üzerinde etrafı altın yaldızla boyalı dış bükey silmeyle belirginleştirilmiş yatay dikdörtgen formlu bir kartuş ve kartuş içinde ucu volütlü kıvrımlı bir dal üzerinde kabartma akant yaprakları yer alır. Köşk korkuluğunun üzeri iki yandan C kıvrımlarıyla desteklenmiş yarım daire formlu düzenlemesiyle son bulmuştur. Korkuluğun etrafında, ajur tekniğinde yapılmış merkezinde çokgen kenarlı bir çiçek ve bu çiçeği yuvarlak hatlarla kavrayan

geometrik bir düzenleme bulunmaktadır. Korkuluğun iki yanını kare kesitli

sütunlar sınırlandırmaktadır. Bu sütunların gövdesine de “S” kıvrımlı akant yapraklarından oluşan bir süsleme işlenmiştir.

Köşk daire kesitli ve kompozit başlıklı sütunlar üzerine iki yandan kıvrımla başlayan yarım daire formlu kemerlerle oturtulmuştur. Kemerlerin köşeliklerinde ve alınlıklarında kırmızı boyalı zemin üzerine, altın yaldızla

(32)

boyanmış dini içerikli sülüs hatlı yazılar yer alır. Bu yazılardan kemer alınlığında olanlar yatay birer kartuş içine köşeliklerde olanlar ise şemse motifi içine alınmışlardır. Kartuş ve şemselerin dışında kalan tüm yüzeyler akantus yapraklarıyla bezenmiştir (Bayrakal, 2004:25). Köşk üzerindeki sekizgen kasnağın her bir kenarına yuvarlak kemerli bir açıklık yapılmış ve açıklıkların etrafı stilize laleler, kıvrımlı ve volütlü akant yapraklarıyla bezenmiştir. Kasnağın üzeri sekizgen bir külahla örtülmüş ve külah üzerindeki alemle son bulmuştur.

Kadınlar Mahfili: Harimin kuzeyindeki kadınlar mahfili yarım daire formlu

kemerlerle birbirine bağlanan daire kesitli ayaklarla beş bölüme ayrılmıştır.

Alçıdan yapılmış altın yaldızla boyalı mahfil süslemelerinde bitkisel ve geometrik formlardan oluşan kompozisyonlar yer almaktadır. Sütunlar arasında kalan ahşap korkuluklardan ortadaki bölüm hariç diğer bölümler simetrik süsleme özelliğine sahiptir. Süslemeyi mahfilden dışarıya taşırılmış korkulukların yan yüzeyleri ile mahfili taşıyan bursa kemeri şeklinde konsollar ve mahfil altındaki tavanlar da görürüz (Şekil-11).

Mahfilin doğu ve batıdaki yan kanatlarında dalgalı kıvrımlarla sonlanan korkulukların altındaki dışa taşırılmış yan yüzeylerdeki süslemeler üç paftaya ayrılmıştır (Şekil-12; Çizim-7). Korkuluk yüzeyinin şeklini alacak biçimde yapılmış olan paftalardaki süslemelerde yer alan genel kompozisyon asimetrik eğrilerden oluşan altın yaldızla boyalı kartuşlar ile bunların birleşim noktalarında yer alan soyut ve geçme motiflerdir. Eğrisel hatlardan oluşan bu kartuşların merkezinde etrafı altın yaldızla kuşatılmış içinde beş kollu yıldız motiflerinin olduğu madalyonlar bulunmaktadır. Merkezdeki madalyonun etrafını volütlü ve geniş yapraklı akantlar ile soyut motiflerden oluşan kompozisyonlar kuşatır.

