• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.2. Konya Đttihat ve Terakki Okulu

2.2.3. Öğretim Kadrosu

2.2.3.1. Rasim Haşmet Bey (1888–1918)

Rasim Haşmet, Edebiyat ve Felsefe öğretmeni olarak Konya’da bulunduğu yıllarda Đttihat ve Terakki Örgütü’nün perde arkası isimlerinden biri, Vali Muammer Bey’den sonra belki de en önemlisidir. Biyografisi hakkında bilgiler içeren kaynaklarda ilk sosyalist şair ve gazeteci sıfatıyla anılan Rasim Haşmet, 1888 Selanik doğumludur. Annesi Zekiye Hanım, babası Tüccar Haşmet Bey’dir (Bezirci, 1970: 14). Nüzhet Haşim’in Millî Edebiyata Doğru adlı eserinde doğum tarihi 1300 olarak gösterilmektedir. Aynı eserde babası Haşmet Bey’in belediye komiseri olduğu yazar (1918: 106–109). Çocukluğunda yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle ilköğrenimini özel derslerle evde tamamlar. (TBEA, C: II/830; Karaalioğlu, (Tarihsiz), 644). Sonradan Selanik Fransız Mektebi’ni bitirmiştir (Özkan, 2003: 1252). Rasim Haşmet’in yazı hayatı birçok aydın gibi öğrencilik yıllarında başlamıştır. Selanik’te bulunduğu yıllarda ilk önce Bulgar asıllı Vlahof Efendi’nin açtığı sosyalist kulübe üye olur. Ardından 1909’da Benaroya’nın Selanik’te kurduğu Sosyalist Đşçi Federasyonu’na o günkü adıyla “Sosyalist Amele Heyet-i Müttehidesi”ne katılır (Bezirci, 1970: 14). Bu federasyona kendisinden başka, Enis Avni (Aka Gündüz), Ali Canip (Yöntem), Ömer Seyfettin vb. isimler de girmişlerdir (Tunçay, 2000: Belgeler/21). Ali Canip Yöntem, bu çevrenin Gökalp’la ilişkilerini anlatırken Rasim Haşmet’ten de bahsetmektedir:

“Đlme hürmetleri pek aşırı olmakla beraber, kimsenin etrafını kuşatmak şanlarından olmadığını yakinen bildiğim, Selanikli ve Selanik’teki gençler, Ziya’yı hemen yakalamış olmadıkları gibi, onun mülâhazalarına bigâne kalacak derecede gafil de değildiler: Yusuf Osman, Akil Koyuncu, Rasim Haşmet biyoloji, Darwinizm, sosyalizm gibi meselelerle çoktan mücehhezdiler… Bunlar, bilhassa Fransız edebiyatı ile daima uğraşmakta idiler. Hemen hepsi fakir, çok çalışmaya muhtaç oldukları için, bilâkis öyle geceli gündüzlü Ziya’nın etrafında pervane olamamışlardır” (Yöntem, 1962: 353).

Selanik’teki Sosyalist Đşçi Federasyonu, II. Meşrutiyet döneminde Osmanlı Devleti’nde kurulan ilk önemli sol örgüttür. Hürriyetin Đlânı’ndan hemen sonra o tarihlerde hukukî olarak Osmanlı egemenliği altındaki Bulgaristan’dan Selanik’e gelen Abraham Benaroya adında bir matbaacı ve öğretmen, burada önce bir Yahudi

