• Sonuç bulunamadı

SAĞLIK HİZMETİNDE SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ÇALIŞMA KOŞULLARI VE SORUNLAR

22 EKİM 2017 | İSTANBUL

yü biz elimizle oluşturuyorduk banyolarda, o yıllarda. Her gün pantolonlarımız, üstü- müz kirlenirdi, onların lekeleri de çıkmazdı. O durumdan bu durumlara geldik. Ama o zamanlar 90’lı yıllarda 100’ler seviyesindeydi. Ben SSK’ya başlamıştım o zamanlar. Az hasta ge-lirdi. Çok gelmezdi doktorlar da çok istemezdi. Ama şu var ki şimdi inanılmaz bir tetkik yoğunluğu var. Yani rekorlarda bizim Karabük’te. Bir 24 saat nöbetinde 1423 hasta geldi acile ve 1300’ü tetkikti. Tomografi ha-riç. Ve o gün acile sıra almaya gelen hasta sayısı 1400’dü. Bu 24 saatte. Ve hastanenin bütün bölümlerine siz bakıyorsunuz. Ameliyathane, skopi. Ortopedi doktorlarımız sağolsun puan doldurmak için ilk on gün akşam, gece 11’e kadar ameliyathanede çalışır vaziyette oluyorlar. Ameliyathanede 10 oda var. Altı tane skopi var. Hastanelerde röntgen çekim sayılarının 300-400, BT çekim sayılarının da 200’lerin üstüne çıkması, istenen bu gereksiz tetkiklerin radyoloji tekni- kerlerinin hayatıyla oynamaktadır.

Böyle karmakarışık, birbirine girmiş durumlar var. Kimse denetlemiyor. Bu söylediğim de Karabük özelinde değil yani Anadolu’da açılan bütün eğitim ve araştırma hastanele- rinin yoğunluğu böyle. Hele de tek hastane olan bölgelerde bu yoğunluk daha da fazla. Acil serviste yeşil alana gelen hastadan bir kere rutin olarak akci-ğer ve ayakta batın gra- fisi isteniyor. Bunun önüne geçemiyoruz. Daha sonra hasta eğer başım ağrıyor diyorsa karotis anjiografi yapıyoruz. Göğsüm ağrıyor diyorsa pulmoner emboli tomografisini çekiyoruz. Ve genelde Türkiye’de acildeki tomografiler hizmet alımındadır. Ve bizim ora- daki hizmet alımındaki tomografiye 24 saat-te 150 hasta geliyor. Tetkik demiyorum ba- kın, hasta geliyor. Bir abdomen 2 tetkik, bir anjiyo 4 tetkik… Bir nükleer enerji santrali kadar radyasyon yayıyoruz il geneline.

Unutulmaması gereken en önemli diğer bir konu gereksiz tetkiklerin hastalara gereksiz Radyasyon almasına sebep olduğu bu anlamda tiroide verilen yanlış ışınlamanın yüzde 3, meme çekimlerin de yapılan yanlış ışın-lamanın yüzde 8 oranın da kanseri tetikleyici etkisi olduğu unutulmaması gerektiğidir. Kısacası gereksiz tetki-kin çalışana da hastaya da olumsuz etkisi olduğu kesindir.

Şöyle de durumlar oluyor mesela, işaret parmağını hasta arabanın kapısına sıkıştırmış. Hastada tırnak batma-sı yok, ödem yok. Yeni gelen pratisyen hekimler, bizim orası mecburi hizmet bölgesinde çok film istiyorlar. İşaret parmağında sıkıntı olan hastaya 2 yönlü omuz, 2 yönlü dirsek, 2 yönlü yumruk… En son ele geliyoruz. Hastaya şikâyeti- ni soruyorum. O kadar film çekmek istemiyorum. Bunlar da genelde hastalar çocuklar olu-yor. Yazları dışarılardalar. Elini iki yönlü çekiyorum doktora gönderiyorum, dok- tor eksik deyip tekrar bana gönderiyor. Yirmi senedir bu işi yapıyorum. Çocuk geliyor mesela akciğer batın istemiş tek filmde çekebiliyo-rum çünkü büyük hastalarda akciğer batın dozları farklı ama çocuklarda tek seferde çıkar. Doktor hastayı geri gönderiyor. Yeşil alandaki pratisyen hekim hastayı geri gönderiyor ve batını tekrar edin diyor. Ben de aklımı kullanıyorum kopyala yapıştır yapıp. Akciğeri kesip gönderiyorum, sonra da batını kesip gönderiyo-rum. O zannediyor ki bir daha çektim filmi.

