• Sonuç bulunamadı

1.3. İMAM NEVEVÎ’NİN ŞERHİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ

1.3.1. Nevevî’nin Şerhini Kendinden Önceki Şerh Faaliyetlerinden Farklı Kılan

1.3.1.1. Bâb Başlıklarını Koyması

İmam Nevevî’yi Müslim şârihleri özelinde mukayese edecek olursak, müellifin, Müslim’in seçtiği hadisleri kendi koymuş olduğu bâb başlıklarına göre kendine has bir tasnife tabi tutmuş olmasıyla temayüz ettiği söylenebilir. Belki de bu husus Nevevî’nin eserini anlamlı ve farklı kılan en açık alamettir. İbn Haldûn’un Mâzerî ve Kâdî İyâz’ı değil de Nevevî’yi daha doyurucu bulmasının temelinde de bu meziyetinin olması muhtemel görünmektedir. Haliyle Nevevî’nin, Müslim’in eserine koyduğu bâb başlıkları sayesinde önemli bir boşluğu doldurduğu ve bu yönüyle de

131

Müslim şârihleri içerisinde milat ve rehber konumunda olduğunu söylemek mümkündür.

Nevevî daha önceki Müslim şârihleri tarafından yapılmayan bu tasarrufu ile Müslim’in eserine ayrı bir derinlik ve zenginlik katmıştır. Yine ana konular bağlamında bâb başlıkları vasıtasıyla oluşturduğu yeni alt başlıklar sayesinde eserin okuyucu tarafından daha rahat ve daha şumüllü anlaşılmasına katkıda bulunmuştur. Aynı zamanda Buhârî’de bulunup da Müslim’de olmayan ve eksik olarak düşünülebilecek bir mevzu bu sayede geç de olsa telafi edilebilmiştir. Nitekim Türcan, ilgili eserinde bu eksikliğe şöyle vurgu yapmıştır: “Sahîh-i Müslim üzerine yazılan şerhlere baktığımızda, müellifinin tercihi neticesinde, kitap isimlerine sahip olmakla birlikte, bâb başlıklarından mahrum oluşu, bunları sonrakilerin belirlemesini gerektirmiştir. Bu itibarla müellifin tercemede doğrudan veya dolaylı olarak ifade ettiği ve şârihlerin dikkate aldığı bir görüşünden bahsedemeyiz.”477

Nevevî’nin Sahîh’in bâb başlıklarını koyması hususunda farklı görüşlere rastlamak mümkündür. Mesela Kâdî Iyâz’ı tahkik eden muhakkik Yahyâ İsmail, Müslim’in bâb başlıklarından hâlî olduğu iddiasının ilim talebeleri ve hadis âlimleri arasında yaygın bir hata olduğunu ifade etmiştir. Muhakkik açıklamasında “İkmâl” şerhinin, Müslim’in bazı nüshalarına ait bâb başlıklarını ortaya çıkardığını beyan etmiştir. Muhakkike göre bâb başlıklarına sahib olan bu nüshalar, bâb başlığı olmayan nüshalar üzerinde çalışan şârihler tarafından gözden kaçırılmıştır. Bunun neticesi olarak da gerek ilim talebelerinin genelinde, gerekse hadis âlimleri arasında şu hatalı bilgi yayılmıştır: “Müslim kitabına bâb başlıkları koymamıştır ve bu hususta Buhârî, Müslim’den daha üstündür.” Oysaki Müslim, bâb başlıklarını koymuştur. Muhakkike göre Müslim’in bâb başlıkları koymuş olduğu idiasının delili ise Müslim’in “Tahâret” kitabının içerinde zikredilen “Cenabet sebebiyle yapılan gusülden sonra temizlenmek” bâbıdır. (Bâbü’t-tatyîbi ba’de’l-güsli mine’l-cenâbeti) İddiaya göre Kâdî Iyâz, bu bâb başlığının akabinde kendisini teyit sadedinde şöyle

132

demiştir: “Bu durum Müslim’in bâb başlıkları koymadığı iddiasının hatalı olduğunu göstermektedir.”478

Muhakkikin sözünü ettiği hadis gerek tahkikini yaptığı İkmâl şerhinde gerekse “el-Minhâc” şerhinde, “Tahâret” bölümünde değil “Hayz” bölümünün 39. hadisi olarak zikredilmektedir. Hz. Aişe’den nakledilen bu hadiste ise Hz. Peygamber’in cünüblükten yıkanacağı zaman kendisinden bir kab istediği (mihlâb), ve Allah Rasulü’nün bu kaptan iki avucu ile aldığı, önce başının sağ tarafına sonra sol tarafına, sonra da başının üzerine döktüğü nakledilmektedir.479

Nevevî, bu hadis için müstakil bir bâb başlığı koymak yerine, bu hadisi “Cünüblükten yıkanmanın sıfatı” bâbı içerisinde ele almıştır. Kâdî Iyâz ise bu hadisi ayrı bir bâb başlığı altında yani “Cenabet sebebiyle yapılan gusülden sonra temizlenmek” başlığı altında kaydetmiştir. Bunu yaparken de şu açıklamada bulunur: “Buhâri bu hadis için “بيطلا و بلاحلاب ادب نم” “Yıkanmaya hilâb ve koku sürünme ile başlayan kişi” şeklinde bir bâb başlığı kullanmıştır.480 Müslim’in bazı ravilerinden

gelen kimi nüshalarında da bu bâb başlığına benzer bir başlık bulunmaktadır. İşte bu bâb başlığı ‘Cenabet sebebiyle yapılan gusülden sonra temizlenmek.’ dir.”481 İşte

muhakkikin iddiasının temelinde yer alan ifade budur. Muhakkike göre Kâdî Iyâz’ın kaydetmiş olduğu bu bâb başlığı gerek Nevevî tarafından gerekse diğer şârihler tarafından dikkate alınmamıştır.

