• Sonuç bulunamadı

Anadolu Đntibah Okulu’nun Öğretim Kadrosu

I. BÖLÜM

2.2. Konya Đttihat ve Terakki Okulu

2.2.7. Mütareke Dönemi’nde Konya Đttihat ve Terakki Okulu

2.2.7.2. Anadolu Đntibah Okulu’nda Eğitim-Öğretim

2.2.7.2.1. Anadolu Đntibah Okulu’nun Öğretim Kadrosu

Konya Đttihat ve Terakki Mektebi’nin öğretim kadrosunu oluşturan seçkin isimler, Afif Evren’in aktardığı gibi Anadolu Đntibah Mektebi’nde de göreve devam etmişlerdir (Bkz: Ek–9). Kadrodaki yeni isimlerden en dikkat çekici olanı Naci

Evren’in, Babalık kapandıktan sonraki yaşamı çok sıkıntılıdır. Hayatı boyunca hiç evlenmemiş olan yazar, son yıllarını Tren kompartımanlarında, 3. sınıf otel odalarında, küçük kasabaların ücra köşelerinde geçirir. Ulusal basında da görev yapmış Konya basınının bu değerli emekçisi; yaşamını 1977 yılında bir hastane köşesinde noktalar. Ölümü 2 ay sonra 55 yıl emek verdiği basın camiası tarafından duyurulur. Ölümü ve nereye gömüldüğü hakkında tam bir bilgi bugün bile mevcut değildir. “Beş Öğretmen Yazardan Bir Demet Anı”, “Neler Demişlerdi?” ve “Bir Yolcunun Anıları” başlığıyla

Yeni Konya gazetesinde yayınlanan anılarında, yaşadığı dönemin toplumsal ve sosyo-kültürel yapısına

yönelik ciddi tahliller yapmıştır. Yazarın yayınlanmış eserleri şunlardır: Bir Mutasarrıfın Hatırat

Defterinden, Folklor Demeti, Ermenekli Hasan Rüştü, Eski Ahlâk Kitapları, And, Cevap: Bir Irkçıya Erkekçe, Mertçe, Korkak Adam Açıkla, Sinema Artisti Adalet, Konya Đçin, Atatürk ve Konya, Konyalı Bazı Yazar, Muharrir ve Hattatlar. Geniş bilgi için bkz: Adem Demirsoy (2008). Konya Basınında Afif Evren (1922–1977), S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Halkla Đlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı

Fikret’tir. Çoğunluğu gençlerin oluşturduğu öğretim kadrosunda yer alan isimlerin yaklaşık üçte biri, Öğretmen Okulu mezunudur. Öğretmen ihtiyacının bir bölümü, okulun kendi mezunlarından karşılanmıştır. Đkisi Konya Đttihat ve Terakki Đdadîsi mezunu, dördü Anadolu Đntibah Mektebi mezunu ve/veya öğrencisidir. Okulda fahrî olarak görev yapan iki öğretmen bulunmaktadır. Biri dikkat çekici bir şekilde Konya Hukuk, diğeri Anadolu Đntibah Mektebi mezunudur. Kadroda medrese çıkışlı olanlara ve azınlıklara yer verilmemiştir. Karar ve Muallim Sicil Defteri’nde kayıtlı öğretmenler (s. 75–78) sırasıyla şunlardır:

1- Mümtaz Bahri Bey: Kurucu müdür. Hesap, Hendese, Fransızca öğretmeni. 1 Mart 1335’te göreve başlamış, 15 Teşrin-i Evvel 1336’da okuldan ayrılmıştır.

2- Namdar Rahmi Bey: Kurucu öğretmen. Türkçe, Fransızca, Musahabat, Ulûm-i Diniye öğretmeni. 1 Mart 1335’te göreve başlamıştır.

3- Đsmail Zühtü Efendi: Kurucu öğretmen. Eşya Dersleri, Ziraat, Terbiye-i Bedeniye, Yazı öğretmeni. 1 Mart 1335’te göreve başlamıştır. 15 Teşrin-i Evvel 1336’da müdürlüğe atanmış, maaşı 2500 kuruş olmuştur.

4- Naci Fikret Bey: Tarih, Coğrafya ve Fransızca öğretmeni. Diğer arkadaşları gibi 1 Mart 1335’te göreve başlamıştır.