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI 6. ULUSAL KONGRESİ

176

Bir de mukayeseli filmlerden ruhen bunaldım. Mukayeseli filmler genelde çocuklara çe- kilir. 60-70 yaşındaki insanlara bile mukayeseli film istiyorlar. Bu da bizi sıkıntıya düşü- rüyor. Bu gibi durumlarda biz hekimin yeni geldiğini anlıyoruz.

Ben kendimi tüm kişisel koruyucularımı kullanarak koruyorum ama benim radyasyon alma durumum tetkik-le doğru orantılı. Doktorlardan ricam bu çekim oranlarını dü- şürmeleridir. Okullarda, tıp fakültelerinde, acil eğitimini önemsemeniz mi, veya acilde karşılaşılabilecek problemleri uygulamalı olarak anlatılmalı mı, 6. sınıf sadece sahada acil ağırlıklı mı olmalı bilemiyorum ama biz çözüm üretme konusunda sizin hep yanı- nızdayız. Ama sonuçta bu sıkıntıları çözecek de sizlersiniz. Hepinize çok teşekkür edi- yorum, çok sağ olun.

Özlem Azap

Yaşadığınız şeyi çok iyi özetlediniz. Ben enfeksiyon hastalıkları uzmanıyım. Bilmeyen arkadaşlar tetkiklerde de hiçbir seçicilik yapmıyor. Bir hastalık tanısı için on tane tetkik varsa on tane tetkiki de işaretleyip gönderiyor-lar. Para daha az gider olsun diye düşüne- cek bir şey de yok. Tüm öksüren hastalara tomografi istiyoruz. Bizde nöroloji başı ağrı- yan hastayı tomografisiz görmüyor neredeyse. Dolayısıyla bizim tıp eğitiminde anam- nez ve fiziki muayene önemli ve bunun bir şekilde anlatılması gerekiyor. Bu durumun önüne nasıl geçilir gerçekten bilmiyorum. Bunu birlikte çalıştığınız doktor arkadaşlara anlatamamanız da ayrı bir sıkıntı.

Onur Yıldırım

Biz doktorlarla devamlı mücadele halindeyiz. Geçen üst üste gün dört hasta geldi. Merak ettim zaman aralık-larına baktım, 18 saniye var dört hasta arasında. 18’er saniye arayla 4 hastayı muayene etmiş, film istemiş, tahlil istemiş sonra göndermiş. Demek oluyor ki hastaya steteskop bile kullanmamış ve röntgene göndermiş.

Özlem Azap

Bir de şunu sormak istiyorum. Dozimetreniz çok fazla hasta gördüğünüzde izleniyor mu?

Onur Yıldırım

Tabi dozimetreler iki ayda bir kontrol ediliyor. Kurula gönderiliyor. Kayıtları tutuluyor, dosya-lanıyor. Aynı zamanda şua izinlerimizde döner sermaye kesintilerimiz oluyor ama herkesi mecburen şua izni-ne çıkartıyoruz. Senelik izinlerimizi yaktırmamaya çalışıyo- ruz. İşin yoğunluğuna rağmen radyasyona çok fazla maruz kalmamak için kendimizi 40-50 gün izin alarak o alandan uzaklaştırıyoruz. Başka türlü başa çıkamıyo-ruz çünkü.

Hasan Oğan

22 EKİM 2017 | İSTANBUL

Yani sorumluluktan kaçmak, işi garantiye almak gibi en büyük sorun oradan çıkıyor.

Onur Yıldırım

Evet, kendine güvenememe, karar verememe de var.

Hasan Oğan

Kendine güvenden burada çok sistemin getirdiği, hekimi zorladığı bir durum. Genelde tüm acillerde karşılaşı-lan bir durum.