• Sonuç bulunamadı

BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK HİZMETLERİNDE ÇALIŞAN SAĞLIKÇILARIN SAĞLIKLARINA VE

ÇALIŞTIKLARI ORTAMDAKİ RİSK ETMENLERİNE

İLİŞKİN DEĞERLENDİRİLMESİ

22 EKİM 2017 | İSTANBUL

Sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde bireyin, ailenin ve toplumun sağlığının korunma- sında, geliştirilmesinde, hastalık halinde iyileştirmeye yönelik sorumlulukları olan sağlık çalışanlarının görev ve sorumluluklarını yerine getirebilmeleri için tam bir iyilik halinde olmaları açısından risk etmenlerinin belirlenmesi önemlidir. Çalışmamızda da birinci basamak sağlık hizmetlerinde çalışan sağlıkçıların sağlıklarını ve çalıştıkları ortamdaki risk etmenlerine ilişkin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Araştırmanın evrenini Bolu Halk Sağlığı Müdürlüğü’de bağlı Bolu il merkezinde bulu- nan bir toplum sağlığı merkezi ve 29 aile sağlığı merkezinde çalışan 150 sağlık personeli oluşturmaktadır. Araştırmanın anlamlılık düzeyi %5, güç düzeyi %90, sağlık çalışanları- nın son bir yıl içerisindeki risklerle karşılaşma prevalansı %85 kabul edilerek örneklem büyüklüğü 96 olarak bulunmuştur. Basit rastgele örneklem yöntemi kullanılarak araş- tırmayı kabul eden 96 sağlık personeline ulaşılmıştır. Çalışmayı kabul eden 96 sağlık çalışanına 2015 Mayıs ve 2016 Temmuz tarihleri içerisinde araştırmacılar tarafından literatür incelenerek oluşturulan veri toplama formu uygulanmıştır. Verilerin değerlen- dirilmesinde ve kişisel verilerin yorumlanmasında sayı, yüzde ve Ki-Kare testleri kulla- nılmıştır. Bulgulara baktığımızda katılımcıların sosyo demografik özelliklerine baktığı- mızda %43.8’inin 34-41 yaş aralığında olduğu, %84.4’ünün kadın olduğu, %40.6’sının çalıştıkları kurumda 8 ila 11 yılları arasında çalıştığı, %47.9’unun ebe, %25’inin hemşire ve %27.1’inin hekim olduğu; eğitim durumlarına bakıldığında ise %33.3’ünün ön lisans mezunu, %39.6’sının lisans mezunu olduğu görülmektedir. Katılımcıların %27.1’inin bir kronik hastalığı vardır. %29.2’sinin kullandığı bir ya da daha fazla ilaç vardır. Katılımcı- ların %65.6’sı BCG’ye bağışıkken %89.6’sı Hepatit B ve tetanosa bağışıktır.

Katılımcıların bulundukları kurumların özelliklerine baktığımızda %94.8’i çalıştıkları kurumda bir yemekhanelerinin olmadığını, %68.8’i çalıştıkları ortamda dinlenme oda- larının olduğunu, %69.8’i çalışma saatleri içerisinde mola hakkının olduğunu, %63.5’i çalıştıkları ortamda havalandırmanın yeterli olduğunu, %81.2’si aydınlatmanın yeterli olduğunu belirtmişlerdir. Kullanılan araç gereçlerin vücut ölçüleri için uygunluk duru- mu değerlendirildiğinde %66.6’sı yeterli olduğunu belirtmiştir.

Katılımcıların birinci basamakta kaza, yaralanma geçirme durumlarına bakıldığında %12.5’i birinci basamakta bir kaza, yaralanma geçirmiş ve bunların %90.9’u kesici, delici alet yaralanması iken %9.1’i ambulansla vakaya giderken kaza geçirmiştir. Kaza, yara- lanma geçirdikten sonra %33.3’ü hiçbir şey yapmazken, %41.7’si gerekli tahlilleri yap- tırdığını belirtmiştir. Katılımcıların çalıştıkları kurumda risk değerlendirmelerine ba- kıldığında kan ve vücut sıvılarıyla bulaş riskinin %87.5, kayma, düşme, takılma riskinin %42.7, delici, kesici alet yaralanma riskinin %66.7, fiziksel şiddet riskinin %66.7, elektrik çarpmasına maruz kalma riskinin %30.2, alerji riskinin %52.1, yorgunluk riskinin %60.4 yine ayın şekilde bel ve sırt ağrısı riskinin %60.4 olarak belirtmişlerdir.

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI 6. ULUSAL KONGRESİ

168

resyon geçirdiklerini, %5.2’si alerjik rinit geçirdiklerini, %4.2’si ise boyun fıtığı geçirdik- lerini, %3.1’i varis ve %1’de pnömoni geçirdiklerini belirtmişlerdir.

Katılımcıların mesleki yaşamlarına ilişkin özelliklerde %84.4’ü çalıştıkları kurumda iş sağlığı ve güvenliğinden sorumlu bir ekip olmadığını, %50.6’sı ise mesleki risklerle ilgili çalıştıkları kurumun orta derecede önlem aldığını belirtmişlerdir. %79.1 çalıştıkları ku- rumda koruyucu ekipman kullanmayı gerekli olarak görmektedir.