5- Muhlis Bey: Musahabât ve Fransızca öğretmeni. 1 Mart 1335’te göreve başlamış, 15 Teşrin-i Evvel 1336’da okuldan ayrılmıştır.

6- Neşet Bey: Müdür Yardımcısı ve Hesap, Hendese, Musahabât öğretmeni. 1304 Erzurum doğumlu. Hamit Efendi’nin oğlu. Erzurum’un işgali üzerine Süleyman Necati gibi Konya’ya gelen Neşet Bey, bir süre Akşehir’de öğretmenlik yaptıktan sonra Konya Đttihat ve Terakki Mektebi’ne tayin edilmiş, 1 Mart 1335’te de diğer öğretmenler gibi Anadolu Đntibah Mektebi kadrosunda yerini almıştır. 15 Teşrin-i Evvel 1336’da Müdür Yardımcılığına getirilen Neşet Bey’in maaşı 1250 kuruştur.

7- Fahrettin Efendi: Türkçe ve Ulûm-i Diniye öğretmeni. 1314 Konya doğumlu olan Fahrettin Efendi, göreve 1 Eylül 1335’te başlamıştır. Konya Đttihat ve Terakki Đdadîsi mezunudur. Bir yıl sonra (1 Eylül 1336) okuldan ayrılmıştır.

8- Tahir Efendi: Elifba, Eczâ-yı Şerîfe, Kur’an-ı Kerim öğretmeni. 1307 Konya doğumlu. Ahmet Efendi’nin oğlu. Öğretmen Okulu mezunu olan Tahir Efendi okulda göreve, 1250 kuruş maaşla 1 Mart 1335’te başlamıştır.

9- Muhtar Efendi: Resim, Elişleri öğretmeni. 1319 Đştib-Đlbasan doğumlu. Abdullah Efendi’nin oğlu. Đntibah Mektebi’nin dokuzuncu sınıfını bitirdiğine dair tasdiknamesi vardır. 1200 kuruş maaşla 1 Eylül 1335’te göreve başlamıştır.

10- Mithat Efendi: Musikî öğretmeni. 1318 Konya doğumlu. Memduh Efendi’nin oğlu. Đntibah Mektebi’nin sekizinci sınıfından tasdiknameli. 400 kuruş maaşla 1 Eylül 1335’te göreve başlamıştır.

11- Arif Efendi: Musikî öğretmeni. 1320 Konya doğumlu. Şehabettin Çelebi Efendi’nin oğlu. Đntibah Mektebi’nin sekizinci sınıfını bitirip dokuzuncu sınıfa geçtiğine dair tasdiknamesi vardır. 400 kuruş maaşla 1 Eylül 1335’te göreve başlayan Arif Efendi, okulun en genç öğretmenidir.

12- Yümnü Efendi: Tarih, Coğrafya öğretmeni. 1314 Konya doğumlu. Ferit Efendi’nin oğlu. 1332’de dört yıllık Ankara Erkek Öğretmen Okulu’ndan mezun olmuş, 16 Eylül 1336’da 1200 kuruş maaşla göreve başlamıştır.

13- Mehmet Efendi: Ulûm-i Diniye, Musahabât, Terbiye-i Bedeniye öğretmeni. 1304 Konya doğumlu. Kuddusî Efendi’nin oğlu. 1328’de üç yıllık Konya Öğretmen Okulu’nu bitirmiş, 1200 kuruş maaşla 1 Eylül 1336’da göreve başlamıştır. 14- Đhsan Efendi: Türkçe, Tarih, Coğrafya, Hesap, Eşya ve Ziraat öğretmeni. 1310 Konya doğumlu. Ahmet Şükrü Efendi’nin oğlu. 1335’te dört yıllık Konya Öğretmen Okulu’nu bitirmiş, göreve 15 Teşrin-i Evvel 1336’da 600 kuruş maaşla başlamıştır.

15- Muallim Osman Efendi: Eşya, Ziraat, Resim, Elişi, Musahabât öğretmeni. 1308 Konya doğumlu. Ali Efendi’nin oğlu. 1329’da üç yıllık Konya Öğretmen Okulu’nu bitirmiş, 15 Teşrin-i Evvel 1336’da 600 kuruş maaşla göreve başlamıştır.

16- Abdullah Efendi: Türkçe ve Yazı öğretmeni. 1315 Koçhisar doğumlu. Hasan Efendi’nin oğlu. 1335’te dört yıllık Konya Öğretmen Okulu’nu bitirmiş, 1 Teşrin-i Sani 1336’da 600 kuruş maaşla göreve başlamıştır.

