• Sonuç bulunamadı

Nevevî’nin Şerhinin Kendisinden Sonraki Şerhlere Etkisi

1.3. İMAM NEVEVÎ’NİN ŞERHİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ

1.3.2. Nevevî’nin Şerhinin Kendisinden Sonraki Şerhlere Etkisi

İmam Nevevî’den önce gerek Buhârî, gerekse diğer Kütüb-i Sitte eserleri üzerine birçok şerh yazılmıştır. Hicri üçüncü asırda yoğunlaşan bu faaliyetler sistematik bir şerhten çok garîbü’l-hadîs, ihtilâf’ül-hadîs şeklinde gerçekleşen çalışmaları ihtiva etmektedir. Hicri dördüncü asırda ise daha sistemli şerhlere

515 Bkz. İbn Battâl, Şerhu Sahîhi'l-Buhârî, c.1, s.88, 367, 409, 464, 470-472.

145

rastlamaktayız.517 Ancak Nevevî’nin şerhinin birçok hususta temayüz ettiği bir

hakikattir.518 Nitekim İbn Haldûn’un (ö. 808/1406), Müslim şerhlerine dair mukayesesi de bu konuda dikkat çeken açıklamalar arasında zikredilebilir.519

İbn Haldûn’un da ifade ettiği gibi İmam Nevevî eserinde başta Mâzeri ve Kâdî İyâz’ın Müslim şerhleri olmak üzere Hattâbî’nin Buhârî ve Ebû Dâvûd şerhinden ve yine hadislerin izahında fayda sağlayacak lugât, cerh ta’dil, tefsir, kelam gibi farklı alanlarda yazılmış birçok eserden nakilde bulunmuştur. Bu kimi zaman kendi görüşüne teyid kabilinden olurken, kimi zaman ise tenkit içeren bir atıf olabilmektedir. Bu durum Nevevî’nin kendinden önceki müelliflerden müstağni kalmadığını ve onlardan belli ölçüde etkilenmiş olduğunu göstermektedir.

İmam Nevevî, şerhinde önceki şârihlerden etkilenmekle beraber, sonraki şârihleri de etkilemiştir. Özellikle de Nevevî’nin kendisinden önceki şerh müktesebatını, sistematik bir hale dönüştürerek daha sonraki kuşaklara aktarılmasında bir köprü vazifesi görmüş olması oldukça mühimdir. Bu husus dönemsel düşünce yapısının aktarımında Nevevî’nin rolünü göstermesi adına önem arzetmektedir. Mesela Ahmed Davudoğlu, Sahîh-i Müslim şerhinde Nevevî’den alıntı yaparken, Nevevî’nin Kâdî Iyâz’dan yaptığı nakilleri de kaydeder. Yine Davudoğlu eserinde hadis şârihleri yanında erken dönemde yaşamış bazı fukaha ve dil alimlerinin sözlerini de Nevevî’nin şerhi vasıtasıyla eserine nakletmiştir.520

Dolayısıyla Nevevî, kendisinden yüzlerce yıl sonra yaşamış Ahmed Davudoğlu ile kendisinden önce yazılmış şerhler arasında bir köprü vazifesi görmüş olmaktadır.

517 Bkz. Canlı, Hicri İlk Dört Asırda Hadis Şerhçiliği, s.235; Karacabey, Hattâbî’nin Hadis

İlmindeki Yeri, s.275-282; Türcan, Hadis Şerh Geleneği –Doğuşu, Gelişimi ve Dönüşümü,

s.50.

518 Bkz. Türcan, Hadis Şerh Geleneği –Doğuşu, Gelişimi ve Dönüşümü, s.54.

519 İbn Haldûn, Mukaddime, c.2, s.800. İlgili bölümde Müslim üzerine yapılan şerhleri mukayese

eden İbn Haldûn, Maliki fakihlerinden, Mâzerî’nin (ö. 536/ 1142) Müslim üzerine bir şerh imlâ ettirdiğini, bu şerhin hadis ilminden ve fıkıh fenlerinden özlü ve önemli maddeler ihtiva ettiğini, daha sonra gelen Kâdî İyâz’ın ise bu şerhi ikmâl ettiğini belirtmiştir. Bu bilgilerin akabinde İbn Haldun, Nevevî’nin yazdığı şerhinde ilk iki kitaptaki bilgilerden istifadenin yanında onlara ilavelerde de bulunduğunu ve böylece mükemmel bir şerh ortaya çıktığını ifade etmiştir

146

İmam Nevevî önceki dönemlerde kaydedilen malumatı aynen nakletmenin yanında, kimi zaman bu bilgileri tenkit süzgecinden geçirdiği ve nihayetinde sonraki kuşaklar adına özgün fikirlerle zenginleştirilmiş bir metaryal sunduğu bir hakikattir. Bu bağlamda Nevevî’nin bu değerlendirmeleri sonraki şerhlerde sıkılıkla yer bulabilmiştir. Mesela Davudoğlu, Nevevî’den oldukça çok istifade etmiştir. Hatta kimi zaman bu alıntıların uzunluğu, okuyucuyu Nevevî şerhi okuduğu hissine sevkedecek seviyeye geldiği bile olmuştur.521 Gerçi şerhinin mukaddime bölümünde