Katılımcıların çalıştıkları kurumda iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili %77.1’i hizmet içi eğitim aldıklarını, bu eğitimlerin %51’inin kesici, delici alet yaralanması hakkında, 29.9’unun ergonomik hakkında, %26’sının gürültü kontrolü hakkında, %49’unun iş ekipmanlarının güvenli kullanımı hakkında, %65.6’sının enfeksiyon kontrolü ve hijyen hakkında, %32.3’ünün uyarı işaretleri eğitimi hakkında, %32.3’ünün kişisel koruyucu ekipman kullanma hakkında, %49’unun iş sağlığı ve güvenliği konusundaki yasal mev- zuat hakkında, %51’inin ise yangın ve yangından korunma önlemleri hakkında olduğu belirlenmiştir.

Katılımcıların çalıştıkları kurumda şiddete maruz kalma durumlarına baktığımız- da %33.3’ü psikolojik şiddete maruz kalmaktadır ve psikolojik şiddeti uygulayanların %50’si hasta ve hasta yakını iken %50’si sağlık çalışanıdır. Fiziksel şiddete maruz kalma oranı %7.3’tür. Ve katılımcılar çalıştıkları kurumda alınan güvenlik önlemlerini %85.4 oranı ile yetersiz bulmuşlardır.

Çalışmanın sonuçlarına baktığımızda birinci basamak sağlık çalışanları çalıştıkları ku- rumda ruhsal, ergonomik sorunlar yaşamakta çoğunlukla kesici, delici alet yaralanmala- rına maruz kalmaktadır. Çalışılan kurumların mesleki risklerle ilgili önlem alma düzeyi orta derecede ve kurumların büyük çoğunluğunda iş sağlığı ve güvenliğinden sorumlu bir ekip yoktur. Sağlık çalışanlarının psikolojik şiddete maruz kalma oranları önemli düzeydedir. İş sağlığı ve güvenliğinden sorumlu ekip bulunma durumu toplum sağlığı merkezinde daha fazla bulunmuştur. Birinci basamakta çalışan sağlık çalışanları meslek hayatları boyunca farklı risklere maruz kalmaktadır. Risk etmenlerinin belirlenmesine yönelik olarak kurumların gerekli önlemleri alması ve sağlık çalışanlarına yönelik hiz- met içi eğitimin önem kazandığı bu çalışmamızın sonuçlarındandır. Teşekkür ederim herkese.

22 EKİM 2017 | İSTANBUL

Değerli katılımcılar, aslında yanıtını içinde barındıran bir başlık konuşmanın başlığı; tabii ki biyolojik risklerden korunmak mümkün. Sadece ana başlıklarını sıraladığım bir takım önlemleri alarak biyolojik risklerden koru-nabiliriz. Ama mesela sağlık çalışan- larında aşılama dediğimiz zaman bu bir ders konusu, akılda tutulması kolay olmayan bir başlık. Ya da kişisel korucuyu donanımı nasıl kullanılmalı? Her biri başlı başına ko- nuşulması gere-ken başlıklar. Bunların hepsini öğrenip yapsak bile -burada sıraladığım teknik başlıkların hepsini yapsak bile- biz korunabilir miyiz biyolojik risklerden? Yani bu sıralananlar yeterli mi? Değil. Eğer ortam iyi havalanmıyorsa, baktığımız hasta sa- yısı 100’leri buluyorsa, elimizin altında kişisel koruyucu malzeme yoksa bunları bilmek ye-terli olmayacaktır.

Korunabiliyor muyuz biyolojik risklerden? Korunamıyoruz. Korunamadığımızı da bası- na yansıyan haberler düzeyinde biliyoruz. Örneğin benim bildiğim kadarıyla bu slaytlar- da gördüğümüz sağlık çalışanlarının hiçbiri SGK kayıtlarına bile ölüm olarak geçmiyor. Örneğin Zafer Açıkgözoğlu. Süreci gayet yakından izledi İstanbul’daki arkadaşlarımız. Normalde taşeron ola-rak çalışan bir temizlik işçisi... Haziran ayında hastaneyi kanali- zasyon bastığı için aşağı çağırılıyor. Temizledikten sonra hastalanıyor, birçok diğer arka- daşı gibi. Ve Ağustos 2014’te de ölüyor. Zafer’in kendi ağzından ne oldu-ğunu teker teker okumayacağım ama bakın şöyle diyor ‘Amirim lağımın içine girip kapağı açmamı istedi ben de girip tıkalı kapağı kaldırmaya çalıştım. Bir anda çıkan basınçlı su ile yere yuvar- landım. Bütün lağım pisliği üzerimden geçti’. Bunu kendisi anlatıyor. Sonra ‘bu hastalık sebebiyle çok kilo kaybettim. 43 kiloyum, 28 yaşındayım. Daha önce hiç hastalanma- dım bile’ diyor bu arkadaşımız. Ağustos 2013’te hastalanıyor, kara-ciğer nakli oluyor. Tekrar bir yıl sonra yine yoğun bakımda bu sefer ve şöyle diyor: ‘Ben yaşarsam malülen emekli olacakmışım. Çalışma Bakanlığı başta olmak üzere tüm sorumluluların yasalarca cezalandırılması en büyük dileğimdir. Ceza alsınlar ki tekrar hatalar yaşanmasın.’ diye bitiriyor mektubunu.

Bizim çok konuşmadığımız ama mutlaka konuşmamış gereken başlık birinci basamak aslında. Burada gördü-ğünüz gibi çok sayıda farklı kategoride hizmet veriliyor birinci