• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.2. Konya Đttihat ve Terakki Okulu

2.2.3. Öğretim Kadrosu

2.2.3.7. Refik Bey (KIRIŞ, 1868–1945)

Hüseyin Refik yalnızca Đttihat ve Terakki Mektebi’nin değil, Meşrutiyet ve Millî Mücadele Konya’sının önemli eğitimcilerinden biridir. Şeyhü’l-Muallimîn (muallimlerin şeyhi) adı ona bu itibarla verilmiştir. 1284 (1868)’de Sinop’un Gerze

ilçesinin göllü köyünde doğar. Sicil bilgilerinde Dersaadet doğumlu olduğu yazılmaktadır. Babası ziraat ve ticaret işiyle uğraşan Ali Efendi, annesi Fatma Ünzile Hanım’dır. Küçük yaşta iken Đstanbul’da Beşinci Murat’ın tütüncübaşısı olan amcası Hüseyin Efendi’nin yanına getirilir. Đlk ve orta öğrenimini amcasının yanında tamamlayarak 1877’de Dârüşşafaka’ya kayıt olur. Buradan pekiyi derecesiyle 1887’de mezun olmuştur (Arun, 1968: 1–3; ĐTMKMSD, s. 109–110).

Đlk memuriyetine, 1888’de Sultan II. Abdülhamit tarafından Şam’da ikâmete mecbur edilmiş amcasının yanında başlar. Şam Askerî Rüştiyesi’nin Đmla Muallimliğine tayin edilmiştir. Aynı yıl amcası Hüseyin Efendi’nin kızı Saniye Hanım’la evlenir. Hat yanında yabancı dil konusunda da kendini iyi yetiştirir. Arapça, Farsça ve Fransızca bilmektedir (Arun, 1968: 1–3). 1 Eylül 1304’te tayin edildiği Şam Đdadîsi’nde Osmanlıca öğretmenliğinin yanı sıra memurluk ve idarecilik yapmıştır. Şam Đdadîsi’nde ayrıca Türkçe, Kitabet, Đnşa, Hendese derslerini verir. 1895’te Beyrut Vilâyeti Lazkiye Sancağı Đdadî Mektebi Müdürlüğüne atanır. Burada Tarih, Coğrafya, Đnşa, Kitabet, Malûmât-ı Nafia, Cebir, Usûl-i Defterî, Hendese, Türkçe, Eşya, Malûmât-ı Ziraiye, Fransızca, Hıfzıssıhha ve Ahlak derslerini okutur. Buradan önce 1904’te Sivas Đdadî Mektebi Müdürlüğüne, 1906’da Bağdat Vilâyeti Maarif Müdürlüğüne atanır. Bağdat’ta ayrıca Đdadî Mektebi Müdürlüğü ve Hukuk Mektebi Müdür Vekilliği görevinde bulunur. Buradan 1909’da Van Vilâyeti Maarif Müdürlüğüne atanır (Arun, 1968: 21–23).

Kısa bir süre Đstanbul Dârü’l-Fünûn Hukuk Şubesi Müdürlüğü hariç bundan sonraki dönemde Konya’nın entelektüel simaları arasındaki yerini alacaktır. Nitekim Van’dan 1912’de Konya Hukuk Mektebi Müdürlüğüne nakledilir. Eylül–1913- Ocak–1914 yılları arasında Dârü’l- Fünûn Hukuk Şubesi Müdürlüğü’nde bulunduysa da 1914 yılının Ocak ayında yeniden Konya Hukuk Mektebi Müdürlüğü’ne tayin edilmiştir. Buradaki görevi, Konya Hukuk Mektebi’nin 15 Mart 1919’da kapatılmasına kadar devam eder (Arun, 1968: 23–24).