Kompozisyon alt ve üstte bir orta bağdan çıkan demetle sonlanır. Bu bölümün

altındaki tavan göbeğinde altın yaldızla boyalı iç içe geçmiş ve dış bükey silmeyle kuşatılmış üç madalyon ile madalyonun merkezinde geniş yapraklı akantlardan oluşan çiçek motifi yer almaktadır. Bu süslemenin bulunduğu tavanın kenarlarındaki kartonpiyerlerin yüzeyi kenarları yumuşatılmış iki sıra dış bükey silme ile kuşatılmış ve bunların arasına dört kenarın ortasına denk gelecek

(33)

şekilde birbirinin tekrarı olan kompozisyonlar yapılmıştır (Şekil-14). Süslemenin merkezinde altın yaldızla boyalı alçı madalyon içinde beş kollu bir yıldız ile bunun alt ve üstünden çıkan akant yaprakları görülmektedir. Süslemenin iki yanında ise yatay yönde devam eden girift geçme motifleri ve bunların ortasından çıkan ok ucu şekilleri kompozisyonu tamamlayan diğer unsurlardır (Şekil-11). Tavandaki diğer süslemede ise köşeleri dilimli kıvrımlarla yumuşatılmış bir silme kuşağı mevcuttur. Dilimli kıvrımlarla yumuşatılmış olan bu köşelerin boşluklarını, merkezde beş kollu yıldız ile bunu çevreleyen altın yaldızla boyalı madalyon ve madalyonu kuşatan kolları değişik boyutlarda yapılmış sekiz kollu yıldız oluşturmaktadır.

Mihrap aksındaki mahfilin korkuluğu yanlardan kıvrımlı, ortadan düz bir şekilde dışarıya taşırılmış olup korkuluğun altında üç ayrı kartuştan oluşan

süslemeler görülmektedir. Ortadaki bölümde köşeleri baklava dilimi şeklinde

geçme motifler ve beş kollu yıldızlarla süslenmiş bir kartuş yer almaktadır. Kartuşun merkezindeki oval madalyonun içinde bir ay yıldız ile bunun etrafında birbirine dolanan volütlü “C”’ler, natüralist çiçekler, soyut bitkisel kompozisyonlar, kordonlarla bağlanmış girland motifleri ve madalyon içindeki beş kollu yıldızlardan oluşan girift süslemeler bulunmaktadır. Bu süslemenin diğer iki yanındaki kartuşlarda yer alan kompozisyonlar simetrik olup kıvrımlı

ve volütlü dallar üzerinde gelişen üzüm salkım ve yapraklarıyla bezenmiştir.

Ayrıca bu bölümün bulunduğu tavanın kenarlarındaki kartonpiyerlerin yüzeyinde köşeleri yumuşatılmış ve girland motifleriyle bezenmiş iki sıra dış bükey silme yer alır. Bunların arasına her kenarın ortasına denk gelecek şekilde yapılmış birbirinin tekrarı olan kompozisyonlar işlenmiştir. Merkezde bir çiçeği çevreleyen madalyonlar ile alt ve üstte volütlü kıvrımlar, diğer yanda ise yatay yönde devam eden vazodan çıkmış soyut bitkisel motifler yer alır. Tavandaki diğer süslemede ise köşelerinde merkezde deniz kabuğunu içine alan bir vazo ile

vazonun içinden çıkan akant yaprağı ve iki yana kıvrılarak inen yaprak sırtlı

volütler görülmektedir. Bu süslemelerin merkezindeki tavan göbeğinde

natüralist çiçeklerden oluşan madalyonlar içinde geniş yapraklı akantların

(34)

geçme bir sıra kıvrımlı dallar üzerinde gelişen üzüm salkımları ile yapraklarından oluşan süsleme kuşatır (Şekil-9,10,13; Çizim-5,6).

Diğer iki yandaki mahfil altı tavan süslemeleri simetrik olup tavan göbeğinde akantların oluşturduğu bir çiçek motifi görülür. Bu altın yaldızla boyalı silmeler içine alınmış geçmelerden oluşan bir madalyon kuşatır. Bu tavanın kartonpiyerlerinde köşeleri yumuşatılmış iki sıra altın yaldızla boyalı silme kuşakları çevreler. Bunların arasına dört kenarın ortasına denk gelecek şekilde birbirinin tekrarı olan kompozisyonlar yapılmıştır. Bir düğme motifiyle birleşen çubukların ortasında geçme ve palmet şeklinde sonlanan birer baklava

dilimi bulunmaktadır.

