• Sonuç bulunamadı

1.1.1. Yaşadığı Dönem

1.1.1.2. İlmî Durum

Eyyûbîler döneminde siyasî alanda yaşanan canlanma ve gelişme, ilmî ve kültürel alanda da gerçekleşmiştir.83 Nitekim miladi XII. asrın başından itibaren Şam

ve el-Cezîre’deki ilmî hayat, siyasî birliğin bulunmaması ve Frenkler’in Müslümanlar’a göre askerî bakımdan üstün olmaları sebebiyle zayıflamıştı. Ancak Zengî hükümdarı Nûreddin’in Şam bölgesinde siyasî birliği sağlaması ve Frenkler’e karşı büyük başarılar kazanması84 diğer sahalarda olduğu gibi ilmî sahada da Şam

bölgesinde büyük bir canlılık husûle getirmiştir.85 Başta Sultan Selâhaddin olmak

üzere Eyyûbî devlet adamları, Zengî hükümdarının başlattığı canlılığı devam ettirmişler ve ilme büyük değer vermişlerdir. Devlet adamlarının ilme verdikleri bu önemin bir yansıması olarak da ilim bütün insanlar için en üstün değer haline gelmiştir. Bu dönemde başta Sultan Selâhaddin olmak üzere Eyyûbî Devleti’nin yöneticileri ilim sahiplerini destekledikleri gibi farklı coğrafyalarda yaşayan ilim adamlarını ülkelerine davet etmişler ve onlara yakın olabilmek için de büyük bir gayret sarfetmişlerdir.86

Sultan Selâhaddin, daima ilim muhitlerini desteklemiş, âlimleri himayesi altında tutmuş, fıkıh, kelam, hadis vb. dini ilimleri teşvik edip, çalışmaları çoğaltacak tedbirler almıştır. Medrese tarzında bir okul müessesesini ve bunun mimari biçimini

82 Özşenel, “Bir Kriz Âlimi Olarak İbnu’s-Salâh ve Eseri”, Sakarya Üniversitesi Dergisi, 15/2007,

s.55-68; Ayrıca bkz. P.M. Holt, “Memlûk Sultanlığında Devlet Yapısı”, Samira Kontantamer (Çev), Belleten Dergisi, c.59, sayı: 224-226, Ankara 1996, s.233.

83 Bkz. Nuaymî, ed-Dâris fî Târîhi’l-Medâris, c.1, s.15-32; Muhammed Zağlûl, el-Edeb fi’l-Asri’l-

Eyyûbî, İskenderiye, 1990, s.85; Philip K. Hitti, Siyasî ve Kültürel İslâm Tarihi, s.906;

Basuğuy, Selahaddin-i Eyyûbî Devrinde İlmî Faaliyetler, s.10-14

84 Zengî Hükümdarı Nureddin’in Frenkler karşısındaki mücadelesi için bkz. Ebû Şâme, Kitâbü’r-

Ravzeteyn, c.1, s.361; Ayrıca bkz. Bahattin Alın, Eyyübiler Devrinde Suriye, (Yüksek Lisans

Tezi, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü), Elazığ 1996, s.33.

85 Ahmed Ağırakça, Salâhaddîn Eyyûbî ve Kudüs’ün Yeniden Fethi, Beyan Yayınları, İstanbul

1997, s.199-200

32

Kudüs ve Mısır’a sokan Sultan Selâhaddin olmuştur.87 Bu dönemde açılan

medreseler, bölgenin ilim merkezi88 haline gelmesini ve birçok önemli alimin

yetişmesini sağlamıştır.89 Öyle ki, Sultan Selâhaddin döneminde Dımaşk, bir

medreseler şehri olmuştur.90 Kimi medreseler müstakil olarak yapılırken, kimisi ise

mescide bitişik olarak bina edilmiştir. Ayrıca fakir medrese talebeleri için belli bir miktar ücret ödendiği gibi, onların her türlü ihtiyaçlarının karşılanması için medreselerin etrafında özel mekânlar tahsis edilmiştir.91 Aynı şekilde Sultan