Refik Bey’in Đttihat ve Terakki Mektebi’nde ne zaman göreve başladığı belirtilmemektedir. Arun, Đttihat ve Terakki Mektebi Müdürlüğü’nün 24–26 Teşrin-i Evvel 1330 (1914) tarihli mektuplarına göre bu okulda, 4–5 ve 6. sınıflara Ziraat ve Eşya derslerini okuttuğunu yazmaktadır (1968: 36–37). Sicil Defteri’ndeki kaydı

birçok öğretmen gibi Süleyman Necati’nin Müdürlüğe tayin edilmesiyle (1916) tutulmuş olmalıdır. Okulda 350 Kuruş maaşla Hendese, Jeoloji ve Botanik öğretmenliği yapmış, matematik grubunun birleştirilmesi üzerine uhdesinde ders kalmadığından 1917’de okuldan ayrılmıştır (ĐTMKMSD, s. 109–110).

Refik Bey’in Konya’daki eğitimciliği Đttihat ve Terakki Mektebi ile sınırlı değildir. 1915–1919 yılları arasında Medrese-i Đlmiye’de Hesap, Hendese ve Cebir derslerini okutur. 1915–1916 yılları arasında Arapça bilgisi nedeniyle “Konya Askerî Sansür Heyeti Arapça Sansür Memurluğu” görevinde bulunur. 1915’te yarım maaşla Öğretmen Okulu’nda Matematik dersleri verir. 1918’de de Kız Öğretmen Okulu’nda Türkçe, Usûl-i Defterî, Hendese, Kozmoğrafya, vekâleten Fransızca derslerini okutmuştur. Hukuk Mektebi’nin kapatılması üzerine 1919’da bir ara Konya Maarif Müdürlüğü’ne vekâlet eder. Ancak asli görevinden açıkta kalmıştır. 1800 Kuruş maaşla Kız Öğretmen Okulu Müdürlüğü’ne atansa da eski maaşına denk olmadığı için bu görevi kabul etmemiştir. Hukuk Mektebi’ndeki vazifesi sona erdiğinden 1919–1924 arasında önce 625 kuruş, itirazı üzerine ayda 1250 kuruş “mazuliyet” (açıkta kalma) maaşı almakla beraber bu yıllar arasında çok sayıda resmî ve özel okulda görev yapmıştır. 1922’de 60 Lira maaşla Dârü’l-Đrfan Mektebi Müdürlüğü, 1923’te Fransız Erkek Mektebi’nde 25 Lira maaşla Tarih ve Coğrafya öğretmenliği, aynı yıl Konya Sultanîsi’nde Tarih-i Tabiî öğretmenliği, Dârü’l-Hilâfete Medresesi’nde, Medrese Müdürü Akşehirli Ahmet Efendi 5000 kuruş maaş alırken 6000 kuruş maaşla Hesap ve Fransızca öğretmenliği yapmıştır (Arun, 1968: 23–25; Arabacı, 1991: 115–117; 1998: 565).

Mustafa Kemal’in medreseyi teftişi sırasında (22 Mart 1923) Fransızca dersindedir. Fransızca derslerine altı ay önce başlanmıştır. Talebeden Abdullah Azmi Efendi’ye bir sayfa metin okutturulur. Altı aylık süre içinde ancak bu kadar öğrenilebileceği kanaatine varılmıştır. Bu sırada Mustafa Kemal, Fransızca kelimeler üzerine Türkçesini yazmış olan bir öğrenciye “bu iyi bir şey değildir, doğruluğa alışmalıdır, yapmamalı idin” şeklinde ikazda bulunur. Refik Bey’den, Fransızca dersinde okumadan başka neler öğretildiği hakkında bilgi alır. Tahtada Fransızca yazılı olan “Kâffe-i fezâilin esası din-i mübindir”, “Vatanı için ölmek bâis-i şeref ve şandır”, “hiçbir şey zaman-ı hareketinden tevakkuf edemez” sözlerini sonradan hâkimlik, milletvekilliği ve Cumhuriyet Senatosu üyeliği yapmış olan talebeden

Hidâyet Hadî Efendi’ye açıklatır. Hidâyet Hâdi Efendi’nin açıklamalarından özellikle de yabancı dil öğrenmenin gerekliliği konusundaki düşüncelerinden büyük memnunluk duyan Mustafa Kemâl, Refik Bey’e teşekkür ederek sınıftan ayrılır (Arun, 1968: 163–167).