17- Fahrî Öğretmen Rıfat Bey: 5 ve 6. sınıflar Musâhabât öğretmeni. Isparta doğumlu. Konya Đdadîsi ve Hukuk Mektebi’ni bitirmiş, 20 Teşrin-i Evvel 1336’da göreve başlamıştır.

18- Fahrî Öğretmen Atıf Bey: 6. sınıf Türkçe öğretmeni. 1316 Konya doğumlu. Anadolu Đntibah Đdadîsi mezunu. 20 Teşrin-i Evvel 1336’da göreve başlamıştır.

19- Đbrahim Şükrü Efendi: Kıraat ve Đmlâ öğretmeni. 1308 Konya doğumlu. Đbrahim Efendi’nin oğlu. 1329’da dört yıllık Öğretmen Okulu’nu bitirmiş, okulda göreve, Ocak 1337’de başlamıştır.

20- Münib Efendi: 5 ve 6. sınıflar Eşya ve Ziraat öğretmeni. 1317 doğumlu. Şehabettin Çelebi Efendi’nin oğlu. 1332’de Konya Đttihat ve Terakki Đdadîsi’ni bitirmiş, göreve Ocak 1337’de başlamıştır.

2.2.7.2.1.1. Naci Fikret (BAŞTAK, 1891–1948)

Naci Fikret, yaşadığı dönemde yalnızca Konya’da değil ülke çapında sözü edilen önemli bir kişiliktir. 1891 yılında Konya’da doğmuştur. Konyalı bilginlerden Ayan Beyzade unvanıyla anılan Mustafa Fikri Efendi’nin (1865–1921) oğludur. Mustafa Fikri Efendi, o vakitler Konya’da sürgün bulunan Abdülhalim Memduh Bey’in etkisiyle edebiyat alanında kendini iyi yetiştirmiş, Arapça ve Farsçayı iyi bilen bilge bir kişiliktir. Naci Fikret, ilköğretim çağında babası tarafından özel olarak yetiştirilmiştir. 1904’te girdiği yedi yıllık Konya Đdadîsi’nden 1911’de mezun olur (Ergun ve Uğur, 1926: 109–110;122). Babasından sonra okuma ve araştırma konusunda en çok etkilendiği kişi Konya Đdadîsi’nde coğrafya öğretmeni Mehmet Ferit (Uğur) Bey’dir. O dönemde şehrin düşünce hayatına yön veren aydın gençler hep Konya Đdadîsi’nde yetişmişlerdir. Naci Fikret, bu nedenle idadî mekteplerinin açılmasını Sultan II. Abdülhamit’in “bazı iyilikleri” arasında sayar. Hocası Mehmet Ferit, Bekir Sıtkı, Babalık’ın sahibi Yusuf Mazhar, Mehmet Muhlis, Mümtaz Bahri Konya Đdadîsi mezunudurlar. Sonradan bu isimlere kendisiyle birlikte Namdar Rahmi’de eklenecektir (Baştak, 1942: 26–28). Đdadîde tarih ve coğrafyaya duyduğu aşırı ilgi çerçevesinde gelişen okuma merakı sonradan felsefe başta olmak üzere diğer sosyal bilimleri kapsayarak sürecektir (Baştak, 1942: 28–30). Okuma ve araştırma merakını çevresine de aşılamaya çalıştığı bu bağlamda arkadaşı Namdar

Rahmi’yi derinden etkilediği daha önce belirtilmişti. Naci Fikret ilk yazılarını, lise son sınıfta arkadaşlarıyla birlikte çıkardıkları Ufk-ı Âti adlı dergide yayınlar (Baştak, Babalık, 30 Eylül 1926).