Mahfili taşıyan tüm bursa kemerlerinin yüzeyinde geçme şeklinde

baklava dilimleriyle bir tepelik oluşturulmuştur. Mahfildeki ve harimdeki tüm

kemerlerin karınlarında uçları baklava dilimi ve ok ucu motifiyle sonlanan ve merkezde düğme motifini kuşatan baklava dilimiyle birleşmiş çubukların oval kenarları kompozisyonu tamamlar. Bursa kemerleri profili başlıklara sahip konsollar üzerine oturtulmuştur. Bu konsolların ön cepheleri, eşit aralıklı dil

motifleriyle yan cepheleri ise volütlerle süslenmiştir (Şekil-9).

Vaaz Kürsüsü: Kıble duvarındaki gömme ayağa bitişik olarak yapılan vaaz kürsüsü, mermerden yapılmıştır. Kürsüde delik işi ile kabartma tekniğinde

süslemeler bulunmaktadır. Burmalı bir sütun üzerinde kademeli silmelerle

yükseltilmiş bir kaideye oturan kürsünün merdiven ve oturtmalık korkuluğunda soyut kompozisyonların yanı sıra yaprak sırtlı “S” “C” kıvrımları ve akant yaprakları delik işi tekniğinde kabartma olarak işlenmiştir. Kürsünün

oturtmalığındaki korkuluğun üzerinde yer alan kitaplıkta deniz kabuğu motifi

yer alır (Şekil-18).

Merkezi Kubbe: Harim mekanının üzerini örten merkezi kubbedeki süslemelere, kubbe yüzeyinde, göbekte, kasnaktaki pencerelerde, kubbe etrafında ve kubbe kasnağını çeviren balkonun altında rastlanmaktadır. Kubbe göbeğinde siyah zemin üzerine alçıdan yapılmış altın yaldızla boyalı akant yapraklarından oluşan bir çiçek ile bunun dört bir yanından çıkan ışınsal

(35)

görünümdeki palmet motifleri yer alır. Göbekteki bu süslemeyi tellerle birbirine tutturulmuş natüralist görünümdeki çiçeklerden oluşan bir madalyon çevreler. Siyah zemindeki bu süslemeler dışında kalan boşluklar serpme çiçeklerden oluşan alçıdan altın yaldızla boyalı motiflerle doldurulmuştur. Kubbe yüzeyi

göbekteki madalyonun etrafından başlayarak kubbe eteğine doğru büyüyen

değişik formlardaki kartuşlarla bezenmiştir. Kubbe eteğine doğru genişleyen geometrik formlardaki bu kartuşlar sonsuzluk hissi yaratacak bir şekilde büyüyerek etekte son bulur. Oval, yuvarlak, kare ve dikdörtgen formlardan oluşan bu kompozisyonların içinde bitkisel ve geometrik motifler yer alır. Yuvarlak ve köşeleri kavisli bir şekilde birleşen kare ve dikdörtgen kartuşların içinde beş kollu yıldız motifleri yer alırken diğer oval madalyonlarda teller üzerine tutturulmuş kıvrımlı dallar, yapraklar, çiçekler gibi motiflerin olduğu girift bir kompozisyon yer alır. Kubbe eteğini altın yaldızla boyalı yumurta dizisi motiflerinden oluşan bir friz kuşatır. Dıştan sekizgen içerden ise yuvarlak olan

kubbe kasnağında onaltı adet yarım daire kemerli pencere yer almaktadır.

Pencerelerin etrafında demir parmaklıklı korkuluklarla çeviren bir balkon bulunmaktadır. Pencerelerin alınlıklarındaki alçıdan altın yaldızla boyalı süslemelerde bir orta bağdan iki yana volütle inerek kıvrılan akant yapraklı bir vazo ile teller üzerine tutturulmuş natüralist ve soyut bitkisel süslemelerden oluşan kompozisyon pencere alınlığındaki kemer yayını kavrayacak bir şekilde işlenmiştir. Pencerelerin kemerlerinin üzeri bir sıra altın yaldızla boyalı dış bükey silmelerle geçilmiş olup bu silmeler pencerelerin iki yanındaki altın yaldızla boyalı alçıdan yapılmış kompozit başlıklarda son bulur (Şekil-23; Çizim-3).

