• Sonuç bulunamadı

Süleyman Necati Bey (GÜNERĐ, 1883–1944)

I. BÖLÜM

2.2. Konya Đttihat ve Terakki Okulu

2.2.2. Okul Yönetimi

2.2.2.2. Süleyman Necati Bey (GÜNERĐ, 1883–1944)

Süleyman Necati, Kiğılı Defterdâr Hacıhafızzade Mehmet Galip Bey’in oğludur. Annesi Çan (Çanakkale) Nahiyesi Müdürü Kahraman Ağa’nın kızı Emine

55

Ekrem Reşad imzasıyla yayınlanan Üç Yüz Milyon” başlıklı bu makale, Batının emperyalist politikaları sonucu sömürgeleştirilen Đslam dünyasının perişan durumunu anlatmaktadır: “Yeryüzünde üç yüz milyon Müslüman var. Bu üç yüz milyonu düşündükçe her vak’a-i teemmül, kalbimdeki ceriha-i elemi daima sızlatır. Âlem-i Đslam! Đlahi, bu ne büyük bir âlem. Hiçbir din bu kadar milyonları bir kelimenin zıll-ı necâhına toplayamamış iken bu üç yüz milyon neden böyle dağılmış, bu küllün cüz’i fertleri arasında iltisâka mani olan boşluklar neden hâsıl olmuş, bu üç yüz milyonun kaç milyonu kendi istiklâline, mukadderatına sahip ve malik… Ne kadarı esir ve mahkûm… Aksâ-yı Şarktan Mağribü’l-Aksâya değin uzanan bu silsilenin yer yer inkıtâı neden? Kabahat kimin?... Hıristiyanlığın bunca muhteşem ve muazzam dediğimiz hükümetlerine karşı ta’dâd edilecek kaç saltanatımız mevcut, müstemlekeci Avrupa’nın yüz elli seneden beri testere gibi işleyen dendân ihtirası, uzviyet-i muazzama-i Đslâmiyeyi daima kemire kemire tahtları ser-nigûn, tâc-dârları zebûn etmiş, daima dağıtmış, daima parçalamış ve parçaladığına da hükmetmiş. Kabahati Müslüman âlemi kendinde aramalı. Avrupalılar, müstemleke siyasetine dahil oldukları zaman iki nevi silah etmişler. Bunun biri kuvvet, diğeri siyasettir. Zayıf bulduklarına kuvvetle çullanmışlar. Kuvvetlileri de siyasetleriyle, şeytanatlarıyla evvela zaafa giriftâr ettikten sonra kuvvetlerine râm etmişler ” (Babalık, 24 Eylül 1922).

Hanım’dır (Birinci, 1999: 11). Sicil bilgilerine göre 1299/188356 Kiğı doğumludur (ĐTMKMSD, s. 126). Kiğı Rüştiyesinin ardından, liseyi ve Hukuk Mektebi’ni, babasının tahsil müdürü olarak bulunduğu Konya’da tamamlayarak 1911’de Konya Hukuk Mektebi’nden mezun olur (BOA, DN: 154; ĐTMKMSD, s. 125–126; Đskit, 1943: 223). Yukarıda ifade edildiği üzere Hukuk Mektebi’nde öğrenci iken aynı zamanda Hakem’in başyazarıdır. Süleyman Necati, öğrenimini tamamlamadan memuriyete başlamıştır. Ilgın Ziraat Bankası’ndan sonra Konya’da, tahsilât ve nüfus kâtipliklerinde bulunur (Yiğitbaş, 1965: 334) . Konya Đttihat ve Terakki Mektebi’nde bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra 1913’te Erzurum’a yerleşir. Erzurum’da Kiğı’dan Vilâyet Meclis-i Umûmîsi Azası olarak çalışmış, 1913 Mart’ından itibaren Đttihat ve Terakki’nin yayın organı olarak Saim Polat adında bir genç tarafından çıkarılan Albayrak57’ın müdürlüğünü ve başyazarlığını üstlenmiştir. O zamana kadar “soluk ve heyecansız” olan Albayrak, Süleyman Necati’nin “ateşli” yazıları ve “hamasî” şiirleriyle büyük bir heyecan kaynağı haline gelmiş, gazete canlanmıştır. Bir taraftan da Erzurum Đttihat ve Terakki Mektebi’nin müdürlüğünü ve Türkçe öğretmenliğini yapmakta, mektebin bütün yükünü omuzlarında taşımaktadır. (Birinci, 1999: 13–17; Đskit, 1943: 223; Öztoprak, 1981: 9).