işçi kulübü örgütler. 31 Mart ayaklanmasının bastırmak için Đstanbul’a yürüyen Hareket Ordusu’na katılan Benaroya, sonradan Yahudilerin yanı sıra Selanik’te yaşayan Bulgar, Rum ve Türk işçilerini de daha sonra sosyalist sıfatını kullanan bir federasyon altında toplamıştır (Tunçay, 2000: Belgeler/20). Aynı sırada Federasyon adına, dört dilde (Đspanyol Yahudicesi, Yunanca, Türkçe ve Bulgarca) yayın yapacak bir organın yayınlanmasına sermaye sağlayacak bir girişim, Beş Çınar bahçesinde düzenlenen “Uluslararası Büyük Đşçi Kermesi”, 6000 giriş biletinin satılması sonucunda bu iş için 100 altın liranın toplanmasını başarmıştır (Dumont, 2001: 210). Organın ancak dört sayı çıkabilen Türkçe sayısı olan Amele gazetesinin yazı işleri müdürü Rasim Hikmet imzasının kullanan Rasim Haşmet’tir (Bezirci, 1970: 14; TBEA, C:II/830). Gazetenin 4. sayısında yer alan bir ilân bu durumu kanıtlamaktadır:

“Selanik Sosyalist Cemiyet-i Đttihadiyesi, gazetesini dört lisanda neşretmeye karar vermişti. Maatteessüf Türk ve Rum ameleler tarafından gösterilen cüz’î rağbet ve müşkilât-ı adîde, muvakkaten bu iki lisanda neşriyatı tatile bizi icbar eyledi. Karilerimize temin ederiz ki, ilk fırsatta gazetemiz yine dört lisan üzere neşr olunacaktır. Çünkü maksadımız hukuk-i umûmiye ve şahsiyelerini müdafaa için ameleyi metin bir sendika ve parti teşkilâtına rabt eylemektir. Müdr-i Mes’ûlü: Rasim Haşmet” (aktaran Tunçay, 2000: Belgeler/20).

Yine Đkinci Meşrutiyet’in ilk yıllarında Selanik’te yayınlanan ve esas itibariyle mutlakıyet ve istibdat aleyhinde yazılara yer veren Bahçe68 dergisinde sosyalizmi ve sendikalizmi savunan yazılar da bulunmaktadır. Rasim Haşmet, Bahçe’deki yazılarında istibdat aleyhtarlığının ötesinde Saint Simon’a şiir armağan etmekte, Jaures’e hayranlığını dile getirmektedir. “Ferer Meselesi” nedeniyle “Haftalık Notlar” başlıklı makalede Jaures’i idealize etmekte, onun görüşlerindeki derinliği onaylamaktadır:

“Almanya’da Forverts sosyalist gazetesi şu suretle idare-i kelâm etmektedir: Jores, büyük Jores, gazetesinde olayın karanlık felsefesini ve bununla beraber geleceğin mutlu vaitlerini bahis konusu ettikten sonra bugünkü Đspanya Hükümetinin idam hükmünü veriyor.

68

Bahçe dergisi ilk olarak Çocuk Bahçesi adıyla Meşrutiyetten önce Selanik’te, Methi Bey tarafımdan yayınlanmıştır. Şair Mehmet Emin Bey ve Rıza Tevfik bu dergiye manzumeler göndermektedirler. Dergi bir süre sonra, Ömer Naci’nin, Rıza Tevfik’e hitaben yazdığı makalesinin bitimindeki “bir şan ve şeref tarihinin ebediyen kapanmak üzere olduğu bir devirde, sizinle ben karşı karşıya geçmiş nelerden bahsediyoruz?” ağır itham içeren ifadesi nedeniyle kapatılır ve Mehdi Bey mahkemeye verilir. Bir süre sonra Çocuk Bahçesi, Bahçe adıyla yeniden yayınlanmaya başlar. Kadrosunda bu kez Enis Avni (Aka Gündüz), Rasim Haşmet, A. Asgar müstear adıyla Akil Koyuncu, Ali Canip Yöntem gibi isimler vardır (Yücel, 1989: 196–197).