Refik Bey, Millî Mücadele döneminde Abdülkadir Erdoğan gibi, önemli olaylar ve zaferleri konu alan tarih düşürme örnekleri verir. Delibaş’ın kesilmiş başını mızrağın ucunda görünce şu tarihi düşürür: Bin üç yüz otuz yedi/Delibaşı kendi başını yedi. 1337 (Önder, 1953: 308; Arun, 1968: 131). Yine Sakarya Muharebesi sırasında 8 Eylül 1337 (1921) tarihli Babalık’ta yayınlanan “Sâl-i Hicrî (Hicrî Yıl) Tarihi” zafere olan inancını simgeler:

“Bu sâl-i hicrîde biz Lûtf-i Hakk’la galibiz. Bu sâl içinde mutlak

Yuna mağlup olacak” (Arun, 1968: 131).

Refik Bey’in, Babalık’ın 20 Şubat 1338 tarihli sayısında da yayınlanan dönemin Maarif Vekâleti’nce din öğretmenlerine yöneltilen 10 soruya verdiği cevaplar, Abdülhamit devrinin izlerini taşıyan Đslâmcı yönü ve Millî Mücadele’ye yaklaşımı hakkında fikir verici niteliktedir (Arun, 1968: 67–68). Ona göre Đslâm âleminin bilgisizliği ve geri kalmışlığı, çağın gereksinimlerini karşılayacak ilmî araştırmaların yapılmayışından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle yabancı ülkelerdeki özellikle sanayi ve eğitim alanındaki gelişmelerden yararlanmak, müspet ilimleri öğrenmek için çaba sarf etmek gerekmektedir (Arun, 1968: 86–88). O, aynı zamanda millî hareketi yegâne kurtarıcımız, Misak-ı Millîyi de, yerini bulduğunda, Türk ve Đslâm âlemini yeniden dünya siyasetine yön verici bir seviyeye yükseltecek unsur olarak değerlendirmektedir (Arun, 1968: 100–102).

1924’te 1500 kuruş aslî maaşla Konya Đmam Hatip Mektebi Matematik öğretmenliğine tayin edilen Refik Bey’in Konya’daki öğretmenliği 1 Eylül 1926’ya kadar devam eder. Bu tarihte Üsküdar Kız Sanayi Mektebi’ne Türkçe öğretmeni tayin edilmiştir. 1932 yılında Selçuk Kız Sanat Mektebi Türkçe öğretmenliğine tayin edilmesinin ardından aynı yıl yaş haddinden emekliye sevk edilmiş (Arun, 1968: 25– 27), 1 Haziran 1945’te de hayata veda etmiştir (Arun, 1968: 187). Yazarlık, diğer öğretmenler gibi Refik Bey’in de belirgin vasıflarından biridir. Sultan II. Abdülhamit döneminde (1904) kaleme aldığı “Đttihad-ı Đslâm” başlıklı makalesinde “Đslâm birliği

mukaddes fikri”ni işler (Arun, 1968: 49–51). Babalık’ta yayınlanan makaleleri de genelde dinî içeriklidir (Arun, 1968: 51–67). 1913’te Đstanbul’da basılan ilk eseri, “Sualli Cevaplı Muhtasar Tecvid” adını taşımaktadır (Arun, 1968: 40). Oğlu Fuad Arun’un belirttiği üzere ders kitabı mahiyetinde ancak basılmamış eserleri şunlardır: Hendese-i Mücesseme, Semeretü’l-Đkdam, Kavaid-i Đlm-i Arabiye (Çeviri), Muhâzarât ve Müktesebât-ı Refik, Ulûm-i Riyaziye Dersleri, Ünvânü’l-Beyân Li- Bostânü’l-Ezhân (Çeviri), Akîde-i Đslâmiye (Çeviri) (1968: 41–45).