Yakın dostu Namdar Rahmi’ye göre Naci Fikret’in Ufk-ı Âtî’de “derin bir pesimizm (kötümserlik) felsefesi”nin hüküm sürdüğü yazıları, “çok geniş bir kültürün” ürünüdür. “Şiirlerinde, riyanın ve hayvanlığın saltanat sürdüğü şu fani hayatın çehresine savrulmuş kuvvetli şamarlar” sezilmektedir (Karatay, 1952: 22– 23). Dergide yayınlanan bazı şiirlerinde yaşama dair sorgulayıcı bir tavrın izlerini görmek mümkündür. “Beşeriyete” ve “Observasyon” (observation/gözlem) başlıklı şiirleri bu tarzda yazılmıştır (Ergun ve Uğur, 1926: 123–124). Ufk-ı Âtî’de kazanılan ilk deneyim, gelişme olanağını, Konya’da farklı tarihlerde çıkarılan dergilerde, siyasî gazetelerde ve Đstanbul’un bazı dergilerinde bulacaktır. Đstanbul’a 1910’dan sonra Zekâ, Felsefe, Millî Mecmua dergilerine ilmî ve felsefî yazılar gönderir. Hatta bir gün Zekâ dergisi, “gelecek nüshamızda Naci Fikret Bey’in gayet mühim bir makalesi bulunacaktır” şeklinde bir duyuru yapmıştır (Ülken, 1966: 690; Karatay, 1952: 23). Kendisinden sonra idadînin 5. sınıf öğrencileri tarafından 15 Mart 1328’de (1912) çıkarılmaya başlanan Şahab86 dergisinde, 16 Haziran 1329’dan itibaren Viyolaki Efendi’nin çıkardığı Rehber87 dergisinde yazılar yayınlar. Şahab’ta hocası Mehmet Muhlis’le felsefe hakkında mizahî tartışmalara girmiş, Rehber’de dinî ve felsefî makaleler yayınlamıştır (Baştak, Babalık, 30 Eylül 1926). Şahab’ta yayınlanan “Mudhike-i Nisaiyet” (kadınlık komedisi) başlıklı yazısı, o dönem Konyalı genç aydınlar arasında yaygın bir eğilim olan feminizm aleyhtarlığını destekleyen içeriği nedeniyle özellikle Namdar Rahmi üzerinde büyük yankı uyandırmıştır (Karatay, 1952: 23–24).

Naci Fikret, Sicil Defteri’nde yer alan kısa özgeçmişine göre öğretmenliğe yedi senelik Özel Ümit Lisesi’nde 1 Eylül 1328’de Ulûm-i Tabiiye öğretmenliği ile başlar. Daha sonra, Askerî Rüştiye, Konya Sultanîsi, Anadolu Đntibah Mektebi (1335–1337), Cumhuriyetten sonra Akif Paşa Đlköğretim Okulu’nda görev yapmıştır. Okuttuğu dersler genelde Tarih, Coğrafya ve Felsefedir. Anadolu Đntibah

86

Naci Fikret’in belirttiğine göre Muzaffer Hamit ve Hulki Âmil öncülüğünde çıkan dergi 22 Mart 1329 tarihli 4. sayısı ile yayınını sonlandırmıştır (Baştak, Babalık:, 30 Eylül 1926).

87

Đktisadî, dinî ve felsefî yazılar içeren dergi beş sayıdan fazla yayınlanamamıştır (Baştak, Babalık, 30 Eylül 1926).

Mektebi’nde Fransızca dersine de girmiştir (ĐTMKMSD, s. 77–78; Kum, 1949: 27– 28; Ergun ve Uğur, 1926: 122–123; Arabacı, 1991: 141–142; Köroğlu, 1989; 102). Akif Paşa Đlköğretim Okulu’nda 21 gün süren öğretmenliğinden sonra 1924–1926 yıları arasında Konya Müzesi Müdürlüğü yapar. Konya dışı tayinlere pek sıcak bakmayan Naci Fikret 1929–1930 yıllarında Yusuf Ağa Kütüphanesi memurluğunu öğretmenliğe tercih etmiştir. Ancak 1930’da zorunlu olarak Konya’dan ayrılır. 1948’e kadar Đstanbul Üniversitesi’nde kâtiplik ve kütüphane memurluğu yapmıştır (Kum, 1949: 28; Arabacı, 1991:142).