I. Dünya Savaşı’nda Erzurum’un Ruslar tarafından işgali, Erzurum’daki faaliyetleri sekteye uğratır. Albayrak kapanmış (Ayhan, 2007: 266–267), Süleyman Necati tekrar Konya’ya dönmüştür. Sicil bilgilerine göre 7 Eylül 1332’de (1916) 1000 kuruş maaşla Đttihat ve Terakki Mektebi Müdürlüğü ve lise kısmı tarih öğretmenliğine tayin edilmiştir (ĐTMKMSD, s. 125–126/Bkz: Ek–1). Süleyman Necati’nin müdürlük devresi, ileride değinileceği üzere Konya Đttihat ve Terakki Mektebi’nin en parlak dönemidir. Bu dönem Konya’da Vali olarak Muammer Bey’in bulunduğunu da unutmamak gerekir. Süleyman Necati, Konya’da yalnızca Đttihat ve Terakki Mektebi Müdürü olarak görev yapmaz. Babalık’ın Türk Sözü adını almasıyla

56

Süleyman Necati’nin doğum tarihiyle ilgili olarak farklı kaynaklarda farklı bilgiler mevcuttur. Osmanlı Arşivlerinde yer alan sicil-i umûmîde doğum tarihi 1302/1886 olarak gösterilmektedir (BOA, DN: 154). Birinci, mezar taşındaki kitabeye göre 17 Nisan 1889/05.02.1305 yılında doğduğunu belirtir (Birinci, 1999: 11). Çoker, Đskit ve Yiğitbaş ta aynı yılı vermektedir (Çoker, 1995: 401; Đskit, 1943: 223; Yiğitbaş, 1965: 334).

57

Fındıkoğlu, Albayrak’ın ilk yayın dönemi olarak 1908–1914 tarihlerini verir. Bu dönemde

Albayrak, “büsbütün başka bir istikamettedir. Her ne kadar eski bir Turancı tarafından konulan adı,

Turancılıkla” ilgili olsa da nihayetinde o, içerik itibariyle bir Osmanlı gazetesidir (Cumhuriyet, 17 Haziran 1947).

gazeteye başyazar olmuş, aynı zamanda Đttihat ve Terakki Partisi’nin Konya Delegesi yapılmıştır (Türk Sözü, 11 Haziran 1917; 26 Eylül 1917). Türk Sözü dışında, aynı yıl Türk Ocağı adına yayınlanan Ocak’ta, derginin yayın politikasına uygun olarak millî duyarlılığın oluşmasına katkı sağlayan yazılar yazar.

Süleyman Necati, Erzurum’un kurtuluşundan sonra yeniden bu şehre dönmüştür. Hatıratında Erzurum’a dönüşüşünü şöyle anlatır:

“Konya’da bulunuyordum. 334 (1918) senesi Temmuzunun 7. günü Merkez-i Umûmî azasından Hilmi Bey’den bir mektup aldım. Bunda diyordu ki: ‘Erzurum’un bu harpte îfâ ettiği fevkalâde fedakârlık millet için şükrana layıktır. Bunun hatırası olmak üzere Merkez-i Umûmî, Erzurum’a bir sultanî tesis etmeye karar verip bunun başında da sizin bulunmanızı arzu ediyor. Muvafakat ederseniz geliniz!’ Derhal muvafakat ettim. Bizim zümrenim mağlup olduğunu sezmiş idim. Erzurum’a gitmek, oraların mukadderatı uğrunda çalışmak için emin arkadaşların beraber bulunmasına lüzum gördüm. Bütün itimad eden arkadaşlar cephelerde kıt’aları başında çalışıyorlardı. Hatırıma Talas Şifa Yurdu Zabiti Erzurumlu Gez Mahalleli58 Nalbantoğlu Đsmail Hakkı geldi… Konya’dan Đstanbul’a geldik. Đstanbul’da birkaç gün tevakkuftan ve mektep kitaplarını tedarikten sonra Şam vapuruyla Trabzon’a hareket ettik… Teşrin-i Evvel’in yedisinde Erzurum’a muvasalat ettim. Bir hafta sonra mektebi açtım, dört sınıf birden teşekkül etti (Güneri, 1991: 25).

“1913 yılında Đttihat ve Terakki iktidarının kurduğu iki yuva” olan Albayrak gazetesi ve ilkokuluna hayat veren Süleyman Necati, I. Dünya Savaşı sonrasında bu “iki kuvvete” aynı ölçüde ihtiyaç olduğuna inanmaktadır. Zira “Konya Hukuk Mektebi’nin daha otuzuna bile basmamış olan bu mezunu, okul ile gazeteye bir bütün olarak” bakmaktadır (Coşar, (Tarihsiz), 192). Bu nedenle önce, Taşmağazalar karşısındaki eski Đttihat ve Terakki Hanı’nda, yurt dışında eğitim görmüş iki tüccar kardeş olan Müştak Sıtkı ve Cevat Bey’in de katkılarıyla, Albayrak Mektebi’ni faaliyete geçirir (Dursunoğlu, 1946: 28; Yust, 1995: 127). Albayrak Mektebi, erkek ve kız çocukların birlikte devam ettikleri gelişmiş bir okuldur (Coşar, (Tarihsiz), 192). Mektebe, birkaç arkadaşıyla birlikte satın aldığı matbaayı59 yerleştiren

58

Metinde “Mahallei” olarak geçmektedir (Güneri, 1999: 25).

59

Süleyman Necati hatıratında, Rusların Hınıs’ta bırakmış olduğu matbaanın nakliye masrafının ve Trabzon’dan sipariş edilen hurufatın parasının Cafer Bey tarafından verildiğini belirtir. Erzurum’a getirilen matbaa kendisinin girişimiyle müzayedeye çıkarılarak on bin kuruşa kendisi ve arkadaşları tarafından satın alınmıştır (Güneri, 1999: 30). Ali Birinci’nin Ebulhindili Cafer (Erçıkan)’dan naklettiğine göre, matbaanın kapatılma ihtimâline karşı askerlikten yeni ayrılan Nalbandoğlu Đsmail

Süleyman Necati, ikinci iş olarak Albayrak’ı çıkarmaya hazırlanmaktadır. Müştak Sıtkı ve Cevat Bey, mekteple birlikte gazeteyi de desteklemektedirler (Dursunoğlu, 1946: 28; Yust, 1995: 127).

5 Mart 1335’te (1919) yayına başlayan Albayrak (Güneri, 1991: 35) bu ikinci yayın döneminde60, temel politikasını, isminin altında yer alan “Vilâyât-ı Şarkiye Ermenistan Olamaz” ifadesiyle özetlemiştir (Öztoprak, 1981: 9). Süleyman Necati’nin deyimiyle gazete, bir taraftan “Đstanbul matbuatına katılan yeni gazetelerin saçtıkları hezeyanlara” cevap vermekte, diğer taraftan “Ermenilerin irtikâb etmiş oldukları katliamları şahit göstermek suretiyle” mağdur tarafın Türkler olduğunu ispata çalışmaktadır (Güneri, 1999: 35).