Davudoğlu, nakle dayanan şeriat ilmini muhtelif eserlerden nakletmeden ifadeye imkân olmadığı için, kendi eserinde olduğu gibi bütün ulemanın eserlerinde başka kitaplardan nakillerin bol miktarda görüldüğünü beyan etmiştir. Sözlerinin devamında Davudoğlu, kaynağını belirtmek koşuluyla başkalarının eserlerinden nakilde bulunmayı tenkit etmenin bir haksızlık olacağını söylemiştir.522 Yirminci

yüzyılda yazılmış olan bir şerhten vermiş olduğumuz bu misaller Nevevî’nin etkisinin günümüze kadar uzandığını gösteren mühim bir delildir.

Sahîh-i Müslim şerhleri hakkında yapılan tanıtıcı malumatlara

baktığımızda Übbî’nin İkmâlü İkmâli’l-Mu’lim fi Şerhi Sahîhi Müslim adlı eserinde, Senûsî’nin, Mükemmilü İkmâlü’l-İkmâl’inde ve İsa b. Mes’ud ez-Zavâvî’nin Sahîh-i

Müslim şerhinde esas aldıkları dört temel kaynaktan birisinin Nevevî’nin Sahîh-i Müslim şerhi olduğu kaydedilmiştir.523 Haddizatında tezimizin farklı yerlerinde

temas ettiğimiz üzere gerek Übbî’nin, gerekse Senûsî’nin Müslim şerhlerinde Nevevî’ye ait atıflara hemen hemen her sayfada rastlanabilmektedir.524 Bu durum

Nevevî’nin Müslim şârihleri nezdindeki konumunu göstermesi adına önem arzetmektedir.

Nevevî’nin etkisini Müslim şerhleri yanında Buhârî şerhlerinde de görebilmekteyiz. Mesela İrşâdü’s-Sârî adlı Buhârî şerhinde Kastallânî’nin fıkhî

521 Bkz. Davudoğlu, Sahîh-i Müslim Tercüme ve Şerhi, c.2, s.1674-1676; c.3, s.2447-2450. 522 Bkz. Davudoğlu, Sahîh-i Müslim Tercüme ve Şerhi, c.1, s.20.

523 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-Zunûn, c.1, s.555; Yenibaş, “Kurtubî (ö. 656/1258) ve el-Müfhim Adlı

Müslim Şerhi”, EKEV Akademi Dergisi, s.493-517.

524 Übbî, İkmâlü İkmâli’l-Muallim, Senûsî, Mükemmelü İkmâli’l-İkmâl, (İki şerh bir arada), c.1,

s.340, 341, 344, 345, 346, 347, 350, 352, 353; c.2, s.232, 234, 235, 236, 237, 238, 239, 241, 244, 245, 246, 248, 250 vb.

147

değerlendirmeler bağlamında en çok müracaat ettiği kişinin Nevevî olduğu şeklinde yapılan tespit kanaatimizi teyid mesabesindedir.525 Bunun yanında Aynî’nin şerh

metodu ile ilgili çalışması olan Talat Sakallı, Aynî, İbn Hacer ve diğer şârihlerin, hadis eserlerini şerh ederken ana iskeleti aynı kalmak şartı ile Hattabî’ye kadar uzanan bir geleneği bazı ilavelerle devam ettirdiklerini ifade etmiştir. Müellifin bu değerlendirmenin akabinde Aynî’nin, Nevevî’nin şerh yöntemini büyük ölçüde model aldığını belirtmiş olması, Hattabî’ye kadar uzanan şerh geleneğinin aktarımında ve model olmada Nevevî’nin kendisinden sonraki şârihleri etkilediğini göstermektedir.526

İmam Nevevî’nin, Müslim’in eserini koymuş olduğu bâb başlıkları ile kendine has bir tasnife tabi tutmuş olması yönüyle temayüz ettiği söylenebilir. Sahîh-

i Müslim şerhleri özelinde önemli bir milat olarak değerlendirilebilen bu tasarruf

sonraki Müslim şârihlerini de etkilemiştir. Kendisinden sonra yazılan şerhlerin bâb başlıklarının imam Nevevî’nin başlıkları ile olan benzerliklerin boyutu ise bu bâb başlıklarının diğer şârihler tarafından da kabul gördüğünün bir göstergesidir. Bunun yanında gerek Nevevî öncesi bir şerh olan Kâdî Iyâz’ın bazı baskılarında 527 gerekse

Kütüb-i Sitte adı altında tasnif edilen kitapların Müslim’e ait ciltlerinde Nevevî’nin bâb başlıklarını görmek mümkündür. Bu durum muhakikler tarafından da Nevevî’nin bâb başlıklarının esas kabul edildiğinin bir göstergesidir.