Selâhaddin zamanında Eyyûbî şehirlerini gezen Endülüslü seyyah İbn Cübeyr (ö. 614/1217) Dımaşk bölgesindeki medreselerin bu vasfına dikkat çekmiş ve buralarda sunulan imkânların dünyada eşi ve benzerinin olmadığını itiraf etmiştir.92

Bilindiği üzere medrese denilince daha çok, Alparslan’ın ve ardından oğlu Melikşah’ın veziri olan Nizâmülmülk (ö. 485/1092) tarafından Nîşâbur ve bilhassa Bağdat’ta açılan Nizâmiye medreseleri93 akla gelmektedir. Nizâmülmülk ülkenin

çeşitli şehirlerinde medreseler yaptırmış ve bunların devamını sağlamak için vakıflar kurdurmuş, böylece âlimlerin ve öğrencilerin geçim endişesi taşımaksızın ilimle uğraşmasını sağlamıştır. Yine Selçuklular döneminde birçok medrese inşa edilmiştir. Bu sistemle ilmî seviyelerini yükselten Selçuklular, Şiî Fâtımîler’in Kahire’de

87 Philip K. Hitti, Siyasî ve Kültürel İslâm Tarihi, s.893.

88 Bu dönemi inceleyen bazı eserlerde medreselerin bu ilmî foksiyonunun daha başka işlevlerinden

de bahsedilmektedir. Mesela medreseler baş kadıların ikamet yeri ve yargılamada bulundukları mekandır. Noterler medreselerin önünde kurulurdu. Medreseler, emirlerin ikametgahları, ganimetlerin toplandığı noktalar aynı zamanda fidye için hapsedilen kişilerin tutulduğu yer olarak kullanılabilirdi. Bunun yanında medreseler siyasî görüşmelerin yapıldığı bir mekan olarak da kullanılabilirdi. (Bkz. Chamberlaın, Ortaçağda Bilgi ve Sosyal Pratik ‘Şam: 1190-1350’, s.81) Bu kayıtlar dönemin sosyal algısını ve medresenin toplumsal fonksiyonunu göstermesi adına önemli birer bilgi olarak kabul edilebilir.

89 Bkz. Nuaymî, ed-Dâris fî Târîhi’l-Medâris, c.1, s.15-32; Yılmaz, el-Melikü’l-Muazzam ve

Döneminde Dımaşk’ta Kurulan Medreseler (615-624/1218-1227), s.4.

90 Philip K. Hitti, Siyasî ve Kültürel İslâm Tarihi, s.906. 91 Zağlûl, el-Edeb fi’l-Asri’l-Eyyûbî, s.92.

92 Bkz. İbn Cübeyr (ö. 614/1217), Endülüs’ten Kutsal Topraklara, (Ter. İsmail Güler) Selenge

Yayınları, İstanbul 2003, s. 210.

93 Bkz. Ahmet Ocak, “Nizâmiye Medreseleri”, (Yüksek Lisans Tezi, İnönü Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü, Malatya 1993), s.20; Yılmaz, “El-Melikü’l-Muazzam Ve Döneminde

33

kurdukları Ezher ve Dârülhikme vasıtasıyla yürüttükleri propaganda faaliyetlerine de karşı koyabilmişlerdir.94

Selçuklular’ın medreseyi yaygınlaştırma hususunda gösterdiği gayretin devamını Nûreddin Mahmud Zengî’de ve Eyyûbî Devleti yöneticilerinde görmekteyiz. Özellikle dârülhadis alanında kurulan medreseler, bu alanda önem arzetmiştir. Nitekim Eyyûbî hükümdarı Melik Eşref Musa tarafından yaptırılan (630/1232) Dârülhadis el-Eşrefiyye el-Cevvaniyye hadis alanında otorite kabul edilen ve birçok kıymetli eser bırakmış olan çok sayıda muhaddise ev sahipliği yapmıştır.95 Mesela İbnu’s-Salâh (ö. 643/1245) yine Ebü’l-Fadl Cemâlüddin

