• Sonuç bulunamadı

1.1.1. Yaşadığı Dönem

1.1.1.1. Siyasî Ve Sosyal Durum

İmam Nevevî (ö. 676/1277), hicri yedinci asırda Dımaşk bölgesinin önemli muhaddisleri arasında yer almıştır. Hicri yedinci asır İslâm âleminin zor ve sıkıntılı bir süreçten geçtiği bir dönemdir. Özellikle Haçlı saldırıları ve Moğollar İslâm âlemi için ciddi tehlike oluşturmuştur.66 Haliyle bu saldırılardan Dımaşk

bölgesi de nasibini almıştır. Dımaşk’ın önemli âlimlerinden olan Nevevî’nin doğduğu yıllarda (631-676) bu bölgede Eyyûbîler Devleti hüküm sürmekte idi. Adını, hânedanın kurucusu Selâhaddin Yûsuf b. Eyyûb’un babası Necmeddin Eyyûb b. Şâdi’den alan Eyyûbîler, Zengîler’in devamıdır. Eyyûbîler, bugünkü Erivan’ın güneyinde bulunan Düzcin’den olup Hezbâni aşiretinin Ravvâdiyye koluna mensuptur.67 Necmeddin Eyyûbi, Musul Atabegi İmâmûddin Zengî ile dostluk kurdu

66 Bkz. İbn Esir, el-Kâmil fi’t-Târih, Ebü’l-Fidâ Abdullah el-Kâdî (Tah.), Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye,

1987, c.10, s.402; İbn Kesir, el-Bidâye ve’n-Nihâye, Mektebetü’l-Maârif, Beyrut 1990, c.13, s.82:Marshall G.S. Hodgson, İslam’ın Serüveni, İz Yayıncılık, İstanbul 1993, c.2, s.405-425; Abdülganî ed-Dakr, el-İmâmü’n-Nevevî, Dârü’l-Kalem, Dımaşk 1994, s.18; Ahmed Abdülazîz Kâsım el-Haddâd, el-İmâmü’n-Nevevî ve Eseruhü fi’l-Hadîs ve ‘Ulûmihî, Beyrut 1989, s.1

67 İbn Esîr, et-Tarih el-Bahir fî Devlet-i Atabekiyye, Abdülkadir Ahmet Tilîmat (Tah), Kahire,

1382/1963, s.119-120; İbn Hallikan, Vefeyâtü’l-Ayân ve Enbâu Ebnâi’z-Zaman, Muhammed Muhyiddin Abdülhamid (Neş.), Matbaatü’s-Saadet, Kahire 1948, c.1, s.232; Ramazan Sesen,

Selâhaddin Devrinde Eyyûbîler Devleti, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları,

28

ve onun hizmetinde Haçlılar’a karşı düzenlenen seferlere katıldı.68 Ba‘lebek şehrini

ele geçiren İmâdeddin Zengî şehri Necmeddin Eyyûb’a ikta olarak verdi. Necmeddin Eyyûb’un kardeşi Şirkuh da İmadeddin Zengî’nin önemli kumandanları arasına girmiş, Urfa’nın fethi sırasında onun yanında bulunmuştu.69 Eyyûbîler, İmamuddin

Zengî’nin vefatından sonra Halep’te idareyi ele alan oğlu Nureddin Zengî’nin idaresinde kaldı. Eyyûbîler’in tarih sahnesindeki önemli rolleri 1164 yıllarında yapılan Mısır seferleriyle başlar. Nitekim bu tarihe kadar Selâhaddin Eyyûbî, kimsenin dikkat etmediği, kenarda duran bir unsur olarak kalmıştır. Bu seferden sonra ise onun yıldızı parlamaya başlamıştır.70 Bu tarihlerde Selahaddin Eyyûbî,

Sultan Nureddin’in en önemli yardımcıları arasında kabul edilirdi. Aldığı siyasî ve idari tedbirlerle kısa zamanda kabiliyetini gösteren Selahaddin Eyyûbî, Nureddin Zengî’nin teşviki ile Fatımî rejimini yavaş yavaş etkisiz hale getirmeye çabaladı.71

Bu kapsamda Selâhaddin Eyyûbî, 1169 yılından itibaren bir dizi Sünnî reformlara girişti. Ezher’deki Fatımî propaganda merkezini kapatarak Sünnî öğretiyi yayan medreseler açtı. Şiî tarzı ezanı kaldırarak yerine Sünnî ezanı okutmaya başladı. Fatımî kadıları azlederek yerine Sünnî kadılar tayin etti. Bunlara ilaveten Halife Âdıd’ın alaylı cuma ve bayram namazlarını yasakladı.72 Ayrıca ülkede faal durumda

olan ve İsmailiyye akidesine hizmet eden bütün kurumların faaliyetlerini yasakladı.73

Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, Enderun Kitabevi, İstanbul, 1981, s.179;

Muammer Gül, “Eyyûbîler” Türkler Ansiklopedisi, Ankara 2002, c.5, s.77-78.