Diyor ki, şüphesiz, gerek Đspanyol mutlak Hükümeti; gerekse Kilise, yaptıkları şu büyük hatanın derecesini az vakitte layıkıyla takdir edeceklerdir. Bu politik sıyanet, Krallık üzerine bir kâbus gibi çökmüş ve papazlara karşı da bir süreden beri biraz yatışmış bulunan milyonlarca vicdanların hiddet ve nefretini uyandırmıştır. Artık bu defa fikir ve vicdan serbestîsi için her yönde tam ve kesin bir hareket, hararetli ve hiddetli bir cereyan başlayacak; Đspanya birçok sahnelerden sonra, Cumhuriyete doğrulacaktır” (Sadi, 1994: 326).

Saint Simon’a adanmış şiiri, biçim olarak Tevfik Fikret’i andırmakla birlikte özce ondan farklıdır. Kapitalistlerin rahat yaşayışıyla emekçilerin çileli hayatını karşılaştırdığı şiirinde, sınıflar arasındaki eşitsizliği vurgulamakta, toplumsal adaletin gerekirliği ortaya koymaktadır69. Rasim Haşmet’in bu şiiri, 12 Kanun-ı Evvel 1325’te Bahçe’nin 10. sayısında yayınlanmıştır. 13 Şubat 1325’te yayına başlayan sosyalist Đştirak dergisinin ilk sayısında ise, Bahçe’nin yazı kadrosundan Ali Canip “Sosyalizm” başlıklı kısa yazısını Rasim Haşmet’e armağan etmektedir (Sadi, 1994: 327–328). Yazı ve şiirleri bundan başka Zaman, Yeni Asır gazetesi; Resimli Kitap, Genç Kalemler, Yeni Felsefe, Kadın, Eşref, Musavver Eşref, Zekâ, Tenkit, Hâle ve Rebap dergilerinde yayınlanır (Bezirci, 1970: 14; Tunçay, 2000: 36; Sinanoğlu, 1918: 106–109). Đstanbul’da yayınlanan aylık Resimli Kitap dergisinin 1910 Mayıs sayısında yayınlanan “Sendikalizme Dair” başlıklı makalesi, dikkate değerdir. “Meşrutiyet’ten sonra sosyalizm üzerine yanlış veya doğru müteferrik bir surette birçok makaleler yazıldı. Sendikalizmden bahseden hiç olmadı. Fakat bugün sendikalizm, sosyalizm kadar mevzû-i bahs olmakta, nazar-ı dikkati celbetmektedir” tespitiyle başladığı makalesinin bir yerinde, 1908 devrimi sonrasını işçi sınıfının haklarındaki iyileşme bağlamında eleştirmektedir:

69

“Nefret! Ebedî âlem-i pür gayz ü kibâre,/Nefret!/Geliniz yaraya, mecrûha bakanlar!/Himmet, geliniz hep ezilenlerle koşanlar!/Nefret! Şu büyük güle, şu ahrasa, şu hükme,/Zenginlere, zenginliğe…/Yoksa sen bana gülme!/Kardeşliği, insanlığı duymuşsan eğer sen,/Bir lahza düşün, ekserî servetleri nerden,/Nerden çıkarırlar?/Kanunu, rivâyâtı yalan hep, karışıktır/Her millet ü kavmin; buna şahitse açıktır:/Çektiklerimiz hep…/Nefret, yine nefret, yine nefret beşeriyyat!/Kanununa, ahkâmına, eshab-ı yesârın!/Mahvolmalı, kahrolmalı, zehrolmalı elbet,/Agrâzı, deniyâtı, şu esnâf-ı kibârın!/Her fikr-i müzehheb,/Her nâle-i mazlûma terafuk eden alçak,/Alçak ve sefil sayha-yı servet yetişir, bak,/Günden güne insan daha mazlûm, daha âciz,/Günden güne evlâd-ı beşer giryeye bîhis,/Günden güne zulmet ü sefâlet… Yetişir! Ah,/Doğ, gel bize artık ebedî nûr-ı musaffâ!...” (Bezirci, 1970: 14)

