• Sonuç bulunamadı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI 6. ULUSAL KONGRESİ

170

kendileri de ifade ediyor. Bu kadar çok sayıda, hastane, hasta ve sağlık çalışanına yönelik bir sürü düzenleme yapılıyor kâğıt üzerinde. Az önce arada da konuşuyorduk. Mesela Hazi-ran 2012’de 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanunu çıktı ve burada diyor ki: Tüm kamu-özel işyerlerinde bu hizmetler verilecek. Şu anda bildiğim kadarıyla devlet ya da üniversitesi hastanelerinde hiçbir şekilde 5,5 yıl geçmiş herhangi bir şey yok gibi görü- nüyor. Yasanın ardından çıkan yönetmelikte hizmetler nasıl yürütüle-cek, yönetmenliği vardı, risk değerlendirme yönetmenliği var. Ardından tehlike sınıfları tebliği çıktı. Bi- yolojik risklerin önlenmesine ilişkin kişisel koruyucu malzeme kullanımı dahil olmak üzere birçok şey yazılı olarak mevcut.

Burada sadece çok sık kullandığımız için iki kavram üzerinde çok kısaca durmak istiyo- rum. Tehlikeli işler yapı-yoruz. Yaptığımız işler, tehlikeli zaten kategori olarak çok tehli- keli grupta yer alıyor. Ama bizim riskleri en aza indirmemiz mümkün. Yani zarar verme potansiyeli olan şeyleri, zararları, kayıpları bizim azaltmamız mümkün. Bu çok akılda kalan bir örnek olduğu için ağır kaldırmak tehlikeli ama ya da biliyorsunuz kocaman hastaları küçücük sağlık çalışanları manipüle etmeye çalışıyor. Gerekli önlemler alınarak buradaki riskler en aza indirile-bilir örneğin.

Örneğin biyolojik risklerin yanı sıra katarak düşme dahil önemli bir risk. İş kazaları için yapılan tanım evden çıktıktan işe gidinceye kadar ve işte geçirdiğiniz tüm süre içinde olan her şey iş kazası. Bilmiyorum hastanede kayıp düşen bir sürü kişi olmuştur, ben de dahil. Hiç iş kazası olarak kayıt tutuldu mu, bilmiyorum. Ama bu mesela yerlerin kaygan olması başlı başına bir sorun. Buna ilişkin çok fazla bir şey de yapamıyoruz.

Şunu da hatırlamak lazım kişi başına hekim başvurusu Türkiye’de 8’i geçti artık. Yani bir kişi yılda 8,5 kere dok-tora gidiyor. Milyonlarca poliklinikten söz ediliyor. Dolayısıyla bu iş ortamında diyor ki SGK 2103 yılı itibariyle Türkiye 443 tane iş kazası olmuş ve sıfır meslek hastalığı olmuş. 2012’de 131 iş kazası, 5 meslek hastalığı. Za-ten ölüm hiç yok! Dikkatinizi çekerim Zafer Açıkgözoğlu, Mustafa Bilgiç ve Arzu Öğren bu yıllarda kaybettiği-miz arkadaşlarımız. Biliyoruz, herkes biliyor ve hepimiz bu sayıları böyle iz- liyoruz. En son 2015 yılı verilerine baktığımızda iş kazalarının 3 bine yakın olarak rapor edildiği görülüyor. İş kazalarının rapor edilmesinde bir artış var ama gerçek sayıyı karşı- lıyor mu, karşılamıyor. Bugün sabah yine sunumlarda gösterildi. Meslek has-talığı sayısı hâlâ iki. Yani Türkiye’de meslek hastalığı olan sağlık çalışanı sayısı iki.

