• Sonuç bulunamadı

Ayetlerin Nüzûl Sebebi İle İlgili Tercihini Ortaya Koyması

1.2. NEVEVÎ’NİN MÜSLİM VE SAHÎH’İ HAKKINDAKİ

1.2.1. Nevevî’nin, Müslim Ve Sahîh’i İle İlgili Tespitleri

1.2.1.4. Müslim’in Hadisleri Tahric Ve Tasnif Metodu İle İlgili Tespitler

1.2.1.4.4. Ayetlerin Nüzûl Sebebi İle İlgili Tercihini Ortaya Koyması

Nevevî’ye göre Müslim, hadisleri tasnif ederken ayetlerin nüzûl sebebine işaret etmektedir. Mesela “kitâbü’s-salât” bölümünde zikredilen bir rivayette İbn Abbas’ın “اَهِب ْتِفاَخُت َلا َو َكِت َلاَصِب ْرَهْجَت َلا َو”249 “Namaz kılarken sesini yükseltme, gizli de

okuma…” şeklinde devam eden ayet hakkında şöyle dediği nakledilmektedir: Bu ayet Hz. Peygamber’in Mekke’de gizli faaliyette bulunduğu bir zamanda nâzil olmuştur. Hz. Peygamber ashabına namaz kıldırırken Kur’ân-ı Kerîm’i yüksek sesle okurdu. Müşrikler bu sesi işittikleri zaman Kur’ân’a, onu indirene ve onu getirene hakaret ederlerdi. (Bunun üzerine) Allah Teâlâ, nebisine: Namazda iken müşrikler, senin kıraatini işiteceği kadar sesini yükseltme. Ashabının duymayacağı kadar da

246 Bkz. Müslim, Salât, 77-86.

247 Müslim, Salât, 90. Ayrıca bkz. Müslim, Salât, 91-101. 248 Bkz. Nevevî, el-Minhâc, c.4, s.351, 356.

73

alçaltma. Onlara Kur’ân’ı işittir, fakat o kadar yüksek sesle okuma. İkisi arasında bir yol tut. Gizli sesle yüksek ses arasında bir yol tut, buyurdu.”250 İbn Abbas bu ayeti

namazda okunan kıraat ile irtibatlandırırken, Hz. Aişe’den gelen diğer bir rivayet251

ise bu ayetin dua ile alakalı olduğunu ifade etmektedir.

Nevevî, şerhinde Taberî (ö. 310/923) ve bazı âlimlerin ayetin nüzûl sebebi olarak Hz. Aişe rivayetini tercih ettiklerini, ancak tercih edilen görüşün İbn Abbas’a ait olduğunu belirtir. Konu ile ilgili rivayetlerin terâcimine “Cehrî namazlarda açıktan okunması halinde bir kötülükten endişe edenlerin, kıraati cehrî ile sırrî arasında bir yol tutması” şeklinde bir başlık seçen Nevevî İbn Abbas’ın rivayetini tercih ettiğini ortaya koymuştur. Ayrıca Nevevî, Müslim’in de bahsi geçen hadisi “salât” bölümünde tahric etmesinden hareketle muradının da bu yönde olduğunu iddia etmiştir.252

Sonuç olarak İmam Nevevî’ye göre Müslim’in hadisleri tasnifindeki maksatları şu şekilde sıralamak mümkündür:

 Senedin farklı tariklerini biraraya getirme

 Metin farklılıklarını biraraya getirerek metnin muhtevasını bütünlük içerisinde sunmak

 Konunun değişik yönlerini belli bir sıra dahilinde incelemek  Hadislerin nâsih ve mensuhuna dikkat çekmek

 Ayetlerin nüzûl sebebi hakkında kanaatini ortaya koymak  Hadisin ahkamına işarette bulunmak

 Bir rivayeti tefsir etmek

250 Müslim, Salât, 145. 251 Müslim, Salât, 146.

74

Yukarıda sıralanan maddeleri daha fazla arttırmak mümkün olmakla birlikte bazı durumlarda Müslim’in tasnifindeki gayeyi anlamak güç olabilmektedir. Hatta öyle olur ki, hadis metninin zahirine bakıldığında, o hadisin bulunduğu bâbın muhtevasıyla hiçbir bağı olmadığı düşünebilir. İşte bu durumda tasnifteki inceliği ortaya koymak şârihe düşer. Mesela, “kitâbü’n-nikah” bölümünün, “Karısını kendisine haram edip de boşamayı niyet etmeyen kimseye keffaret vacip olması” bâbında zikredilen iki rivayette böyle bir durum görülmektedir. Müslim, bu bâbın başında, karısını kendisine haram kılan kişinin mesuliyetini anlatan bir rivayeti253

kaydetmiştir. Ancak daha sonra gelen rivayetlerde, Hz. Peygamber’in eşlerinden birisinin kendisine bal şerbeti ikram etmesi ve diğer eşlerinden bazısının ise Hz. Peygamber’de nahoş bir koku olduğunu söylemesi üzerine Hz. Peygamber’in bir daha bal şerbeti içmeyeceğini belirtmesi anlatılmaktadır. Rivayetin devamında yaşanan bu hadiseler üzerine “Allah’ın sana helal kıldığı bir şeyi niçin kendine haram ediyorsun.”254 ayetinin nâzil olduğu haber verilmektedir.255