Öğretmenliğe arkadaşı Namdar Rahmi kadar ilgi duymayan Naci Fikret, Türkiye’nin düşünce tarihinde, felsefenin kendine özgü dünyasında yer edinmeye çalışan bir düşünsel hareketin ilk siması olarak anılacaktır (Ülken, 1966: 690–692). Yeni Fikir etrafında geliştirilen bu düşünce hareketine değinmeden önce Naci Fikret’in fikrî gelişim sürecinde etkilendiği şahsiyetlere kısaca değinmekte yarar vardır. Babası Mustafa Fikri Efendi, ilk ilham kaynağı olarak sayılabilir. Naci Fikret’in şiir ve edebiyata olan düşkünlüğünün gerisinde Doğu dillerine hâkim, Muallim Naci tarzında şiirler yazan bir bilgin olan babasının etkisini görmek mümkündür. Đlk örneklerine Ufk-ı Âtî’de tanık olduğumuz bu ilgi, sonradan artarak devam edecektir. O dönemde yasaklanan eserleri gizlice arayıp bulmakta, “Zafername” türündeki örnekleri ezberlemektedir. Bunlarla yetinmeyerek Đstanbul’da çıkan edebî ve ilmî dergileri edinir. Buralarda yayınlanan şiirlere benzetme tarzında örnekler sunar. “Felsefe ve müspet bilimler ibtilâsının araya girmesiyle” sekteye uğrayan bu ilgi 1925’ten itibaren tekrar canlanacaktır (Đnal, 1988: 1056).

Đdadîdeki öğrencilik yıllarında öğretmeni Ferit Uğur’un etkisi üzerinde durulmuştu. Bu konuda ikinci önemli sima felsefenin önemine inanan ve bütün öğretmenlerin felsefe kültürü almaları gerektiğini savunan Mehmet Muhlis’tir. Naci Fikret tarafından “entelektüel bir muhit” olarak nitelenen Mehmet Muhlis’in Köprübaşı’ndaki evi “Romantizm-Realizm-Natüralizm; Hugo (Victor Hugo)-Zola (Émile Zola)-Mopasan (Guy de Maupassant)-Balzak (Honoré de Balzac)-Flober (Gustave Flaubert)” hakkında uzun tartışmalara tanıklık etmiştir (Baştak, 1944: 44– 45). Namdar Rahmi ile tanışmasını ve arkadaşlılarını anlatırken etkilendikleri şahıslara ilişkin izlenimlerini de aktarmıştır. Öne çıkan isimler kuşkusuz Rasim

Haşmet ve Hüseyin Kami’dir. Ancak Naci Fikret’in sonraki çizgisi daha ziyade Rasim Haşmet’in etkisinde kaldığını göstermektedir:

“O vakit bizim için Konya’da iki nur ve fikir menbaı vardı: Birisi, o vakit Konya Lisesi’nde Edebiyat ve Felsefe muallimi bulunan merhum Rasim Haşmet, diğeri, Đttihatçıların zulüm ve gadrine uğrayarak Konya’ya nefyedilmiş olan merhum Hüseyin Kami. Evvelkinden fikir, ilim ve felsefe ihtiyacımızı; ikinciden şiir ve bedayi’ ihtirasımızı tatmin ederdik. Evvelki burada ciddi, vakur ve mantıkî Garbı, ikinci şuh ve lakayt, rind ve zevkperest Şark’ı canlandırırdı… Evvelkinin kütüphanesinde göze ilk çarpan şey Larus ciltleri. Đkincininkinde müzehhep ve talik yazılı divanlardı. Şimdi her ikisinin de maddî mevcudiyetleri toprağa inkılâp etti. Fakat her ikisi de ruhlarımızın amâkında birer necm-i sabit gibi parlayıp duruyorlar. Meslekleri başka başka olan bu iki şahsiyette müşterek bir hasise vardır ki bizi asıl cezbeden, prestij ettiren o idi: Samimiyet ve aşk-ı hakikat” (Baştak, 1928: 29–31).

Namdar Rahmi ve Naci Fikret, dergi çıkarma konusunda ilk adımı Mütareke döneminde (1336) atarlar. Bu sıra ikisi de Anadolu Đntibah Mekteb’inde öğretmendir. Bazı farklılıkları içermekle birlikte, Naci Fikret’in askerde olduğu dönemde Namdar Rahmi’nin yönettiği Ocak benzeri bir dergi çıkarmayı planlamaktadırlar. Bu amaçla ‘Öğüt’çü Ahmet Bey’e (Abdülgâni Ahmet Doyuran) müracaat ederler. Fakat o sırada matbaanın bir kısmının Ankara’ya gönderilmesi, bu isteklerine sekte vurmuştur (Baştak, 1928: 31). Yeni Fikir88’in yayınlanmasına kadar da bu düşüncelerini gerçekleştirme olanağını bulamamışlardır. Yeni Fikir, kökü Konya Đdadîsi’ne dayanan fikrî gelişimin ürünüdür. Naci Fikret, Namdar Rahmi’yle birlikte Yeni Fikir