Erzurum’daki örgütlenmede merkezî rol oynayan Süleyman Necati, ilk olarak güvendiği arkadaşları ile birlikte Đstihlâs-ı Vatan Cemiyeti (vatanın kurtuluşu) adlı gizli bir örgüt kurar (Güneri, 1999: 30). 1919 yılı Temmuzunda şehre gelen Mustafa Kemal’in en yakın destekçileri arasında yer almıştır (Dursunuoğlu, 1946: 91–97). Bu arada bir taraftan okulu için müfredat programı hazırlamakta, diğer taraftan Albayrak’la ilgilenmektedir (Coşar, (Tarihsiz), 192). Erzurum Kongresi’ne Karaköse Delegesi sıfatıyla katılmış, Kongrenin Divan Kâtipliğini yapmıştır. Kongre kararıyla oluşan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin ilk üyeleri arasında yer

Hakkı ile de ikinci bir gazete ve Basmahâne nâmı taşıyan ikinci bir matbaa için mukavele yapılarak bir şirket kurulmuştur. Sermayedarı, yine, koyun ticaretinden kazanç sağlayan Cafer Bey’dir ve ayrıca Albayrak Mektebi için Süleyman Necati’ye bin lira vermiştir (Birinci, 1999: 18).

60

Yayın hayatının ilk aşamasında Đttihat ve Terakki’nin yayın organı sıfatını taşıyan Albayrak, ikinci dönemde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin yayın organıdır (Öztoprak, 1981: 9). Fındıkoğlu, bu ikinci döneminde gazeteyi basın tarihimizin “bu ‘Taraf’ının inşa edildiği ilk fikir atölyesi” olarak nitelendirmektedir. “Bu atölye sonradan iki atölyeye daha kaynak olacaktır: Đrade-i Milliye ve

Hâkimiyet-i Milliye. Gerçekte “Erzurum-Sivas-Ankara arasındaki siyasî psikoloji örgüsünü ören

dimağlar, ortaya atacakları fikir örgülerini bu üç şehri sembolleştiren üç gazetenin” sayfalarından almışlardır. Örgü işi Erzurum’da başlamış, Sivas’ta devam etmiş, Ankara’da kurumsallaşmıştır (Cumhuriyet, 17 Haziran 1947). Albayrak, bu dönemde Doğu Bölgesi’nin en etkili propaganda aracı haline gelir. Kendisinden altı ay sonra yayınlanmaya başlayan Đrade-i Milliye (14 Eylül 1919) ile birlikte kongreler döneminin en önemli tarihi kaynakları arasında yer almıştır (Öztoprak, 1981: 9; Tamer, 2004: 33). Bu dönemde Süleyman Necati dışında gazeteye katkı sağlayan önemli isimler şunlardır: Müştak Sıtkı, H. Avni, Nazım Nazmi, Dursunbeyzâde M. Cevat, M. Mustafa (Fındıkoğlu,

Cumhuriyet: 17 Haziran 1947). Yayın hayatının ikinci evresi 1921’e kadar sürer. Süleyman Necati’nin

Milletvekili olmasından sonra kardeşi Mithat Bey’in’ yönetimine geçen gazete, bölgesel milliyetçiliğe kaymıştır. Mithat Bey’in bu faaliyetleri Mustafa Kemal’i suçlamaya kadar varmıştır (Coşar, (Tarihsiz), 198–199). Yust, Albayrak’ı “solcu Đttihatçı organ” Mithat Bey’i de “solcu Đttihatçı aydın ve gazeteci” olarak tanıtmaktadır. Zira Mithat Bey, Türklere “yeni ufukları Rusya’nın açacağı”na inanmaktadır (Yust, 1995: 126–127). Yayın politikasındaki sapma, Mithat Bey’in tutuklanması ve gazetenin 1921’de Kâzım Karabekir tarafından kapatılması ile sonuçlanmıştır (Şapolyo, 1971: 213; Yust, 1995: 127).