Görüldüğü üzere Hz. Peygamber’in kendisine bal şerbetini haram kılmasının, eşini haram kılmanın mahiyetini aktaran bir bâbın muhtevası ile ilgisi bulunmamaktadır. Ancak hadisin şerhine baktığımızda Nevevî’nin şu izahatına rastlamaktayız: “Hadiste bahsi geçen ayetin Hz. Peygamber’in kendisine bal şerbeti yemeyi haram kılması kıssası ile alakalı olduğu açıktır. Ancak fıkıh kitaplarında bu ayetin Mariya (el-Kıbtiyye) kıssası üzerine nâzil olduğu nakledilmektedir.” İmam Nevevî, açıklamasının devamında âlimlerin ayetin nüzûl sebebi hakkındaki ihtilaflarını aktardıktan sonra kendi kanaatini şöyle belirtir: “Sahih olan görüş bu ayetin bal şerbetinin haram kılınması ile alakalı olduğudur. Nitekim Mariya kıssası hakkındaki rivayet sahih bir tarikten gelmemiştir.”256 Nevevî, hadisin şerhinde

yapmış olduğu bu izahatlarla, Müslim’in bu hadisleri rastgele değil belli bir gayeye matuf olarak tasnif ettiğini ortaya koymuştur.

253 Müslim, Nikah, 18. 254 Tahrim, 66/1.

255 Bkz. Müslim, Nikah, 20, 21. 256 Nevevî, el-Minhâc, c.10, s.317-318.

75

Nevevî, her ne kadar eserin genelinde tasnife dair beğenilerini ifade etse de görmüş olduğu aksaklıklar karşısında eleştirilerini ifade etmekten de çekinmemiştir. Mesela “rikâk” kitabında kadınların fitnesini konu alan hadisleri ihtiva eden bâbın içerisinde yer alan bir hadisin konumunun uygun olmadığı şârih tarafından belirtilmiştir. Müslim, bu bölümde daha çok kadınların fitnesine dair hadisleri sıralamakla beraber Hz. Peygamber’in şu duasına da yer verir: “Allah’ım! Ben nimetinin zevalinden, afiyetinin değişmesinden, intikamınla bütün hışmının aniden gelmesinden sana sığınırım.”257 Nevevî, bu bölümü şerh ederken mezkur hadisin,

muhtevası gereği kadınlarla ilgili hadislerin en başında kaydedilmesi gerekirken Müslim tarafından hadislerin arasına alındığını belirterek müellifin tasnifini eleştirmiştir.258

Verilen misaller çerçevesinde Müslim’in, Sahîh’inde Hz. Peygamber’in sözlerini tahric etmeye çalıştığını, bunları da belli bir konu bağlamında tasnif etmeye gayret ettiğini söylemek mümkündür. Ancak “مسجلا ةحارب ملعلا عاطتسي لا”259 “Beden

rahatlığı içerisinde ilim elde edilmez.” hadisinde olduğu gibi bazen bu prensibin haricinde bir durum görülebilmektedir. Yahyâ b. Ebû Kesir’den nakledilen bu rivayetle ilgili Nevevî şu tespitlerde bulunmuştur: “Âlimlerin öteden beri adeti Müslim’in Yahyâ’dan nakledilen bu sözü niçin buraya kaydettiğini sormak olmuştur. Çünkü Müslim, kitabında Hz. Peygamber’in dışındakilerin sözünü nakletmezken (ilgili bâbda zikredilen) namaz vakitleri ile hiç alakası olmadığı halde Yahyâ b. Ebû Kesir’in sözünü buraya nasıl dahil etmiştir. Nevevî, âlimlerin yanıt aradığı soruya Kâdî İyâz’dan (ö. 544/1149) nakille cevap bulmaya çalışmıştır. Buna göre, Müslim, bir önceki rivayetlerde nakledilen Abdullah b. Amr hadisi260 için zikrettiği tariklerin siyak güzelliğini, faidesinin çokluğunu, maksatlarının hülasa edilişini, ahkam gibi mevzularda şamil oldukları faideleri beğenmiştir. –Ayrıca bu hususta Müslim’e hiçbir kimsenin ortak olduğunu da bilmiyoruz.- İşte Müslim mezkur tariklerin bu hususiyetlerini görünce bu gibi bilgilere ulaştıracak ilmî rütbeye talib olanlara

257 Müslim, Rikâk, 96.

258 Nevevî, el-Minhâc, c.12, s.57. 259 Müslim, Mesâcid, 175.

76

tenbihatta bulunmak istemiştir. Ve demiştir ki: Bu ilmin yolu ilgili konuda meşguliyeti arttırmak ve ilim tahsili uğruna bedeni yormaktır.”261

Bu ifadelerle Nevevî, Müslim’in tasnifinde ilk bakışta anlaşılamayan durumları vuzuha kavuşturmaya çalışmıştır. Müslim’in hadis ilmindeki yeri, ihtiyatı ve tasnif metoduna dair yapmış olduğumuz bu açıklamaların akabinde Müslim’in eserine ait tenkitlere de ayrı bir bölüm altında yer vermenin faydalı olacağı kanaatini taşımaktayız. Bu temenni ile bu bölümde, Müslim’e yöneltilen tenkitlere ve Nevevî’nin bunlara verdiği cevaplara yer vereceğiz.

1.2.2. Müslim’in Sahîh’ine Yöneltilen Tenkitler ve Nevevî’nin