Kubbe kasnağındaki demir parmaklıklı korkuluklarla çevrilen balkonu taşıyan konsolların ön yüzlerinde alçıdan altın yaldızla boyalı birer akant yaprağı yer alır. Konsolların oturduğu tavanda kabartma birer çiçek motifleri ile konsollar arasındaki boşluklarda girland motifleri kompozisyonu oluşturan diğer süslemelerdir.

Yan Kubbeler: Merkezi kubbenin iki yanındaki dört küçük kubbede de alçıdan altın yaldızla boyalı süslemeler yer alır. Kubbe göbeğinde iki sıra altın yaldızla

(36)

boyalı dış bükey silme içine alınmış akant yapraklarından oluşan kabartma bir

çiçek kompozisyonu görülmektedir. Göbekteki silme kuşaklarını çevreleyen ve

kubbeyi sekiz dilimli bölmelere ayıran çift sıra dış bükey silmelerden oluşan çubuklar kubbe eteğinde birleşirler. Bu çubukların her birinin ucunda kıvrımlı bir dal üzerinde gelişen üç yapraklı akantlar bulunmaktadır (Şekil-26).

Yazılar: Tromplar arasında kalan üçgen boşluklara Cihanyari Güzin Panolarından oluşan sekiz adet pano asılmıştır. Panoların etrafını alçıdan altın yaldızla boyalı çerçeve kuşatır. Panoların üstündeki uçları kıvrımla sonlanan

kordonlar duvara asılı izlenimi vermektedir. Panoların yanlarında bir ortabağla

birleşen volütlü ve yaprak sırtlı “C” şekillerinin içinden natüralist görünümlü çiçekler çıkmaktadır. Panoların altında ise rulo şeklinde bir kaide üzerinde baş aşağı sarkıtılmış ve içinden gül çıkan geniş gövdeli bir vazo ile bu vazonun içinde bir girland motifi yanlarında ise soyut ve natüralist bitkisel

kompozisyonlar ile “C” şekillerinden oluşan süslemeler yer alır (Şekil-25).

Harim duvarlarında asılı olan dikdörtgen formlu ayet panolarının çerçeveleri ile yazıları altın yaldızla boyanmıştır. Siyah zemin üzerine sülüs hatla yazılmış panoların alınlıklarında alçıdan alt yaldızla boyalı, süslemeler görülmektedir. Panoların üzerinde içinden iki yana volütlenerek inen yaprak ve çiçeklerin çıktığı bir vazo ile vazonun yanlarındaki volütlü “S” şekilleri, soyut kompozisyonların olduğu süslemeler alınlık şeklinde panoyu taçlandırmıştır. Panonun üst kenarındaki köşelerinde ise duvara asılı izlenimi verilmeye çalışılmış püsküllü kordonlar bulunmaktadır (Şekil-17).

Tromplar ve tromplar arasındaki sağır kemerler: Merkezi kubbeye geçişi sağlayan trompların yarım daire formlu kemer yüzeyleri iki sıra dış bükey silme kuşağı ile geçilmiş olup, alınlıklarında, natüralist bitkilerden soyut şekillere

kadar birçok girift kompozisyonun olduğu süslemeler yer alır. Alçıdan yapılmış

altın yaldızla boyalı bu motiflerde akantlar, volütlü dallar üzerinde gelişen yapraklar ve kemer yayındaki karanfille sonlanan bezemeler belirgin olan kompozisyonlardır. Tromplar içinde sivri kemerle geçilmiş üçlü pencereler yer almaktadır. Alçı şebekeli ve renkli camla oluşturulmuş bu pencerelerin kemer yaylarındaki bir sıra dış bükey silmeler, pencereleri iki yandan sınırlayan altın

(37)

yaldızla boyalı profilli ve kompozit başlıklı sütunlar üzerinde son bulurlar. Ortadaki pencerenin üzerinden asılı olan perde motifi alçıdan yapılmış olup iki yana uçları püsküllü kordonlarla tutturulmuştur. Beyaz alçıdan yapılmış perdenin kenarları ve püsküllü kordonu altın yaldızla boyanmıştır. Tromplar içindeki bu üçlü pencerelerin üzerinde tellerle birbirine tutturulmuş alçıdan altın yaldızla boyalı bitkisel süslemeler yer alır. Ortadaki pencerenin alınlığına bir orta bağdan çıkan çiçekler ile yanlara ve diğer iki pencereye kıvrılarak inen

dallar üzerindeki yapraklar, “C” şekilleri ve soyut motifler, kıvrımlar ve volütler

yaparak pencereleri taçlandırmıştır (Şekil-25; Çizim-4).