“Bir milletin en müstesna, en mübeccel dakikalarından biri olan hürriyet ve müsavat-ı hukuk ilân edildi. Aradan bir sene geçmeden, amelenin muhafaza-i hukukuna medar olacak kavanin tarih ve tevziiyle hürriyet ve müsavata doğru bir hatve atılacağı yerde köhne bir siyaset-i tahakküm ve istibdadın timsali olan… Paşa Hazretlerinin döndürdüğü dolap, maharetle ehl-i sa’yin imha-yı hukukuna, ta’zip ve tazyikine yarayacak pek güzel kanunlar tertip olundu! Fakat tarih-i cemiyet bize ispat ediyor ki, haksızlık üzerine müesses olan kavanin daima sukuta mahkûmdur. Bugün gaflet-i milliyeden istifade edenler, yarın onun aslanpençesi içinde kalacak, ona mahkûm olacaklardır” (aktaran Tunçay, 2000: 36).

1327 (1911)’de Selanik’te yayınlanan Yeni Felsefe Mecmuası’nda, sosyal doktrinler hakkında bir seri kaleme almıştır. “Mezâhib-i Đçtimaiye” başlıklı bu seride Platon, Thomas Morus, Campanella’nın eserleri ve doktrinleri tanıtılmakta; Baböf, Saint Simon, Robert Avun ve Furiye ile Saint Simonlular ve en meşhur reisleri Bazar ve Anfantan; Furiye’nin taraftar ve müntesipleri Andre Goden “Đkaryada Seyahat”in yazarı Etiyen Kabe ve Prosper Viktoriyen Konsideran konu edilmektedir (Sadi, 1994: 328). Rasim Haşmet, Selanik’teki bu yoğun ortamdan, Balkan Savaşları’nda Yunanistan’ın Selanik’i işgali üzerine 1913’te Đstanbul’a gelmiştir. Hukuk Mektebi’nde öğrenimini tamamlamasının ardından bir süre Đzmir’de öğretmenlik yapmış, 1915’te Konya Sultanîsi’ne Felsefe öğretmeni tayin edilmiştir (TBEA, C:II/830; TDEA, C:7/283–284; Bezirci, 1970: 14). Konya’da aynı zamanda Đttihat ve Terakki Mektebi’nin lise kısmında Edebiyat ve Tarih öğretmenliği yapmaktadır. (KĐTMVMD, s. 14). Rasim Haşmet, Konya’da yalnız değildir. Kız kardeşlerinden Rasime Haşmet ve Edibe Hanımlar da Đttihat ve Terakki Kız Okulu kadrosunda görev yapmaktadır (Bkz: Ek–3).

Öğrencisi Namdar Rahmi’nin anlatımıyla, Đttihat ve Terakki Mektebi’ndeki öğretmenliğinin yanı sıra o sıralar partinin gazetesi Konya Osmanlı’yı yöneten, Đttihat ve Terakki Kulübünün, buralarda organize dilen toplantıların, seferberlik dönemi mitinglerinin vazgeçilmez ismi olan bu genç öğretmen, “bütün Konya muhitini dolduran geniş ve cevherli bir varlık” gibidir. Divan Edebiyatı yanında Batı edebiyatı ve çağdaş felsefeye de hâkimdir ve iyi derecede Fransızca bilmektedir. Batı edebiyatı ve felsefesiyle ilgili Fransızca eserlerden oluşan, dönemin Konya’sına göre oldukça zengin bir kütüphanesi vardır. Đnsanî tavırları, ilmî üstünlüğü nedeniyle kısa sürede Konya’da önemli bir mevki edinir (Karatay 1952: 78–81). Bu mevkisi,

