• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.5. BATI’DAKİ İLK ABSÜRT TİYATRO ÖRNEKLERİ

2.5.1. Fransa’da Eugѐne Ionesco

2.5.1.4. Sözler ve Eylemler Birbirini Tutmaz

Absürt Tiyatro oyunları olaylar yerine durumlar üzerine kurgulanmıştır. Bu nedenle bu tür oyunlarda olay örgüsü veya herhangi bir öykü yer almaz. Bu durum oyun kişilerine de yansır; kişiler eylemde bulunmazlar, daha çok eylemsizdirler. Ya da az çok eylemde bulunan kişilerin yer aldığı oyunlarda kişilerin söyledikleri ile yaptıkları, yani eylemleri birbirini tutmaz. Absürt Tiyatro’nun bir özelliği olarak oyun kişilerinin sözleri ve hareketleri birbiri ile uyumsuz, tutarsızdır.

Bu durum Ionesco’nun oyunlarından örneklenecek olursa, yazarın Kel Şarkıcı adlı oyununda (ki Kel Şarkıcı başlığı ile oyunun içeriğinin birbiri ile bağlantısı

100 a.g.e., s. 35.

olmaması da en başında zaten bir absürtlük yaratır) Bay ve Bayan Smith’in yaptıkları ile söylediklerinin birbirine uymadığı görülür:

MARY Konuklarınız Bay ve Bayan Martin kapıdalar. Beni bekliyorlardı. Tek başlarına girmeye cesaret edemiyorlardı. Yemeğe gelmişler, bu akşam.

BAYAN SMITH Ha, evet. Biz de onları bekliyorduk. Karnımız da acıkmıştı.

Gelmiyorlar diye yemeği yalnız yiyecektik. Bütün gün hiçbir şey yemedik.. Bir yere ayrılmamanız gerekirdi.

MARY Bana siz izin verdiniz.

BAY SMITH Bilerek yapmadık.101

Alıntıdan da anlaşıldığı üzere Bay ve Bayan Smith hizmetçileri Mary’e dışarı çıkması için izin vermişlerdir, ancak Mary’nin eve dönmesinden sonra aralarında geçen diyalogda dışarı çıkmaması gerektiğini, o evde olmadığı için aç kaldıklarını söylerler. Burada işçi-işveren anlamında (Marksist açıdan) bakıldığında, Bay ve Bayan Smith’in kendi hatalarının sorumluluğunu hizmetçileri Mary’e yükledikleri ve aç kalmalarından haksız yere onu sorumlu tuttukları, çalşanları olarak onu ezdikleri görülmektedir. Mary’e izin vermelerine rağmen, izinsiz evden ayrılmış gibi davranmaları ve onu bu konuda uyarmaları onların sözleri ile davranışlarının (yani eylemlerinin) birbirine uymadığını göstermektedir.

Bay ve Bayan Martin’in geldiklerini öğrenen Bay ve Bayan Smith, Mary’e üzerlerini değiştireceklerini söyleyerek odadan ayrılırlar: “BAYAN SMITH Mary’ciğim, rica etsem kapıyı Bay ve Bayan Martin’e açar mısınız, lütfen. Biz de gidip hemen giyinelim. (Bay ve Bayan Smith sağdan çıkarlar. Mary soldaki kapıyı açar;

Bay ve Bayan Martin girerler).”102

Ancak Bay ve Bayan Smith, uzun süre sonra Bay ve Bayan Martin’in oturdukları oturma odasına döndüklerinde giysilerini değiştirmedikleri görülür:

(Bay ve Byan Smith sağdan girerler; giysilerini değiştirmemişlerdir)

BAYAN SMITH İyi akşamlar, sevgili dostlar! Bu kadar çok beklettiğimiz için özür dileriz. Önceden haber vermeyi düşünmemiş olsanız da ziyaretimize gelerek bizi mutlu kılacağınızı öğrenince size göstermemiz gereken konukseverliği yerine getirebilmek için gidip hemen gala giysilerimizi giydik.

101 Ionesco, “Kel Şarkıcı”, s. 45.

102 a.g.e., s. 46.

BAY SMITH (Son derece öfkeli) Sabahtan beri bir şey yemedik. Dört saattir sizi bekliyoruz. Neden geç kaldınız?103

Bu örnekte aslında uyumsuzluklar ya da karşıtlıklar ardı ardına gelmektedir.

Daha önce üzerlerini değiştirmek için odadan ayrılan Bay ve Bayan Smith, aynı giysilerle geri dönmüşlerdir. Buna rağmen “gala giysileri”ni giydiklerini söylerler.

Bayan Smith misafirlerin önceden haber vermeden geldiklerini ima ederken, Bay Smith “dört saattir” onları beklediklerini ve acıktıklarını söyler. Bunun yanında Bayan Smith konukseverliklerinden dolayı üstlerini değiştirip yeni giysiler giydiklerini vurgularken, Bay Smith’in öfkeli bir biçimde misafirlerin neden geç kaldıklarını sorgulaması bu “konukseverlik” olgusu ile karşıtlık yaratmaktadır. Burada bir anlamda

‘dost’ ve ‘dostluk’ gibi kavramlar sorgulanırken, öte yandan oyun kişilerinin sözleri ile eylemlerinin birbirine uymadığı, zaman zaman kısa süre önce söyledikleri ile bile çeliştikleri vurgulanmaktadır.