Biraz bilimsel yayınlara bakalım hızlıca. Uzmanlık tezi, 169 kişiyle yapılmış bir tez. Bu- rada da sağlık çalışanlarının yarısından çoğu kesici, delici alet yaralanmasına maruz kalmış. Birinci basamakta yapılan az sayıdaki çalışma-lardan birisi de Trabzon’daki yak- laşık 600 sağlık çalışanına sorulduğunda başta hemşire arkadaşlar olmak üze-re sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının son derece yetersiz olduğunu ifade ettiği bir çalışma. Verilerle zen-ginleştirilmiş bir çalışma. Eskişehir’den bir çalışmada da, 139 hemşirenin %76’sında iğne batma öyküsü var. %70’i bildirmemiş; 3’te biri aşılı değil. Yani aklım al- mıyor gerçekten. Ve sadece %5’i standart önlemlere uy-muş. Standart önlem nedir? Hız-

22 EKİM 2017 | İSTANBUL

lıca geçeceğiz ama %5’i uymuş yani %95’i uymamış.

Bu yine Ankara’da İbni Sina’da yapılan bir çalışma. Üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen ne kadar şey değişmiş-tir bilmiyorum. Bu çalışmadaki verilere göre çalışanlarının %64’ü en az bir kez yaralanmış; yaralananların %67’si tıbbi yardım almamış; 3’te biri de yine koruyucu önlem almamış.

SES’in çok güzel bir çalışması var. Aslında bizim haberleşme grubumuzda da paylaşıl- dı. Sizler de görmüşsü-nüzdür. Ata Abi ile başlayan bu kitapta çok güzel bölümler var. Başlık ve içerik olarak. Sevgili Aslı Davas’ın yaz-dığı sağlık rutininde biyolojik tehlikeler başlıklı bölümden çok yararlandım. Diğer başlıklarla birlikte bu bölü-mü de okumanızı öneririm.

Bundan sonrakileri hızlıca geçeceğim başlık olarak. Ama mesela burada tablonun başlığı en riskli çalışılan yer-lerde çalışanlar ve işlemler diye geçiyor. Burada mesela sonuçta diyalizde çalışan bir hemşirenin riskiyle der-matoloji polikliniğinde çalışan bir hemşire arkadaşın riski değil. Ya da aynı birimde çalışsa bile mesela temizlik işçisi olsun. Te- mizlik işçisi olup ameliyathanenin çöpünü toplayanla dermatolojininin çöpünü toplayan temiz-lik işçisinin riskleri ayın değil. O yüzden bu bulguları göz önünde bulundurarak risk değerlendirmesini ona gö-re yapmak gerekecek. Bu da riskleri biyolojik risklerine göre ayıran bir tablo.

Hastalık etkenlerinden korunabilmek için nasıl bulaştığını bilmek gerekir. Örneğin biz grip olan bir hastanın odasına girerken cerrahi maske takmamız yeterliyken tüberküloz, kızamık ya da suçiçeği geçiren bir hastanın odasına girerken N95 veya FFP3 maskesi tak- mamız gerekiyor. Mesela bunu öğrenci arkadaşlarla konuşurken biraz garip geliyor. Ne ilgisi var kızamık, suçiçeği cilt döküntüsü yapıyor diye. Tüberküloz daha makul geliyor. Öksürüyor falan ya hasta. Ama bunu bilmediği sürece kişi kızamıkla hastanın odasına kızamık geçirmeyen bir kişi girdiğinde enfekte olma olasılığı maalesef var. Hatta 2012 yı- lında bu ölümler olduğunda ayrıca kızamık salgını da vardı. Ve Sağlık Bakanlığı kızamık yok diyordu. Sağlık Bakanlığı bu ülkede kızamık yok derken biz kendimiz hastaneden kızamıkla hastaları tedavi ettiğimiz gibi iki tane asistan arkadaşımız da kızamık olmuştu. Hakikat kendi bilgimize ve kendi işleyişimize güvenmek durumundayız. Biz hastaların tanısını mesela tüberkü-loz diyeceksek, kızamık ya da suçiçeği diyeceksek bile ya da grip diyeceksek bile onu derinceye kadar onu gö-rüyoruz biz, hastayı muayene ediyoruz, ana- lizi alınıyor, kan alınıyor vs. Demek ki o tanıyı alıncaya kadar bizim aslında her hastada uygulamamız gereken bazı önlemler var. Bunlar standart önlemler. Bunlar vazgeçilmez. Yine ayrıntılarına girmeyeceğim. Şurada eğitim noktalarında yazılı olan bizim de çok sık söylediğimiz, tüm has-talar başlangıçta bizim için enfektedir. Hastaların Hepatit B mi, C mi, HİV mi olduğunu bilmeniz gerekmez ko-runmak için. Öyleymiş gibi davran- manız gerekir. Çünkü düşünün trafik kazası geldi. Hasta ameliyata alınacak, kanaması