68 Philip K. Hitti, Siyasî ve Kültürel İslâm Tarihi, Salih Tuğ (Trc.), Marmara Üniversitesi İlahiyat

Fakültesi Yayınları (İFAV), İstanbul 2011, s.885; P.M. Holt, Haçlılar Çağı 11. Yüzyıldan

1517’ye Yakındoğu, Özden Arıkan (Trc.), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1999, s.49; Şeşen,

“Eyyûbîler”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, TDV Yayınları, c.12, s.20.

69 Ebû Şâme, Sihabuddîn Abdurrahman b. İsmail el-Makdîsî, Kitâbü’r–Ravzeteyn fî Ahbâri’d-

Devleteyn en-Nûriyye ve’s-Salâhiyye, İbrahim Zeybek (Tah.), Beyrut 1997, c.1, s.129; İbn Vâsıl, Müferricü’l-Kürûb fî Ahbâri Benî Eyyûb, Cemaleddin Şeyyâl (Tah.), Kahire 1972, c.1, s.8;

Harun Yılmaz, “El-Melikü’l-Muazzam Ve Döneminde Dımaşk’ta Kurulan Medreseler(615-

624/1218-1227)”, (Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul,

2008), s.3.

70 Philip K. Hitti, Siyasî ve Kültürel İslâm Tarihi, s.886. Ayşe Dudu Kuşçu, Eyyûbî Devleti

Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2013, s.43.

71 Şeşen, “Eyyûbîler”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, c.12, s.20-21; Kuşçu, Eyyûbî Devleti Teşkilatı,

50-56.

72 Şeşen, Salahaddin Eyyubi ve Devlet, s.58

73 Ebû Şâme, Kitâbü’r-Ravzeteyn, c.2, s.184; Yılmaz, “El-Melikü’l-Muazzam Ve Döneminde

29

Akabinde gerçekleştirilen diğer girişimler neticesinde Fâtımî rejimi ortadan kaldırıldı.74

Nureddin Zengî’nin 569/1174 tarihinde Dımaşk’ta ölümü üzerine, yerine on bir yaşındaki oğlu geçti.75 Selâhaddin Eyyûbi, yaptığı mücadeler sonunda

Suriye’yi on bir yaşındaki İsmail’in elinden aldı. 1175 tarihinde ise bizzat Selâhaddin Eyyûbi’nin isteği üzere Abbâsî halifesi onun Mısır, Mağrib (Fas), Nubia (Sudan), Batı Arabistan Yarımadası, Filistin ve nihayet Orta Suriye ülkelerinde hükümranlığını tasdik eden yazılı bir beyanname verdi. Artık bu olaydan sonra Selâhaddin kendisini, yegâne hükümdar telakki etmiştir.76 Eyyûbî Devleti,

Selâhaddin döneminde haçlılarla mücadele etti. Haçlı birliği özellikle müslümaların kendi içlerinde ayrılıkların baş gösterdiği ve küçük devletçiklerin kurulduğu V. ve VI. asırlarda İslâm topraklarında işgallere başladı. Müslümanlar, kendi içlerindeki bölünmüşlüğün tesiriyle, düşmana karşı ciddi bir mukavemet gösteremeyince haçlıların ilerleyişi VII. asra kadar devam etti. Ancak Eyyûbîler döneminde kısmi bir toparlanmanın etkisiyle haçlıların ilerleyişi yavaşlatılmış ve nihayetinde Hittîn savaşında haçlıları büyük bir bozguna uğratan Selâhaddin Eyyûbî, kısa bir süre sonra bütün Kudüs Haçlı Krallığı topraklarında hakimiyeti sağladı.77

74 Ebû Şame, Kitâbü’r-Ravzeteyn, c.1, s.191-196; Makrizî, Takiyyüddin Ebû’l-Abbas Ahmed b.

Ali, el-Mevâ’iz ve’l-İ’tibar fi Zikri’l-Hitat ve’l-Â’sar, Matbaatu’n-Nil, Mısır, 1324, c.1, s.358, c.2, s.2,3, 37; Osman Gürbüz, “İktidara Uzanan Yolda Eyyûbî Ailesinin Serüveni”, Atatürk

Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED] 48, Erzurum 2012, (s.387-405),

s.402,

75 İbn Vâsıl, Müferricü’l-Kürûb fî Ahbâri Benî Eyyûb, c.2, s.1.

76 Philip K. Hitti, Siyasî ve Kültürel İslâm Tarihi, s.886; P.M. Holt, Haçlılar Çağı 11. Yüzyıldan

1517’ye Yakındoğu, s.57; Fahmy Hafez, “Haçlı Seferleri ve Selahaddin Dönemi”, Selahaddin’in Mirası, Serdar Şengül, Bilal Öztunç (Trc.), Avesta Yayınları, İstanbul 2000, s.22.