Merkezi kubbeye geçişi sağlayan tromplar arasında yarım daire formlu sağır kemerler yer alır. Kemerlerin her birinin içinde ikişer pencere yer almakta olup, pencere ve kemer alınlıkları alçıdan altın yaldızla boyalı süslemelerle taçlandırılmıştır. Yarım daire formlu kemerin yüzeyinde altın yaldızla boyalı iki sıra dış bükey silme mevcuttur. Kemerlerin alınlıklarında bir madalyon içinde ayyıldız motifi ile madalyonun tepe noktasında, ortasında yumurta dizisi olan bir akant yaprağı motifi bulunmaktadır. Kemerin tepe noktasındaki bu madalyonu, yanlardan ve alttan kavrayan ve birbiri ardına devam ederek son bulan yaprak sırtlı ve volütlü “S” şekilleri ile çiçek motiflerinden oluşan süslemeler kemer yayını taçlandırarak son bulur.

Sağır kemerlerin içindeki alçı şebekeli ve renkli camlarla oluşturulmuş yarım daire kemerli pencerelerin alınlıklarında, kıvrımlı bir dal üzerinde gelişen

yapraklardan meydana gelmiş süslemeler bulunmaktadır. Pencere kemerinin

yüzeyindeki altın yaldızla boyalı bir sıra dış bükey silme pencereyi iki yandan sınırlayan altın yaldızla boyalı alçıdan yapılmış kompozit başlıklar üzerinde son bulur.

Kemer ve trompların altındaki enli alçı friz kare mekanı çepeçevre kuşatmış olup frizin yüzeyinde altın yaldızla boyalı üç sıra dış bükey silme ile eşit aralıklarla işlenmiş ve yüzeyleri altın yaldızla boyanmış ikişer küçük konsollar yer alır. Bu friz kuşağının altındaki köşelerde içinde beş kollu yıldız

Referanslar

Benzer Belgeler

Resim 146: Sultan Ahmet Camii, üst kat mahfil girişi sağ, üst sıradaki pano şemse motifi 2 Çizim 87: Sultan Ahmet Camii, üst kat mahfil girişi sağ, üst sıradaki pano

AraĢtırmada sanatçı yaĢantısının sanat yapıtıyla iliĢkisi Fikret Mualla Saygı örneği üzerinden incelenmiĢ, sanatçının yaĢadığı dönemdeki toplumsal

Sarı zemin üzerine pençler ve goncalar, siyah kontur içerisinde kırmızı ve pembe renge, yapraklar ise siyah kontur içerisinde yeşil renge, ahşap üzeri

ekstrelerinin, araştırmada kullanılan Gram pozitif bakterilere karşı antimikrobiyal aktivite göstermesine rağmen, Gram negatif bakteriler ve maya kültürleri üzerine

Ansiklopedisi(1-5)”, E.Hakkı AYVERDĠ‟nin, “Erken Osmanlı Mi‟marisi”,Osmanlı Mîmârisinde Çelebi ve II. Sultan Murad Devri-II, Titus, BURCKHARDT‟ın, “Ġslâm San‟atı,

Amaç larınm, kazanem yanısıra «Türk mutfağına hizmet» ol­ duğunu, eski bazı yemekleri canlı tutmaya gayret göster­ diklerini söylüyor: «Bizdeki yemekleri,

Kayserili Ahmed Paşa Camii, Kurşunlu Camii, Tıflı Camii, Yalı Camii ve Abdülaziz Mescidi (Kale Mescidi) olarak bilinenler geç Osmanlı dönemine ait olanlardır 11..

Sergilenen eserler kadar, kendisi de eski olan birmüze; Topkapı Sarayı.. Osm anlı’mn en önemli sivil mimarlık eserlerini de içeren Topkapı Sarayı Müzesi’ni yılda 2