Aynı oyunda söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmayan diğer bir oyun kişisi ise İtfaiye Şefi’dir. O da Bay ve Bayan Smith gibi bir şey söyler ama tam aksi şekilde hareket eder:

BAYAN SMITH Sayın itfaiye şefi, bütün bunların açıklığa kavuşmasına yardımcı olduğunuza göre geçin şöyle rahatınıza bakın, başlığınızı çıkarıp biraz oturun.

İTFAİYE ŞEFİ Özür dilerim, fazla kalamam. Başlığımı çıkarırım ama oturacak vaktim yok. (Başlığını çıkarmadan oturur) İtiraf edeyim ki size tamamiyle başka bir şey için gelmiştim. Görevli olarak buradayım.104

İtfaiye Şefi de Smith’ler gibi söyledikleri ve yaptıklarında tam bir zıtlık içindedir. Başlığını çıkaracağını ancak oturamayacağını söyler; ardından ise başlığını çıkarmadan oturur. İtfaiye Şefi’nin sözleri ve sergilediği davranışlar arasındaki tutarsızlık absürtlük yaratır. Görevli olduğunu ve fazla kalamayacağını en başında söyleyen İtfaiye Şefi, bir süre sonra söylediğinin aksine Smith’ler ve Martin’lere ardı ardına öyküler anlatmaya başlar:

İTFAİYE ŞEFİ Size bir öykü anlatayım mı?

[...]

‘Köpek ile Öküz’, [...]

103 a.g.e., s. 52-53.

104 a.g.e., s. 61.

BAYAN SMITH (Kızgın) Bir tane daha [...]

İTFAİYE ŞEFİ Bir öykü daha. ‘Horoz.’ [...]105

Böylece İtfaiye Şefi ardı ardına üç hikaye anlatmasına rağmen Bayan Smith bir hikaye için daha ısrar eder:

BAYAN SMITH (İtfaiye Şefi’ne) Bir tane daha anlatın, itfaiye şefi.

İTFAİYE ŞEFİ Yok olmaz, çok geç oldu.

[...]

BAYAN SMITH (İtfaiye Şefi’nin önünde dizlerinin üstüne çöker ya da çökmez) Yalvarırım size.

İTFAİYE ŞEFİ Pekala.

[...]

BAYAN SMITH Bizde şans yok ki. Fazla kibarlık etmişim.106

Vakti olmadığını söyleyen İtfaiye Şefi’nin öyküler anlatmasının, sözleri ile davranışları arasında bir uyumsuzluk yarattığı örnekte bir başka uyumsuzluk daha dikkati çeker. Öykü anlatması için İtfaiye Şefi’ne neredeyse yalvaran Bayan Smith, İtfaiye Şefi’nin bu ricayı kırmaması ve yeni bir öyküye başlaması üzerine, eşine artık öykü dinlemek istemediğini ima ederek sadece kibarlıktan ricada bulunduğunu söyler.

Yeni bir öykü için adeta yalvarır gibi İtfaiye Şefi’nin önünde diz çöken Bayan Smith’in aslında öykü dinlemek istemediğini söylemesi sözleri ve davranışları arasındaki tutarsızlığı bir kez daha gösterir.

Ionesco’nun, söylediklerinin aksi yönde hareket eden bir başka oyun kişisi Yeni Kiracı adlı oyunundaki Kapıcı Kadın’dır:

BAY (Her zamanki sakinliğiyle cebinden para çıkartarak) Alın Bayan, zahmetiniz için!

(Kadın’a parayı uzatır)

KAPICI KADIN Hayır, ama, siz beni ne sanıyorsunuz!.. ben dilenci değilim, çocuklarım olabilirdi, benim suçum değil, kocamın suçu, kocaman olmuşlardı, şimdi, sizin paranızı istemiyorum! (parayı alır ve önlüğünün cebine koyar) Teşekkür ederim bayım!.. O halde, bu hayır, yok, istediğiniz kadar bağırıp çağırın, sizin ev işlerinizi

105 a.g.e., s. 63-65.

106 a.g.e., s. 66-67.

yapmayacağım işte, sizin gibi adamlar olmaz olsun, kimseye ihtiyacı yokmuş, kendi başına yapacakmış, ayıp ayıp, sizin yaşınızda... (Kadın devam eder, buna karşın Bay sakince sol kapıya doğru gider, tabureleri birbirlerinin yerine koyar, sonucu değerlendirmek için uzaklaşır) ... huysuz biri, evin içinde huysuz biri, kimseye ihtiyacı yok, bir köpeğe bile, huysuz insanlar da amma çoğaldılar, [...]107

Adamı huysuzlukla suçlarken aklına gelen ne varsa söyleyen Kadın’ın aslında kendisi tam da huysuz kelimesinin karşılığıdır. Düzyazıda olduğu gibi tiyatroda da kullanılan “dolaylı betimleme” tekniğinden yararlanan Absürt Tiyatro yazarı,insanın kendi söyleminin kendisini tanımladığını; kendisine ayna tuttuğunu Kapıcı Kadın ile somutlaştırmıştır. Tutarsızlık yalnızca günlük yaşamla sınırlı değildir.

Özetle, Ionesco’nun neredeyse incelenen bütün oyunlarında sözleri ve eylemleri tutarsızlık içinde olan oyun kişilerinin var olduğu gözlenmektedir.