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI 6. ULUSAL KONGRESİ

172

kartısına eldivensiz dokunmayacağız. Eldivensiz kan almayacağız. Eldivensiz pansuman yapmayacağız. Eldivensiz sonda takmayacağız. Eldivensiz şöyle bir yarasını elleyiverme- yeceğiz. Ama ne eldivensiz yapılabilir? Mesela muayene, hastanın görünürde açık yarası yoksa veya bizim elimizde açık yara yoksa AIDS’li hastalar dahil olmak üzere hastalar eldivensiz muayene edilir. Ama hastanın bütün markırları negatif bile olsa kan alacaksa- nız eldivenle almanız gerekir. Bunlar pratik hayatta eksik yaptığımız işler.

Önemli bir konu kesici, delici alet yaralanmalarıdır. Biz şu iğne kapağını kapatma me- selesini ne kadar anlatma-ya çalışsak da bir türlü anlatamıyoruz. Hemşirelik alanında da çok çalışma var. Yani bütün dünya biliyor ki bu iğne batmalarının yarısından çoğu kapağı kapatırken oluyor. Kapağı kapatmayın diye birçok şeyin üzerinde de vardır bu işaret. Tıbbi atık kutusunun üzerinde de vardır. Bu yapılmayıp sarı plastik kaplara atı- lacak. Bilmi-yorum sarı plastik kabı olmayan birim var mıdır? Ama birçok yerde artık daha kolay temin edilebildiğini sanı-yorum. Bu kesici delici aletlerimizi geçirmeyecek, onlardan etkilenmeyecek kutulara atmamız gerekiyor. Bun-ların nasıl atılması gerektiği de tıbbi atık yönetmeliğinde var.

Sağlık çalışanlarına uygulamamız gereken aşılar var. Benim amacım bunları size aktar- mak değil. Ama aşılan-mamız gereken bazı hastalıklar var. Bunların belli süreleri var. Lütfen bunları kendi kurumumuzda varsa göz-den geçirelim. Yoksa olmasını isteyelim. İş kazalarının mutlaka bildirilmesi gerekiyor. Artık nerede olursa olsun, hangi kurumda olursa olsun bildirebili-yoruz. SGK’ya bildiren sayının artmasında çok etkisi var bunun. Hangi hastalık etkeninin ne kadar bulaştığını biliyoruz. En çok HIV’den korkuluyor ama en çok Hepatit B bulaşıyor. Hepatit B %30 oranında bulaşıyor. Çok yüksek bir oran. Hepatit C %3, HIV binde üç. Akılda kalsın diye yuvarlak olarak bu rakamları veriyoruz. İş sağlığı birimi mi var kurumunuzda, çalışan sağlığı birimi mi var; hangisi varsa o biri- min işe giriş muayenesinin yanı sıra periyodik muayeneleri de yapması gerekiyor. Risk değerlendirmesi yapması gerekiyor. Çalıştığınız yere göre değerlendirilmesine bakılacak birçok şey var. Bunları kimlerin yapacağını oturumun sonunda ko-nuşacağız. Tüm bu süreçler sendika temsilcileri ile birlikte yürütülmeli. Yine eğitim notlarında sendika tem- silcilerine atfedilen görevler sıralanmış durumda. Bunların üzerinde durmak çok önem- li. Teşekkür ederim.

SAĞLIK HİZMETİNDE