Abdüssamed (ö. 662), Ebû Şâme (ö. 665/1266) ve Zeynuddin Ebû Muhammed es- Subkî el-Ensârî el-Hazrecî (ö. 656) bu medresede hocalık yapmış olan alimlerden bazılarıdır.96 Bunun yanında İmam Nevevî de bu medresede hem hocalık hem de

idarecilikte bulunmuştur.97

Bu dönemde medreselerin yaygınlaşması ile birlikte binlerce cilt kitabı ihtiva eden büyük kütüphaneler oluşturulmaya başlanmıştır. Özellikle kitap okumaya meraklı devlet adamlarının fedakarlıkları ile bir araya getirilen kitapların sayısı kimi kütüphanelerde yüz binlerle ifade edilir hale gelmiştir.98

Eyyûbî devlet adamları, ilim ve tâlime verdikleri bu ehemmiyet ve teşvikten dolayı diğer Müslüman devlet adamları arasında özel bir konum

94 Nizâmiye medreselerinin Şiî propaganda karşısındaki faaliyetleri için bkz. Ocak, “Nizâmiye

Medreseleri”, s. 205.

95 Bkz. Nuaymî, ed-Dâris fî Târîhi’l-Medâris, c.1, s.15-32; Ayrıca bkz. Zağlul, s.85-92; Nebi

Bozkurt, “Medrese”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, TDV Yayınları, c.28, s.324 (özet) Ayrıca bkz. Bedrettin Basuğuy, Selahaddin-i Eyyûbî Devrinde İlmî Faaliyetler, (Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2006), s.22-28., “El-Melikü’l-

Muazzam Ve Döneminde Dımaşk’ta Kurulan Medreseler (615-624/1218-1227)”, s. 54-60

96 Nuaymî, ed-Dâris fî Târîhi’l-Medâris, c.1, s.16; Hikmet Atan, “Daru’l-Hadislerin Ortaya Çıkışı

ve Hadis Öğretimine Katkısı”, (Uluslararası Katılımlı Sempozyum: Anadolu’da Hadis

Geleneği ve Daru’l-Hadisler, 30 Nisan-1 Mayıs 2011 /Çankırı_International Participation Symposium: Hadith Tradition and Daru’l-Hadith Institutions in Anatolia, 30 April-1 May 2011 Çankırı/Turkey, 2011), s.109-117: Özşenel, “Bir Kriz Dönemi Âlimi Olarak İbnu’s-Salah

ve Eseri Ulûmü’l-Hadis”, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 15/2007, s.55-68.

97 Nuaymî, ed-Dâris fî Târîhi’l-Medâris, c.1, s.20.

98 Zağlûl, el-Edeb fi’l-Asri’l-Eyyûbî, s.94-96; Ayrıca bkz. Şeşen, “Eyyûbiler”, Diyanet İslam

34

kazanmışlardır. Mesela kendisi de âlim bir kimse olan el-Muazzam’ın bazı âlimlere doğrudan mektuplar yazarak onları Dımaşk’a davet etmesi, ilimle uğraşanlara hediyeler sunması, onları teşvik edici girişimlerde bulunması ve onlara maaş bağlaması gibi unsurlar Dımaşk’ın konumunu göstermesi bakımından dikkat çeken faaliyetlerdir.99 Medreselerin yaygınlaşması, kütüphanelerin zenginleşmesi ve devlet adamlarının teşviki sayesinde Dımaşk bölgesinde pek çok alim yetişmiştir. Medreselerde hocalık yapan ve toplumun düşünce yapısında değişimlere vesile olan bu alimler tefsir, hadis, fıkıh, lügat yanında felsefe, mantık, tarih, tıb, belâgat gibi çok farklı alanlarda eşsiz eserler telif etmişlerdir.100

Sonuç olarak diyebiliriz ki Nevevî’nin ilmî noktada velud bir âlim olmasında kendi azim ve gayretlerinin önemli bir payı olmakla birlikte; bu ilmî seviyede, Nevevî’nin yaşadığı coğrafyanın ve dönemin idarecilerinin ilmî noktada elverişli olmasının da etkisi yadsınamaz. Çünkü bu dönemde hadis çalışmalarının yaygınlaşması, hem müesseseleşme, hem de telif sahasında gerçekleşmiştir. İlk dönemde cami köşelerinde başlayıp devam eden hadis halkaları, bu dönemde