Nevevî’nin kendisinden sonraki şârihler üzerinde bu derece etkili olması şerh edebiyatına belli bir sistem getirmiş olması ile doğrudan ilgilidir. Bu durumun Nevevî’ye, kendi döneminden günümüze kadar belli bir otorite kazandırdığı söylenebilir. Kültürel birikimin daha sonraki kuşaklara intikalinde ve şerh metodolojisinin gelişmesinde sözü edilen otoritenin katkısı yadsınamaz bir hakikattir.

525 Bkz. Mehmet Sait Uzundağ, Kastallânî (851-923/1448/1517) ve İrşâdü’s-Sârî İsimli Eserinin

Hadis Şerhçiliği Açısından Değerlendirilmesi, (Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü, Ankara 2012), s.161.

526 Bkz. Talat Sakallı, Aynî ve Hadis Yorum/Şerh Yöntemi, Mobel Akademik Yayıncılık, Ankara

2013, s.78.

527 Mesela Kâdî Iyâz şerhinin Taharet kitabının 83-89 numaraları hadisler arasında herhangi bir bab

başlığına rastlanmazken bu eseri tahkik eden Yahyâ İsmail eserine Nevevî’nin bab başlıklarını kaydetmiştir. (Kâdî Iyâz, İkmâl, Yahyâ İsmâil (Tah.), c.2, s.95-101.)

148

İlmi mirasın tevarüsü adına önem arzeden bu durumun bazı olumsuzluklara sebebiyet verdiği de olabilmektedir. Mesela bir rivayette Hz. Peygamber,“Biriniz bir yemek yediği vakit elini yalamadıkça yahut yalatmadıkça onu silmesin!”528

buyurmaktadır. Bu bağlamda Nevevî, lafızda geçen “veya yalatmak” ifadesini teberrük bağlamında izah etmeye çalışmıştır. Ona göre bu hadis kişinin yemekten sonra elini, eşine, hizmetçisine veya evladına yalatmasının mahzurunun olmayacağına delildir. Hatta hadisteki bu ifade kapsamında Nevevî, kişinin elini koyuna yalatmasının imkânından bile bahsetmiştir.529

Şerhin devamına bakıldığında Nevevî’nin mezkur lafzı yorumlama adına zorlama tevillere gittiği ve bu ifadeden bir sünnet ortaya çıkarmaya çalıştığı görülmektedir. Ancak yapılan bu değerlendirme sadece Nevevî ile sınırlı kalmamıştır. Çünkü otorite olmanın oluşturduğu aşılamamazlık (!) algısı ile kimi şârihler tarafından, Nevevî’nin değerlendirmeleri bir hikmete büründürülmüştür. Neticede ise hadisteki mezkur lafza Nevevî tarafından getirilen yorumun sıhhati, nasıl bir Peygamber algısı oluşturacağı ve okuyuculara ne gibi mesajlar vereceği sorgulanmadan bazı şerhlerde aynen nakledilmiştir. Mesela Müslim şârihi Davudoğlu bu hadisi şerhederken hemen hemen benzeri ifadeleri kullanmıştır. Ancak elini koyuna yalatmanın günümüzde nasıl bir karşılığının olduğunu sorgulamak yerine, bu hayvanlara keçiyi de ziyade etmiştir.530

Farklı misallerin de zikredilmesinin imkân dahilinde olduğu bu gibi yorumların, hadis şerhlerinin güncellenmesinin lüzumu ve daha önce yazılan eserlerden istifade ederken bilgilerin analiz edilmesinin zarureti adına önemli bir misal olduğunu düşünmekteyiz.

Yapılan tespitler müvacehesinde yedinci asırda şerh edebiyatının önemli bir temsilcisi olan İmam Nevevî’nin, hadis şerhinde ortaya koymuş olduğu metodun kimi şârihlerce kabul gördüğünü, yapmış olduğu değerlendirmelerin dikkate

528 Müslim, Eşribe, 129.

529 Bkz. Nevevî, el-Minhâc, c.13, s.206.

149

alındığını ve nihayetinde alanında bir otorite olarak kendisinden sonraki şârihleri önemli ölçüde etkilediğini söylemek mümkündür.

Nevevî’nin şerhinin genel özelliklerini ifade ettiğimiz bu kısmın sonunda Şârih’in ilgili eserdeki kaynak kullanımını izhar etmenin de ehemmiyet arzettiğini düşünmekteyiz. Öyleki Nevevî’nin ilgili eserde atıfta bulunduğu kaynakların nitelik ve nicelik olarak belli bir değerlendirilmesinin yapılabilmesi adına kullanılan kaynakların profilinin genel hatları ile ortaya çıkarılmasının lüzumu ortadadır.