77 Bkz. Ebû Şame, Kitâbü’r-Ravzeteyn, c.1, s.220-221; İbn Kesîr, İmadüddîn Ebû’l-Fida İsmail, en-

Nihâye ve’l-Bidâye, Matbaatü’s-Saade, Mısır 1932, c.12, s.276; İbn Seddâd, Bahâeddin Yusuf, en-Nevâdiru’s-Sultaniyye, (nsr. Cemaleddin Seyyâl), Mısır 1964, s.62-84; Philip K. Hitti, Siyasî ve Kültürel İslâm Tarihi, 889; Şeşen, “el-Bark el-Şamiye Göre 1182- 1183 Yıllarında Salah el-

Din’in Bazı Ayinleri ve Eyyûbîler ile Franklar Arasında Cereyan Eden Bazı Harpler”, İslâm

Tekkeleri Enstitüsü Dergisi, c.6, cüz:3-4, İstanbul 1976, s.253-255; Abdullah N.Ulvan, Kudüs Fatihi Selâhaddin Eyyûbî, Seçkin Yayıncılık, İstanbul 1992, s.66-67; Işıl Demirkent, Hıttin Zaferi ve Kudüs’ün Müslümanlarca Fethinin Batıdaki Akisleri, Belleten,c.2, sayı: 204,

Ankara, 1988, s.1547-1555; Halil İbrahim Ulaş, Selahaddin-i Eyyübi ve İslâm Birliği Politikası, (Yüksek lisans Tezi, Niğde Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü), Niğde 2010, s.11-12

30

Eyyûbîler bu dönemde bir taraftan haçlılarla uğraşırken diğer taraftan ise kendi içerisindeki iç çekişmelerle mücadele etmekteydi. Bununla beraber Güneydoğu Anadolu’yu tehdit etmeye başlayan Moğollar, Eyyûbîler için de tehlike arzetmekteydi.78 Çünkü Moğollar, Hindukuş Dağları’ndan Kızıldeniz ve Akdeniz’e kadar Müslümanların yaşadığı bütün bir coğrafyayı istila etmişlerdi.79 Milyonlar

kılıçtan geçirilmiş, âlimler, yazarlar, yakalanıp öldürülmüş, kütüphaneler sanat eserleri, mimari eserler yakılmış, İslâm dünyasında toptan bir çözülme başlamıştı.80

Dımaşk bölgesinde bu gelişmeler yaşanırken Anadolu’yu bir isyan dalgası sarmıştı. Hicrî VII. asrın önemli siyasî olaylarından birisi sayılan bu isyanın adı Babaî isyanıdır. Anadolu’da II. Gıyaseddin Keyhüsrev (1237–1246) döneminde ortaya çıkan ve “Babaîler İsyanı” adı verilen hareketin hazırlayıcısı ise kendi yandaşları arasında “Baba Rasûlullah” diye isimlendirilen Baba İlyas veya Baba İshak’tır.81

Neticede VII. asır, İslâm dünyasının kriz asrı olarak nitelendirilebilir. Bu asırda İslâm dünyası, Haçlı seferleri ile Moğol istilası gibi iki büyük saldırı dalgasına maruz kalırken, kendi iç bünyesinde de iktidar mücadeleleri, Şiî-Fatımî tesirleri, İsmailî-Bâtınî akımlar parçalanmayı hızlandırmaktadır. Bütün bunlara bağlı olarak İslâm dünyası büyük bir siyasî parçalanma, ekonomik ve kültürel krizle karşı karşıya kalmıştır. Bütün kriz dönemlerinde olduğu gibi bu dönemde de İslâm dünyasında çok önemli ilim adamları ve büyük sûfîler yetişmiştir. Hükümdarlar, medreseleri yaygınlaştırarak, sapkın düşüncelere ve ·bunlara zemin hazırladığını düşündükleri bazı felsefî ilimlere karşı Sünnî inancı yerleştirmek suretiyle bu kültürel krizi aşmayı düşünürlerken, büyük sufî ve âlimler de Haçlıların ve Moğolların yanı sıra, kifayetsiz hükümdarların yol açtığı tahribatı, halka manevi destek aşılamakla gidermeye

78 Bkz. Şeşen, “Eyyûbîler”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, c.12, s.20, 21

79 Bkz. İbn Esir, el-Kâmil fi’t-Târih, c.10, s.402; İbn Kesir, el-Bidâye ve’n-Nihâye, c.13, s.82 80 Bkz. Ahmed Kadiruddin, İslâm Dinamimizmi ve Entelektüel Atalet, İlke Yayınları, İstanbul

1986, s.12.

81 M. Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Ankara 1991, s.18; Ayrıca bkz. Bilal

Gök, “Babailer İsyanı Ve Karaman Beyliği’nin Kurulmasına Etkisi”, Hikmet Yurdu, Yıl, 6, c.6, Sayı. 11, Ocak – Haziran 2013/1, s.217-233.

31

çalışmışlardır.82 Böylece Bâtınî akımlar medreseler vasıtasıyla ilmî alanda etkisiz

hale getirilirken; halk üzerindeki etkileri de sûfîler vasıtasıyla giderilmeye çalışılmıştır.