88

Yeni Fikir’in ilk sayısı 1 Kanun-ı Sani 1341 (1925)’te yayınlanır. Babalık Matbaası’nda basılan dergi Konya Maarif Müdürlüğü’nün desteğiyle çıkmaktadır. Đlmî ve edebî dergi niteliğinde 15 günde bir yayınlanmakta, 10 kuruşa satılmaktadır (Yeni Fikir, 1 Kanun-ı Sani 1341). Đlk sayısında çıkış amacı şöyle belirtilir: “Đnsanları sırf hayvanî bir vahşet ve iptidaîlikten kurtararak bugünkü mertebe-i tekemmüle yükselten, bedenin değil dimağın faaliyeti olmuştur. En kuvvetli fert ve cemiyet, faaliyet-i fikriye itibariyle en ziyade inkişafa mazhar olmuş olan fert ve cemiyettir. Binaenaleyh her şeyden evvel ve her şeyden ziyade ‘terbiye-i fikriye’ lâzımdır… Đşte bundan dolayıdır ki muhitimizde ilmî ve fikrî bir cereyan açmak gayesiyle şu mecmuayı tesis etmek lüzumunu hissettik. Gerçi bazı güzide ve yüksek fertler, terbiye-i fikriyenin bu lüzum-u sarihini çoktan takdir etmiş bulunuyorlar ise de, bu haklı kanaati ta’mîm ve tevsî’ edebilmek için ancak bir mecmua ile herkeste düşünmek arzularını tevlîd etmek icap ederdi… Yeni Fikir’in meslek ve gayesi ne olacaktır? Bunu biraz izah etmeliyiz: Bizim yeni fikir sözünden anladığımız, cehl ve âlâyişperestîye istinat ve tamamıyla boşluk ve hiçlik ifade eden bir züppelik değildir. Cehl ve taassup ister asırdîde ve köhne elbiseler altında saklansın ister şa’şaadar ve nazar ferîb bir kostüm ile arz-ı çehre etsin menfurumuzdur. Hadisatın iç yüzüne, derinliklerine nüfuz edebilen her mütefekkirin tesisini arzu ettiği yenilik, kafanın dışında ve dilde olan sathî, sunî ve sahte yenilik değil; kafanın içinde, ruhta yaşayacak olan ve modaya tabi olmayan ciddi ve metin bir yeniliktir. Zira vekayi’ göstermiştir ki modaya istinat eden sathî kanaatler çabuk devrildiği halde ilmî kanaatler böyle bir tehlikeden masundur” (Yeni Fikir, 1 Kanun-ı Sani 1341).

dergisi etrafında geliştirdikleri Enerjetizm89 hareketinin ilk simasıdır. Uzun yıllar süren araştırma ve incelemeleri Yeni Fikir’le birlikte felsefî bir sisteme dönüşmeye başlar90.

Yeni Fikir, bu doğrultudaki yayınını 1 Temmuz 1929’a kadar sürdürmüştür (Önder, 1949: 52). 1 Ekim 1929’da daha önce değinildiği gibi Namdar Rahmi ile birlikte tek sayılık Asie Mineure adında bir dergi çıkarmışlardır. Naci Fikret, 1930’dan sonraki yaşamını kâtip ve kütüphane memuru olarak Đstanbul’da geçirir. Hayatı boyunca hiç evlenmemiştir. Bu konuda kendisini teşvik eden arkadaşlarına 3000 kitaptan oluşan kütüphanesini göstererek “işte ben bunlarla evliyim, evlenirsem ben nasıl okuyabilirim? Benim iki hayat arkadaşım vardır: Kitap ve şarap” cevabını verir. Kendisini hayata bağlayan en önemli manevî desteği olan ninesi öldükten sonra bütün idealini kaybeden Naci Fikret, Nuriosmaniye’de tek başına oturmakta olduğu Halk Apartmanı’nın bir odasında bir iki ay kadar çektiği kalp hastalığı sonucunda 5.12.1948’de hayata veda etmiştir (Kum, 1949: 27–30). Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca bilen Naci Fikret’in yayınlanmış tek eseri, şehir arkeoloji ve tarihine ilişkin bilgiler içeren Konya (1945)’dır. Konya Halkevi yayını olan eser, Fransızca olarak da yayınlanmıştır (Ülken, 1966: 691).