Namdar Rahmi, Naci Fikret gibi başarılı gençleri etrafında toplamak bir bakıma Đttihat ve Terakki’nin Konya’da kökleşmesini sağlayacak entelektüel bir zemin inşa etmek için oldukça elverişlidir. Rasim Haşmet, iki yıl kaldığı Konya’dan tekrar Đstanbul’a dönmüştür. Dönerken eşyaları yanında satmak durumunda kaldığı kitapları, Đsmail Zühtü tarafından Namdar Rahmi adına satın alınır. Gelenbevi Sultanîsi’nde 1917’de başladığı Felsefe öğretmenliği görevini sürdürürken Ocak’ta adına yayınlanan bir şiirden anlaşıldığı üzere 1918 kışında henüz 31 yaşında iken verem nedeniyle hayata veda etmiştir (Karatay, 1952: 81; Ocak, 10 Mayıs 1334 (1918); Bezirci, 1970: 14; TBEA, C: II/830). Vefatının yankıları, Rasim Haşmet’in Konya’daki etkisini de ortaya koymaktadır. Namdar Rahmi, vefatından duyduğu üzüntüyü Kitaplarımın Hikâyesi’nde “Ne yazık! Đnsanlık onun nurlu şahsiyetinde bize bir an göründü ve bir hayal gibi kayboldu” şeklinde ifade etmektedir (Karatay, 1952: 81). Đttihat ve Terakki Mektebi öğretmenlerinden Edip Raşit (Usman) ise duygularını Ocak’ta yayınladığı bir şiirle dile getirir. “Üstadım Rasim Haşmet Bey Đçin” başlıklı şiirin bir bölümü şöyledir:

“Bahar değil, mezarında hazan var, Üzerinde fanilikten nişan var, Kalbimde bir unutulmaz hicran var, Leblerimde titreyen bir figan var, Bir bilinmez, anlaşılmaz, gizli kor, Đçerime her gün biraz acı kor, ***

Servilerin dallarında kuduran, Tabiatın şu zehirli rüzgârı, Kulağıma yokluğunu fısıldar, Benim tatlı hayatımı ağılar,

Şu toprağa ben de yorgun düşerken, Hıçkırıklı bir ah kopar içimden,

Niçin öldün, büyük Rasim niçin sen!?” (Ocak, 10 Mayıs 1334).

Bezmi Nusret’in belirttiğine göre Rasim Haşmet, “çok ve kolay” yazan bir yazardır. Fakat yazılarını kitap halinde toplamamıştır. Şiirleri estetik yönünden zayıf olsalar da içerik yönünden güçlüdür. Sosyalist edebiyatımızın ilk örnekleri olması ve çağına göre sade bir dille yazılması nedeniyle önemi büyüktür (aktaran Bezirci, 1970: 14). Nüzhet Haşim’in Millî Edebiyata Doğru adlı eserinde yer alan hayat hikâyesi, edebî yönü ile ilgili şu yorumu içermektedir:

“Rasim Haşmet Bey, fakir bir aileye mensup olduğu için 321’de Emin Bey (Mehmet Emin Yurdakul) nazar-ı dikkati celbe başlayınca onun mesleğini derhal tebcil ve müdafaa

etmiştir. Emin Bey’le çok mektuplaşmıştır. Mamafih umûmî cereyandan da kendini kurtaramayarak, aruz veznini büsbütün bırakamamıştır. Kendisi pek öyle dikkate şayan bir edebî sima değildir. Aruz veznini pek sakat kullandığı gibi, hece vezninde de bir yenilik ibraz edememiştir. Yeni lisan esaslarını derhal kabul etmiş, makalelerinde terkipli lisanı muhafaza eylemekle beraber, manzumelerinde Genç Kalemler’in sistemini gözetmiştir. Yeni neslin bu ilk ölen şairi, Garp muharrirleri içinde en ziyade Rusyalı Tolstoy’u okurdu. Demokrasiye, sosyalizme karşı derin bir incizabı vardı. Son zamanlarda edebiyatı terk ettiği halde, yine ara sıra manzumeler yazardı. Son şiiri Donanma Mecmuası’nda çıkmıştır” (1918: 106–109).