alarak Cemiyetin ana tüzüğünü hazırlayan Nizamnâme Encümeninde çalışmıştır (Çoker, 1995: 401). Đlk defa Erzurum Kongresi’nde karara bağlanacak olan ve yeni devletin ilk anayasası olarak nitelenen Misak-ı Millî’nin, müsveddesini hazırlama görevi Mustafa Kemal tarafından kendisine verilir (Goloğlu, 1968: 64; Coşar, (Tarihsiz), 193).

Süleyman Necati, 06 Ocak 1920 seçimlerinde Erzurum Milletvekili olur. Meclisin feshinden sonra Heyet-i Temsiliye’nin talimatlarına uyarak Ankara’ya gelir. 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışında hazır bulunmuş, Meclisin değişik komisyonlarında görev yapmıştır (Çoker, 1995: 402). 19 Ağustos–11 Eylül 1920 arasında Matbuat Umum Müdürlüğü görevinde bulunur (Đskit, 1943: 223). Gümrü Anlaşması’nda delege, Londra Konferansı’nda danışman sıfatıyla görev almıştır (Çoker, 1995: 402). Mecliste, muhaliflerin arasında, II. Grup’ta yer alır. Nutuk’ta belirttiği üzere Mustafa Kemal’i, Meclis dışında bırakmayı amaçlayan Đntihâb-ı Mebusân Kanunu’nda değişiklik önergesinin sahiplerindendir (1927: 439–440). I. Dönem Milletvekilliği sona erince Đstanbul’la yerleşir. Mustafa Kemal’e suikast girişimiyle ilgili görülerek Ankara Đstiklâl Mahkemesi’nce yargılansa da, 13 Temmuz 1926’da beraat etmiştir. Mustafa Kemal’in isteği üzerine Đstanbul Kız Lisesi ve Darüşşafaka’da tarih ve coğrafya öğretmenliği yapmıştır. Fransız Saint- Benoit, Amerikan Kız Koleji ve Galata Ermeni Lisesi’nde de Türkçe dersleri vermiştir. Mustafa Kemal’in isteğiyle, ara seçimlerde kendi haberi olmaksızın Zonguldak Milletvekili seçilerek 26.11.1937’de yeniden Meclise katılır. 1 Haziran 1939’da emekliye ayrılmasına rağmen ölümüne kadar Cibali Kız Orta Mektebi’nde tarih, coğrafya ve Türkçe dersleri vermiştir (Birinci, 1999: 16; Çoker, 1995: 402; Yiğitbaş, 1965: 335).

Başbakan Refik Saydam’a hitaben yazdığı 22.02.1940 tarihli dilekçesi emeklilik sonrası büyük ekonomik sıkıntı yaşadığını göstermektedir. Bu nedenle I. Mecliste bulunup ta mağdur kalmış olanlara verilmesi karalaştırılan ikramiyeden yararlanmak ister. Millî Mücadele’ye sayısız hizmetleri dokunan böylesine önemli bir insanın dilekçesi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin yetkili makamlarınca sekiz ay sonra işleme konmuştur (BCA, D: 2.BÜRO/Bkz: Ek–10).1 Mart 1944’te Đstanbul’da henüz 55 yaşındayken hayata veda eden Süleyman Necati, Kiğılı Hacı Dibabzâde Mustafa Efendi’nin kızı Naciye hanımla evlidir. Bu evliliğinden Tomris, Oğuz,

Mustafa Gündüz ve Ali Gürbüz Güneri adlarında dört çocuk sahibi olmuştur. Đyi derecede Fransızca bilmesine rağmen herhangi bir çevirisi bulunmamaktadır (Yiğitbaş, 1965: 341; Birinci, 1999: 12–16).