99 Yılmaz, “El-Melikü’l-Muazzam Ve Döneminde Dımaşk’ta Kurulan Medreseler (615-624/1218-

1227)”, s. 43. Bazı kaynaklarda medrese kurmanın ve âlimleri kendi bölgesine davet etmenin

siyasî ve sosyal bazı sebeplerinden bahsedilir. Mesela medrese kurmakla güçlü aileler kendilerini şehrin kültürel, siyasî ve sosyal hayatına dahil edebiliyorlar ve mevcut pratikleri ve ilişkileri kendi lehlerine çevirebiliyorlardı. Hükümdarlar hem şehrin yerel seçkinlerini yanlarına çekmek hem de onlara alternatif ve kaderi kendilerine bağlı yeni elit bir sınıf oluşturmak gayesi ile dinî itibarı olan aileleri ülkelerine davet ederlerdi. Bu ailelerin dinî itibarları hükümdarı şehrin yerel seçkinlerinin gazabından korurdu. Hükümdarlar ve emirleri medrese kurmaya sevk eden bir diğer sebep ise ölüm, itibardan düşmek veya geçici zayıflık durumlarında servetlerine uygulanacak bir müsadere tehlikesine karşı, mülkiyetlerinin bir kısmını elde tutmak ve yakınlarına aktarabilmek olduğu ifade edilmektedir. Çünkü bir hükümdar için evini medrese olarak vakfetmenin doğrudan ve kişisel avantajlarından biri, ölümlerine kadar orada oturabilmeleriydi. Aynı zamanda hükümdarların kendileri ve yakınları için türbeler edinmek ve şehrin dinî merasim coğrafyasına dahil olabilmek için medrese kurduğu belirtilmektedir. (Bkz. Chamberlaın, Ortaçağda Bilgi ve Sosyal Pratik ‘Şam: 1190-1350’, s.74-79.) Ancak kaynaklarda kaydedilen bu bilgiler, medrese inşa etmenin ve malını bu yolda vakfetmenin temelinde uhrevi sebeplerin olduğunu düşünmemize engel teşkil etmemektedir. Çünkü İslâm âleminde görülen vakıf müessesesini ve bunların başında yer alan medreseleri salt siyasî ve dünyevi sebeplere izah etmek ve bunlarla bağlantılı olarak okumaya çalışmanın yeterince isabetli olduğunu düşünmemekteyiz. Buna mukabil dönemin algısını ortaya koymak ve medrese kurmanın sosyal ve siyasal etkisini tespit sadedinde bu bilgileri dikkate değer bulmaktayız.

100 Zağlûl, el-Edeb fi’l-Asri’l-Eyyûbî, s.100-101; Ayrıca bkz. Abdülganî ed-Dakr, el-İmâmü’n-

Nevevî, s.13-15; Basuğuy, Selahaddin-i Eyyûbî Devrinde İlmî Faaliyetler, s.14; Bozkurt,

“Medrese”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, c.28, s.324; Şeşen, “Eyyûbiler”, Diyanet İslam

35

müesseseleşmiştir. Hadis fakülteleri diyebileceğimiz dârülhadisler, gerek resmî, gerekse gayri resmî olarak bu dönemde doğmuştur.101 Aynı zamanda idareciler

nezdinde Şâfiî mezhebinin ön planda tutulması ve hâkim mezheb satatüsünde bulunması Şâfiî mezhebi müntesibi Nevevî için yine ayrı bir avantaj sağlamış olduğunu söylemek mümkündür. Neticede her ne kadar bölge üzerinde Moğollar’ın ve bazı Bâtınî akımların neden olduğu olumsuz bir durum söz konusu olsa da gerek Dımaşk bölgesinin medrese ve kütüphane bakımından münbit bir araziye dönüşmesi, gerekse dönemin idarecilerinin ilmi ve âlimi seven ve her konuda teşvik eden faaliyetleri, âlimler için uygun bir atmosfer oluşturmuştur. İşte Nevevî, dönemin uygun ortamını şahsî gayretleri ile mezcederek, verimli bir ömür sürmeyi başaran önemli bir muhaddis olarak tarihe geçmiştir. Bu bağlamda da birçok eserde hayatından geniş olarak bahsedilmiştir. Ancak tezimizin çerçevesini göz önünde bulundurarak Nevevî’nin kısa ama bereketli olan hayatının genel hatları ile bir özetini vermekle yetineceğiz.