Muhakkikin bâb başlığı hakkında dile getirdiği bu iddiaları tahlil edecek

olursak bazı çelişkileri görmek mümkündür. Öncelikle Kâdî Iyâz’ın bu hadis için Nevevî’de olmayan bir bâb başlığı koyduğu doğrudur. Ancak bu bâb başlığının bazı nüshalarda gözden kaçırıldığına binaen, Müslim’in tamamının bâb başlıkları olduğunu iddia etmenin ve buna binaen de Müslim’de bâb başlıklarının koyulmadığı bilgisinin âlimlerce yaygın bir hata olduğunu beyan etmenin isabetli olmadığını

478 Bkz. Kâdî Iyâz, İkmâl, Yahyâ İsmâil (Tah.), Dâru’l-vefâ, 1998, c.1, s.24 (Muhakkikin Önsözü) 479 Bkz. Müslim, Hayz, 39.

480 Bu bâb başlığı bazı nüshalarda hilâb ile tayyib arası “vav” değil, “ev” şeklinde gelmektedir. Bkz.

Buhârî, Gusül, 85.

133

düşünmekteyiz. İkinci olarak da muhakkik bu sözlerini Kâdî Iyâz’ın da teyit ettiğini ve (Bâbü’t-tatyîbi ba’de’l-güsli mine’l-cenâbeti) bâbının akabinde “Bu durum Müslim’in bâb başlıklarını koymadığı iddiasının batıl olduğunun delilidir”. şeklinde bir beyanının olduğunu söylemektedir. Oysaki her ne kadar farklı yerlerde geçme ihtimali olsa da bu ifadeye İkmâl şerhinin bu bölümünde rastlayamadık. Dolayısıyla muhakkikin bu bâb başlığına binaen söylendiğini ifade ettiği sözler bu bölümde görülmemektedir. Burada zikredilmesi gereken en önemli husus ise Kâdî Iyâz’ın şerhine ait yazma bir nüshanın bazı bölümlerinde yaptığımız araştırmaya göre, Kâdî Iyâz’ın şerhinde Nevevî’de olduğu gibi bâb başlığına dair sistemli bir isimlendirmenin yer almamış olmasıdır. Mesela Müslim’in Taharet kitabının 83-89 numaralı hadisler arasında Nevevî dört bab başlığı zikretmiştir. Kâdî Iyâz’ın şerhinde ise bu bab başlıklarının hiç biri zikredilmemiştir.482 İşin en ilginç yanı ise Kâdî

Iyâz’ın şerhinin tahkikini yapan Yahyâ İsmail, Kâdî Iyâz’ın şerhine Nevevî’nin koymuş olduğu bu dört bab başlığını kaydetmiştir. Bu durum ise Müslim’deki bab başlıklarını Nevevî’nin koymuş olduğunun önemli bir göstergesi mesabesindedir.

Netice olarak muhakkikin aslında bütün bu açıklamaları ile Müslim’in de bazı bâb başlıklarını kendisinin koyduğunu ve dahi bazı nüshaların da bunu gösterdiğini beyan etmeye çalışmış olabileceğini düşünmekteyiz. Bu düşünceyi farzı kabul edersek sanki muhakkik, Müslim’in hiç bâb başlığı koymadığı şeklindeki bir iddiaya itiraz etmekte ve bazı bâb başlıklarının Müslim tarafından koyulduğunu, bunları da Kâdî Iyâz’ın İkmâl şerhinde ortaya çıkardığını söylemektedir.

Nitekim İmam Nevevî, Müslim şerhine başlarken bâb başlıkları konusuna temas etmiş ve Müslim’in eserine bâb başlığı koymadığını, bu eksikliği kendisinin tamamlayacağını beyan etmiştir.483 Bununla beraber Nevevî, şerhin farklı yerlerinde

bâb başlıklarını kendisinin koyduğunu açıkça ifade etmiştir. Aynı şekilde yazma eserler üzerine yapılan bazı araştırmalarda Nevevî’den önceki döneme ait Müslim

482 Bkz. Kâdî Iyâz, İkmâl, İstanbul Millet Kütüphanesi, Feyzullah Efendi, no: 448. 483 Bkz. Nevevî, el-Minhâc, c.1, s.137. (Nevevî’nin Mukaddimesi)

134

nüshalarında kitab isimlerinin olduğu ancak bâb başlıklarının olmadığına dair tespitlerin olduğu görülmektedir.484

Muhakkik, aynı zamanda İkmâl’de konulan bu ziyade bâb başlığından hareketle, Buharî’nin bâb başlıkları sebebiyle Müslim’den üstün olduğu bilgisinin de yanlış olduğunu beyan etmiştir. Oysa ki, Tedrîbü’r-Ravî’de Buhârî ile Müslim mukayesinde Müslim’in aynı konudaki hadis tariklerini bir yerde tasnif etmiş olması Buhârî karşısında bir meziyet olarak değerlendirilirken, Buhârî’nin ise bâb başlıklarındaki eşsizliği Müslim karşısında önemli bir fazilet yönü olarak zikredilmiştir.485 Hasılı, araştırmamız süresince ulaşabildiğimiz bu bilgiler, Müslim’in Sahîh’inin bâb başlıklarının Nevevî tarafından koyulmuş olduğu kanaatini oluşturmuştur.